Anayasa Mahkemesi
Başkanlığından:
Esas Sayısı
: 2008/44
Karar Sayısı
: 2011/21
Karar Günü :
20.1.2011
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1- Ankara 9. İdare Mahkemesi (Esas Sayısı:
2008/44)
2- Şanlıurfa 3. Asliye Ceza Mahkemesi (Esas Sayısı: 2010/109)
İTİRAZLARIN KONUSU: 25.5.2005 günlü, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun;
1- 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi
ile (3) numaralı fıkrasının son cümlesinin,
2- 10. maddesinin,
3- 12. maddesinin,
4- Geçici 2. maddesinin,
Anayasa’nın 2., 5.,
10., 11., 12., 17., 20. ve 40. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir.
I- OLAY
Arşive alınan mahkumiyet
kararlarının arşiv kayıtlarından çıkartılması istemiyle açılan davalarda, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu
kanısına varan Mahkemeler, iptalleri için başvurmuşlardır.
II- İTİRAZLARIN GEREKÇESİ
A- Ankara 9. İdare Mahkemesinin
Başvuru Kararının Gerekçe Bölümü Şöyledir:
“01.06.2005 tarih ve
25832 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5352 sayılı Adli
Sicil Kanununun 9. maddesinin l/a bendinde “adli sicildeki bilgiler cezanın
veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması halinde Adli Sicil ve
İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek arşiv kaydına alınır” aynı maddenin
3. bendinin son cümlesinde “Adli para cezasına mahkumiyet hükümleri ile
cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adli sicil kaydına alınmadan
doğrudan arşive kaydedilir.” ve yine aynı Kanunun 12. maddesinin 1.
bendinde ise, “Arşiv bilgileri ilgilinin ölümü üzerine ve her halde kaydın
girildiği tarihten itibaren seksen yılın geçmesiyle tamamen silinir”
hükümleri yer almıştır.
Hukuk, devleti bütün
faaliyetlerinde hukukun genel ilkeleri ile bağlayıcılığı ve üstünlüğü olan
Anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorundadır.
T.C Anayasasının 5.
maddesinde, kişilerin ve toplumun, refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak,
kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlandıran ekonomik ve sosyal
engelleri kaldırmak, insanın maddi varlığının gelişmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmak, yine Anayasanın 2. maddesinde sosyal hukuk
devleti niteliği vurgulanan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel amaç ve
görevleri arasında sayılmıştır.
Öte yandan, Anayasanın
“Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10. maddesinde, “Herkes, dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle
ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye
veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar.” hükmü yer almıştır.
T.C Anayasasının 11.
maddesinde de, “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını,
idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk
kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının
incelenmesinden, davacının, 1988 yılındaki evrakta sahtekarlık suçundan
dolayı 19.07.1991 tarih ve E: 1991/49, K:1991/81 sayılı Ankara 8. Ağır Ceza
Mahkemesinin kararıyla 1 ay müddetle hapis cezasına çarptırıldığı, Türk
Ceza Kanununun 59. maddesi uyarınca cezası 1/6 oranında indirildiği ve
neticeden 10.000 TL Ağır Para Cezası ile tecziyesine karar verildiği,
davacının 26.03.2003 tarihli dilekçesi üzerine Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesince 26.03.2003 tarih ve E:2003/56 kararı ile adli sicil
kaydının silinmesine karar verildiği, adli sicil kaydı silinen
davacının arşiv kaydına alındığı, bu arşiv kaydının silinmesi istemiyle
yaptığı başvurunun 26.01.2007 tarih ve 1712 sayılı Adalet Bakanlığı Adli
Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü işlemi ile reddedildiği
anlaşılmaktadır.
Olayda, davacının 1988
yılında işlediği suçtan dolayı 10.000 TL Ağır Para Cezası ile
cezalandırıldığı, 26.03.2003 tarih ve E:2003/56 sayılı Ankara 8. Ağır Ceza
Mahkemesi kararıyla Adli Sicil kaydının silindiği ve adli sicil kaydının
silinmesi ile işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasının
sağlanıp tekrar topluma kazandırılması amaçlanmış olduğuna göre, aynı
amacın arşiv kaydına alınmasına ilişkin 5352 sayılı Yasa hükümleri için de
gözetilmesi gerekecektir.
Her ne kadar Adli Sicil
Kanununda arşiv bilgilerinin kişinin kendisi veya vekaletnamede belirtilmiş
olmak koşuluyla vekili, Cumhuriyet başsavcılıkları, hakim veya mahkemeler
ve yetkili seçim kurulları tarafından istenebileceği belirtilmiş ise de,
Adli Sicil Kayıtlarında sicil kayıtları silinen kişilerin arşiv
kayıtlarının olduğu, arşiv sicil kayıtlarının hangi koşullarla silindiği
5352 sayılı Yasanın 12. maddesinde açıkça düzenlendiği ve bu arşiv kaydının
da ya ilgilinin ölümü ya da kaydın girildiği tarihten itibaren 80 yılın
geçmesiyle silineceği göz önüne alındığında, topluma kazandırma amacının
gerçekleştirilemeyeceği açıktır.
Bu durumda, adli sicil
kaydı silinen kişilerin Adli sicil bilgilerinin arşiv kaydına alınmasını ve
80 yıl boyunca arşiv kaydında tutulmasının, Anayasanın eşitlik ilkesine
aykırı olduğu ve insan haklarına saygılı, sosyal hukuk devleti ilkesini
ihlal ettiği anlaşıldığından, 01.06.2005 tarih ve 25832 sayılı Resmi
Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 9.
maddesinin l/a bendinde “adli sicildeki bilgiler; cezanın veya güvenlik
tedbirinin infazının tamamlanması halinde Adli Sicil ve İstatistik Genel
Müdürlüğünce silinerek arşiv kaydına alınır” aynı maddenin 3. bendinin son
cümlesinde “Adli para cezasına mahkumiyet hükümleri ile cezanın
ertelenmesine ilişkin hükümler, adli sicil kaydına alınmadan doğrudan
arşive kaydedilir.” Aynı Kanunun 12. maddesinin 1. bendinde ise, “Arşiv
bilgileri ilgilinin ölümü üzerine ve her halde kaydın girildiği tarihten
itibaren seksen yılın geçmesiyle tamamen silinir” hükümlerinin, Anayasanın
2., 5., 10. ve 11. maddelerine aykırılık oluşturmaktadır.
Yukarıda açıklanan
nedenlerle, 0l.06.2005 tarih ve 25832 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak
yürürlüğe giren 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 9. maddesinin l/a bendinde
“adli sicildeki bilgiler; cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması
halinde Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek arşiv kaydına
alınır” aynı maddenin 3. bendinin son cümlesinde “Adli para cezasına
mahkumiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adli sicil
kaydına alınmadan doğrudan arşive kaydedilir.” aynı Kanunun 12. maddesinin
1. bendinde ise, “Arşiv bilgileri ilgilinin ölümü üzerine ve her halde
kaydının girildiği tarihten itibaren seksen yılın geçmesiyle tamamen
silinir” hükümlerinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptali için Anayasa
Mahkemesine başvurulmasına, dosyada bulunan belgelerin onaylı birer
örneğinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine, kararın taraflara
tebliğine, 14.12.2.007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
B- Şanlıurfa 3. Asliye Ceza
Mahkemesinin Başvuru Kararının Gerekçe Bölümü Şöyledir:
“İncelenen evrak
kapsamına göre talep eden H.A.’nın silinmesini istediği arşiv kaydı 5352
sayılı Adli Sicil Kanunun geçici 2. maddesi ile Mülga 3682 sayılı Adli
Sicil Kanununun 8. maddesindeki şartların oluşması halinde madde
metinlerinde “Affa uğramış olsalar bile” ibaresi bulunan başta Anayasanın
76. maddesi ile bazı özel kanunlarda (2839sayılı Milletvekili Seçim Kanunun
11. maddesi, 657 s. K.nun 48. maddesi, 6136. s. K.7 .md.vb. gibi) sayılan
suç ve cezalar hakkında 5352 sayılı Adli Sicil Kanunun 10. maddesine
istinaden istenildiğinde verilmek üzere arşiv kaydına alınmasına, aynı Adli
Sicil Kanunu’nun 12. maddesine ilişkin olup 1993 yılında Özel Belgede
Sahtecilik suçundan erteli ceza alan ve aynı zamanda doktor olan talep
edenin adli sicil kaydını 11/07/2000 tarihinde İstanbul 5.Ağır Ceza
Mahkemesine müracaatı ile sildirmesine karşın talep dosyasında ayrıntılı
geçtiği üzere özetle, sonradan doktor olması ve yeniden suç işlememesine
karşın memuriyetinde tıpda uzmanlık sınavında ve hayatının her aşamasında
karşısına çıkarak kendisine mağdur ettiği ve bu durumun onurunu ve
vicdanını uzun yıllar rencide eden ve her an hatırladıkça sanki o
andaymışçasına pişmanlık ve üzüntü yaşadığından bahisle arşiv kaydının
silinmesini istediği anlaşılan olayda her ne kadar mahkememizin 08/07/2010
tarih ve 2010/121 değişik iş sayılı kararı ile talebi kabul edilmiş ve
arşiv kaydının silinmesine karar verilmiş ise de, 12.08.2010 tarih 2379
sayılı Adlı Sicil İstatistik Genel Müdürlüğünün yazısı üzerine Cumhuriyet
Savcılığının talebi uyarınca kararımızın kaldırılması talep edilmiş ise de,
Kararın kaldırılmasına
mesnet yapılan 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun geçici 2.maddesi ile arşiv
kaydına ilişkin 10. ve silinmesine ilişkin 12. maddelerinin;
a- Anayasamızın 5.
maddesindeki Devletin Temel Amaç ve Görevleri içinde sayılan kişilerin
sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette
sınırlamaların giderilmesi ilkesine, talep edenin doktor olması, toplumda
bir konumu olması, 1993 yılında işlemiş olduğu bir suçun erteleme
şartlarını karşılamasına, bir daha hiç bir suç işlememesine ve adli sicil
kaydının silinmesine karşın arşiv kaydında sürekli görünmesi nedeniyle
tayin, terfi, tıpta uzmanlık sınavı ve benzeri resmi işlemler nedeni ile
sürekli yüz kızartıcı mahiyette karşısına çıkması nedeni ile aykırı olması,
b- Anayasamızın 10/1.
maddesindeki herkesin kanun önünde ayrım gözetilmeksizin eşitliği ilkesi
ile 10/5. fıkrasındaki Devlet Organları ve İdare Makamlarının bütün
işlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda
olmaları ilkesine, (a) fıkrasında yazılı resmi işlemler için müracaat
etmesinde ve yükselmesinde sürekli karşısına getirilmesi nedeni ile eşit
şartlarda hayat yarışına katılmasına engel teşkil etmesi,
c- Anayasamızın 11/2.
fıkrasındaki kanunların Anayasaya aykırı olamayacağı ilkesine, (a) ve (b)
fıkralarındaki gerekçelerle aykırı olması,
d- Anayasamızın 12/1.
fıkrasındaki herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez,
vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olması ilkesine, (a) ve
(b)fıkralarındaki gerekçelerle aykırı olması,
e- Anayasamızın 17/1.
fıkrasındaki herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakkına sahip olması ilkesine, (a) ve (b) fıkralarındaki gerekçelerle
aykırı olması,
f- Anayasamızın 20/3.
fıkrasındaki herkesin kendisi ile ilgili verilerin silinmesini talep etme
ilkesine, (a) ve (b) fıkralarındaki gerekçelerle aykırı olması,
g- Anayasamızın 40/1.
fıkrasındaki Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyeti ihlal eden herkesin
yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme
hakkına sahip olma ilkesine, (a) ve (b) fıkralarındaki gerekçelerle aykırı
olması nedenleri ile aykırılık teşkil ettiği,
Kaldı ki 2709 sayılı 1982
Anayasasının 76. maddesi lafzi ve ga-i yorumunda adli sicil kaydının
silinmesi koşulları oluşmayan ilgili süreleri suç işleme tarihinden
itibaren henüz dolmayan kişilerin işledikleri bir kısım suçlara yönelik
affa uğramış olsalar bile millet vekili seçilemeyeceklerine yönelik olup,
ömür boyu arşiv kaydında bulunduğundan bahisle ilk defa suç işledikten
sonra kalan ömürlerinde suç işlemeyerek topluma yeniden uyum sağlayan ve
kazandırılan insanları kapsamamaktadır. Aksini düşünmek bir insanın bir
defa 76. maddeye giren suçlardan birini işledikten sonra, ömür boyu
milletvekili seçilememe, 657 sayılı Yasa gereği memur olamama ve benzeri
kısıtlamaları gündeme getirebileceğinden, ayrıca ilk defa suç işledikten
sonra yeniden suç işleyen insanla arasındaki ayrımı ortadan kaldıracağından
eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edecektir ve bu durumda yeniden suç
işleyen insanla arasında hiç bir ayrım kalmadığını gören bir kısım insanlar
madem farkımız yok yeniden suç işleyebilirim diye düşünebilecektir.
Profesör Doktor Faruk
EREM’in “Bir Ceza Avukatının Anıları” isimli kitabının ön sözünde de
belirttiği üzere “Suçluyu kazıyınız, altından insan çıkar” sözünden de
anlaşılacağı üzere neticede herkes insan olup bir defa suç işledi diye,
adli sicil kaydından çıkarılması koşulları oluşmasına karşın, arşiv kaydında
ömür boyu sabıkalı görülmesini sağlamak Anayasanın yukarıda belirtilen
ilgili maddelerine aykırılık teşkil edebilecek, insanlık onurunu
zedeleyebilecek mahiyette görülmüş olduğundan 2709 sayılı 1982 Anayasasının
152/1. fıkrası gereği Anayasa Mahkemesine müracaat ve vereceği karara kadar
davanın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekmiştir.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
1- 5352 sayılı Adli Sicil
Kanunu’nun iptali istenen bent ve cümleyi de içeren 9. maddesi şöyledir:
“Adlî sicil bilgilerinin
silinmesi
Madde 9- (1) Adlî
sicildeki bilgiler;
a) Cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının
tamamlanması,
b) Ceza mahkûmiyetini
bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin
pişmanlık,
c) Ceza zamanaşımının
dolması,
d) Genel af,
Halinde Adlî Sicil ve
İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek, arşiv kaydına alınır.
(2) Adlî sicil bilgileri,
ilgilinin ölümü üzerine tamamen silinir.
(3) Türk vatandaşları
hakkında yabancı mahkemelerce verilmiş olup 4 üncü maddenin birinci fıkrasının
(f) bendine göre adlî sicile kaydedilen hürriyeti bağlayıcı cezaya
mahkûmiyet hükümleri, kesinleştiği tarihten itibaren mahkûmiyet kararında
belirtilen sürenin geçmesiyle, Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce
adlî sicil kayıtlarından çıkartılarak arşiv kaydına alınır. Adlî para
cezasına mahkûmiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler,
adlî sicil kaydına alınmadan doğrudan arşive kaydedilir.”
2- 5352 sayılı Adli Sicil
Kanunu’nun iptali istenen 10. maddesi şöyledir:
“Arşiv bilgilerinin istenmesi
Madde 10- (1) Arşiv bilgileri;
a) Kullanılış amacı belirtilmek suretiyle, kişinin
kendisi veya vekâletnamede açıkça belirtilmiş olmak koşuluyla vekili,
b) Bir soruşturma veya kovuşturma kapsamında Cumhuriyet
başsavcılıkları, hâkim veya mahkemeler,
c) Yetkili seçim kurulları,
d) Özel kanunlarda gösterilen hallerde ilgili kamu
kurum ve kuruluşları,
Tarafından istenebilir.
(2) Kanunda açıkça belirtilmediği takdirde, kişi
hakkında alınacak bir karar veya yapılacak bir işlemle ilgili olarak, bir
yakınının adlî sicil ve arşiv kayıtları istenemez ve bu bilgiler, kişiyi
herhangi bir haktan yoksun bırakmak için dayanak olarak kullanılamaz.
(3) Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil
ve arşiv kayıtları; ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında
değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce
istenebilir.”
3- 5352 sayılı Adli Sicil
Kanunu’nun iptali istenen 12. maddesi şöyledir:
“Adlî sicil ve arşiv bilgilerinin silinmesi
Madde 12- (1) Arşiv bilgileri, ilgilinin ölümü
üzerine ve her halde kaydın girildiği tarihten itibaren seksen yılın
geçmesiyle tamamen silinir.
(2) Fiilin kanunla suç olmaktan çıkarılması
halinde, bu suçtan mahkûmiyete ilişkin adlî sicil ve arşiv kayıtları, talep
aranmaksızın tamamen silinir.
(3) Kanun yararına bozma veya yargılamanın
yenilenmesi sonucunda verilen beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı
kararının kesinleşmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararına ilişkin adlî
sicil ve arşiv kaydı tamamen silinir.”
4- 5352 sayılı Adli Sicil
Kanunu’nun iptali istenen Geçici 2. maddesi şöyledir:
“Geçici Madde 2- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte, Adalet Bakanlığı Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce
toplanmış olsun veya olmasın, suç tarihi itibarıyla bu Kanunun yürürlük
tarihinden önceki kayıtlar hakkında, 3682 sayılı Kanuna göre süre yönünden
silinme koşulu oluşanlar silinir; diğer kayıtlar için bu Kanun hükümlerine
göre işlem yapılır. Anayasanın 76 ncı maddesi ile özel kanun hükümleri saklıdır.
(2) Birinci fıkra gereğince işlem yapılarak arşive
alınan kayıtlar hakkında, 3682 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde öngörülen
sürelerin dolduğu veya ertelenmiş olan hükmün esasen vâki olmamış sayıldığı
hallerde bu tarih esas alınarak, Anayasanın 76 ncı maddesi ve özel
kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki kayıtlar için ilgilinin,
Cumhuriyet Başsavcılığının veya Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün
talebi üzerine hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer asliye
ceza mahkemesince arşiv kaydının silinmesine karar verilir.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararlarında, Anayasa’nın 2., 5., 10., 11.,
12., 17., 20. ve 40. maddelerine
dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
A- Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Sacit ADALI, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A.
Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra Ayla
PERKTAŞ’ın katılmalarıyla E. 2008/44 sayılı dosyada 21.5.2008 gününde
yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
B- Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar
ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN,
Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN ve Celal Mümtaz AKINCI’nın
katılmalarıyla E. 2010/109 sayılı dosyada 8.12.2010 gününde yapılan ilk
inceleme toplantısında ise öncelikle davada uygulanacak kural sorunu
görüşülmüştür.
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine
göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da
kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa’ya aykırı görürler veya
taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına
varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya
yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa
Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin
görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da o
davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları,
davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı
sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan
kurallardır.
İtiraz yoluna başvuran Şanlıurfa 3. Asliye Ceza Mahkemesi, 5352 sayılı Kanun’un
10., 12. ve Geçici 2. maddelerinin iptalini istemektedir.
Kanun’un 10. maddesinde, arşiv bilgilerinin kimler
tarafından ve hangi gerekçelerle istenebileceğine, arşiv bilgilerinin
kişiyi herhangi bir haktan yoksun bırakmak için dayanak olarak
kullanılamayacağına; 12. maddesinde, adli sicil ve arşiv kayıtlarının hangi
hallerde silinebileceğine; Geçici 2. maddesinde ise 5352 sayılı Kanun’un
yürürlük tarihinden önce işlenmiş, ancak 3682 sayılı Kanun’a göre süre
yönünden silinme koşulları oluşmayan kayıtlar hakkında ne tür bir işlem
yapılacağına ilişkin hükümler yer almaktadır.
Başvuran Mahkemenin bakmakta olduğu davada talepte
bulunan, hakkında mevcut olan arşiv kaydının silinmesini istemektedir. Bu
durumda, arşiv bilgilerinin kimler ve hangi gerekçelerle istenebileceği
hususlarını düzenleyen, bir başka ifadeyle arşiv kayıtlarının silinmesine
ilişkin hükümler içermeyen 5352 sayılı Kanun’un 10. maddesinin davada
uygulanacak kural niteliğinde bulunmadığı açıktır.
Bu nedenle, 5352 sayılı Kanun’un 10. maddesinin
itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma
olanağı bulunmadığından, bu maddeye ilişkin başvurunun Mahkemenin
yetkisizliği nedeniyle reddine, oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- BİRLEŞTİRME KARARI
25.5.2005 günlü, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun 12.
ve Geçici 2. maddesinin, iptallerine karar verilmesi istemiyle yapılan
itiraz başvurusuna ilişkin 2010/109 esas sayılı dosyanın, aralarındaki
hukuki irtibat nedeniyle 2008/44 esas sayılı dosya ile birleştirilmesine,
esasının kapatılmasına, esas incelemenin 2008/44 esas sayılı dosya
üzerinden yürütülmesine, 20.1.2011 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
VI- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin
esasına ilişkin raporlar, itiraz konusu Yasa kuralları, dayanılan Anayasa
kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Uygulanacak Kural Sorunu
İtiraz yoluna başvuran Ankara 9. İdare
Mahkemesince, 5352 sayılı Kanun’un 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(a) bendi ve (3) numaralı fıkrasının son cümlesi ile 12. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının iptali istenmektedir.
5352 sayılı Kanun’un iptali istenen 9.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, adli sicile kaydedilen
bilgilerin, cezanın ve güvenlik tedbirinin infazının tamamlanmasından
sonra; (3) numaralı fıkrasının son cümlesinde ise adli para cezasına
mahkumiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümlerin, adli
sicil kaydına alınmaksızın doğrudan arşiv kaydına alınacağı hükmü yer
almaktadır.
5352 sayılı Kanun’un 19. maddesi
uyarınca arşiv kaydına alma işlemi, ancak 1.6.2005 tarihinden sonra işlenmiş
ve karara bağlanmış suçlara ilişkin mahkumiyet kararları hakkında
uygulanabilecektir. Bir başka ifadeyle, 5352 sayılı Kanun’un 9. maddesinin
iptali istenen kurallarında öngörülen arşive alınma işlemi, 1.6.2005
tarihinden önce işlenmiş suçlardan dolayı verilen mahkumiyet kararları için
uygulanamayacaktır.
Başvuran Mahkemenin bakmakta olduğu
davada, davacının silinmesini istediği arşiv kaydına ilişkin mahkumiyet kararı,
5352 sayılı Kanun’un iptali istenen kuralları uyarınca değil, 1.6.2005
tarihinde yürürlüğe giren 5352 sayılı Kanun’dan önce yürürlükte bulunan
3682 sayılı Kanun’un 9. maddesinin ikinci fıkrası gereğince arşiv kaydına
alınmıştır. Bu durumda, 5352 sayılı Kanun’dan önce yürürlükte bulunan 3682
sayılı Kanun uyarınca arşiv kaydına alınan bir kayıt hakkında, 5352 sayılı
Yasa’nın 9. maddesinin iptali istenen kuralları davada uygulanacak kural
niteliğinde bulunmamaktadır.
Bu nedenle 5352 sayılı Kanun’un 9. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendi ile (3) numaralı fıkrasının son cümlesinin,
itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma
olanağı bulunmadığından, bu bent ve cümleye ilişkin başvurunun Mahkemenin
yetkisizliği nedeniyle reddine, oybirliğiyle karar verilmiştir.
B- Sınırlama Sorunu
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı
Kanun’un 28. maddesine göre, Anayasa Mahkemesine yapılacak başvurular,
itiraz yoluna başvuran Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları
ile sınırlıdır.
İtiraz yoluna başvuran Şanlıurfa 3.
Asliye Ceza Mahkemesi, 5352 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesinin tümünün
iptalini istemektedir.
5352 sayılı Kanun’un Geçici 2.
maddesinde, Kanun’un yürürlük tarihinden önce işlenmiş suçlara ilişkin tüm
kayıtlar ile Anayasa’nın 76. maddesi ve özel kanunlarda belirtilen
mahkumiyet kararlarının adli sicilden silinmesi ve arşiv kaydına alınmasına
ilişkin hükümler bulunmaktadır. Bir başka ifadeyle Geçici 2. maddede 5352
sayılı Kanun’dan önce işlenmiş suçlara ilişkin tüm kayıtlar için bir
düzenleme söz konusudur. Oysa, başvuran Mahkeme “özel belgede sahtecilik
suçu”na ilişkin arşiv kaydının silinememesinin Anayasa’ya aykırılığını
ileri sürmektedir. Söz konusu suç Anayasa’nın 76. maddesi ile diğer özel kanunlarda
belirtilen suçlar kapsamına girmektedir. Bu nedenle, 5352 sayılı Kanun’un
Geçici 2. maddesine ilişkin esas incelemenin, maddenin (1) numaralı
fıkrasının “Anayasanın 76 ncı maddesi ile özel kanun hükümleri saklıdır.”
biçimindeki son cümlesi ile (2) numaralı fıkrasının “…Anayasa’nın 76 ncı
maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkumiyetler dışındaki kayıtlar
için…” bölümüyle sınırlı olarak yapılmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
C- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
1- 5352
sayılı Kanun’un 12. Maddesinin İncelenmesi
Başvuru kararlarında, kişinin geçmişte işlediği bir
suçun üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına karşın bunun sosyal ve mesleki
yaşamında sürekli bir engel olarak karşısına çıkarılmasının sosyal hukuk
devleti, eşitlik, adalet, herkesin maddi ve manevi varlığını geliştirmesi
ilkelerine, cezalandırmanın suçluları yeniden topluma kazandırması amacına,
kişinin kendisiyle ilgili verilerin silinmesini talep etme hakkına,
Anayasa’yla tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin yetkili makama
geciktirilmeden başvuru imkanının sağlanmasını isteme hakkına aykırı olduğu
belirtilerek, iptali istenen kuralın Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 12.,
17., 20. ve 40. maddeleriyle bağdaşmadığı ileri sürülmüştür.
a) Maddenin (1) Numaralı Fıkrasının
İncelenmesi
5352 sayılı Kanun’un 9. maddesinde, aynı Kanun’un
4. maddesi uyarınca adli sicile kaydedilen bilgilerin hangi hallerde arşiv
kaydına alınacağı belirtilmiştir. İtiraz konusu fıkrada ise aynı Kanun’un
9. maddesi gereğince arşive alınan kayıtların ilgilinin ölümü üzerine veya
her halde kaydın girildiği tarihten itibaren seksen yıl geçtikten sonra
silineceği hükmü yer almaktadır.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti,
insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem
ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini
bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Yasaların
kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil
kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın
gereğidir. Bu nedenle yasakoyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan
takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı
ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir.
Anayasa’nın 5. maddesinde, “İnsanın maddi ve manevi
varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama” Devletin temel amaç
ve görevleri arasında sayılmış; 17. maddesinin birinci fıkrasında ise
herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına
sahip olduğu belirtilmiştir.
İtiraz konusu kuralla, 5352 sayılı Kanun’un 5.
maddesinde sayılan istisnalar dışında, Türk mahkemeleri tarafından vatandaş
veya yabancı hakkında verilmiş ve adli sicile kaydedilmiş tüm mahkumiyet
hükümlerinin infaz edilmesinden sonra arşiv kayıtlarında ilgilinin ölümüne
kadar veya kaydın girildiği tarihten itibaren seksen yıl süreyle muhafaza
edilmesi öngörülmektedir.
5352 sayılı Kanun’un gerekçesinde de belirtildiği
üzere, Türk Ceza adalet sisteminde öngörülen tekerrür, erteleme, temel
cezanın belirlenmesi, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması gibi kurumların hayata geçirilebilmesi, bir
kişinin işlediği suçun ya da aldığı cezanın milletvekili seçilmesini engelleyen
Anayasa’nın 76. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilenlerden olup
olmadığının saptanabilmesi ve mahkumiyete bağlı hak yoksunluğu öngören bazı
özel yasalardaki hükümler nedeniyle mahkemelerce verilen mahkumiyet
kararlarının kayıt altına alınmasında yasal ve anayasal bir takım
gereklilikler bulunmaktadır. Ancak söz konusu gerekliliklerin, itiraz
konusu kuralda öngörüldüğü üzere arşiv kayıtlarının kişinin ölümüne kadar
ya da seksen yıl süreyle muhafaza edilmesi noktasında geçerli olmadığı
açıktır.
Mahkemelerce verilen mahkumiyet kararlarının arşiv
kaydına alınmasının gerekçesini oluşturan durumlar, bazı istisnalar
dışında, kişi hakkında ömür boyu hak yoksunluğu getirmemektedir. 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ömür
boyu hak yoksunluğu durumuna yer verilmemiş, hak yoksunluğu belli bir
süreyle sınırlandırılmıştır. 5237 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen bir
mahkumiyet nedeniyle hak yoksunluğu, kural olarak, cezanın infazıyla sona
ererken; Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya
belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunlukları ise 5352 sayılı
Kanun’un 13/A maddesi gereğince ilk mahkumiyet kararının infaz edilmesinden
itibaren belli sürenin geçmesiyle birlikte yasaklanmış hakların geri
verilmesi yoluyla sona erdirilebilmektedir. Bir başka ifadeyle, arşiv
kaydına alınmanın gerekçesini oluşturan kurumlar ilk mahkumiyet kararından
belli bir süre geçtikten sonra kişi hakkında aleyhe bir sonuç doğurmadığı
halde, söz konusu kayıtların kişinin ölümüne kadar veya kaydın girildiği
tarihten itibaren seksen yıl süreyle arşivde muhafaza edilmesi gibi bir
sonuç ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, tüm suçlara ilişkin arşiv
kayıtlarının bu kadar uzun süre muhafaza edilmesi, suç ve cezaların
nitelikleri veya ağırlıkları dikkate alınmadan tüm suçlar için geçerli tek
bir sürenin belirlenmesi, bu sürenin arşiv kaydına alınmayı gerekli kılan
amaçla orantılı ve makul olmaması nedeniyle Kural, adil ve hakkaniyete
uygun bir düzenleme niteliğinde değildir.
Diğer taraftan, kişinin belli bir tarihte aldığı
herhangi bir mahkumiyet kararına ilişkin kaydın kişinin ölümüne kadar ya da
seksen yıl süreyle muhafaza edilmesi, Anayasa’nın 5. ve 17. maddelerinde
belirtilen kişinin maddi ve manevi varlığının geliştirilmesi ilkesi ve
cezaların ıslah edici olma amacı ile bağdaşmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın
2., 5. ve 17. maddelerine aykırıdır. Kuralın iptali gerekir.
Kural, Anayasa’nın 2., 5. ve 17. maddelerine
dayanılarak iptal edildiğinden, ayrıca Anayasa’nın 10., 11., 12., 20. ve
40. maddeleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
b) Maddenin (2) ve (3) Numaralı
Fıkralarının İncelenmesi
5352 sayılı Kanun’un 12. maddesinin ikinci
fıkrasında, fiilin kanunla suç olmaktan çıkarılması halinde, bu suçtan
mahkûmiyete ilişkin adlî sicil ve arşiv kayıtlarının, talep aranmaksızın;
üçüncü fıkrasında ise kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi
sonucunda verilen beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının kesinleşmesi
halinde, önceki mahkûmiyet kararına ilişkin adlî sicil ve arşiv kaydının
tamamen silineceği hükmü yer almaktadır.
İlgili hakkında verilen mahkumiyet kararına dayanak
olan eylemin sonradan yapılan yasal değişiklikle suç olmaktan çıkarılması,
kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen beraat
ya da ceza verilmesine yer olmadığı kararının kesinleşmesi hallerinde,
arşive alınan kaydın arşive alınmasını gerektiren hukuksal etki ve
değerinin ortadan kalkması nedeniyle arşivden silinmesinin, Anayasa’nın 2.
maddesinde öngörülen hukuk Devleti ilkesine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, itiraz konusu kurallar
Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralların, Anayasa’nın 5., 10., 11., 12., 17., 20.
ve 40. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
2- 5352 sayılı
Kanun’un Geçici 2. Maddesinin İncelenmesi
Şanlıurfa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin başvuru
kararında, Kanun’un 12. maddesi için belirttiği gerekçelerle itiraz konusu kuralın
Anayasa’nın 5., 10., 11., 12., 17., 20. ve 40. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların,
kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü’nün Anayasa’ya aykırılığı
konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda
değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa’ya
aykırılık incelemesi yapabileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi
nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır.
İtiraz konusu kuralda, 5352 sayılı Kanun’un
yürürlük tarihinden önce işlenmiş ancak yürürlükten kaldırılan 3682 sayılı
Kanun’a göre süre yönünden silinme koşulları oluşmayan kayıtlar hakkında ne
tür bir işlem yapılacağına ilişkin kurallar yer almaktadır. Buna göre,
Anayasa’nın 76. maddesi ile özel kanunlarda yer alan hükümler saklı kalmak
koşuluyla, 5352 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce işlenmiş suçlar
için önceki Yasa’da öngörülen silinme sürelerini dolduran kayıtlar adli
sicil kayıtlarından silinecek; süre yönünden silinme koşulunu
doldurmayanlar ise arşive alınacak ve önceki Kanun’da belirtilen silinme
sürelerini tamamladıktan sonra arşiv kayıtları da silinecektir. İtiraz
konusu kural, 5352 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce işlenmiş
suçlara ilişkin mahkumiyet kararlarının adli sicil ve arşivden silinmesini
mümkün hale getirirken, Anayasa’nın 76. maddesi ile özel kanunlarda yer
alan bazı suçlara ilişkin mahkumiyet kayıtlarını kapsam dışında tutmuştur.
5352 sayılı Kanun’un 12. maddesinin (1) numaralı
fıkrasına ilişkin gerekçelerle, itiraz konusu Geçici 2. maddenin (1)
numaralı fıkrasının “Anayasanın 76 ncı maddesi ile özel kanun hükümleri
saklıdır.” biçimindeki son cümlesi ve (2) numaralı fıkrasının “… Anayasanın
76 ncı maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki
kayıtlar için …” bölümü Anayasa’nın 2., 5. ve 17. maddelerine aykırıdır.
İptali gerekir.
Kural, Anayasa’nın 2., 5. ve 17. maddelerine
dayanılarak iptal edildiğinden, ayrıca Anayasa’nın 10., 11., 12., 20. ve
40. maddeleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
VII- İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE
GİRECEĞİ GÜN SORUNU
Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında,
“Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü
ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı
tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal
hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez”
denilmekte, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 53. maddesinin dördüncü fıkrasında da bu kural
tekrarlanarak, beşinci fıkrasında Anayasa Mahkemesi’nin, iptal halinde
meydana gelecek hukuksal boşluğu kamu düzenini tehdit veya kamu yararını
ihlâl edici mahiyette görürse yukarıdaki fıkra hükmünü uygulayacağı
belirtilmektedir.
5352 sayılı Kanun’un 12. maddesinin (1) numaralı
fıkrası ile Geçici 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının “Anayasanın 76 ncı
maddesi ile özel kanun hükümleri saklıdır.” biçimindeki son cümlesi ve (2)
numaralı fıkrasının “… Anayasanın 76 ncı maddesi ve özel kanunlarda sayılan
suç ve mahkûmiyetler dışındaki kayıtlar için …” bölümünün, iptal edilmesi
nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte
görüldüğünden, Anayasa’nın 153.
maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 53. maddesinin dördüncü ve
beşinci fıkraları gereğince İPTAL HÜKÜMLERİNİN, KARARIN RESMÎ GAZETE’DE
YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
20.1.2011 gününde karar verilmiştir.
VIII- SONUÇ
A- 7.5.2010
günlü, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca, 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile ilgili
gerekli düzenlemeler yapılmadan, Mahkeme’nin çalışıp çalışamayacağına
ilişkin ön meselenin incelenmesi sonucunda; Mahkeme’nin çalışmasına bir
engel bulunmadığına, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Zehra
Ayla PERKTAŞ ile Celal Mümtaz AKINCI’nın, gerekçesi 2010/68 esas sayılı
dosyada belirtilen karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B-
25.5.2005 günlü, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun:
1- 9. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendi ile (3) numaralı fıkrasının son cümlesinin, itiraz
başvurusunda bulunan Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı
bulunmadığından, bu bent ve cümleye ilişkin başvurunun Mahkeme’nin
yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
2- Geçici 2. maddesine ilişkin esas incelemenin, maddenin,
(1) numaralı fıkrasının “Anayasanın 76 ncı maddesi ile özel kanun hükümleri
saklıdır.” biçimindeki son cümlesi ve (2) numaralı fıkrasının “… Anayasanın
76 ncı maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki
kayıtlar için …” bölümü ile sınırlı olarak yapılmasına,
C- 5352 sayılı Kanun’un;
1- 12. maddesinin,
a- (1) numaralı fıkrasının
Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
b- (2) ve (3) numaralı
fıkralarının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
2- Geçici 2. maddesinin, (1) numaralı
fıkrasının “Anayasanın 76 ncı maddesi ile özel kanun hükümleri saklıdır.”
biçimindeki son cümlesi ve (2) numaralı fıkrasının “…
Anayasanın 76 ncı maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler
dışındaki kayıtlar için …” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
D- 5352 sayılı Kanun’un;
1- 12. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının,
2- Geçici 2. maddesinin, (1) numaralı
fıkrasının “Anayasanın 76 ncı maddesi ile özel kanun hükümleri saklıdır.”
biçimindeki son cümlesi ve (2) numaralı fıkrasının “… Anayasanın 76
ncı maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki
kayıtlar için …” bölümünün,
iptal edilmesi nedeniyle doğacak
hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa’nın
153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 53. maddesinin
dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince İPTAL HÜKÜMLERİNİN, KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN
BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
20.1.2011 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Fettah OTO
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan ALTAN
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
|