Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2011/4736
Karar No : 2011/11579
YARGITAY
İLAMI
Mahkemesi : Ankara 2. Tüketici Mahkemesi
Tarihi : 12/10/2010
Numarası : 2010/291-2010/548
Davacı : Ankara T.A.Ş. vekili avukat Zeynep Eren Çengelci
Davalı : Koray Karacan vekili avukat Mehmet Behic Güleç
Taraflar arasındaki Tüketici
Sorunları Hakem Heyeti Kararının iptali davasının yapılan yargılaması
sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak
verilen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Kanun Yararına bozulması
istenilmekle, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı,
davalı ile kredi kartı üyelik sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereği
2007 yılı içerisinde yıllık üyelik ücreti olarak davalı hesabından 40.00 TL
kesinti yapıldığını, davalının Tüketici Sorunları Hakem Heyetine
Başvurarak, yapılan kesintinin iadesini istediğini, Altındağ Tüketici
Sorunları Hakem Heyetinin 10.3.2010 tarihli kararı ile bu kesintinin
davalıya iadesine karar verdiğini, davalı talebinin yasal dayanaktan yoksun
olduğu gibi sözleşmeye aykırı olduğunu davalının talep hakkının bir yıllık
zaman aşımına uğradığını belirterek Tüketici Sorunları Hakem Heyeti
kararının iptalini istemiştir.
Davalı, davacının kredi kartı
üyelik ücreti talep etmesinin yasaya aykırı olduğu gibi sözleşme hükmünün
haksız şart niteliğinde bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,
davalı talebinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğu, BK 66 maddesi
gereğince davalı, hesabından kesinti yapıldığını öğrendiği tarihten
itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresinde dava açması gerektiğini, kredi kartı
sahibinin kesintiyi öğrendiği tarihten itibaren 1 yıllık sürede talepte
bulunmadığı için istirdat talebinin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle,
davacı itirazının kabulüne Altındağ Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem
Heyetinin 10.3.2010 tarihli kararının iptaline dair verdiği karar, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 20.11.2006
tarihli kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye dayanarak
Koray Karacan’a kredi kartı verildiği, Bankanın
2007 yılı için Koray Karacan’ın hesabından 40.00
TL kredi kartı üyelik ücreti kestiği, bunun üzerine Koray Karacan’ın 2010 yılında yapılan kesintinin iadesi için
Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğu, yapılan inceleme sonucunda
talebin kabulüne 40.00 TL kredi kartı üyelik ücretinin, kart hamiline
iadesine karar verildiği, Bankaca bu kararın iptali için Tüketici
Mahkemesine itiraz edilmesi üzerine yapılan yargılamada kredi kartı
sahibinin kesintinin yapıldığı 2007 yılından 3 yıl sonra istirdat talebinde
bulunduğu, oysa; kart hamilinin istirdat talebinin
yasal dayanağının sebepsiz zenginleşme olup BK 66 maddesi gereğince öğrenme
tarihinden itibaren 1 yıllık sürede talepte bulunmadığı için istirdat
talebinin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle itirazın kabulüne, Tüketici
Sorunları Hakem Heyeti kararının iptaline karar verildiği toplanan deliller
ve dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere,
taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduğu ve 40.00 TL kredi kartı
üyelik ücretinin bu sözleşmeye dayalı olarak davalı hesabından mahsup
edildiği saptandığına göre uyuşmazlık, sözleşme ilişkisinde uygulanması
gereken BK 125 maddesindeki 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Uyuşmazlıkta
sebepsiz zenginleşme hükümlerine ilişkin BK 66 maddesi uygulanması mümkün
değildir. HGK 2010/13-93-88 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Mahkemece BK
66 maddesinde 1 yıllık zamanaşımı süresi esas alınarak itirazın kabulü ile
Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararının iptaline karar verilmesi usul ve
yasaya aykırı olup Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma
talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı kanun yararına bozma isteminin kabulü ile mahkeme kararının
sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 18.7.2011 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
—— • ——
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinden:
Esas
No : 2011/6682
Karar
No : 2011/8508
YARGITAY
İLAMI
Mahkemesi : Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesi
Tarihi : 11.5.2010
Numarası : 2010/154-618
Davacı
(3. kişi) : Azize Yıldız
Davalı
(Alacaklı) : 1- İsmail Duygulu
(Borçlu) : 2- Mehmet
Musa Yıldız
Taraflar arasındaki istihkak
davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı
kabulüne dair verilen hükmün, bu defa Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
10.6.2011 gün ve 2011/188597 sayılı yazısı ile Antalya 3. İcra Hukuk
Mahkemesince kesin olarak verilen11.5.2010 tarihli
hükmün HUMK. nun 427/6. maddesi uyarınca “kanun
yararına bozulması” için temyiz isteminde bulunulmuştur.
KARAR
Davacı
(3.kişi), davalı (alacaklı) tarafından boşandığı eski eşi olan borçlu M.
Musa Yıldız aleyhine Antalya 3.İcra Müdürlüğünün 2004/5079 sayılı
dosyasından yapılan takipte, borçlu ile ilgisi olmayan kendisine ait evdeki
menkullerin 06.2.2010 tarihinde haczedildiğini ileri sürerek, davanın
kabulüne karar verilmesini talep etmiş, bilahare kendisini vekil ile temsil
ettirmiştir.
Davalı vekili, gerçek takip
alacaklısının dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmediğini, takip
alacaklısının Ali Güzel olmasına karşın, davalı olarak gösterilen İsmail Duygulu’nun alacaklının vekili olduğunu, husumetin alacaklı
asil yerine vekiline yöneltildiğini, bu nedenle davanın husumet yokluğundan
ve esas yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı (borçlu) davanın doğru
olduğunu, davacı 3. kişi ile 2005 yılında ayrıldıklarını ve mahcuzlarla bir
ilgisinin bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, yapılan yargılama
sonunda davanın kabulü ile mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına
miktar itibariyle İİK.nun
363.maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verilmiştir.
Bu defa, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığının 10.6.2011 gün ve 2011/188597 sayılı yazısı ile Antalya 3.
İcra Hukuk Mahkemesince kesin olarak verilen 11.5.2010 tarihli hükmün HUMK.nun 427/6.maddesi
uyarınca “kanun yararına bozulması” için temyiz isteminde bulunulmuştur.
Dava, 3. kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı
istihkak davasına ilişkindir.
İİK.nun 96 ve devamı maddeleri uyarınca 3.kişi
tarafından açılan istihkak davasında, asıl çekişme 3.kişi ile alacaklı
arasında olduğundan, davalılar kural olarak istihkak iddiasına itiraz eden
takip borçlusu ve takip alacaklısıdır. Bu davalarda takip alacaklısı
zorunlu olarak davalıdır. Dava dilekçesinde takip alacaklısı yerine başka
bir kişinin alacaklı gibi gösterilerek dava açılmış olması halinde, davanın
sıfat yokluğu (pasif husumet) nedeniyle reddi gerekir.
Somut olayda, dava dilekçesinde
gerçek takip alacaklısı Ali Güzel yerine, alacaklının vekili olan Av.İsmail Duygulu’nun davalı
olarak gösterilmiş olduğu görülmektedir. Bu husus, davacı vekilinin
24.3.2010 havale tarihli dilekçesinde de belirtilmiştir. Maddi hataya
dayalı bu yanlışlığın HUMK.nun
80. maddesi uyarınca düzeltilmesi olanaklı olup, bu hatanın düzeltilmesi
hasım değiştirme olarak nitelendirilemez.
O halde;
mahkemece yapılması gereken, zorunlu dava arkadaşı olan gerçek takip
alacaklısının yöntemine uygun şekilde davaya katılmasını sağlamak üzere,
davacı 3.kişiye uygun bir süre verilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra,
yargılamaya devam edilmesi, yargılama sonunda gerçek takip alacaklısı
olmayan kişi hakkında açılan istihkak davasının sıfat yokluğu nedeniyle
reddi ile davanın esası yönünden de toplanan deliller itibariyle varılacak
sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen usuli
zorunluluk göz ardı edilerek gerçek alacaklının yokluğunda yazılı şekilde
karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan
nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK.nun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma
talebinin kabulü ile hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydı ile
Kanun Yararına BOZULMASINA, gereğinin yapılması için kararın bir örneği ile
dosyanın Yargıtay Başsavcılığına gönderilmesine, 03.10.2011 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
—— • ——
Yargıtay 18. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2011/8201
Karar No : 2011/10823
YARGITAY İLAMl
Davacılar Şevval Deniz Erkurt’a
velayeten Saniye Erkurt
vd. ile davalı Nüfus Müdürlüğü arasındaki davada Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesince
verilen ve Yargıtay’ca incelenmeksizin
kesinleşmiş bulunan 18.02.2011 günlü ve 2011/7-14 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 22.06.2011 gün ve Hukuk-2011/199931 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunup
gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacılar Ali Fuat Erkurt ve Saniye Erkurt tarafından Edirne Nüfus Müdürlüğü aleyhine açılan davada, velayeti altında bulunan çocukları Şevval Deniz Erkurt’un
“Şevval Deniz” olan adının “Esma Şevval” şeklinde değiştirilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği, ancak dosyada bulunan nüfus kayıt örneğinden daha önce Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.12.2005
tarih ve Esas:2005/385, Karar: 2005/555 sayılı hükmü ile küçüğün “Şevval” olan adının “Şevval Deniz” olarak değiştirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
29.04.2006
tarih ve 26153 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun “Nüfus davaları” kenar başlığını taşıyan 36. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde: “Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
5490 sayılı Kanun’un anılan hükmü uyarınca bir kişinin adına ilişkin kaydın ancak bir kez düzeltilebileceği göz önünde bulundurularak, daha önce adı mahkeme kararı ile tashih edilmiş olan küçüğün adının ikinci kez tashihine karar verilmesi usul ve
yasaya aykırı bulunmuştur.
Bu itibarla
yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.’nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 27.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|