Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2013/43
Karar Sayısı : 2013/168
Karar Günü : 26.12.2013
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Bolu 1. Sulh Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 13.10.1983 günlü, 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu’na, 17.10.1996 günlü, 4199 sayılı Kanun’un 43. maddesi ile eklenen
ek 6. maddenin ikinci fıkrasının Anayasa’nın 2.,
11., 36. ve 38. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar
verilmesi istemidir.
I- OLAY
Fahri trafik müfettişi tarafından düzenlenen ihbar
tutanağı üzerine verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılan
davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme,
iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının
gerekçe bölümü şöyledir:
“Mevzuattaki
düzenlemelere göre idari yaptırıma karşı yapılan ve usulden kabul edilen
bir başvuruya karşı, yargılama makamı işlem dosyasını ve cevap dilekçesini
celp edip, dosyada bulunan delilleri değerlendirmek suretiyle başvurunun
esası hakkında bir karar verecektir.
İptali talep
edilen yasa maddesi, Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine,
kanunların Anayasaya aykırı olamayacağını düzenleyen 11. maddesine, 36.
maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti ve adil yargılanma ilkesine, 38.
maddesinde düzenlenen ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine açıkça
aykırıdır.
2918 S. Y., 5326 S. Y. da bulunan olaya ilişkin hukuki
düzenlemeler değerlendirildiğinde, 2918 S.Y da tescil plakasına idari para
cezası düzenlenmesinin istisnai bir durum olup, bu koşullar 2918 S.Y ll6. maddede sınırlı olarak sayılmıştır. Oysa fahri trafik
müfettişliğinin çalışma usullerini düzenleyen yönetmeliğin ilgili hükümleri
incelendiğinde, çalışma şeklinin tamamen ll6. madde
kapsamında yapılacağı anlaşılmaktadır. 2918 S.Y yüze karşı tutanak düzenlenmesini
esas olarak kabul etmiştir. Bu da Anayasanın 2. maddesinde düzenlenen hukuk
devleti ilkesinin gereğidir. İdari yaptırım uygulanırken imkân olması
durumunda ilgili kişinin yüzüne karşı ve ihlali kim yaptıysa onun hakkında
yaptırım düzenlenmesi buna göre asıl kuraldır. Bu durumda ihlali yaptığı
iddia edilen her kimse onun hakkında yaptırım düzenlenecek, ihlali kim
yaparsa yapsın tescil plakasına yaptırım düzenlenmesi söz konusu
olmayacaktır. Ayrıca bu şekilde bir uygulama Anayasa’da düzenlenen suç ve
cezaların şahsiliği ilkesine uygun bir uygulama olacaktır. Sürücüsü
bilinmeyen bir aracın tescil plakasına ceza tutanağı düzenlenmesi hukuk
devleti ve cezaların şahsiliği ilkeleri gereğince ancak zorunlu hallerde
başvurulması gereken uygulama olmalıdır. İdari cezanın
ayrıca, yüze karşı düzenlenmesi ilgili kişinin olay anında olayla ilgili
bilgi sahibi olmasını sağlayacağından, başvuran kişilerdeki belirsizliği de
kısmen ortadan kaldıracaktır, olay anında olayı öğrenen ilgili olayda bir
kusurunun olup olmadığını, daha sağlıklı olarak değerlendirip, ya başvuru
yolunu kullanmayacak ya da somut ve bizzat tanık olduğu olaya ilişkin savunma
hakkını daha iyi ortaya koyabilecektir.
Başvuruda
bulunanın ya da kabahat eylemini gerçekleştiren kişinin yüzüne karşı ve
eylemi gerçekleştiren kişiye cezaların şahsiliği ilkesi gereğince idari
yaptırım düzenlemek gerekirken ve buna fiilen olanak varken, tescil plakasına
yaptırım uygulamak açıkça cezaların şahsiliği ilkesine aykırıdır. 2918 S.Y’da tescil plakasına yaptırım uygulama şeklinde bir
düzenleme bulunmakta ise de yasa incelendiğinde fahri müfettişlik
müessesesi dışında bunun çok sınırlı tutulduğu, sürücüsünün kim olduğunun
tespit edilemediği hallerde uygulanan bir kural olduğu anlaşılacaktır.
Hâlbuki bahsedilen ve iptali istenen hukuk kuralı gereğince sürücüsü belli
olan bir aracın plakasına tutanak düzenlenebilmektedir. Aracı durdurup
sürücüyü tespit edip tutanak düzenlemek imkân ı fiili olarak bulunsa dahi,
fahri müfettişlik kurumunun çalışma usullerine göre bu kişilerin aracı
durdurma yetkileri olmadığından aracın sürücüsünün de kim olduğunun da bu
şartlarda tespit edilmesi olanaklı değildir. Dolayısıyla ihlali yapanın kim
olduğu tespit edilemeyeceğinden, tescil plakasına yaptırım uygulanacaktır,
bu da belirtildiği gibi cezaların şahsiliği ilkesine açıkça aykırıdır.
Fahri Trafik
Müfettişlerinin çalışma usul ve esasları değerlendirildiğinde, yaptırımın
belgeye dayalı değil, ihlalin tespiti üzerine yapılan ihbara istinaden
düzenlenen bir idari yaptırım olduğu, dayanağının da sadece ihbar tutanağı
olduğu anlaşılmaktadır. Hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak idarenin
her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine açıktır. Anayasa’da düzenlenen
hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma ilkelerinin ilgili kişinin hukuk
kuralları karşısındaki durumunun kesin ve somut olarak ortaya konulmasını
isteme hakkını içermesi de gerekmektedir. Hak arama hürriyeti sadece başvuru
yapma hakkıyla sınırlandırılmamalıdır. Başvuran kişinin hukuksal durumunun,
hukuka uygun delillerle net olarak ortaya konulmasını da gerektirir. 5326
sayılı Yasa başvuru konusundaki incelemelerin nasıl yapılacağını düzenlemiş
olmakla birlikte, fahri müfettişlik kurumunun mevzuatının bu denetlemeye
imkân vermediği anlaşılmaktadır. Bu durum hem Anayasa’da düzenlenen hukuk
devleti ilkesine, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen hak arama
hürriyetine ve kanunların Anayasaya aykırı olamayacaklarını düzenleyen 11.
maddesine açıkça aykırıdır.
Tüm bu bahsedilen
gerekçelerle 4199 Sayılı Yasanın 43. maddesiyle eklenen 2918 S.Y EK 6.
maddesinin 2. fıkrasının, Anayasanın 2., 11., 36.,
38. maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından iptali istemiyle
Yüksek Mahkemenize başvurmak gereği ortaya çıkmıştır. Başvurunun kabul
edilerek 4199 Sayılı Yasanın 43. maddesiyle eklenen 2918 S.Y EK maddesinin
2. fıkrasının, iptal edilmesi arz olunur.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa
Kuralı
2918 sayılı Kanun’a, 4199 sayılı Kanun’un 43.
maddesiyle eklenen ve itiraz konusu kuralı da içeren ek 6. madde şöyledir:
“Fahri
trafik müfettişliği:
Ek
Madde 6- (Ek: 17/10/1996 - 4199/43 md.)
Sürücülerin trafik kurallarına uyup
uymadığını denetlemekle sorumlu olan yetkililere yardımcı olmak üzere
Karayolu Trafik Güvenliği Kurulunca önerilen ve Karayolu Trafik Güvenliği
Üst Kurulunca uygun görülen kişilere, valilerce ‘fahri trafik müfettişliği’
görevi verilir.
Fahri
trafik müfettişleri; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun suç saydığı
fiilleri işleyenler hakkında işlem yapılması amacıyla, Emniyet Genel
Müdürlüğünce kendilerine verilen tutanağı düzenlemek ve bunları aracın
tescilli olduğu trafik kuruluşuna gönderilmek üzere en geç bir hafta
içerisinde herhangi bir trafik kuruluşuna teslim etmek zorundadırlar.
Fahri trafik müfettişleri İçişleri
Bakanlığının belirleyeceği esas ve usullere göre eğitime tabi
tutulabilirler.
Bu hizmet fahri ve ücretsizdir.
Görevini kötüye kullandığı tespit
edilen fahri trafik müfettişleri iki aydan altı aya kadar hafif hapis
cezası ile cezalandırılırlar. Yargılamaları tabi oldukları esaslara göre
yapılır.
Ayrıca belgeleri iptal edilir.
Fahri trafik müfettişlerinin yetki ve
sorumlulukları ile diğer usul ve esaslar İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak
yönetmelikte belirlenir.”
B- Dayanılan ve İlgili Görülen
Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa’nın 2.,
11., 36. ve 38. maddelerine dayanılmış, 128. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü
hükümleri uyarınca Serruh KALELİ, Alparslan
ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ,
Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi
DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN ve
M. Emin KUZ’un katılımlarıyla 2.5.2013 gününde
yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE
karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ayşegül ATALAY tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan
ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, cezaların şahsiliği ilkesi
gereğince kabahat eylemini gerçekleştiren kişi hakkında idari yaptırım
öngörülmesi gerekirken, fahri trafik müfettişleri tarafından tescil
plâkasına göre yaptırım uygulanmasının hukuk devleti ve cezaların şahsiliği
ilkesine aykırılık teşkil ettiği, öngörülen idari yaptırımın dayanağının
fahri trafik müfettişleri tarafından düzenlenen ihbar tutanağı olduğu, hak
arama hürriyetinin sadece başvuru yapma hakkı ile sınırlandırılmayıp
başvuran kişinin hukuksal durumunun hukuka uygun delillerle net olarak
ortaya konulmasını da zorunlu kıldığı, ancak fahri müfettişlik kurumu
mevzuatının buna izin vermediği belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 2., 11., 36. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle
itiraz konusu kural Anayasa’nın 128. maddesi yönünden de incelenmiştir.
İtiraz konusu kuralda, fahri trafik müfettişlerinin 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu’nun suç saydığı fiilleri işleyenler hakkında
işlem yapılması amacıyla, Emniyet Genel Müdürlüğünce kendilerine verilen
tutanağı düzenlemek ve bunları aracın tescilli olduğu trafik kuruluşuna
gönderilmek üzere en geç bir hafta içerisinde herhangi bir trafik
kuruluşuna teslim etmek zorunda oldukları öngörülmektedir.
Anayasa’nın 128.
maddesinin birinci fıkrasında, “Devletin,
kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare
esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin
gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri
eliyle görülür.” hükmü yer almaktadır. Anayasa’nın 128. maddesi anlamında
bir kamu hizmetinden söz edilebilmesi için; söz konusu hizmetin Devlet,
kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin yürütmekle
yükümlü olduğu kamu hizmeti olması, bu kamu hizmetinin “genel idare esasları”na
göre yürütülmesi ile görevin “asli ve sürekli” nitelikte olması
gerekmektedir.
Geniş
anlamda, Devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların
gözetim ve denetimleri altında, genel ve ortak gereksinimleri karşılamak,
kamu yararını sağlamak için yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve
düzenli etkinlikler olarak tanımlanan kamu hizmetinin, kamu hukukunun genel
ilkeleri gereğince, doğrudan idare, kuruluş ve kurumları eliyle, kamusal
yönetim biçimine göre yürütülmesi asıl ve olağandır.
İdare eliyle yürütülen hizmet ve faaliyetlerden,
genel idare esaslarına göre yürütülmesi zorunlu olmayan hizmetlerin,
Devletin gözetimi ve denetimi altında, belli yasal usullerle özel kişilere
yaptırılabilmesi ise olanaklıdır.
İtiraz konusu
kuralda fahri trafik müfettişlerine, 2918 sayılı Kanun’un suç saydığı
fiilleri işleyenler hakkında bu kurallara uygun davranıp davranmadıklarını
tarafsızca kanıt toplayarak araştırıp, değerlendirmek üzere ilgililere bu
durumu tutanak düzenlemek suretiyle bildirerek trafik polislerine tanınan
trafik suçunu tespit etme yani denetleme yetkisi verilmektedir.
Denetim sonucu fahri trafik müfettişleri tarafından
düzenlenen tutanaklar idari işlem kuramı uyarınca hazırlık işlemi
niteliğinde olup bu tutanakların hazırlanması, denetlenen kişinin hukuksal
durumunda değişiklik yaratmamaktadır. Asıl icrai
işlem, denetim sonucunda yetkili makamlarca verilen idari yaptırımlardır.
Söz konusu kuralla, fahri trafik müfettişlerine trafik suçu işleyenleri
tespit etme ve tutanağa bağlama yetkisi tanınmakla birlikte bu kapsamda
düzenlenen tutanakların trafik kuruluşlarına gönderilmesi ve trafik
cezasının yetkili kişiler tarafından düzenlenmesi öngörülmüştür. Yetkili
makamlarca fahri trafik müfettişleri tarafından tutulan tutanak üzerine
idari yaptırım tutanağı düzenlenirken söz konusu suç tutanağı denetlenmekte
ve gerekli kontroller yapıldıktan sonra eğer uygunsa yaptırım
uygulanmaktadır. Denetim sonucunda, 2918 sayılı Kanun’da öngörülen idari
yaptırımı uygulama yetkisi, yetkili trafik polislerinde kalmaya devam
ettiğinden onlara yardımcı olmaktan ibaret, fahri trafik müfettişlerinin
suç tutanağı düzenleme görevlerinin memur ve diğer kamu görevlisi
niteliğinde olmayan üçüncü kişilere gördürülmesinde Anayasa’ya aykırı bir
yön bulunmamaktadır. Kaldı ki, fahri trafik müfettişlerine suç tutanağı
düzenleme yetkisinin verilmesi trafik polislerinin bu yetkilerini de
ortadan kaldırmamaktadır.
Diğer taraftan,
Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devleti olarak
nitelendirilmiştir. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri
hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet
organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini
bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir.
Anayasa’nın “Suç ve cezalara ilişkin
esaslar” kenar başlıklı 38. maddesinin yedinci fıkrasında, “Ceza
sorumluluğu şahsidir.” hükmü yer almaktadır. Ceza sorumluluğunun
şahsiliği ceza hukukunun temel ilkelerindendir. Cezaların şahsiliğinden
amaç, bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmamasıdır.
Başka bir anlatımla bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu
tutulmamasıdır. Anayasa’nın 38. maddesinde idari ve adli cezalar arasında
bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen
ilkelere tabidir.
2918 sayılı Kanun’un amacı, 1. maddesinde,
karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanması
ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemlerin
belirlenmesi olarak ifade edilmiştir. Fahri trafik müfettişleri tarafından
tutulan suç tutanakları iradi ve kusurlu olan sürücülerin eylemlerine
dayanmaktadır. Ancak sürücünün kimliğinin belirlenmesinde, fahri trafik
müfettişleri tarafından suç tutanağı düzenlenebilecek ihlallerin
niteliğinden kaynaklanan güçlükler bulunduğundan, trafik ihlaline ilişkin
tutanak, aracın tescil plakasına göre düzenlenmektedir. Ayrıca kural ihlali
yapan ve sürücüsü tespit edilemeyen araçların plâkasından başka
saptanabilecek ayırt edici bir özelliğinin bulunmadığı, ancak plâka ile
araç sahibine ulaşılabileceği de açıktır. Fahri trafik müfettişleri
tarafından 2918 sayılı Kanun’un suç saydığı fiiller nedeniyle, sürücüsü
tespit edilemeyen araçların tescil plakalarına göre suç tutanağının
düzenlenmesi, bir trafik kuralının ihlal edildiğine dair suç isnadı
niteliğinde olup cezaların şahsiliği ilkesine de aykırı değildir.
Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen düzenlemenin,
gelişen, büyüyen, çeşitlenen ve çoğalan trafik sorunlarını zamanında ve
etkin bir biçimde denetleyebilmek, sürücülerin trafik kurallarına uymasını alışkanlık
hâline getirmek, her kural ihlalinin mutlaka görüleceği ve
cezalandırılacağı inancının bütün sürücülerde yer etmesini sağlamak, bu
bakımdan, denetim mekanizmasını genişletmek, oto-kontrol sistemini
yaygınlaştırmak amacıyla, demokratik toplumda gerekli uygulamalardan olduğu
kabul edilmelidir. Böyle bir
düzenlemenin de kanun koyucunun takdirinde olduğu açıktır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural
Anayasa’nın 2., 38. ve 128. maddelerine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Serruh
KALELİ, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 11. ve 36. maddeleriyle bir
ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
13.10.1983 günlü,
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na, 17.10.1996 günlü, 4199 sayılı
Kanun’un 43. maddesiyle eklenen ek 6. maddenin ikinci fıkrasının Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Serruh
KALELİ, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT ile Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 26.12.2013 gününde karar
verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan ALTAN
|
|
|
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
|
|
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
|
|
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|
Üye
M. Emin KUZ
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 6.
maddesinin iptal istemine konu ikinci fıkrası “Fahri trafik müfettişleri;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun suç saydığı fiilleri işleyenler hakkında
işlem yapılması amacıyla, Emniyet Genel Müdürlüğünce kendilerine verilen
tutanağı düzenlemek ve bunları aracın tescilli olduğu trafik kuruluşuna
gönderilmek üzere en geç bir hafta içerisinde herhangi bir trafik
kuruluşuna teslim etmek zorundadırlar.” hükmünü taşımaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 28.3.2012 tarih ve E.2012/27,
K.2012/173 sayılı kararında:
“…Anayasa’nın 128. maddesi anlamında bir kamu
hizmetinden söz edilebilmesi için; söz konusu hizmetin Devlet, kamu
iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin yürütmekle yükümlü
olduğu kamu hizmeti olması, bu kamu hizmetinin ‘genel idare esasları’na göre yürütülmesi ile görevin ‘asli ve sürekli’ nitelikte olması
gerekmektedir.
Geniş anlamda, Devlet ya da diğer kamu tüzel
kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında,
genel ve ortak gereksinimleri karşılamak, kamu yararını ya da çıkarını sağlamak için yapılan ve topluma
sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinlikler olarak tanımlanan kamu
hizmetinin, kamu hukukunun genel ilkeleri gereğince, doğrudan idare,
kuruluş ve kurumları eliyle, kamusal yönetim biçimine göre yürütülmesi asıl
ve olağandır. İdare eliyle yürütülen
hizmet ve
faaliyetlerden, genel idare esaslarına göre yürütülmesi
zorunlu olmayan, diğer bir deyişle özel
yönetim biçimi ile gerçekleştirilmeye elverişli bulunanların, Devletin
gözetimi ve denetimi altında, belli
yasal usullerle özel müteşebbislere yaptırılabilmesi ise olanaklıdır.
Kolluk faaliyeti içinde yer alan
zorunlu denetim hizmeti, idari para cezası ile uyarma, geçici durdurma ve
iptal şeklinde idari müeyyideler uygulamaya ilişkin görev ve faaliyetler
genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken bir kamu hizmeti olup,
idarenin asli ve sürekli görevlerindendir. Anayasa’nın 128. maddesine göre
kolluk faaliyetleri arasında yer alan bu tür kamu hizmetlerinin memurlar ve
diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi zorunludur. Buna göre, itiraz konusu kural Bakanlığa, 4925
sayılı Kanun’da verilen görevlerin ve tanınan yetkilerin tamamını devretme
imkânı tanımakta olup, idarenin kolluk faaliyetleri içinde yer alan ve
mutlaka Devletin memurları ve diğer kamu görevlileri aracılığıyla
yürütülmesi zorunlu olan asli ve sürekli görevlerin de gerçek ya da özel hukuk tüzel kişilerine
devredilmesine olanak tanıyan kural, Anayasa’nın 128. maddesine de
aykırıdır…” denilmektedir.
Davanın somutunda, bir kolluk faaliyeti olduğunda
kuşku bulunmayan “trafik denetimi”
ve bu denetim sonucunda sürücülerle ilgili idari para cezası verilmesi
sonucunu doğuran “idari kabahat” saptaması
şeklindeki, fahri trafik müfettişlerince yürütülen hizmetin idarenin asli
ve sürekli görevlerinden olduğu açıktır. Fahri trafik müfettişlerince
düzenlenen tutanakların tek başına icrailik
vasfının olmadığı, bu tutanak sonrası emniyet birimlerince idari para
cezasının verildiği, dolayısiyle sözkonusu kolluk faaliyetinin kamu görevlisi olmayan kişilere
tamamen devredilmemiş olduğu şeklindeki sava da katılmaya imkân yoktur. Gerçekten, kural ihlâlinde
bulunan sürüleri saptama, onların fiillerinin mevzuatın hangi hükümlerine
aykırı olduğunu
belirleme yetkisi fiilen fahri trafik müfettişlerince
kullanıldığına göre, zincir işlemin ikinci halkası olan idari para
cezasının emniyet birimlerince veriliyor olmasının, sözkonusu
kolluk hizmetinin kamu görevlisi olmayan kişilere fiilen devredilmiş olduğu
olgusuna doğrudan bir etkisi bulunmamaktadır. Öte yandan, bu fiili durumun Anayasa’nın
47. maddesinin “Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen
yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel
kişilere yaptırabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir.”
şeklindeki son fıkrası kapsamında
değerlendirilebilmesi de mümkün değildir. Çünkü,
trafik zabıtası faaliyeti bir yatırım ve hizmet olmadığı gibi, ortada bir
özel hukuk sözleşmesi de yoktur. Dolayısiyle, sözkonusu kolluk faaliyetinin kamu görevlisi olmayan
kişilere (fahri trafik müfettişlerine) devredilmesi sonucunu doğuran kural,
Anayasa’nın 128. maddesine aykırı düşmektedir.
Açıklanan nedenlerle, kuralın iptali gerektiği
kanaatine vardığımızdan; çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz.
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
İtiraz konusu kural, fahri trafik müfettişlerine
2918 sayılı Kanun’un 116. maddesinde belirtilen trafik suçlarını işleyenler
hakkında tutanak düzenleme yetkisini ve bu tutanağı en geç bir hafta içinde
aracın tescilli olduğu trafik kuruluşuna gönderilmesi için herhangi bir
trafik kuruluşuna teslim etme görevini vermektedir.
Buna göre, fahri trafik müfettişleri tarafından
düzenlenecek olan trafik suç tutanakları esas alınmak suretiyle emniyet
görevlilerince trafik suçlusu hakkında idari yaptırım kararı verilebilecektir.
Anayasa’nın 128.
maddesi, Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin
yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetinin, genel idare esaslarına göre yürütülmesini, asli ve sürekli nitelikte olmasını,
memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesini zorunlu
kılmaktadır.
Fahri trafik
müfettişlerinin, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun suç saydığı
fiilleri işleyenleri tutanakla tespit ederek, tutanağı trafik şube
müdürlüğüne gönderme işleminin, trafik denetleme işlemi olduğu ve bu
işlemin kamu hizmeti niteliği taşıdığı konusunda kuşku bulunmamaktadır.
Fahri trafik
müfettişlerinin, Anayasa’nın 128. maddesi anlamında memur ya da diğer kamu
görevlisi sıfatını taşımadıkları açıktır.
İtiraz konusu
kural, genel idare esaslarına göre
yürütülmesi gereken aslı ve sürekli nitelikteki trafik denetleme işlemini
memur ya da diğer kamu görevlisi olmayan, fahri trafik müfettişlerine
gördürmek istemektedir. Bu durum, aslı ve sürekli nitelikteki kamu
hizmetinin kimler tarafından yürütüleceğine ilişkin Anayasa’nın 128.
maddesine aykırıdır.
Diğer taraftan, itiraz konusu kural Anayasa
Mahkemesinin 6.3.2008 günlü,
E.2004/116, K. 2008/74 sayı ile
Resmî Gazete’nin 1.7.2008 günlü - 26923 sayılı nüshasında yayımlanan
kararının Mehmet ERTEN’in de yer aldığı karşıoy metninde belirtilen gerekçeyle söz konusu kural
Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen cezaların şahsiliği ilkesine de
aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle
kuralın iptali gerektiğinden itiraz isteminin reddine ilişkin görüşe katılmadım
KARŞIOY YAZISI
İtiraz eden Mahkeme, 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu’na 4199 sayılı Kanun’un 43. maddesiyle eklenen 6. maddenin fahri trafik
müfettişlerinin suç tutanağı düzenlemelerine ilişkin ikinci fıkrasının
Anayasa’nın 2., 11., 36. ve 38. maddelerine
aykırılığı savıyla iptalini istemiştir.
Kural, Anayasa Mahkemesince Anayasa’nın, devletin
asli ve sürekli görevlerinin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle
görüleceğini belirten 128. maddesiyle ilgili görülerek bu madde yönünden de
incelenmiş; ancak fahri müfettişlerin düzenlediği suç tutanaklarının idari
işlem değil hazırlık işlemi olduğu, asıl icrai
işlemi denetim sonucunda yetkili makamlarca uygulanan idari yaptırımın
oluşturduğu düşüncesiyle, kuralda Anayasa’nın 128. maddesine aykırılık
görülmemiştir. Bu düşünceye
aşağıdaki nedenlerle katılmayı mümkün görmüyorum:
İdare hukukunun temel ilkelerinden biri de idarenin takdir yetkisi olup, bir işlemi yapıp yapmama konusunda takdir
hakkı bulunmayan bir kamu görevlisinin, yani kuralın uygulamasında fahri
müfettişçe düzenlenen suç tutanağına göre trafik cezası kesmek zorunda olan
trafik şubesi yetkilisinin, trafik cezasını uygulayıp uygulamama konusunda
takdir hakkı bulunmamaktadır. Trafik yetkililerinin tutanak üzerinde
yaptıkları kontrol sadece tutanağın şekli unsurlarına ilişkin olup,
tutanakta kayıtlı trafik suçunun gerçekten işlenmiş olup olmadığına ilişkin
değildir. Trafik şubesi yetkililerinin tutanağa rağmen ceza uygulamaktan
kaçınması, bu yetkililer yönünden disiplin ve ceza yaptırımları gerektiren
eylemler oluşturacaktır. Bu durumda idari yaptırıma karar verme yetkisinin
trafik şubesi yetkililerince kullanıldığından söz edilemez. İdari işlem,
trafikte karşılaştığı bir eylemin
trafik suçu oluşturup oluşturmadığı hususunda takdir hakkını kullanan fahri
trafik müfettişinin tutanağı düzenlemesiyle meydana gelmektedir. Bu
nedenle fahri müfettişin yaptığı işlem hazırlık işlemi değil, asıl
işlemdir. Trafik şubesinin ceza bildirimi ve ödeme emri düzenleyerek tescil
plakasına göre kayıtlı isme göndermeleri, yaptırımın kendisine değil
icrasına yönelik, ayrı bir idari işlemdir. Trafik cezası uygulanmasına
ilişkin asıl işlemi gerçekleştiren ve idare adına takdir yetkisi kullanan
fahri trafik müfettişlerinin Anayasa’nın 128. maddesinde belirtilen memur
veya diğer kamu görevlisi statüsünde olmadıkları da açıktır.
Bu nedenle kural, Anayasa’nın 128. maddesine
aykırıdır.
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|