Anayasa
Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2010/113
Karar Sayısı : 2011/164
Karar Günü : 8.12.2011
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN
: Mardin İdare
Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU :
7.5.1987 günlü, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel
Kanunu’na 21.6.2005 günlü, 5371 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle eklenen Ek
Madde 4’ün ikinci fıkrasının dördüncü ve beşinci cümlelerinin Anayasa’nın 13. ve 48. maddelerine aykırılığı savıyla
iptali istemidir.
I- OLAY
Devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine
getirmek üzere ataması yapılan ve görevine başladıktan sonra yükümlülük
süresini tamamlamadan istifa ederek ayrılan davacı uzman tabibin görev
yapmadığı gün sayısının, daha sonra atandığı yeni görev yerinin Devlet
hizmeti yükümlülük süresine eklenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle
açılan davada, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına
varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü
şöyledir:
“Davacı ..... vekili Av. .....
tarafından, Çocuk Cerrahisi Uzmanı olan ve Devlet hizmeti yükümlülüğünü
yerine getirmek üzere atandığı Şırnak Devlet Hastanesi’ndeki görevinden
istifa ettikten sonra yeniden memuriyete dönen davacının tekrar Devlet
hizmeti yükümlülüğü kurasına tabi tutularak Mardin Devlet Hastanesi’ne
atanmasının ardından, Mardin İli’nin Devlet hizmeti yükümlülüğü süresinin
500 gün olmasına karşın Sağlık Bakanlığı ÇKYS kayıtlarında kendi Devlet
hizmeti süresinin 1000 gün olarak göründüğü gerekçesiyle yaptığı itirazın
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa 21/06/2005 tarih ve 5371
sayılı Kanunun 1. maddesi ile eklenen ek 4. maddenin 2. fıkrası uyarınca
reddine ilişkin 10.08.2009 tarih ve 12633 sayılı Mardin Valiliği İl Sağlık
Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle Sağlık Bakanlığı ve Mardin Valiliği’ne
karşı açılan davada dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlıkta Uygulanabilecek
Yasa Hükümleri:
Dava konusu işleme karşı açılan davada 5371 sayılı Kanun ile 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen Ek Madde 5’in 2. fıkrasının
“Belge ile ispatı mümkün zorunlu sebepler olmaksızın süresi içerisinde
göreve başlamayanlar ile başladıktan sonra ayrılanların görev yapmadıkları
gün sayısı Devlet hizmeti yükümlülük süresine ilave edilir.” biçimindeki
dördüncü tümcesi ve “Ancak ilave edilen süre atama yerine göre belirlenen
asıl süreden fazla olamaz.” biçimindeki beşinci tümcesi bu davada
uygulanabilecek yasa hükmü niteliğini taşımaktadır.
Değinilen Yasa Hükümlerinin
Anayasa’ya Aykırılığının Değerlendirilmesi:
Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13.
maddesinde; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna,
demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olamaz.” kuralı yer almaktadır.
Çalışma ve sözleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa’nın 48.
maddesinde çalışma ve sözleşme hürriyeti için herhangi bir sınırlama nedeni
öngörülmemiş ise de Anayasa’nın 18. maddesinde yer alan ve ülke
ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda vatandaşlık ödevi niteliğindeki
beden ve fikir çalışmalarının zorla çalıştırma sayılamayacağı yolundaki
hükmün çalışma ve sözleşme hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde
gözetilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, itiraza konu kuralların Anayasa’nın 13. maddesinde yer
alan ölçülülük ilkesine uygunluğu yönünden ele alınması gerekmektedir.
Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında ölçülülük ilkesi,
sınırlandırmanın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını,
sınırlandırmanın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli ve zorunlu
olmasını, ulaşılmak istenen amaç ile sınırlandırma arasında bir orantı
bulunmasını ifade etmektedir.
300 ila 600 gün arasında değişen sürelerle Devlet hizmeti
yükümlülüğüne tabi tutulan tabiplerin belge ile ispatı mümkün zorunlu
sebepler olmaksızın süresi içerisinde göreve başlamamaları veya başladıktan
sonra ayrılmaları halinde görev yapmadıkları gün sayısının Devlet hizmeti
yükümlülük süresine ilave edilmesi, ilave edilecek sürenin üst sınırı
olarak ise yalnızca atama yerine göre belirlenen asıl sürenin belirlenmesi,
çalışma özgürlüğünün ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına yol açabilecek
nitelikte olup sözkonusu yükümlülük ile ulaşılmak istenen amaç arasında orantısızlık
bulunmaktadır.
Bu itibarla, 5371 sayılı Yasa ile 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen Ek Madde 5’in 2. fıkrasının
“Belge ile ispatı mümkün zorunlu sebepler olmaksızın süresi içerisinde
göreve başlamayanlar ile başladıktan sonra ayrılanların görev yapmadıkları
gün sayısı Devlet hizmeti yükümlülük süresine ilave edilir.” biçimindeki dördüncü
tümcesi ve “Ancak ilave edilen süre atama yerine göre belirlenen asıl
süreden fazla olamaz.” biçimindeki beşinci tümcesinin Anayasa’nın 13. ve
48. maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28.
maddesinin birinci fıkrası gereğince, 5371 sayılı Yasa ile 3359 sayılı
Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen Ek Madde 5’in 2. fıkrasının “Belge
ile ispatı mümkün zorunlu sebepler olmaksızın süresi içerisinde göreve
başlamayanlar ile başladıktan sonra ayrılanların görev yapmadıkları gün
sayısı Devlet hizmeti yükümlülük süresine ilave edilir.” biçimindeki
dördüncü tümcesi ve “Ancak ilave edilen süre atama yerine göre belirlenen
asıl süreden fazla olamaz.” biçimindeki beşinci tümcesinin Anayasa’nın 13.
ve 48. maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu
tümcelerin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına, dosyada
bulunan belgelerin onaylı birer örneğinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığına
gönderilmesine 28.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
İtiraz konusu kuralların yer aldığı 5371 sayılı Yasa
ile 7.5.1987 günlü, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na eklenen
Ek Madde 4 şöyledir:
“EK MADDE
4- Tıp fakülteleri dekanlıkları ve eğitim hastaneleri
baştabiplikleri mezun olan veya uzmanlık ve yan dal uzmanlık öğrenimini
tamamlayan tabip ve uzman tabiplerin isim ve adreslerini onbeş gün içinde Sağlık Bakanlığına bildirmekle
yükümlüdürler. Diploma ve uzmanlık belgelerinin Sağlık Bakanlığınca tescil
işlemlerini müteakip en geç iki ay içerisinde, Devlet hizmeti yükümlülüğü
olan personel, atama yerleri ve atama işlemine ilişkin süreç internet
sayfasında ilân edilir. Bu ilân tebligat yerine geçer.
Eş durumu ve sağlık mazereti
nedeniyle yapılacak atamalar hariç personelin görev yerleri, tercih hakkı
verilmek sureti ile kurayla belirlenir. Atama sonuçlarının internet
sayfasında ilânını müteakip, gerekli hallerde belgelerini tamamlamak üzere
ilgili personele yirmi gün süre verilir. Devlet hizmeti yükümlülük süresi,
personelin atandığı yerde göreve katılması ile başlar. Belge ile ispatı mümkün zorunlu sebepler olmaksızın süresi içinde
göreve başlamayanlar ile başladıktan sonra ayrılanların görev yapmadıkları
gün sayısı Devlet hizmeti yükümlülük süresine ilave edilir. Ancak ilave
edilen süre, atama yerine göre belirlenen asıl süreden fazla olamaz.
Devlet hizmeti yükümlülüğü
kapsamındaki personel, bu görevlerini tamamlamadan mesleklerini icra edemezler.”
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa
Kuralları
Başvuru kararında Anayasa’nın 13. ve
48. maddelerine dayanılmış, 18. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8.
maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep
KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN ve Celal Mümtaz AKINCI’nın
katılımlarıyla 6.1.2011 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında;
1- 7.5.2010 günlü,
5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun uyarınca, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile ilgili gerekli
düzenlemeler yapılmadan, Mahkeme’nin çalışıp çalışamayacağına ilişkin ön
meselenin incelenmesi sonucunda; Mahkeme’nin çalışmasına bir engel
bulunmadığına Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah
OTO, Zehra Ayla PERKTAŞ ile Celal Mümtaz AKINCI’nın,
gerekçesi 2010/68 esas sayılı dosyada belirtilen karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- Dosyada eksiklik bulunmadığından
işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE,
karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına
ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen
Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
İtiraz
konusu kurallarla, Devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirmek üzere
ataması yapılan tabipler ve uzman tabiplerden, belge ile ispatı mümkün
zorunlu sebepler olmaksızın süresi içinde göreve başlamayanlar ile başladıktan
sonra ayrılanların görev yapmadıkları gün sayısının Devlet hizmeti
yükümlülük süresine ilave edileceği, ancak ilave edilen sürenin atama
yerine göre belirlenen asıl süreden fazla olamayacağı öngörülmüştür.
Başvuru kararında, Anayasa’nın 13. maddesinde, temel hak
ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ve bu sınırlamaların,
Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı kuralına
yer verildiği, Anayasa’nın 48. maddesinde çalışma ve sözleşme hürriyeti
için herhangi bir sınırlama sebebi öngörülmemiş ise de Anayasa’nın 18.
maddesinde ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda vatandaşlık ödevi
niteliğindeki beden ve fikir çalışmalarının zorla çalıştırma sayılamayacağı
yolundaki hükmün çalışma ve sözleşme hürriyetinin belirlenmesinde
gözetilmesi gerektiği, 300 ila 600 gün arasında değişen sürelerle Devlet
hizmeti yükümlülüğüne tabi tutulan tabiplerin belge ile ispatı mümkün
zorunlu sebepler olmaksızın süresi içinde göreve başlamamaları veya
başladıktan sonra ayrılmaları halinde görev yapmadıkları gün sayısının Devlet
hizmeti yükümlülük süresine ilave edilmesinin ve ilave edilecek sürenin üst
sınırı olarak da yalnızca atama yerine göre belirlenen asıl sürenin esas
alınmasının çalışma özgürlüğünün ölçüsüz bir şekilde sınırlandırılmasına
yol açabilecek nitelikte olduğu ve söz konusu yükümlülük ile ulaşılmak
istenen amaç arasında orantısızlık bulunduğu belirtilerek itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 13.
ve 48. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesine göre, ilgisi
nedeniyle iptali istenen kural Anayasa’nın 18. maddesi yönünden de
incelenmiştir.
“Temel hak ve hürriyetlerin
sınırlanması” başlıklı Anayasa’nın 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin,
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ve bu
sınırlamaların, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin
ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı
belirtilmiştir.
Temel hak ve hürriyetlerin
sınırlanması durumunda bu hak ve hürriyetlerden sınırlı olarak da olsa
yararlanılması mümkün olmakla birlikte, temel hak ve özgürlüklerin özlerine
dokunulması ve durdurulması durumunda, bunlardan yararlanılabilmesine veya
kullanılabilmelerine olanak bulunmamaktadır.
“Çalışma ve sözleşme
hürriyeti” Anayasa’nın 48. maddesinde düzenlenmiş ve “Herkes, dilediği
alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak
serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve
sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını
sağlayacak tedbirleri alır.” denilmiştir.
Anayasa’nın “Zorla
çalıştırma yasağı” başlıklı 18. maddesinde de “Hiç kimse zorla
çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek
üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü
hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu
kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir
çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
5371 sayılı Kanun ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri
Temel Kanunu’na eklenen Ek 3. maddeyle, tabiplere
Devlet hizmeti yükümlülüğü getirilmiş ve yurt
içinde veya yurt dışında öğrenimlerini tamamlayarak tabip, uzman tabip ve
yan dal uzmanlık eğitimini tamamlayarak uzman tabip unvanını kazananlar,
her bir eğitimleri için ayrı ayrı olmak kaydı ile
görev yapacakları ilçelerin sosyo-ekonomik
gelişmişlik düzeyine göre 300 ila 600 gün arasında değişen sürelerle Devlet
hizmeti yapmakla yükümlü kılınmışlardır.
Anayasa Mahkemesi’nin 13.3.2006 günlü,
E:2006/21, K:2006/38 sayılı kararıyla, “Devlet
hizmeti yükümlülüğünün getirilmesinin gerekçeleri gözetildiğinde
Anayasa’nın 18. maddesinde yer alan ‘ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı
alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir
çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.’ hükmü gereğince bu yükümlülüğün
yerine getirilmesinin zorla çalıştırma olarak nitelenemeyeceği” ve “herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkına sahip olması karşısında, Ülkenin her yöresinde sağlık
hizmetlerinden yararlanılabilmesini sağlamak amacıyla tabiplerin Devlet
hizmeti ile yükümlü kılındığı ve niteliği gereği sağlık hizmetlerinin
yerine getirilmesinde ortaya çıkacak eksiklik ve gecikmelerin telafisi
olanaksız sonuçlara yol açacağı hususları dikkate alındığında, ülke
ihtiyaçlarının söz konusu Devlet hizmeti yükümlülüğünü zorunlu kıldığı…”
kabul edilmiş ve tabipler ile uzman tabiplere her eğitimleri için getirilen
vatandaşlık ödevi kapsamındaki Devlet hizmeti yükümlülüğünün, tabiplerin
çalışma özgürlüğünün ölçülülük ilkesine aykırı bir sınırlandırılması olarak
nitelendirilemeyeceği belirtilmiştir.
Tabipler ve uzman tabipler için getirilen ve
vatandaşlık ödevi niteliğinde bulunan Devlet hizmeti yükümlülüğünün
süreleri, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanan
ilçelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralaması
ve tabibin o bölgede hizmetine ihtiyaç duyulan süre gözetilerek
belirlenmiştir.
İtiraz konusu kurallarda,
3359 sayılı Kanun’un Ek 3. maddesinde öngörülen Devlet hizmeti yükümlülüğü
sürelerine ilave edilecek süreler düzenlenmektedir. Öngörülen sürelerin
eklenme nedenini, yükümlünün belge ile ispatı mümkün zorunlu sebepler
olmaksızın süresi içinde göreve başlamaması veya başladıktan sonra
yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılması oluşturmaktadır. Bu durumda, göreve
başlamayan veya yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılan tabiplerin görev yapmadıkları
gün sayısı, Devlet hizmeti yükümlülük süresine eklenecektir. Kuralın,
Devlet hizmeti yükümlülüğüne süresinde başlamayan veya başladıktan sonra
yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılan tabiplere bir yaptırım niteliği taşıdığı
görülmektedir.
Devlet hizmeti yükümlülüğünün amacı
gözetildiğinde, yasa koyucu tarafından bu yükümlülüğün yerine getirilmesini
sağlayıcı önlemler alınması doğaldır. Bu çerçevede, tabip ve uzman
tabiplerin Devlet hizmeti yükümlülüğünü tamamlamadan mesleklerini icra
edemeyeceklerine ilişkin bir düzenlemeye Kanun’un Ek 4. maddesinin üçüncü
fıkrasında yer verilmiş ve bu kuralın iptali istemiyle yapılan itiraz
başvurusu Anayasa Mahkemesinin 16.12.2010 günlü, E:2007/24, K:2010/113
sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Devlet hizmeti
yükümlülüğünün süresinde yapılmasını sağlamak amacıyla getirilen bu kuralın
varlığına rağmen aynı amaç doğrultusunda itiraz konusu kurallarla,
tabiplerin ve uzman tabiplerin Kanun’un Ek 3. maddesinde öngörülen Devlet
hizmeti yükümlülük sürelerinin iki katına ulaşacak sürelerle zorunlu
hizmete tâbi tutulabilmeleri mümkün kılınmıştır.
Belge ile
ispatı mümkün zorunlu sebepler olmaksızın süresi içinde göreve başlamayan
veya başladıktan sonra yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılan tabip ve uzman
tabiplerin Devlet hizmeti yükümlülüğüne bu kişilere yaptırım uygulanması
amacıyla eklenen sürelerin, tabip ve uzman tabiplerin o bölgede
hizmetlerine duyulan ihtiyaçtan ve Devlet hizmeti yükümlülüğünü zorunlu
kılan ülke koşullarından kaynaklanmaması nedeniyle, Anayasa’nın 18. maddesinde
yer alan “ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen
vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları” kapsamında
değerlendirilebilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu durumda, itiraz konusu kurallar kapsamında
Devlet hizmeti yükümlülüğüne ilave edilen süreler, tabiplerin hizmetine
duyulan ihtiyaçtan değil, tabiplere yaptırım uygulanması amacıyla
getirildiğinden söz konusu ilave edilen süreler zarfında tabiplerin ve
uzman tabiplerin zorunlu hizmet ile yükümlü kılınmaları, Anayasa’nın 18. maddesinde
öngörülen zorla çalıştırma yasağı kapsamına girmektedir.
Zorla çalıştırma yasağının
ihlal edilmesi ise Anayasa’nın 48. maddesinin güvence altına aldığı çalışma
ve sözleşme hürriyetinin özüne açık bir müdahale niteliği taşımakta ve bu
hürriyetin ortadan kaldırılması sonucunu doğurmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz
konusu kurallar Anayasa’nın 18. ve 48. maddelerine aykırıdır. İptali
gerekir.
VI- SONUÇ
7.5.1987 günlü, 3359 sayılı
Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na 21.6.2005 günlü, 5371 sayılı Kanun’un 1.
maddesiyle eklenen Ek Madde 4’ün ikinci fıkrasının dördüncü ve beşinci
cümlelerinin, Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, 8.12.2011 gününde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan ALTAN
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
|