HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN
Kanun No. 7251 Kabul
Tarihi: 22/7/2020
MADDE 1 –
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanununun 20 nci maddesinin birinci fıkrasına
“taraflardan birinin,” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu karar verildiği
anda kesin ise tebliğ tarihinden,” ibaresi eklenmiş, fıkrada yer alan “, bu
mahkemece davanın açılmamış sayılmasına” ibaresi “dava açılmamış sayılır ve
görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 2 –
6100 sayılı Kanunun 28 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “kesin olarak gerekli kıldığı
hâllerde, taraflardan birinin talebi” ibaresi “yahut yargılama ile ilgili
kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli
kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 3 –
6100 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan
“etmiş olması.” ibaresi “etmiş olması; uyuşmazlıkta arabuluculuk veya
uzlaştırmacılık yapmış bulunması.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 4 –
6100 sayılı Kanunun 38 inci
maddesinin altıncı, yedinci ve dokuzuncu fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 5 –
6100 sayılı Kanunun 42 nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül
ettirilmiştir.
“(2) Ret sebebi sabit olmasa bile, merci bunu
muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir.
(3) Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.”
MADDE 6 –
6100 sayılı Kanunun 94 üncü
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna
karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan
işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye
uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder.
Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre
isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre
verilemez.”
MADDE 7 –
6100 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin başlığı “Belirsiz alacak davası”
şeklinde ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat
sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi
mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki
haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi
olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava,
talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara
bağlanır.”
MADDE 8 –
6100 sayılı Kanunun 116 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi yürürlükten
kaldırılmıştır.
MADDE 9 –
6100 sayılı Kanunun 120 nci maddesinin başlığı “Harç ve gider avansının
ödenmesi” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği
delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde
hükümleri saklıdır.”
MADDE 10
– 6100 sayılı Kanunun 123 üncü
maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bu takdirde davanın açılmamış
sayılmasına karar verilir.”
MADDE 11
– 6100 sayılı Kanunun 125 inci
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan
“davacı davayı kazanırsa” ibaresi “dava davacı lehine sonuçlanırsa”
şeklinde değiştirilmiş ve ikinci fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bu takdirde dava davacı aleyhine
sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.”
MADDE 12
– 6100 sayılı Kanunun 127 nci maddesinin birinci fıkrasına “başvuran davalıya,”
ibaresinden sonra gelmek üzere “cevap süresinin bitiminden itibaren
işlemeye başlamak,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 13
– 6100 sayılı Kanunun 139 uncu
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Çıkarılacak davetiyede aşağıdaki
hususlar ihtar edilir:
a) Duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin
diğer hususlar.
b) Tarafların sulh için gerekli hazırlığı
yapmaları.
c) Duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve
yargılamaya devam etmek istemesi durumunda gelmeyen tarafın yokluğunda
yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği.
ç) Davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık
kesin süre içinde tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz
sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek
belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu
hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde o delile
dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceği.”
MADDE 14
– 6100 sayılı Kanunun 140 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “sulhe veya arabuluculuğa” ibaresi “sulh ve arabuluculuğun
esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında aydınlatarak sulhe veya arabuluculuğa” şeklinde ve beşinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(5) 139 uncu madde uyarınca yapılan ihtara rağmen
dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin
getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere
dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.”
MADDE 15
– 6100 sayılı Kanunun 141 inci
maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap
dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut
değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya
savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.”
MADDE 16 – 6100 sayılı
Kanunun 147 nci maddesinin birinci fıkrasına
“tahkikat” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve sözlü yargılama” ibaresi ile
ikinci fıkrasına “itiraz edemeyecekleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “,
tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama
için duruşmanın ertelenmesi hâlinde taraflara ayrıca davetiye
gönderilmeyeceği ve 150 nci madde hükmü saklı
kalmak kaydıyla, yokluklarında hüküm verileceği” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 17
– 6100 sayılı Kanunun 149 uncu
maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla veya başka
yerde duruşma icrası
MADDE 149 – (1) Mahkeme, taraflardan birinin talebi
üzerine talep eden tarafın veya vekilinin, aynı anda ses ve görüntü
nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden duruşmaya katılmalarına ve usul
işlemleri yapabilmelerine karar verebilir.
(2) Mahkeme resen veya taraflardan birinin talebi
üzerine; tanığın, bilirkişinin veya uzmanın aynı anda ses ve görüntü
nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden dinlenilmesine karar verebilir.
(3) Mahkeme, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf
edemeyecekleri dava ve işlerde ilgililerin, aynı anda ses ve görüntü
nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden dinlenilmesine resen karar
verebilir.
(4) Mahkeme, fiilî engel veya güvenlik sebebiyle
duruşmanın il sınırları içinde başka bir yerde yapılmasına, yargı çevresi
içinde yer aldığı bölge adliye mahkemesi adalet komisyonunun uygun görüşünü
alarak karar verebilir.
(5) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar yönetmelikte belirlenir.”
MADDE 18
– 6100 sayılı Kanunun 177 nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(2) Yargıtayın bozma
kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya
ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata
ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah
yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan
kaldırılamaz.”
MADDE 19
– 6100 sayılı Kanunun Beşinci
Bölümüne, Altıncı Ayırımdan sonra gelmek üzere “Toplu Mahkemelerde
Tahkikat” başlıklı Yedinci Ayırım ile aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Toplu mahkemelerde tahkikat
MADDE 183/A – (1) Dava açılmadan önce veya dava
açıldıktan sonra talep edilen delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati
tedbir gibi geçici hukuki koruma tedbirleri de dâhil olmak üzere toplu
mahkemenin görevine giren dava ve işlerde tüm yargılama aşamaları heyet
tarafından yerine getirilir ve karara bağlanır.
(2) Heyet, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak
kaydıyla, iş veya davanın özelliğine göre tahkikatın, tahkikat hâkimi
olarak görevlendirilen bir üye tarafından yapılmasına karar verebilir.
(3) Tahkikatın heyetçe yürütüldüğü iş veya
davalarda mahkeme başkanı, belirli bazı tahkikat işlemlerini yapmak üzere,
üyelerden birini naip hâkim olarak görevlendirebilir.
(4) Mahkeme başkanı, mahkemenin uyumlu, verimli ve
düzenli çalışmasını sağlar ve bu yolda uygun göreceği önlemleri alır.”
MADDE 20
– 6100 sayılı Kanunun 186 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“(1) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten
sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda
taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere
ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara
ayrıca davetiye gönderilmez.”
“Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır.”
MADDE 21 – 6100 sayılı
Kanunun 206 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer
alan “İmza” ibaresi “Okuma ve yazma bilmediği için imza” şeklinde
değiştirilmiş, maddeye birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş ve mevcut üçüncü
fıkrasına “noterlerce” ibaresinden sonra gelmek üzere “onaylanacak veya”
ibaresi eklenmiştir.
“(2) Okuma ve yazma bildiği hâlde imza
atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle
yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini
taşıyabilmesi, noterler tarafından onaylanmasına veya düzenlenmesine
bağlıdır.”
MADDE 22
– 6100 sayılı Kanunun 215 inci
maddesinin başlığı “Belgelerin halefler aleyhine kullanılması ve adi
senetlerin üçüncü kişiler için hüküm ifade etmesi” şeklinde değiştirilmiş
ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(2) Bir adi senet bakımından,
kendisine ibraz olunduğu noter veya yetkili memur tarafından usulüne uygun
olarak onaylanmış ise ibraz tarihi, resmi bir işleme konu olmuşsa işlem
tarihi, imza edenlerden biri ölmüşse ölüm tarihi, imza edenlerden birinin
imza etmesine fiilen imkân kalmamışsa bu imkânı ortadan kaldıran olayın
meydana geldiği tarih üçüncü kişiler hakkında da hüküm ifade eder. Adi senette bahsedilen diğer senetlerin tarihleri,
üçüncü kişiler hakkında ancak son senet tarihinin onaylanmış olduğunun
kabul edildiği tarihte hüküm ifade eder.”
MADDE 23
– 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili
hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari
defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci
cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Diğer tarafın ikinci fıkrada
yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta
hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil
olarak kullanılamaz.”
MADDE 24
– 6100 sayılı Kanunun 281 inci
maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bilirkişi raporuna karşı talebin bu
süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut
teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye
başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya
mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir.”
MADDE 25
– 6100 sayılı Kanunun 290 ıncı maddesinin birinci fıkrasına “yeri” ibaresinden
sonra gelmek üzere “, kapsamı” ibaresi ile ikinci fıkrasına ikinci cümleden
sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Tutanağa, hâkimin keşif konusu ve
mahalliyle ilgili gözlemleri de yazılır.”
MADDE 26
– 6100 sayılı Kanunun Beşinci
Kısmının İkinci Bölümünün başlığı “Hükmün Tashihi, Tavzihi ve Tamamlanması”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 27
– 6100 sayılı Kanuna 305 inci
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Hükmün tamamlanması
MADDE 305/A –
(1) Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay
içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi
gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen
hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna
başvurulabilir.”
MADDE 28
– 6100 sayılı Kanunun 306 ncı maddesinin başlığı “Tavzih ve tamamlama talebi ile
usulü” şeklinde değiştirilmiş, birinci fıkrasına “Tavzih” ibaresinden sonra
gelmek üzere “veya tamamlama” ibaresi ile birinci ve üçüncü fıkralarına
“tavzih” ibarelerinden sonra gelmek üzere “veya tamamlama” ibareleri
eklenmiştir.
MADDE 29 – 6100 sayılı Kanunun 310 uncu maddesine aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
“(2) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra
yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu
incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye
mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.
(3) Feragat veya kabul, dosyanın temyiz
incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi
yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere
hükmü veren mahkemeye gönderir.”
MADDE 30
– 6100 sayılı Kanunun 314 üncü
maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(2) Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa,
taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu
incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye
mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir.
(3) Sulh, dosyanın temyiz incelemesine
gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın
dosyayı sulh hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye
gönderir.”
MADDE 31
– 6100 sayılı Kanunun 317 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “davalıya, bir
defaya mahsus” ibaresi “davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren
işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 32
– 6100 sayılı Kanunun 323 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Celse” ibaresi “Başvurma”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 33
– 6100 sayılı Kanunun 331 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Görevsizlik, yetkisizlik veya
gönderme” ibareleri “Görevsizlik veya yetkisizlik” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 34
– 6100 sayılı Kanunun 341 inci
maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki
kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir:
a) Nihai kararlar.
b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin
reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve
ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir
ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen
kararlar.”
MADDE 35
– 6100 sayılı Kanunun 353 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) numaralı alt bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve (b) bendinin (3) numaralı alt bendine
“tamamlanmasından sonra” ibaresinden sonra gelmek üzere “başvurunun esastan
reddine veya” ibaresi eklenmiştir.
“6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili
olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş
olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.”
MADDE 36
– 6100 sayılı Kanunun 356 ncı maddesinin başlığında yer alan “yapılmasına”
ibaresi “yapılması ve” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“(2) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf
başvurusunu esastan reddetmek veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak
yeniden hüküm kurmak dâhil gerekli kararları verir.”
MADDE 37
– 6100 sayılı Kanunun 358 inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan “gideri duruşma gününe kadar”
ibaresi “gideri, iki haftadan az olmamak üzere verilecek kesin süre içinde”
şeklinde ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) Belirlenen giderin, verilen kesin süre içinde
yatırılmış olması kaydıyla, taraflar mazeretsiz olarak duruşmaya
katılmadıkları takdirde tahkikat yokluklarında yapılarak karar verilir.
Belirlenen gider, süresi içinde yatırılmadığı takdirde, dosyanın mevcut
durumuna göre karar verilir. Şu kadar ki, öngörülen tahkikat yapılmaksızın
karar verilmesine olanak bulunmayan hâllerde başvuru reddedilir.”
MADDE 38
– 6100 sayılı Kanunun 359 uncu
maddesine ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş,
diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiş ve mevcut üçüncü fıkrasına “bölge
adliye mahkemesi tarafından” ibaresinden sonra gelmek üzere “resen” ibaresi
eklenmiştir.
“(3) Bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan
reddi kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret
sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk
gerekçesini göstermekle yetinebilir.”
MADDE 39
– 6100 sayılı Kanunun 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine “temyiz
edilebilen alacak davaları” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile kira
ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının
üzerinde olanlar” ibaresi eklenmiş, (c)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.
“c) Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece
mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri
belirlenmesine ilişkin kararlar.”
“g) 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında verilen kararlar.”
MADDE 40
– 6100 sayılı Kanunun 391 inci
maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) İhtiyati tedbir talebinin reddi kararı
gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.
Yüzüne karşı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf da kanun yoluna
başvurabilir. Bu başvurular öncelikle incelenir ve kesin olarak karara
bağlanır.”
MADDE 41
– 6100 sayılı Kanunun 393 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan “verildiği tarihten” ibaresi “bu
kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 42
– 6100 sayılı Kanunun 394 üncü
maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Esas hakkında dava açıldıktan
sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir.”
MADDE 43
– 6100 sayılı Kanunun 398 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 398 –
(1) İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya
tedbir kararına aykırı davranan kimse, ihlalin öğrenildiği tarihten
itibaren altı ay içinde şikâyet edilmesi üzerine, altı aya kadar disiplin
hapsi ile cezalandırılır. Görevli ve yetkili mahkeme, esas hakkındaki dava
henüz açılmamışsa, ihtiyati tedbir kararı veren mahkeme; esas hakkındaki
dava açılmışsa, bu davanın görüldüğü mahkemedir.
(2) Şikâyet olunana, şikâyet dilekçesi ile birlikte
duruşma gün ve saatini bildiren davetiye gönderilir. Davetiyede, savunma ve
delillerini duruşma gününe kadar bildirmesi ve duruşmaya gelmediği takdirde
yargılamaya yokluğunda devam olunarak karar verileceği ihtar edilir.
(3) Mahkeme duruşmaya gelen şikâyet olunana, 5271
sayılı Kanunun 147 nci maddesinde belirtilen
haklarını hatırlatarak savunmasını alır.
(4) Mahkeme, dosyadaki delilleri değerlendirerek
gerekli araştırmayı yapar. Yargılama sonunda şikâyet olunanın ihtiyati tedbir
kararının uygulanmasına ilişkin emre uymadığı veya tedbir kararına aykırı
davrandığı tespit edilirse, birinci fıkra uyarınca disiplin hapsi ile
cezalandırılmasına; aksi takdirde şikâyetin reddine karar verilir.
(5) Taraflar, kararın tefhim veya tebliğinden
itibaren bir hafta içinde karara itiraz edebilir. İtirazı, o yerde hükmü
veren mahkemenin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak
kendisinden sonra gelen daire; son numaralı daire için bir numaralı daire;
o yerde hükmü veren mahkemenin tek dairesi bulunması hâlinde en yakın
yerdeki aynı düzey ve sıfattaki mahkeme inceler.
(6) İtiraz merci, bir hafta içinde kararını verir.
Merci, itirazı yerinde görürse işin esası hakkında karar verir. İtiraz
üzerine verilen karar kesindir.
(7) Bu madde uyarınca verilen disiplin hapsi
kararları kesinleşmeden infaz edilemez. Kesinleşen kararların infazı
Cumhuriyet başsavcılığınca yapılır.
(8) Tedbir kararına aykırı davranışın sona ermesi
veya tedbir kararının gereğinin yerine getirilmesi ya da şikâyetten
vazgeçilmesi hâlinde, dava ve bütün sonuçlarıyla beraber ceza düşer.
(9) Disiplin hapsine ilişkin karar, kesinleştiği
tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra yerine getirilemez.”
MADDE 44
– 6100 sayılı Kanunun 402 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(4) Tespitin yapılmasından sonra, tespit tutanağı
ve varsa bilirkişi raporunun bir örneği mahkemece karşı tarafa resen tebliğ
olunur.”
MADDE 45
– 6100 sayılı Kanunun 436 ncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(3) Hakem kararı; hakem, hakem kurulu başkanı veya
ilgili tahkim kurumu tarafından taraflara bildirilir. Ayrıca kararın aslı
dosya ile birlikte mahkemeye gönderilir ve mahkemece saklanır.”
MADDE 46
– 6100 sayılı Kanunun 440 ıncı maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “Hakem
kararının” ibaresi “Aksi kararlaştırılmadıkça hakem kararının” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 47
– 6100 sayılı Kanunun geçici 3
üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “454” ibaresi “444” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 48
– 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 8/a
maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “veya
sorgulanmasını talep edebilir” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 49
– 2004 sayılı Kanunun 78 inci
maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz
etmiş ise itirazı kaldırıldıktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı,
haciz konmasını isteyebilir. Ancak, alacaklı dilerse haciz talebinde
bulunmaksızın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden, bu sisteme entegre bilişim sistemleri vasıtasıyla borçlunun mal,
hak veya alacağını sorgulayabilir. Sorgulama sonunda Ulusal Yargı Ağı
Bilişim Sistemi, varsa borçlunun mal, hak veya alacağının mahiyeti ve
detayı hakkında bilgi verir ve bu durumda sistem üzerinden de haciz talep
edilebilir. Bu takdirde icra dairesi, tespit edilen mal, hak veya alacağı
elektronik ortamda haczeder. Sorgulama sonunda edinilen bilgiler hukuka
aykırı olarak paylaşılamaz. Sorgulama ve haciz işlemlerinin yürütülebilmesi
için kamu kurum veya kuruluşları ile 19/10/2005
tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan
kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi
ile kendi sistemleri arasında entegrasyonu sağlar. Sorgulamanın tür, kapsam
ve sınırı ile diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle
belirlenir.”
MADDE 50
– 2004 sayılı Kanunun 258 inci
maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İhtiyati haciz talebinin reddi kararı gerekçeli
olarak verilir ve bu karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Yüzüne
karşı aleyhinde ihtiyati haciz kararı verilen taraf da istinaf yoluna
başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruları öncelikle inceler ve
verdiği karar kesindir.”
MADDE 51
– 6/1/1982 tarihli ve 2575 sayılı Danıştay Kanununa aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 31 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren üç yıl süreyle Danıştay tetkik hâkimliğine yapılacak
atamalarda, 11 inci maddenin birinci fıkrasındaki beş yıllık hizmet süresi
aranmaz.”
MADDE 52
– 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 31 inci maddesinin birinci fıkrasına “tarafların vekilleri,”
ibaresinden sonra gelmek üzere “dosyanın taraflar ve ilgililerce
incelenmesi,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 53
– 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununa aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 6 – Kadastro mahkemesinin veya otuz
günlük askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak
açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna
ilişkin davalarda bu mahkemelerce verilen kararlara karşı, miktar veya
değere bakılmaksızın 12/1/2011 tarihli ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre istinaf veya temyiz kanun
yoluna başvurulabilir.”
MADDE 54
– 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece
Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “üç yüz bin”
ibaresi “beş yüz bin” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya ikinci cümlesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bu iş ve davalarda mahkeme başkanı,
belirli bazı tahkikat işlemlerini yapmak üzere üyelerden birini naip hâkim
olarak görevlendirebilir.”
MADDE 55
– 5235 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle
eklenmiş ve ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“Ancak özel kanunlarla kurulanlar da
dâhil olmak üzere, hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, il ve ilçe
sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve
Savcılar Kurulunca belirlenebilir.”
MADDE 56
– 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 30
uncu maddesinin onaltıncı fıkrasının son cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Komisyon Müdürünce karar en geç üç
iş günü içinde taraflara bildirilir; ayrıca kararın aslı dosya ile birlikte
Komisyonca saklanır.”
MADDE 57
– 5684 sayılı Kanuna aşağıdaki ek
madde eklenmiştir.
“EK MADDE 6 – (1) Bu Kanun uyarınca sigortacılık
yapan kurum veya kuruluşlardan ya da Hesaptan talep edilecek tazminat
alacağı ancak;
a) Alacaklı tarafından bizzat,
b) Alacaklının kanuni temsilcisi veya kanuni
temsilcinin bizzat vekâlet verdiği avukat vasıtasıyla,
c) Alacaklının bizzat vekâlet verdiği eşi,
çocukları, annesi, babası, kardeşleri veya avukatı vasıtasıyla,
takip edilebilir. Takip yetkisi, sigortacılık yapan
kurum veya kuruluşlar ya da Hesap nezdinde yapılacak işlemleri kapsar.
(2) Tazminat alacağı, sadece hak sahibine veya
avukatına ödenir ve birinci fıkrada belirtilen kişiler de dâhil olmak üzere
hiç kimseye devredilemez.
(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunca
belirlenir.”
MADDE 58
– 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4
üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “yüz bin” ibaresi “beş yüz bin”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 59
– 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanuna 73 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde
eklenmiştir.
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 73/A –
(1) Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce
arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Şu kadar ki, aşağıda
belirtilen hususlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler
uygulanmaz:
a) Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan
uyuşmazlıklar
b) Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan
itirazlar
c) 73 üncü maddenin altıncı fıkrasında belirtilen
davalar
ç) 74 üncü maddede belirtilen davalar
d) Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın
aynından doğan uyuşmazlıklar
(2) 7/6/2012 tarihli ve
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin onbirinci fıkrası tüketici aleyhine uygulanmaz.
(3) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara
ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya
tarafların anlaşmaları ya da anlaşamamaları hâlinde tüketicinin ödemesi
gereken arabuluculuk ücreti, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. Ancak
belirtilen hâllerde arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret
Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin Birinci Kısmına göre iki
saatlik ücret tutarını geçemez.
(4) Arabuluculuk faaliyeti sonunda açılan davanın
tüketici lehine sonuçlanması hâlinde arabuluculuk ücreti, 6183 sayılı Kanun
hükümlerine göre davalıdan tahsil olunarak bütçeye gelir kaydedilir.”
MADDE 60
– 6502 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Bu Kanunun dava şartı olarak
arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında
uygulanmaz.”
MADDE 61
– 22/12/2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun
156 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(1) Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli
mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile
fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler, Hâkimler ve
Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi
derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu
mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet
Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından
belirlenir. Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi
kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere,
asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış
olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye ceza
mahkemesince bakılır. Bu dava ve işlere bakacak asliye hukuk ve asliye ceza
mahkemeleri ile bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına
bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar
Kurulu tarafından belirlenir.”
MADDE 62
– 6/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden
Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında
Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri
yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 63
– Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
MADDE 64
– Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
27/7/2020
|