Anayasa Mahkemesi
Başkanlığından:
Esas Sayısı: 2004/10
Karar Sayısı: 2009/68
Karar Günü: 2.6.2009
İPTAL DAVASINI AÇAN
: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Kemal ANADOL ve Haluk
KOÇ ile birlikte 120 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU
: 10.12.2003 günlü, 5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu”nun;
1-
8. maddesinde yer alan
“yetkili kılınmış mercilere” ibaresinin,
2- 12. maddesinin,
3- 15. maddesinin ikinci fıkrasının
birinci cümlesinde yer alan “kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler “
ibaresinin,
4- 31. maddesinin ikinci fıkrasının
birinci cümlesinin,
5- 37. maddesinin üçüncü fıkrasının
son cümlesinin,
6- 49. maddesinin ikinci fıkrasının
son cümlesinin,
7- 61. maddesinin son fıkrasının son
cümlesindeki “yetkileri” ve “diğer hususlar” ibarelerinin,
8- 71. maddesinin son fıkrasının,
9- Geçici 4. maddesinin birinci
fıkrasının,
10- Geçici 11. maddesinin son
fıkrasının,
11- Geçici 13. maddesinin,
12-
Ekindeki (I) Sayılı Cetvel’de yer alan “41- Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü”, “42- Karayolları Genel Müdürlüğü”, “43- Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü”, “46- Tarım Reformu Genel
Müdürlüğü”, “47- Orman Genel
Müdürlüğü”, “48- Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü”, “49- Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü” ibarelerinin,
13- Ekindeki (II) Sayılı Cetvel’de yer alan
“1- Yükseköğretim Kurulu”,
“2- Üniversiteler”, “3- Yüksek
Teknoloji Enstitüleri”, “11- Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu”,
“20- Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü” ibarelerinin,
Anayasa’nın 2.,
6., 7., 8., 10., 11., 13., 35., 88., 89., 95., 123., 128., 130., 133.,
161., 162. ve 163. maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve
yürürlüklerinin durdurulması istemidir.
I- İPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN
GEREKÇESİ
İptal ve yürürlüğün durdurulması
istemlerini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:
“1-
5018 Sayılı Kanun’un 8 inci Maddesindeki “yetkili kılınmış mercilere”
İbaresinin Anayasa’ya Aykırılığı
5018 sayı ve 10.12.2003 tarihli Kanunun 8 inci
maddesinde “hesap verme sorumluluğu” düzenlenmiştir. 8 inci maddeye göre;
her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve
yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak
elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden,
raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin
alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek
zorundadır.
Madde metnine bakıldığında “yetkili kılınmış
merciler” in tanımı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı görülmektedir. Halbuki Anayasa’nın 8 inci maddesi, yürütme yetki ve
görevinin Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağını ve yerine
getirileceğini ifade etmektedir. Anayasa’nın 123 üncü maddesinde idarenin;
128 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise, memurların ve diğer kamu
görevlilerinin niteliklerinin, atanmalarının, görev ve yetkilerinin,
hakları ve yükümlülüklerinin kanunla düzenleneceği ilkeleri yer almaktadır.
Söz konusu 8 inci maddede “yetkili kılınmış
merciler” denilirken, bu mercilerin hangi sıfatı taşıyan veya kimin
tarafından ve nerede yetkilendirilmiş merciler olduğunun açıklanmamış
olması, Anayasa’nın 8, 123 ve 128 inci maddelerine aykırı düştüğü gibi;
idarede, Anayasa’nın 2 nci maddesinde ifade
edilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacak bir keyfiliğe de zemin
hazırlamaktadır.
Diğer yandan, Anayasa’nın çeşitli hükümlerine
aykırı olan bir hükmün, Anayasa’nın 11 inci maddesinde yer alan Anayasa’nın
üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile bağdaşmayacağı da açıktır.
5018 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinde yer alan ve
yukarıda açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 2, 8, 11, 123 ve 128 inci
maddelerine aykırı olan “yetkili kılınmış mercilere” ibaresinin iptal
edilmesi gerekmektedir.
2- 5018 Sayılı Kanun’un 12 nci
Maddesinin Anayasa’ya Aykırılığı
Katma bütçe, Muhasebe-i Umumiye Kanununun öngördüğü
ve yapımına izin verdiği bir bütçe türüdür ve söz konusu Kanunun, 115 inci
maddesinde tanımlanmıştır.
Bu tanımlamaya göre, bir kuruluşun katma bütçe ile
idare edilebilmesi için, kanun iki şart öngörmüştür. Kuruluşun masraflarını
karşılayabilecek kendine özgü gelirlerinin olması ve genel bütçeden ayrı
bir bütçe ile yönetilmesinde kamu yararı bulunması.
Uygulamaya baktığımızda bu iki şartın
ağırlıklarının değişkenlik gösterdiğini görmekteyiz. Katma bütçe kavramı,
yalnız Muhasebe – i Umumiye Kanunundan kökenlenen bir kavram değildir.
Anayasa’nın 161 inci maddesinin ikinci fıkrasında, 162 nci
maddesinin birinci fıkrasında ve 163 üncü maddesinde de katma bütçe kavramı
yer almakta ve Anayasa’da yer alan bu hükümler çerçevesinde katma bütçenin
tanımı ve bütçe ile ilgili diğer hususlar hakkında Muhasebe – i Umumiye
Kanununda düzenleme yapılmaktadır.
5018 sayılı Kanunun 12 nci
maddesinde ise katma bütçeye, bütçe türleri arasında yer verilmemekte ve
maddenin birinci fıkrasında, kamu idarelerince bunlar dışında herhangi bir
ad altında bütçe oluşturulamayacağı bildirilmektedir.
Bu düzenlemenin anlamı, Anayasa’nın 161, 162 ve 163
üncü maddelerinde yer alan hatta Anayasa’nın 130 uncu maddesine göre,
üniversite bütçelerinin görüşülmesinde, yürürlüğe konulmasında ve
uygulamasında usullerine tabi olunacak olan katma bütçenin, kaldırılmış
olduğudur. 5018 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (f) bendi de bunu açıkça
ifade etmektedir.
Yasa ile bütçe türleri bakımından böyle bir
düzenleme yapılırken Anayasa düzeyinde de bir değişikliğe gidilerek katma
bütçe kavramının Anayasa’dan kaldırılmamış olması, yasa ile yapılan
düzenlemeyi Anayasa’nın 161, 162 ve 163 üncü maddelerine aykırı bir konuma
düşürmektedir.
Anayasa’da yer alan bir kavramın, bir bütçe türünün
kaldırılması isteniyorsa, bunun Anayasa değişikliği ile yapılması
zorunludur. Normlar hiyerarşisi kuramı ve Anayasa’nın 11 inci maddesinde
ifade edilen Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri bunu
gerektirmektedir.
5018 sayılı Kanunun 12 nci
maddesinde bütçe türleri arasında katma bütçeye yer verilmemesi bir başka
deyişle katma bütçe türünün kaldırılması, yukarıda açıklanan gerekçelerle
Anayasa’nın 161, 162 ve 163 üncü maddelerine aykırıdır.
Anayasa’nın 2 nci
maddesinde yer alan hukuk devleti, bütün işlem ve eylemlerinin hukuk
kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan, her alanda adaletli
bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan
kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, Anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren, yargı
denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda
olduğu temel hukuk ilkeleri ile Anayasa’nın bulunduğu bilinci olan
devlettir.
Anayasa’ya aykırı bir hükmün Anayasa’nın 11 inci
maddesindeki Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması
da düşünülemez. Bu yüzden söz konusu düzenleme Anayasa’nın 11 inci
maddesine de aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 2, 11,
161 ve 163 üncü maddelerine aykırı olan 5018 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin iptali gerekmektedir.
3- 5018 Sayılı Kanun’un 15 inci Maddesinin İkinci
Fıkrasının Birinci Cümlesindeki “kısmen veya tamamen uygulanmayacak
hükümler” İbaresinin Anayasa’ya Aykırılığı
5018 sayılı Kanun’un 15 inci maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesindeki iptali istenen ibare, Anayasa’nın 161 inci
maddesine aykırıdır. Şöyle ki;
Anayasa’nın 161 inci maddesinin son fıkrasında
“Bütçe Yasalarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz”
denilmektedir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi, bütçe
yasalarının öteki yasalardan ayrı nitelikte olması nedeniyle, bir yasa
kuralı nasıl aynı nitelikte bir yasa kuralıyla değiştirilebilirse, bütçe
yasaları da aynı biçimde hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası ile
değiştirilebilir. Yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamamak koşuluyla
“bütçe ile ilgili hükümler” ifadesinin de bütçeyi açıklayıcı, uygulanmasını
kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler olarak değerlendirilmesi
gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararında açıklandığı üzere, bir
yasa kuralının bütçeden harcamayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir
nitelikte bulunması, mutlak biçimde “bütçe ile ilgili hüküm” sayılmasına
yetmez. Her yasada değişik türde gidere neden olabilecek kurallar
bulunabilir. Böyle kuralların bulunmasıyla örneğin eğitim, savunma, sağlık,
yargı, tarım, ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların
bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse, bu konulardaki yasaların
değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna
gidilebilir. Oysa, bu tür yasa düzenlemeleri,
bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan, yasa
koyucunun başka amaçla ve bütçeninkinden tümüyle değişik yöntemlerle
gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir. 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında “kısmen
veya tamamen uygulanmayacak hükümler yer alır” şeklinde yapılan düzenlemeye
dayanılarak, bu hususlar olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile
düzenlenirse, Anayasa’nın 88 ve 89 uncu maddeleri bu tür yasalar yönünden
uygulanamaz duruma düşürülür. (Anayasa Mahkemesi’nin 07.10.1996 tarih,
E.1996/23, K.1996/36, sayılı kararı, R.G.08.06.2002,
sa.24779) Bu nedenle, 5018 sayılı Kanunun 15 inci
maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa’ya bütçe ile ilgili olmayan hüküm
konulmasına imkan hazırlayan birinci cümlesindeki iptali istenen ibare,
Anayasa’nın 88, 89 ve 161 inci maddelerine aykırıdır.
Anayasa’nın 2 nci
maddesinde yer alan hukuk devleti, bütün işlem ve eylemlerinin hukuk
kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan, her alanda adaletli
bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan
kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, Anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren, yargı
denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda
olduğu temel hukuk ilkeleri ile Anayasa’nın bulunduğu bilinci olan
devlettir.
Anayasa’ya aykırı bir hükmün Anayasa’nın 11 inci
maddesindeki Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması
da düşünülemez. Bu yüzden söz konusu düzenleme Anayasa’nın 11 inci
maddesine de aykırıdır.
5018 sayılı Kanun’un 15 inci maddesinin ikinci
fıkrasının yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 2, 11, 88, 89 ve 161
inci maddelerine aykırı olan birinci cümlesindeki “kısmen veya tamamen
uygulanmayacak hükümler” ibaresinin iptal edilmesi gerekmektedir.
4- 5018 Sayılı Kanun’un 31 inci Maddesinin İkinci
Fıkrasının Birinci Cümlesinin Anayasa’ya Aykırılığı
Yapılan bu düzenlemede, harcama yetkililerinin
görev unvanları itibariyle tespitine ve harcama yetkisinin devredilmesine
ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı’nca belirlenmesi öngörülmektedir.
Bu hüküm, Anayasa’nın 2, 6, 7, 8, 11 ve 128 inci maddelerine aykırıdır.
Anayasa’nın 7 nci
maddesine göre, “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez”. Bu kural uyarınca yasama organı,
herhangi bir alanı Anayasal sınırlar içinde düzenleyebilir. Kişinin ve
toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmekle görevli olan devlet,
gerektiğinde demokratik hukuk devleti kurallarından ayrılmamak ve temel hak
ve özgürlükleri zedelememek koşuluyla ekonomik alanda düzenlemeler yapabilir.
Ancak, ekonomik olayların niteliğine zamanın gereklerine
göre sık sık değişik önlemler alınmasına ve
alınan önlemlerin kaldırılmasına ve yerine göre tekrar konulmasına gerek
görülen durumlarda, yasama organının, yapısı bakımından ağır işlemesi ve
günlük olayları zamanında önlemler almasının güçlüğü karşısında temel
kuralları saptadıktan sonra, uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususların
düzenlenmesi için yürütme organının görevlendirilmesi de yasama yetkisinin
kullanılmasıdır. Bu gibi durumlar, yasama yetkisinin devri anlamına
gelmez.(Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.1998 tarih E.1997/53, K.1998/62 sayılı
kararı, R.G.04.07.2001, sa.24452).
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararında; temel
kuralların yasama organı tarafından tespit edilmesi lüzumu açıkça
vurgulanmış ve ancak bundan sonra, uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin
hususlarda, yürütme organının görevlendirilebileceği belirtilmiştir. 5018 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin ikinci fıkrasının
birinci cümlesinde Maliye Bakanlığı’nca belirlenmesi öngörülen alanın,
ekonominin kendi kuralları içinde yürütülecek ve bunun dışına çıkıldığında
ülkeyi büyük mali zararlara uğratabilecek olan ve teknik konuları
kapsamamasının yanı sıra geciktirmeden zamanında önlemler alınması ve
gerektiğinde derhal kaldırılması ve değiştirilmesi gereken bir alan
olmadığı ve temel kuralların yasa ile gösterilmediği de çok açıktır.
Anayasa’mızın 8 inci maddesine göre, yürütme yetki
ve görevi Anayasa’ya ve yasalara uygun olarak yerine getirilir; yürütmenin,
Anayasa’nın belirttiği ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi yoktur
ve 5018 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci
cümlesinde belirtilen haller, Anayasa’nın ayrık olarak yürütmeye asli düzenleme
yetkisi verdiği hallerden de değildir. Bu nedenle, söz konusu cümlede yürütmeye verilen
düzenleme yetkisi, Anayasa’nın 7 ve 8 inci maddelerine aykırı bir yetki
devridir. Yürütmeye verilen yetki, Anayasa’dan kaynaklanmadığı için,
Anayasa’nın 6 ncı maddesiyle de uyumsuzdur.
Diğer taraftan yapılan düzenlemede, harcama
yetkililerinin görev unvanları itibariyle tespitine ilişkin usul ve
esasların belirlenmesi de Maliye Bakanlığı’na bırakılmıştır. Bu husus da,
Anayasa’nın 128 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Memurların ve
diğer kamu görevlilerinin, nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri,
hakları ve yükümlülükleri kanunla düzenlenir kuralına aykırıdır.
Anayasa’nın 7 ve 128 inci maddelerine aykırı olan
bu düzenleme; hukukun ve Anayasa’nın üstünlüğü ilkeleri ve dolayısıyla
Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddeleriyle de bağdaşmamaktadır.
5018 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin ikinci
fıkrasının yukarıda açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 2, 6, 7, 8, 11 ve
128 inci maddelerine aykırı olan birinci cümlesinin iptal edilmesi
gerekmektedir.
5- 5018 Sayılı Kanun’un 37 nci
Maddesinin Üçüncü Fıkrasının Üçüncü Cümlesinin Anayasa’ya Aykırılığı
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun
iptali istenilen 37 nci maddesinin üçüncü
fıkrasının üçüncü cümlesi ile, genel bütçe
kapsamındaki idarelerde Maliye Bakanına, diğer idarelerde üst yöneticilere
ödenek ekleme yetkisi tanınmıştır. Bu kural Anayasa’nın 163 üncü maddesine
aykırıdır. Şöyle ki;
Bütçenin uygulanması sırasında ortaya çıkan ek
Ödenek ihtiyacının karşılanması konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden
izin alınması zorunludur. Nitekim, Anayasa
Mahkemesi’nin 27.3.2002 günlü E.2001/385, K.2002/40 sayılı kararında,
“Devletin ve diğer kamu kuruluşlarının bir yıllık gelir ve gider tahminleri
ile bunların uygulanması (gelirlerin toplanması – giderlerin yapılması)
konusunda Hükümete Bütçe Kanunlarıyla izin verilmektedir. Devlet
hizmetlerinin gerektirdiği harcamaların bütçedeki karşılıklarını ifade eden
ödeneklerin miktarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayından geçen bütçe
kanunlarında gösterilir. Öngörülen bu ödeneklerin bütçe yılındaki tüm
ihtiyaçları karşılayacak şekilde belirtilmesi gerekir. Ancak, söz konusu
ödenekler tahmine dayalı olduğundan bunun çeşitli nedenlerle yıl içinde
yetersiz kalması söz konusu olabilmektedir. Böyle durumlarda ortaya çıkacak
ödenek ihtiyacı, 1050 sayılı Muhasebe – i Umumiye Kanunu ile yılı bütçesi
kanunlarında yer alan usullere uygun olarak Bütçenin kendi içinde
gerçekleştirilecek ödenek aktarması yoluyla karşılanmakta, bu şekilde
ödeneğin karşılanamaması durumunda ise çıkarılacak bir ek ödenek kanunuyla
yapılması gerekmektedir.
Anayasa’nın bütçelerde değişiklik yapılabilmesi
esaslarını düzenleyen 163 üncü maddesinde, genel ve katma bütçelerle
verilen ödeneğin, harcanabilecek miktarın sınırını göstereceği belirtilmiş,
bu sınırın Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm
konulamayacağı ve Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname ile bütçede
değişiklik yapma yetkisinin verilemeyeceği açıklanmış, yılı içinde tahsis
edilen ödeneğin yetersiz kalması durumunda ise gereken ek ödeneğin
öngörülen giderleri karşılayacak kaynağın gösterilmesi koşuluyla kanunla
verilmesi esası benimsenmiştir. Böylece,
bütçenin uygulanması sırasında ortaya çıkan ek ödenek ihtiyacının
karşılanması konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinden izin alınması
zorunluluğu getirilmiştir.” denilmiştir.
Halbuki
37 nci maddenin üçüncü fıkrasının üçüncü
cümlesinde bakana ve üst yöneticilere TBMM’nin izni olmaksızın ödenek
ekleme imkanı tanınmıştır.
Anayasa’nın 163 üncü maddesine aykırı olan bu
düzenleme; hukukun ve Anayasa’nın üstünlüğü ilkeleri ve dolayısıyla
Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddeleriyle de bağdaşmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Maliye Bakanı’na ve üst
yöneticilere ödenek ekleme yetkisi veren 37 nci
maddenin üçüncü fıkrasının Anayasa’nın 2, 11 ve 163 üncü maddelerine aykırı
olan üçüncü cümlesinin iptali gerekmektedir.
6- 5018 Sayılı Kanun’un 49 uncu Maddesinin İkinci
Fıkrasının Son Cümlesinin Anayasa’ya Aykırılığı
5018 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin ikinci
fıkrasının son cümlesinde, genel yönetim kapsamındaki idarelerde
uygulanacak muhasebe ve raporlama standartlarını belirleyecek kurulun
yapısı, çalışma usul ve esasları ile diğer hususların Maliye Bakanlığı’nca
çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği bildirilmiştir.
Anayasa’nın 123 üncü maddesinde idarenin;
Anayasa’nın 128 inci maddesinde ise memurların ve diğer kamu görevlilerinin
yetki ve görevlerinin kanunla düzenleneceği ifade edilmiştir.
Anayasa’nın kanunla düzenleneceğini bildirdiği bir
hususta Maliye Bakanlığı’na yönetmelikle düzenleme yetkisi verilmesi,
Anayasa’nın 123 ve 128 inci maddelerine aykırıdır. Böyle bir durum,
Anayasa’nın 8 inci maddesinde ifadesini bulan yürütmenin kanuniliği ve 6 ncı maddesinde yer alan, “hiç kimsenin kökenini
Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı” ilkesi ile de
bağdaşmaz.
Diğer yandan “diğer hususlar” adı altında sınırları
ve ilkeleri yasada gösterilmeden yürütmeye verilen düzenleme yetkisinin,
asli bir düzenleme yetkisi niteliğini taşıyacağı ve Anayasa’nın 7 nci maddesinde TBMM’ne verilmiş asli düzenleme
yetkisinin Anayasa’nın açık hükmüne rağmen yürütmeye devredilmesi anlamına
geleceği ortadadır.
Anayasa’nın herhangi bir hükmüne aykırı olan bir
düzenlemenin hukukun ve Anayasa’nın üstünlüğünü zedeleyeceği ve Anayasa’nın
2 ve 11 inci maddeleri ile çelişeceği de açıktır.
5018 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin ikinci
fıkrasının son cümlesinin yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 2, 6,
7, 8, 11, 123 ve 128 inci maddelerine aykırı olan son cümlesinin iptal
edilmesi gerekmektedir.
7- 5018 Sayılı Kanun’un 61 inci Maddesinin Son
Fıkrasının Son Cümlesindeki “yetkileri” ve “diğer hususlar” İbarelerinin
Anayasa’ya Aykırılığı
61 inci maddenin son fıkrasında muhasebe
mutemetlerinin görevlendirilmelerinin, yetkilerinin, .............
ve diğer hususlara ilişkin usul ve esasların
Maliye Bakanlığı’nca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği bildirilmiştir.
Anayasa’nın 128 inci maddesinde, memurların ve
diğer kamu görevlilerinin atanmalarının, görev ve yetkilerinin kanunla
düzenleneceği hükmü yer almaktadır.
Anayasa’nın bu açık hükmüne rağmen, muhasebe
mutemetlerinin yetkileri ile ilgili düzenlemenin yönetmelikle yapılacağı
yolunda bir hükmün getirilmesi, Anayasa’nın 128 inci maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın 8 inci maddesine göre yürütme Anayasa
ve yasalar çerçevesinde yerine getirilen bir yetki ve görev olup; diğer
yandan Anayasa’nın belirttiği sınırlı istisnai haller dışında asli
düzenleme yetkisi yoktur. Yürütme ancak asli düzenlemeyi yasanın daha
önceden yaptığı bir alanda düzenleme yapabilir.
Asli düzenleme yetkisi Anayasa’nın 7 nci maddesine göre TBMM’nindir ve devredilemez.
Sınırları ve esasları yasada gösterilmeden “diğer
hususlar” olarak ifade edilen bir alanda yürütmeye bırakılan düzenleme
yetkisinin, bir asli düzenleme yetkisi niteliği taşıdığından kuşku yoktur.
Böyle bir yetkilendirmenin ise Anayasa’nın 7 ve 8 inci maddelerine aykırı
bir yetki devri niteliğini taşıdığı açıktır. Böyle bir yetki devri,
kaynağını Anayasa’dan almadığı için Anayasa’nın 6 ncı
maddesi ile de uyum halinde değildir.
Anayasa’nın herhangi bir maddesine aykırı bir
hüküm, Anayasa’nın ve hukukun üstünlüğü ilkelerini zedeler ve dolayısı ile
Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddelerine aykırı bir görünüme girer.
5018 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin son
fıkrasının son cümlesindeki, yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 2,
6, 7, 8, 11 ve 128 inci maddelerine aykırı olan “yetkileri” ve “diğer
hususlar” ibarelerinin iptal edilmesi gerekmektedir.
8- 5018 Sayılı Kanun’un 71 inci Maddesinin Son
Fıkrasının Anayasa’ya Aykırılığı
71 inci maddenin son fıkrasında, kamu zararlarının
tahsiline ilişkin usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği
bildirilmiştir.
Anayasa’nın 8 inci maddesine göre yürütme yetki ve
görevi Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
Yürütmenin, Anayasa’nın belirttiği istisnai haller dışında asli düzenleme
yetkisi yoktur. Bu yetki Anayasa’nın 7 nci
maddesinde TBMM’ne verilmiştir ve devredilemez.
71 inci maddenin son fıkrasında ise, sınırları,
esasları ve ilkeleri yasada belirtilmeden tamamen asli bir düzenleme
yetkisi niteliğinde olarak, kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve
esasları belirleme yetkisi yürütmeye bırakılmıştır. Bu, Anayasa’nın 7 ve 8
inci maddelerine aykırı bir yetki devridir ve kaynağını Anayasa’dan
almadığı için Anayasa’nın 6 ncı maddesi ile de
bağdaşmamaktadır.
Anayasa’nın herhangi bir hükmüne aykırı bir
düzenleme, Anayasa’nın ve hukukun üstünlüğü ilkelerini zedeler ve dolayısı
ile Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddelerine aykırı düşer.
5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesinin, yukarıda
açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 2, 6, 7, 8 ve 11 inci maddelerine aykırı
olan son fıkrasının iptal edilmesi gerekmektedir.
9- 5018 Sayılı Kanun’un Geçici Madde 4’ünün Birinci
Fıkrasının Anayasa’ya Aykırılığı
Yapılan bu düzenlemede, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde gerekli değişikliklerin 31.12.2004 tarihine kadar
yapılması öngörülmüştür. Bilindiği gibi, yasama meclislerinin kendi iç
çalışmalarını düzenlemek amacıyla; koydukları kurallara içtüzük denir.
Anayasa’mızın 95 inci maddesinin birinci fıkrası “Türkiye Büyük Millet
Meclisi, çalışmalarını kendi yaptığı içtüzük hükümlerini yürütür”
demektedir. Yasama meclislerinin kendi içtüzüklerini bizzat yapmaları
onların diğer devlet organları özellikle yürütme organı karşısındaki
bağımsızlıklarının bir göstergesidir. Buna yasama meclislerinin “yöntemsel
bağımsızlığı” denir. Anayasa’da açık bir hüküm olmasa bile meclislerin
kendi içtüzüklerini yapma yetkisine sahip oldukları kabul edilmektedir. Bu
yasama meclislerinin özerkliği ilkesinin bir sonucudur.
İptali istenilen kuralı içeren yasanın 83 üncü
maddesinde de açıklandığı üzere, bu yasayı yürütmekle görevli organ,
Bakanlar Kuruludur. O halde yasama meclisini içtüzük değişikliği konusunda
zaman bakımından sınırlandıran yasa kuralının da, yasama meclisinin
yukarıda açıklanan “yöntemsel bağımsızlığını” zedelediği açıktır ve
dolayısıyla Anayasa’nın 95 inci maddesine aykırıdır.
Anayasa’nın 95 inci maddesine aykırı olan bu
düzenleme; hukukun ve Anayasa’nın üstünlüğü ilkeleri ve dolayısıyla
Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddeleriyle de bağdaşmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 2, 11 ve
95 inci maddelerine aykırı olan Geçici madde 4’ün birinci fıkrasının iptal
edilmesi gerekmektedir.
10- 5018 Sayılı Kanun’un “Geçici Madde 11” inin Son Fıkrasının
Anayasa’ya Aykırılığı
“Geçici Madde 11” in son fıkrasında, döner sermaye
işletmeleri ve fonların tasfiyesine ilişkin esas ve usullerin yönetmelikle
belirleneceği bildirilmiştir.
Anayasa’nın 123 üncü maddesi idarenin kanunla
düzenleneceğini ifade etmektedir.
Anayasa’nın 8 inci maddesinde ise yürütme yetki ve
görevinin Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve yerine
getirileceği bildirilmektedir. Yürütme yetkilerini kanundan almakta;
Anayasa’ya ve kanunlara uygun biçimde kullanmaktadır. Anayasa’nın kanunla
düzenleneceğini belirttiği bir hususta, yürütmenin yetkilerinin ve döner
sermaye ile fonların tasfiyesinin yönetmelikle düzenlenmesine imkan tanımak, Anayasa’nın 8 ve 123 üncü maddelerine
açıkça aykırıdır.
Diğer yandan, Anayasa’nın açıkça belirttiği
istisnai haller dışında yürütmenin asli düzenleme yetkisi yoktur. Bu yetki
Anayasa’nın 7 nci maddesine göre TBMM’nindir ve
devredilemez.
Halbuki
“Geçici Madde 11”
in son fıkrasında döner sermaye ve fonların tasfiyesine ilişkin esas ve
hususları belirlemek konusunda yürütmeye asli bir düzenleme yetkisi
tanınmıştır. Çünkü bir hususun yönetmelikle düzenleneceğine belirtmek, yasa
ile yapılacak asli düzenleme gereksinimini karşılamamaktadır. Bu nedenle de
böyle bir yetkilendirme Anayasa’nın 7 ve 8 inci maddelerine aykırı bir
yetki devri niteliğini taşımaktadır ve kökenini Anayasa’dan almadığı için,
Anayasa’nın 6 ncı maddesi ile de uyum halinde
değildir.
Anayasa’nın herhangi bir hükmüne aykırı bir
düzenleme, Anayasa’nın ve hukukun üstünlüğünü zedeler ve dolayısı ile
Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddelerine de aykırı düşer.
5018 sayılı Kanun’un Geçici Madde 11 inin yukarıda
açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 2, 6, 7, 8, 11 ve 123 üncü maddelerine
aykırı olan son fıkrasının iptal edilmesi gerekmektedir.
11- 5018 Sayılı Kanun’un Geçici Madde 13’ünün
Anayasa’ya Aykırılığı
Anayasa’nın 2 nci
maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Başlangıç’ta belirtilen temel ilkelere
dayanan bir devlet olduğu vurgulanmış; 176 ncı
maddesi ile Anayasa metni içinde olduğu açıklanan “Başlangıç” bölümünde
güçler ayrılığı ilkesine yer verilmiş; yasama, yürütme ve yargı yetkilerini
kullanacak organlar da Anayasa’nın 7, 8 ve 9 uncu maddelerinde gösterilmiştir.
Bu bağlamda, Anayasa’nın 7 nci maddesinde, yasama
yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kullanılacağı ve
devredilemeyeceği öngörülmüştür. Yasada temel kurallar konmadan, ölçüsü ve
sınırı belirlenmeden yürütme organına yetki verilmesi Anayasa’nın 7 nci maddesine aykırı düşer.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun
Geçici 13 üncü maddesinde, bir kamu idaresinin kuruluş kanununda
belirlenmemiş olması halinde bu kuruluşun bütçesinin Kanuna ekli
cetvellerden hangisine dahil olacağını, diğer bir
anlatımla ne tür bütçeli bir kuruluş olacağını belirleme yetkisi doğrudan
Maliye Bakanlığı’na verilmiştir. Bu hüküm ile esasen yasa ile düzenlenmesi
gereken bir alanda, yürütmeye kural koyma yetkisi verilmektedir ki, böyle
bir düzenleme de yasama yetkisinin devri anlamına geleceğinden Anayasa’nın
7 ve 8 inci maddelerine açıkça aykırıdır.
Kaldı ki Anayasa’nın 123 üncü maddesi, idarenin
kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğunu ve kanunla düzenleneceğini
açıkça ifade etmekte; bir kamu idaresinin hangi bütçede yer alacağının
belirlenmesi ise Anayasa’nın hiçbir hükmünde, yürütmenin asli düzenleme
yetkisi kullanacağı bir alan olarak gösterilmemiş bulunmaktadır.
Bu nedenle söz konusu Geçici Madde 13’de Maliye
Bakanlığı’na verilen yetki, Anayasa’nın 123 üncü maddesine de aykırıdır.
Anayasa’nın herhangi bir hükmüne aykırı bir
düzenleme, Anayasa’nın ve hukukun üstünlüğünü zedeler ve dolayısı ile
Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddelerine de aykırı düşer.
Bu yetki dayanağını Anayasa’dan almadığı için,
Anayasa’nın 6 ncı maddesi ile bağdaşması da
beklenemez. 5018 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa’nın
2, 6, 7, 8, 11 ve 123 üncü maddelerine aykırı olan Geçici Madde 13’ünün
iptal edilmesi gerekmektedir.
12- 5018 Sayılı Kanun’un (I) Sayılı Cetvelindeki
“41- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü”, “42- Karayolları Genel Müdürlüğü”,
“43- Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü”, “46- Tarım Reformu Genel Müdürlüğü”,
“47- Orman Genel Müdürlüğü”, “48- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü”, “49-
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü” İbarelerinin
Anayasa’ya Aykırılığı
5018 sayılı Kanuna bağlı (I) sayılı cetvelde; Genel
bütçe kapsamındaki kamu idareleri yer almaktadır. Cetvelde yer alan 54 adet
kamu idaresinin bir bölümü eskiden de genel bütçeli idare olarak varlığını
sürdüren kamu idareleridir. Buna karşılık (I) sayılı cetvelde yer alan
idarelerin bir bölümü ise, eskiden katma bütçeli idare olarak varlıklarını
sürdürmekte idiler.
5018 sayılı Kanuna bağlı (I) sayılı cetveldeki:
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, 6200 sayılı Kanunla; Karayolları Genel
Müdürlüğü, 5539 sayılı Kanunla; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 3202 sayılı
Kanunla; Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 3155 sayılı Kanunla; Orman Genel
Müdürlüğü, 3234 sayılı Kanunla; Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, 6326 sayılı
Kanunla; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü 2828
sayılı Kanunla kurulmuştur.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün kuruluşuna ait
6200 sayılı Kanun’un 1 inci maddesine göre; DSİ, Bayındırlık Bakanlığı’na
bağlı, tüzel kişiliğe haiz, katma bütçeli bir kuruluştur.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kuruluşuna ait 5539
sayılı Kanun’un 1 inci maddesine göre; Karayolları Genel Müdürlüğü,
Bayındırlık Bakanlığı’na bağlı, tüzel kişiliğe haiz, katma bütçeli bir
kuruluştur.
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün kuruluşuna ait
3202 sayılı Kanun’un 1 inci maddesine göre; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı katma
bütçeli ve tüzelkişiliği haiz bir kuruluştur.
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nün kuruluşuna ait
3155 sayılı Kanun’un 1 inci maddesine göre; Tarım Reformu Genel Müdürlüğü,
Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı kamu
tüzelkişiliğine sahip katma bütçeli bir kuruluştur.
Orman Genel Müdürlüğü’nün kuruluşuna ait 3234
sayılı Kanun’un 1 inci maddesine göre; Orman Genel Müdürlüğü, Tarım Orman
ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı, kamu
tüzelkişiliğine sahip, katma bütçeli bir kuruluştur.
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün kuruluşuna ait
6326 sayılı Kanun’un 17 nci maddesine göre;
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na
bağlı, katma bütçeli ve tüzel kişiliğe haiz bir kuruluştur.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü’nün kuruluşuna ait 2828 sayılı Kanun’un 5 inci maddesine göre;
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Başbakanlığa
bağlı, kamu tüzelkişiliğine sahip, katma bütçeli bir kuruluştur.
Kısaca ifade etmek gerekirse, yukarıda sözü edilen
kuruluşların hepsi de çeşitli bakanlıkların bağlı kuruluşu olup, katma
bütçeli ve tüzel kişiliği olan kuruluşlardır.
5018 sayılı Kanunun 12 nci
maddesinde, genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçeleri; merkezî
yönetim bütçesi, sosyal güvenlik kurumları bütçeleri ve mahallî idareler
bütçeleri olarak tasnif edilmiştir. Aynı maddede merkezî yönetim
bütçesinin, bu Kanuna ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan
kamu idarelerinin bütçelerinden oluştuğu belirtilmiştir.
5018 sayılı Kanuna bağlı (I) sayılı cetvelde,
“Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri”; (II) sayılı cetvelde, “Özel
bütçe kapsamındaki idareler”; (III) sayılı cetvelde, “Düzenleyici ve
denetleyici kurumlar”; (IV) sayılı cetvelde, “Sosyal güvenlik kurumları”
yer almıştır.
5018 sayılı Kanunun 12 nci
maddesinde, “genel bütçe”; Devlet tüzel kişiliğine dahil
olan ve bu kanuna ekli (I) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin
bütçesi şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı maddede “özel bütçe” de tanımlanmıştır. Özel
bütçe: Bir bakanlığa bağlı veya ilgili olarak belirli bir kamu hizmetini
yürütmek üzere kurulan, gelir tahsis edilen, bu gelirlerden harcama yetkisi
verilen, kuruluş ve çalışma esasları özel kanunla düzenlenen ve bu Kanuna
ekli (II) sayılı cetvelde yer alan her bir kamu idaresinin bütçesidir.
Anayasa’nın 161 inci maddesinin ikinci fıkrasında,
genel ve katma bütçelerin nasıl hazırlanacağı ve uygulanacağının kanunla
belirleneceği yazılıdır. Anayasa’nın 162 nci
maddesinin birinci fıkrasında ise, Bakanlar Kurulu’nun genel ve katma bütçe
tasarılarını, mali yıl başından en az yetmişbeş gün önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunacağı
hükme bağlanmıştır. Anayasa’nın 162 nci
maddesinin dördüncü fıkrasına göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri
Genel Kurulda, bakanlık ve daire bütçeleriyle katma bütçeler hakkında
düşüncelerini açıklarlar. Anayasa’nın 163 üncü maddesinin ilk cümlesine
göre, genel ve katma bütçelere verilen ödenek, harcanabilecek miktarın
sınırını gösterir.
Anayasa’nın 123 üncü maddesine göre, idarenin
kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına
dayanır.
Yukarıdaki Anayasa hükümlerinden de anlaşılacağı
üzere, Anayasa’nın bütçe ile ilgili düzenlemelerinin hepsinde; genel ve
katma bütçe ibareleri vardır
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu öncesinde,
bütçe sistemimizin önemli bir unsuru olan katma bütçe, idarenin farklı
işlevleri haiz bazı kamu kuruluşları için gerekli bir bütçe sistemi idi.
Katma bütçeli kamu kuruluşları, sistem gereği birer “kamu tüzel
kişiliğidir”. Bu kuruluşlar “Devlet Kamu Tüzel Kişiliğinin” dışında, ancak
Devletin tabi olduğu kurallara tabi ve yine Devletin bir organı olarak
sorumluluk taşırlar.
Bağlı kuruluşlar, hizmetleri sırasında bir gelir
elde etmektedir. Bu kuruluşlar giderlerini bu gelirlerden karşılarlar.
Gelir fazlası Hazineye devir olur, ancak gelirler kuruluşun giderlerini
karşılayamazsa aradaki fark hazine yardımı ile kapatılır. Bu yüzden bu tür
bütçelere “Katma Bütçe” denmektedir.
Katma bütçe uygulaması Muhasebe – i
Umumiye Kanunu’nda bütçenin genellik ilkesinin bir istinası olarak yer
almıştır. 1050 sayılı Muhasebe – i Umumiye Kanunu’nun 115 inci maddesi,
katma bütçeleri; giderleri özel gelirleri ile karşılanan ve genel bütçe
dışında yönetilen kuruluş bütçeleri olarak tanımlamıştır. Katma bütçelerin
açığı, genel bütçelerin açığı, fazlası da geliri sayılır.
1050 sayılı Muhasebe – i Umumiye Kanunu’nun 118
inci maddesine göre, katma bütçeli kuruluşların hesapları ve işlemleri
hakkında kendi özel kuruluş yasalarında yer alan hükümler uygulanır. Özel
yasalarda hüküm olmayan durumlarda Muhasebe – i Umumiye Kanunu geçerlidir.
1050 sayılı Muhasebe – i Umumiye Kanunu’nun 23 üncü
maddesi, taşınmaz malların yönetimi ile ilgilidir. Bu maddede, Devlete ait
bütün taşınmaz mallar Tapu İdaresince Hazine adına tescil edilir ve Maliye
Bakanlığı tarafından yönetilir denmektedir.
Bu düzenlemedeki “Devlet” tabirinin özel manada
kullanıldığı, 23 üncü maddedeki (Devlet) tabirinden katma ve özel bütçeli
kamu idarelerinden ayrı olan devlet tüzel kişiliğini anlamak gerekeceği,
çok eskilerde; Danıştay Genel Kurulunun 26.12.1946 tarih ve 46 – 13/46 –
119 sayılı istişari kararında açıklığa
kavuşturulmuştur.
Danıştay Genel Kurulu’nun söz konusu kararında
aynen şöyle denmektedir: Kanunun 23 üncü maddesindeki (Devlet) tabirinden
katma ve özel bütçeli kamu idarelerinden ayrı olan devlet tüzel kişiliğini
anlamak gerekir. Bu itibarla maddedeki (Devlet) tabirinin katma ve özel
bütçeli kamu idarelerini şumulü dışında bıraktığı
anlaşılır. Bunların gayrimenkul iktisabı bakımından durumlarını özel
kanunları düzenler. Ancak özel kanunlarında sarahat yoksa,
tüzel kişiliğe sahip bulunmaları sebebiyle Medeni Kanuna göre, bütün tüzel
kişiler gibi gayrimenkul iktisap edebilmek hakkını haiz olurlar. Bunun için
de yine Medeni Kanunun 633 üncü maddesine göre gayrimenkulün adlarına kaydı
lazımdır. Bu suretle katma bütçeli idareler tarafından satın alınan gayri menkullerin Hazine adına tescili bahis konusu
olamayacağına göre, bu gibi gayri menkullerin Hazinece kirasız kullanılması
da düşünülemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Maliye Bakanlığı, Danıştay Kararına uygun işlem
yapılmasını 24.07.1950 tarih ve 1171 sayılı genelge ile teşkilatına
duyurmuştur.
5018 sayılı Kanun, bu kuruluşları (I) sayılı
cetvele alarak yani, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasına
alarak, bu kuruluşların ayrı tüzel kişiliklerine son vermiştir. Bu
kuruluşların kendi kuruluş kanunlarından kaynaklanan tüzel kişiliklerinin
sona ermesi, bunların devlet tüzel kişiliğinden ayrı olarak taşınmaz mal
edinme veya taşınmaz mallar üzerindeki tasarruf haklarını da sona
erdirmiştir.
5018 sayılı Kanunun “Taşınır ve taşınmaz satışı”
başlıklı 46 ncı maddesinde; genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerinin her türlü taşınır ve taşınmazlarının
satışına Maliye Bakanlığı’nın yetkili olduğu, diğer kamu idarelerine ait
taşınır ve taşınmazların elden çıkarılmasının özel kanunlarında belirtilen
yetkili organlarının kararıyla mümkün olduğu ve merkezî yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin taşınmazlarından değeri her yıl merkezî
yönetim bütçe kanununda belirtilen sınırın üzerinde olanların, Bakanlar
Kurulu kararıyla satılacağı hükme bağlanmıştır. Böylece tüzel kişiliği bağlandığı bütçe türü
nedeniyle kalkmış olan eski katma bütçeli kurum ve kuruluşların her türlü
taşınır ve taşınmazlarının Maliye Bakanlığı tarafından satılması imkân dahiline girmiştir.
Anayasa’nın 35 inci maddesi, mülkiyet hakkını kişi
hakkı olarak kabul etmiştir. Anayasa’nın 35 inci maddesine göre, mülkiyet
hakkı kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir ve mülkiyet hakkının
kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
Mülkiyet hakkı; bir kimsenin, başkasının hakkına
zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara da uymak koşulu ile bir
şey üzerinde dilediği biçimde kullanma, ürünlerinden yararlanma, tasarruf
etme (başkasına devretme, biçimini değiştirme, harcama ve tüketme)
yetkilerini içerir.
Anayasal güvence altına alınan bu haktan, malik
sıfatını taşıyan bütün gerçek ve tüzel kişiler yararlanabilir. Bu güvence,
hukuk devletinin gereğidir ve ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlandırılabilir.
Anayasa’yla güvence altına alınmış bir temel hakkın
ortadan kaldırılamayacağı, duraksamaya yer vermeyecek kadar açıktır. Temel
hak ve özgürlüklerin kaldırılmasından değil, sadece sınırlandırılmasından
söz edilebilir ki, bu da ancak Anayasa’nın 13 üncü maddesindeki koşullar
çerçevesinde olanaklıdır.
Anayasa’nın 13 üncü maddesinde, temel hak ve
hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlandırmalar demokratik toplum
düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında
kullanılamaz denilerek, sınırlandırmanın ölçüsü de konulmuştur.
Demokratik toplum düzeninin gereklerinden birisi
de, sınırlamalarda hürriyetlerin özüne dokunulmamasıdır. Güdülen amaç ne
olursa, sınırlamalar özgürlüğün kullanılmasını tümüyle ortadan kaldıracak
düzeyde ve ağırlıkta olamaz. (Bkz. Anayasa Mahkemesi’nin E.1989/6,
K.1989/42, K.t.07.11.1989 sayılı kararı)
Kişinin sahip olduğu dokunulmaz, devredilmez,
vazgeçilmez, temel hak ve özgürlüklerinin özüne dokunan kısıtlamalar,
nedeni ne olursa olsun, demokratik toplum düzeninin gerekleriyle uyum
içinde sayılamaz. (Bkz. Anayasa Mahkemesi’nin E.1987/16, K.1988/8, K.t.
19.04.1988 sayılı kararı).
İptali istenen düzenleme de, hakkı özünden
zedelediği için, “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ni karşılayamamakta ve dolayısı ile mülkiyet hakkını
Anayasa’nın 35 ve 13 üncü maddelerine aykırı biçimde sınırlandırmakta, daha
doğrusu yok etmektedir.
Her şeyden önce, yasa ile yapılan düzenlemelerde,
Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesine, hukuk devleti ilkesine uygun
hareket edilmesi ve gerçek ya da tüzel kişilerin kazanılmış haklarına
dokunulmaması gerekir. Kazanılmış hakların korunması, hukuk devleti
ilkesinin gereğidir. Hukuk devletinde, bütün devlet faaliyetlerinin hukuk
kurallarına uygun olması, önemli ve temel bir ilkedir.
Anayasa Mahkemesi’nin K.1997/69 sayılı kararında
aynen şöyle denilmektedir. Anayasa’nın mülkiyet hakkını güvenceye alan 35
inci maddesine göre: “herkes mülkiyet hakkına sahiptir. Bu hak, ancak kamu
yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir ve kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz. Mülkiyet hakkı başkasına zarar vermemek ve yasaların koyduğu
sınırlamalara uymak koşuluyla, kişinin, bir şey üzerinde dilediği biçimde
yararlanma, tasarruf etme, başkasına devretme, kullanma biçimini
değiştirme, harcama ve tüketme yetkilerini kapsar. Özel mülkiyet gibi kamu
mülkiyeti de Anayasa’nın 35 inci maddesinin güvencesi altındadır. Zira, özel mülkiyeti güvenceye alan Anayasa’nın, kamu
mülkiyetini güvencesiz bıraktığı düşünülemez. 35 inci maddeye göre mülkiyet
hakkı ancak kamu yararı amacıyla ve yasayla sınırlanabilir.”
Anayasa’da yer alan hukuk devleti ilkesi,
Anayasa’nın temel ilkelerinden biridir. Hukuk devleti; yönetilenlere hukuk
güvenliği sağlayan, adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin
adıdır. Hukuka güvenin, kamu düzeninin ve istikrarın korunması da
kazanılmış hakların korunması ilkesine bağlılık ile mümkündür.
Kazanılmış haklar, hukuk devleti kavramının
temelini oluşturan en önemli unsurdur. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı
nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar Anayasa’nın 2 nci
maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.”
hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi, toplumsal kararlılığı ve hukuksal
güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul
edilemez.
Anayasa’nın 2 nci
maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla
kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa
koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa’nın bulunduğu
bilincinde olan devlettir.
Halbuki
iptali istenen düzenleme ile kimi kamu tüzel kişilerinin taşınır ve
taşınmazları üzerindeki kazanılmış hakları ortadan kaldırılmış ve böylece
Anayasa’nın 2 nci maddesindeki hukuk devleti
ilkesine aykırı bir durum ortaya konulmuştur.
Anayasa’nın birden çok maddesine aykırı olan bir
hüküm, Anayasa’nın 11 inci maddesindeki Anayasa’nın bağlayıcılığı ve
üstünlüğü ilkesi ile bağdaşmaz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle 5018 sayılı Kanuna
bağlı (I) sayılı cetveldeki “41- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü”, “42-
Karayolları Genel Müdürlüğü”, “43- Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü”, “46-
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü”, “47- Orman Genel Müdürlüğü”, “48- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü”, “49- Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
Genel Müdürlüğü” ibareleri Anayasa’nın 2 nci
maddesindeki hukuk devleti ilkesine; 11 inci maddedeki hukukun üstünlüğü
ilkesine; 13 üncü maddedeki temel hak ve hürriyetlerin özüne
dokunulmaksızın sınırlandırılması ilkesine; 161, 162 ve 163 üncü
maddelerindeki bütçe ile ilgili kurallara ve 35 inci maddedeki mülkiyet
hakkına aykırı olup, iptali gerekir.
13- 5018 Sayılı Kanun’un (II) Sayılı Cetvelindeki
“1- Yükseköğretim Kurulu”, “2- Üniversiteler”, “3- Yüksek Teknoloji
Enstitüleri”, “11- Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu”, “20-
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü”, nün Anayasa’ya
Aykırılığı
5018 sayılı Kanunun 2 nci
maddesi kapsam maddesidir. Bu maddede Kanunun, merkezi
yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahallî
idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin malî
yönetim ve kontrolünü kapsadığı, Avrupa Birliği fonları ile yurt içi ve
yurt dışından kamu idarelerine sağlanan kaynakların kullanımı ve
kontrolünün de uluslararası anlaşmaların hükümleri saklı kalmak kaydıyla,
bu Kanun hükümlerine tâbi olduğu belirtildikten sonra, maddenin son
fıkrasında, düzenleyici ve denetleyici kurumların, bu Kanunun sadece 3, 7,
8, 12, 15, 17, 18, 19, 25, 43, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 68 ve 76 ncı maddelerine tâbi olduğu hükme bağlanmıştır.
5018 sayılı Kanun’un 2 nci
maddesinin gerekçesi aynen şöyledir:
“Bu maddeyle, uluslararası standartlara ve
yaklaşımlara uygun olarak, Kanunun kapsamı genel idare olarak öngörülmüş;
genel bütçe kapsamındaki idareler, özel bütçe kapsamındaki idareler,
mahalli idareler ve sosyal güvenlik kurumlarının malî yönetim ve kontrol
işlemleri Kanun kapsamına alınmıştır.
Buna karşılık Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile
kamu iktisadî teşebbüsleri ve kamuya ait şirketler Kanun kapsamı dışında
tutulmuş; malî özerkliklerinin korunması amacıyla düzenleyici ve
denetleyici kurumların Kanunun sadece belirli maddelerine tâbi olmaları
hükme bağlanmıştır.”
Yukarıya alınan madde gerekçesindeki ifadeden de
açıkça anlaşılacağı üzere, düzenleyici ve denetleyici kurumlar malî
özerkliklerinin korunması amacıyla Kanunun sadece belirli maddelerine tâbi
tutulmuştur.
Düzenleyici denetleyici kurumların kendi özel
kuruluş kanunları vardır. Rekabet Kurumu 4054 sayılı
Kanunla, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu 4389 sayılı Kanunla;
Sermaye Piyasası Kurulu 2499 sayılı Kanunla, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
3984 sayılı Kanunla; Telekomünikasyon Kurumu 4502 sayılı Kanunla, Şeker Kurumu
4634 sayılı Kanunla; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 4628 sayıl kanunla;
Kamu İhale Kurumu 4734 sayılı Kanunla; Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu 4733 sayılı Kanunla kurulmuştur.
Söz konusu kurumlara ilişkin yasal düzenlemelerin
bir kısmında “kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahiptir”
veya “özerk ve tarafsız bir kamu tüzel kişiliği niteliğindedir” ibareleri
kullanılarak bu kurumların özerklikleri vurgulanmıştır. Şeker kurumuna
ilişkin düzenleme de ise, sadece “kurum kamu tüzel kişiliğine sahiptir”
ibaresi kullanılmıştır. Yani kurumların özerkliklerini sağlamaya yönelik
düzenlemeler arasında birlik yoktur.
Ayrı bir kamu tüzel kişiliğine ve özerkliğe sahip
olan kurumların bazı bakımlardan devlet tüzel kişiliği kapsamındaki
kurumlardan farklı mali süreç ve statülere tabi tutulmaları doğaldır.
Ancak, Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan kurumlar arasında Yüksek
Öğretim Kurulu, Tübitak gibi kendi kuruluş
yasalarındaki hükümlerden dolayı özerkliği olan ya da Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu ve üniversite gibi özerklikleri Anayasa’dan kaynaklanan
kurumlar da vardır.
Anayasa’nın 130 uncu maddesinde kamu tüzel
kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin Devlet tarafından
kanunla kurulacağı yazılıdır.
Aynı şekilde Anayasa’nın 133 üncü maddesinde
devletçe kamu tüzel kişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu
ile kamu tüzel kişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliğinin ve
yayınlarının tarafsızlığının esas olduğu yazılıdır.
5018 sayılı Kanun’un (II) sayılı cetvelinde;
Yükseköğretim Kuruluna, Üniversitelere, Yüksek Teknoloji Enstitülerine,
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğüne ve Türkiye Bilimsel ve
Teknik Araştırma Kurumuna yer verilmekle, özerkliği olan kuruluşlar için
Anayasa’ya aykırı bir düzenleme yapılmıştır.
TRT’nin, üniversitelerin veya özerkliğe sahip diğer
kurumların düzenleyici ve denetleyici kurumların tabi olmadığı hükümlere
aynen tabi olmamaları gerekmez. Hatta kurumların farklı
derecelerde özerklikleri söz konusu olabileceği için; farklı kurumların,
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun farklı maddelerine tabi
tutulmalarının, aynen düzenleyici ve denetleyici kurumlar gibi, tüzel
kişiliğe ve özerkliğe haiz diğer kurumlar için de 5018 sayılı Kanun’un
hangi hükümlerine tabi olarak faaliyet göstereceklerinin ayrıca
düzenlenmesinin ya da bu tür kuruluşların farklı bir cetvelde
gösterilmesinin Anayasa’ya daha uygun olacağı söylenebilir. Bu,
Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesine de uygun olur.
Kaldı ki, Anayasa’nın 130 uncu maddesinin sekizinci
fıkrası hükmünde yer alan “katma bütçe esaslarına uygun olarak işleme tabi
tutularak yürürlüğe konulur ve denetlenir” ibaresi, üniversite bütçesi
için, bütçe türü ve uygulanacak usul bakımından Anayasa’dan doğan bir kural
niteliğini taşımaktadır.
Anayasa’nın 10 uncu maddesinde öngörülen kanun
önündeki eşitlik ilkesi, yasama ve yürütmenin yetkilerini kullanırken uymak
zorunda oldukları Anayasa ve temel hukuk ilkelerinin en önde
gelenlerindendir. Yasama ve yürütme, idare edilenler yönünden, hak
yaratırken ve külfet getirirken, bu ilkeye uygun davranmakla yükümlüdürler.
Anayasa’nın 10 uncu maddesi, “Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar” şeklindeki amir hükmü ile, bu
hususu net olarak ifade etmektedir.
Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesine göre,
kanunların uygulanmasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî
inanç, din ve mezhep ayrılığı gözetilmeyecek ve bu nedenlerle eşitsizliğe
yol açılmayacaktır. Bu ilke ile, birbirlerinin
aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve
toplulukların yaratılması engellenmektedir. Aynı hukuksal durumlar aynı,
ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen
eşitlik ilkesi zedelenmez.
Anayasa’nın 10 uncu maddesi gerçek kişiler için
geçerli olduğu gibi tüzel kişiler için de söz konusudur.
Bütün bu değinilen hususlara karşın, iptali istenen
düzenleme ile aynı durumda olanların bütçe bakımından farklı hükümlere tabi
kılınması, Anayasa’nın 10 uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine
aykırı düşmektedir.
Anayasa’nın herhangi bir hükmüne aykırı olan bir
düzenleme, hukukun üstünlüğünü ve dolayısı ile Anayasa’nın 2 nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesini zedeler.
Anayasa’nın 2 nci
maddesinde yer alan hukuk devleti, bütün işlem ve eylemlerinin hukuk
kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan, her alanda adaletli
bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan
kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, Anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren, yargı
denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda
olduğu temel hukuk ilkeleri ile Anayasa’nın bulunduğu bilinci olan
devlettir.
Anayasa’ya aykırı bir hükmün Anayasa’nın 11 inci
maddesindeki Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması
da düşünülemez. Bu yüzden söz konusu düzenleme Anayasa’nın 11 inci
maddesine de aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, 5018 sayılı Kanunun
(II) sayılı cetvelindeki “1- Yükseköğretim Kurulu”, “2- Üniversiteler”, “3-
Yüksek Teknoloji Enstitüleri”, “11- Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
Kurumu”, “20- Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü”,
ibareleri, Anayasa’nın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine, 10 uncu
maddesindeki eşitlik ilkesine; 11 inci maddesindeki Anayasa’nın
bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine ve 130 uncu maddesindeki yükseköğretim
kurumları ile ilgili kurala, 133 üncü maddesindeki radyo ve televizyon
kuruluşları ve kamuyla ilişkili haber ajanslarıyla ilgili kurala aykırı
olup, iptali gerekir.
IV.
YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ
5018 sayılı Kanunun 8 inci maddesindeki “yetkili
kılınmış mercilere” ibaresinin; 12 nci
maddesinin; 15 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki
“kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler” ibaresinin; 31 inci
maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin; 37 nci
maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesinin; 49 uncu maddesinin ikinci
fıkrasının son cümlesinin; 61 inci maddesinin son fıkrasının son
cümlesindeki “yetkileri” ve “diğer hususlar” ibarelerinin, 71 inci
maddesinin son fıkrasının; Geçici Madde 4’ün birinci fıkrasının; Geçici
Madde 11’in son fıkrasının; Geçici Madde 13’ün; (I) sayılı cetvelindeki:
“41- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü”, “42- Karayolları Genel Müdürlüğü”,
“43- Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü”, “46- Tarım Reformu Genel Müdürlüğü”,
“47- Orman Genel Müdürlüğü”, “48- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü”, “49-
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü” ibarelerinin;
(II) sayılı cetvelindeki “1-Yükseköğretim Kurulu”, “2- Üniversiteler”, “3-
Yüksek Teknoloji Enstitüleri”, “11- Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
Kurumu”, “20- Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü”,
ibarelerinin uygulanmasından, sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum
ve zararlar doğacaktır. Bu tür
durum ve zararların önlenebilmesi için, söz konusu hükümlerin yürürlüğünün
durdurulması gerekmektedir.
V.
SONUÇ VE İSTEM
10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununun:
1- (a) 8
inci maddesindeki “yetkili kılınmış mercilere” ibaresinin Anayasa’nın; 2,
8, 11, 123 ve 128 inci maddelerine,
(b) 12 nci
maddesinin Anayasa’nın; 2, 11, 161, 162 ve 163 üncü maddelerine,
(c) 15 inci maddesinin
ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki “kısmen veya tamamen uygulanmayacak
hükümler” ibaresinin Anayasa’nın; 2, 11, 88, 89 ve 161 inci maddelerine,
(d) 31 inci maddesinin
ikinci fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’nın; 2, 6, 7, 8, 11 ve 128
inci maddelerine,
(e) 37 nci
maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesinin Anayasa’nın; 2, 11 ve 163
üncü maddelerine,
(f) 49 uncu maddesinin
ikinci fıkrasının son cümlesinin Anayasa’nın; 2, 6, 7, 8, 11, 123 ve 128
inci maddelerine,
(g) 61 inci maddesinin son fıkrasının son
cümlesindeki “yetkileri” ve “diğer hususlar” ibarelerinin Anayasa’nın 2, 6,
7, 8, 11 ve 128 inci maddelerine,
(h) 71 inci maddesinin son
fıkrasının Anayasa’nın; 2, 6, 7, 8 ve 11 inci maddelerine,
(ı) Geçici Madde 4’ünün
birinci fıkrasının Anayasa’nın; 2, 11 ve 95 inci maddelerine,
(i) Geçici Madde 11’inin son
fıkrasının Anayasa’nın; 2, 6, 7, 8, 11 ve 123 üncü maddelerine,
(j) Geçici Madde 13’ünün
Anayasa’nın; 2, 6, 7, 8, 11 ve 123 üncü maddelerine,
(k) (I)
sayılı cetvelindeki: “41- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü”, “42-
Karayolları Genel Müdürlüğü”, “43- Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü”, “46-
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü”, “47- Orman Genel Müdürlüğü”, “48- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü”, “49- Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
Genel Müdürlüğü” ibarelerinin Anayasa’nın; 2, 11, 13, 35, 161, 162 ve 163 üncü
maddelerine,
(l) (II) sayılı cetvelindeki “1-Yükseköğretim
Kurulu”, “2- Üniversiteler”, “3- Yüksek Teknoloji Enstitüleri”, “11-
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu”, “20- Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü”, ibarelerinin Anayasa’nın; 2, 10, 11,
130 ve 133 üncü maddelerine aykırı oldukları için iptallerine,
2- İptal davası
sonuçlanıncaya kadar bunların yürürlüklerinin durdurulmasına karar
verilmesine ilişkin talebimizi saygı ile arz ederiz.”
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenen Yasa Kuralları
5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu”nun iptali istenen madde, fıkra, cümle ve ibareleri şöyledir:
1- “MADDE 8.- Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve
kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik,
verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından,
muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için
gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.”
2- “MADDE 12.-
Genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçeleri; merkezî yönetim bütçesi,
sosyal güvenlik kurumları bütçeleri ve mahallî idareler bütçeleri olarak
hazırlanır ve uygulanır. Kamu idarelerince bunlar dışında herhangi bir ad
altında bütçe oluşturulamaz.
Merkezî yönetim bütçesi, bu Kanuna
ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin
bütçelerinden oluşur.
Genel bütçe, Devlet tüzel kişiliğine dahil olan ve bu Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer
alan kamu idarelerinin bütçesidir.
Özel bütçe, bir bakanlığa bağlı veya
ilgili olarak belirli bir kamu hizmetini yürütmek üzere kurulan, gelir
tahsis edilen, bu gelirlerden harcama yapma yetkisi verilen, kuruluş ve
çalışma esasları özel kanunla düzenlenen ve bu Kanuna ekli (II) sayılı
cetvelde yer alan her bir kamu idaresinin bütçesidir.
Düzenleyici ve denetleyici kurum
bütçesi, özel kanunlarla kurul, kurum veya üst kurul şeklinde teşkilatlanan
ve bu Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan her bir düzenleyici ve denetleyici
kurumun bütçesidir.
Sosyal güvenlik kurumu bütçesi,
sosyal güvenlik hizmeti sunmak üzere, kanunla kurulan ve bu Kanuna ekli
(IV) sayılı cetvelde yer alan her bir kamu idaresinin bütçesidir.
Mahallî idare bütçesi, mahallî idare
kapsamındaki kamu idarelerinin bütçesidir.”
3- “MADDE 15.- Merkezî yönetim bütçe kanunu, merkezî yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin gelir ve gider tahminlerini gösteren,
bunların uygulanmasına ve yürütülmesine yetki ve izin veren kanundur.
Merkezî yönetim bütçe kanununda; yılı ve izleyen
iki yılın gelir ve gider tahminleri, varsa bütçe açığının veya fazlasının
tutarı, açığın nasıl kapatılacağı veya fazlanın nasıl kullanılacağı, vergi
muafiyeti, istisnası ve indirimleri ile benzeri uygulamalar nedeniyle
vazgeçilen vergi gelirleri, borçlanma ve garanti sınırları, bütçelerin
uygulanmasında tanınacak yetkiler, bağlı cetveller, malî yıl içinde gelir
ve giderlere yönelik olarak uygulanacak ve kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler yer alır. Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin her
birinin gelir-gider tahminleri, merkezî yönetim bütçe kanununda ayrı bölüm
veya cetvellerde gösterilebilir.”
4- “MADDE 31.- Bütçeyle ödenek tahsis edilen her bir harcama biriminin
en üst yöneticisi harcama yetkilisidir.
Genel yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin merkez ve merkez dışı birimlerinde harcama yetkililerinin
görev unvanları itibarıyla tespitine ve harcama yetkisinin devredilmesine
ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir. Harcama yetkisinin devredilmesi, yetkiyi
devredenin idari sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Harcama yetkilileri bütçede öngörülen ödenekleri
kadar, ödenek gönderme belgesiyle, ödenek verilen harcama yetkilileri ise
tahsis edilen ödenek tutarında harcama yapabilir.”
5- “MADDE 37.- Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler
kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.
Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
gelirlerinin kanuni dayanakları bütçelerinde gösterilir. Bütçelerde yer
alan gelirler, ilgili kanunlarında belirtilen usullere göre tarh, tahakkuk
ve tahsil edilir. Genel bütçe gelirlerinin tarh, tahakkuk ve tahsili Maliye
Bakanlığı tarafından yapılır.
Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
topladığı vergi, resim, harç ve benzeri gelirlerden diğer idare, kurum ve
kuruluşlara verilecek paylar, geliri toplayan kamu idaresi bütçesine bu
amaçla konulacak ödeneklerden karşılanır. Malî yıl içinde kullanılabilecek
ödenek miktarı, ilgili kanun hükümleri uyarınca tahsil edilen miktar
dikkate alınarak hesaplanacak pay miktarını geçemez. Hesaplanan pay tutarının, bu amaçla tahsis edilen ödenek tutarını
aşması halinde, aradaki farkı geçmemek kaydıyla ödenek eklemesi yapmaya
genel bütçe kapsamındaki idarelerde Maliye Bakanı, diğer idarelerde üst
yöneticiler yetkilidir.
Tahsili zamanaşımına uğrayan gelirlerin silinmesine
ilişkin usul ve esaslar, ilgili kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere,
Maliye Bakanlığınca belirlenir.”
6- “MADDE 49.- Muhasebe sistemi; malî raporların düzenlenmesi ve kesin
hesabın çıkarılmasına temel olacak ve karar, kontrol ve hesap verme
süreçlerinin etkili çalışmasını sağlayacak şekilde kurulur ve yürütülür.
Genel yönetim kapsamındaki idarelerde uygulanacak
muhasebe ve raporlama standartları, çerçeve hesap planı ile düzenlenecek raporların
şekil, süre ve türleri; uluslararası standartlara uygun olarak ilgili
idarelerin görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı bünyesinde Sayıştay
Başkanlığı, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığı,
Hazine Müsteşarlığı ve diğer ilgili kuruluş temsilcilerinin katılımıyla
oluşturulacak bir kurul tarafından belirlenir ve Maliye Bakanlığının
önerisi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulur. Bu
kurulun yapısı, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar Maliye
Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Bu kurulda görevlendirilenlerin asli görevleri
devam eder. Başkan ve üyelerine, ayda ikiden fazla olmamak üzere her
toplantı günü için (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla
çarpımı sonucu bulunacak tutar üzerinden toplantı ücreti ödenir.
Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
çerçeve hesap planına uygun detaylı hesap planları ilgili idarelerin görüşü
alınarak Maliye Bakanlığınca; merkezî yönetim kapsamı dışındaki kamu
idarelerinin uygulayacakları hesap planları ise Maliye Bakanlığı ile ilgili
idareler tarafından birlikte hazırlanır.
Kamu hesapları, kamu idarelerinin gelir, gider ve
varlıkları ile malî sonuç doğuran ve öz kaynağın artmasına veya azalmasına
neden olan her türlü işlemler ile garantilerin ve yükümlülüklerin
belirlenmiş bir düzen içinde hesaplara kaydedilerek, yönetim ve denetim
yetkilileriyle kamuoyuna gerekli bilgilerin sağlanması amacıyla tutulur.”
7- “MADDE 61.- Gelirlerin tahsili, giderlerin hak sahiplerine
ödenmesi, para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin
alınması, saklanması, ilgililere verilmesi, gönderilmesi ve diğer tüm malî
işlemlerin kayıtlarının yapılması ve raporlanması muhasebe hizmetidir.
Muhasebe yetkilisi, bu hizmetlerin yapılmasından ve
muhasebe kayıtlarının usulüne uygun, saydam ve erişilebilir şekilde
tutulmasından sorumludur. 9.12.1994 tarihli ve 4059 sayılı Kanun hükümleri
saklı kalmak kaydıyla, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin muhasebe
hizmetleri Maliye Bakanlığınca yürütülür. Muhasebe yetkilileri gerekli
bilgi ve raporları düzenli olarak kamu idarelerine verirler.
Muhasebe yetkilileri ödeme aşamasında, ödeme emri
belgesi ve eki belgeler üzerinde;
a) Yetkililerin imzasını,
b) Ödemeye ilişkin ilgili mevzuatında sayılan
belgelerin tamam olmasını,
c) Maddi hata bulunup bulunmadığını,
d) Hak sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri,
Kontrol etmekle yükümlüdür.
Muhasebe yetkilileri, ilgili mevzuatında
düzenlenmiş belgeler dışında belge arayamaz. Yukarıda sayılan konulara
ilişkin hata veya eksiklik bulunması halinde ödeme yapamaz. Malî kontrol
yetkilisine de bildirilmek şartıyla, belgesi eksik veya hatalı olan ödeme
emri belgeleri, düzeltilmek veya tamamlanmak üzere en geç bir iş günü
içinde gerekçeleriyle birlikte harcama yetkilisine yazılı olarak
gönderilir. Hataların düzeltilmesi veya eksikliklerin giderilmesi halinde
ödeme işlemi gerçekleştirilir.
Muhasebe yetkilileri işlemlerine ilişkin defter,
kayıt ve belgeleri muhafaza eder ve denetime hazır bulundurur.
Muhasebe yetkilileri, 34 üncü maddenin birinci
fıkrasındaki ödemeye ilişkin hükümler ile bu maddenin üçüncü fıkrasında
belirtilen ödemeye ilişkin kontrol yükümlülüklerinden dolayı sorumludur.
Muhasebe yetkililerinin bu Kanuna göre yapacakları kontrollere ilişkin
sorumlulukları, görevleri gereği incelemeleri gereken belgelerle
sınırlıdır.
Muhasebe yetkilisi adına ve hesabına para ve
parayla ifade edilebilen değerleri geçici olarak almaya, vermeye ve
göndermeye yetkili olanlar muhasebe mutemedidir. Muhasebe mutemetleri doğrudan
muhasebe yetkilisine karşı sorumludur. Muhasebe mutemetlerinin
görevlendirilmeleri, yetkileri,
denetimi, tutacakları defter ve belgeler ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”
8- “MADDE 71.- Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya
ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden
olunmasıdır.
Kamu zararının belirlenmesinde;
a) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen
tutardan fazla ödeme yapılması,
b) Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan
ödeme yapılması,
c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya
yersiz ödemede bulunulması,
d) İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha
yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,
e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil
işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
f) Kamu kaynakları ile yükümlülüklerinin
yönetilmesinde, değerlendirilmesinde, korunmasında veya kullanılmasında
gerekli önlemlerin alınmaması veya özenin gösterilmemesi suretiyle öz
kaynağın azalmasına sebebiyet verilmesi,
g) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,
Esas alınır.
Kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama
veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararı, zararın oluştuğu
tarihten itibaren hesaplanacak kanuni faiziyle birlikte ilgililerden tahsil
edilir.
Alınmamış para, mal ve değerleri alınmış;
sağlanmamış hizmetleri sağlanmış; yapılmamış inşaat, onarım ve üretimi
yapılmış veya bitmiş gibi gösteren gerçek dışı belge düzenlemek suretiyle
kamu kaynağında bir artışa engel veya bir eksilmeye neden olanlar ile bu
gibi kanıtlayıcı belgeleri bilerek düzenlemiş, imzalamış veya onaylamış bulunanlar
hakkında Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunların bu fiillere ilişkin
hükümleri uygulanır. Ayrıca, bu
fiilleri işleyenlere her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dahil yapılan bir aylık net ödemelerin iki katı tutarına
kadar para cezası verilir.
Kamu zararlarının tahsiline ilişkin
usul ve esaslar, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
9- “GEÇİCİ MADDE 4.- Bu Kanunda
öngörülen malî yönetim ve kontrol sistemine uyum sağlanması amacıyla, Kanun
kapsamındaki idarelerle ilgili mevzuatta ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde gerekli değişiklikler, en geç 31.12.2004 tarihine kadar
yapılır.
Genel bütçe kapsamındaki idarelerin, kamu görevi ve
hizmeti dışında kalan ve ilgili kanunlarında belirtilen faaliyetleri ile
mal ve hizmet teslimlerinden fiyatlandırılabilir nitelikte bulunanlardan
sağlayacakları gelirleri düzenleyen kanun, 31.12.2004 tarihine kadar
yürürlüğe konulur.”
10- “GEÇİCİ MADDE 11.- Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine
bağlı olarak kurulan döner sermaye işletmeleri ve fonların bütçeleri,
ilgili idarelerin bütçeleri içinde yer alır.
Bu Kanun kapsamındaki kamu idarelerinde kurulmuş
döner sermaye işletmeleri ile fonlar, 31.12.2007 tarihine kadar tasfiye
edilir.
Bu süre sonuna kadar döner sermaye işletmeleri ile
fonların borç ve yükümlülüklerinin tasfiyesi için ilgili idarelerce gerekli
tedbirler alınır. Bu süre sonunda varlıkları ve kadroları ilgili kamu
idaresine devredilir.
Döner sermaye işletmeleri ve fonların
tasfiyesine ilişkin esas ve usuller, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine
Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
11- “GEÇİCİ MADDE 13.- Bu
Kanunun yayımı tarihinden sonra kurulacak kamu idarelerinin kuruluş
kanunlarında belirlenmemesi durumunda kuruluş bütçesinin ekli cetvellerden
hangisine dahil olacağı Maliye Bakanlığınca
belirlenir.”
12- “I SAYILI CETVEL
GENEL BÜTÇE
KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ
1- Türkiye
Büyük Millet Meclisi
2-
Cumhurbaşkanlığı
3-
Başbakanlık
4- Anayasa
Mahkemesi
5- Yargıtay
6- Danıştay
7- Sayıştay
8-
Uyuşmazlık Mahkemesi
9- Yüksek
Seçim Kurulu
10- Adalet Bakanlığı
11- Millî Savunma Bakanlığı
12- İçişleri Bakanlığı
13- Dışişleri Bakanlığı
14- Maliye Bakanlığı
15- Millî Eğitim Bakanlığı
16- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
17- Sağlık Bakanlığı
18- Ulaştırma Bakanlığı
19- Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı
20- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
21- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
22- Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığı
23- Kültür ve Turizm Bakanlığı
24- Çevre ve Orman Bakanlığı
25- Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği
26- Millî İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarlığı
27- Jandarma Genel Komutanlığı
28- Sahil Güvenlik Komutanlığı
29- Emniyet Genel Müdürlüğü
30- Diyanet İşleri Başkanlığı
31- Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığı
32- Hazine Müsteşarlığı
33- Dış Ticaret Müsteşarlığı
34- Gümrük Müsteşarlığı
35- Denizcilik Müsteşarlığı
36- Avrupa Birliği Genel Sekreterliği
37- Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu
38- Devlet Personel Başkanlığı
39- Özürlüler İdaresi Başkanlığı
40- Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı
41- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
42- Karayolları Genel Müdürlüğü
43- Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
44- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
45- Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
46- Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
47- Orman Genel Müdürlüğü
48- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
49- Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
50- Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı
51- Kadının
Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü
52- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
53- Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü
54- Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü”
13-“II
SAYILI CETVEL
ÖZEL BÜTÇE
KAPSAMINDAKİ İDARELER
1- Yükseköğretim Kurulu
2- Üniversiteler
3- Yüksek Teknoloji Enstitüleri
4- Öğrenci
Seçme ve Yerleştirme Merkezi
5- Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı
6- Atatürk
Araştırma Merkezi
7- Atatürk
Kültür Merkezi
8- Türk Dil
Kurumu Başkanlığı
9- Türk
Tarih Kurumu Başkanlığı
10- Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü
11- Türkiye Bilimsel ve Teknik
Araştırma Kurumu
12- Türkiye Bilimler Akademisi Başkanlığı
13- Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı
14- Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları
Merkezî Başkanlığı
15- Yakın ve Ortadoğu Çalışma Eğitim merkezî
16- Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü
17- Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
18- Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü
19- Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü
20- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kurumu Genel Müdürlüğü
21- Vakıflar Genel Müdürlüğü
22- Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü
23- Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu
24- Türk Akreditasyon Kurumu
25- Türk Standartları Enstitüsü
26- Milli Prodüktivite Merkezi
27- Türk Patent Enstitüsü
28- Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü
29- Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
30- Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
31- Savunma Sanayi Müsteşarlığı
32- Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO
POL Tesisleri İşletme Başkanlığı
33- Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı
34- İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi
35- Ekonomik Kültürel Eğitim ve Teknik İşbirliği
Başkanlığı
36- Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı
37- GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı
38- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
39- Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
40- Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü
41- Doğal Afet Sigortaları Kurumu
42- Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü
43- Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
44- Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş
Yurtları Kurumu
45- Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı
46- Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezî Başkanlığı
47- Yüksek İhtisas ve Araştırma Hastanesi
48- Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü
49- Spor-Toto Genel Müdürlüğü
50- Kefalet Sandıkları”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde Anayasa’nın 2.,
6., 7., 8., 10., 11., 13., 35., 88., 89., 95., 123., 128., 130., 133.,
161., 162. ve 163. maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca
Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Ali
HÜNER, Fulya KANTARCIOĞLU, Aysel PEKİNER, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU,
Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN ve Fazıl SAĞLAM’ın
katılımlarıyla 4.3.2004 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine ve yürürlüğü durdurma
isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara bağlanmasına
oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına
ilişkin rapor, iptali istenen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları,
bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten ve 2949
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 30. maddesinin birinci fıkrası gereğince Maliye Bakanı Mehmet
ŞİMŞEK, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü Naci AĞBAL, Muhasebat Genel
Müdürü Ömer DUMAN, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdür Yardımcısı M. Sait ARCAGÖK’ün 28.5.2009 günlü sözlü açıklamaları
dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
1- 5018 Sayılı Kanun’un 8.
Maddesinde Yer Alan “yetkili kılınmış mercilere” İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen
ibaredeki “yetkili kılınmış merciler”in tanımı konusunda bir açıklık bulunmadığı,
bu mercilerin hangi sıfatı taşıyan, kimin tarafından ve nerede
yetkilendirilmiş merciler olduğunun açıklanmamış olmasının keyfiliğe zemin
hazırladığı belirtilerek, ibarenin Anayasa’nın 2.,
8., 11., 123. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenen ibareyi içeren kanun maddesi, kamu
kaynaklarının kullanılmasında uyulacak temel ilkelerden olan hesap
verilebilirlik kavramını düzenlemektedir.
Kanun maddesinin gerekçesinde ifade edildiği üzere;
çağdaş kamu malî yönetim sisteminin önemli unsurlarından biri olan hesap
verilebilirlik, kendilerine kamu gücü kullanma görev ve yetkisi
verilenlerin bu yetkiyi yasal sınırlar içinde kullanıp kullanmadıklarının
hesabını vermeleri anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle, hesap verme
sorumluluğu “üzerinde mutabakata varılmış hedefler çerçevesinde, belirli
bir performansın gerçekleştirilmesine yönelik sorumluluğun üstlenilmesine
ve bunun açıklanması yükümlülüğüne dayanan bir ilişki”dir.
Bu çerçevede, 5018 sayılı Kanun’da kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi,
kullanılması, muhasebeleştirilmesi ve raporlanması, ayrıca kaynakların
kötüye kullanımının önlenmesi için yetkili kamu görevlilerinin gerekli
önlemlerin alınmasından sorumlu tutulması ve Kanun’da belirtilen yöntemlere
uygun olarak kamu otoritelerine hesap vermeleri öngörülmüştür.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti,
insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem
ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini
bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Hukuk devletinin temel unsurlarından birisi de “belirlilik”tir.
Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden
herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net,
anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi
uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Belirlilik
ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup bireyin, yasadan, belirli bir
kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya
sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdiğini
bilmesidir. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin
tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal
düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını
gerekli kılar.
Anayasa’nın 8. maddesinde de, “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı
ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak
kullanılır ve yerine getirilir” denilmiştir. Buna göre, Anayasa’da
yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve
sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi mümkün değildir.
5018 sayılı Kanunda getirilen sorumluluk sistemine
uygun olarak, kimlerin hangi yetkili kamu mercilerine karşı hesap verme
yükümlülüğü altında olduğu birçok maddede açıklanmıştır. Kanun’un
“Bakanların ve Üst Yöneticilerin Hesap Verme Sorumluluğu” başlıklı Dördüncü
Bölümünün 10. maddesinde bakanların Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı
hesap verme sorumluluğu, 11. maddesinde ise üst yönetici konumunda olan
müsteşar, vali ve belediye başkanlarının hesap verme sorumlulukları
düzenlenmiş ve bu sorumluluğun gereklerini yetkili mali memurları aracılığıyla
yerine getirecekleri belirtilmiştir. Aynı şekilde, Kanun’un 63. ve 73.
maddelerinde ise kamu mali sisteminde görevli ve yetkili olanların
sorumlulukları ve bu sorumluluğun sonuçları düzenlenmiştir. Bu itibarla,
kamu mali sisteminde hesap verme sorumluluğu altında olanların kimler
olduğu, hesap verme sorumluluğunun hangi kamu makamlarınca denetleneceği,
bu sorumluluğun kapsamı ve sonuçları Kanun’da açıkça belirlendiği gibi,
yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisi de
verilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, iptali istenilen
kural Anayasa’nın 2. ve 8. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin
reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 11., 123. ve 128. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.
2- Kanun’un 12.
Maddesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, katma bütçenin 1050 sayılı
Muhasebe-i Umumiye Kanunu’nun 115. maddesi ile öngörüldüğü, ancak katma
bütçe kavramının sadece bu Kanunda değil aynı zamanda Anayasa’da da
düzenlendiği, 5018 sayılı Kanunun 12. maddesi ile “katma bütçe” türünün
kaldırıldığı, katma bütçe türünün kaldırılması için Anayasa değişikliğinin
şart olduğu, aksi durumun normlar hiyerarşisine ve yasayla yapılan bu tür
düzenlemelerin Anayasa’nın 2., 11., 161.,162. ve
163. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptal istemine konu olan maddede, mâli sistemde yer alan bütçe türleri, tanımları ve
tanımlanan bütçe türlerinin kapsamına hangi kamu kurum ve kuruluşlarının
girdiği düzenlenmiştir.
İptal davasının görülmesi sürecinde
yasalaşan 29.10.2005 günlü ve 5428 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunla Anayasa’nın 130., 160.,
161., 162. ve 163. maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Böylece
Anayasa’da daha önce var olan “genel ve katma bütçe” ayırımı kaldırılarak,
yerine 5018 sayılı Yasa ile öngörülen “merkezi yönetim bütçesi” kavramı
getirilmiş ve sosyal güvenlik kurumlarının bütçesi de Anayasa metnine dâhil
edilmiştir.
Anayasa’nın 11. maddesinde Anayasa’nın üstünlüğü
ilkesi, 161. maddesinde bütçenin hazırlanmasına ilişkin süreç ve “mali yıl
başlangıcı ile merkezi yönetim bütçesinin hazırlanmasının, uygulanmasının
ve kontrolünün kanunla düzenleneceği” ilkesi, 162. maddesinde bütçe kanunu tasarısının
yasalaşma süreci, 163. maddesinde ise merkezi yönetim bütçe kanununa hâkim
olacak esaslar düzenlenmiştir. 5018 sayılı Kanun’un 12. maddesinde
öngörülen bütçe türlerinin Anayasa’da da düzenlenmesi karşısında, kuralın
Anayasa’ya aykırılığı konusundaki iddiaların geçerliliği kalmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, iptali istenilen
kural Anayasa’nın 2., 11., 161., 162. ve 163.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
3- Kanun’un 15.
Maddesinin İkinci Fıkrasının Birinci Cümlesindeki “kısmen veya tamamen
uygulanmayacak hükümler” İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde,
Anayasa’nın 161. maddesinin son fıkrasında “bütçe kanunlarına bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz” hükmü bulunduğu,
hazırlanmaları ve kabul edilmeleri bakımından bütçe kanunlarının öteki
kanunlardan ayrı nitelikte olduğu, halbuki “kısmen ve tamamen
uygulanamayacak hükümler” ibaresinin olağan bir kanun ile düzenlenmesi
gereken hususların da bütçe kanunuyla düzenlenmesine olanak verdiği, bu
yaklaşımın Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarına aykırı olduğu,
Anayasa’nın 88. ve 89. maddelerindeki kanunların teklif ve kabul edilmelerine
ilişkin ilkelerin uygulanamaz duruma düşürüldüğü, bu nedenle kuralın
Anayasa’nın 2., 11., 88., 89. ve 161. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptal istemine konu olan ibareyi içeren maddede,
merkezi yönetim bütçe kanununun tanımı yapılarak, bu kanunda yer alacak
hususlar düzenlenmiştir.
Bütçe kanunları, bir
devlette kamu hizmetlerinin yerine getirilebilmesi için öngörülen
gelirlerin nasıl toplanacağına ve yönetileceğine, planlanan harcama ve
yatırımlara ilişkin ilkelerin belirlendiği özel yasama işlemleridir. Bütçe
kanunlarının zamanında hazırlanamaması veya kabul edilememesi, kamu
düzeninde telafisi güç zararlar doğurabilecek nitelikte olduğundan,
Anayasa’da bütçe kanunlarının hazırlanmaları, parlamentoda görüşülmeleri ve
yayımlanmaları bakımından diğer kanunlardan farklı özel usuller
benimsenmiştir.
Anayasa’nın 88. maddesinde
kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekillerinin yetkili olduğu
belirtilerek, kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşme usul ve esaslarının düzenlenmesi İçtüzüğe bırakıldığı halde,
Anayasa’nın 162. maddesinde bütçe kanunlarının hazırlanması ve görüşülmesi
için özel bir usul getirilmiştir. Ayrıca Anayasa’nın 89. maddesinde
Cumhurbaşkanına, yayınlanmasını uygun bulmadığı kanun tekliflerini, bir
daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geri gönderme yetkisi
verilmiş olduğu halde, bütçe kanunları bu yetkinin dışında tutulmuştur.
Bütçe kanunlarının açıklanan
özel hukuki nitelikleri dolayısıyla, Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasında “Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz” esası vazedilmiştir. Bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili olmayan
kurallar konulması, Anayasa’nın öngördüğü olağan usullerle çıkarılamayan
kimi kanun kurallarının sağladığı kolaylık nedeniyle bütçe kanunlarıyla
düzenlenmesi eğilimini ortaya çıkartabilecek niteliktedir. Bu itibarla,
bütçe kanunu ile mevcut diğer kanun hükümlerinde açık veya zımni değişiklik
yapılması veya mevcut kanun hükümlerinin kaldırılması yasaklanmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin konuyla ilgili pek çok kararında belirtildiği üzere
“bütçe ile ilgili hükümler” sadece malî nitelikteki kurallar olarak değil,
genel yasa konusu olabilecek bir kuralı içermemek koşulu ile ancak bütçenin
uygulanmasını açıklayıcı ve kolaylaştırıcı nitelikteki hükümler olarak
anlaşılmıştır. Burada Anayasa Mahkemesi’nin üzerinde durduğu temel konu
bütçe kanunlarının Anayasal çerçevesinin korunmasıdır.
İptal istemine konu ibareyi
içeren 15. maddenin ikinci fıkrasının ilk cümlesinin son kısmında “..., malî yıl içinde gelir ve giderlere yönelik olarak
uygulanacak ve kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler yer alır”
denilmektedir. Bütçe kanunundaki
düzenlemelerin hangi eylemler, kişiler veya işlemler için geçici veya
sürekli uygulanamayacağının belirtilmesi “bütçe ile ilgili” ve diğer
Anayasal ilkelere uygun olmak kaydıyla yasakoyucunun
takdirindedir. Bununla birlikte, dava konusu kuralla kısmen veya tamamen
uygulanamayacak hükümlerin bütçe kanunlarında yer almasına olanak tanınması,
bu kanunlarda o yıl için değişiklik yapılması anlamına gelir. Böyle bir
uygulamanın Anayasa’nın 88., 89. ve 161.
maddelerinde esaslarla bağdaşmadığı açıktır.
Bu itibarla, diğer kanunların konusu olabilecek
düzenlemelerin merkezi yönetim bütçe kanununda yer almasına imkân veren
ibarenin “kısmen veya tamamen uygulanmayacak” kısmı Anayasa’nın 2., 11., 88., 89. ve 161. maddesine aykırıdır. İptali
gerekir.
Haşim KILIÇ
ve Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamışlardır.
İptali
istenen ibarenin kalan “hükümler” sözcüğü ise, kuralın iptali talep
edilmeyen bölümleriyle ilgili olup, Anayasa’ya aykırı bir yönü
görülmemiştir. İptal isteminin reddi gerekir.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrasında;
“… hükümlerin iptali kanunun, kanun hükmünde
kararnamenin veya İçtüzüğün bazı hükümlerinin veya tamamının uygulanmaması
sonucunu doğuruyorsa, Anayasa Mahkemesi, keyfiyeti gerekçesinde belirtmek
şartıyla, kanun’un, kanun hükmünde kararnamenin veya İçtüzüğün bahis konusu
öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir” hükmü mevcuttur. Bu itibarla, iptali
istenen kuraldaki “… kısmen veya tamamen
uygulanmayacak …” ibaresinin iptali
nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan ve bu ibareden önce yer alan “… ve …”
sözcüğünün iptaline karar verilmiştir.
4-
Kanun’un 31.
Maddesinin İkinci Fıkrasının Birinci Cümlesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen kuralın
Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 11. ve 128.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5018 sayılı Kanun’un iptal istemine konu olan 31.
maddesinin ikinci fıkrasında 22.12.2005 tarihli ve 5436 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1. maddesiyle değişiklikler
yapılmıştır. Bu nedenle,
konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar
verilmesi gerekir.
5- Kanun’un 37. Maddesinin Üçüncü Fıkrasının Son Cümlesinin
İncelenmesi
Dava dilekçesinde, genel bütçe kapsamındaki idarelerde
Maliye Bakanına, diğer idarelerde üst yöneticilere ödenek ekleme yetkisi
tanındığı, halbuki Anayasa Mahkemesi’nin kimi kararlarında belirtildiği
üzere, bütçe uygulaması sırasında ortaya çıkan ek ödenek ihtiyacının
karşılanması konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden (TBMM) izin
alınmasının zorunlu olduğu, TBMM’nin izni olmadan bakana ve üst
yöneticilere ödenek alma imkânı tanıyan kuralın Anayasa’nın 2., 11. ve 163. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
İptali istenen kuralın bulunduğu maddede, kamu
gelirlerinin tarh, tahakkuk ve tahsiline ilişkin ilkeler düzenlenmiştir.
Devletin ve diğer kamu kuruluşlarının bir yıllık
gelir ve gider tahminleri ile bunların uygulanması (gelirlerin
toplanması-giderlerin yapılması) konusunda hükümete bütçe kanunlarıyla izin
verilmektedir. Devlet hizmetlerinin gerektirdiği harcamaların bütçedeki
karşılıklarını ifade eden ödeneklerin miktarı, Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin onayından geçen bütçe kanunlarında gösterilir. Öngörülen bu
ödeneklerin bütçe yılındaki tüm ihtiyaçları karşılayacak şekilde
belirtilmesi gerekir. Ancak, söz konusu ödenekler tahmine dayalı olduğundan
bunun çeşitli nedenlerle yıl içinde yetersiz kalması veya revize edilmesi
ihtiyacı doğabilmektedir. Böyle durumlarda ihtiyaçların, Anayasa’nın 163.
maddesine, buna paralel olarak çıkarılan 5018 sayılı Kanuna ve bütçe
kanunlarında yer alan usullere uygun olarak bütçenin kendi içinde
gerçekleştirilecek ödenek aktarması yoluyla karşılanması yoluna
gidilmektedir. Bu şekilde ödeneğin karşılanamaması durumunda ise, gereken
ek ödeneğin öngörülen giderleri karşılayacak kaynağın gösterilmesi
koşuluyla kanunla verilmesi esası benimsenmiştir.
Anayasa’nın 163.
maddesinde “Merkezî yönetim
bütçesiyle verilen ödenek, harcanabilecek miktarın sınırını gösterir.
Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine
dair bütçelere hüküm konulamaz. Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname
ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez” denilerek, bütçe
kanunlarıyla belirlenen harcama tavanlarının idare tarafından
değiştirilemeyeceği esası getirilmiştir.
İptali istenen kuralla Maliye Bakanı’na ve üst
yöneticilere verilen yetki, bütçe içi ödenek aktarma yetkisi niteliğinde
olduğundan, bütçe kanunlarıyla belirlenen harcama yetkisinin aşılmasının
veya yasama yetkisinin devrinin söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, kural Anayasa’nın 2., 11. ve 163. maddelerine aykırı değildir. İptal
isteminin reddi gerekir.
Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe
katılmamıştır.
6- Kanun’un 49. Maddesinin İkinci Fıkrasının
Son Cümlesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen kuralın
Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 11., 123. ve 128.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5018 sayılı Kanun’un iptal istemine konu olan 49.
maddesinde 5436 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirildiğinden, konusu kalmayan istem hakkında
karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
7- Kanun’un 61.
Maddesinin Son Fıkrasının Son Cümlesindeki “Yetkileri” ve “Diğer
Hususlar” İbarelerinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen kuralın
Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 11. ve 128.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5018 sayılı Kanun’un 61. maddesinin son fıkrasının son cümlesi,
5436 sayılı Kanun’un 10. maddesinin (a) bendinin (16) numaralı alt bendiyle
değiştirildiğinden, bu cümlede yer alan “… yetkileri,
…” ve “… diğer hususlara …” ibarelerine ilişkin
konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar
verilmesi gerekir.
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Şevket APALAK ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe
katılmamışlardır.
8-
Kanun’un 71.
Maddesinin Son Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen kuralın
Anayasa’nın 2., 6., 7., 8. ve 11. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5018 sayılı Kanun’un 71. maddesinin
son fıkrası, 5628 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle değiştirildiğinden, konusu kalmayan istem hakkında
karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
9- Kanun’un Geçici 4. Maddesinin Birinci
Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen
kuralın Anayasa’nın 2., 11. ve 95. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5018 sayılı Kanun’un Geçici 4.
maddesinin birinci fıkrası, 5436 sayılı Kanun’un 10. maddesinin (a)
bendinin (23) numaralı alt bendiyle değiştirildiğinden, konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer
olmadığına karar verilmesi gerekir.
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Şevket APALAK ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe
katılmamışlardır.
10-
Kanun’un Geçici
11. Maddesinin Son Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen
kuralın Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 11. ve 123.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Geçici 11. maddesinin son fıkrası,
5436 sayılı Kanun’un 10. maddesinin (c) bendinin (12) numaralı alt bendiyle
yürürlükten kaldırıldığından,
konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar
verilmesi gerekir.
11-
Kanun’un Geçici
13. Maddesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, bir kamu idaresinin
kuruluş kanununda belirlenmemiş olması halinde, bu kuruluşun bütçesinin
5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerden hangisine dahil olacağını belirleme
yetkisinin Maliye Bakanlığına verildiği, dolayısıyla yasayla düzenlenmesi
gereken bir konuda yürütmeye asli düzenleme yetkisinin tanınmasının yasama
yetkisinin devri niteliğinde olduğu, bu hususun Anayasa’nın Başlangıç
bölümündeki güçler ayrılığına, 6., 7. ve 8. maddelerine,
idarenin kanunla düzenleneceğini emreden Anayasa’nın 123. maddesine ters
düştüğü, dolayısıyla Anayasa’nın bu hükümlerine aykırı olan düzenlemelerin
Anayasa’nın 2. ve 11. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptal istemine konu olan maddede, 5018
sayılı Kanun’un yayımı tarihinden sonra kurulacak kamu idarelerinin kuruluş
kanunlarında belirlenmemesi durumunda, kuruluş bütçesinin ekli cetvellerden
hangisine dâhil olacağının Maliye Bakanlığı tarafından belirlenmesi
öngörülmüştür.
İptal davasının açılmasından sonraki
süreçte, 5428 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun ile Anayasa’nın 160.,
161.,162. ve 163. maddelerinde gerçekleştirilen değişikliklerle, daha önce
var olan « genel ve katma bütçe » kavramlarının kaldırılarak,
yerine 5018 sayılı Kanun’da öngörülen « merkezi yönetim bütçesi »
kavramı getirilmiş ve sosyal güvenlik kurumlarının bütçesi de Anayasa
metnine dahil edilmiştir.
5018 sayılı Kanun’un 12. maddesinde,
Türk kamu mali sisteminde yer alacak bütçe türleri, bu bütçelerin tanımları
ve bütçe kapsamındaki kuruluşların bu tanımlamalara bağlı olarak hangi cetvelde yer
alacakları açıklıkla belirtilmiştir. Dolayısıyla 5018 sayılı Kanun’un
yürürlüğe girmesinden sonra kurulacak kamu kurum ve kuruluşlarının özel
yasalarında, normal şartlar altında hangi bütçe kapsamında bulunacakları
belirtilecektir. Bununla birlikte, kuruluş yasalarında bu idarelerin hangi
bütçe kapsamına girdikleri belirtilmese dahi, 5018 sayılı Kanun’un 12.
maddesinde yapılan bütçe tanımları ve sınıflandırması nazara alınarak, yeni
kurum ve kuruluşun hangi bütçe kapsamında yer alacağı belirlenebilir
niteliktedir.
Anayasa Mahkemesi kararlarında da
ifade edildiği üzere, Anayasa yürütme organına, genel, sınırsız, esasları
ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi vermemektedir. Ancak kanunda
temel esasların belirlenmesi şartıyla, teknik konulara ilişkin ayrıntıların
düzenlenmesinin idareye bırakılmasında sakınca bulunmamaktadır. 5018 sayılı
Kanun’un bütçe türlerini ve bu bütçe türlerine hâkim olacak esasları açıkça
tanımlaması ve sınıflandırması karşısında, idarenin bağlı yetki kullandığı
anlaşılmaktadır. Hukuk hayatına giren bir kuruluşun bütçe kapsamı dışında
kalmaması, ödenek alabilmesi ve harcama yapabilmesi için, Maliye
Bakanlığı’nca bu kuruluşun hangi bütçe kapsamına gireceğinin belirlenmesi,
5018 sayılı Kanun’un çizdiği sınırlar çerçevesinde gerçekleşeceğinden,
yasama yetkisinin devri niteliğinde bir düzenleme bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, kural
Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 11. ve 123.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, A. Necmi ÖZLER,
Şevket APALAK ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
12-
Kanun’un
Ekindeki (I) Sayılı Cetvel’de yer alan “41- Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü”, “42- Karayolları Genel Müdürlüğü”, “43- Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü”, “46- Tarım Reformu Genel Müdürlüğü”, “47- Orman Genel
Müdürlüğü”, “48- Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü” ve “49- Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü” İbarelerinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen
ibarelerin Anayasa’nın 2., 11., 13., 35., 161.,
162. ve 163. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5018 sayılı Kanun’un
ekindeki (I) Sayılı Cetvel, 5436 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle
değiştirildiğinden, cetvelde yer alan “41- Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü”, “42- Karayolları Genel
Müdürlüğü”, “46- Tarım Reformu Genel
Müdürlüğü”, “47- Orman Genel
Müdürlüğü”, “48- Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü”, “49- Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü” ibarelerine ilişkin konusu kalmayan istem hakkında
karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Aynı Cetvel’de yer alan “43- Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğü” ibaresi, 13.1.2005 tarihli ve 5286 sayılı Kanun’un
7. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bu nedenle, konusu kalmayan istem hakkında karar
verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
13-
Kanun’un
Ekindeki (II) Sayılı Cetvel’de Yer
Alan “1- Yükseköğretim
Kurulu”, “2- Üniversiteler”, “3-
Yüksek Teknoloji Enstitüleri”, “11-
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu” ve “20- Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü” İbarelerinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen
ibarelerin Anayasa’nın 2., 10., 11., 130. ve 133.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5018 sayılı Kanun’un
ekindeki (II) Sayılı Cetvel, 5436 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle
değiştirildiğinden, cetvelde yer alan
“1- Yükseköğretim Kurulu”,
“2- Üniversiteler”, “3-
Yüksek Teknoloji Enstitüleri”, “11-
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu” ve “20- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kurumu Genel Müdürlüğü” ibarelerine
ilişkin konusu kalmayan
istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
10.12.2003 günlü, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanunu’nun:
A- 15. maddesinin ikinci fıkrasının birinci
tümcesinde yer alan “… kısmen veya tamamen
uygulanmayacak …” ibaresi, 2.6.2009 günlü, E. 2004/10, K.2009/68 sayılı
kararla iptal edildiğinden, bu ibarenin, uygulanmasından doğacak sonradan
giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal
kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı
güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA,
B- 1- 8. maddesinde yer alan “… yetkili
kılınmış mercilere …” ibaresine,
2-
12. maddesine,
3-
15. maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesinde yer alan “... hükümler …” sözcüğüne,
4-
37. maddesinin üçüncü fıkrasının son tümcesine,
5-
Geçici 13. maddesine,
yönelik iptal istemleri, 2.6.2009 günlü, E. 2004/10,
K.2009/68 sayılı kararla reddedildiğinden, bu madde, tümce, ibare ve
sözcüklere ilişkin YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,
C- 1-
31. maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesi,
2-
49. maddesinin ikinci fıkrasının son tümcesi,
3-
61. maddesinin son fıkrasının son tümcesinde yer alan
“… yetkileri, …” ve “… diğer
hususlara …” ibareleri,
4-
71. maddesinin son fıkrası,
5-
Geçici 4. maddesi birinci fıkrası,
6-
Geçici 11. maddesinin son fıkrası,
7- Ekindeki (I) SAYILI CETVEL’de yer alan “41- Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü”, “42- Karayolları Genel
Müdürlüğü”, “43- Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğü”, “46- Tarım Reformu
Genel Müdürlüğü”, “47- Orman Genel
Müdürlüğü”, “48- Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü”, “49- Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü” ibareleri,
8- Ekindeki (II) SAYILI CETVEL’de
yer alan “1- Yükseköğretim Kurulu”, “2- Üniversiteler”, “3- Yüksek Teknoloji Enstitüleri”, “11- Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
Kurumu”, “20- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kurumu Genel Müdürlüğü” ibareleri,
hakkında 2.6.2009 günlü, E. 2004/10, K.2009/68 sayılı
kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu fıkra,
tümce ve ibarelere ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ HAKKINDA KARAR
VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2.6.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VI- SONUÇ
10.12.2003 günlü, 5018 sayılı Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun:
A- 1- 8. maddesinde yer alan “… yetkili
kılınmış mercilere …” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2-
12. maddesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
3- 15. maddesinin ikinci fıkrasının
birinci tümcesinde yer alan;
a- “… kısmen veya tamamen uygulanmayacak …”
ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ ile
Serdar ÖZGÜLDÜR’ün karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
b- “... hükümler …”
sözcüğünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
4- 31. maddesi, 22.12.2005 günlü, 5436
sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle değiştirildiğinden, maddenin ikinci fıkrasının
birinci tümcesine ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE
YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
5-
37. maddesinin üçüncü fıkrasının son tümcesinin Anayasa’ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Zehra Ayla PERKTAŞ’ın
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
6-
49. maddesi, 5436 sayılı Yasa’nın 5. maddesiyle değiştirildiğinden,
maddenin ikinci fıkrasının son tümcesine ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM
HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
7-
61. maddesinin son fıkrasının
son tümcesinde, 5436 sayılı Yasa’nın 10. maddesinin (a) bendinin (16) numaralı
alt bendiyle değişiklik yapıldığından, bu tümcede yer alan “… yetkileri, …” ve “… diğer
hususlara …” ibarelerine ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR
VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Şevket APALAK ile
Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
8- 71. maddesinin son fıkrası,
25.4.2007 günlü 5628 sayılı Yasa’nın 4. maddesiyle değiştirildiğinden, bu
fıkraya ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER
OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
9-
Geçici 4. maddesi, 5436 sayılı Yasa’nın 10. maddesinin (a) bendinin
(23) numaralı alt bendiyle değiştirildiğinden, maddenin birinci fıkrasına
ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER
OLMADIĞINA, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Şevket APALAK ile
Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
10-
Geçici 11. maddesinin son fıkrası, 5436 sayılı Yasa’nın 10.
maddesinin (c) bendinin (12) numaralı alt bendiyle yürürlükten
kaldırıldığından, bu fıkraya ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR
VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
11-
Geçici 13. maddesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya
KANTARCIOĞLU, A. Necmi ÖZLER, Şevket APALAK ile
Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
12- Ekindeki;
a- (I) SAYILI CETVEL’de
yer alan “43- Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü” ibaresi, 13.1.2005 günlü,
5286 sayılı Yasa’nın 7. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından, bu ibareye
ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
OYBİRLİĞİYLE,
b- (I) SAYILI CETVEL, 5436 sayılı Yasa’nın 12.
maddesiyle değiştirildiğinden, cetvelde yer alan “41- Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü”, “42- Karayolları Genel Müdürlüğü”, “46- Tarım Reformu Genel Müdürlüğü”, “47-
Orman Genel Müdürlüğü”, “48- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü”, “49- Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü” ibarelerine ilişkin
KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
OYBİRLİĞİYLE,
13- Ekindeki (II) SAYILI CETVEL, 5436 sayılı Yasa’nın 12.
maddesiyle değiştirildiğinden, cetvelde yer alan “1- Yükseköğretim Kurulu”, “2- Üniversiteler”, “3- Yüksek Teknoloji Enstitüleri”, “11- Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
Kurumu”, “20- Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü”
ibarelerine ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE
YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
B-
15. maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesindeki “… kısmen veya tamamen uygulanmayacak …” ibaresinin iptali nedeniyle uygulanma
olanağı kalmayan bu tümcedeki ibareden önce yer alan “… ve …”
sözcüğünün de, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince
İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2.6.2009 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
|
|
|
Üye
A. Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket APALAK
|
|
|
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
5018 sayılı Kanun’un 15. maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesindeki “kısmen veya tamamen uygulanmayacak
hükümler” ibaresinin, aynı Kanun’un 13. maddesinin (j) bendindeki “Bütçelerde,
bütçeyi ilgilendirmeyen hususlara yer verilmez” hükmü ile birlikte
değerlendirilmesi ve iptali istenen kuralın Anayasa’nın 161. maddesinin son
fıkrasındaki “Bütçe Kanununa, bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir
hüküm konulamaz” düzenlemesinin somut bir yansımasından başka bir anlam
taşımadığı kuşkusuzdur. Diğer
bir deyişle, merkezi yönetim bütçe kanununda yer alacak “kısmen veya
tamamen uygulanmayacak hükümler”, gerçekte bütçenin gelir ve gider
kalemlerinin dayanağı olan ilgili yasalarda değişiklik öngörmeyen, ancak o
bütçe yılında kısmen veya tamamen uygulanmamasında bütçe tekniği ve
politikası gereği zorunluluk görülen hususlarda öngörülecek kurallardan
ibarettir.
Dolayısıyla, kurala bütçe ile ilgili hükümler
dışında bir anlam verilmesi ve bu kabulden hareketle kuralın kısmen veya
tamamen uygulanmayacak hükümler öngören mahiyeti itibariyle, ilgili
yasaları sürekli ve kalıcı bir şekilde değiştirmeye imkân tanıdığı sonucuna
ulaşılması, kanımızca yerinde ve isabetli bir yorum teşkil etmeyecektir. Çünkü, bütçe yılı tamamlandıktan sonra bütçe kanunu
hükmünü yitirecek ve ilgili yasa da uygulanmaya devam edilecektir. Hal
böyle olunca, örneğin maliye politikasının benimsediği bir amacı
gerçekleştirmek üzere sadece ilgili bütçe yılında bir verginin alınmasından
kısmen veya tamamen vazgeçilmesinin, bütçe yasasını olağan yasa ile
değiştirme anlamını taşımayacağı açıktır.
Belirtilen nedenlerle, söz konusu kuralın Anayasa’ya
aykırı bir yönü bulunmadığından, iptal isteminin reddi gerektiği kanaatine vardığımızdan,
çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılamıyoruz.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
KARŞIOY
YAZISI
1. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 61. maddesinin
son cümlesindeki “yetkileri” ve “diğer hususlar” ibareleri ile
Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasına ilişkin iptal istemleri hakkında
KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA karar verilmiştir.
61. maddenin son fıkrası 22.12.2005 tarihli ve 5436
sayılı Kanun’un 10. maddesinin (a) bendinin (16) numaralı alt bendiyle
değiştirilmiş, bu değişiklikle fıkrada geçen “muhasebe mutemedi” ibareleri
“muhasebe yetkilisi mutemedi”
şeklini almıştır. Yapılan değişiklik, teknik bir düzeltmeden ibarettir.
İptali istenen ibareler, değişikliğin kapsamı içinde değildir. Kuralın
Anayasa’ya uygunluk denetimi yönünden anlam ve kapsamı değişmemiştir.
Geçici 4. maddenin birinci fıkrasında 5436 sayılı
Kanun’un 10. maddesinin (a) bendinin (23) numaralı alt bendiyle yapılan
değişiklikle, maddedeki “31.12.2004”
tarihi “31.12.2007” olarak
değiştirilmiştir. Burada da kuralın Anayasa’ya aykırılık denetimi yönünden
anlam ve kapsamı değişmemiş, aksine Anayasa’ya aykırı olabilecek bir
durumun sürdürülmesi sağlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi önüne Anayasa’ya uygunluk denetimi
için getirilmiş olan bir kuralın sadece sayısı farklı olan başka bir yasada
yer almasının veya aynı kuralın içinde iptali istenen bölüm veya ibarelerin
anlam ve kapsamını değiştirmeyen düzeltmelerin yapılmış olmasının,
kendiliğinden istemin konusunun ortadan kalktığı şeklinde anlaşılması
yerinde değildir. Böyle bir uygulama anayasallık denetimin asıl amacı olan,
anayasaya aykırı mevzuatın hukuk aleminden mümkün
olduğunca ayıklanması ilkesine ters düştüğü gibi birtakım kuralların
içeriği aynen korunarak sürekli farklı ve yeni yasalara nakledilmesi
suretiyle eylemli olarak Anayasa Mahkemesi’nin denetimi dışına çıkarılmasına
da yol açabilir.
Bu nedenle her iki iptal istemine ilişkin KARAR
VERİLMESİNE YER OLMADIĞI kararına katılmıyorum.
2. 5018 sayılı Kanun’un Geçici 13. maddesinde bir kamu idaresinin
kuruluş kanununda belirlenmemiş olması halinde bu kuruluşun bütçesinin 5018
sayılı Kanun’a ekli cetvellerden hangisine dahil
olacağını belirleme yetkisinin Maliye Bakanlığı’na ait olacağı öngörülmektedir.
Anayasa’nın 123. maddesinde İdarenin kuruluş ve
görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği belirtilmiş, 161. ve
devamı maddelerinde kamu bütçesi düzenlenmiştir.
Bir kamu idaresinin kendisine kanunla verilen
görevleri yerine getirebilmesinin yine yasama organınca belirlenen bütçe
çerçevesinde mümkün olacağı açıktır. Yasa koyucunun bir kamu idaresi
birimini hukuk hayatına sokarken o kuruluşun hangi bütçe kapsamına
gireceğini de belirlemesi, bunu İdarenin takdir alanına bırakmaması
gerekir. Bu nedenle kural Anayasa’nın 123. maddesine aykırıdır.
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
I- Yasa’nın 61. Maddesinin Son Fıkrasındaki
İbareler ile Geçici 4. Maddesinin İncelenmesi:
10.12.2003 günlü 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu’nun
61. maddesinin son fıkrasında yer alan “yetkileri” ve “diğer
hususlara” ibareleri ile geçici 4. maddesinin iptali istenmiş, ancak
22.12.2005 günlü 5436 sayılı Yasa ile 61. maddenin dava konusu ibareler
dışındaki bazı ibareleri ile geçici 4. maddesinde yer alan “31.12.2004”
tarihi değiştirilmiştir. Bu değişikliklerin Anayasal denetime olanak
vermediği düşüncesiyle 61. maddedeki söz konusu, ibareler ile Geçici 4.
madde hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurularının
konusunu oluşturan kuralların tümüyle yasal değişikliğe uğramaları halinde,
iptal davalarının soyut norm denetimine ilişkin oldukları da
gözetildiğinde, söz konusu başvurular hakkında karar verilmesinde hukuki
yarar bulunmamakta ise de yapılan değişikliğin, dava konusu tümce, ibare, veya sözcüklere ilişkin olmaması durumunda,
incelemenin sürdürülerek istemle ilgili karar verilmesi gerekir. Aksi halde
dava konusu kurallara daha sonraki yasal düzenlemelerle yapılacak en küçük
ekleme ve çıkarmalar, o kuralların Anayasal denetim dışında bırakılması
sonucunu doğurur ki böyle bir durumu, Anayasa yargısının amacı ve işleviyle
bağdaştırmak olanaksızdır.
Açıklanan nedenlerle 5018 sayılı Yasa’nın 61.
maddesinin son fıkrasındaki 5436 sayılı Yasa ile değiştirilmeyen ibarelere
ve Geçici 4. maddede aynı yasa ile değiştirilen tarih dışında kalan bölüme
ilişkin incelemenin sürdürülmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne
katılmıyorum.
II- Yasa’nın Geçici 13. Maddesinin İncelenmesi:
Geçici Madde 13’de, bu Kanun’un yayımı tarihinden
sonra kurulacak kamu idarelerinin kuruluş kanunlarında belirlenmemesi
durumunda kuruluş bütçesinin ekli cetvellerden hangisine dahil
olacağının Maliye Bakanlığınca belirleneceği öngörülmüştür.
Anayasa’nın 163. maddesinde, “Merkezi yönetim bütçesiyle
verilen ödenek, harcanabilecek miktarın sınırını gösterir. Harcanabilecek
miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere
hüküm konulamaz. Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede
değişiklik yapmak yetkisi verilemez.” denilmiştir. Buna göre, bütçede yasal
düzenlemeler dışında herhangi bir şekilde değişiklik yapılması olanaklı
değildir. Oysa, dava konusu kuralla öngörülen durumlarda, kuruluş
bütçesinin ekli cetvellerden hangisine dahil
olacağını belirleme konusunda Maliye Bakanlığına verilen yetkinin
kullanılması, bu cetvellerde değişiklik yapılmasına yol açacak, böylece
Anayasa’nın 163. maddesiyle bağdaştırılması olanaksız bir sonuç ortaya
çıkacaktır.
Açıklanan nedenlerle Geçici 13. maddenin iptali
gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY
GEREKÇESİ
5018 sayılı Yasa’nın geçici 13. maddesinde, bu Yasa’nın
yayımı tarihinden sonra kurulacak kamu idarelerinin kuruluş kanunlarında
ekli cetvellerden hangisine dahil olacağının belirlenmemesi
durumunda bunun Maliye Bakanlığı’nca belirleneceği öngörülmüştür.
Yeni kurulan kamu idarelerinin 5018 sayılı Yasa’nın
ekli cetvellerinden hangisinde yer alacağı hususunun ya kuruluş yasasında
veya 5018 sayılı Yasada yer alması gerektiği açıktır. Bunun yapılmaması
durumunda yasal boşluğun Maliye Bakanlığı’nca doldurulması, idarenin 5018
sayılı Yasa’nın ekli cetvellerine ek yapması anlamına gelecektir. Bu durumda iptali istenilen kuralla,
yasayla düzenlenmesi gereken bir konuda yürütmeye kural koyma yetkisi
verilmiş olduğundan kural, Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, kuralın iptaline karar
verilmesi gerektiği düşüncesiyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmadım.
AZLIK OYU
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu’nun;
1- 61. maddesi ve geçici 4. maddesi
yönünden;
5436 sayılı Yasa ile iptali istenen anlatımlar
dışında 61. madde de değişiklik yapılmış, geçici 4. maddede ise 31.12.2004
tarihi değiştirilmiştir.
İptal istemlerine konu olan kurallar değişmediği
sürece, ilgili maddelerde yapılan değişiklik anayasal denetimi
engellemeyecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu ibare, anlatım
ve düzenlemelerde yasa yapıcı tarafından değişiklikler getirilmediği, yasal
iradede farklı bir yaklaşım sergilenmediği sürece Anayasal denetim tamamlanmalıdır.
Tersi durumda dava konusu kurallarda en ufak değişiklikler bile Anayasa
yönünden irdeleme yapılması olanağını ortadan kaldıracaktır.
Bu bakımdan, 61. maddede değiştirilmeyen ibareler
ile 4. maddede değişen tarih dışında davanın incelenmesi görüşüyle kararın
bu bölümüne karşıyım.
2- Geçici 13. madde yönünden;
Anayasa’nın 163. maddesine göre, bütçede değişiklik
yapılması yasa dışında olanaksızdır.
İptali istenen yasal kuralda ise, sonradan kurulacak
kamu idarelerinin bütçe cetvellerine ilişkin Maliye Bakanlığı’na belirleme
yetkisi verilmektedir.
Bu durumun ise, Anayasa’nın öngördüğü kuralla
örtüşmeyeceği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle kuralın iptali gerekeceği oyuyla
kararın bu bölümüne de karşıyım.
KARŞIOY
GEREKÇESİ
10.12.2003
günlü, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun;
1- 37. maddesinin üçüncü fıkrasının son tümcesi;
Madde hükmünde gelirlerin dayanakları düzenlenmekte
olup, iptali istenilen tümcede ise; “Hesaplanan pay tutarının, bu amaçla
tahsis edilen ödenek tutarını aşması halinde, aradaki farkı geçmemek
kaydıyla ödenek eklemesi yapmaya genel bütçe kapsamındaki idarelerde Maliye
Bakanı, diğer idarelerde üst yöneticiler yetkilidir.” denilmektedir.
Anayasa’nın bütçelerde değişiklik yapılabilme
esaslarını düzenleyen 163. maddesinde genel ve katma bütçelerde merkezi
yönetim bütçesiyle verilen ödeneğin harcanabilecek miktarın sınırını
göstereceği belirtilmiş olup; bu sınırın Bakanlar Kurulu kararıyla
aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamayacağı ve Bakanlar Kurulu’na
Kanun Hükmünde Kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisinin
verilemeyeceği, yıl içinde tahsis edilen ödeneğin yetersiz kalması
durumunda ise gereken ödeneğin öngörülen giderleri karşılayacak kaynağın
gösterilmesi şartıyla kanunla verilmesi esası getirilmiştir.
Buna göre bütçede yasal düzenlemeler dışında
herhangi bir değişiklik yapılması mümkün değildir.
Dava konusu kural ise genel bütçe kapsamındaki
idarelerde Maliye Bakanı’na, diğer hallerde üst yöneticilere ödenek ekleme
yetkisi vermekte olup, bütçe değişikliklerinin ancak yasayla yapılabileceği
yolundaki Anayasa’nın 163. maddesine aykırıdır.
2- 61. maddesinin son fıkrasındaki ibareler ile
geçici 4. maddesi;
22.12.2005 günlü, 5436 sayılı Yasa ile 61.
maddesinin dava konusu “yetkileri” ve “diğer hususlara” ibareleri ile 4. maddesinde yer alan
“31.12.2004” tarihi değiştirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurularının
konusunu oluşturan kuralların tümüyle yasal değişikliğe uğramaları halinde,
sözkonusu başvurular hakkında karar verilmesinde
hukukî yarar bulunmamakta ise de, yapılan değişikliğin dava konusu tümce,
ibare veya sözcüklere ilişkin olmaması durumunda incelemenin sürdürülerek
istemle ilgili karar verilmesi gerekir. Aksi halde dava konusu kurallarda
yapılacak en küçük ekleme ve çıkarma şeklindeki değişiklikler sonucunda, bu
kuralların Anayasal denetimin dışında kalmasına sebep olacağından bu durum
Anayasa yargısının amacıyla ve işleviyle bağdaşmaz.
Bu nedenle 5018 sayılı Yasa’nın 61. maddesinin son
fıkrasındaki 5436 sayılı Yasa ile değiştirilmeyen ibarelere ve geçici 4.
maddede aynı yasa ile değiştirilen tarih dışında kalan bölüme ilişkin
incelemenin sürdürülmesi gerektiğinden karar verilmesine yer olmadığı
yolundaki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
3- Geçici 13. maddesi;
Madde hükmünde, “Bu Kanunun yayımı tarihinden sonra
kurulacak kamu idarelerinin kuruluş kanunlarında belirlenmemesi durumunda
kuruluş bütçesinin ekli cetvellerden hangisine dahil
olacağı Maliye Bakanlığınca belirlenir.” denilmektedir.
Anayasa’nın 163. maddesine göre bütçede yasal
düzenlemeler dışında herhangi bir şekilde değişiklik yapılması mümkün
değildir.
Dava konusu kuralda ise bir kamu idaresinin kuruluş
kanununda belirlenmemesi halinde bu kuruluşun bütçesinin kanuna ekli
cetvellerden hangisine dahil olacağını belirleme
yetkisi doğrudan Maliye Bakanlığı’na verilmekte olup, bu haliyle
Anayasa’nın 163. maddesine aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle 5018 sayılı Yasa’nın 61.
maddesinin son fıkrasındaki 5436 sayılı Yasa ile değiştirilmeyen ibarelere
ve geçici 4. maddede aynı yasa ile değiştirilen tarih dışındaki bölümüne
ilişkin incelemenin sürdürülmesi, 37. maddenin üçüncü fıkrasının son
tümcesi ile geçici 13. maddesinin iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk
görüşüne katılmıyorum.
|