Anayasa Mahkemesi
Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2009/57
Karar Sayısı : 2011/33
Karar Günü : 3.2.2011
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Danıştay Onbirinci
Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 26.10.1990 günlü, 3671 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanun’un 6.
maddesinin üçüncü cümlesinde yer alan “…ve
çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi…” ibaresinin, Anayasa’nın
Başlangıcı ile 2., 10. ve 55. maddelerine
aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
22.7.2007 tarihinde yapılan Türkiye Büyük Millet
Meclisi genel seçimlerinden bir hafta önce Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerine üç aylık ödenek ve yolluk ödenmesine ilişkin işlemin iptali
istemiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu
kanısına varan Danıştay Onbirinci Dairesi iptali
için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Serbest avukat olarak görev yapmakta olan davacı
Sedat Vural tarafından, 22.07.2007 tarihinde yapılacak genel seçimle
yenilenecek Türkiye Büyük Millet Meclisinin Üyelerine 15.07.2007 tarihinde
üç aylık dönem için peşin olarak ödenek ve yolluk ödenmesine ilişkin
işlemin iptali istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na karşı
açılan davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen kararı bozan Danıştay
Onbirinci Dairesinin kararına uyulmak suretiyle, Ankara 16. İdare
Mahkemesince yeniden verilen ve davanın reddine ilişkin bulunan 26.11.2008
tarihli E:2008/720, K:2008/1403 sayılı kararın temyizen incelenerek
bozulması ve yürütmenin durdurulmasının istenilmesi üzerine Danıştay
Onbirinci Dairesince dosya incelenerek işin gereği görüşüldü;
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 152.
maddesi ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, bir davaya
bakmakta olan mahkemeye, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde
kararname hükümlerini Anayasaya aykırı görürse, tarafların bu konudaki
iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan
karar ile Anayasa Mahkemesi’ne itirazen başvurma olanağı verilmiş olup;
dava konusu işlemin tesisine esas alınan 3671 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanunun “Hak
Kazanma ve Ödeme” başlıklı 6. maddesinin 3. cümlesinde yer alan, “ve
çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi” ibaresinin bakılan
uyuşmazlıkta uygulanacak kural niteliğinde olduğu tespit edilerek Anayasaya
uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür.
Anayasanın 86. maddesinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Üyelerinin ödenek, yolluk ve emeklilik işlemlerinin kanunla
düzenleneceği, ödenek ve yollukların en çok üç aylığının önceden
ödenebileceği hükmüne yer verilmiştir.
3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin
Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanunun “Ödenek, Yolluk, Diğer Mali
ve Sosyal Haklar” başlıklı 1. maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Üyelerinin aylık ödeneklerinin tutarının, en yüksek Devlet memurunun
almakta olduğu miktar olduğu, bu madde uyarınca hesaplanacak aylık ödenek
tutarının yarısının yolluk olarak ödeneceği, aynı Kanunun “Hak Kazanma ve
Ödeme” başlıklı 6. maddesinde ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin
bu sıfatı iktisap ettikleri aydan itibaren, bu Kanunda belirtilen ödenek ve
yolluklara hak kazanacakları, herhangi bir nedenle Türkiye Büyük Millet
Meclisi Üyeliği sıfatı kalkanların istihkaklarının, bu sıfatın kalktığı ayı
takip eden aybaşından itibaren verilmeyeceği, ancak, ölüm ve çeşitli sebeplerle
genel seçimin yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç aylık ödenek ve
yollukların geri alınmayacağı, aylık ödenek ve yollukların üç aylığının
peşin olarak ve çekle ödeneceği hükme bağlanmıştır.
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 6.
maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin beş yılda bir
yapılacağı, her seçim döneminin son toplantı yılının 20 Temmuz gününün
seçimin başlangıç tarihi olacağı ve Kasım ayının ilk Pazar günü oy
verileceği, aynı Kanunun “Seçimin Yenilenmesi” başlıklı 8. maddesinde ise,
seçim dönemi bitmeden önce, seçimin yenilenmesine Türkiye Büyük Millet
Meclisi veya Cumhurbaşkanınca karar verilmesi halinde, durumun Bakanlar
Kurulu tarafından kırksekiz saat içinde ilan olunacağı, yenileme kararı
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından verilmişse, Meclisin seçimin
yapılacağı tarihi de belirleyeceği kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunun 03.05.2007 tarihli 98. birleşiminde Türkiye Büyük
Millet Meclisi genel seçimlerinin yenilenmesine ve seçimin 22 Temmuz 2007
Pazar günü yapılmasına karar verildiği, yasama görevine bağlı olarak TBMM
Üyeliği sıfatı nedeniyle ödenen, aylık ödenek ve yollukların üç aylığının
15.07.2007 tarihinde peşin olarak ödendiği, bu işlemin hukuka aykırı olduğu
ileri sürülerek iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler birlikte
incelendiğinde, TBMM Üyelerinin, bu sıfatı iktisap ettikleri aydan itibaren,
3671 sayılı Kanunda belirtilen ödenek ve yolluklara hak kazanacakları, üç
aylığı peşin olmak suretiyle yıl içerisinde Ekim, Ocak, Nisan ve Temmuz
aylarında ödenen aylık ödenek ve yollukların, TBMM Üyelerinin herhangi bir
nedenle bu sıfatlarının kalkması halinde, bu sıfatın kalktığı ayı takip
eden aybaşından itibaren kesileceği, TBMM Üyelerinin önceden aldıkları üç
aylık ödenek ve yollukların ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi
halinde geri alınmayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlıkta, 22 Temmuz 2007 tarihinde
yapılacak genel seçimden önce, üç aylık peşin olarak 15 Temmuz 2007
tarihinde Temmuz, Ağustos, Eylül-2007 aylarına ait ödenek ve yolluklar
ödenmiştir. “Çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde önceden
aldıkları üç aylık ödenek ve yollukların geri alınmayacağı” yolundaki 3671
sayılı Yasa hükmü uyarınca Ağustos ve Eylül 2007 aylarına ait önceden peşin
olarak ödenen aylık ödenekler ve yolluklar geri alınmamıştır.
Anayasanın 55. maddesinde, ücretin emeğin karşılığı
olduğu, Devletin çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde
etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli
tedbirleri alacağı kuralına yer verilmiştir.
Devletin temel organları içerisinde sayılan yasama,
yürütme ve yargı erkinde atama ve seçilme yoluyla göreve başlayıp
çalışanların ortak amacının kamu yararı olduğu kuşkusuzdur. Fiilen çalışma
karşılığı ödenecek aylık ve ödeneklerin miktarı, ödenme şekli yasalarla
düzenlenmektedir. Ülkemizdeki ücret sistemi uyarınca kamu görevlilerine
ilke olarak peşin ödeme yapılmaktadır.
Aylıklarını personel Kanunlarına göre alan
çalışanların durumu incelendiğinde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun “Aylığın Ödeme
Zamanı ve Esasları” başlıklı 164. maddesinde, memurlara aylıklarının, her ayın başında
peşin olarak ödeneceği, emekliye ayrılma ve ölüm hallerinde o aya ait peşin
ödenen aylıkların geri alınmayacağı hükmü yer almış olup, 926 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunun 145. maddesinde ve 2802 sayılı Hakimler
ve Savcılar Kanununun 108. maddesinde de aynı hükme yer verilmiştir.
Buna göre, fiilen çalışma karşılığı olan ve peşin
olarak ödenen aylık ve ödeneklerin, sadece emekliye ayrılma ve ölüm
halinde, o aya ait peşin ödenen kısmı geri alınamayacak, bu iki hal dışında
her ne suretle olursa olsun peşin alınan aylıklar tahsil edilecektir.
Anayasanın Başlangıç bölümünde “Kuvvetler
ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip,
belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı
medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve
kanunlarda bulunduğu, ... her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve
hürriyetlerden eşitlik ve adalet gereklerince yararlanarak … hukuk düzeni
içinde onurlu bir hayat sürdürme ... hak ve yetkisine doğuştan sahip
olduğu”, yine 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin, demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiş, 10. maddesinde; herkesin, dil,
ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye,
aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı vurgulanmış, 55.
maddesinde ise, ücretin emeğin karşılığı olduğu, Devletin, çalışanların
yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal
yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alacağı öngörülmüştür.
Hukuk Devleti, en kısa tanımıyla, vatandaşların
hukuki güvenlik içinde bulundukları, Devletin eylem ve işlemlerinin hukuk
kurallarına bağlı olduğu bir sistemi ifade eder. Anayasa Mahkemesinin çoğu
kararlarında Hukuk Devleti; “insan haklarına saygılı ve hakları koruyucu
adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü
sayan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet”
şeklinde tanımlanmıştır.
Anayasanın 55. maddesinin gerekçesinde ise, “Bu
madde, bütün çalışanlara, çalışmalarının karşılığı olarak ödenecek olan
ücret, aylık ikramiyeler ve sosyal yardımları belli esasa dayandırılmasını
öngörmektedir. Bu esaslardan ilki, ücret, aylık, ikramiye ve sosyal
yardımlar ancak “fiilen çalışma” karşılığı olarak ödenecektir, bunun içinde
iş süreleri, iş verimi, değeri ve niteliği dikkate alınacaktır. İkinci
esas, kamu kesiminde çalışanlar ile özel kesimde çalışanlar arasında ister
işçi ister memur olsunlar ücret, aylık, ikramiye ve sosyal yardımlar
bakımından hakkaniyet ve denge sağlanmasıdır. Fiilen çalışmadan amaçlanan,
çalışmada geçmeyen süreler için ödeme yapılmamasıdır. Bunu sağlayacak
sistemin usulü, tesis edileceği kanunda gösterilecektir.” açıklaması yer
almıştır.
Anayasanın 75. maddesinde, milletvekilliği
sıfatının seçimle kazanılacağı hükme bağlanmışsa da; milletvekilliğinin
kazanılma veya başlangıç zamanı konusunda Anayasada bir hüküm
bulunmamaktadır.
Anayasanın 77. maddesinde ise, yenilenmesine karar
verilen Meclisin yetkilerinin yeni Meclisin seçilmesine kadar süreceği
hükmü yer almıştır.
2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanununun 36.
maddesinde yer alan, milletvekili seçilenlere il seçim kurulu tarafından
milletvekili seçildiklerine dair derhal bir tutanak verileceği hükmü esas
alındığında; milletvekilliği sıfatının bu tutanağın verildiği anda iktisap
edileceği kabul edilebilecektir.
Milletvekilliği sıfatının kazanıldığı anın,
Anayasanın 81. maddesi uyarınca ant içme zamanı olduğu ya da 94. maddesi
uyarınca Meclis Başkanlık Divanı oluşturuluncaya kadar eski
milletvekillerinin milletvekilliği sıfatının devam ettiği de düşünülebilir.
Ancak bu görüş kabul edilirse; bu durum, seçimin yapılmasından ant içme veya
Meclis Başkanlık Divanının oluşturulmasına kadar geçecek sürede aynı seçim
çevresinde çift milletvekili bulunması sonucunu doğurur ki, bu da
Anayasa’nın 75. maddesinde yer alan, “Türkiye Büyük Millet Meclisi genel
oyla seçilen beşyüzelli milletvekilinden oluşur” hükmüne aykırılık teşkil
edecek ve hukuken mümkün olmayan bir durum ortaya çıkacaktır.
Esasen, Anayasanın 77. maddesinin amacının,
yenilenmesine karar verilen Meclisin herhangi bir nedenle toplanmasının
gerekmesi halinde bir boşluk ortaya çıkmaması, henüz yeni milletvekilleri
seçilmemiş olduğundan hizmetin devamlılığı açısından bir sakınca doğmaması
olduğu göz önüne alındığında; yeni milletvekillerinin seçildiği tarihte bu
sakınca da ortadan kalkacaktır.
Şu halde, yeni seçilen milletvekillerinin milletvekilliği
sıfatını kazandıkları anın, seçimin sonuçlanması ile il seçim kurulları
tarafından kendilerine tutanak verildiği an olduğunun kabulü gerekecektir.
Dolayısıyla, çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde yapılacak
yeni seçimlerde aday olmayan veya aday olup da seçilemeyenlerin
milletvekilliği sıfatı da bu an itibariyle sona erecektir. Bu durumda
olanlara, belirtilen andan sonrasına ilişkin olarak peşin ödenmiş olan
ödenek ve yollukların fiili bir çalışma karşılığı olmadığı, kamu yararı ve
hizmet gerekleri bakımından hukuken kabul edilebilir bir sebebe de
dayanmadığı açıktır.
Bu itibarla, bakılan uyuşmazlıkta uygulanacak kural
niteliğinde bulunan, süresi kanunla belirlenen bir göreve seçilme yoluyla
TBMM Üyeliği sıfatını iktisap edenlere çeşitli sebeplerle seçimlerin
yenilenmesi kararının alınmasından sonra peşin olarak ödenen üç aylık
ödenek ve yollukların, seçimlerin yenilenmesinden sonra TBMM Üyeliği sıfatı
sona erenlerden geri alınmasını engelleyen 3671 sayılı Kanunun 6.
maddesinde yer alan “ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi”
ibaresinin, Anayasanın Başlangıç bölümüne, 2. maddesinde öngörülen hukuk
devleti ilkesine, 10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesi ile hiçbir
kişiye aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı kuralına ve
“Ücrette Adalet Sağlanması” başlıklı 55. maddesinde öngörülen, ücretin
emeğin karşılığı olduğu ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 3671 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanunun
“Hak Kazanma ve Ödeme” başlıklı 6. maddesinin 3. cümlesinde yer alan, “ve
çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi” ibaresinin Anayasanın
Başlangıç bölümüne, 2., 10., ve 55. maddelerine aykırı olduğu kanısına
varıldığından, anılan madde hükmünde geçen söz konusu ibarenin iptali
istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına, 08.04.2009 tarihinde
oybirliği ile karar verildi.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin
Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanun’un itiraz konusu ibareyi de
içeren 6. maddesi şöyledir:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri
bu sıfatı iktisap ettikleri aydan itibaren, bu Kanunda belirtilen ödeneklere
ve yolluklara hak kazanırlar. Herhangi bir nedenle Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliği sıfatı kalkanların istihkakları, bu sıfatın kalktığı ayı
takip eden aybaşından itibaren verilmez. Ancak, ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde önceden
aldıkları üç aylık ödenek ve yolluklar geri alınmaz. Aylık ödenek ve
yollukların üç aylığı peşin olarak ve çekle ödenir.”
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa
Kuralları
Başvuru kararında Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 10. ve
55. maddelerine dayanılmış, 86. maddesi ise
ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8.
maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet
ERTEN, Cafer ŞAT, A. Necmi ÖZLER, Serdar
ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra
Ayla PERKTAŞ’ın katılmalarıyla 9.9.2009 günü
yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına
ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa
kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, Anayasa’nın 55. maddesinde ücretin emeğin karşılığı
olduğu kuralı ile Devletin çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir
ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için
gerekli tedbirleri alacağı kuralının yer aldığı, Devletin temel organları
içerisinde sayılan yasama, yürütme ve yargı erkinde atama ve seçilme yoluyla
göreve gelenlerin ortak amacının kamu yararı olduğunun kuşkusuz
olduğu, fiilen çalışma karşılığı
ödenecek aylık ve ödeneklerin miktarı ile ödenme şeklinin yasalarla
düzenlendiği ve ilke olarak kamu görevlilerine peşin ödeme yapıldığı, 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 164. maddesinde memurlara aylıklarının
peşin olarak ödeneceği ve emekliye ayrılma ile ölüm hallerinde o aya
ilişkin peşin ödenen aylıkların geri alınmayacağı hükmünün bulunduğu, 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 145. maddesi ile 2802
sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 108. maddesinde de aynı hükme yer
verildiği, ölüm ve emekliye ayrılma halleri dışında her ne suretle olursa
olsun peşin ödenen aylıkların ilgililerden tahsil edildiği, TBMM üyeliği
sıfatının seçim yoluyla kazanıldığı, seçimlerin yenilenmesi kararı
alındıktan sonra ödenen üç aylık ödenek ve yollukların seçimlerden sonra
TBMM üyeliği sıfatı sona erenlerden geri alınmasını engelleyen itiraz
konusu kuralın Anayasa’nın Başlangıç bölümüne ve 2.,
10. ve 55. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi
yasaların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü’nün Anayasa’ya
aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere
dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile
de Anayasa’ya aykırılık incelemesi yapabileceğinden, iptali istenen kuralla
ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 86. maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır.
3671 sayılı Yasa’nın
6. maddesinde, aylık ödenek ve yollukların üç aylığının peşin olarak ve
çekle ödeneceği, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin bu sıfatı iktisap
ettikleri aydan itibaren bu ödenek ve yolluklara hak kazanacakları ve bu
sıfatı herhangi bir nedenle kalkanların istihkaklarının bu sıfatın kalktığı
ayı takip eden aybaşından itibaren verilmeyeceği, ancak ölüm halinde ve
itiraz konusu ibareyi oluşturan “çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi”
halinde önceden ödenen üç aylık ödenek ve yollukların geri alınmayacağı
belirtilmiştir.
Anayasa’nın “Ücrette adalet sağlanması”
başlıklı 55. maddesinde “Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların
yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal
yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgarî ücretin
tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur.” denilmektedir. Anayasa’nın
55. maddesi, emeğin karşılıksız bırakılmamasını ve emeğin karşılığının
ücret olarak verilmesini amaçlamaktadır.
Anayasa’nın “Ödenek ve yolluklar” başlıklı 86.
maddesinde de “Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve
emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir. Ödeneğin aylık tutarı en yüksek
Devlet memurunun almakta olduğu miktarı, yolluk da ödenek miktarının
yarısını aşamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile bunların emeklileri T.C. Emekli Sandığı ile
ilgilendirilirler ve üyeliği sona erenlerin istekleri halinde ilgileri devam
eder. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine ödenecek ödenek ve yolluklar,
kendilerine T.C.Emekli
Sandığı tarafından bağlanan emekli aylığı ve benzeri ödemelerin kesilmesini
gerektirmez. Ödenek ve yollukların en çok üç aylığı önceden
ödenebilir.” hükmü yer almaktadır.
Anayasa’nın 86.
maddesi ile ödenek ve yolluklar konusunda yasa koyucuya tanınan takdir
yetkisi, 26.10.1990 günlü, 3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin
Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanun’la
ödenek ve yollukların üç aylığının peşin olarak ödenmesi yönünde
kullanılmış, ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde
önceden ödenen üç aylık ödenek ve yollukların ise geri alınmayacağı kabul
edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin
ödenek ve yolluklarının üç aylığının peşin olarak ödenmesinin öngörülmesi,
yasa koyucu tarafından ödenek ve yolluklar bakımından üçer aylık dönemlerin
esas alındığını göstermektedir. Bir başka deyişle Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerine ödeme yapılan her bir dönem, üç aylık bir süreyi kapsamakta
ve bu süre bir bütünlük arz etmektedir. Bu çerçevede, üç aylık bir döneme
ilişkin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine yapılan ödemenin
genel seçimin yenilenmesi halinde geri alınmaması, yasa koyucunun bu
konudaki takdirini yansıtmakta olup, emeğin karşılıksız bırakılmamasını
amaçlayan Anayasa’nın 55. maddesine aykırı bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 2.
maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiş, 10. maddesinde de herkesin dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye,
aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ile
idare makamlarının bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun
olarak hareket etmek zorunda oldukları ifade edilmiştir.
Anayasanın 10. maddesinde öngörülen
“yasa önünde eşitlik ilkesi”, hukuksal durumları aynı olanlar için söz
konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür.
Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunanlar kişilerin yasalar
karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve
ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi
kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin
çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı
kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi
kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları
gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı
kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin
geniş anlamda kamu görevlisi olarak kabul edilebilmesi mümkün olmakla
birlikte statülerinin ve görevlerinin özellikleri dolayısıyla diğer kamu
görevlilerinden farklı bir hukuki konumda bulundukları kuşkusuzdur. Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeliği statüsünün kazanılması ve kaybedilmesi, yasama
dokunulmazlığı, çalışma düzeni ve mali haklar gibi birçok konuda Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, kendilerine özgü hukuki konumlarına bağlı
olarak farklı kurallara tâbi tutulabilirler. Bu nedenle ödenek ve
yollukları Anayasa’da özel olarak düzenlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinin bu yönden diğer kamu görevlilerinden farklı kurallara tabi
tutulmasında “yasa önünde eşitlik ilkesi”ne aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle,
itiraz konusu kural Anayasa’nın 2., 10., 55. ve 86.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Fettah OTO, Serruh KALELİ,
Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN ve Erdal TERCAN bu
görüşe katılmamıştır.
İtiraz konusu kuralın Anayasa’nın Başlangıcı
ile ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
1- 7.5.2010
günlü, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca, 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile ilgili
gerekli düzenlemeler yapılmadan, Mahkeme’nin çalışıp çalışamayacağına
ilişkin ön meselenin incelenmesi sonucunda; Mahkeme’nin çalışmasına bir
engel bulunmadığına, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah
OTO, Zehra Ayla PERKTAŞ ile Celal Mümtaz AKINCI’nın,
gerekçesi 2010/68 esas sayılı dosyada belirtilen karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- 26.10.1990 günlü, 3671 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine
Dair Kanun’un 6. maddesinin üçüncü cümlesinde yer alan
”… ve çeşitli sebeplerle genel seçimin
yenilenmesi …” ibaresinin
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Fettah OTO, Serruh KALELİ,
Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN ile Erdal TERCAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3.2.2011 gününde
karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Fettah OTO
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan ALTAN
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek,
Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanun’un 6. maddesinde, “Türkiye Büyük Millet Meclisi
Üyeleri bu sıfatı iktisap ettikleri aydan itibaren, bu Kanunda belirtilen
ödenek ve yolluklara hak kazanırlar. Herhangi bir nedenle Türkiye Büyük
Millet Meclisi Üyeliği sıfatı kalkanların istihkakları, bu sıfatın kalktığı
ayı takip eden aybaşından itibaren verilmez. Ancak, ölüm ve çeşitli
sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç aylık
ödenek ve yolluklar geri alınmaz. Aylık, ödenek ve yollukların üç aylığı
peşin olarak çekle ödenir” denilmiş,
itiraz başvurusunda bulunan Danıştay Onbirinci
Daire tarafından bu kuralın “ve çeşitli sebeplerle genel seçimin
yenilenmesi” bölümünün, böyle bir durumda, TBMM üyelerinin önceden
aldıkları üç aylık ödenek ve yolluklarının geri alınmamasının, Anayasa’ya
aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenmiştir.
Anayasa’nın ödenek ve yolluklara ilişkin 86.
maddesinin, 2.11.2001 günlü 4720 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki
birinci fıkrası, “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin
ödenek ve yollukları kanunla düzenlenir. Ödeneğin aylık tutarı en yüksek
Devlet memurunun almakta olduğu miktarı, yolluk da ödenek miktarının
yarısını aşamaz” biçimindeyken, değişiklikten sonra “Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek yolluk ve emeklilik işlemleri
kanunla düzenlenir. Ödeneğin aylık tutarı, en yüksek Devlet memurunun
almakta olduğu miktarı, yolluk da ödenek miktarının yarısını aşamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile bunların emeklileri T.C. Emekli
Sandığı ile ilgilendirilirler ve üyeliği sona erenlerin istekleri halinde
ilgileri devam eder” şeklini almış, böylece TBMM üyelerinin yalnız
ödenek ve yollukları değil emeklilik hakları da Anayasal güvenceye
kavuşturulmuştur. Bu değişikliğin nedeni ise TBMM üyeleri
ile ilgili olarak T.C. Emekli Sandığı’nın öbür iştirakçilerine göre farklı
düzenlemeler getiren dokuz yasanın (25.2.1966 günlü, 751 sayılı; 8.7.1971
günlü ve 1425 sayılı; 25.12.1979 günlü, 2254 sayılı; 7.5.1986 günlü, 3284
sayılı; 21.4.1988 günlü, 3430 sayılı; 26.10.1990 günlü, 3671 sayılı;
3.12.1992 günlü, 3855 sayılı; 24.11.1994 günlü, 4049 sayılı; 4.4.1995 günlü
4104 sayılı) konuya ilişkin kurallarının, söz konusu kişilerin, öteki
iştirakçilerin hiçbirisi için tanınmayan bazı imtiyazlarla donatılmalarının
eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açtığı gerekçesiyle Anayasa’nın “eşitlik”
ilkesine aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olmasıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin pek çok kararında
belirtildiği gibi, Anayasa’nın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri
arasında sayılan hukuk devleti ilkesinin gereği olarak yasa koyucu, sadece
Anayasa ve yasalara değil, onların da üstünde bulunan ve zaman içinde
evrensel bir özellik kazanıp, çağdaş demokrasilerde ortak değerler olarak
kabul gören hukukun genel ilkelerine de uymakla yükümlüdür. Bu nedenle bir kuralın, Anayasa Mahkemesi
tarafından verilen iptal kararının etkisiz kılınması amacıyla Anayasa’ya
taşınması, o kuralın Anayasal meşruiyetini sağlasa da “eşitlik” gibi
hukukun genel ilkeleri arasında yer alan bir ilkeye aykırılığını ortadan
kaldıramaz. Bunun sonucu olarak da her alanda eşitlik temelinde, adaletli
bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdürmekle yükümlü olan hukuk
devletinin varlığından söz edilemez.
Anayasa’nın 10. maddesinde herkesin dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle
ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye,
zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ve idare
makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak
hareket etmek zorunda oldukları, 55. maddesinde de ücretin emeğin karşılığı
olduğu belirtilmiştir. 55.
maddenin gerekçesinde ise “Bu
madde, bütün çalışanlara, çalışmalarının karşılığı olarak ödenecek olan
ücret, aylık ikramiyeler ve sosyal yardımların belli esasa dayandırılmasını
öngörmektedir. Bu esaslardan ilki, ücret, aylık, ikramiye ve sosyal
yardımlar ancak “fiilen çalışma” karşılığı ödenecektir, bunun için de iş
süreleri, işin verimi ve değeri ve niteliği dikkate alınacaktır. İkinci
esas, kamu kesiminde çalışanlar ile özel kesimde çalışanlar arasında ister
işçi, ister memur olsunlar ücret, aylık, ikramiye ve sosyal yardımlar
bakımından hakkaniyet ve denge sağlamasıdır. Amaçlanan fiilen çalışılmadan
çalışmada geçmeyen süreler için ödeme yapılmamasıdır.” Milletvekillerinin aldıkları
ödenek ve yollukların da bu madde ve gerekçesinde belirtilen ücret
kapsamında bulunduğu ve fiilen çalışmalarının karşılığı olduğu açıktır.
Buna göre, TBMM üyeliği sıfatının sona ermesinden sonra çalışılmayan bir
süreye ait mali hakların, ödenmemesi, ödenmiş ise geri alınması gerekir.
Anayasa’da milletvekilleri için getirilen farklı düzenlemelerin amacının,
onlara eşitlik ilkesini ihlâl edecek biçimde ayrıcalık ve imtiyaz tanınması
değil, ulusu temsil etme görevlerinin gereği gibi yerine getirilmesi
olduğunda duraksamaya yer yoktur. Bu durumda, milletvekilliği sıfatı sona
erenlerin, bu görevle ilişkilerinin kesilmesine karşın, önceden aldıkları
üç aylık ödenek ve yolluklarının geri alınmamasının, Anayasal meşruiyeti
bulunmadığı gibi hak, adalet ve eşitlik bağlamında hukukun genel
ilkeleriyle de bağdaşır bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle TBMM üyelerine fiilen
çalışmadıkları dönem için yapılan ve onların diğer çalışanların sahip
olmadıkları bir ayrıcalık ve imtiyazdan yararlanmalarına yol açan
ödemelerin kaynağını oluşturan ve Anayasa’nın 2.,
10. ve 55. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılan itiraz konusu kuralın
iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
Üye
Fettah
OTO
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
KARŞI OY
Anayasa’nın “Ödenek ve Yolluklar” başlıklı 86.
maddesinde, TBMM üyelerinin ödenek ve yolluklarının üst sınırları
belirtilmek suretiyle kanunla düzenleneceği ve en çok üç aylığının önceden
ödenebileceği kurala bağlanmıştır.
Genel olarak bir iş için ayrılan belirli bir parayı
ve tahsisatı ifade eden “ödenek” kavramı kamu personeli hukuku yönünden,
devlet personel sisteminde kimi kamu görevlilerine, görevin niteliğine
bağlı olarak her ay brüt aylıklarının ya da en yüksek devlet memuru
aylığının belli bir oranında aylıkları dışında ödenen para olarak
tanımlanmaktadır.
Milletvekilleri, seçilmeleri, görev ve yetkileri,
yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlıkları gibi Anayasa’da yer alan özel
kurallara tâbi olan ve geniş anlamda kamu görevlisi olarak
nitelendirilebilecek kişilerdir.
Bir kamu görevlisinin, görevini ifa için sürekli
veya geçici olarak görev yerlerinden ayrılmaları halinde kendilerine ödenen
yol giderleri ve gündelikler “yolluk” olarak adlandırılmaktadır.
İtiraz konusu kuralda, ödenek ve yolluklarını üç
aylık peşin olarak alan TBMM üyelerinin ölüm ve çeşitli sebeplerle genel
seçimin yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç aylık ödenek ve
yollukların geri alınamayacağı düzenlenmiştir.
Milletvekillerine ödenen ödenek ve yolluklar,
milletvekillerinin mali hakları kapsamında yer almakta olup bu hakların
milletvekilliği statüsünden kaynaklandığı, bu statünün devamı süresince söz
konusu ödenek ve yolluklara hak kazanılmış olacağı kuşkusuzdur.
Anayasa’nın 55. maddesinde, ücretin emeğin
karşılığı olduğu açıkça belirtilmiştir. Ücretin emeğin karşılığı olması ve
fiilen çalışma karşılığı ödenmesi hususları gözetildiğinde TBMM statüsünün
sona ermesinden sonra, bu statüye bağlı bir çalışma ve emekten söz
edilemeyeceği gibi, bulunulmayan bir statüye ve çalışılmayan bir süreye ait
mali haktan da bahsedilemez. Önceden ödenmiş de olsa, ödemeye esas olan
statünün kaybından sonraki aylar için bu statüye bağlı olarak yapılan
ödemelerin Anayasa’da öngörülen emeğin karşılığı olduğundan söz edilemez.
Öte yandan, yasaların adil kurallar içermesi ve
hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk
devleti olmanın bir gereğidir. Yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde
kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet ve
hakkaniyet ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir. Bu nedenle
çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde milletvekillerinin
önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yollukların geri alınamayacağını
öngören itiraz konusu kuralın hukuk devleti ilkesine açıkça aykırılık
oluşturur.
Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 2. ve 55. maddesine
aykırı olan itiraz konusu kuralın iptaline karar verilmesi gerekirken aksi
yönde oluşan çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
KARŞI OY
Danıştay Onbirinci
Dairesi itiraz başvurusunda; “ve çeşitli sebeplerle
genel seçimin yenilenmesi” halinde TBMM üyelerinin önceden aldıkları üç
aylık ödenek ve yollukların geri alınmamasını, Anayasa’ya aykırı bularak
iptalini istemiştir.
Anayasa’nın 55. maddesinde ücretin emeğin karşılığı
olduğu belirtilmiştir.
Anayasa’nın 86. maddesi, TBMM üyelerinin ödenek,
yolluk ve emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir.
Milletvekillerine tanınan bu mali haklar
milletvekilliği statüsünden dolayıdır. Statünün kaybından sonraki aylar
için bu statüye göre verilen ödemelerin iadesi gerekir.
Çağdaş demokratik rejimlerin temel ilkelerinden
biri olan “hukuk devleti” Anayasa’nın 2. maddesinde “Cumhuriyetin nitelikleri” arasında
sayılmıştır.
Gerek 1961 (m, 2) gerekse 1982 (m, 2) Anayasaları
Cumhuriyetin niteliklerini açıklarken Türkiye Cumhuriyetinin bir “Hukuk
Devleti” olduğunu belirtiyorlar. Hukuka bağlı bir devlete, egemenliğin
kullanılması da hukuk çerçevesi içindedir.
Anayasa madde 10’da “Herkes, dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din mezhep vb. sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” denilerek eşitlik ilkesi kabul
edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kuralın
Anayasa’nın 2, 10 ve 55. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği
düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
KARŞIOY GEREKÇESİ
İtiraz konusu kural, ödenek ve yolluklarını üç
aylık peşin olarak alan TBMM üyelerinin çeşitli sebeplerle genel seçimin
yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yollukların geri
alınamayacağını düzenlemektedir.
Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin
bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti,
insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem
ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini
bağlı sayan, yargı denetimine açık, Anayasa’nın ve yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri
bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Milletvekillerine ödenen ödenek ve yolluklar,
milletvekillerinin mali hakları kapsamında yer almaktadır ve
milletvekilliği statüsünden kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle bu
statünün devamı süresince söz konusu ödenek ve yolluklara hak kazanılmış
olmaktadır. Bu nedenle ödenek ve yollukları, milletvekilliği statüsüne
bağlı mali haklar olarak nitelendirmek de mümkündür. Ödenek ve yollukların
hak edilmesi, milletvekili statüsünde bulunulmasına bağlı olduğundan, bu
statünün sona ermesinden sonra bu statüye bağlı bir ödeme yapılması
olanaklı değildir. Bu anlamda yapılan ödemenin tarihinin de bir önemi
bulunmamaktadır. İlgiliye milletvekili iken ödeme yapılmış olsa dahi ödeme
konusu mali hakların milletvekili statüsünün kalktığı tarihten sonraki
aylara ait olması halinde, söz konusu statünün kaybı ile birlikte önceden
yapılan ödemenin dayanağı ortadan kalkmış olmaktadır. Hukuki dayanağının
ortadan kalkması ise ilgililerin hak etmedikleri ödenek ve yollukların iadesini
gerektirir.
Anayasa’nın “Ücrette adalet sağlanması” başlıklı
55. maddesi şöyledir: “Ücret emeğin
karşılığıdır.
Devlet,
çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer
sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.
Asgarî
ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu
da gözönünde bulundurulur.”
Anayasa’nın 55. maddesinin asıl olarak kamu ve özel
kesim çalışanlarına yönelik olması, ‘ücretin, emeğin karşılığı” olduğu
yolundaki genel kuralın milletvekilleri yönünden de geçerli olmasına bir
engel oluşturmamaktadır. Anayasa’nın 55. maddesinin “Ücret ve aylık, emeğin karşılığıdır”
şeklinde Danışma Meclisi’nden geçen ilk halinde yer alan “ve aylık,”
ibaresinin Milli Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu’nca madde metninden
çıkarılmasına gerekçe olarak gösterilen, her türlü ödemenin ücret kapsamına
girdiği hususu da bu yaklaşımın doğruluğunu teyit etmektedir: “…bu fıkranın içeriği yönünden ‘ücret’
sözcüğü içinde, çalışma ve emek karşılığı olan aylık gibi her türlü
ödemeler de öngörüldüğünden, birinci fıkrada yer alan ‘ve aylık’ sözcükleri metinden
çıkarılmıştır.”
55. maddenin gerekçesinde de şu hususlar
belirtilmiştir:“Bu madde, bütün
çalışanlara, çalışmalarının karşılığı olarak ödenecek olan ücret, aylık
ikramiyeler ve sosyal yardımların belli esasa dayandırılmasını
öngörmektedir.
Bu esaslardan ilki, ücret, aylık, ikramiye ve
sosyal yardımlar ancak “fiilen çalışma” karşılığı ödenecektir, bunun
için de iş süreleri, işin verimi ve değeri ve niteliği dikkate alınacaktır.
İkinci
esas, kamu kesiminde çalışanlar ile özel kesimde çalışanlar arasında ister
işçi, ister memur olsunlar ücret, aylık, ikramiye ve sosyal yardımlar
bakımından hakkaniyet ve denge sağlamasıdır.
Amaçlanan fiilen çalışılmadan çalışmada geçmeyen
süreler için ödeme yapılmamasıdır. Bunu
sağlayacak sistemin usul tesis edileceği kanunda gösterilecektir…”
Milletvekillerine ödenen ödenek ve yolluklar da bu
anlamda ücret kapsamına girmektedir.
Ücretin emeğin karşılığı olması ve fiilen çalışma
karşılığı ödenmesi hususları dikkate alındığında TBMM statüsünün sona
ermesinden sonra, bu statüye bağlı bir çalışma ve emekten söz
edilemeyeceğinden, bulunulmayan bir statüye ve çalışılmayan bir süreye ait
mali haktan bahsedilemeyecektir. Bu nedenle, önceden ödenmiş de olsa, ödemeye
esas olan statünün kaybından sonraki aylar için bu statüye bağlı olarak
yapılan ödemelerin iadesi gerekir.
Çeşitli sebeplerle genel seçimin
yenilenmesi halinde milletvekillerinin önceden aldıkları üç aylık ödenek ve
yollukların geri alınmayacağı yolundaki itiraz konusu kural,
milletvekillerinin bu statülerinin sona ermesinden sonraki aylara ilişkin
ödenek ve yollukları da kapsayabilecek nitelikte olduğundan, milletvekili
olarak çalışmadıkları aylar için herhangi bir emeklerinden ve bu
emeklerinin karşılığı bir ücretten söz edilebilmesi olanaklı değildir.
Anayasa’nın 10. maddesinde de
herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din,
mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu,
hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet
organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik
ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları belirtilmiştir.
TBMM üyelerinin yaptıkları görevin önemi, ödenek ve
yolluklarının farklı bir düzenlemeye tabi tutulmasını haklı kılmakta ise de
bu görev sonrasında kendilerine ayrıcalık tanınması kabul edilmemektedir.
TBMM üyelerine ayrıcalıklı uygulamanın tipik örneğini oluşturan emeklilik
yönünden farklı kurallara tabi tutulmalarına ilişkin yasal düzenlemeler
hakkında daha önce Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararlarının
gerekçesini de bu husus oluşturmaktadır.
Milletvekilliği hizmeti ve sıfatı son bulmuş
kişilerin, artık farklı bir statü içinde değerlendirilebilmelerine olanak
bulunmamaktadır.
Milletvekilliği görevinin yerine getirilmesine
ilişkin olmayan ve fakat TBMM üyelerinin imtiyazlı bir durumdan
yararlanmaları sonucunu doğuracak şekilde ve diğer çalışanlardan farklı
olarak, çalışmadıkları aylara ilişkin ödenek ve yolluk almalarını sağlayan
itiraz konusu kural Anayasanın 10. maddesine aykırı bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin önceki kararlarında da
milletvekilleri yönünden bu statüleri sona erdikten sonraki dönemler için
getirilecek ayrıcalık niteliğindeki düzenlemeler Anayasa’ya aykırı
bulunarak iptal edilmişlerdir. Belirtilen kararlarda dayanılan
gerekçelerden itiraz konusu kural yönünden ayrılınmasını
gerektiren bir durum da bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kuralın
Anayasa’nın 2., 10. ve 55. maddelerine aykırı
olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye
Alparslan
ALTAN
MUHALEFET ŞERHİ
22.07.2007 tarihinde yapılacak genel seçim öncesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine
15.07.2007 tarihinde üç aylık dönem için peşin olarak ödenek ve yolluk
ödemesi yapılmış, bu işlemin iptali talebiyle dava açılmış ve davaya bakan
mahkeme, 3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk
ve Emekliliklerine Dair Kanun’un 6.
maddesini olaya uygulanacak kural
olarak belirlemiş; ancak bu kuralın üçüncü cümlesinde yer alan “…. ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi …”
ibaresini, Anayasa’nın 2.,10. ve 55. maddelerine
aykırı bularak, iptali talebiyle başvurmuştur.
İptali talep edilen ibarenin de yer aldığı 3671 sayılı Kanun’un 6. maddesi şu şekildedir:
“ Madde 6
- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri bu sıfatı iktisap ettikleri aydan
itibaren, bu Kanunda belirtilen ödenek ve yolluklara hak kazanırlar.
Herhangi bir nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sıfatı
kalkanların istihkakları, bu sıfatın kalktığı ayı takip eden aybaşından
itibaren verilmez. Ancak, ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimin
yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yolluklar geri
alınmaz. Aylık ödenek ve yollukların üç aylığı peşin olarak ve çekle
ödenir.”
Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerinin, ödenekleri ve yollukları Anayasa’nın 86. maddesinde
düzenlenmiş ve şu hükme yer verilmiştir:
“MADDE 86- Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinin ödenek, yolluk ve emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir….
Ödenek ve yollukların en çok üç
aylığı önceden ödenebilir.”
Anayasada yer alan bu hükmün gereği olarak
milletvekillerinin ödenek, yolluk ve emeklilik işlemlerini düzenlemek
amacıyla 3671 sayılı Kanun kabul edilmiştir. Söz konusu Kanun’un 6. maddesinde de,
milletvekillerinin ödenek ve yolluklarını ne zaman almaya hak
kazanacakları, ödenmesi ve yapılan ödemelerin hangi hallerde geri alınmayacağı
düzenlenmiştir. Bu kapsamda, çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi
halinde de ödenen üç aylık ödenek ve yollukların geri alınmayacağı
öngörülmüştür.
Anayasa m.2’de düzenlenen
hukuk devleti ilkesi, temel hak ve özgürlüklere dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup, güçlendiren, her alanda eşitliği gözeten, adaletli
bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini görevli sayan, hukuk
güvenliğini sağlayan, Anayasa ve temel hukuk kurallarıyla kendini bağlı
sayan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlet
olarak kabul edilmektedir.
Anayasa m.10’da “Herkes,
dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve
benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” denilerek
eşitlik ilkesi kabul edilmiştir.
Anayasa’nın ücrete ilişkin 55. maddesinde ise
“ücret emeğin karşılığıdır” denilmiştir.
Ücrete ilişkin bu madde, bir yönüyle verilen emek karşılığında bir
ücret ödenmesini düzenlerken, diğer yönüyle de, ödenen bir ücret karşılığında
emek sarfedilmesi gerektiğini de ifade
etmektedir. Nitekim, 55. maddenin gerekçesinde, “bu madde, bütün çalışanlara,
çalışmalarının karşılığı olarak ödenecek olan ücret, aylık ikramiyeler ve
sosyal yardımların belli esasa dayandırılmasını öngörmektedir. Bu
esaslardan ilki, ücret, aylık, ikramiye ve sosyal yardımlar ancak “fiilen
çalışma” karşılığı ödenecektir….” Amaçlanan fiilen
çalışılmadan çalışmada geçmeyen süreler için ödeme yapılmamasıdır…”
denilmektedir.
Bu açıdan, verilen bir emek karşılığı nasıl ki,
emek sahibine bir ücret ödenmesi onun hakkı ise, ödenen bir ücret karşılığı emek sarfedilmesi de aynı şekilde, o kişi açısından bir
görev; ücret ödeyen açısından da, çalışandan emeğin sarfedilmesini
istemek bir hak olarak kabul edilmelidir. Söz konusu 55. maddede düzenlenen
kural çerçevesinde herkes eşittir. Hiç şüphesiz, çalışanın eğitim
seviyesine, uzmanlığına, kıdemine, işin niteliğine vb. bağlı olarak farklı
miktarlarda ücret ödenebilir, farklı mali haklar sağlanabilir. Ancak, bu
durum, ücretin emek karşılığı olduğu temel kuralını değiştirmemelidir.
Milletvekillerine ödenen ödenek ve yolluklar da,
söz konusu maddede geçen ücret kavramına dahil
sayılmalıdır. Milletvekillerine, maaş veya ücret değil de, “ödenek” adı
altında ödeme yapılması, bu kuralın dışına çıkılmasını gerektirmemelidir.
Keza, milletvekillerine ödenek dışında ayrıca yolluk ödenmesi de m. 55’in
dışına çıkılmasını gerektiren bir durum sayılmamalıdır. Anayasa m.86’da ve
3671 sayılı Kanun m.6’da milletvekillerinin ödenek ve yollukları için
getirilen özel hükümlerin, milletvekillerine, eşitlik ilkesini ihlal etmeyi
haklı kılacak şekilde, emek karşılığı olmayan bir para ödenmesini ve bu
şekilde imtiyaz tanınmasını sağlamak için değil, milletin vekili olarak
temsil görevlerini daha iyi yerine getirebilmelerini sağlamak için kabul
edildiği açıktır. Milletvekillerinin görevlerinin sona ermesinden sonra
ise, bu farklılığı haklı kılacak bir durum kalmamaktadır. Diğer kamu
görevlileri de, aynı şekilde, görevleri sona erdikten sonraki dönem için
yapılan ödemeleri iade etmek zorunda kalmaktadırlar.
Kamu görevlilerine yapılan aylık ödemelerinin hangi
hallerde geri istenmeyeceği ilgili kanunlarında belirtilmiştir: Buna göre
örneğin: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu m. 164’de “ Memurlara aylıkları her ayın başında
peşin ödenir. Emekliye ayrılma ve ölüm hallerinde o aya ait peşin ödenen
aylık geri alınmaz.”
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu
m. 145’de: “Subay, astsubay ve askeri
öğrencilerin aylık ve harçlıkları, her ayın başında peşin olarak ödenir. –
Emekliye ayrılma ve ölüm hallerinde, o aya ait peşin ödenen aylık veya
harçlık geri alınmaz.”
2802 sayılı Hakimler ve
Savcılar Kanunu m. 108’de: Aylık ve
ödenekler her ayın başında peşin olarak ödenir. -
Emekliye ayrılma ve ölüm hallerinde o aya ait peşin ödenen aylık ve
ödenekler geri alınmaz.”
denilmektedir.
Görüldüğü gibi, diğer kamu görevlilerinde emekliye
ayrılma ve ölüm halinde o aya ait peşin ödenen aylık ve ödeneğin geri
alınmayacağı, bu hallerin dışındaki, görevden ayrılma yahut diğer sona erme
hallerinde ise peşin ödenen aylık yahut ücretin geri istenmesi kabul
edilmiştir. Aynı şekilde milletvekillerinde de peşin ödenen ödenek ve yolluğun
ölüm halinde geri istenmeyeceği kabul edilmiş, bu açıdan diğer kamu
görevlileri ile paralel bir durum öngörülmüştür. Buna karşılık, genel
seçimlerin yenilenmesi halinde de, milletvekilliği görevi sona ermekle
birlikte, bu durum, nitelik olarak ölüm veya emekliye ayrılma ile aynı
değildir. O nedenle,
milletvekillerine görevin sona ermesi halinde, diğer kamu görevlilerine
nazaran bir ayrıcalık sağlanmış olmaktadır. Bu açıdan da, milletvekillerine
peşin ödenen üç aylık ödenek ve yolluğun geri alınmayacağına ilişkin kural
eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, 3671 sayılı
Kanun’un 6. maddesindeki “…ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi”
ifadesinin, Anayasa’nın 2., 10. ve 55. maddelerine
aykırı olduğu ve iptali gerektiği kanaatinde olduğumdan, çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye
Erdal
TERCAN
|