İŞ MAHKEMELERİ KANUNU
Kanun No. 7036 Kabul
Tarihi: 12/10/2017
Amaç
MADDE
1- (1) Bu Kanunun amacı; iş mahkemelerinin
kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü düzenlemektir.
İş
mahkemelerinin kuruluşu
MADDE
2- (1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve
Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi
derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu
mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre
belirlenir.
(2) İş
durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi
oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması
amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler
arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından
belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi
edilen davalara bakmak zorundadır.
(3) İş
mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava
ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve
esaslara göre bakılır.
Dava
şartı olarak arabuluculuk
MADDE
3- (1) Kanuna, bireysel veya toplu
iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade
talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2)
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son
tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava
dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece
davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması
gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren
davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi
karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir
işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine
karar verilir.
(3) İş
kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile
bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları
hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(4)
Arabuluculuk Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan bu madde
uyarınca arabuluculuk yapmak isteyenleri, varsa uzmanlık alanlarını da
belirterek, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet
komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına
bildirir. Komisyon başkanlıkları, bu listeleri kendi yargı çevrelerindeki
arabuluculuk bürolarına, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise
görevlendirecekleri sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne gönderir.
(5)
Başvuru karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin
yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk
bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne
yapılır.
(6)
Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından
belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu
üzerinde anlaşmaları hâlinde bu arabulucu görevlendirilir.
(7)
Başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması hâlinde karşı tarafa ait her
türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların
resmi kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir.
İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri
vermekle yükümlüdür.
(8)
Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro
tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç
duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler
itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda
tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme
ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.
(9)
Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını
kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yerleşim
yeri ve işin yapıldığı yere ilişkin belgelerini sunmak suretiyle
arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu,
dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya
teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme
sonunda yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade
eder. Mahkeme kararı büro tarafından 11/2/1959
tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca taraflara tebliğ
edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden
görevlendirilir ve onuncu fıkrada belirtilen süreler yeni görevlendirme
tarihinden başlar. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın
tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu
takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi
olarak kabul edilir. Yetkili büro, altıncı fıkra uyarınca arabulucu görevlendirir.
(10)
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta
içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en
fazla bir hafta uzatılabilir.
(11)
Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme
yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya
varılamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı
düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir.
(12)
Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya
katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda
toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada
kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu
tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine
hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona
eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların
yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(13)
Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk
ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret
Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit
şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen
iki saatlik ücret tutarından az olamaz. İşe iade talebiyle yapılan
görüşmelerde tarafların anlaşmaları durumunda, arabulucuya ödenecek ücretin
belirlenmesinde işçiye işe başlatılmaması hâlinde ödenecek tazminat miktarı
ile çalıştırılmadığı süre için ödenecek ücret ve diğer haklarının toplamı,
Tarifenin İkinci Kısmı uyarınca üzerinde anlaşılan miktar olarak kabul
edilir.
(14)
Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar
katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler
sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı
Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki
saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde
ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca
eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı
bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama
giderlerinden sayılır.
(15)
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle
arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin
arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine
uygun olması aranır.
(16) Bu
madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri
giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde
anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise
ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı
bütçesinden karşılanır.
(17)
Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe
kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.
(18)
Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya
avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle
yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son
tutanağı imzalayabilir.
(19)
Arabuluculuk görüşmeleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucuyu
görevlendiren büronun bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi
adalet komisyonunun yetki alanı içinde yürütülür.
(20) 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde
Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunda
düzenlenen gazeteci ile 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununda
düzenlenen gemiadamı, bu madde kapsamında işçi
sayılır.
(21) Bu
maddede hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Kanunu hükümleri uygulanır.
(22)
Arabuluculuğa başvuru usulü, arabulucunun görevlendirilmesi ve arabuluculuk
görüşmelerine ilişkin diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan
yönetmelikle belirlenir.
Sosyal
Güvenlik Kurumuna başvuru zorunluluğu
MADDE
4- (1) 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet
akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti
talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna
başvurulması zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak
kaydıyla yapılan başvuruya altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep
reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin
reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda
geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında
dikkate alınmaz.
(2)
Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin
tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen
ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak
katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna
başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra
uygulamakla yükümlüdür.
Görev
MADDE
5- (1) İş mahkemeleri;
a) 5953
sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları,
22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya
11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının
Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren
veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya
kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,
b) İdari
para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi
kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya
Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından
kaynaklanan uyuşmazlıklara,
c) Diğer
kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara,
ilişkin
dava ve işlere bakar.
Yetki
MADDE
6- (1) İş mahkemelerinde açılacak
davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı
tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer
mahkemesidir.
(2)
Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de
yetkilidir.
(3) İş
kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana
geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(4) İş
mahkemelerinin yetkilerine ilişkin olarak diğer kanunlarda yer alan
hükümler saklıdır.
(5) Bu
madde hükümlerine aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir.
Yargılama
usulü ve kanun yolları
MADDE
7- (1) İş mahkemelerinde basit
yargılama usulü uygulanır.
(2)
Davaların yığılması hâlinde, her bir talebe ilişkin vakıalar bakımından
ispat yükü ve deliller ayrı ayrı değerlendirilir.
(3) 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri, iş mahkemelerince verilen
kararlar hakkında da uygulanır.
(4)
Kanun yoluna başvuru süresi, ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye
başlar.
(5) Kanun
yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtayca
ivedilikle karara bağlanır.
Temyiz
edilemeyen kararlar
MADDE
8- (1) Diğer kanunlardaki hükümler
saklı kalmak kaydıyla, aşağıda belirtilen dava ve işlerde verilen kararlar
hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:
a) 4857
sayılı Kanunun 20 nci maddesi uyarınca açılan
fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar.
b)
İşveren tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca
işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalarda verilen
kararlar.
c) 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanununun;
1) 24
üncü maddesinin birinci ve beşinci fıkraları,
2) 34
üncü maddesinin dördüncü fıkrası,
3) 53
üncü maddesinin birinci fıkrası,
4) 71 inci
maddesinin birinci fıkrası,
kapsamında açılan davalarda verilen kararlar.
ç) 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri
Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun;
1) 10
uncu maddesinin sekizinci fıkrası,
2) 14
üncü maddesinin dördüncü fıkrası,
kapsamında açılan davalarda verilen kararlar.
Hüküm
bulunmayan hâller
MADDE
9- (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan
hâllerde 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
Yürürlükten
kaldırılan hükümler
MADDE
10- (1) 30/1/1950
tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
(2)
Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 5521 sayılı Kanuna yapılan atıflar, bu
Kanuna yapılmış sayılır.
MADDE
11- 22/5/2003
tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 20 nci
maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İş
sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya
gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih
bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle,
İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son
tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde
dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi
yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan
dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara
resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren
iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir.”
“Dava
ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması hâlinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak
karar verir.”
MADDE
12- 4857 sayılı Kanunun 21 inci
maddesine üçüncü ve mevcut beşinci fıkralarından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Mahkeme
veya özel hakem, ikinci fıkrada düzenlenen tazminat ile üçüncü fıkrada
düzenlenen ücret ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak
parasal olarak belirler.”
“Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda
anlaşmaları hâlinde;
a) İşe
başlatma tarihini,
b)
Üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakların parasal miktarını,
c)
İşçinin işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın
parasal miktarını,
belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son
tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe
başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki
sonuçları ile sorumlu olur.”
MADDE
13- 4857 sayılı Kanunun 91 inci
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İşçilerin
kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin
başvuruları üzerine, iş sözleşmesinin devam etmesi kaydıyla birinci fıkra
hükmü uyarınca işlem yapılabilir.”
MADDE
14- 4857 sayılı Kanunun 92 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ve işçi şikayetlerini inceleyen bölge müdürlüğü memurları”
ibaresi ile üçüncü fıkrasında yer alan “ile işçi şikayetlerini incelemekle
görevli bölge müdürlüğü memurları” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE
15- 4857 sayılı Kanuna aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
“Zamanaşımı
süresi
EK MADDE
3- İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun,
yıllık izin ücreti ve aşağıda belirtilen tazminatların zamanaşımı süresi
beş yıldır.
a) Kıdem
tazminatı.
b) İş
sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat.
c) Kötüniyet tazminatı.
d) İş
sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan
tazminat.”
MADDE
16- 4857 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ
MADDE 8- Ek 3 üncü madde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra sona
eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar
hakkında uygulanır.
Ek 3
üncü maddede belirtilen yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin
yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten
önceki hükümlere tabi olmaya devam eder. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz
dolmamış kısmı, ek 3 üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3 üncü
maddede öngörülen sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olur.”
MADDE
17- 7/6/2012
tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine
“gerçekleştiren,” ibaresinden sonra gelmek üzere “tarafların çözüm
üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen,”
ibaresi ve (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve
diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
“e)
İdare: 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı
cetvellerde yer alan idare ve kurumlar ile 5018 sayılı Kanunda tanımlanan
mahalli idareler ve bu idareler tarafından kurulan işletmeleri, özel
kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu
iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve
işletmelerini, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer
ortaklıkları,”
MADDE
18- 6325 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “taraflar da” ibaresi “taraflar ve
görüşmelere katılan diğer kişiler de” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
19- 6325 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3)
Daire Başkanlığı, arabulucuların uzmanlık alanlarını ve uzmanlığa ilişkin
usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
MADDE
20- 6325 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE
21- 6325 sayılı Kanunun 13 üncü
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3)
Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf,
arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla
adli yardımdan yararlanabilir. Bu konuda 12/1/2011
tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 334 ila 340 ıncı maddeleri kıyasen uygulanır.”
MADDE
22- 6325 sayılı Kanunun 15 inci
maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(6)
Arabuluculuk müzakerelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya
avukatları aracılığıyla katılabilirler. Uyuşmazlığın çözümüne katkı
sağlayabilecek uzman kişiler de müzakerelerde hazır bulundurulabilir.”
“(7)
Tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde arabulucu bir
çözüm önerisinde bulunabilir.
(8)
Arabuluculuk müzakerelerinde idareyi, üst yönetici tarafından belirlenen
iki üye ile hukuk birimi amiri veya onun belirleyeceği bir avukat ya da
hukuk müşavirinden oluşan komisyon temsil eder. Komisyon, arabuluculuk
müzakereleri sonunda gerekçeli bir rapor düzenler ve beş yıl boyunca
saklar.
(9)
Komisyon üyelerinin arabuluculuk faaliyeti kapsamında yaptıkları işler ve
aldıkları kararlar sebebiyle açılacak tazminat davaları, ancak Devlet
aleyhine açılabilir. Devlet ödediği tazminattan dolayı görevinin
gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan üyelere
ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu
eder.
(10) Bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça yürürlüğe konulan
yönetmelikle düzenlenir.”
MADDE
23- 6325 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki
şekilde ve ikinci fıkrasında yer alan “taraflar veya vekillerince”
ibareleri “taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca” şeklinde
değiştirilmiştir.
“d)
Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi.”
MADDE 24-
6325 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “asıl
uyuşmazlık hakkındaki görev ve yetki kurallarına göre belirlenecek olan
mahkemeden” ibaresi “arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk
mahkemesinden” şeklinde ve üçüncü fıkrasında yer alan “üzerinden de
yapılabilir” ibaresi “üzerinden yapılır” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(4)
Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma
belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge
sayılır.
(5)
Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde
anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.”
MADDE
25- 6325 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrasının (ç) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, (e) bendinde yer alan “ve uygulamalı” ibaresi madde
metninden çıkarılmış ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“ç) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53
üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir
suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış
olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma,
edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan tanıklık
ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak,”
“(4)
Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabulucuları, görev yapmak istedikleri
adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve
listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına gönderir. Bir arabulucu, en fazla
üç komisyon listesine kaydolabilir.”
MADDE
26- 6325 sayılı Kanunun 28 inci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3)
Arabuluculuğa başvuranları bilgilendirmek, arabulucuları görevlendirmek ve
kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere Bakanlık tarafından
uygun görülen adliyelerde arabuluculuk büroları kurulur. Adli yargı ilk
derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından, münhasıran bu bürolarda
çalışmak üzere bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel
görevlendirilir. Arabuluculuk büroları, Hâkimler ve Savcılar Kurulu
tarafından belirlenen sulh hukuk hâkiminin gözetim ve denetimi altında
görev yapar. Arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde bu büroların görevi,
adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunca görevlendirilen sulh
hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğü tarafından ilgili hâkimin gözetim ve
denetimi altında yerine getirilir.”
MADDE 27-
6325 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer
alan “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu” ibaresi “Hâkimler ve Savcılar
Kurulu” şeklinde değiştirilmiş, (g) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
bentler eklenmiş, diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiş ve mevcut (h)
bendinde yer alan “Müdürü” ibaresi “Başkanı” şeklinde değiştirilmiştir.
“ğ)
Kendisine mensup işçi sayısı en çok olan üç işçi sendikaları
konfederasyonunca seçilecek birer temsilci.
h) En
çok işveren mensubu olan işveren sendikaları konfederasyonunca seçilecek
bir temsilci.”
MADDE
28- 6325 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve
uygulamalı” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE
29- 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasına dördüncü
cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve fıkranın mevcut
beşinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi iki ay içinde kararını verir.”
“Bu karara karşı temyiz yoluna
başvurulması hâlinde Yargıtay, uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak
karara bağlar.”
MADDE
30- 6356 sayılı Kanunun 15 inci
maddesinin ikinci fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
cümle eklenmiş ve fıkranın mevcut üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir.”
“Bu karara karşı temyiz yoluna
başvurulması hâlinde Yargıtayca on beş gün içinde
kesin olarak karar verilir.”
MADDE
31- 6356 sayılı Kanunun 24 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Mahkemece verilen karar hakkında
istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi kesin olarak
karar verir.”
MADDE
32- 6356 sayılı Kanunun 34 üncü
maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi on beş gün içinde kesin olarak
karar verir.”
MADDE
33- 6356 sayılı Kanunun 41 inci
maddesinin altıncı fıkrasının dördüncü ve beşinci cümleleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Mahkemece verilen karar hakkında,
ilgililerce veya Bakanlıkça istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye
mahkemesi bir ay içinde kararını verir. Bu karara karşı temyiz yoluna
başvurulması hâlinde Yargıtay, temyiz talebini bir ay içinde kesin olarak
karara bağlar.”
MADDE
34- 6356 sayılı Kanunun 43 üncü
maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bunların dışındaki itirazlar için
mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir.”
“Bu karara karşı temyiz yoluna
başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.”
MADDE
35- 6356 sayılı Kanunun 53 üncü
maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi, uyuşmazlığı iki ay içinde
kesin olarak karara bağlar.”
MADDE
36- 6356 sayılı Kanunun 71 inci
maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kesin olarak
karar verir.”
MADDE
37- 22/1/1990
tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin
Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin
Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek
madde eklenmiştir.
“EK MADDE 3- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 1
inci ve geçici 9 uncu maddelerine tabi teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda
toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında çalışan personel ile bu teşebbüs ve
bağlı ortaklıklar arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan
doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işler iş mahkemelerinde
görülür.”
Geçiş
hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 1- (1) Mülga 5521 sayılı
Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş
mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.
(2) Bu
Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye
mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan
davalar hakkında uygulanmaz.
(3)
Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin
görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez;
kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.
(4) İlk
derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir.
Yürürlük
MADDE
38- (1) Bu Kanunun;
a) 3
üncü, 11 inci ve 12 nci maddeleri 1/1/2018 tarihinde,
b) Diğer
hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe
girer.
Yürütme
MADDE
39- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
24/10/2017
|