TÜRK TİCARET KANUNU
Kanun
No. 6102
|
Kabul Tarihi: 13/1/2011
|
BAŞLANGIÇ
A) Kanunun uygulama alanı
I - Ticari hükümler
MADDE 1-
(1) Türk Ticaret Kanunu, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk
Medenî Kanununun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu Kanundaki hükümlerle, bir
ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda
yazılı özel hükümler, ticari hükümlerdir.
(2) Mahkeme, hakkında ticari bir hüküm bulunmayan
ticari işlerde, ticari örf ve âdete, bu da yoksa genel hükümlere göre karar
verir.
II - Ticari örf ve âdet
MADDE 2-
(1) Kanunda aksine bir hüküm yoksa, ticari örf ve âdet olarak
kabul edildiği belirlenmedikçe, teamül, mahkemenin yargısına esas olamaz.
Ancak, irade açıklamalarının yorumunda teamüller de dikkate alınır.
(2) Bir bölgeye veya bir ticaret dalına özgü
ticari örf ve âdetler genel olanlara üstün tutulur. İlgililer aynı bölgede
değillerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmedikçe, ifa yerindeki
ticari örf ve âdet uygulanır.
(3) Ticari örf ve âdet, tacir sıfatını haiz
bulunmayanlar hakkında ancak onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği
takdirde uygulanır.
III - Ticari işler
MADDE 3-
(1) Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi
ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.
IV - Ticari davalar ve delilleri
1. Genel olarak
MADDE 4-
(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan
doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç
verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar
Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin
birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına
ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi
mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine
ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir
yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ
560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve
ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal
kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari
dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale,
vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan
istisnadır.
(2) Ticari davalarda da deliller ile bunların
sunulması 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
hükümlerine tabidir.
2. Ticari davaların görüleceği mahkemeler
MADDE 5-
(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya
tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara
bakmakla görevlidir.
(2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi
varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde
hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret
mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır.
Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi
varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu
Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına
ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.
(3) İkinci fıkrada yazılı durumlarda, sadece
iki tarafın isteklerine bağlı olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın
ticari veya hukuki niteliği nedeniyle mahkemenin iş alanına girip
girmediği, taraflarca sadece ilk itiraz şeklinde ileri sürülebilir. İlk
itiraz haklı görüldüğü takdirde dosya talep üzerine ilgili mahkemeye
gönderilir. Kararın sözlü bildirimi veya tebliği tarihinden itibaren on gün
içinde yenilenecek davaya bu mahkeme bakmak zorundadır; ancak, davaya,
davanın niteliğine göre uygulanması gerekli olan usul ve kanun hükümlerini
uygular. Ticari bir davanın hukuk mahkemesi, ticari olmayan bir davanın
ticaret mahkemesi tarafından görülmesi hükmün bozulması için yalnız başına
yeterli bir sebep oluşturmaz.
(4) Görevsizlik sebebiyle dava dilekçesinin
reddi hâlinde yapılacak işlemlere ve bunların tabi oldukları sürelere ilişkin
usul hükümleri, iş alanına ait ilk itirazın kabulü hâlinde de uygulanır.
B) Çeşitli hükümler
I - Zamanaşımı
MADDE 6-
(1) Ticari hükümler koyan kanunlarda öngörülen zamanaşımı
süreleri, Kanunda aksine düzenleme yoksa, sözleşme ile değiştirilemez.
II - Teselsül karinesi
MADDE 7-
(1) İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi
için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı
birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi
öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar.
Ancak, kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin
yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi
yürütülemez.
(2) Ticari borçlara kefalet hâlinde,
hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de
birinci fıkra hükmü geçerli olur.
III - Ticari işlerde faiz
1. Oran serbestisi ve bileşik faizin şartları
MADDE 8-
(1) Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.
(2) Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya
eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla
her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç
sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir
olmayanlara uygulanmaz.
(3) Tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler
saklıdır.
(4) Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı
olarak işletilen faiz yok hükmündedir.
2. Uygulanacak hükümler
MADDE 9-
(1) Ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında,
ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
3. Faizin başlangıcı
MADDE 10-
(1) Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin
bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.
BİRİNCİ KİTAP
Ticari İşletme
BİRİNCİ KISIM
Tacir
A) Ticari işletme
1. Bütünlük ilkesi
MADDE 11-
(1) Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan
düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız
şekilde yürütüldüğü işletmedir.
(2) Ticari işletme ile esnaf işletmesi
arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.
(3) Ticari işletme, içerdiği malvarlığı
unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına
gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere
konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını,
işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet
haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını
içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün
hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline
tescil ve ilan edilir.
B) Tacir
I - Gerçek kişiler
1. Genel olarak
MADDE 12-
(1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten
kişiye tacir denir.
(2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını,
sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka
bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan
etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
(3) Bir ticari işletme açmış gibi,
ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun
hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde
bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.
2. Küçük ve kısıtlılar
MADDE 13-
(1) Küçük ve kısıtlılara ait ticari işletmeyi bunların adına işleten
yasal temsilci, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Ancak,
yasal temsilci ceza hükümlerinin uygulanması yönünden tacir gibi sorumlu
olur.
3. Ticaret yapmaktan menedilenler
MADDE 14-
(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle
yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından
doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya
resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir
ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır.
(2) Birinci fıkraya aykırı hareketin
doğurduğu hukuki, cezai ve disipline ilişkin sorumluluk saklıdır.
4. Esnaf
MADDE 15-
(1) İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın
belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla
bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası
uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya
ticaretle uğraşan kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü
maddeler ile Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü
bunlara da uygulanır.
II - Tüzel kişiler
MADDE 16-
(1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir
işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince
özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere
Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel
kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir
sayılırlar.
(2) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy
ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin
yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar,
bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine
göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri
tacir sayılmazlar.
III - Donatma iştiraki
MADDE 17-
(1) Tacire ilişkin hükümler donatma iştirakine de aynen uygulanır.
C) Tacir olmanın hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 18-
(1) Tacir, her türlü borcu için iflasa tabidir; ayrıca kanuna uygun
bir ticaret unvanı seçmek, ticari işletmesini ticaret siciline tescil
ettirmek ve bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla
da yükümlüdür.
(2) Her tacirin, ticaretine ait bütün
faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.
(3) Tacirler arasında, diğer tarafı
temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar
veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya
güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile
yapılır.
(4) Tacir sıfatına bağlı olan diğer hükümler
saklıdır.
II - Özel olarak
1. Ticari iş karinesi
MADDE 19-
(1) Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi
olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili
olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına
durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır.
(2) Taraflardan yalnız biri için ticari iş
niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri
için de ticari iş sayılır.
2. Ücret isteme hakkı
MADDE 20-
(1) Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle
ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir.
Ayrıca, tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden
itibaren faize hak kazanır.
3. Fatura ve teyit mektubu
MADDE 21-
(1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş
görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir
fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini
isteyebilir.
(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten
itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda
bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
(3) Telefonla, telgrafla, herhangi bir
iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü
olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir
yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda
bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya
açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.
4. Ücret ve sözleşme cezasının indirilmesi
MADDE 22-
(1) Tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar Kanununun 121 inci
maddesinin ikinci fıkrasıyla 182 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525
inci maddesinde yazılı hâllerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış
olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden
isteyemez.
5. Ticari satış ve mal değişimi
MADDE 23-
(1) Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler
arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış
sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.
a) Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına ve
malın cinsine göre, satış sözleşmesinin kısım kısım yerine getirilmesi
mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri
sürmeksizin kısmi teslimi kabul etmişse; sözleşmenin bir kısmının
yerine getirilmemesi durumunda alıcı haklarını
sadece teslim edilmemiş olan
kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi
dolayısıyla sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca
ulaşılması imkânı ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan,
sözleşmenin kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine getirilemeyeceği
anlaşılıyorsa alıcı sözleşmeyi feshedebilir.
b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın
satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, satışın açık
artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla
yapılmasına karar verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi,
satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış
giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas
hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve
banka bulunmadığı takdirde notere bırakılır ve durum hemen alıcıya ihbar
edilir.
c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça
belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça
belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek
veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya
çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla
yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü
maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
İKİNCİ KISIM
Ticaret Sicili
A) Kuruluş
I - Genel olarak
MADDE 24-
(1) Ticaret sicili, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının gözetim ve
denetiminde ticaret ve sanayi odaları veya ticaret odaları bünyesinde
kurulacak ticaret sicili müdürlükleri tarafından tutulur. Bir yerde oda
mevcut değilse veya yeterli teşkilatı yoksa, ticaret sicili, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir odadaki ticaret sicili müdürlüğü
tarafından tutulur.
(2) Ticaret sicili kayıtlarının elektronik
ortamda tutulmasına ilişkin usul ve esaslar tüzükle gösterilir. Bu kayıtlar
ile tescil ve ilan edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak depolandığı
ve elektronik ortamda sunulabilen merkezi ortak veri tabanı, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde
oluşturulur.
(3) Ticaret sicili müdürlüğünün kurulmasında
aranacak şartlar ve odalar arasında sicil işlemleri ile ilgili olarak varlığı
gerekli işbirliğinin sağlanmasına ilişkin esaslar, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
II - Yönetim
MADDE 25-
(1) Ticaret sicili, ticaret sicili müdürü tarafından yönetilir.
Ticaret sicili müdürü, tüzükte belirlenen nitelikleri haiz kişiler
arasından oda meclisi tarafından Sanayi ve Ticaret Bakanlığının uygun
görüşü alınarak atanır. Aynı usulle sicil müdürlüğünün iş hacmine göre,
yeteri kadar müdür yardımcısı görevlendirilir.
(2) Ticaret sicilinin tutulmasından doğan
bütün zararlardan Devlet ve ilgili oda müteselsilen sorumludur. Devlet ve
sicil görevlilerini atamaya yetkili kurum zararın doğmasında
kusuru bulunanlara rücu eder. Ticaret
sicili müdürü ve yardımcıları ile diğer personeli,
görevleriyle ilgili suçlardan dolayı kamu görevlisi olarak cezalandırılır
ve bunlara karşı işlenmiş suçlar kamu görevlisine karşı işlenmiş sayılır.
(3) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, ticaret
sicili müdürlüklerinin faaliyetlerini her zaman denetlemeye ve gerekli önlemleri
almaya yetkilidir. Ticaret sicili müdürlükleri, adı geçen Bakanlıkça alınan
önlemlere ve verilen talimatlara uymakla yükümlüdür.
III - Tüzük
MADDE 26-
(1) Ticaret sicili müdürlüğünün kurulması, sicil defterlerinin
tutulması, tescil zorunluluğunun yerine getirilmesine ilişkin usul ve
esaslar, sicil müdürlerinin kararlarına karşı itiraz yolları, sicil müdür
ve yardımcıları ile diğer personelde aranacak nitelikler, disiplin işleri
ile bu konuyla ilgili diğer esas ve usuller bir tüzükle düzenlenir.
B) Tescil
I - Şartları
1. İstem
MADDE 27-
(1) Ticaret siciline tescil, kural olarak istem üzerine yapılır.
Resen veya yetkili kurum veya kuruluşun bildirmesi üzerine yapılacak
tescillere ilişkin hükümler saklıdır. Harca tabi işlerde, tescil anının
saptanmasında harç makbuzunun tarihi belirleyicidir. 34 üncü madde
hükümleri saklıdır.
(2) Ticaret sicili memurlukları, kurumlar vergisi
mükellefi olup da bu madde uyarınca tescil için başvuran mükelleflerin
başvuru evraklarının bir suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirir.
Bu mükelleflerin işe başlamayı bildirme yükümlülükleri yerine getirilmiş
sayılır.
2. İlgililer
MADDE 28-
(1) Tescil istemi ilgililer, temsilcileri veya hukuki halefleri
tarafından yetkili sicil müdürlüğüne yapılır.
(2) Bir hususun tescilini istemeye birden
çok kimse zorunlu ve yetkili olduğu takdirde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça,
bunlardan birinin talebi üzerine yapılan tescil tümü tarafından istenmiş
sayılır.
3. İstemin şekli
MADDE 29-
(1) Tescil istemi dilekçe ile yapılır.
(2) Dilekçe sahibi kimliğini ispat etmek
zorundadır. Dilekçedeki imza noterlikçe onaylanmışsa, ayrıca
kimliğin ispatlanmasına gerek yoktur.
4. Süre
MADDE 30-
(1) Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, tescili isteme süresi
onbeş gündür.
(2) Bu süre, tescili gerekli işlemin veya
olgunun gerçekleştiği; tamamlanması bir senet veya belgenin düzenlenmesine
bağlı olan durumlarda, bu senet veya belgenin düzenlendiği tarihten başlar.
(3) Ticaret sicili müdürlüğünün yetki
çevresi dışında oturanlar için bu süre bir aydır.
5. Değişiklikler
MADDE 31-
(1) Tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişiklik
de tescil olunur.
(2) Tescilin dayandığı olgu veya işlemler
tamamen veya kısmen sona erer ya da ortadan kalkarsa sicildeki kayıt da
kısmen yahut tamamen silinir.
(3) Her iki hâlde 27 ilâ 30 uncu madde
hükümleri geçerlidir.
II - Sicil müdürünün görevleri
1. İnceleme görevi ve geçici tescil
MADDE 32-
(1) Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup
olmadığını incelemekle yükümlüdür.
(2) Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle
şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu
sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri
içerip içermediği incelenir.
(3) Tescil edilecek hususların gerçeği tam
olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak
nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.
(4) Çözümü bir mahkeme kararına bağlı
bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan
hususlar, ilgililerin istemi üzerine geçici olarak tescil olunur. Ancak,
ilgililer üç ay içinde mahkemeye başvurduklarını veya aralarında
anlaştıklarını ispat etmezlerse geçici tescil resen silinir. Mahkemeye
başvurulduğu takdirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır.
2. Tescile davet ve ceza
MADDE 33-
(1) Tescili zorunlu olup da kanuni şekilde ve süresi içinde
tescili istenmemiş olan veya 32 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki şartlara
uymayan bir hususu haber alan sicil müdürü, ilgilileri, belirleyeceği uygun
bir süre içinde kanuni zorunluluklarını yerine getirmeye veya o hususun
tescilini gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye çağırır.
(2) Sicil müdürünce verilen süre içinde
tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişi, sicil
müdürü tarafından ikiyüz Türk Lirasından dörtbin Türk Lirasına kadar idari
para cezasıyla cezalandırılır.
(3) Süresi içinde kaçınma sebepleri
bildirildiği takdirde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla
görevli asliye ticaret mahkemesi, dosya üzerinde inceleme yaparak tescili
gerekli olan bir hususun bulunduğu sonucuna varırsa, bunun tescilini sicil
müdürüne emreder, aksi takdirde tescil istemini reddeder. Süresi içinde
tescil isteminde bulunmayan veya kaçınma sebeplerini bildirmeyen kişinin
ikinci fıkradaki cezayla cezalandırılması bu fıkra hükmünün uygulanmasına
engel oluşturmaz.
3. İtiraz
MADDE 34-
(1) İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile
ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden
itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla
görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.
(2) Bu itiraz mahkemece dosya üzerinden
incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün kararı,
üçüncü kişilerin sicilde kayıtlı bulunan
hususlara ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz
edenle üçüncü kişi de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse dosya
üzerinden karar verilir.
III - Açıklık
MADDE 35-
(1) Tescil işleminin dayanakları olan dilekçe, beyanname,
senetler, belgeler ve ilanları içeren gazeteler, üzerlerine sicil
defterinin tarih ve numaraları yazılarak sicil müdürlüğünce saklanır.
(2) Herkes ticaret sicilinin içeriğini ve
müdürlükte saklanan tüm senet ve belgeleri inceleyebileceği gibi giderini
ödeyerek bunların onaylı suretlerini de alabilir. Bir hususun sicilde
kayıtlı olup olmadığına dair onaylı belge de istenebilir.
(3) Tescil edilen hususlar, kanun veya
tüzükte aksine bir hüküm bulunmadıkça ilan olunur.
(4) İlan, Türkiye genelinde sicil
kayıtlarının ilanına özgü Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile yapılır.
IV - Sonuçları
1. Tescil ve ilanın üçüncü kişilere etkisi
MADDE 36-
(1) Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar,
üçüncü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan
edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise, son kısmının
yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğurur.
Bu günler, tescilin ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan
sürelere de başlangıç olur.
(2) Bir hususun tescil ile beraber derhâl
üçüncü kişiler hakkında sonuç doğuracağına veya sürelerin derhâl işleyeceğine
ilişkin özel hükümler saklıdır.
(3) Üçüncü kişilerin, kendilerine karşı
sonuç doğurmaya başlayan sicil kayıtlarını bilmediklerine ilişkin iddiaları
dinlenmez.
(4) Tescili zorunlu olduğu hâlde tescil
edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken ilan olunmamış bir
husus, ancak bunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği ispat edildiği
takdirde, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.
2. Görünüşe güven
MADDE 37-
(1) Tescil kaydı ile ilan edilen durum arasında aykırılık
bulunması hâlinde, tescil edilmiş olan gerçek durumu bildikleri ispat
edilmediği sürece, üçüncü kişilerin ilan edilen duruma güvenleri korunur.
3. Sorumluluk
MADDE 38-
(1) Tescil ve kayıt için bilerek gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar, üç
aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır. Gerçeğe
aykırı tescilden dolayı zarar görenlerin tazminat hakları saklıdır.
(2) Kayıtların 32 nci maddenin üçüncü
fıkrası hükümlerine uymadığını öğrendikleri hâlde düzeltilmesini istemeyenler
ve tescil olunan bir hususun değişmesi, sona ermesi veya kaldırılması
dolayısıyla, kaydın değiştirilmesini veya silinmesini istemeye ya da yeniden
tescili gereken bir hususu tescil ettirmeye zorunlu olup da bunu
yapmayanlar, bu kusurları nedeniyle üçüncü kişilerin uğradıkları zararları
tazmin ile yükümlüdürler.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ticaret Unvanı ve İşletme Adı
A) Ticaret unvanı
I - Kullanma zorunluluğu
1. Genel olarak
MADDE 39-
(1) Her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret
unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan
altında imzalamak zorundadır.
(2) Tescil edilen ticaret unvanı, ticari
işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılır. Ayrıca,
tacirin işletmesiyle ilgili olarak kullandığı her türlü kâğıt ve belgede,
tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye
şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve
numarası gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketlerde, sırasıyla yönetim kurulu başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve
yöneticilerin adları ile soyadları gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin
internet sitesinde de yayımlanır.
2. Tescil
MADDE 40-
(1) Her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren onbeş
gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme
merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.
(2) Her tacir kullanacağı ticaret unvanını
ve bunun altına atacağı imzayı notere onaylattırdıktan sonra sicil müdürlüğüne
verir. Tacir tüzel kişi ise, unvanla birlikte onun adına imzaya yetkili
kimselerin imzaları da notere onaylattırılarak sicil müdürlüğüne verilir.
(3) Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin
şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur.
Ticaret unvanına ve imza örneklerine ilişkin birinci ve ikinci fıkra
hükümleri bu işletmelere de uygulanır. Kanunda aksine hüküm
bulunmadıkça merkezin bağlı olduğu sicile geçirilen kayıtlar şubenin bağlı
bulunduğu sicile de tescil olunur. Ancak, bu hususta şubenin bulunduğu yer
sicil müdürlüğünün ayrı bir inceleme zorunluluğu yoktur.
(4) Merkezleri Türkiye dışında bulunan
ticari işletmelerin Türkiye’deki şubeleri, kendi ülkelerinin kanunlarının
ticaret unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticari
işletmeler gibi tescil olunur. Bu şubeler için yerleşim yeri Türkiye’de
bulunan tam yetkili bir ticari mümessil atanır. Ticari işletmenin birden
çok şubesi varsa, ilk şubenin tescilinden sonra açılacak şubeler yerli
ticari işletmelerin şubeleri gibi tescil olunur.
II - Ticaret unvanının şekli
1. Gerçek kişiler
MADDE 41-
(1) Gerçek kişi olan tacirin ticaret unvanı 46 ncı maddeye uygun
olarak yapabileceği ekler ile kısaltılmadan yazılacak adı ve soyadından
oluşur.
2. Tüzel kişiler
a) Kollektif ve komandit şirketler
MADDE 42-
(1) Kollektif şirketin ticaret unvanı, bütün ortakların veya
ortaklardan en az birinin adı ve soyadıyla şirketi ve türünü gösterecek bir
ibareyi içerir.
(2) Adi veya sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirketlerin ticaret unvanı, komandite ortaklardan en az
birinin adı ve soyadıyla şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi içerir.
Bu şirketlerin ticaret unvanlarında komanditer ortakların adları ve
soyadları veya ticaret unvanları bulunamaz.
b) Anonim, limited ve kooperatif şirketler
MADDE 43-
(1) Anonim, limited ve kooperatif şirketler, işletme konusu
gösterilmek ve 46 ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla, ticaret
unvanlarını serbestçe seçebilirler.
(2) Ticaret unvanlarında, “anonim şirket”,
“limited şirket” ve “kooperatif” kelimelerinin bulunması şarttır. Bu şirketlerin
ticaret unvanında, gerçek bir kişinin adı veya soyadı yer aldığı takdirde,
şirket türünü gösteren ibareler, baş harflerle veya başka bir şekilde
kısaltma yapılarak yazılamaz.
c) Tacir sayılan diğer tüzel kişiler ve donatma
iştiraki
MADDE 44-
(1) Ticari işletmeye sahip olan dernek, vakıf ve diğer tüzel kişilerin ticaret
unvanları, adlarıdır.
(2) Donatma iştirakinin ticaret unvanı,
ortak donatanlardan en az birinin adı ve soyadını veya deniz ticaretinde
kullanılan geminin adını içerir. Soyadları ve gemi adı kısaltılamaz.
Ticaret unvanında ayrıca donatma iştirakini gösterecek bir ibare de
bulunur.
d) Ortak hükümler
MADDE 45-
(1) Bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil
dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt
edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek yapılır.
3. Ekler
MADDE 46-
(1) Tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu
hakkında, üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak
nitelikte bulunmamak, gerçeğe ve kamu düzenine aykırı olmamak şartıyla; her
ticaret unvanına, işletmenin özelliklerini belirten veya unvanda yer alan
kişilerin kimliklerini gösteren ya da hayalî adlardan ibaret olan ekler
yapılabilir.
(2) Tek başlarına ticaret yapan gerçek
kişiler ticaret unvanlarına bir şirketin var olduğu izlenimini uyandıracak
ekler yapamazlar.
(3) “Türk”, “Türkiye”, “Cumhuriyet” ve
“Millî” kelimeleri bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilir.
4. Ticaret unvanının devamı
MADDE 47-
(1) Ticari işletme sahibinin veya bir ortağın ticaret unvanında
yer alan adı kanunen değişir veya yetkili makamlar tarafından
değiştirilirse unvan olduğu gibi kalabilir.
(2) Kollektif veya komandit şirkete ya da
donatma iştirakine yeni ortakların girmesi hâlinde ticaret unvanı
değiştirilmeksizin olduğu gibi kalabilir. Bu şirketlerden birinin ticaret
unvanına adı dâhil olan bir ortağın ölümü üzerine mirasçıları onun yerine
geçerek şirketin devamını kabul eder veya şirkete girmemekle beraber bu
hususta izinlerini yazılı şekilde bildirirlerse şirket unvanı olduğu gibi
bırakılabilir. Şirketten ayrılan ortağın adı da yazılı izni alınmak
şartıyla şirket unvanında kalabilir.
5. Şubeler
MADDE 48-
(1) Her şube, kendi merkezinin ticaret unvanını, şube olduğunu
belirterek kullanmak zorundadır. Bu unvana şube ile ilgili ekler
yapılabilir.
(2) 41 ve 45 inci maddeler şubenin ticaret
unvanı hakkında da uygulanır.
(3) Merkezi yabancı ülkede bulunan bir
işletmenin Türkiye’deki şubesinin ticaret unvanında, merkezin ve şubenin
bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun gösterilmesi şarttır.
6. Ticaret unvanının devri
MADDE 49-
(1) Ticaret unvanı işletmeden ayrı olarak başkasına
devredilemez.
(2) Bir işletmenin devri, aksi açıkça kabul
edilmiş olmadıkça, unvanın da devri sonucunu doğurur. Devir hâlinde
devralan, unvanı aynen kullanma hakkına sahiptir.
III - Ticaret unvanının korunması
1. İlke
MADDE 50-
(1) Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma
hakkı sadece sahibine aittir.
2. Bildirim ve ceza
MADDE 51-
(1) Bütün mahkemeler, memurlar, ticaret ve sanayi odaları, noterler ve
Türk Patent Enstitüsü görevlerini yaparlarken bir ticaret unvanının tescil
edilmediğini, kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edildiğini veya
kullanıldığını öğrenirlerse durumu yetkili ticaret sicili müdürüne ve
Cumhuriyet savcılığına bildirmek zorundadırlar.
(2) 39 ilâ 46 ve 48 inci madde hükümlerini
ihlal edenler ve 49 uncu maddeye aykırı olarak ticaret unvanını devredenlerle
devralan ve kullanan kimseler, 38 inci maddenin birinci fıkrasına göre
cezalandırılırlar.
3. Unvanına tecavüz edilen kimsenin hakları
MADDE 52-
(1) Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir
başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini,
yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun
bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi
durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların
imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat
isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin
elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
(2) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi
üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın
gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.
B) İşletme adı
MADDE 53-
(1) İşletme sahibi ile ilgili olmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi
tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan adların da
sahipleri tarafından tescil ettirilmesi gerekir. Tescil edilen işletme
adları hakkında da 38, 45, 47, 50, 51 ve 52 nci maddeler uygulanır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Haksız Rekabet
A) Genel olarak
I - Amaç ve ilke
MADDE 54-
(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün
katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle
müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına
diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve
hukuka aykırıdır.
II - Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari
uygulamalar
MADDE 55-
(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin
başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış
yöntemleri ile diğer hukuka aykırı
davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş
ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış,
yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri,
malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış
kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı
açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne
geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara
sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını
uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve
sembolleri kullanmak,
4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri
veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini,
faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz
yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak
şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak
ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya
faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları
reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin
veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış
fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer
hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde
yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik
fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri
hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle
saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin
özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini
gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer
hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça
belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan
kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden
belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda
unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam
giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde,
taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu
bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi,
müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme
hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri
kullanmak.
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye
yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme
yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı
davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve
diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine
aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek,
kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı
kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa
etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme
yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi
sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi
alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin
satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz
yararlanma; özellikle;
1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan
gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi
bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya
sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına
ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle
devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa
etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca
hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını
değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya
sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya
çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış
olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları
kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni
düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin niteliğine önemli
ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel
işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
B) Hukuki sorumluluk
I - Çeşitli davalar
MADDE 56-
(1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı,
ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle
bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun
ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla
yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için
kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve
malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde
öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini,
isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce
tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi
mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.
(2) Ekonomik çıkarları zarar gören veya
böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki
davaları açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler.
(3) Ticaret ve sanayi odaları, esnaf
odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini
korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine
göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum
kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da birinci fıkranın (a), (b) ve
(c) bentlerinde yazılı davaları açabilirler.
(4) Bir kimse aleyhine birinci fıkranın (b)
ve (c) bentleri gereğince verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu malları,
doğrudan veya dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan
kişiler hakkında da icra olunur.
II - Çalıştıranın sorumluluğu
MADDE 57-
(1) Haksız rekabet fiili, hizmetlerini veya işlerini gördükleri
sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa, 56 ncı maddenin
birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar,
çalıştıranlara karşı da açılabilir.
(2) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d)
ve (e) bentlerinde yazılı davalar hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri
uygulanır.
III - Basın, yayın, iletişim ve bilişim
kuruluşlarının sorumluluğu
MADDE 58-
(1) Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim
işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler sonucunda faaliyete
geçecek kuruluşlar aracılığıyla işlenmişse, 56 ncı maddenin birinci
fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, ancak, basında
yayımlanan şeyin, programın; ekranda, bilişim aracında veya benzeri
ortamlarda görüntülenenin; ses olarak yayımlananın veya herhangi bir
şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine açılabilir;
ancak;
a) Yazılı basında yayımlanan şey, program, içerik,
görüntü, ses veya ileti, bunların sahiplerinin veya ilan verenin haberi
olmaksızın ya da onayına aykırı olarak yayımlanmışsa,
b) Yazılı basında yayımlanan şeyin, programın,
görüntünün, ses veya iletinin sahibinin veya ilan verenin kim olduğunun
bildirilmesinden kaçınılırsa,
c) Başka sebepler dolayısıyla yazılı basında
yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin sahibinin veya
ilan verenin meydana çıkarılması veya bunlara karşı bir Türk mahkemesinde
dava açılması mümkün olmazsa,
yukarıda anılan davalar, yazı işleri müdürü, genel
yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü, sesi, iletiyi, yayın,
iletişim ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi;
bunlar gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hâller
dışında, aynı fıkrada sayılan kişilerden birinin kusuru hâlinde sıraya
bakılmaksızın dava açılabilir.
(3) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d)
ve (e) bentlerinde yazılı davalarda Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
(4) Haksız rekabet fiilinin iletimini başlatmamış,
iletimin alıcısını veya fiili oluşturan içeriği seçmemiş veya
fiili gerçekleştirecek şekilde değiştirmemişse, bu
maddenin birinci fıkrasındaki davalar hizmet sağlayıcısı
aleyhine açılamaz; tedbir kararı verilemez. Mahkeme haksız rekabet eyleminin
olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı
durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet
fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet
sağlayıcı aleyhine de verebilir veya içeriğin geçici olarak kaldırılması
dâhil somut olaya uyan uygulanabilir başka tedbirler alabilir.
IV - Kararın ilanı
MADDE 59-
(1) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemiyle, gideri haksız
çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine
de karar verebilir. İlanın şeklini ve kapsamını mahkeme belirler.
V - Zamanaşımı
MADDE 60-
(1) 56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu
hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların
doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, haksız
rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı
gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli
olur.
VI - İhtiyati tedbirler
MADDE 61-
(1) Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut
durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve
(c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun
ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya
yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar
verebilir.
(2) Ayrıca, hak sahibinin yetkilerine tecavüz
oluşturması hâlinde cezayı gerektiren haksız rekabet konusu mallara,
ithalat veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük
idareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir.
(3) El koyma ile ilgili uygulama bu konudaki
mevzuata tabidir.
(4) Gümrük idarelerindeki tedbir veya el
koyma kararının tebliğinden itibaren on gün içinde, esas hakkında ilgili
mahkemede dava açılmaz veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmazsa
idarenin el koyma kararı ortadan kalkar.
C) Ceza sorumluluğu
I - Cezayı gerektiren fiiller
MADDE 62-
(1) a) 55 inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini
kasten işleyenler,
b) Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine
tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti
ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,
c) Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı
kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını
ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,
d) Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin
veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı
gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili
önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler,
fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç
oluşturmadığı takdirde, 56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını
haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren
fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla
cezalandırılırlar.
II - Tüzel kişilerin cezai sorumluluğu
MADDE 63-
(1) Tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız rekabet
fiili işlenirse 62 nci madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya
etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında uygulanır.
Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar
verilebilir.
BEŞİNCİ KISIM
Ticari Defterler
A) Defter tutma ve envanter
I - Defter tutma yükümlülüğü
MADDE 64-
(1) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari
işlemleriyle malvarlığı durumunu, Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88
inci madde hükümleri başta olmak üzere bu Kanuna göre açıkça görülebilir
bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara,
makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve
finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme
faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.
(2) Tacir, işletmesiyle ilgili olarak
gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş,
bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya
elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
(3) Ticari defterler, açılış ve
kapanışlarında noter tarafından onaylanır. Kapanış onayları, izleyen
faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yapılır. Şirketlerin
kuruluşunda defterlerin açılışı ticaret sicili müdürlükleri tarafından da
onaylanabilir. Açılış onayının noter tarafından yapıldığı hâllerde noter,
ticaret sicili tasdiknamesini aramak zorundadır. Türkiye Muhasebe
Standartlarına göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulan
defterlerin açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları ile bu
defterlerin nasıl tutulacağı Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir tebliğle
belirlenir.
(4) Pay defteri, yönetim kurulu karar
defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle
ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir.
(5) Yevmiye, defteri kebir ve envanter
defteri dışında tutulacak defterler Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu
tarafından bir tebliğ ile belirlenir.
II - Defterlerin tutulması
MADDE 65-
(1) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur.
Kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller kullanıldığı takdirde bunların
anlamları açıkça belirtilmelidir.
(2) Defterlere yazımlar ve diğer gerekli
kayıtlar, eksiksiz, doğru, zamanında ve düzenli olarak yapılır.
(3) Bir yazım veya kayıt, önceki içeriği
belirlenemeyecek şekilde çizilemez ve değiştirilemez. Kayıt sırasında mı
yoksa daha sonra mı yapıldığı anlaşılmayan değiştirmeler yasaktır.
(4) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar,
olgu ve işlemleri saptayan belgelerin dosyalanması şeklinde veya veri
taşıyıcıları aracılığıyla tutulabilir; şu şartla ki, muhasebenin bu tutuluş
biçimleri ve bu konuda uygulanan yöntemler Türkiye Muhasebe Standartlarına
uygun olmalıdır. Defterlerin ve gerekli diğer kayıtların elektronik ortamda
tutulması durumunda, bilgilerin saklanma süresince bunlara ulaşılmasının ve
bu süre içinde bunların her zaman kolaylıkla okunmasının temin edilmiş
olması şarttır. Elektronik ortamda tutulma hâlinde birinci ilâ üçüncü fıkra
hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
III - Envanter
MADDE 66-
(1) Her tacir, ticari işletmesinin açılışında, taşınmazlarını,
alacaklarını, borçlarını, nakit parasının tutarını ve diğer varlıklarını
eksiksiz ve doğru bir şekilde gösteren ve varlıkları ile borçlarının
değerlerini teker teker belirten bir envanter çıkarır.
(2) Tacir açılıştan sonra her faaliyet
döneminin sonunda da böyle bir envanter düzenler. Faaliyet dönemi veya
başka bir kanuni terimle hesap yılı oniki ayı geçemez. Envanter, düzenli
bir işletme faaliyetinin akışına uygun düşen süre içinde çıkarılır.
(3) Maddi duran malvarlığına dâhil
varlıklarla, ham ve yardımcı maddeler ve işletme malzemeleri düzenli olarak
ikame ediliyor ve toplam değerleri işletme için ikinci derecede önem
taşıyorsa, değişmeyen miktar ve değerle
envantere alınırlar; şu şartla ki,
bunların mevcutları miktar, değer ve bileşim olarak sadece küçük
değişikliklere uğramış olsunlar. Ancak, kural olarak üç yılda bir fiziksel
sayım yapılması zorunludur.
(4) Aynı türdeki stok malvarlığı kalemleri,
diğer aynı nitelikteki veya yaklaşık aynı değerdeki taşınabilir malvarlığı
unsurları ve borçlar ayrı ayrı gruplar hâlinde toplanabilir ve ortalama
ağırlıklı değer ile envantere konulabilir.
IV - Envanteri
kolaylaştırıcı yöntemler
MADDE 67-
(1) Envanter çıkarılırken, malvarlığı mevcudu, sondaj yöntemine
göre ve genel kabul gören matematiksel-istatistiksel yöntemler yardımı ile
çeşit, miktar ve değer olarak belirlenir. Kullanılan yöntem, Türkiye Muhasebe
Standartlarına uygun olmalıdır. Bu şekilde düzenlenen envanterin vardığı
sonuçlar, fiziksel sayım yapılmış olsaydı elde edilecek olan envanterin
sonuçlarına eş düşmelidir.
(2) Bir faaliyet döneminin kapanış envanteri
düzenlenmesinde Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun başka bir yöntemin
uygulanması suretiyle, cins, miktar ve değer olarak malvarlığı mevcudunun
güvenle tespiti sağlanabiliyorsa fizikî envanter gerekli değildir.
(3) Faaliyet döneminin kapanışında, fizikî
sayım veya ikinci fıkraya göre izin verilen diğer bir usul kullanılarak malvarlığı
kalemlerinin cins, miktar ve değerine göre faaliyet döneminin kapanışından
önceki üç veya sonraki iki ay içinde bulunan bir gün itibarıyla düzenlenmiş
özel bir envanterde gösterilmişse, ayrıca bu özel envantere dayalı olarak
ve Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun bir şekilde ileriye dönük tahmin
yöntemiyle, faaliyet döneminin sonunda mevcut varlıkların o faaliyet
döneminin sonu itibarıyla değerlemesi doğru yapılıyorsa, varlıklara ilişkin
envanterin yapılmasına gerek yoktur.
B) Açılış bilançosu, yılsonu finansal tabloları
I - Genel hükümler
1. Düzenleme yükümü
MADDE 68-
(1) Tacir, ticari faaliyetinin başında ve her faaliyet döneminin
sonunda, varlık ve borçlarının tutarlarının ilişkisini gösteren finansal
tabloyu (sırasıyla açılış bilançosunu ve yıllık bilançoyu) çıkarmak
zorundadır. Açılış bilançosunda, yılsonu finansal tablolarının, yılsonu
bilançosuna ilişkin hükümleri uygulanır.
(2) Tacir, gelir tablosunu hazırlar.
(3) Bilanço ile gelir tablosu, yılsonu
finansal tablolarını oluşturur. 514 üncü madde ile Türkiye Muhasebe
Standartlarının bu konudaki hükümleri saklıdır.
2. Düzenlemeye ilişkin ilkeler
MADDE 69-
(1) Yılsonu finansal tablolar;
a) Türkiye Muhasebe Standartlarına uyularak
düzenlenmeli,
b) Açık ve anlaşılır olmalı,
c) Düzenli bir işletme faaliyeti akışının gerekli
kıldığı süre içinde çıkarılmalıdır.
3. Dil ve para birimi
MADDE 70-
(1) Yılsonu finansal tabloları Türkçe ve Türk Lirası ile düzenlenir. Bu
konudaki diğer kanunlarda yer alan istisnalar saklıdır.
4. İmza
MADDE 71-
(1) Finansal tablolar, tacir tarafından tarih atılarak
imzalanır.
II - Kalemlere ilişkin ilkeler
1. Tamlık ve mahsup yasağı
MADDE 72-
(1) Aksine kanuni hükümler ve Türkiye Muhasebe Standartları saklı
kalmak kaydıyla, finansal tabloların, ticari işletmenin tüm varlıklarını,
borçlarını, peşin ödenen giderler ile peşin tahsil edilen gelirleri, teknik
terimle dönem ayırıcı hesapları, bütün gelir ve giderleri doğru şekilde
değerlendirilmiş olarak göstermesi zorunludur. Mülkiyeti saklı tutulması
kaydıyla iktisap edilen ve işletmenin kendisinin veya üçüncü kişilerin
borçları için rehnolunan ya da başka bir şekilde teminata verilen
malvarlığı unsurları, teminat verenin bilançosunda gösterilir. Nakdî
tevdilerin söz konusu olduğu hâllerde, bunlar teminat alanın bilançosunda
yer alır. Finansal kiralamaya ilişkin hükümler saklıdır.
(2) Aktif kalemler pasif kalemlerle,
giderler gelirlerle, taşınmazlara ilişkin haklar, bunlarla ilgili yüklerle
mahsup edilemez.
2. Bilançonun içeriği
MADDE 73-
(1) Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmemişse
bilançoda, duran ve dönen varlıklar, özkaynaklar, borçlar ve dönem ayırıcı
hesaplar ayrı kalemler olarak gösterilir ve yeterli ayrıntıya inilerek
şemalandırılır.
(2) Duran varlıklar içinde işletmeye devamlı
surette tahsis edilmiş bulunan varlıklar yer alır.
3. Aktifleştirme yasağı
MADDE 74-
(1) Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmemişse, işletmenin
kuruluşu ve özkaynak sağlanması amacıyla yapılan harcamalar için bilançoya
aktif kalem konulamaz.
(2) Bedelsiz olarak elde edilmiş, maddi olmayan
duran varlıklar için bilançonun aktifine kalem konulamaz; meğerki, Türkiye
Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmüş olsun.
(3) Sigorta sözleşmelerinin yapılması için gerekli
olan giderler aktifleştirilemez; meğerki, Türkiye Muhasebe Standartlarında
aksi öngörülmüş olsun.
4. Karşılıklar
MADDE 75-
(1) Gerçekleşmesi şüpheli yükümlülük ve askıdaki işlemlerden
doğabilecek muhtemel kayıplar için Türkiye Muhasebe Standartlarında
öngörülen kurallara göre karşılık ayrılır.
5. Dönem ayırıcı hesaplar
MADDE 76-
(1) Bilanço gününden sonraki belirli bir süre içinde giderleşecek olan
harcamalar ile gelir unsuru oluşturacak tahsilatlar hakkında Türkiye
Muhasebe Standartları uygulanır.
6. Sorumluluk ilişkileri
MADDE 77-
(1) Bono düzenlenmesi ile poliçe ve çek düzenlenmesinden,
devrinden, poliçenin kabulünden, kefaletlerden, avalden, garanti
sözleşmelerinden, akreditif teyitlerinden, üçüncü kişilerin borçları için
verilen teminatlardan, üçüncü kişiler lehine taahhütlerden doğan
sorumluluklar ile Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen diğer
sorumluluklar pasifte gösterilmemişlerse, bilançonun altında veya ekte
Türkiye Muhasebe Standartlarına göre açıklanır. Rücudan doğan alacaklar ve
borçlar ile ilgili sorumluluk ilişkileri de ekte belirtilir.
III - Değerleme ilkeleri
1. Genel değerleme ilkeleri
MADDE 78-
(1) Finansal tablolarında yer alan varlıklar ile borçlarla ilgili
olarak, aşağıdakilerle sınırlı olmamak ve Türkiye Muhasebe Standartlarında
öngörülen ilkeler de dikkate alınmak üzere şu değerleme ilkeleri
geçerlidir:
a) Bir önceki dönemin kapanış bilançosundaki
değerler ile faaliyet döneminin açılış bilançosundaki değerler birbirinin
aynı olmalıdır.
b) Fiilî veya hukuki duruma aykırı olmadıkça,
değerlemelerde işletme faaliyetinin sürekliliğinden hareket edilir.
c) Bilanço kapanış gününde, varlıklar ve borçlar
teker teker değerlendirilir.
d) Değerleme ihtiyatla yapılmalıdır; özellikle de
bilanço gününe kadar doğmuş bulunan bütün muhtemel riskler ve zararlar, bunlar
bilanço günü ile yılsonu finansal tablolarının düzenlenme tarihi arasında
öğrenilmiş olsalar bile, dikkate alınır; kazançlar bilanço günü itibarıyla
gerçekleşmişlerse hesaba katılır. Değerlemeye ilişkin olumlu ve olumsuz
farkların dönem sonuçlarıyla ilişkilendirilmesinde Türkiye Muhasebe
Standartlarındaki esaslara uyulur.
e) Faaliyet yılının gider ve gelirleri, ödeme ve
tahsilat tarihlerine bakılmaksızın yılsonu finansal tablolarına alınırlar.
f) Önceki yılsonu finansal tablolarında uygulanmış
bulunan yöntemler korunur.
(2) Standartlarda öngörülen hâllerde ve
istisnai durumlarda birinci fıkradaki ilkelerden ayrılınabilir.
2. Varlıklar ile borçların değerleme ölçüleri
MADDE 79-
(1) Duran ve dönen varlıklar Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca bu
standartlarda gösterilen ölçülere göre değerlenir. Borçlar ve diğer
kalemler için de aynı standartlar uygulanır.
3. İktisap ve üretim değerleri
MADDE 80-
(1) Değerlemede uygulanacak değerlerin belirlenmesi, tanımları,
kapsamları, uygulanacak kalemlerin gösterilmesi ve değişiklikler Türkiye
Muhasebe Standartlarına tabidir.
4. Değerlemeyi basitleştirici yöntemler
MADDE 81-
(1) Şartların gerçekleşmesi hâlinde Türkiye Muhasebe Standartlarında
öngörülen değerlemeyi basitleştirici yöntemler uygulanır.
C) Saklama ve ibraz
I - Belgelerin saklanması, saklama süresi
MADDE 82-
(1) Her tacir;
a) Ticari defterlerini, envanterleri, açılış
bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet
raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını
ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları
ile diğer organizasyon belgelerini,
b) Alınan ticari mektupları,
c) Gönderilen ticari mektupların suretlerini,
d) 64 üncü maddenin birinci fıkrasına göre yapılan
kayıtların dayandığı belgeleri,
sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdür.
(2) Ticari mektuplar, bir ticari işe ilişkin
tüm yazışmalardır.
(3) Açılış ve ara bilançoları, finansal
tablolar ve topluluk finansal tabloları hariç olmak üzere, birinci fıkrada
sayılan belgeler, Türkiye Muhasebe Standartlarına da uygun olmak kaydıyla,
görüntü veya veri taşıyıcılarda saklanabilirler; şu şartla ki;
a) Okunur hâle getirildiklerinde, alınmış bulunan
ticari mektuplar ve defter dayanaklarıyla görsel ve diğer belgelerle içerik
olarak örtüşsünler;
b) Saklama süresi boyunca kayıtlara her an
ulaşılabilsin ve uygun bir süre içinde kayıtlar okunabilir hâle getirilebiliyor
olsun.
(4) Kayıtlar 65 inci maddenin dördüncü
fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca elektronik ortama alınıyor ise,
bilgiler; bilgisayar yerine basılı olarak da saklanabilir. Bu tür
yazdırılmış bilgiler birinci cümleye göre de saklanabilir.
(5) Birinci fıkranın (a) ilâ (d) bentlerinde
öngörülen belgeler on yıl saklanır.
(6) Saklama süresi, ticari defterlere son kaydın
yapıldığı, envanterin çıkarıldığı, ara bilançonun düzenlendiği, yılsonu
finansal tablolarının hazırlandığı ve konsolide finansal tabloların
hazırlandığı, ticari yazışmaların yapıldığı veya muhasebe belgelerinin
oluştuğu takvim yılının bitişiyle başlar.
(7) Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu
defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet
veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa
tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari
işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge
verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü
delillerin toplanmasını da emredebilir.
(8) Gerçek kişi olan tacirin ölümü hâlinde
mirasçıları ve ticareti terk etmesi hâlinde kendisi defter ve kâğıtları
birinci fıkra gereğince saklamakla yükümlüdür. Mirasın resmî tasfiyesi
hâlinde veya tüzel kişi sona ermişse defter ve kâğıtlar birinci fıkra
gereğince on yıl süreyle sulh mahkemesi tarafından saklanır.
II - Hukuki uyuşmazlıklarda ibraz
MADDE 83-
(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile
olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan
birinin istemi üzerine karar verebilir.
(2) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun,
yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle
senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de
uygulanır.
III - Uyuşmazlıklarda suret alınması
MADDE 84-
(1) Bir hukuki uyuşmazlıkta ticari defterler ibraz edilmişse,
defterlerin uyuşmazlıkla ilgili kısımları tarafların katılımı ile
incelenir. Gerekli görülürse, defterlerin ilgili yapraklarından suret
alınır. Defterlerin geri kalan içerikleri, onların Türkiye Muhasebe
Standartlarına uygunluklarının denetimi için gerekliyse mahkemeye
açıklanır.
IV - Defterlerin tümüyle incelenmesi
MADDE 85-
(1) Malvarlığı hukukuna ilişkin olan, özellikle de mirasa, mal ortaklığına
ve şirket tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıklarda, mahkeme, ticari defterlerin
teslimine ve bütün içeriklerinin incelenmesine karar verebilir.
V - Görüntü ve veri taşıyıcılara aktarılmış
belgelerin ibrazı
MADDE 86-
(1) Saklanması zorunlu olan belgeleri, sadece görüntü
veya başkaca bir veri taşıyıcısı aracılığıyla ibraz edebilen kimse,
giderleri kendisine ait olmak üzere, o belgelerin okunabilmesi için gerekli
olan yardımcı araçları kullanıma hazır bulundurmakla yükümlüdür; icap
ettiği takdirde belgeleri, giderleri kendisine ait olmak üzere bastırmalı
ve yardımcı araçlara ihtiyaç duyulmadan okunabilen kopyalarını
sunabilmelidir.
VI - Ticarete yeni başlayanlar için uygulama
MADDE 87-
(1) İşletmesini ticaret siciline tescil ettirmekle yükümlü olan
işletme sahipleri için bu Kısım hükümleri, ticaret siciline tescil ettirme
yükümlülüğünün doğduğu andan itibaren geçerlidir.
VII -Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun
yetkisi
MADDE 88-
(1) 64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişiler gerek
ticari defterlerini tutarken, gerek münferit ve konsolide finansal
tablolarını düzenlerken, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından
yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan
muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara aynen uymak
ve bunları uygulamak zorundadırlar. 514 ilâ 528 inci maddeler ile Kanunun
ilgili diğer hükümleri saklıdır.
(2) Bu düzenlemeler, uygulamada birliği
sağlamak ve finansal tablolara milletlerarası pazarlarda geçerlilik kazandırmak
amacıyla, Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına tam uyumlu olacak
şekilde, yalnız Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından belirlenir
ve yayımlanır.
(3) Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunca,
değişik ölçütteki işletmeler ve sektörler için, Uluslararası Finansal
Raporlama Standartları tarafından farklı düzenlemelere izin verildiği
hâllerde özel ve istisnai standartlar konulabilir; bunları uygulayanlar,
söz konusu durumu finansal tablo dipnotlarında açıklarlar.
(4) Kanunlarla, belirli alanları düzenlemek
ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan kurum ve kurullar, Türkiye Muhasebe
Standartlarına uygun olmak ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun
onayını almak şartıyla, kendi alanları için geçerli olacak standartlar ile
ilgili olarak ayrıntıya ilişkin, sınırlı düzenlemeleri yapabilirler.
(5) Türkiye Muhasebe Standartlarında hüküm
bulunmayan hâllerde, ilgili oldukları alan dikkate alınarak, dördüncü
fıkrada belirtilen ayrıntıya ilişkin düzenleme, ilgili düzenlemede de hüküm
bulunmadığı takdirde milletlerarası uygulamada genel kabul gören muhasebe
ilkeleri uygulanır.
ALTINCI KISIM
Cari Hesap
A) Tanım ve şekil
MADDE 89-
(1) İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan
alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip
bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden
sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap
sözleşmesidir.
(2) Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli
olmaz.
B) Hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 90-
(1) Türk Borçlar Kanununun 134 üncü maddesiyle 143 üncü
maddesinin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere cari hesap
sözleşmesinin hükümleri şunlardır:
a) Aksi kararlaştırılmadıkça, cari hesaba alacak
veya borç kaydedilmesi, tarafların, alacağı veya borcu doğuran sözleşme
veya işleme ilişkin dava ve savunma haklarını düşürmez. Sözleşme veya işlem
iptal edilirse bunlardan kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır.
b) Cari hesap sözleşmesinin yapılmasından önce
doğmuş bulunan bir alacak, tarafların onayıyla cari hesaba kaydedilirse,
aksi kararlaştırılmamışsa bu alacak yenilenmiş olmaz.
c) Bir ticari senedin cari hesaba kaydı, bedelinin
alınmış olması hâlinde geçerli olmak şartıyla yapılmış sayılır.
d) Her hesap devresi sonunda alacak ve borcu
oluşturan tutarlar birbirinden çıkarıldıktan sonra tanınan veya hükmen
belirlenen bakiye, yeni hesap devresine ait bir kalem olmak üzere hesaba
geçirilir; sözleşme sona ermiş veya artan tutar haczedilmiş ise onun
ödenmesi gerekir.
e) Cari hesabın alacak sütununa yazılan tutarlar
için, sözleşme veya ticari teamüller gereğince, kaydolundukları tarihten
itibaren faiz işler.
II - Özel durumlar
1. Ticari senetler
MADDE 91-
(1) 90 ıncı maddede öngörüldüğü şekilde cari hesaba yazılan ancak
bedeli alınamayan ticari senet sahibine geri verilerek, cari hesaptan kaydı
silinir.
2. Ücret ve giderler
MADDE 92-
(1) Taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin bulunması, komisyon
sözleşmesinden kaynaklanan ücretin ve her türlü giderin istenmesine engel
oluşturmaz.
3. Hesap dışında kalan alacaklar
MADDE 93-
(1) Takas edilemeyen alacaklarla, belirli bir amaca harcanmak veya
ayrıca emre hazır tutulmak üzere teslim olunan para ve mallardan doğan
alacaklar cari hesaba geçirilemez.
III - Bakiye
1. Belirlenmesi
MADDE 94-
(1) Sözleşme veya ticari teamül uyarınca, belirli hesap devreleri
sonunda devre hesabı kapatılır ve alacak ile borç kalemleri arasındaki fark
belirlenir.
(2) Hesap devresi hakkında sözleşme veya
ticari teamül yoksa, her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması
günü olarak kabul edilmiş sayılır. Saptanan artan tutarı gösteren cetveli
alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde, noter aracılığıyla,
taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza içeren bir
yazıyla itirazda bulunmamışsa, bakiyeyi kabul etmiş sayılır.
2. Faiz
MADDE 95-
(1) 8 inci maddedeki şartların varlığı hâlinde, alacak ile borç
kalemlerinin birbirinden çıkarılması sonucunda bulunan bakiyeye, belirlenip
hesaba kaydedildiği tarihten itibaren faiz işler; bileşik faize yol
açabilecek uygulama yapılamaz; bu hükme aykırı sözleşme öngörülemez.
3. Bileşik faiz ve sözleşme ile belirlenebilecek
hükümler
MADDE 96-
(1) Taraflar, üç aydan aşağı olmamak şartıyla, diledikleri andan
başlamak üzere faizlerin ana paraya eklenmesini kararlaştırabilecekleri
gibi hesap devreleri ile faiz ve komisyon miktarlarını da sözleşme ile
belirleyebilirler.
(2) 8 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkra
hükümleri saklıdır.
IV - Bütünlük ilkesi
MADDE 97-
(1) Cari hesaba geçirilen alacak ve borç kalemleri ayrılmaz bir bütün
oluşturur. Cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri, alacaklı
veya borçlu sayılamaz. Tarafların hukuki durumunu ancak sözleşmenin
sonundaki hesabın kesilmesi belirler.
C) Cari hesabın sona ermesi
I - Genel olarak
MADDE 98-
(1) Cari hesap sözleşmesi;
a) Kararlaştırılan sürenin sona ermesi,
b) Bir süre kararlaştırılmadığı takdirde
taraflardan birinin fesih ihbarında bulunması,
c) Taraflardan birinin iflas etmesi,
hâllerinde sona erer.
II - Ölüm ve kısıtlılık hâlleri
MADDE 99-
(1) Sözleşme süreli olup da taraflardan biri bu süre içinde ölür veya
kısıtlanırsa her iki taraf ve kanuni temsilcileriyle halefleri on gün
önceden haber vermek şartıyla cari hesap sözleşmesini feshedebilir. Ancak,
artan tutarın ödenmesi, hesabın 94 üncü maddeye göre kapatılması gereken
tarihte istenebilir.
D) Bakiyenin haczi
MADDE 100-
(1) Taraflardan birinin alacaklısının ona ait artan tutarı
haczettirdiği gün hesap kapatılarak artan tutar saptanır.
(2) Bu hâlde, borcundan dolayı haciz tebliğ
edilen taraf, onbeş gün içinde haczi kaldırtmazsa, diğer taraf sözleşmeyi
feshedebilir; etmezse haciz ettiren kimsenin durumu cari hesaba yeni
kalemler geçirilmek suretiyle ağırlaştırılamaz. Meğerki, hesaba geçirilen
kalemler haciz tarihinden önce doğmuş bulunan hukuki bir ilişkiden
kaynaklansın.
(3) Haciz ettiren alacaklı bakiyeden, kendi
alacağını karşılayan kısmının ödenmesini ancak hesabın 94 üncü maddeye göre
kapatılması gereken anda isteyebilir.
E) Zamanaşımı
MADDE 101-
(1) Cari hesabın tasfiyesine, kabul edilen veya mahkeme kararıyla
saptanan artan tutara ya da faiz alacaklarına, hesap hata ve yanılmalarına,
cari hesabın dışında tutulması gereken veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş
olan kalemlere veya tekrarlanan kayıtlara ilişkin bulunan davalar, cari
hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına
uğrarlar.
YEDİNCİ KISIM
Acentelik
A) Genel olarak
I - Tanımı
MADDE 102-
(1) Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin
çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir
sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak
ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya
bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.
(2) Bu Kısımda hüküm bulunmayan hâllerde
aracılık eden acentelere Türk Borçlar Kanununun simsarlık sözleşmesi
hükümleri, sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da
hüküm bulunmayan hâllerde vekâlet hükümleri uygulanır.
(3) Taşıma, deniz ticareti, sigorta, turizm
gibi alanlara ilişkin özel düzenlemeler saklıdır.
II - Uygulama alanı
MADDE 103-
(1) Özel kanunlardaki hükümler saklı olmak üzere, bu Kısım
hükümleri şunlar hakkında da uygulanır:
a) Sözleşmeleri yerli veya yabancı bir tacir
hesabına ve kendi adına yapmaya sürekli olarak yetkili bulunanlar.
b) Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi
bulunmayan yabancı tacirler ad ve hesabına ülke içinde işlemlerde
bulunanlar.
III - İnhisar
MADDE 104-
(1) Yazılı olarak aksi kararlaştırılmadıkça, müvekkil, aynı zamanda ve
aynı yer veya bölge içinde aynı ticaret dalı ile ilgili olarak birden fazla
acente atayamayacağı gibi, acente de aynı yer veya bölgede, birbirleriyle
rekabette bulunan birden çok ticari işletme hesabına acentelik yapamaz.
B) Acentenin yetkileri
I - Genel olarak
MADDE 105-
(1) Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle
ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları
müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir.
(2) Bu sözleşmelerden doğacak
uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi,
kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı tacirler adına
acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan, bu hükme aykırı
şartlar geçersizdir.
(3) Acentelerin ad ve hesabına hareket
ettikleri kişilere karşı Türkiye’de açılacak olan davalar sonucunda alınan
kararlar acentelere uygulanamaz.
II - Özel ve yazılı yetki gerektiren hâller
MADDE 106-
(1) Müvekkilinin özel ve yazılı izni veya vekâleti olmadan acente,
bizzat teslim etmediği malların bedelini kabule ve bedelini bizzat
ödemediği malları teslim almaya yetkili olmadığı gibi bu işlemlerden doğan
alacağı yenileyemez veya miktarını indiremez.
III - Sözleşme yapma yetkisi
MADDE 107-
(1) Özel ve yazılı bir yetki almadan acente, müvekkili adına sözleşme
yapmaya yetkili değildir.
(2) Acentelere müvekkilleri adına sözleşme
yapma yetkisi veren belgelerin, acente tarafından tescil ve ilan ettirilmesi
zorunludur.
IV - Yetkisizlik
MADDE 108-
(1) Acente, yetkisi olmaksızın veya yetki sınırlarını aşarak, müvekkili
adına bir sözleşme yaparsa müvekkili bunu haber alır almaz icazet
verebilir; vermediği takdirde acente sözleşmeden kendisi sorumlu olur.
C) Acentenin borçları
I - Genel olarak
MADDE 109-
(1) Acente, sözleşme uyarınca kendisine bırakılan bölge ve ticaret dalı
içinde, müvekkilinin işlerini görmekle ve menfaatlerini korumakla
yükümlüdür.
(2) Acente, kusursuz olduğunu ispat etmediği
takdirde özellikle, müvekkili hesabına saklamakta olduğu malın veya eşyanın
uğradığı hasarlardan sorumludur.
II - Haber verme yükümlülüğü
MADDE 110-
(1) Acente, üçüncü kişilerin kabule yetkili olduğu beyanlarını,
bölgesindeki piyasanın ve müşterilerin finansal durumunu, şartlarını, bunlarda
meydana gelen değişiklikleri ve yapılan işlemlere ilişkin olarak müvekkilini
ilgilendiren bütün hususları ona zamanında bildirmek zorundadır.
(2) Acente, müvekkilin açık talimatı olmayan
konularda, emir alıncaya kadar işlemi geciktirebilir. Ancak, işin acele
nitelik taşıması nedeniyle durum müvekkilinden talimat almaya müsait
olmazsa veya acente en yararlı şartlar çerçevesinde harekete yetkiliyse,
basiretli bir tacir gibi kendi görüşüne göre işlemi yapar.
III - Önlemler
MADDE 111-
(1) Acente, müvekkili hesabına teslim aldığı eşyanın taşınma sırasında
hasara uğradığına dair belirtiler varsa, müvekkilinin taşıyıcıya karşı dava
hakkını teminat altına almak üzere, hasarı belirlettirmek ve gereken diğer
önlemleri almak, eşyayı mümkün olduğu kadar korumak veya tamamen telef
olması tehlikesi varsa, Türk Borçlar Kanununun 108 inci maddesi gereğince
yetkili mahkemenin izniyle sattırmak ve gecikmeksizin durumu müvekkiline
haber vermekle yükümlüdür. Aksi takdirde, ihmali yüzünden doğacak zararı
tazmin eder.
(2) Satılmak üzere acenteye gönderilen
mallar çabuk bozulacak cinsten ise veya değerini düşürecek değişikliklere
uğrayacak nitelikteyse ve müvekkilden talimat almaya zaman
uygun değilse veya müvekkil izin vermede gecikirse, acente
yetkili mahkemenin izniyle Türk Borçlar Kanununun 108 inci maddesi
gereğince eşyayı sattırmaya yetkili ve müvekkilin menfaatleri bunu
gerektiriyorsa zorunludur.
IV - Ödeme borcu
MADDE 112-
(1) Acente, müvekkiline ait olan parayı göndermekle veya teslim etmekle
yükümlü olup da bunu yapmazsa, yükümlülüğün doğduğu tarihten itibaren faiz
ödemek ve gerekirse ayrıca tazminat vermek zorundadır.
D) Acentenin hakları
I - Ücret
1. Ücrete hak kazandıran işlemler
MADDE 113-
(1) Acente, acentelik ilişkisinin devamı süresince kendi çabasıyla veya
aynı nitelikteki işlemler için kazandırdığı üçüncü kişilerle kurulan
işlemler için ücret isteyebilir. Bu ücret hakkı, üçüncü fıkra uyarınca
önceki acenteye ait olduğu hâlde ve ölçüde doğmaz.
(2) Acenteye belli bir bölge veya müşteri
çevresi bırakılmışsa, acente, acentelik ilişkisinin devamı süresince bu bölgedeki
veya çevredeki müşterilerle kendi katkısı olmadan kurulan işlemler için de
ücret isteyebilir. Birinci fıkranın ikinci cümlesi burada da uygulanır.
(3) Acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra
kurulan işlemler için acente;
a) İşleme aracılık etmişse veya işlemin
yapılmasının kendi çabasına bağlanabileceği ölçüde işlemi hazırlamış ve işlem
de acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra uygun bir süre içinde
kurulmuşsa,
b) Birinci veya ikinci fıkraların birinci cümleleri
uyarınca ücret istenebilecek bir işleme ilişkin olarak üçüncü kişinin
icabı, acentelik ilişkisinin sona ermesinden önce acenteye veya
müvekkile ulaşmışsa,
ücret isteyebilir. Bu ücretin, hâl ve şartlara göre
paylaşılması hakkaniyet gereği ise, sonraki acente de uygun bir pay alır.
(4) Acente, ayrıca, müvekkilinin talimatına uygun
olarak tahsil ettiği paralar için de tahsil komisyonu isteyebilir.
2. Ücrete hak kazanma zamanı
MADDE 114-
(1) Acente, kurulan işlem yerine getirildiği anda ve ölçüde ücrete hak
kazanır. Taraflar bu kuralı acentelik sözleşmesiyle değiştirebilir; ancak
müvekkil işlemi yerine getirince, acente, izleyen ayın son günü istenebilecek
uygun bir avansa hak kazanır. Her hâlde acente, üçüncü kişi kurulan işlemi
yerine getirdiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır.
(2) Üçüncü kişinin işlemi yerine getirmeyeceği
kesinleşirse, acentenin ücret hakkı düşer; ödenmiş tutarlar geri verilir.
(3) Aracılık edilen sözleşmeyi müvekkilin kısmen
veya tamamen yahut öngörüldüğü şekliyle yerine getirmeyeceği kesinleşse
bile, acente ücret isteyebilir. Müvekkile yüklenemeyen sebeplerle
sözleşmenin yerine getirilemediği hâlde ve ölçüde acentenin ücret hakkı
düşer.
3. Ücretin miktarı
MADDE 115-
(1) Sözleşmede hüküm yoksa ücretin miktarı, acentenin bulunduğu
yerdeki ticari teamüle, teamül de mevcut değilse hâlin gereğine göre o
yerdeki asliye ticaret mahkemesince belirlenir.
4. Ücretin ödeme zamanı
MADDE 116-
(1) Acentenin hak kazandığı ücretin, doğumu tarihinden itibaren
en geç üç ay içinde ve her hâlde sözleşmenin sona erdiği tarihte ödenmesi
gerekir.
(2) Ücret istemi, muacceliyeti ve
hesaplanması bakımından önemli olan bütün konular hakkında acente
bilgi istediği takdirde müvekkil bu bilgileri vermek zorundadır. Ayrıca
acente, ücrete bağlı işlemlere ilişkin defter kayıtlarının suretlerinin de
kendisine gönderilmesini müvekkilinden isteyebilir. Müvekkil, defter
suretini vermekten kaçınırsa ya da defterlerin doğruluğu ve tamlığı
konusunda kuşku duymayı gerektiren haklı nedenler varsa, acente,
ticari defter ve belgelerin ilgili
kısımlarını ya kendisi inceler ya
da bir uzmana inceletebilir. Müvekkil buna izin vermezse
sorunu mahkeme duruma en uygun şekilde karara bağlar.
(3) Bu hükümlerin aksinin kararlaştırılması
acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir.
II - Olağanüstü giderlerin karşılanması
MADDE 117-
(1) Acente, yükümlülüklerini yerine getirmek için yaptıklarından
ancak olağanüstü giderlerin ödenmesini isteyebilir.
III - Faiz isteme hakkı
MADDE 118-
(1) Avans ve olağanüstü giderler hakkında 20 nci maddenin birinci
fıkrasının ikinci cümlesi hükmü uygulanır.
IV - Hapis hakkı
MADDE 119-
(1) Acente, müvekkilindeki bütün alacakları ödeninceye kadar, acentelik
sözleşmesi dolayısıyla alıp da gerek kendi elinde gerek özel bir sebebe
dayanarak zilyet olmakta devam eden bir üçüncü kişinin elinde bulunan
taşınırlar ve kıymetli evrak ile herhangi bir eşyayı temsil eden senet
aracılığıyla kullanabildiği mallar üzerinde hapis hakkına sahiptir.
(2) Müvekkile ait mallar acente tarafından
sözleşme veya kanun gereği satıldığı takdirde, acente bu malların bedelini
ödemekten kaçınabilir.
(3) Müvekkil aciz hâlinde bulunduğu
takdirde, acentenin henüz muaccel olmamış alacakları hakkında da birinci ve
ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
(4) Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin
ikinci fıkrasıyla, 951 ilâ 953 üncü maddeleri hükümleri saklıdır.
E) Müvekkilin borçları
MADDE 120-
(1) Müvekkil, acenteye;
a) Mallarla ilgili belgeleri vermek,
b) Acentelik sözleşmesinin yerine getirilmesi için
gerekli olan hususları ve özellikle iş hacminin acentenin normalde
bekleyebileceğinden önemli surette düşük olabileceğini bildirmek,
c) Acentenin yaptığı işleri kabul edip etmediğini
ya da yerine getirilmediğini uygun bir süre içinde bildirmek,
d) Acentenin istemeye hak kazandığı ücreti ödemek,
e) Ücret, avans ve olağanüstü giderler hakkında 20
nci madde hükümlerine göre faiz ödemek,
zorundadır.
(2) Bu maddeye aykırı şartlar, acentenin
aleyhine olduğu ölçüde, geçersizdir.
F) Acentelik sözleşmesinin sona ermesi
I - Sebepleri
MADDE 121-
(1) Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini,
taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir.
Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı
her zaman fesih olunabilir.
(2) Belirli süre için yapılan bir acentelik
sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya devam edilmesi hâlinde,
sözleşme belirsiz süreli hâle gelir.
(3) Müvekkilin veya acentenin iflası, ölümü
veya kısıtlanması hâlinde, Türk Borçlar Kanununun 513 üncü maddesi hükmü
uygulanır.
(4) Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık
ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin
tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek
zorundadır.
(5) Müvekkilin veya acentenin ölümü, ehliyetini
kaybetmesi veya iflası sebebiyle acentelik sözleşmesi sona ererse, işlerin
tamamlanması hâlinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına oranlanarak
belirlenecek uygun bir tazminat acenteye ya da bu maddede yazılı hâllere
göre onun yerine geçenlere verilir.
II - Denkleştirme istemi
MADDE 122-
(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler
sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler
elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin
sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış
veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme
ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa
ve
c) Somut olayın özellik ve şartları
değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin son beş yıllık
faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını
aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin
devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir
eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru
sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse,
acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4) Denkleştirme isteminden önceden
vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden
itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe,
tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin
sona ermesi hâlinde de uygulanır.
III - Rekabet yasağı anlaşması
MADDE 123-
(1) Acentenin, işletmesine ilişkin faaliyetlerini, sözleşme
ilişkisinin sona ermesinden sonrası için sınırlandıran anlaşmanın yazılı
şekilde yapılması ve anlaşma hükümlerini içeren ve müvekkil tarafından
imzalanmış bulunan bir belgenin acenteye verilmesi gerekir. Anlaşma en çok,
ilişkinin bitiminden itibaren iki yıllık süre için yapılabilir ve yalnızca
acenteye bırakılmış olan bölgeye veya müşteri çevresine ve kurulmasına
aracılık ettiği sözleşmelerin taalluk ettiği konulara ilişkin olabilir.
Müvekkilin, rekabet sınırlaması dolayısıyla, acenteye uygun bir tazminat
ödemesi şarttır.
(2) Müvekkil, sözleşme ilişkisinin sona
ermesine kadar, rekabet sınırlamasının uygulanmasından yazılı olarak vazgeçebilir.
Bu hâlde müvekkil, vazgeçme beyanından itibaren altı ayın geçmesiyle
tazminat ödeme borcundan kurtulur.
(3) Taraflardan biri, diğer tarafın kusurlu
davranışı nedeniyle haklı sebeplerle sözleşme ilişkisini feshederse, fesihten
itibaren bir ay içinde rekabet sözleşmesiyle bağlı olmadığını diğer tarafa
yazılı olarak bildirebilir.
(4) Bu maddeye aykırı şartlar, acentenin
aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir.
İKİNCİ KİTAP
Ticaret Şirketleri
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Türleri
MADDE 124-
(1) Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve
kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit
şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket
sermaye şirketi sayılır.
B) Tüzel kişilik ve ehliyet
MADDE 125-
(1) Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir.
(2) Ticaret şirketleri, Türk Medenî
Kanununun 48 inci maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve
borçları üstlenebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar saklıdır.
C) Uygulanacak kanun hükümleri
MADDE 126-
(1) Her şirket türüne özgü hükümler saklı kalmak şartıyla, Türk Medenî
Kanununun tüzel kişilere ilişkin genel hükümleri ile bu Kısımda hüküm
bulunmayan hususlarda Türk Borçlar Kanununun adi şirkete dair hükümleri her
şirket türünün niteliğine uygun olduğu oranda, ticaret şirketleri hakkında
da uygulanır.
D) Sermaye koyma borcu
I - Konusu
MADDE 127-
(1) Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak;
a) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye
şirketlerine ait paylar,
b) Fikrî mülkiyet hakları,
c) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
d) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma
hakları,
e) Kişisel emek,
f) Ticari itibar,
g) Ticari işletmeler,
h) Haklı olarak kullanılan devredilebilir
elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,
i) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik
değeri olan diğer haklar,
j) Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her
türlü değer,
konabilir.
(2) Kanunun 307 nci maddesinin ikinci, 342 nci
maddesinin birinci ve 581 inci maddesinin birinci fıkra hükümleri saklıdır.
II - Hükmü
1. Genel olarak
MADDE 128-
(1) Her ortak, usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket
sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı
borçludur.
(2) Şirket sözleşmesinde veya esas
sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer alan
taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikrî mülkiyet hakları ile diğer
değerler, varsa özel sicillerine, bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve
taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri takdirde ayni sermaye
kabul olunur. Özel sicile yapılan kayıt iyiniyeti kaldırır.
(3) Sermaye olarak taşınmaz mülkiyeti veya
taşınmaz üzerinde var olan veya kurulacak olan ayni bir hakkın konulması
borcunu içeren şirket sözleşmesi hükümleri, resmî şekil aranmaksızın
geçerlidir.
(4) Paradan başka ekonomik bir değer veya
bir taşınırın sermaye olarak konulmasının borçlanılması hâlinde şirket,
tüzel kişilik kazandığı andan itibaren bunlar üzerinde malik sıfatıyla
doğrudan tasarruf edebilir.
(5) Taşınmaz mülkiyetinin veya diğer ayni
bir hakkın sermaye olarak konulması hâlinde, şirketin bunlar üzerinde
tasarruf edebilmesi için tapu siciline tescil gereklidir.
(6) Mülkiyet ve diğer ayni hakların tapu
siciline tescili istemi ile diğer sicillere yapılacak tescillerle ilgili
bildirimler, ticaret sicili müdürü tarafından, ilgili sicile resen ve hemen
yapılır. Şirketin tek taraflı istemde bulunabilme hakkı saklıdır.
(7) Şirket, her ortağın sermaye koyma
borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine
getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir.
Tazminat istemi için ihtar şarttır. Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar
da açabilir.
(8) Ortaklarca, sermaye olarak konulması
taahhüt edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine
ihtiyati tedbir istenebilir. Tedbir üzerine açılacak davalar için,
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda öngörülen süre ancak şirketin tescil ve
ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlar.
2. Temerrüt faizi
MADDE 129-
(1) Zamanında ifa edilmeyen sermaye para ise, 128 inci madde gereğince
tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, aksine şirket sözleşmesinde veya
esas sözleşmede hüküm yoksa, şirketin tescili anından itibaren temerrüt
faizi de ödenir.
3. Sorumlu olma
MADDE 130-
(1) Sermaye olarak şirkete alacaklarını devretmiş olan bir ortak,
alacaklar şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma borcundan
kurtulmaz.
(2) Alacak, vadesi gelmemiş ise aksi
kararlaştırılmış olmadıkça, vade gününden, muaccel ise şirket sözleşmesi
veya esas sözleşme tarihinden itibaren bir ay içinde şirketçe tahsil
edilmelidir.
(3) Her ne sebeple olursa olsun, bu süre
içinde tahsil edilemediği takdirde, gecikmeden dolayı şirketin tazminat hakkına
halel gelmemek şartıyla, ortak, sürenin bitiminden itibaren geçecek
günlerin temerrüt faizini de öder.
(4) Alacak kısmen tahsil edilmişse,
yukarıdaki hükümler tahsil edilmemiş olan kısım hakkında geçerlidir.
4. Karineler
MADDE 131-
(1) Sermaye olarak konulan ayınlara, bilirkişi tarafından biçilecek
değerler, ilgililerce kabul edilmiş sayılır.
(2) Şirket sözleşmesinde veya esas
sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, sermaye olarak konan ayınların mülkiyeti
şirkete ait ve haklar şirkete devredilmiş olur.
(3) Hizmet karşılığı olarak verilecek
ücretin kısmen veya tamamen kâra iştirak suretiyle ifası kararlaştırıldığı
takdirde bu kayıt çalışanlara ortak sıfatını vermez.
5. Faiz ve ücret alma hakkı
MADDE 132-
(1) Kanunlarda aksine hüküm yoksa, şirket sözleşmesiyle
ortakların, koydukları sermayeler için faiz ve şirketteki hizmetleri
sebebiyle kendilerine ücret verilmesi kabul olunabilir.
E) Ortakların kişisel alacaklıları
MADDE 133-
(1) Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin
kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr
payından ve şirket fesholunmuşsa tasfiye payından alabilir. Henüz bilanço düzenlenmemişse
alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr ve tasfiye
payı üzerine haciz koydurabilir.
(2) Sermaye şirketlerinde alacaklılar,
alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında,
borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 9/6/1932
tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin
hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler.
Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir.
(3) Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret
şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da
alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini de haizdir.
(4) Yukarıdaki hükümler borçlu ortakların
şirket dışındaki mallarına alacaklıların başvurmalarına engel olmaz.
F) Birleşme, bölünme ve tür değiştirme
I - Uygulama alanı ve kavramlar
1. Uygulama alanı
MADDE 134-
(1) Ticaret şirketlerinin birleşmelerine, bölünmelerine ve tür
değiştirmelerine 134 ilâ 194 üncü maddeler uygulanır.
(2) Diğer kanunların, bu Kanunun 135 ilâ 194
üncü maddelerine aykırı olmayan hükümleri saklıdır.
2. Kavramlar
MADDE 135-
(1) 134 ilâ 194 üncü maddelerin uygulanmasında; “şirket”, ticaret
şirketlerini; “ortak”, anonim şirketlerin pay sahiplerini, limited
şirketler ile şahıs şirketlerinin ve kooperatiflerin ortaklarını; “ortaklık
payı”, şahıs şirketlerindeki ortaklık payını, anonim şirketteki payı,
limited şirketteki esas sermaye payını, sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirketteki ortaklık payını; “genel kurul”, anonim,
limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerle
kooperatiflerdeki genel kurulu, şahıs şirketlerindeki ortaklar kurulunu ve
gereğinde ortakların tümünü; “yönetim organı”, anonim şirketler ve
kooperatiflerde yönetim kurulunu, limited şirketlerde müdürü veya
müdürleri, şahıs şirketleriyle sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketlerde yöneticiyi; “şirket sözleşmesi”, anonim şirketlerde esas
sözleşmeyi, şahıs şirketleriyle limited şirketlerde şirket sözleşmesini ve
kooperatifte ana sözleşmeyi ifade eder.
(2) Küçük ve orta ölçekli şirketler belirlenirken,
şahıs şirketleri için 1522, sermaye şirketleri hakkında ise 1523 üncü
maddelerde öngörülen ölçütler uygulanır.
II - Birleşme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 136-
(1) Şirketler;
a) Bir şirketin diğerini devralması, teknik terimle
“devralma şeklinde birleşme” veya
b) Yeni bir şirket içinde bir araya gelmeleri,
teknik terimle “yeni kuruluş şeklinde birleşme”,
yoluyla birleşebilirler.
(2) 136 ilâ 158 inci maddelerin
uygulamasında, kabul eden şirket “devralan”, katılan şirket “devrolunan”
diye adlandırılır.
(3) Birleşme, devrolunan şirketin malvarlığı
karşılığında, bir değişim oranına göre devralan şirketin paylarının, devrolunan
şirketin ortaklarınca kendiliğinden iktisap edilmesiyle gerçekleşir.
Birleşme sözleşmesi 141 inci maddenin ikinci fıkrası anlamında ayrılma
akçesini de öngörebilir.
(4) Birleşmeyle, devralan şirket devrolunan
şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde devralır. Birleşmeyle devrolunan
şirket sona erer ve ticaret sicilinden silinir.
b) Geçerli birleşmeler
MADDE 137-
(1) Sermaye şirketleri;
a) Sermaye şirketleriyle,
b) Kooperatiflerle ve
c) Devralan şirket olmaları şartıyla, kollektif ve
komandit şirketlerle,
birleşebilirler.
(2) Şahıs şirketleri;
a) Şahıs şirketleriyle,
b) Devrolunan şirket olmaları şartıyla, sermaye
şirketleriyle,
c) Devrolunan şirket olmaları şartıyla,
kooperatiflerle,
birleşebilirler.
(3) Kooperatifler;
a) Kooperatiflerle,
b) Sermaye şirketleriyle ve
c) Devralan şirket olmaları şartıyla, şahıs
şirketleriyle,
birleşebilirler.
c) Tasfiye hâlindeki bir şirketin birleşmeye
katılması
MADDE 138-
(1) Tasfiye hâlindeki bir şirket, malvarlığının dağıtılmasına
başlanmamışsa ve devrolunan şirket olması şartıyla, birleşmeye katılabilir.
(2) Birinci fıkradaki şartların varlığı, bir
işlem denetçisinin, bu hususu doğrulayan raporunun, devralan şirketin merkezinin
bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulmasıyla ispatlanır.
d) Sermayenin kaybı veya borca batıklık hâlinde
birleşmeye katılma
MADDE 139-
(1) Sermayesiyle kanuni yedek akçeleri toplamının yarısı zararlarla
kaybolan veya borca batık durumda bulunan bir şirket, kaybolan sermayeyi
veya gerekiyorsa borca batıklık durumunu karşılayabilecek tutarda serbestçe,
tasarruf edilebilen özvarlığa sahip bulunan bir şirket ile birleşebilir.
(2) Birinci fıkradaki şartın gerçekleşmiş
olduğunu ispatlayan bir işlem denetçisi tarafından hazırlanan raporun, devralan
şirketin merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulması
şarttır.
2. Ortaklık payları ve hakları
a) Ortaklık payının ve haklarının korunması
MADDE 140-
(1) Devrolunan şirketin ortaklarının, mevcut ortaklık paylarını ve
haklarını karşılayacak değerde, devralan şirketin payları ve hakları üzerinde
istemde bulunma hakları vardır. Bu istem hakkı, birleşmeye katılan şirketlerin
malvarlıklarının değeri, oy haklarının dağılımı ve önem taşıyan diğer
hususlar dikkate alınarak hesaplanır.
(2) Ortaklık paylarının değişim oranları
belirlenirken, devrolunan şirketin ortaklarına tahsis olunan ortaklık
paylarının gerçek değerlerinin onda birini aşmaması şartıyla, bir
denkleştirme ödenmesi öngörülebilir.
(3) Devrolunan şirketin oydan yoksun
paylarına sahip ortaklarına aynı değerde, oydan yoksun veya oy hakkını haiz
paylar verilir.
(4) Devrolunan şirkette mevcut bulunan
paylara bağlı imtiyaz hakları karşılığında, devralan şirkette eş değerde haklar
veya uygun bir karşılık verilir.
(5) Devralan şirket, devrolunan şirketin
intifa senedi sahiplerine, eş değerli haklar tanımak veya intifa
senetlerini, birleşme sözleşmesinin yapıldığı tarihteki gerçek değeriyle
satın almak zorundadır.
b) Ayrılma akçesi
MADDE 141-
(1) Birleşmeye katılan şirketler, birleşme sözleşmesinde, ortaklara,
devralan şirkette, pay ve ortaklık haklarının iktisabı ile iktisap olunacak
şirket paylarının gerçek değerine denk gelen bir ayrılma akçesi arasında
seçim yapma hakkı tanıyabilirler.
(2) Birleşmeye katılan şirketler
birleşme sözleşmesinde, sadece ayrılma akçesinin verilmesini öngörebilirler.
3. Sermaye artırımı, yeni kuruluş ve ara bilanço
a) Sermaye artırımı
MADDE 142-
(1) Devralma yoluyla birleşmede, devralan şirket, sermayesini,
devrolunan şirketin ortaklarının haklarının korunabilmesi için gerekli olan
düzeyde, artırmak zorundadır.
(2) Birleşmede, ayni sermaye konulmasına
ilişkin düzenlemelerle, halka açık anonim şirketlerde, yeni payların halka
arzına dair hükümler, Sermaye Piyasası Kurulu kaydına alınmasına ilişkin
olanlar müstesna, uygulanmaz.
b) Yeni kuruluş
MADDE 143-
(1) Yeni kuruluş yolu ile birleşmede, bu Kanun ile 24/4/1969 tarihli ve
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun, ayni sermaye konulmasına dair
düzenlemeleri ve asgari ortak sayısına ilişkin hükümleri dışındaki maddeleri
yeni şirketin kuruluşuna uygulanır.
c) Ara bilanço
MADDE 144-
(1) Birleşme sözleşmesinin imzalandığı tarih ile bilanço günü
arasında altı aydan fazla zaman geçmişse veya son bilançonun
çıkarılmasından sonra, birleşmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında
önemli değişiklikler meydana gelmişse, birleşmeye katılan şirketler
bir ara bilanço çıkarmak zorundadır.
(2) Aşağıdaki hükümler saklı olmak kaydı
ile, ara bilançoya yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve ilkeler uygulanır. Ara
bilanço için;
a) Fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir;
b) Son bilançoda kabul edilen değerlemeler, sadece
ticari defterdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer
düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme
için önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.
4. Birleşme sözleşmesi, birleşme raporu ve
denetleme
a) Birleşme sözleşmesi
aa) Birleşme sözleşmesinin yapılması
MADDE 145-
(1) Birleşme sözleşmesi yazılı şekilde yapılır. Sözleşme,
birleşmeye katılan şirketlerin, yönetim organlarınca imzalanır ve genel kurulları
tarafından onaylanır.
bb) Birleşme sözleşmesinin içeriği
MADDE 146-
(1) Birleşme sözleşmesinin;
a) Birleşmeye katılan şirketlerin ticaret
unvanlarını, hukuki türlerini, merkezlerini; yeni kuruluş yolu ile birleşme
hâlinde, yeni şirketin türünü, ticaret unvanını ve merkezini,
b) Şirket paylarının değişim oranını, öngörülmüşse
denkleştirme tutarını; devrolunan şirketin ortaklarının, devralan
şirketteki paylarına ve haklarına ilişkin açıklamaları,
c) Devralan şirketin, imtiyazlı ve oydan yoksun
payların sahipleriyle intifa senedi sahiplerine tanıdığı hakları,
d) Şirket paylarının değiştirilmesinin şeklini,
e) Birleşmeyle iktisap edilen payların, devralan
veya yeni kurulan şirketin bilanço kârına hak kazandığı tarihi ve bu isteme
ilişkin bütün özellikleri,
f) Gereğinde 141 inci madde uyarınca ayrılma
akçesini,
g) Devrolunan şirketin işlem ve eylemlerinin
devralan şirketin hesabına yapılmış sayılacağı tarihi,
h) Yönetim organlarına ve yönetici ortaklara
tanınan özel yararları,
i) Gereğinde sınırsız sorumlu ortakların
isimlerini,
içermesi zorunludur.
b) Birleşme raporu
MADDE 147-
(1) Birleşmeye katılan şirketlerin yönetim organları, ayrı ayrı
veya birlikte, birleşme hakkında bir rapor hazırlarlar.
(2) Raporda;
a) Birleşmenin amacı ve sonuçları,
b) Birleşme sözleşmesi,
c) Şirket paylarının değişim oranı ve öngörülmüşse
denkleştirme akçesi; devrolunan şirketlerin ortaklarına devralan şirket
nezdinde tanınan ortaklık hakları,
d) Gereğinde ayrılma akçesinin tutarı ve şirket pay
ve ortaklık hakları yerine ayrılma akçesi verilmesinin sebepleri,
e) Değişim oranının belirlenmesi yönünden payların
değerlemesine ilişkin özellikler,
f) Gereğinde devralan şirket tarafından yapılacak
artırımın miktarı,
g) Öngörülmüşse, devrolunan şirketin ortaklarına,
birleşme dolayısıyla yüklenecek olan, ek ödeme ve diğer kişisel edim
yükümlülükleri ile kişisel sorumluluklar hakkında bilgi,
h) Değişik türdeki şirketlerin birleşmelerinde,
yeni tür dolayısıyla ortaklara düşen yükümlülükler,
i) Birleşmenin, birleşmeye katılan şirketlerin
işçileri üzerindeki etkileri ile mümkünse bir sosyal planın içeriği,
j) Birleşmenin, birleşmeye katılan şirketlerin
alacaklıları üzerindeki etkileri,
k) Gerekiyorsa, ilgili makamlardan alınan onaylar,
hukuki ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri
belirtilir.
(3) Yeni kuruluş yoluyla birleşmede birleşme
raporuna yeni şirketin sözleşmesinin de eklenmesi şarttır.
(4) Tüm ortakların onaylaması hâlinde, küçük
ölçekli şirketler birleşme raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
c) Birleşme sözleşmesinin ve birleşme raporunun
denetlenmesi
MADDE 148-
(1) Birleşmeye katılan şirketlerin; birleşme sözleşmesini,
birleşme raporunu ve birleşmeye esas oluşturan bilançoyu, bu konuda uzman
olan bir işlem denetçisine denetlettirmeleri şarttır.
(2) Birleşmeye katılan şirketler,
birleşmeyi denetleyecek işlem denetçisine amaca yardımcı olacak her türlü
bilgi ve belgeyi vermek zorundadır.
(3) İşlem denetçisi denetleme raporunda;
a) Devralan şirket tarafından yapılması öngörülen
sermaye artırımının, devrolunan şirketin ortaklarının haklarını korumaya
yeterli bulunup bulunmadığı,
b) Değişim oranının ve ayrılma akçesinin adil olup
olmadığı,
c) Değişim oranının hangi yönteme göre
hesaplandığı; en az üç farklı genel kabul gören yöntem ile karşılaştırma yapılarak,
uygulanan yöntemin adil olduğu,
d) Diğer genel kabul gören yöntemlere göre hangi
değerlerin ortaya çıkabileceği,
e) Denkleştirme varsa, bunun uygun olup olmadığı,
f) Değişim oranının hesaplanması yönünden payların
değerlendirilmesinde dikkate alınan özellikler,
hususunda inceleme yapıp görüş açıklamakla
yükümlüdür.
(4) Tüm ortakların onaylaması hâlinde, küçük
ölçekli şirketler denetlemeden vazgeçebilirler.
5. İnceleme hakkı ve malvarlığında değişiklikler
a) İnceleme hakkı
MADDE 149-
(1) Birleşmeye katılan şirketlerden her biri, merkezleriyle
şubelerinde ve halka açık anonim şirketler ise Sermaye Piyasası Kurulunun
öngöreceği yerlerde, genel kurul kararından önceki otuz gün içinde;
a) Birleşme sözleşmesini,
b) Birleşme raporunu,
c) Denetleme raporunu,
d) Son üç yılın yılsonu finansal tablolarıyla
yıllık faaliyet raporlarını, gereğinde ara bilançolarını,
ortakların, intifa senedi sahipleriyle şirket
tarafından ihraç edilmiş bulunan menkul kıymet hamillerinin, menfaati
bulunan kişilerin ve diğer ilgililerin incelemesine sunmakla yükümlüdür.
Bunlar ilgili sermaye şirketlerinin internet sitelerinde de yayımlanır.
(2) Ortaklar ile birinci fıkrada sayılan
kişiler, aynı fıkrada anılan belgelerin suretlerinin ve varsa basılı
şekillerinin kendilerine verilmesini isteyebilirler. Bunlar için, herhangi
bir bedel veya gider karşılığı istenilemez.
(3) Birleşmeye katılan şirketlerden her
biri, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ve internet sitelerine
de konulan ilanda, inceleme yapma hakkına işaret eder.
(4) Birleşmeye katılan her şirket, birinci
fıkrada anılan belgelerin nereye tevdi edildiklerini ve nerelerde
incelemeye hazır tutulduklarını, tevdiden en az üç iş günü önce, Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesi ile şirket sözleşmesinde öngörülen gazetelerde ve
sermaye şirketleri de internet sitelerinde ilan eder.
(5) Tüm ortakların onaylaması hâlinde, küçük
ölçekli şirketler inceleme hakkının kullanılmasından vazgeçebilirler.
b) Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 150-
(1) Birleşmeye katılan şirketlerden birinin aktif veya pasif
varlıklarında, birleşme sözleşmesinin imzası tarihiyle, bu sözleşmenin
genel kurulda onaya sunulacağı tarih arasında, önemli değişiklik meydana
gelmişse, yönetim organı, bu durumu kendi genel kuruluna ve birleşmeye
katılan diğer şirketlerin yönetim organlarına yazılı olarak bildirir.
(2) Birleşmeye katılan tüm şirketlerin
yönetim organları, bu durumda birleşme sözleşmesinin değiştirilmesine veya
birleşmeden vazgeçmeye gerek olup olmadığını incelerler; böyle bir sonuca
vardıkları takdirde, onaya sunma önerisi geri çekilir. Diğer hâlde, yönetim
organı genel kurulda, birleşme sözleşmesinde uyarlamaya gerek
bulunmadığının gerekçesini açıklar.
c) Birleşme kararı
MADDE 151-
(1) Yönetim organı, genel kurula birleşme sözleşmesini sunar.
Birleşme sözleşmesi genel kurulda;
a) Bu Kanunun 421 inci maddesinin beşinci
fıkrasının (b) bendi saklı olmak üzere, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin çoğunluğunu temsil
etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle,
b) Bir kooperatif tarafından devralınacak sermaye
şirketlerinde, sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda
mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle,
c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte
üçünü temsil eden paylara sahip bulunmaları şartıyla, tüm ortakların dörtte
üçünün oylarıyla,
d) Kooperatiflerde, verilen oyların üçte ikisinin
çoğunluğuyla; ana sözleşmede ek ödeme ve başka edim yükümlülükleri ya da
sınırsız sorumluluk kabul edilmiş veya bunlar mevcut olup da
genişletilmişse kooperatife kayıtlı tüm ortakların dörtte üçünün kararıyla,
onaylanmalıdır.
(2) Kollektif ve komandit şirketlerde
birleşme sözleşmesinin oybirliğiyle onaylanması gerekir. Ancak, şirket sözleşmesinde
birleşme sözleşmesinin bütün ortakların dörtte üçünün kararıyla onaylanması
öngörülebilir.
(3) Bir sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketin, başka bir şirketi devralması hâlinde, birinci fıkranın (a) bendindeki
nisaba ek olarak, komanditelerin tamamının birleşmeyi yazılı olarak
onaylamaları gereklidir.
(4) Bir limited şirket tarafından devralınan
anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette, devralma ile ek
yükümlülük ve kişisel edim yükümlülükleri de öngörülüyorsa veya bunlar mevcut
olup da genişletiliyorsa, bütün ortakların oybirliğine gerek vardır.
(5) Birleşme sözleşmesi bir ayrılma akçesini
öngörüyorsa bunun, devreden şirket şahıs şirketiyse oy hakkını haiz
ortaklarının, sermaye şirketiyse şirkette mevcut oy haklarının yüzde
doksanının olumlu oylarıyla onaylanması şarttır.
(6) Birleşme sözleşmesinde devrolunan
şirketin işletme konusunda değişiklik öngörülmüşse, birleşme sözleşmesinin
ayrıca, şirket sözleşmesinin değiştirilmesi için gerekli nisapla onaylanmış
olması zorunludur.
6. Kesinleşmeye ilişkin hükümler
a) Ticaret siciline tescil
MADDE 152-
(1) Birleşmeye katılan şirketler tarafından birleşme
kararı alınır alınmaz, yönetim organları, birleşmenin tescili için ticaret
siciline başvurur.
(2) Devralan şirket, birleşmenin gereği
olarak sermayesini artırmışsa, ek olarak esas sözleşme değişiklikleri de
ticaret siciline sunulur.
(3) Devrolunan şirket, birleşmenin ticaret
siciline tescili ile infisah eder.
b) Hukuki sonuçlar
MADDE 153-
(1) Birleşme, birleşmenin ticaret siciline tescili ile
geçerlilik kazanır. Tescil anında, devrolunan şirketin bütün aktif ve
pasifi kendiliğinden devralan şirkete geçer.
(2) Devrolunan şirketin ortakları devralan
şirketin ortağı olur. Ancak bu sonuç, devralan şirketin kendi adına fakat
bu şirket hesabına hareket eden kişinin elinde bulunan paylar ile
devrolunan şirketin kendi adına fakat bu şirket hesabına hareket eden
kişinin elinde bulunan paylar için doğmaz.
(3) 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.
c) İlan
MADDE 154-
(1) Birleşme kararı, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
ilan olunur.
7. Sermaye şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde
birleşmesi
a) Uygulama alanı
MADDE 155-
(1) a) Devralan sermaye şirketi devrolunan sermaye şirketinin oy hakkı
veren bütün paylarına veya
b) Bir şirket ya da bir gerçek kişi veya kanun
yahut sözleşme dolayısıyla bağlı bulunan kişi grupları, birleşmeye katılan
sermaye şirketlerinin oy hakkı veren tüm paylarına,
sahiplerse sermaye şirketleri kolaylaştırılmış
düzene göre birleşebilirler.
(2) Devralan sermaye şirketi, devrolunan
sermaye şirketinin tüm paylarına değil de oy hakkı veren paylarının en az
yüzde doksanına sahipse, azınlıkta kalan pay sahipleri için;
a) Devralan şirkette bu payların denk karşılığı
olan paylar verilmesi şirket payları yanında, 141 inci maddeye göre, şirket
paylarının gerçek değerinin tam dengi olan nakdî bir karşılık verilmesinin
önerilmiş olması ve
b) Birleşme dolayısıyla ek ödeme borcunun veya
herhangi bir kişisel edim yükümlülüğünün yahut kişisel sorumluluğun
doğmaması,
hâlinde birleşme kolaylaştırılmış usulde
gerçekleşebilir.
b) Kolaylıklar
MADDE 156-
(1) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen
şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde, 146 ncı maddenin
birinci fıkrasının (a) ve (f) ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan
kayıtlara yer verirler. Bu sermaye şirketleri, 147 nci maddede öngörülen
birleşme raporunu düzenlemeye, 148 inci maddede yeralan birleşme
sözleşmesini denetletme hakkı ile 149 uncu maddede düzenlenen inceleme
hakkını sağlamakla yükümlü olmadıkları gibi, birleşme sözleşmesini 151 inci
madde uyarınca genel kurulun onayına da sunmayabilirler.
(2) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin
ikinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme
sözleşmesinde, sadece, 147 nci maddenin ikinci fıkrasının (a), (b) ve (f)
ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu
şirketler 147 nci maddede öngörülen birleşme raporunu düzenlemeye ve
birleşme sözleşmesini 151 inci madde gereğince genel kurula sunmaya da
zorunlu değildirler. 149 uncu maddede öngörülen inceleme hakkının,
birleşmenin tescili için ticaret siciline yapılan başvurudan otuz gün önce
sağlanmış olması gerekir.
8. Alacaklıların ve çalışanların korunması
a) Alacakların teminat altına alınması
MADDE 157-
(1) Birleşmeye katılan şirketlerin alacaklıları birleşmenin hukuken
geçerlilik kazanmasından itibaren üç ay içinde istemde bulunurlarsa,
devralan şirket bunların alacaklarını teminat altına alır.
(2) Birleşmeye katılan şirketler;
alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, tirajı ellibinin
üstünde olan yurt düzeyinde dağıtımı yapılan üç gazetede yedişer gün
aralıklarla üç defa yapacakları ilanla ve ayrıca internet sitelerine
konulacak ilanla haklarını bildirirler. İşlem denetçisi, birleşmeye
katılan şirketlerin serbest malvarlıklarının,
ödenmesine yetmeyeceği bilinen bir alacakları bulunmadığını
veya böyle bir alacak istemi beklenmediğini doğruladığı takdirde ilan
yükümlülüğü ortadan kalkar.
(3) Devralan şirket alacağın birleşme
dolayısıyla tehlikeye düşmediğini bir işlem denetçisi raporuyla ispat
ederse, teminat verme yükümlülüğü ortadan kalkar.
(4) Diğer alacaklıların zarara
uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, yükümlü şirket teminat göstermek
yerine borcu ödeyebilir.
b) Ortakların kişisel sorumlulukları ve iş
ilişkilerinin geçmesi
MADDE 158-
(1) Devrolunan şirketin borçlarından birleşmeden önce sorumlu
olan ortakların sorumlulukları birleşmeden sonra da devam eder. Şu şartla
ki, bu borçlar birleşme kararının ilanından önce doğmuş olmalı veya borçları
doğuran sebepler bu tarihten önce oluşmuş bulunmalıdır.
(2) Devrolunan şirketin borçlarından doğan,
ortakların kişisel sorumluluğuna ilişkin istemler, birleşme kararının ilanı
tarihinden itibaren üç yıl geçince zamanaşımına uğrar. Alacak ilan
tarihinden sonra muaccel olursa, zamanaşımı süresi muacceliyet
tarihinden başlar. Bu sınırlama, devralan şirketin borçları dolayısıyla
şahsen sorumlu olan ortakların sorumluluklarına uygulanmaz.
(3) Kamuya arz edilmiş olan tahvil ve diğer
borç senetlerinde sorumluluk itfa tarihine kadar devam eder; meğerki,
izahname başka bir düzenleme içersin.
(4) İş ilişkileri hakkında 178 inci madde
hükmü uygulanır.
III - Bölünme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 159-
(1) Bir şirket tam veya kısmi bölünebilir.
a) Tam bölünmede, şirketin tüm malvarlığı bölümlere
ayrılır ve diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları,
devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp
devrolunan şirket sona erer ve unvanı ticaret sicilinden silinir.
b) Kısmi bölünmede, bir şirketin malvarlığının bir
veya birden fazla bölümü diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin
ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler veya
bölünen şirket, devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan
şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru şirketini oluşturur.
b) Geçerli bölünmeler
MADDE 160-
(1) Sermaye şirketleri ve kooperatifler sermaye
şirketlerine ve kooperatiflere bölünebilirler.
c) Şirket paylarının ve haklarının korunması
MADDE 161-
(1) Tam ve kısmi bölünmede şirket payları ve hakları 140 ıncı madde
uyarınca korunur.
(2) Devreden şirketin ortaklarına;
a) Bölünmeye katılan tüm şirketlerde, mevcut
payları oranında şirket payları veya
b) Bölünmeye katılan bazı veya tüm şirketlerde,
mevcut paylarının oranına göre değişik oranda şirket payları,
tahsis edilebilir. (a) bendindeki bölünme
“oranların korunduğu”, (b) bendindeki bölünme ise “oranların korunmadığı
bölünme”dir.
2. Bölünmenin uygulanmasına ilişkin hükümler
a) Sermayenin azaltılması
MADDE 162-
(1) Bölünme sebebiyle devreden şirketin sermayesinin azaltılması
hâlinde 473, 474 ve 592 nci maddeler ile kooperatiflerde Kooperatifler
Kanununun 98 inci maddesine dayanılarak bu Kanunun 473 ve 474 üncü
maddeleri uygulanmaz.
b) Sermaye artırımı
MADDE 163-
(1) Devralan şirket sermayesini, devreden şirketin
ortaklarının haklarını koruyacak miktarda artırır.
(2) Bölünmede, ayni sermaye konulmasına
ilişkin hükümler uygulanmaz. Bölünme sebebiyle, kayıtlı sermaye sisteminde
müsait olmasa bile, tavan değiştirilmeden sermaye artırılabilir.
c) Yeni kuruluş
MADDE 164-
(1) Bölünme çerçevesinde yeni bir şirketin kurulmasına bu Kanun
ile Kooperatifler Kanununun kuruluşa ilişkin hükümleri uygulanır. Sermaye
şirketlerinin kurulmasında, kurucuların asgari sayısına ve ayni sermaye
konulmasına ilişkin hükümler uygulanmaz.
d) Ara bilanço
MADDE 165-
(1) Bilanço günüyle, bölünme sözleşmesinin imzası veya bölünme
planının düzenlenmesi tarihi arasında, altı aydan fazla bir zaman bulunduğu
veya son bilançonun çıkarılmasından itibaren, bölünmeye katılan şirketlerin
malvarlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiş olduğu takdirde, bir
ara bilanço çıkarılır.
(2) Bu fıkranın (a) ve (b) bentlerinde
öngörülen hükümler saklı kalmak kaydıyla, ara bilançoya yıllık bilançoya
ilişkin hüküm ve standartlar uygulanır. Ara bilanço için;
a) Fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir.
b) Son bilançoda kabul edilmiş bulunan
değerlemeler, sadece ticari defterlerdeki hareketler ölçüsünde
değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari
defterlerden anlaşılmayan işletme için önemli değer değişiklikleri de
dikkate alınır.
3. Bölünme belgelerini denetleme ve inceleme hakkı
a) Bölünme sözleşmesi ve bölünme planı
aa) Genel olarak
MADDE 166-
(1) Bir şirket, bölünme yoluyla, malvarlığının bölümlerini var
olan şirketlere devredecekse, bölünmeye katılan şirketlerin yönetim
organları tarafından bir bölünme sözleşmesi yapılır.
(2) Bir şirket, bölünme yoluyla,
malvarlığının bölümlerini yeni kurulacak şirketlere devredecekse, yönetim
organı bir bölünme planı düzenler.
(3) Hem bölünme sözleşmesinin hem de bölünme
planının yazılı şekilde yapılması ve bunların genel kurul tarafından 173
üncü madde hükümlerine göre onaylanması şarttır.
bb) Bölünme sözleşmesinin ve bölünme planının
içeriği
MADDE 167-
(1) Bölünme sözleşmesi ve bölünme planı özellikle;
a) Bölünmeye katılan şirketlerin ticaret
unvanlarını, merkezlerini ve türlerini,
b) Aktif ve pasif malvarlığı konularının devir
amacıyla bölümlere ayrılmasını ve tahsisini; açık tanımlamayla, bu
bölümlere ilişkin envanteri; taşınmazları, kıymetli evrakı ve maddi olmayan
malvarlığını teker teker gösteren listeyi,
c) Payların değişim oranını ve gereğinde ödenecek
denkleştirme tutarını ve devreden şirketin ortaklarının, devralan
şirketteki ortaklık haklarına ilişkin açıklamaları,
d) Devralan şirketin; intifa senedi, oydan yoksun
pay ve özel hak sahiplerine tahsis ettiği hakları,
e) Şirket paylarının değişim tarzlarını,
f) Şirket paylarının bilanço kârına hangi tarihten
itibaren hak kazanacaklarını ve bu istem hakkının özelliklerini,
g) Devreden şirketin işlemlerinin hangi tarihten
itibaren devralan şirketin hesabına yapılmış kabul edildiğini,
h) Yönetim organlarının üyelerine, müdürlere,
yönetim hakkına sahip kişilere ve denetçilere tanınan özel menfaatleri,
i) Bölünme sonucu devralan şirketlere geçen iş
ilişkilerinin listesini,
içerir.
b) Bölünmenin dışında kalan malvarlığı
MADDE 168-
(1) Bölünme sözleşmesinde veya bölünme planında tahsisi yapılmayan
malvarlığı konuları üzerinde;
a) Tam bölünmede, devralan tüm şirketlerin, bölünme
sözleşmesi veya planına göre kendilerine geçen net aktif malvarlığının
oranına göre, devralan tüm şirketlere paylı mülkiyet hakkı düşer.
b) Kısmi bölünmede söz konusu malvarlığı, devreden
şirkette kalır.
(2) Birinci fıkra hükmü kıyas yoluyla
alacaklara ve maddi olmayan malvarlığı haklarına da uygulanır.
(3) Tam bölünmeye katılan şirketler,
bölünme sözleşmesi veya bölünme planına göre herhangi bir şirkete tahsis
edilmeyen borçlardan müteselsilen sorumludurlar.
c) Bölünme raporu
aa) İçerik
MADDE 169-
(1) Bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları, bölünme hakkında
ayrı rapor hazırlarlar; ortak rapor da geçerlidir.
(2) Rapor;
a) Bölünmenin amacını ve sonuçlarını,
b) Bölünme sözleşmesini veya bölünme planını,
c) Payların değişim oranlarını ve gereğinde
ödenecek denkleştirme tutarını, özellikle devreden şirketin ortaklarının
devralan şirketteki haklarına ilişkin açıklamaları,
d) Değişim oranının saptanmasında, payların
değerlemesine ilişkin özellikleri,
e) Gereğinde, bölünme dolayısıyla ortaklar için
doğacak olan ek ödeme yükümlülüklerini, diğer kişisel edim yükümlülüklerini
ve sınırsız sorumluluğu,
f) Bölünmeye katılan şirketlerin türlerinin farklı
olması hâlinde, ortakların yeni tür sebebiyle söz konusu olan yükümlülüklerini,
g) Bölünmenin işçiler üzerindeki etkileri ile içeriğini;
varsa sosyal planın içeriğini,
h) Bölünmenin, bölünmeye katılan şirketlerin
alacaklıları üzerindeki etkilerini,
hukuki ve ekonomik yönleri ile açıklar ve
gerekçelerini gösterir.
(3) Yeni kuruluşun varlığı hâlinde, bölünme
planına yeni şirketin sözleşmesi de eklenir.
(4) Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ölçekli
şirketler bölünme raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
bb) Bölünme sözleşmesinin veya bölünme planının ve
bölünme raporunun denetlenmesi
MADDE 170-
(1) Bölünme sözleşmesinin veya bölünme planının denetlenmesine 148 inci
madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
d) İnceleme hakkı
MADDE 171-
(1) Bölünmeye katılan şirketlerden her biri, genel kurulun kararından
iki ay önce, merkezlerinde, halka açık anonim şirketler ayrıca Sermaye
Piyasası Kurulunun uygun gördüğü yerlerde;
a) Bölünme sözleşmesini veya bölünme planını,
b) Bölünme raporunu,
c) Denetleme raporunu,
d) Son üç yılın finansal tabloları ile faaliyet
raporlarını ve varsa ara bilançoları,
bölünmeye katılan şirketlerin ortaklarının
incelemesine sunar.
(2) Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük
ölçekli şirketler birinci fıkrada öngörülen inceleme hakkından vazgeçebilirler.
(3) Ortaklar, bölünmeye katılan
şirketlerden, birinci fıkrada sayılan belgelerin kopyalarının kendilerine
verilmesini isteyebilirler. Suretler için bedel veya herhangi bir gider
karşılığı istenemez.
(4) Bölünmeye katılan şirketlerden her biri,
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, sermaye şirketleri ayrıca internet sitesinde,
inceleme yapma haklarına işaret eden bir ilan yayımlarlar.
e) Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 172-
(1) Bölünmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında meydana gelen
değişikliklere 150 nci madde kıyas yoluyla uygulanır.
4. Bölünme kararı
MADDE 173-
(1) 175 inci maddede öngörülen teminatın sağlanmasından sonra,
bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları, bölünme sözleşmesini veya
bölünme planını genel kurula sunar.
(2) Onama kararı 151 inci maddenin birinci,
üçüncü, dördüncü ve altıncı fıkralarında öngörülen nisaplara uyularak
alınır.
(3) Oranın korunmadığı bölünmede onama
kararı, devreden şirkette oy hakkını haiz ortakların en az yüzde doksanıyla
alınır.
5. Korunmaya ilişkin hükümler
a) Alacaklıların korunması
aa) Çağrı
MADDE 174-
(1) Bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları, Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesinde, tirajı ellibinin üstünde olan ve yurt düzeyinde
dağıtımı yapılan en az üç gazetede yedişer gün aralıklarla üç defa
yapılacak ilanla ve sermaye şirketlerinde ayrıca internet sitesine de
konulacak ilanla, alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde
bulunmaya çağrılırlar.
bb) Alacakların teminat altına alınması
MADDE 175-
(1) Bölünmeye katılan şirketler, 174 üncü maddede öngörülen
ilanların yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde, istemde bulunan
alacaklıların alacaklarını teminat altına almak zorundadırlar.
(2) Bölünme ile, alacaklıların alacaklarının
tehlikeye düşmediğinin, bir işlem denetçisinin raporuyla ispatı hâlinde,
teminat altına almak yükümü ortadan kalkar.
(3) Diğer alacaklıların zarara
uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, şirket, teminat göstermek yerine
borcu ödeyebilir.
b) Sorumluluk
aa) Bölünmeye katılan şirketlerin ikinci derecede
sorumluluğu
MADDE 176-
(1) Bölünme sözleşmesi veya bölünme planıyla kendisine borç
tahsis edilen şirket, bu suretle birinci derecede sorumlu bulunan şirket,
alacaklıların alacaklarını ifa etmezse, bölünmeye katılan diğer
şirketler, ikinci derecede sorumlu şirketler, müteselsilen sorumlu
olurlar.
(2) İkinci derecede sorumlu olan şirketlerin
takip edilebilmeleri için, alacağın teminat altına alınmamış ve
birinci derecede sorumlu şirketin;
a) İflas etmiş,
b) Konkordato süresi almış,
c) Aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz
vesikası alınmasının şartları doğmuş,
d) Merkezi yurt dışına taşınmış ve artık Türkiye’de
takip edilemez duruma gelmiş veya
e) Yurt dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve
bu sebeple hukuken takibi önemli derecede güçleşmiş,
olması gerekir.
bb) Ortakların kişisel sorumluluğu
MADDE 177-
(1) Ortakların kişisel sorumlulukları hakkında 158 inci madde hükmü
uygulanır.
6. İş ilişkilerinin geçmesi
MADDE 178-
(1) Tam veya kısmi bölünmede, işçilerle yapılan hizmet sözleşmeleri,
işçi itiraz etmediği takdirde, devir gününe kadar bu sözleşmeden doğan bütün
hak ve borçlarla devralana geçer.
(2) İşçi itiraz ederse, hizmet sözleşmesi
kanuni işten çıkarma süresinin sonunda sona erer; devralan ve işçi o tarihe
kadar sözleşmeyi yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Eski işveren ile devralan, işçinin
bölünmeden evvel muaccel olmuş alacakları ile hizmet sözleşmesinin normal
olarak sona ereceği veya işçinin itirazı sebebiyle sona erdiği tarihe kadar
geçen sürede muaccel olacak alacaklarından müteselsilen sorumludur.
(4) Aksi kararlaştırılmadıkça veya hâlin
gereğinden anlaşılmadıkça, işveren hizmet sözleşmesinden doğan hakları
üçüncü bir kişiye devredemez.
(5) İşçiler muaccel olan ve birinci fıkrada
öngörüldüğü şekilde muaccel olacak alacaklarının teminat altına alınmasını
isteyebilirler.
(6) Devreden şirketin bölünmeden önce şirket
borçlarından dolayı sorumlu olan ortakları, hizmet sözleşmesinden doğan ve
intikal gününe kadar muaccel olan borçlarla, hizmet sözleşmesi normal
olarak sona ermiş olsaydı muaccel hâle gelecek olan veya işçinin itirazı
sebebiyle hizmet sözleşmesinin sona erdiği ana kadar doğacak olan
borçlardan müteselsilen sorumlu olmakta devam ederler.
7. Ticaret siciline tescil ve geçerlilik
MADDE 179-
(1) Bölünme onaylanınca, yönetim organı bölünmenin tescilini
ister.
(2) Kısmi bölünme sebebiyle devreden şirketin
sermayesinin azaltılması gerekiyorsa buna ilişkin esas sözleşme değişikliği
de tescil ettirilir.
(3) Tam bölünme hâlinde devreden şirket ticaret
siciline tescil ile birlikte infisah eder.
(4) Bölünme ticaret siciline tescille geçerlilik
kazanır. Tescil ile tescil anında envanterde yer alan bütün aktifler ve
pasifler devralan şirketlere geçer.
IV - Tür değiştirme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 180-
(1) Bir şirket hukuki şeklini değiştirebilir. Yeni türe dönüştürülen şirket
eskisinin devamıdır.
b) Geçerli tür değiştirmeler
MADDE 181- (1)
a) Bir sermaye şirketi;
1. Başka türde bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
b) Bir kollektif şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir komandit şirkete;
c) Bir komandit şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir kollektif şirkete;
d) Bir kooperatif bir sermaye şirketine,
dönüşebilir.
c) Kollektif ve komandit şirketlerin tür
değiştirmelerine ilişkin özel düzenleme
MADDE 182 - (1)
Bir kollektif şirket bir komandit şirkete;
a) Kollektif şirkete bir komanditerin girmesi,
b) Bir ortağın komanditer olması,
hâlinde dönüşebilir.
(2) Bir komandit şirket kollektif şirkete;
a) Tüm komanditerlerin şirketten çıkması,
b) Tüm komanditerlerin komandite olması,
suretiyle dönüşebilir.
(3) Bir kollektif veya komandit şirketin tek
kişi işletmesi olarak faaliyetine devam etmesine ilişkin 257 nci madde
hükmü saklıdır.
(4) Bu madde uyarınca yapılacak tür
değiştirmelerine 180 ilâ 190 ıncı madde hükümleri uygulanmaz.
2. Şirket payının ve haklarının korunması
MADDE 183- (1)
Tür değiştirmede ortakların şirket payları ve hakları korunur. Oydan yoksun
paylar için sahiplerine eşit değerde paylar veya oy hakkını haiz paylar
verilir.
(2) İmtiyazlı payların karşılığında aynı
değerde paylar verilir veya uygun bir tazminat ödenir.
(3) İntifa senetleri karşılığında aynı
değerde haklar verilir veya tür değiştirme planının düzenlendiği tarihte
gerçek değer ödenir.
3. Kuruluş ve ara bilanço
MADDE 184-
(1) Tür değiştirmede, yeni türün kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır;
ancak, sermaye şirketlerinde ortakların asgari sayısına ve ayni sermaye
konulmasına ilişkin hükümler uygulanmaz.
(2) Bilanço günüyle tür değiştirme raporunun
düzenlendiği tarih arasında altı aydan fazla zaman geçmişse veya son
bilançonun çıkarıldığı tarihten itibaren şirketin malvarlığında önemli
değişiklikler meydana gelmişse ara bilanço çıkarılır.
(3) Aşağıdaki hükümler saklı olmak kaydı ile
ara bilançoya yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve ilkeler uygulanır. Ara
bilanço için;
a) Fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir;
b) Son bilançoda kabul edilen değerlemeler, sadece
ticari defterdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer
düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme
için önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.
4. Tür değiştirme planı
MADDE 185-
(1) Yönetim organı bir tür değiştirme planı düzenler. Plan yazılı
şekle ve 189 uncu madde uyarınca genel kurulun onayına tabidir. Tür
değiştirme planı;
a) Şirketin tür değiştirmeden önceki ve sonraki
ticaret unvanını, merkezini ve yeni türe ilişkin ibareyi,
b) Yeni türün şirket sözleşmesini,
c) Ortakların tür değiştirmeden sonra sahip
olacakları payların sayısını, cinsini ve tutarını veya tür değiştirmeden
sonra ortakların paylarına ilişkin açıklamaları,
içerir.
5. Tür değiştirme raporu
MADDE 186-
(1) Yönetim organı tür değiştirme hakkında yazılı bir rapor hazırlar.
(2) Raporda;
a) Tür değiştirmenin amacı ve sonuçları,
b) Yeni türe ilişkin kuruluş hükümlerinin yerine
getirilmiş bulunduğu,
c) Yeni şirket sözleşmesi,
d) Tür değiştirmeden sonra ortakların sahip
olacakları paylara dair değişim oranı,
e) Varsa ortaklar ile ilgili olarak tür
değiştirmeden kaynaklanan ek ödeme ile diğer kişisel edim yükümlülükleri ve
kişisel sorumluluklar,
f) Ortaklar için yeni tür dolayısıyla doğan
yükümlülükler
hukuki ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri
gösterilir.
(3) Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük
ölçekli şirketler tür değiştirme raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
6. Tür değiştirme planının ve tür değiştirme
raporunun denetlenmesi
MADDE 187-
(1) Şirket, tür değiştirme planını, tür değiştirme raporunu, tür
değiştirmede esas alınan bilançoyu işlem denetçisine denetlettirir.
(2) Şirket işlem denetçisine, yapılacak
denetlemenin amacına hizmet edebilecek bütün bilgi ve belgeleri vermek zorundadır.
(3) İşlem denetçisi tür değiştirmeye ilişkin
şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini, bilançonun gerçeğe uygun olup
olmadığını ve tür değiştirmeden sonra ortakların hukuki durumlarının
korunup korunmadığını incelemek ve değerlendirmek zorundadır.
(4) Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük
ölçekli şirketler denetlemeden vazgeçebilirler.
7. İnceleme hakkı
MADDE 188 - (1)
Şirket;
a) Tür değiştirme planını,
b) Tür değiştirme raporunu,
c) Denetleme raporunu,
d) Son üç yılın finansal tablolarını, varsa ara
bilançoyu,
genel kurulda karar alınmasından otuz gün önce
merkezinde ve halka açık anonim şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun istediği
yerlerde ortakların incelemesine sunar.
(2) İsteyen ortaklara anılan belgelerin
kopyaları bedelsiz verilir. Şirket, ortakları, uygun bir şekilde inceleme
haklarının bulunduğu hususunda bilgilendirir.
8. Tür değiştirme kararı ve tescil
MADDE 189-
(1) Yönetim organı tür değiştirme planını genel kurula sunar. Tür
değiştirme kararı aşağıdaki nisaplarla alınır:
a) Kanunun 421 inci maddesinin beşinci fıkrasının
(b) bendi hükmü saklı olmak şartıyla anonim ve sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin üçte ikisini
karşılaması şartıyla, genel kurulda mevcut oyların üçte ikisiyle; limited
şirkete dönüştürme hâlinde, ek ödeme veya kişisel edim yükümlülüğü
doğacaksa tüm ortakların onayıyla;
b) Bir sermaye şirketinin bir kooperatife dönüşmesi
hâlinde tüm ortakların onayıyla;
c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte
üçüne sahip bulunmaları şartıyla, ortakların dörtte üçünün kararıyla;
d) Kooperatiflerde;
1. Ortakların en az üçte ikisinin temsil edilmeleri
şartı ile, genel kurulda mevcut oyların çoğunluğuyla,
2. Ek ödeme, diğer kişisel edim yükümlülükleri veya
kişisel sorumluluk getiriliyorsa veya bu yükümlülükler veya sorumluluklar
genişletiliyorsa, kooperatifte kayıtlı ortaklarının üçte ikisinin olumlu
oyuyla,
e) Kollektif ve komandit şirketlerde tür değiştirme
planı bütün ortakların oybirliğiyle onanır. Ancak, şirket sözleşmesinde
ortakların tümünün üçte ikisinin olumlu oyuyla bu kararın alınabileceği
öngörülebilir.
(2) Yönetim organı tür değiştirmeyi ve yeni
şirketin sözleşmesini tescil ettirir. Tür değiştirme tescil ile hukuki geçerlilik
kazanır. Tür değiştirme kararı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan
edilir.
9. Alacaklıların ve çalışanların korunması
MADDE 190-
(1) Ortakların kişisel sorumlulukları hakkında 158 inci ve iş
sözleşmelerinden doğan borçlar hakkında 178 inci madde uygulanır.
V - Ortak hükümler
1. Ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının
incelenmesi
MADDE 191- (1)
Birleşmede, bölünmede ve tür değiştirmede ortaklık paylarının ve
ortaklık haklarının gereğince korunmamış veya ayrılma karşılığının uygun
belirlenmemiş olması hâlinde, her ortak, birleşme, bölünme veya tür
değiştirme kararının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından
itibaren iki ay içinde, söz konusu işlemlere katılan şirketlerden birinin
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, uygun bir
denkleştirme akçesinin saptanmasını isteyebilir. Denkleştirme akçesinin
belirlenmesinde 140 ıncı maddenin ikinci fıkrası uygulanmaz.
(2) Davacı ile aynı hukuki durumda
bulunmaları hâlinde, mahkeme kararı, birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye
katılan şirketlerin tüm ortakları hakkında da hüküm doğurur.
(3) Davanın giderleri devralan şirkete
aittir. Özel durumların haklı göstermesi hâlinde, mahkeme giderleri kısmen veya
tamamen davacıya yükletilebilir.
(4) Ortaklık paylarının veya ortaklık
haklarının korunmasını inceleme davası birleşme, bölünme veya tür
değiştirme kararının geçerliliğini etkilemez.
2. Birleşmenin, bölünmenin ve tür değiştirmenin
iptali ve eksikliklerin sonuçları
MADDE 192-
(1) 134 ilâ 190 ıncı maddelerin ihlali hâlinde, birleşme,
bölünme ve tür değiştirme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa
geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan
şirketlerin ortakları; bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
ilanından itibaren iki ay içinde iptal davası açabilirler. İlanın
gerekmediği hâllerde süre tescil tarihinden başlar.
(2) Kararın bir yönetim organı tarafından
verilmesi hâlinde de bu dava açılabilir.
(3) Birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye
ilişkin işlemlerde herhangi bir eksikliğin varlığı hâlinde, mahkeme taraflara
bunun giderilmesi için süre verir. Hukuki sakatlık, verilen süre içinde
giderilemiyorsa veya giderilememişse mahkeme kararı iptal eder ve gerekli
önlemleri alır.
3. Sorumluluk
MADDE 193-
(1) Birleşme, bölünme veya tür değiştirme işlemlerine herhangi
bir şekilde katılmış bulunan bütün kişiler şirketlere, ortaklara ve
alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri zararlardan sorumludurlar.
Kurucuların sorumlulukları saklıdır.
(2) Birleşmeyi, bölünmeyi veya tür
değiştirmeyi denetlemiş kişiler şirketlere, münferit ortaklara ve
alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri zararlardan sorumludurlar.
(3) 202 ilâ 208, 555, 557, 560 ıncı madde hükümleri
saklıdır. Bir sermaye şirketinin veya kooperatifin iflası hâlinde 556 ve
570 inci maddeler ile Kooperatifler Kanununun 98 inci maddesi kıyas yoluyla
uygulanır.
VI – Ticari işletme ile ilgili birleşme ve tür
değiştirme
MADDE 194-
(1) Bir ticari işletme, bir ticaret şirketiyle, onun tarafından
devralınmak suretiyle birleşebilir. Bu hâlde devralan ticaret şirketinin
türüne göre 138 ilâ 140, 142 ilâ 158 ve ortak hükümlere ilişkin 191 ilâ 193
üncü madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(2) Bir ticari işletmenin bir ticaret
şirketine dönüşmesi hâlinde 182 ilâ 193 üncü maddeler kıyas yoluyla
uygulanabilir.
(3) Bir ticaret şirketinin bir ticari
işletmeye dönüştürülebilmesi için, söz konusu ticaret şirketinin paylarının
tümü, ticari işletmeyi işletecek kişi veya kişiler tarafından devralınmalı
ve ticari işletme bu kişi veya kişiler adına ticaret siciline tescil ve
ilan edilmelidir. Bu hâlde, ticari işletmeye dönüştürülen ticaret şirketi,
bir kollektif veya komandit şirket ise mezkûr ticaret şirketinin borçlarından,
ticari işletmeyi işletecek kişi ve kişiler ile ticaret şirketinin eski ortakları
da 264 üncü maddedeki zamanaşımı süresince sıfatlarına göre müteselsilen
sorumlu olurlar. Dönüştürmeye bu Kanunun 264 ilâ 266 ncı maddeleri de
uygulanır.
(4) 182 nci maddenin üçüncü fıkrası hükmü
saklıdır.
G) Şirketler topluluğu
I - Hâkim ve bağlı şirket
MADDE 195-
(1) a) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin, doğrudan veya
dolaylı olarak;
1. Oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya
2. Şirket sözleşmesi uyarınca, yönetim organında
karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek
hakkını haizse veya
3. Kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye
dayanarak, tek başına veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte,
oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa,
b) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret
şirketini, bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla hâkimiyeti altında
tutabiliyorsa,
birinci şirket hâkim, diğeri bağlı şirkettir. Bu
şirketlerden en az birinin merkezi Türkiye’de ise, bu Kanundaki şirketler
topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hâller dışında, bir
ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketinin paylarının çoğunluğuna veya
onu yönetebilecek kararları alabilecek miktarda paylarına sahip bulunması,
birinci şirketin hâkimiyetinin varlığına karinedir.
(3) Bir hâkim şirketin, bir veya birkaç bağlı
şirket aracılığıyla bir diğer şirkete hâkim olması, dolaylı hâkimiyettir.
(4) Hâkim şirkete doğrudan veya dolaylı olarak
bağlı bulunan şirketler, onunla birlikte şirketler topluluğunu oluşturur.
Hâkim şirketler ana, bağlı şirketler yavru şirket konumundadır.
(5) Şirketler topluluğunun hâkiminin, merkezi veya
yerleşim yeri yurt içinde veya dışında bulunan, bir teşebbüs olması hâlinde
de, 195 ilâ 209 uncu maddeler ile bu Kanundaki şirketler topluluğuna
ilişkin hükümler uygulanır. Hâkim teşebbüs tacir sayılır. Konsolide
tablolar hakkındaki hükümler saklıdır.
(6) Şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerin
uygulanmasında “yönetim kurulu” terimi limited şirketlerde müdürleri,
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile şahıs şirketlerinde
yöneticileri, diğer tüzel kişilerde yönetim organını ve gerçek kişilerde
gerçek kişinin kendisini ifade eder.
II - Pay ve oy oranlarının hesaplanması
MADDE 196-
(1) Bir ticaret şirketinin bir sermaye şirketindeki iştirakinin yüzdesi, o
sermaye şirketindeki payının veya payların itibarî değerleri toplamının,
iştirak olunan şirketin sermayesine oranlanmasıyla bulunur. Sermaye
şirketinin hem kendi hem de onun hesabına alınmış olup da üçüncü kişilerin
elindeki kendi payları, hesaplamada o şirketin esas veya çıkarılmış
sermayesinden düşülür.
(2) Bir ticaret şirketinin bir sermaye şirketindeki
oy hakkının yüzdesi, ticaret şirketinin o sermaye şirketinde sahip
bulunduğu paylardan doğan kullanılabilen oy haklarının toplamının, sermaye
şirketindeki kullanılabilir tüm oy haklarının toplamına oranlanmasıyla
bulunur. Hesaplamada, sermaye şirketinin hem kendi hem de onun hesabına
alınmış olup da üçüncü kişilerin elindeki paylarından doğan oy hakları
düşülür.
(3) Bir ticaret şirketinin bir sermaye şirketinde
sahip olduğu paylar hesaplanırken ona bağlı şirketlerin sahip oldukları
veya onun hesabına alınmış olup üçüncü kişilerin elindeki paylar da hesaba
katılır.
III - Karşılıklı iştirak
MADDE 197-
(1) Birbirlerinin paylarının en az dörtte birine sahip bulunan sermaye
şirketleri karşılıklı iştirak durumundadır. Bu payların yüzdelerinin
hesaplanmasında 196 ncı madde uygulanır. Anılan şirketlerden biri diğerine
hâkimse, ikincisi aynı zamanda bağlı şirket sayılır. Karşılıklı iştirak
durumundaki şirketlerin her biri diğerine hâkimse ikisi de bağlı ve hâkim
şirket kabul olunur.
IV - Bildirim, tescil ve ilan yükümlülükleri
MADDE 198-
(1) Bir teşebbüs, bir sermaye şirketinin sermayesinin, doğrudan veya
dolaylı olarak, yüzde beşini, onunu, yirmisini, yirmibeşini, otuzüçünü,
ellisini, altmışyedisini veya yüzde yüzünü temsil eden miktarda paylarına
sahip olduğu veya payları bu yüzdelerin altına düştüğü takdirde; teşebbüs,
durumu söz konusu işlemlerin tamamlanmasını izleyen on gün içinde, sermaye
şirketine ve bu Kanun ile diğer kanunlarda gösterilen yetkili makamlara
bildirir. Payların yukarıda belirtilen oranlarda kazanılması veya elden çıkarılması,
yıllık faaliyet ve denetleme raporlarında ayrı bir başlık altında açıklanır
ve sermaye şirketinin internet sitesinde ilan edilir. Payların yüzdelerinin
hesaplanmasında 196 ncı madde uygulanır. Teşebbüsün ve sermaye şirketinin
yönetim kurulu üyeleriyle yöneticileri de, kendilerinin, eşlerinin,
velayetleri altındaki çocuklarının ve bunların, sermayelerinin en az yüzde
yirmisine sahip bulundukları ticaret şirketlerinin o sermaye şirketindeki
payları ile ilgili olarak bildirimde bulunurlar. Bildirimler yazılı şekilde
yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan olunur.
(2) Birinci fıkrada öngörülen bildirim ile tescil
ve ilan yükümlülüğü yerine getirilmediği sürece, ilgili paylara ait oy
hakkı dâhil, diğer haklar donar. Bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesine
dair diğer hukuki sonuçlara ilişkin hükümler saklıdır.
(3) Hâkimiyet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için
bu sözleşmenin ticaret siciline tescil ve ilanı şarttır. Sözleşmenin
geçersizliği, bu Kanun ile diğer kanunlardaki şirketler topluluğuna dair
yükümlülüklere ve sorumluluklara ilişkin hükümlerinin uygulanmasına engel
olmaz.
V - Bağlı ve hâkim şirketlerin raporları
MADDE 199-
(1) Bağlı şirketin yönetim kurulu, faaliyet yılının ilk üç ayı içinde,
şirketin hâkim ve bağlı şirketlerle ilişkileri hakkında bir rapor düzenler.
Raporda, şirketin geçmiş faaliyet yılında hâkim şirketle, hâkim şirkete
bağlı bir şirketle, hâkim şirketin yönlendirmesiyle onun ya da ona bağlı
bir şirketin yararına yaptığı tüm hukuki işlemlerin ve geçmiş
faaliyet yılında hâkim şirketin ya da
ona bağlı bir şirketin yararına alınan
veya alınmasından kaçınılan tüm diğer önlemlerin açıklaması yapılır.
Hukuki işlemlerde edimler ve karşı edimler, önlemlerde, önlemin sebebi ve
şirket yönünden yarar ve zararları belirtilir. Zarar denkleştirilmişse,
bunun faaliyet yılı içinde fiilen nasıl gerçekleştiği veya şirketin
sağladığı hangi menfaatlere ilişkin olarak bir istem hakkı tanındığı ayrıca
bildirilir.
(2) Rapor, doğru ve dürüst hesap verme
ilkelerine uygun olmalıdır.
(3) Yönetim kurulu raporun sonunda şirketin, hukuki
işlemin yapıldığı veya önlemin alındığı veya alınmasından kaçınıldığı
anda kendilerince bilinen hâl ve şartlara göre, her bir hukuki işlemde
uygun bir karşı edim sağlanıp sağlanmadığını ve alınan veya alınmasından
kaçınılan önlemin şirketi zarara uğratıp uğratmadığını açıklar. Şirket
zarara uğramışsa, yönetim kurulu ayrıca zararın denkleştirilip
denkleştirilmediğini de belirtir. Bu açıklama sadece yıllık faaliyet
raporunda yer alır.
(4) Hâkim şirketin her yönetim kurulu üyesi,
yönetim kurulu başkanından; bağlı şirketlerin finansal ve malvarlığıyla
ilgili durumları ile üç aylık hesap sonuçları, hâkim şirketin bağlı
şirketlerle, bağlı şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin
pay sahipleri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri; yaptıkları işlemler ve
bunların sonuç ve etkileri hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe
yansıtan hesap verme ilkelerine göre düzenlenmiş bir rapor hazırlattırıp
yönetim kuruluna sunmasını ve bunun sonuç kısmının yıllık rapor ile
denetleme raporuna eklenmesini isteyebilir. Bağlı şirketler, red için
yoruma yer bırakmayacak açıklıkta bir haklı sebebin varlığını ispat
edemedikleri takdirde, bu raporun hazırlanması için gerekli olan bilgi ve
belgeleri hâkim şirketin bu işle görevlendirilen uzmanlarına vermekle yükümlüdürler.
İstemde bulunan yönetim kurulu üyesi, bunu bir üçüncü kişinin yararlanması
amacıyla yapmışsa bunun sonuçlarından sorumlu olur.
VI - Bağlı şirketler hakkında bilgi alma
MADDE 200-
(1) Hâkim şirketin her pay sahibi genel kurulda, bağlı şirketlerin
finansal ve malvarlığıyla ilgili durumları ile hesap sonuçları, hâkim
şirketin bağlı şirketlerle, bağlı şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı
şirketlerin pay sahipleri, yöneticileri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri,
yaptıkları işlemler ve bunların sonuçları hakkında, özenli, gerçeği aynen
ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine uygun, doyurucu bilgi
verilmesini isteyebilir.
VII - Hakların donması
MADDE 201-
(1) Bir sermaye şirketinin paylarını iktisap edip karşılıklı iştirak
konumuna bilerek giren diğer bir sermaye şirketi, iştirak konusu olan
paylardan doğan toplam oylarıyla diğer pay sahipliği haklarının sadece
dörtte birini kullanabilir; bedelsiz payları edinme hakkı hariç, diğer tüm
pay sahipliği hakları donar. Söz konusu paylar toplantı ve karar nisabının
hesaplanmasında dikkate alınmaz. 389 ile 612 nci madde hükümleri saklıdır.
(2) Birinci fıkrada öngörülen sınırlama,
bağlı şirketin hâkim şirketin paylarını iktisap etmesi veya her iki
şirketin birbirlerine hâkim olması hâlinde uygulanmaz.
VIII - Sorumluluk
1. Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması
MADDE 202-
(1) a) Hâkim şirket, hâkimiyetini bağlı şirketi kayba
uğratacak şekilde kullanamaz. Özellikle bağlı şirketi, iş, varlık,
fon, personel, alacak ve borç devri gibi hukuki işlemler
yapmaya; kârını azaltmaya ya da aktarmaya; malvarlığını ayni veya kişisel
nitelikte haklarla sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar
yüklenmeye; ödemelerde bulunmaya; haklı bir sebep olmaksızın tesislerini
yenilememek, yatırımlarını kısıtlamak, durdurmak gibi verimliliğini ya da
faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar veya önlemler almaya yahut
gelişmesini sağlayacak önlemleri almaktan kaçınmaya yöneltemez; meğerki,
kayıp, o faaliyet yılı içinde fiilen denkleştirilsin veya kaybın nasıl ve
ne zaman denkleştirileceği belirtilmek suretiyle en geç o faaliyet yılı
sonuna kadar, bağlı şirkete denk değerde bir istem hakkı tanınsın.
b) Denkleştirme, faaliyet yılı içinde fiilen yerine
getirilmez veya süresi içinde denk bir istem hakkı tanınmazsa, bağlı
şirketin her pay sahibi, hâkim şirketten ve onun, kayba sebep olan, yönetim
kurulu üyelerinden, şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir. Hâkim
istem üzerine veya resen somut olayda hakkaniyete uygun düşecekse, tazminat
yerine bu maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre, davacı pay sahiplerinin
paylarının hâkim şirket tarafından satın alınmasına veya duruma uygun düşen
ve kabul edilebilir başka bir çözüme karar verebilir.
c) Alacaklılar da, (b) bendi uyarınca, şirket iflas
etmemiş olsa bile, şirketin zararının şirkete ödenmesini isteyebilirler.
d) Kayba sebebiyet veren işlemin, aynı veya benzer
koşullar altında, şirket menfaatlerini dürüstlük kuralına uygun olarak
gözeten ve tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket eden, bağımsız bir
şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından da yapılabileceği veya
yapılmasından kaçınılabileceğinin ispatı hâlinde tazminata hükmedilemez.
e) Pay sahiplerinin ve alacaklıların açacağı
davaya, kıyas yoluyla 553, 555 ilâ 557, 560 ve 561 inci maddeler uygulanır.
Hâkim teşebbüsün merkezinin yurt dışında bulunması hâlinde tazminat davası
bağlı şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılır.
(2) Hâkimiyetin uygulanması ile gerçekleştirilen ve bağlı şirket
bakımından açıkça anlaşılabilir haklı bir sebebi bulunmayan, birleşme,
bölünme, tür değiştirme, fesih, menkul kıymet çıkarılması ve önemli esas
sözleşme değişikliği gibi işlemlerde, genel kurul kararına red oyu verip
tutanağa geçirten veya yönetim kurulunun bu ve benzeri konulardaki
kararlarına yazılı olarak itiraz eden pay sahipleri; hâkim teşebbüsten,
zararlarının tazminini veya paylarının varsa en az borsa değeriyle, böyle
bir değer bulunmuyorsa veya borsa değeri hakkaniyete uygun düşmüyorsa,
gerçek değerle veya genel kabul gören bir yönteme göre belirlenecek bir
değerle satın alınmasını mahkemeden isteyebilirler. Değer belirlenirken
mahkeme kararına en yakın tarihteki veriler esas alınır. Tazminat veya
payların satın alınmasını istem davası, genel kurul kararının verildiği
veya yönetim kurulu kararının ilan edildiği tarihten başlayarak iki yılda
zamanaşımına uğrar.
(3) İkinci fıkrada öngörülen dava açılınca,
davacıların muhtemel zararlarını veya payların satın alma değerini karşılayan
tutardaki paranın teminat olarak, mahkemece belirlenecek bir bankaya
mahkeme adına yatırılmasına karar verilir. Teminat yatırılmadığı sürece
genel kurul veya yönetim kurulu kararına ilişkin hiçbir işlem yapılamaz. Bu
maddenin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen davaların kötüniyetle
açılması hâlinde davalı, uğradığı zararın müteselsilen tazmin edilmesini ve
mahkemeye teminat yatırılmasını davacılardan isteyebilir.
(4) Birleşme, bölünme ve tür değiştirmede, pay sahiplerine
ve ortaklara tanınmış bulunan diğer haklar saklıdır.
(5) Bağlı şirketin yöneticileri, bu madde hükümleri
dolayısıyla pay sahiplerine ve alacaklılara karşı doğabilecek sorumluluklarının
tüm hukuki sonuçlarının, bir sözleşme ile üstlenmesini hâkim teşebbüsten
isteyebilir.
2. Tam hâkimiyet hâlinde
a) Talimat
MADDE 203-
(1) Bir ticaret şirketi bir sermaye şirketinin paylarının ve oy
haklarının doğrudan veya dolaylı olarak yüzde yüzüne sahipse, hâkim
şirketin yönetim kurulu, topluluğun belirlenmiş ve somut politikalarının
gereği olmak şartıyla, kaybına sebep verebilecek sonuçlar doğurabilecek
nitelik taşısalar bile, bağlı şirketin yönlendirilmesine ve yönetimine
ilişkin talimat verebilir. Bağlı şirketin organları talimata uymak
zorundadır.
b) İstisna
MADDE 204-
(1) Bağlı şirketin ödeme gücünü açıkça aşan, varlığını tehlikeye
düşürebilecek olan veya önemli varlıklarını kaybetmesine yol açabilecek
nitelik taşıyan talimat verilemez.
c) Bağlı şirketin organlarının şirkete ve pay
sahiplerine karşı sorumsuzluğu
MADDE 205-
(1) Bağlı şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve sorumlu
tutulabilecek ilgililer, 203 ve 204 üncü madde kapsamındaki talimatlara
uymaları nedeniyle, şirkete ve pay sahiplerine karşı sorumlu tutulamazlar.
d) Şirket alacaklılarının dava hakkı
MADDE 206-
(1) Hâkim şirket ve yöneticilerinin, 203 üncü madde çerçevesinde
verdikleri talimatlar dolayısıyla bağlı şirkette oluşan kayıp, o hesap yılı
içinde, denkleştirilmediği veya zamanı ve şekli de belirtilerek şirkete
denk bir istem hakkı tanınmadığı takdirde, zarara uğrayan alacaklılar hâkim
şirkete ve onun kayıptan sorumlu yönetim kurulu üyelerine karşı tazminat
davası açabilirler. Davalılar 202 nci maddenin birinci fıkrasının (d)
bendine dayanabilir. Bu davaya 202 nci maddenin birinci fıkrasının (e)
bendi uygulanır.
(2)
Davalılar, krediden ve benzeri sebeplerden kaynaklanan alacaklarda,
davacının, denkleştirmenin yapılmadığını veya istem hakkının tanınmadığını
bilerek söz konusu alacağı doğuran ilişkiye girdiğini veya işin niteliği gereği
bu durumu bilmesi gerektiğini ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilirler.
IX - Çeşitli hükümler
1. Özel denetim
MADDE 207-
(1) Denetçi, işlem denetçisi, özel denetçi, riskin erken saptanması
ve yönetimi komitesi; bağlı şirketin, hâkim şirketle veya diğer bağlı bir
şirketle ilişkilerinde hilenin veya dolanın varlığını belirtir şekilde
görüş bildirmişse, bağlı şirketin her pay sahibi, bu konunun açıklığa
kavuşturulması amacıyla, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir.
2. Satın alma hakkı
MADDE 208-
(1) Hâkim şirket, doğrudan veya dolaylı olarak bir sermaye şirketinin
paylarının ve oy haklarının en az yüzde doksanına sahipse, azlık şirketin
çalışmasını engelliyor, dürüstlük kuralına aykırı davranıyor, fark edilir
sıkıntı yaratıyor veya pervasızca hareket ediyorsa, hâkim şirket azlığın
paylarını varsa borsa değeri, yoksa 202 nci maddenin ikinci fıkrasında
öngörülen şekilde belirlenen değer ile satın alabilir.
3. Güvenden doğan sorumluluk
MADDE 209- (1)
Hâkim şirket, topluluk itibarının, topluma veya tüketiciye güven veren bir
düzeye ulaştığı hâllerde, bu itibarın kullanılmasının uyandırdığı güvenden
sorumludur.
H) Sanayi ve Ticaret Bakanlığının düzenleme ve
denetleme yetkisi
MADDE 210-
(1) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu Kanunun ticaret şirketlerine ilişkin
hükümlerinin uygulamasıyla ilgili tebliğler yayımlamaya yetkilidir. Ticaret
sicili müdürlükleri ve şirketler bu tebliğlere uyarlar. Ticaret şirketlerinin
işlemleri, ilkeleri ve usulü bir tüzük ile belirlenerek
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı denetim elemanları tarafından denetlenir.
(2) Diğer bakanlık, kurum, kurul ve kuruluşlar,
ancak kendilerine kanunla tanınan yetkinin sınırları içinde kalmak şartıyla
ve öngörülen amaç, konu ve şekle tabi olarak, şirketlere ilişkin
düzenlemeler yapabilirler. Bu düzenlemeler bu Kanunun ilkelerine ve
sistemine aykırı olamaz. Söz konusu düzenlemelerin bu Kanunun ticaret
şirketlerine ilişkin hükümlerini ilgilendirmeleri hâlinde Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının yazılı uygun görüşü alınır. Bakanlık düzenlemeyi kanuna
uygunluk yönünden inceleyerek görüşünü en geç otuz gün içinde yazılı
olarak ilgili bakanlık, kurum, kurul veya kuruluşa bildirir; süresi
içinde bildirilmemişse görüş olumlu kabul edilir.
(3) Kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı
işlemlerde veya bu yönde hazırlıklarda ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde
bulunduğu belirlenen ticaret şirketleri hakkında, özel kanunlardaki
hükümler saklı kalmak kaydıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca, bu tür
işlem, hazırlık veya faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde
fesih davası açılabilir.
İKİNCİ KISIM
Kollektif Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tanım
MADDE 211-
(1) Kollektif şirket ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında
işletmek amacıyla, gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklarından
hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan
şirkettir.
B) Sözleşme
I - Şekil
MADDE 212-
(1) Kollektif şirket sözleşmesi yazılı şekle tabidir; ayrıca, sözleşmedeki
imzaların noterce onaylanması şarttır.
II - Zorunlu kayıtlar
MADDE 213-
(1) Kollektif şirket sözleşmesine aşağıdaki kayıtların yazılması
zorunludur:
a) Ortakların ad ve soyadlarıyla yerleşim yerleri
ve vatandaşlıkları.
b) Şirketin kollektif olduğu.
c) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi.
d) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir
şekilde şirketin işletme konusu.
e) Her ortağın sermaye olarak koymayı taahhüt
ettiği para miktarı; para niteliğinde olmayan sermayenin değeri ve bu
değerin ne suretle biçilmiş olduğu; sermaye olarak kişisel emek konulmuşsa
bu emeğin niteliği, kapsamı ve değeri.
f) Şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve
soyadları, bunların yalnız başına mı, yoksa birlikte mi imza koymaya yetkili
oldukları.
(2) Ortaklar, emredici hükümlere aykırı olmamak
şartıyla, şirket sözleşmesine diledikleri kayıtları koyabilirler.
III - Noksanlıklar
MADDE 214-
(1) Sözleşmesi kanuni şekilde yapılmamış veya sözleşmeye konması
zorunlu olan kayıtlardan biri veya bazıları eksik yahut geçersiz olan bir
kollektif şirket, adi şirket hükmünde olup, hakkında 216 ncı madde hükmü
saklı kalmak şartıyla, Türk Borçlar Kanununun adi şirketlere ilişkin
hükümleri uygulanır.
(2) 12 nci madde hükmü saklıdır.
C) Tescil
I - Yükümlülük
MADDE 215-
(1) Kollektif şirketi kuranlar, şirket sözleşmesinin noterlikçe
onaylı bir suretini onay tarihinden itibaren onbeş gün içinde şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline vererek şirketin tescilini
istemek zorundadır. Suret, sicil müdürlüğünce saklanır ve 213 üncü madde
gereğince sözleşmeye konması zorunlu olan kayıtlar ile kanunun emreylediği
diğer hususlar tescil ve ilan olunur.
II - Yükümlülüğün yerine getirilmemesi
MADDE 216-
(1) Tescil yükümlülüğü yerine getirilmeksizin şirket adına işlere
başlanmışsa, ortaklar giriştikleri işlerden dolayı üçüncü kişilere karşı
müteselsilen sorumludur.
(2) Bir kollektif şirket sözleşmesi yapılmaksızın,
şirketin türünü gösterir bir kaydı içermese bile, ortak bir unvan altında,
üçüncü kişilerle işlem yapılması veya onlara karşı haksız bir fiil
işlenmesi hâlinde de aynı hüküm geçerlidir.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi
MADDE 217-
(1) Ortakların birbirleriyle olan ilişkilerinin düzenlenmesinde
sözleşme serbestisi geçerlidir.
B) Şirketin yönetimi
I - Yönetimin kime ait olduğu
1. Genel olarak
MADDE 218-
(1) Ortaklardan her biri, ayrı ayrı şirketi yönetme
hakkını ve görevini haizdir. Ancak, şirket sözleşmesiyle veya ortakların
çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri ortaklardan birine, birkaçına veya
tümüne verilebilir.
(2) Ticari mümessillere ve diğer ticari vekillere
ilişkin hükümler saklıdır.
2. Görevden alma
a) Şirket sözleşmesiyle atama
MADDE 219-
(1) Yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise, onun
yönetim hak ve görevi diğer ortaklar tarafından sınırlandırılamayacağı gibi
kendisi görevden de alınamaz. Ancak, haklı sebeplerin varlığında,
ortaklardan birinin istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve
görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir. Görevin yerine
getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi
hâller, haklı sebep sayılır.
b) Ortaklar kararıyla atama
MADDE 220-
(1) Yönetim işleri, şirket sözleşmesi yapıldıktan sonra alınan
bir kararla bir ortağa verilmişse o ortak, ortakların çoğunluğunun
kararıyla görevden alınabilir. Çoğunluk elde edilemediği takdirde, yönetim
işlerine bakan ortağın şirket sözleşmesini ihlal ettiği veya olayda haklı
sebep bulunduğu iddiasıyla, her ortak ilgili yönetici ortağın görevden
alınması için mahkemeye başvurabilir.
3. Yönetim işlerinde yalnız başına veya birlikte
hareket
MADDE 221-
(1) Şirket işlerinin yönetimi, ortakların tümüne veya birkaçına
verilmiş ise, bunların her biri yalnız başına yönetim hak ve görevini
haizdir. Bununla beraber, şirketi yönetmekle yükümlü olan ortaklardan
bazısı, yapılacak bir işin, şirketin menfaatlerine uygun olmadığını ileri
sürerlerse, yönetim hak ve görevini haiz diğer ortaklar, çoğunluk kararıyla
o işi yapabilirler.
(2) Şirket sözleşmesinde şirket işlerinin yönetimi
kendilerine verilmiş ortakların birlikte hareket etmeleri yazılı ise,
ortakların, gecikmesinde tehlike görülen hâller istisna olmak üzere, her
işte anlaşmaları gerekir. Anlaşamadıkları takdirde durum ortaklar kuruluna
götürülür ve bu kurulca verilecek karara göre hareket edilir.
4. Diğer ortakların itirazı
MADDE 222-
(1) Yönetim şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmişse, bu ortak, diğer
ortaklar itiraz etseler ve karşı çıksalar bile, hileye dayalı olmamak
şartıyla, şirketin yönetimi için gereken işlemleri yapabilir.
II - Yönetimin kapsamı
MADDE 223-
(1) Şirketin yönetimi kapsamındaki hususlar, şirketin amacını ve
konusunu elde etmek için yapılması gereken olağan işlem ve işler ile
sınırlıdır. Şirketi yönetenler, şirket menfaatine uygun gördükleri işlerde,
olağan işlem ve işlerle sınırlı olmak şartıyla, sulh, feragat ve kabul ile
tahkime de yetkilidirler. Şu kadar ki, bağışta bulunmak, kefil olmak,
üçüncü kişi lehine garanti vermek, ticari mümessil tayin etmek ve şirket
konusuna girmiyorsa taşınmazları satmak, satın almak, teminat göstermek,
şirketin özüne ilişkin üretim araçlarını elden çıkarmak, rehnetmek veya ticari
işletme rehni kurmak gibi olağan iş ve işlemler dışında kalan hususlarda
ortakların oybirliği şarttır.
III - Faiz verme borcu
MADDE 224- (1)
Ortak, yetkisiz olarak şirketten çektiği ve şirket hesabına bir yerden
tahsil ettiği parayı, derhâl; şirketten aldığı ödüncü, aldığı tarihten
itibaren faiziyle şirkete vermek zorundadır.
C) Denetim
MADDE 225-
(1) Bir ortak yönetim hakkını ve görevini haiz olmasa da şirket
işlerinin gidişi hakkında bizzat bilgi edinmek, şirketin belgelerini ve defterlerini
incelemek, bunlara göre kendisi için şirketin finansal durumunu gösterecek
bir hesap tablosu düzenlemek hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme
geçersizdir.
D) Oy hakkı ve kararlar
MADDE 226- (1)
Her ortak bir oy hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme geçersizdir.
(2) Şirket sözleşmesinin her ne şekilde olursa
olsun değiştirilmesine ilişkin kararlar oybirliğiyle, diğer kararlar ise,
kanunda veya şirket sözleşmesinde aksine hüküm yoksa, ortakların
çoğunluğunun oylarıyla verilir.
(3) “Oybirliği” şirketteki ortakların tümünün,
“çoğunluk” şirketteki ortakların salt çoğunluğunun olumlu oylarıyla
alınması gereken kararları ifade eder.
E) Kâr payı hakkı ve zarara katılma
I - Finansal tablolarının çıkarılması
MADDE 227- (1)
Yönetici ortaklar, şirketin faaliyet dönemi sonunda, bu Kanunun ticari
defterlere ilişkin 64 ilâ 88 inci maddeleri hükümlerine uygun finansal
tablolarını hazırlayıp imzalar ve ortaklar kurulunun onayına sunarlar.
Finansal tablolar ortakların çoğunluğunun onayı ile kesinleşir. İkinci fıkra
hükmü saklı kalmak şartıyla, aynı toplantıda kârın dağıtımı da karara
bağlanır. Ortaklar, bu kararın kanuna, şirket sözleşmesine, şirket
kararlarına veya dürüstlük kuralına aykırı olması hâlinde, kârın
kullanılması hakkındaki karar tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası
açabilirler.
(2) Ortaklar, kâr ve zarardan kendilerine düşen
payın belirlenmesini, şirket sözleşmesiyle veya sonradan alacakları bir
kararla, içlerinden birine veya bir üçüncü kişiye bırakabilirler. Bu
ortağın veya üçüncü kişinin vereceği kararın hakkaniyete aykırı olmaması
şarttır. Söz konusu kararın öğrenilmesinden itibaren üç ayın geçmesi,
belirlenen kâr payının ortak tarafından tamamen veya kısmen alınması veya
başka bir kimseye devredilmesi, zararın ödenmesine başlanması gibi açık
veya zımni kabulü gösteren durumlarda dava hakkı düşer.
(3) Kâr ve zararın paylaşılmasına ilişkin karar
hakkaniyet kurallarına aykırı olduğu takdirde mahkemece iptal olunur. Bu
hâlde kâr ve zarar adi şirket hükümlerine göre paylaştırılır.
(4) Şirket sözleşmesinde öngörüldüğü takdirde, faiz
ve ücretler faaliyet dönemi içinde ödenir.
II - Ortağın istemleri
MADDE 228-
(1) Her ortak, şirketten faaliyet dönemi sonunda gerçekleşen kârdan
kendisine düşen payı, şirkete ödünç olarak verdiği paranın ve kararlaştırılmışsa
koyduğu sermayenin faizlerini, şirket sözleşmesi gereğince hak ettiği
ücreti; kanuna veya şirket sözleşmesine göre yılsonu bilançosu
çıkarılmamışsa çıkarılmasını, bilançoda kâr payı saptanmamışsa saptanmasını
ve alacaklarını istemek hakkına sahiptir.
(2) Bu madde ile ortağa tanınmış olan hakları
kaldırma veya daraltma sonucunu doğuran sözleşme şartları geçersizdir.
III- Zarar payı
MADDE 229- (1)
Ortaklar oybirliği ile karar almadıkça hiçbir ortak, sermayesinden eksilen
kısmı tamamlamaya zorlanamaz.
(2) Sermayenin zararla eksilen kısmı, aksine karar
yoksa, gerçekleşecek kâr ile kapatılır.
F) Rekabet yasağı
I - Kural
MADDE 230-
(1) Bir ortak, ortağı olduğu şirketin yaptığı ticari işler türünden bir
işi, diğer ortakların izni olmaksızın kendi veya başkası hesabına
yapamayacağı gibi aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu
sınırlandırılmamış ortak olarak giremez.
(2) Yeni kurulan bir şirkete giren ortağın, daha
önce kurulmuş diğer bir şirketin de sorumluluğu sınırlandırılmamış ortaklarından
olduğunu diğer ortaklar bildikleri hâlde önceki şirketten ilişiğinin
kesilmesini aralarında açıkça kararlaştırmamışlarsa, bu durumu kabul
ettikleri varsayılır.
II - Aykırı hareket
MADDE 231-
(1) Bir ortak 230 uncu maddeye aykırı hareket ederse, şirket, bu
ortaktan tazminat istemekte veya tazminat yerine bu ortağın kendi adına
yaptığı işleri şirket adına yapılmış saymakta, üçüncü kişilerin hesabına
yapmış olduğu işlerden doğan menfaatlerin şirkete bırakılmasını istemekte
serbesttir.
(2) Bu seçeneklerden birine diğer ortaklar
çoğunlukla karar verir. Bu hak, bir işlemin yapıldığının veya ortağın diğer
bir şirkete girdiğinin öğrenildiği tarihten başlayarak üç ay ve her hâlde
işlemin yapıldığı tarihten itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrar.
(3) Yukarıdaki hükümler, hakları ihlal edilen
ortakların, şirketin feshini istemek haklarını etkilemez.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü Kişilerle İlişkileri
A) Tüzel kişiliğin kazanılması
MADDE 232-
(1) Kollektif şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
Aksine sözleşme üçüncü kişilere karşı geçersizdir.
B) Temsil
I - Kapsam
MADDE 233- (1)
Şirketi temsile yetkili olan kimse, şirketin işletme konusuna giren her
türlü işi ve hukuki işlemleri şirket adına yapmak ve şirketin unvanını
kullanmak yetkisine sahiptir. Bu yetkiyi sınırlayan her şart, iyiniyetli
üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
(2) Ancak, şirket sözleşmesinin tescil ve ilanı
gerekli hükümlerine göre şirketin bağlanabilmesi için birlikte imza şart
kılınmışsa, bu şart, üçüncü kişilere karşı da geçerlidir.
II - Hükümleri
MADDE 234- (1)
Şirketi temsil yetkisini haiz olan kimseler tarafından, açık veya zımni
olarak şirket adına yapılmış olan işlemlerden dolayı, şirket alacaklı ve
borçlu olur.
(2) Bir ortağın şirkete ait görevlerini yerine
getirirken işlediği haksız fiillerden şirket de doğrudan doğruya sorumludur.
III - Temsil yetkisinin kaldırılması
MADDE 235-
(1) Haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisi, bir ortağın başvurusu
üzerine, mahkemece kaldırılabilir. Gecikmesinde tehlike
bulunan hâllerde mahkeme temsil yetkisini ihtiyati tedbir olarak
kaldırıp bu yetkiyi bir kayyıma verebilir. Kayyımın atanmasını,
görevlerini, mahkemece verilen temsil yetkisini ve bunların sınırlarını,
mahkeme resen tescil ve ilan ettirir.
(2) Ticari mümessil, temsil yetkisini haiz
ortakların tümü tarafından üçüncü kişilere karşı geçerli olacak şekilde görevden
alınabilir.
C) Şirket alacaklılarının durumu
I - Ortakların kişisel sorumluluğu
MADDE 236-
(1) Ortaklar, şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve
bütün malvarlığı ile sorumludur.
(2) Şirkete yeni giren kişi, girme tarihinden evvel
doğmuş olsa bile, şirketin borçlarından ve taahhütlerinden diğer ortaklarla
birlikte müteselsilen ve bütün malvarlığı ile sorumludur.
(3) Birinci ve ikinci fıkralara aykırı olarak
sözleşmeye konan şartlar, üçüncü kişiler hakkında geçerli olmaz.
II- Sorumluluğun derecesi
MADDE 237-
(1) Şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirket
sorumludur. Ancak, şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya
şirket herhangi bir sebeple sona ermiş ise, yalnız ortak veya ortakla
birlikte şirket aleyhine dava açılabilir ve takip yapılabilir.
(2) Yukarıdaki hükümler, ortakların kişisel
mallarına ihtiyati haciz koymaya mani değildir. Bu fıkra hükmünce konulmuş
bulunan ihtiyati hacizler hakkında İcra ve İflas Kanununun 264 üncü
maddesinin birinci fıkrasında öngörülen süre, birinci fıkranın ikinci
cümlesi hükmünce ortağa karşı dava veya takibe başlama yetkisinin doğduğu
tarihten itibaren işlemeye başlar. Bununla beraber, ihtiyati haciz
tutanağının tebliğinden itibaren kanuni süre içinde şirkete karşı takibe
veya davaya başlanmadığı takdirde ihtiyati haciz düşer.
III - Mahkeme kararı
MADDE 238-
(1) Yalnız şirket aleyhine alınmış olan mahkeme kararı, şirket
hakkındaki takip semeresiz kalmadıkça veya şirket herhangi bir sebeple sona
ermiş olmadıkça ortaklar hakkında icra edilemez.
(2) İcra emrinin şirkete tebliğine rağmen borç
ödenmediği takdirde, alacaklı, şirketle birlikte ortakların veya bazılarının
da doğrudan iflasını isteyebilir.
IV- İflas
1. Şirketin iflası
MADDE 239-
(1) Şirketin iflası hâlinde, şirket alacaklıları alacaklarını
almadıkça, ortakların kişisel alacaklıları şirket mallarına başvuramazlar.
2. Şirketin ve ortakların iflası
MADDE 240-
(1) Şirketin iflası, ortakların iflasını gerektirmez. Ancak, depo
kararına rağmen para yatırılmadığı takdirde alacaklı, depo kararının
ortaklara veya içlerinden bazılarına da tebliğini ve gereğini yerine
getirmedikleri takdirde şirketle birlikte iflaslarına karar verilmesini
mahkemeden isteyebilir. Bu hakkını kullanmamış
olan alacaklının, şirket masasından alacağını tamamen alamaması
hâlinde ortakları iflas yoluyla da ayrıca takip hakkı saklıdır.
(2) Ortakların mallarına adi takip veya iflas yolu
ile başvurulursa bunların kişisel alacaklıları ile şirket alacaklıları
arasında bir öncelik ve imtiyaz hakkı yoktur. Ancak, kişisel alacaklılar
arasında kanunen rüçhan hakkı bulunanların bu hakları saklıdır.
3. Ortakların hakları
MADDE 241- (1)
Şirketin iflası hâlinde ortaklar, koydukları sermaye ve işlemekte olan
faizler için masaya giremezler; ancak, işlemiş faizlerle ücretler ve şirket
lehine yaptıkları giderler için herhangi bir alacaklı gibi masaya
girebilirler.
V - Takas
MADDE 242- (1)
Şirkete borçlu olan kimse bu borcunu ortaklardan birinden olan alacağı ile
takas edemez.
(2) Bir ortak da kişisel alacaklısına olan borcunu
şirketin aynı kişideki bir alacağı ile takas edemez.
(3) Buna karşılık şirketin bir alacaklısı aynı
zamanda ortaklardan birinin kişisel borçlusu ise 237 ve 240 ıncı maddeler
gereğince ortağın şirket borcundan dolayı şahsen takip edilebildiği
andan itibaren hem şirket alacaklısı hem de ortak takas hakkını haizdirler.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Ortağın Ayrılması
A) Sona erme
I - Sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 243 - (1)
Kollektif şirketler, 253 üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla Türk
Borçlar Kanununun 639 ve 640 ıncı maddelerinde öngörülen ve aşağıda yazılı
sebeplerden birinin gerçekleşmesiyle sona erer:
a) Konkordato ile sonuçlanmış olsa bile şirketin
iflası.
b) Şirket sermayesinin tamamının veya üçte ikisinin
kaybedilmesine rağmen, sermayenin tamamlanmasına veya geri kalan sermaye
ile yetinmeye karar verilmemiş olması.
c) Şirketin diğer bir şirket ile birleşmesi.
d) Kanunun 215 inci maddesinde gösterilen süre
içinde veya sonra tescil ve ilan yapılmamışsa, aradan ne kadar süre geçmiş
olursa olsun, ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine ve bu ortağın
noter aracılığıyla diğer ortaklara uygun bir süreyi içeren ihtar göndermiş
olması şartıyla mahkemece feshe karar verilmesi.
e) 254 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere
ortaklardan birinin iflası.
2. İstisnalar
MADDE 244 - (1)
Şirket sözleşmesinde belirli bir veya birkaç sebep göstermeksizin hükümde
infisah sebeplerinden herhangi birinin varlığı hâlinde şirketin sona ermeyeceğinin
ifade edildiği genel nitelikteki hüküm geçerli olmaz. Ancak, kanunun
emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, bazı belirli fesih
sebeplerinin şirketin sona ermesi sonucu doğurmayacağı şirket sözleşmesinde
kabul olunabilir.
3. Haklı sebepler
MADDE 245- (1)
Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin
şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya
güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle;
a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya
hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması,
b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve
borçları yerine getirmemesi,
c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin
ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması,
d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya
diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için
gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi,
gibi hâller haklı sebeplerdendir.
(2) (a), (b) ve (c) bentleri gereğince kendisinde
fesih sebebi doğmuş olan ortağın dava hakkı yoktur.
4. Özel durumlar
a) Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi
MADDE 246-
(1) Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinden dolayı fesih davası
açabilmek için önce ortağa noter aracılığıyla uygun süreyi içeren bir ihbar
gönderilir. İhbar, verilen süre içinde borcun yerine getirilmesi ihtarını
da içerir.
b) Karine
MADDE 247-
(1) Şirket sözleşmesinde öngörülen şirket süresinin sona ermesinden
sonra işlere devam etmek suretiyle zımni biçimde uzatılmış bulunan veya süresi
bir ortağın hayatına bağlanmış olan şirketler, belirsiz süreli şirket
sayılırlar.
5. Kişisel alacaklıların durumu
a) Şirket süresinin uzatılması hâlinde itiraz hakkı
MADDE 248-
(1) Ortaklarca alınan şirketin süresinin uzatılmasına ilişkin karara,
ortaklardan herhangi birinin kişisel alacaklısı itiraz edebilir.
(2) İtiraz edebilmek için alacaklının, mahkeme
kararı veya o nitelikte belgeye ya da kesinleşmiş icra takibine dayanması
ve uzatma kararının ilanı tarihinden itibaren onbeş gün içinde itirazın noter
aracılığıyla tebliği için notere başvurması şarttır. Süresinde yapılmamışsa
itiraz hakkı düşer.
(3) Sürenin uzatılmasına ilişkin karar tescil ve
ilan edilmemiş ise, alacaklı her zaman bu karara itiraz edebilir.
b) Haciz ve şirketin feshini isteme hakkı
MADDE 249- (1)
Bir ortağın kişisel alacaklısı, borçlunun kişisel mallarından ve 133 üncü
madde gereğince şirketteki kâr payından alacağını alamazsa, tasfiye sonunda
borçlu ortağa düşecek paya haciz koydurmaya ve altı ay önce ihbarda
bulunmak ve hesap yılı sonu için hüküm ifade etmek üzere, şirketin feshini
istemeye yetkilidir.
(2) Mahkemece feshe karar verilmezden önce,
şirket veya diğer ortaklar borcu öderlerse, fesih davası düşer.
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilan
MADDE 250-
(1) Şirketin sona ermesi hâlinde ortaklar sona ermeyi tescil ve ilan
ettirmekle yükümlüdür. İflas sebebiyle şirketin infisahı hâlinde bu
yükümlülük iflas memuruna aittir.
(2) Şirketin feshi bir ortağın ölümünden ileri
gelmişse tescil ve ilan dilekçesi, ölen ortağın mirasçılarıyla birlikte diğer
tüm ortaklar; mirasçıların katılması mümkün bulunmayan veya güç olan
hâllerde, sağ kalan ortaklar tarafından verilir.
2. Ortakların yönetim haklarının sona ermesi
MADDE 251-
(1) Şirketi yönetmeye yetkili olanlar, sona ermiş şirket adına ve
hesabına işlem yapamazlar; aksi takdirde bu işlemlerinden müteselsilen ve
sınırsız sorumlu olurlar. 252 nci madde hükümleri saklıdır.
(2) Fesih, kanuna uygun bir şekilde tescil ve ilan
edilmedikçe bütün ortakların üçüncü kişilere karşı sorumluluğu devam eder.
3. Geçici yönetim
MADDE 252- (1)
Bir ortağın kısıtlanması veya iflasına karar verilmesi hâlinde, Türk
Borçlar Kanununun 641 inci maddesi uygulanır.
B) Ortakların şirketten ayrılması
I -
Özel durumlar
1. Ortağın ölümü
MADDE 253-
(1) Şirket sözleşmesinde şirketin ölen ortağın mirasçılarıyla devam
edeceğine ilişkin düzenleme yoksa, mirasçılarla diğer ortakların oybirliği
ile verecekleri karar üzerine şirket bunların arasında devam edebilir.
Mirasçılar veya içlerinden biri şirkette kalmaya razı olmazlarsa, diğer
ortaklar, ölen ortağın razı olmayan mirasçılarına düşen payları ödeyerek
onları şirketten çıkarır ve aralarında şirkete devam edebilirler. Bu
durumda sağ kalan ortaklardan birinin şirketin devamına onay vermemesi
sebebiyle oybirliği sağlanamadığı takdirde şirket sona erer.
(2) Şirketin, ölen ortağın mirasçılarıyla diğer
ortaklar arasında kollektif şirket olarak devam edeceği hakkında şirket
sözleşmesinde hüküm varsa, mirasçılar kollektif sıfatıyla şirkete devam
edip etmemekte serbesttirler. Mirasçılar şirketin devam etmesini
isterlerse, diğer ortaklar bu isteği kabul etmek zorundadır. Ancak,
kollektif sıfatıyla şirkette kalmak istemeyen mirasçı varsa, ölen ortağın
payından kendisine düşen tutar ile komanditer olarak şirkete
kabul edilmesini önerebilir. Diğer ortaklar bu öneriyi kabul etmek zorunda
değildir. Mirasçılar şirkete kollektif ortak veya komanditer olarak girip
girmeyeceklerini ortağın ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde şirkete
ihbar etmelidir. Durumun şirkete ihbarına kadar, mirasçılar şirkette
komanditer olarak kalmış sayılırlar. Bu süre içinde ihbarda bulunmamış olan
mirasçılar, sürenin sona ermesinden itibaren kollektif ortak sıfatını
alırlar.
2. Ortağın iflası
MADDE 254-
(1) Ortaklardan birinin iflası hâlinde, müflis ortak şirketten
çıkarılabilir. Bu takdirde şirket diğer ortaklar arasında devam eder ve
müflisin payı, masaya ödenir. Şu kadar ki, sözleşme ile ortakların bu hakkı
kaldırılabilir.
3. Haklı sebepler
MADDE 255-
(1) Bir ortağın kendisinden kaynaklanan sebeplerden dolayı
şirketin feshinin istenebileceği durumlarda, diğer ortakların tümü o
ortağın şirketten çıkarılmasına ve şirketin devamına karar verebilir.
Şirket sözleşmesinde bu kararın çoğunlukla alınması öngörülebilir.
(2) Çıkarılan ortak, bu kararın noter aracılığıyla
tebliğinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde şirkete karşı
çıkarılmanın iptali davasını açabilir.
(3) Birinci fıkra uyarınca çıkarma kararı
alınamadığı takdirde, her ortak, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesinden söz konusu ortağın şirketten çıkarılmasını ve ayrılma
payının belirlenmesini isteyebilir.
4. Fesih ihbarı
MADDE 256- (1)
Süresiz şirketlerde ortaklardan biri şirketin feshi ihbarında bulunduğu
takdirde, diğer ortaklar feshi kabul etmeyerek, o ortağı şirketten çıkarıp
şirketin kendi aralarında devam etmesine karar verebilirler.
(2) Birinci fıkra hükmü, bir ortağın kişisel
alacaklısının 248 veya 249 uncu maddeler gereğince itiraz veya fesih
hakkını kullanması hâllerinde de geçerlidir.
(3) Bu takdirde şirketin devam edeceğine ilişkin
karar, alacaklıya tebliğ edilir ve borçlu ortak faaliyet dönemi sonunda
şirketten çıkarılır.
5. İki kişilik şirkette
a) Haklı sebeplerin varlığında
MADDE 257-
(1) Yalnız iki kişiden oluşan bir kollektif şirkette, ortaklardan
birinin şirketten çıkarılmasını gerektiren haklı sebepler varsa, diğer
ortağın istemi üzerine mahkeme fesih ve tasfiyeye karar vermeksizin
şirketin bütün iş ve işlemleri, varlıkları, alacak ve borçlarıyla davacı
ortağa bırakılmasına ve diğer ortağın şirketten çıkarılmasına karar
verebilir. Bu hâlde, çıkarılan ortak hakkında 262 nci madde hükmü
uygulanır.
b) Diğer sebeplerin varlığında
MADDE 258-
(1) İki kişiden oluşan bir şirkette, ortaklardan birinin kişisel
alacaklısı, 248, 249 ve 256 ncı maddelere göre sahip olduğu itiraz veya
fesih hakkını kullanır veya ortaklardan biri iflas ederse, diğer ortak, 257
nci maddeden yararlanabilir.
II - Hükümler
1. Tescil
MADDE 259-
(1) Bir ortağın şirketten çıkması veya çıkarılması hâlinde, diğer ortaklar
bunu tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür.
(2) Bir ortağın ölümü hâlinde 250 nci maddenin
ikinci fıkrası uygulanır.
(3) Bir ortağın şirketten çıkması veya çıkarılması
üçüncü kişilere karşı ancak tescil ve ilan tarihinden itibaren geçerli
olur.
(4) Çıkan veya çıkarılan ortak, bu durumun tescil
ve ilan edildiği tarihe kadar yapılan şirket işlemlerinden üçüncü kişilere
karşı sorumludur.
2. Ayrılan ortağın payı
a) Hesaplama şekli
MADDE 260-
(1) Şirketten çıkan veya çıkarılan ortağın payı, şirket sözleşmesinde
aksine hüküm yoksa, çıkmanın istendiği veya ortağın çıkarıldığı, uyuşmazlık
hâlinde karar tarihine en yakın tarihteki şirket varlığı esas alınarak
hesaplanır.
b) Ödeme şekli
MADDE 261-
(1) Çıkarılan veya çıkan ortak, 260 ıncı madde uyarınca hesaplanan
payını şirketten ancak nakden alabilir.
c) Ödeme zamanı
MADDE 262-
(1) Çıkan veya çıkarılan ortağın 260 ıncı maddede yazılı kurallara göre
hesaplanacak payı, şirket sözleşmesinde gösterilen tarihte ve şirket
sözleşmesinde hüküm yoksa ayrılmadan sonra çıkarılacak ilk bilanço tarihinde
ödenir.
(2) Çıkarılan veya çıkan ortak ayrılma tarihinden
önce girişilen işler tasfiye edilmedikçe şirketteki sermaye payını alamaz.
d) Tamamlanmamış işler
MADDE 263-
(1) Çıkarılan veya çıkan ortak, ayrılmadan önce başlamış olan işlerin
doğrudan doğruya sonuçları olan hak ve borçlara katılır.
(2) Çıkarılan veya çıkan ortak, evvelce başlanmış
işlerin kalan ortaklar tarafından faydalı sayılacak şekilde tamamlanmasına
ve bir sonuca bağlanmasına engel olamaz. Ancak, söz konusu işlerin hemen
tasfiyesi mümkün olamadığı takdirde çıkan veya çıkarılan ortak, her
faaliyet dönemi sonunda, o yıl içinde bitirilen işlerin hesaplarını ve
devam etmekte olan işlemlerin o tarihteki durumu hakkında bilgi verilmesini
isteyebilir.
e) Zamanaşımı
MADDE 264-
(1) Şirketin borçları için, şirket alacaklılarının ortaklara ileri
sürebilecekleri istem hakları, ortağın şirketten ayrılmasının, şirketin
sona erdiğinin veya iflasının ilan edildiğinin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
yayımlanmasından itibaren üç yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar; ancak,
niteliği nedeniyle, alacağın daha kısa bir zamanaşımına bağlandığı
durumlarda o zamanaşımı süresi uygulanır.
(2) Alacak ilandan sonra muaccel olursa, zamanaşımı
muacceliyet anından itibaren işlemeye başlar.
(3) Bu maddede öngörülen zamanaşımı ortakların
birbirlerine karşı olan alacaklarına uygulanmaz.
f) Özel durumlar
MADDE 265-
(1) Hakkını elde etmek için sadece paylaşılmamış şirket malvarlığına
başvuran alacaklıya karşı, 264 üncü maddede yer alan üç yıllık zamanaşımı
ileri sürülemez.
(2) Bir ortak, şirketin ticari işletmesini
devralırsa, alacaklılara karşı üç yıllık zamanaşımını ileri süremez. Buna
karşılık, devralma sebebiyle ayrılan ortaklar hakkında borcun nakli hükümlerine
göre iki yıllık zamanaşımı uygulanır. Üçüncü kişinin ticari işletmeyi
alacak ve borçlarıyla devralması hâlinde iki yıllık zamanaşımı geçerli
olur.
g) Zamanaşımının kesilmesi
MADDE 266-
(1) Varlığını sürdüren şirkete veya diğer bir ortağa karşı zamanaşımının
kesilmesi şirketten ayrılan ortağa karşı zamanaşımının kesilmesi sonucunu
doğurmaz.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Tasfiye
A) Genel hükümler
I - Sözleşme serbestisi
1. Kural
MADDE 267-
(1) Şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme bulunmayan durumlarda
tasfiye, bu Bölümdeki hükümlere göre yapılır.
2. Ortakların kararlarına uyma zorunluluğu
MADDE 268-
(1) Tasfiye memurları tasfiye süresince ortakların tasfiyeye ilişkin
oybirliğiyle verdikleri kararlara göre hareket ederler.
(2) Tasfiye memurlarının atanmaları ve görevden
alınmaları veya onlara verilecek talimatla ilgili kararlara katılma hakkı,
bir ortağın iflasında iflas idaresine, ölümünde mirasçılara ve kısıtlanması
durumunda kanuni temsilcisine aittir. Mirasçılar kendilerini,
oybirliğiyle atayacakları bir temsilci ile temsil ettirirler. Oybirliğine
ulaşılmadığı takdirde temsilcinin atanması mahkemeye aittir.
(3) Ortaklarla tasfiye memurları arasında çıkan
uyuşmazlıklar, basit yargılama usulüne göre karara bağlanır. Yargılamada
tasfiye memurları ve ortaklar dinlenir. Kararın en kısa zamanda verilmesi
gerekir. Bu husustaki kararlar kesindir.
II - Tüzel kişiliğin devamı
MADDE 269-
(1) Tasfiye hâline giren şirket, ortaklarla ilişkilerinde de, 293 üncü
madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, ehliyeti tasfiye sonuna kadar bu amaçla
sınırlı olarak tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını buna “tasfiye
hâlinde” ibaresini ekleyerek kullanmakta devam eder.
III - İflas
MADDE 270-
(1) Bir kollektif şirketin tasfiye hâlinde bulunması, iflasına engel
oluşturmaz.
IV - Şirket alacaklılarının rüçhan hakkı
MADDE 271-
(1) Kollektif şirket alacaklılarının şirket malları üzerinde ortakların
kişisel alacaklarına karşı haiz oldukları rüçhan hakları, şirketin sona
ermesinden sonra da devam eder.
B) Tasfiye memurları
I - Genel olarak
MADDE 272-
(1) Kollektif şirketin tasfiyesi, iflas dışındaki sona erme hâllerinde
tasfiye memurlarına aittir.
II - Seçim ve atama
MADDE 273-
(1) Tasfiye memurları şirket sözleşmesiyle, şirketin devamı sırasında
veya sona ermesinden sonra ortakların oybirliğiyle seçilir.
(2) Birinci fıkra hükümlerine uygun olarak bir
tasfiye memuru seçilmemişse, tüm ortaklar veya bunların kanuni temsilcileri
tasfiyeye memur sayılır. Bununla beraber ortaklardan birinin istemi üzerine
şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi, tasfiye hâlindeki
şirket için bir veya birkaç tasfiye memuru atar. Mahkeme gerek görürse
dilekçeyi tebliğ ederek diğer ortakları dinleyebilir.
(3) Gerek ortakların seçecekleri gerek mahkemenin
atayacağı tasfiye memurları ortaklardan veya üçüncü kişilerden olabilir.
III - Görevden alma
1. Tasfiye memuru olan ortaklar
a) Sona ermeden önce atanma
MADDE 274-
(1) Tasfiye memurları, şirket sözleşmesiyle veya şirketin sona
ermesinden önce bir ortaklar kararıyla, ortaklar arasından seçilmişlerse,
diğer ortakların oybirliğiyle verebilecekleri bir kararla görevden
alınabilirler. Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde, ortaklardan herhangi
birinin istemi üzerine, haklı sebepler varsa, mahkemece görevden
alınabilirler.
(2) Görevden alma davası şirketin sona ermesinden
önce de açılabilir.
b) Sona ermeden sonra atama
MADDE 275-
(1) Şirketin sona ermesinden sonra, ortaklar arasından seçilen tasfiye
memurları, diğer ortakların oybirliğiyle verecekleri bir kararla görevden
alınabilirler. Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde ortaklardan herhangi
birinin istemi üzerine, haklı sebepler varsa, mahkemece görevden
alınabilirler.
2. Ortak olmayan tasfiye memurları
MADDE 276-
(1) Ortak olmayan tasfiye memurları, şirket sözleşmesi veya
sonradan verilen bir kararla ya da şirketin sona ermesinden sonra seçilmiş
olsalar bile, ancak ortakların oybirliğiyle verecekleri bir kararla
görevden alınabilirler. Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde, ortaklardan
herhangi birinin istemi üzerine haklı sebeplerden dolayı mahkemece görevden
alınabilirler.
(2) Görevden alınma davası şirketin sona ermesinden
önce de açılabilir.
3. Mahkemece atanan tasfiye memurları
MADDE 277-
(1) 276 ncı madde, mahkeme tarafından atanan tasfiye memurlarının
görevden alınmalarına da uygulanır.
IV - İşlem biçimine ilişkin hükümler
1. Birlikte hareket
MADDE 278-
(1) Şirket sözleşmesi veya sonradan verilen bir kararla tasfiye
işlerini yalnız başına görmeye yetkili kılınmamış olan tasfiye memurları
birlikte hareket ederler.
(2) Tasfiye memuru tasfiyeye yalnız başına
yetkiliyse, bu durum kanunda öngörüldüğü şekilde tescil ve ilan olunur.
2. Devir yasağı ve vekil etme
MADDE 279-
(1) Bir tasfiye memuru görevini diğer bir tasfiye memuruna veya üçüncü
kişilere devredemez. Ancak, bazı belirli iş ve işlemlerin yürütülebilmesi
için tasfiye memurları içlerinden birini veya bazılarını ya da üçüncü
kişiyi vekil edebilirler.
3. Temsil
MADDE 280-
(1) Tasfiye hâlinde bulunan şirketi mahkemelerde ve dışarıda tasfiye
memurları temsil eder.
(2) Tasfiye memurları şirket için yararlı
gördükleri takdirde, olağan işlem ve işlerle sınırlı olmak koşuluyla,
sulhe, feragata, kabule, tahkime ve özellikle hakem seçmeye de
yetkilidirler; gereklilik hâlinde yeni işlemler de yapabilirler.
(3) Tasfiye hâlinde bulunan kollektif şirket adına
düzenlenen bütün belgeler ve senetlerin “tasfiye hâlinde bulunan filan
şirketin tasfiye memurları” ibaresi eklenerek tasfiye memurları tarafından
imzalanması şarttır.
(4) Bir tasfiye memurunun görevini yaparken
işlediği haksız fiillerden şirket de sorumludur.
4. Yalnız başına hareket
MADDE 281-
(1) Üçüncü kişiler tarafından yapılacak teklif, icap, ihbar, ihtar ve
tebliğ gibi beyanların tasfiye memurlarından yalnız birine karşı yapılması
yeterlidir.
(2) Şirketin menfaatleri için tehlike umulan
durumlarda özellikle kanun yollarına başvurulmasında tasfiye memurları tek
başlarına hareket edebilirler.
5. Yetkilerin genişletilmesi veya daraltılması
MADDE 282-
(1) Tasfiye memurlarının kanunen haiz oldukları yetkiler, ortaklar
tarafından oybirliğiyle veya haklı sebeplerin bulunması durumunda mahkeme
kararı ile daraltılıp genişletilebilir.
(2) Tescil ve ilan olunmadıkça yetkilerin
daraltılması, iyiniyetli üçüncü kişilere ileri sürülemez.
V - Tescil ve ilan
MADDE 283-
(1) Tasfiye memurlarının atanmalarına, değiştirilmelerine, görevden
alınmalarına ve yetkilerine ilişkin şirket sözleşmesinin hükümleri ile
ortaklar veya mahkeme tarafından verilen tasfiyeye ilişkin kararların
tescil ve ilanı şarttır.
VI- Ücret
MADDE 284-
(1) Ortaklar arasından seçilen tasfiye memurları, sözleşmede veya
sonradan verilmiş bir kararda belirtilmediği takdirde ücret alamazlar.
(2) Ortak olmayanlardan atanan tasfiye memurları,
ücret kararlaştırılmasa bile, hâlin gereğine göre takdir edilecek uygun bir
ücret isteyebilirler, anlaşmazlık durumunda taraflar yargı yoluna
başvurabilir.
VII – Sorumluluk
MADDE 285-
(1) Kanuna, şirket sözleşmesine veya iş görme şartlarını gösteren diğer
hükümlere aykırı hareket ederek, üçüncü kişileri veya ortakları zarara
uğratan tasfiye memurları, kusursuz olduklarını ispat etmedikçe, müteselsil
olarak sorumlu tutulurlar.
(2) Tasfiye memurları, atadıkları ve hizmete
aldıkları kimselerin kanuna, şirket sözleşmesine veya diğer iş görme
şartlarını gösteren hükümlere aykırı hareketlerinden dolayı da Türk Borçlar
Kanununun 116 ncı maddesi hükmünce, gerek üçüncü kişilere gerek ortaklara
karşı müteselsil olarak sorumludurlar.
(3) Bu davalar, davacının, zararı ve faili öğrendiği
tarihten itibaren iki yılda ve her hâlde zararı doğuran fiilden itibaren
beş yılda zamanaşımına uğrar. Ancak, zararı doğuran fiil bir suç
oluşturduğu ve Türk Ceza Kanununa göre süresi daha uzun bir dava
zamanaşımına bağlı olduğu takdirde tazminat davasına da o zamanaşımı
uygulanır.
C) Tasfiye işleri
I - Koruma önlemleri
MADDE 286-
(1) Tasfiye memurları, tasfiye hâlinde bulunan şirketin bütün mal ve
haklarının korunması için basiretli bir iş adamı gibi gerekli önlemleri
almakla ve tasfiyeyi olabildiğince en kısa zamanda bitirmekle yükümlüdür.
II - Defter tutma yükümlülüğü
1. Başlangıç envanteri ve bilançosu
MADDE 287-
(1) Tasfiye memurları, önceden seçilmişlerse şirketin sona ermesini hemen izleyen
günlerde ve şirketin sona ermesinden sonra ortaklarca seçilmiş veya
mahkemece atanmışlarsa seçimlerinden ve atanmalarından hemen sonra şirket
işlerini gören kişileri çağırarak onlarla birlikte, gelmedikleri takdirde
yalnız başlarına, şirketin finansal durumunu gösteren bir envanter ile
bilanço düzenlerler. Tasfiye memurları gerek görürlerse şirket mallarına
değer biçmek için uzmanlara başvurabilirler. Düzenlenen envanter ile
bilanço, tasfiye memurlarının önünde şirket işlerini yönetenler tarafından imzalanır.
(2) Envanter ve bilançonun imzasından sonra,
tasfiye memurları sona ermiş bulunan şirketin envanterde yazılı bütün
malları ile belgelerine ve defterlerine el koyarlar.
2. Defterler
MADDE 288-
(1) Tasfiye memurları tasfiye işlemlerinin güvenliğini sağlamak için
gereken defterleri tutmakla yükümlüdür.
3. Son bilanço
MADDE 289-
(1) Tasfiye sonunda, tasfiye memurları şirket sözleşmesi veya kanun
hükümlerine göre ortakların sermaye ile kâr ve zarardaki paylarını ve diğer
haklarını gösteren bir bilanço düzenleyerek ortaklara tebliğ ile yükümlüdürler.
Ortaklar bir ay içinde mahkemeye başvurarak itiraz etmezlerse, bilanço
kesinleşir.
(2) Bundan sonra ortaklar, kendilerine düşen
payları almaktan kaçındıkları takdirde tasfiye memurları, bu payları her ortağın
ayrı ayrı adlarına 296 ncı maddede gösterilen bankalardan birine
yatırırlar.
4. Saklama zorunluluğu
MADDE 290-
(1) Tasfiyenin sonunda belgelerin ve defterlerin saklanması hakkında 82
nci madde hükmü uygulanır.
III - Tasfiyenin amacı
MADDE 291-
(1) Tasfiye memurları, şirketin faaliyette bulunduğu dönemde başlanmış
olup da henüz sonuçlandırılmamış olan iş ve işlemleri tamamlamaya, şirketin
borç ve taahhütlerini yerine getirmeye, şirketin alacaklarını toplamaya,
gereğinde yargı yolu ile almaya ve varlıkları paraya çevirmeye, net varlığı
elde etmeye yönelik ve yarayan bütün iş ve işlemleri yapmaya yetkili ve
zorunludurlar.
IV - Yeni işler
1. Kural
MADDE 292-
(1) Tasfiye memurları tasfiyenin gereklerinden olmayan yeni bir
işlem yapamazlar. Aksi takdirde, bu tür işlemlerden dolayı ortaklara karşı
müteselsilen sorumlu olurlar.
2. İstisna
MADDE 293-
(1) Tasfiye memurları, şirketin işletme konusu kapsamındaki işlemlere,
ancak, ortakların oybirliğiyle; feshe mahkemece karar verilmiş olan
durumlarda, ortaklar oybirliğini sağlayamazlarsa, mahkemenin onay kararıyla
devam edebilirler.
V - Varlıkların paraya çevrilmesi
1. Ayrı ayrı satış
MADDE 294-
(1) Tasfiye memurları şirketin sona ermesi durumunda şirkete ait
taşınırları, durumun gereklerine göre ya artırma yoluyla veya pazarlıkla
satabilirler. Oybirliğiyle verilen bir kararla ortaklar başka bir satış
şeklini belirlemedikleri takdirde, taşınmazlar ancak İcra ve İflas Kanunu
hükümleri uyarınca açık artırma yoluyla satılabilir.
(2) İlgililer arasında küçük veya kısıtlanmış bir
kişinin bulunması bu hükmün uygulanmasına engel olmaz.
2. Toptan satış
MADDE 295-
(1) Ortaklar oybirliğiyle karar vermedikçe, tasfiye memurları önemli
miktardaki şirket varlıklarını toptan satamazlar; ancak oybirliğinin
sağlanamadığı hâllerde mahkeme toptan satışa karar verebilir.
3. Paranın yatırılması
MADDE 296- (1)
Tasfiye memurları, tasfiye sırasında elde edilen paraların bin Türk
lirasından fazlasını, mahkemece belirlenecek bir bankaya, şirket adına
yatırırlar.
VI - Borçların ödenmesi
MADDE 297-
(1) Tasfiye hâlinde bulunan bir kollektif şirketin vadesi henüz
gelmemiş olan borçlarını tasfiye memurları iskonto uygulayarak derhâl
ödemeye ve alacaklılar da bu ödeme tarzını kabule zorunludurlar.
VII - Ortakların ek ödemeleri
MADDE 298-
(1) Bir kollektif şirketin varlığı, borçlarının tamamına yetmediği
takdirde, kalan şirket borçlarının ödenmesini sağlamak için tasfiye
memurları ortaklara başvururlar.
VIII - Tasfiyeden arta kalanın dağıtılması
1. Geçici ödemeler
MADDE 299- (1)
Tasfiye memurları, alacaklıların ve ortakların ilerde doğması muhtemel hak
ve alacaklarına yetecek tutarı alıkoymak şartıyla, mevcut parayı geçici
olarak ortaklar arasında dağıtabilirler.
2. Son dağıtma
MADDE 300-
(1) Şirketin net varlığı, şirket sözleşmesine veya sonradan verilecek
karara göre, tasfiye memurları tarafından dağıtılır. Sözleşmede aksine
hüküm veya ortakların kararı bulunmadığı takdirde dağıtma para olarak
yapılır.
IX - Ortakların denetleme hakkı
1. Bilgi isteme hakkı
MADDE 301-
(1) Tasfiye memurları, ortaklara, her zaman tasfiye işlerinin durumu
hakkında bilgi ve ortaklar istedikleri takdirde bu hususta imzalı bir belge
vermekle yükümlüdürler.
(2) Tasfiye memurları tasfiyenin sonunda tasfiye iş
ve işlemlerine dair ortaklara hesap verirler.
2. Defterleri inceleme hakkı
MADDE 302-
(1) Tasfiye memurları, istem üzerine şirkete ve tasfiyeye
ilişkin bütün defterleri ve belgeleri tasfiye işleminin yapıldığı yerde
ortaklara göstermekle yükümlüdürler. Ortakların bu defter ve belgelerden
suret almalarına tasfiye memurları engel olamazlar.
X - Tasfiyenin sonu
MADDE 303-
(1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine, şirketin ticaret unvanının sicilden
silinmesi ve bunun tescil ve ilanı için durum, tasfiye memurları
tarafından ticaret sicili müdürlüğüne bildirilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Komandit Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tanımı
MADDE 304-
(1) Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla
kurulan, şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının
sorumluluğu sınırlandırılmamış ve diğer ortak veya ortakların sorumluluğu
belirli bir sermaye ile sınırlandırılmış olan şirket komandit şirkettir.
(2) Sorumluluğu sınırlı olmayan ortaklara
komandite, sorumluluğu sınırlı olanlara komanditer denir.
(3) Komandite ortakların gerçek kişi olmaları
gerekir. Tüzel kişiler ancak komanditer ortak olabilirler.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 305-
(1) Bu Bölümdeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, kollektif şirkete
dair 212 ilâ 216 ncı maddeler komandit şirketler hakkında da uygulanır.
(2) Şirket sözleşmesinde, her komanditer ortağın
sermayesinin miktarı, cinsi ve ortak sıfatından kaynaklanan ve bir yönetim
hakkı niteliğinde olmaması gereken, komanditer ortaklara verilen yönetim
görevleri açıkça belirtilir.
C) Sözleşme
I - Yorum
MADDE 306-
(1) Şirketin komandit olup olmadığı sözleşme hükümlerine göre
belirlenir. Ortaklar tarafından şirkete verilen ad ve nitelik o şirketin
türünün belirlenmesinde yalnız başına yeterli olmaz.
(2) Bir şirketin komandit olduğu açıkça
saptanamıyorsa o şirket kollektif sayılır.
II- Komanditerlerin sermaye koyma borcu
MADDE 307-
(1) Bir komandit şirket sözleşmesine 213 üncü maddede gösterilen
kayıtlardan başka komanditerlerin adları ve her birinin koydukları veya
koymayı taahhüt ettikleri sermayenin cins ve miktarları yazılarak tescil ve
ilan ettirilir.
(2) Bir komanditer kişisel emeğini ve ticari
itibarını sermaye olarak koyamaz.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi
MADDE 308-
(1) Komandit şirkette ortakların birbirleriyle olan ilişkileri
şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirket sözleşmesinde hüküm bulunmayan
durumlarda, bu Bölümde yazılı hükümler saklı kalmak şartıyla, kollektif şirketlere
ilişkin 217 ilâ 231 inci maddeler uygulanır.
B) Komanditerlerin hukuki durumu
I - Yönetim
MADDE 309- (1)
İster komandite ister komanditer olsun her ortağın bir oy hakkı vardır.
Bu kurala aykırı düzenlemeler geçersizdir.
(2) Şirket, komanditeler tarafından yönetilir.
(3) Komanditerler, şirket işlerini görmeye görevli
ve yetkili olmadıkları gibi, yönetim hakkını haiz kişilerin yetkileri
içinde yaptıkları işlere itiraz da edemezler. Ancak, olağanüstü iş ve
işlemlerde, şirket sözleşmesinin değiştirilmesi, tür değiştirme, birleşme
ve bölünme gibi yapısal değişikliklerde; şirkete ortak alınması,
çıkarılması ve payın devri türünden temel işlemlerde komanditerler de oy
hakkını haizdirler.
II - Denetleme
MADDE 310-
(1) Her komanditer, iş yılı sonunda ve iş saatleri içinde, şirketin
envanterleriyle bilançosunun içeriğini, diğer finansal tablolarını,
bunların doğruluğunu ve geçerliliğini incelemeye yetkilidir.
(2) Komanditer, bu incelemeyi bizzat yapabileceği
gibi bir uzmana da yaptırabilir. Uzmanın şahsı hakkında bir itiraz ileri
sürülürse komanditerin istemi üzerine mahkeme tarafından bir işlem
denetçisi atanmasına karar verilir. Bu karar kesindir.
(3) Haklı sebeplerin bulunması hâlinde, mahkeme,
komanditerin istemi üzerine şirketin işlerinin ve varlığının bizzat veya
bir işlem denetçisi tarafından incelenmesine her zaman izin verebilir.
(4) Bu madde hükümlerine aykırı şirket sözleşmesi
hükümleri geçersizdir.
III - Rekabet yasağı
MADDE 311-
(1) Kollektif ortakların, şirket konusunu oluşturan işlemlerin aynını
yapamayacaklarına ilişkin 230 uncu madde komanditerler hakkında uygulanmaz.
Ancak, komanditer, şirketin işletme konusunun kapsamına giren işlerle
uğraşacak bir ticari işletme açar veya böyle bir işletme açan bir kişiyle
ortak olur ya da bu nitelikte bir şirkete girerse, komandit şirketin
belgelerini ve defterlerini incelemek hakkını kaybeder.
IV - Kâr ve zarar
1. Genel olarak
MADDE 312- (1)
Komanditer, iş yılı sonunda gerçekleşen kâr payını ve şirket sözleşmesinde
kararlaştırılmış olan faizleri nakden alır. Ancak, koyduğu sermaye herhangi
bir sebeple azalmış ise noksanı tamamlanıncaya kadar kâr ve faizi
isteyemez. Şu kadar ki, gelecek yıllarda elde edilecek kâr paylarından,
sermayenin noksanı tamamlandıktan sonra artan kısımdan önce geçmiş yıllara
ait birikmiş faizler ödenir.
2. Geri verilmesi zorunlu olmayan faizler ve kâr
payları
a) Usulüne göre tahakkuk ettirilmiş olanlar
MADDE 313-
(1) Komanditerler, önce aldıkları ve usulüne göre tahakkuk ettirilmiş
faizi ve kâr paylarını, şirketin sonradan meydana gelen zararını kapatmak
için geri vermeye zorunlu tutulamazlar.
b) Usulsüz tahakkuk ettirilmiş olanlar
MADDE 314-
(1) Komanditerler, kanuna ve şirket sözleşmesine göre düzenlenen ve kâr
gösteren bir bilançoya göre, iyiniyetle aldıkları ancak usulsüz tahakkuk
etirilmiş kâr paylarını veya şirket sözleşmesi ile kabul edilmiş olan
faizleri geri vermeye zorunlu tutulamazlar.
V - Ortaklığın geçişi
1. Devir hâlinde
MADDE 315-
(1) Komanditer, şirketteki payını başkasına devredebilir. Ancak, devre
diğer ortaklar onay vermemişlerse Türk Borçlar Kanununun 632 nci maddesi
hükmü uygulanır.
2. Ölüm hâlinde
MADDE 316-
(1) Ölen bir komanditerin yerine mirasçıları geçer.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü Kişilerle Olan
İlişkileri
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 317-
(1) Şirket ve ortakların üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde, bu
Bölümdeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, kollektif şirkete ilişkin
232 ilâ 242 nci maddeler uygulanır.
B) Şirketin temsili
MADDE 318-
(1) Komandit şirketler, kural olarak, komandite ortaklar tarafından
temsil edilir. Kollektif şirketin temsil yetkisinin kapsamı ve
sınırlandırılmasına ilişkin hükümleri komandit şirkete de uygulanır.
(2) Komanditer ortaklar, ortak sıfatıyla şirketi
temsile yetkili olamazlar. Ancak, şirket sözleşmesinde aksine hüküm
bulunmamak şartıyla, komanditer ortak ticari mümessil, ticari vekil veya
seyyar tacir memuru olarak atanabilir.
C) Komanditer ortağın sorumluluğu
I - Genel olarak
MADDE 319- (1)
Bir komanditerin sorumluluğu koyduğu veya taahhüt ettiği sermaye miktarını
aşamaz.
II - İstisnalar
1. Adı şirketin unvanında bulunan komanditer
MADDE 320-
(1) Adı şirketin unvanında bulunan komanditer, üçüncü kişilere karşı
komandite bir ortak gibi sorumlu sayılır.
2. Şirket adına işlemde bulunan komanditer
MADDE 321- (1)
Ticari mümessil, ticari vekil veya seyyar tacir memuru olarak hareket
ettiğini açıkça bildirmeksizin, şirket adına işlemlerde bulunan komanditer
ortak, bu işlemler nedeniyle iyiniyetli üçüncü kişilere karşı komandite
ortak gibi sorumlu olur.
(2) Şirket, ticaret siciline tescil edilmeden önce
işlemler yapılmışsa, komanditer, bu tür şirket borçları için, üçüncü
kişilere karşı, sorumluluğunun sınırlı olduğunun onlar tarafından
bilindiğini ispat etmediği takdirde, komandite ortak gibi sorumlu tutulur.
(3) Alacaklı, komanditerin koyduğu sermayeye
biçilen değerin, bu sermayenin konulduğu andaki değerinin altında olduğunu
ispat edebilir. Aradaki fark tutarınca komanditer sorumludur.
(4) Komanditer ortak, koymayı taahhüt ettiği
sermaye tutarınca, kendisinin şirkete girmesinden önce doğan borçlardan da
sorumludur.
(5) Komanditerin, şirket yönetimine karışması
sonucunu doğurmayacak şekilde öğüt vermesi, görüş açıklaması, olağanüstü iş
ve işlemler ile şirketin iş ve işlemleri üzerinde haiz olduğu denetleme
haklarını kullanması, kanunda yazılı hâllerde yönetim işlerini gören
kimselerin atanmalarına, görevden alınmalarına katılması, şirket içinde
ikinci derecedeki hizmetlerde ve görevlerde çalıştırılması, komanditer sıfatıyla
sorumluluğunu etkilemez.
III - Alacaklıların durumu
1. Takip imkânı
MADDE 322-
(1) Komanditer, koymayı taahhüt ettiği sermaye borcunun henüz
ödemediği tutarına kadar şirket alacaklılarına karşı sorumludur. Bu suretle
kendisine başvurulan komanditer ortak, şirket alacaklısına ödemede bulunduğu
tutarda sermaye borcundan kurtulur. Şirket alacaklıları, şirket sona ermiş
olmadıkça veya şirket aleyhine yapılan icra takibi semeresiz kalmadıkça,
komanditere başvuramazlar.
(2) Şirketin iflası hâlinde alacaklıların haiz
oldukları haklar iflas masasına geçer.
(3) Komanditer, şirkete koymayı taahhüt ettiği
sermayeyi aşan bir tutar ile sorumluluğu üzerine aldığını yazı ile bildirmiş
veya ilan etmişse üçüncü kişilere veya bildirimin muhatabına karşı bu tutar
kadar sorumlu olur.
2. Sermayenin azaltılması
MADDE 323-
(1) Bir komanditer sermayesini, 313 ve 314 üncü madde hükümleri saklı
kalmak şartıyla, gerek doğrudan doğruya gerek faiz veya kâr payına sayılmak
üzere dolayısıyla tamamen veya kısmen geri alamayacağı gibi, sermayesi
herhangi bir sebeple azalmışsa noksan tamamlanıncaya kadar, faiz veya kâr
payı da isteyemez. Aksi hâlde, komanditer aldığı para kadar şirket
alacaklılarına karşı 322 nci maddenin birinci fıkrası gereğince sorumlu
olur.
3. İflas
a) Şirketin iflası
MADDE 324-
(1) Bir komandit şirketin iflası hâlinde, şirket alacaklıları
alacaklarını almadıkça, ortakların kişisel alacaklıları şirket mallarına
başvuramaz.
(2) Komanditerlerin koydukları sermaye de şirket alacaklılarının
birinci fıkrada yazılı olduğu gibi öncelikle haklarını elde edecekleri
mallardan sayılır.
b) Komanditelerin sorumluluğu
MADDE 325-
(1) Şirketin varlığı şirket alacaklılarına yetmeyecek olursa, bu
alacaklılar geri kalan alacaklarından dolayı komanditelerin kişisel
mallarına başvurabilirler.
(2) Ortakların kişisel mallarına başvurulması
hâlinde şirket alacaklılarının, ortakların kişisel alacaklılarına karşı rüçhan
hakkı yoktur.
c) Komanditerin iflası
MADDE 326-
(1) Şirket ve iflas hâlinde masası veya şirket alacaklıları,
iflas etmiş bir komanditerin masasına başvururlarsa, bunların, müflis
komanditerin kişisel alacaklılarına karşı rüçhan hakkı yoktur.
4. Takas
MADDE 327-
(1) Şirketten alacağı olan bir kişinin, sermaye borcunu henüz
yerine getirmemiş veya koyduğu sermayeyi geri almış bir komanditere borcu
varsa, bu kişi şirketteki alacağını komanditere olan borcu ile takas edebilir.
242 nci madde hükmü saklıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Tasfiyesi
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 328-
(1) Kollektif şirketlerin sona ermesine, tasfiyesine ve ortakların
şirketten çıkma ve çıkarılmasına ilişkin 243 ilâ 303 üncü madde hükümleri
komandit şirketlerde de uygulanır. Ancak, şirket sözleşmesinde aksine bir
hüküm bulunmadıkça komanditerin ölümü veya kısıtlanması şirketin sona
ermesi sonucunu doğurmaz.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Anonim Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler, Kuruluş ve Temel İlkeler
A) Genel Hükümler
I - Tanım
MADDE 329-
(1) Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan,
borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.
(2) Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları
sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.
II - Özel kanunlara bağlı anonim şirketler
MADDE 330-
(1) Özel kanunlara tabi anonim şirketlere, özel hükümler dışında bu
kısım hükümleri uygulanır.
III - Amaç ve konu
MADDE 331-
(1) Anonim şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve
konular için kurulabilir.
IV - En az sermaye tutarı
MADDE 332-
(1) Tamamı esas sözleşmede taahhüt edilmiş bulunan sermayeyi ifade eden
esas sermaye ellibin Türk Lirasından ve sermayenin artırılmasında yönetim
kuruluna tanınmış yetki tavanını gösteren kayıtlı sermaye sistemini kabul
etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerde başlangıç sermayesi
yüzbin Türk Lirasından aşağı olamaz. Bu en az sermaye tutarı Bakanlar
Kurulunca artırılabilir.
(2) Bu Kanun anlamında kayıtlı sermayeli anonim
şirketlerde başlangıç sermayesi, kuruluşta ve sisteme ilk geçildiğinde haiz
olunması zorunlu sermayedir; çıkarılmış sermaye ise, çıkarılmış payların
tümünün itibarî değerlerinin toplamını temsil eder.
(3) Halka açık olmayan anonim şirketler gerekli
şartları artık haiz olmadıkları takdirde, Sanayi ve Ticaret Bakanlığından
izin alarak kayıtlı sermaye sisteminden çıkabilecekleri gibi, bu sisteme
alınırken aranan nitelikleri kaybettiklerinde, istemleri bulunmasa bile
aynı Bakanlık tarafından sistemden çıkartılırlar.
(4) 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 12 nci maddesi hükmü saklıdır.
V - Devletin gözetimi
1. İzin
MADDE 333- (1)
Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yayımlanacak tebliğle, faaliyet alanları
belirlenip, ilan edilecek anonim şirketler Sanayi ve Ticaret Bakanlığının izni
ile kurulur. Bu şirketlerin esas sözleşme değişiklikleri de aynı Bakanlığın
iznine bağlıdır. Bakanlık incelemesi sadece kanunun emredici
hükümlerine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden yapılabilir.
Bunun dışında hukuki konumu, niteliği ve işletme konusu ne olursa olsun
anonim şirketin kuruluşu ve esas sözleşme değişiklikleri herhangi bir
makamın iznine bağlanamaz.
2. Kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulunda temsili
MADDE 334-
(1) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerinden
birine, esas sözleşmede öngörülecek bir hükümle, pay sahibi olmasalar da,
işletme konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurullarında
temsilci bulundurmak hakkı verilebilir.
(2) Birinci fıkrada yazılı şirketlerde pay sahibi
olan kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulundaki temsilcileri, ancak bunlar
tarafından görevden alınabilir.
(3) Kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulundaki
temsilcileri, genel kurul tarafından seçilen üyelerin hak ve görevlerini
haizdir. Kamu tüzel kişileri, şirket yönetim kurulundaki temsilcilerinin bu
sıfatla işledikleri fiillerden ve yaptıkları işlemlerden dolayı şirkete ve
onun alacaklılarıyla pay sahiplerine karşı sorumludur. Tüzel kişinin rücû
hakkı saklıdır.
B) Kuruluş
I - Kurucu işlem
MADDE 335-
(1) Şirket, kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan,
sermayenin tamamını ödemeyi, şartsız taahhüt ettikleri, imzalarının noterce
onaylandığı esas sözleşmede, anonim şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla
kurulur.
(2) 355 inci maddenin birinci fıkrası hükmü
saklıdır.
II - Kuruluş belgeleri
MADDE 336-
(1) Esas sözleşme, kurucular beyanı, değerleme raporları, ayın ve
işletme devralınmasına ilişkin olanlar da dâhil olmak üzere, kurulmakta
olan şirketle, kurucular ve diğer kişilerle yapılan ve kuruluşla
ilgili olan sözleşmeler ile işlem denetçisi raporu, kuruluş belgeleridir.
Bunlar, sicil dosyasına konulur ve birer nüshaları şirket tarafından beş
yıl süreyle saklanır.
III - Kurucular
1. Tanım
MADDE 337-
(1) Pay taahhüt edip esas sözleşmeyi imzalayan gerçek ve tüzel kişiler
kurucudur.
(2) Kurucular, birinci fıkrada yazılı işlemi,
üçüncü bir kişinin hesabına yaptıkları takdirde, bu kişi de kuruluştan doğan
sorumluluk bakımından kurucu sayılır. Söz konusu üçüncü kişi, kendisi
hesabına iş gören kimsenin bildiği veya bilmesi gereken bir hususu
kendisinin bilmediğini ileri süremez.
2. Asgari sayı
MADDE 338-
(1) Anonim şirketin kurulabilmesi için pay sahibi olan bir veya daha
fazla kurucunun varlığı şarttır. 330 uncu madde hükmü saklıdır.
(2) Pay sahibi sayısı bire düşerse, durum, bu
sonucu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde yönetim kuruluna
yazılı olarak bildirilir. Yönetim kurulu bildirimi aldığı tarihten itibaren
yedi gün içinde, şirketin tek pay sahipli bir
anonim şirket olduğunu tescil ve ilan
ettirir. Ayrıca, hem şirketin tek pay sahipli olarak kurulması hem de payların
tek kişide toplanması hâlinde tek pay sahibinin adı, yerleşim yeri ve
vatandaşlığı da tescil ve ilan edilir. Aksi hâlde doğacak zarardan, bildirimde
bulunmayan pay sahibi ve tescil ve ilanı yaptırmayan yönetim kurulu
sorumludur.
(3) Şirket, tek pay sahibi olacak şekilde
kendi payını iktisap edemez; ettiremez.
IV -
Esas sözleşme
1. İçerik
MADDE 339-
(1) Esas sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve bütün kurucuların
imzalarının noterce onaylanması şarttır.
(2) Esas sözleşmeye aşağıdaki hususlar yazılır:
a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunacağı
yer.
b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir
şekilde şirketin işletme konusu.
c) Şirketin sermayesi ile her payın itibarî değeri,
bunların ödenmesinin şekil ve şartları.
d) Pay senetlerinin nama veya hamiline yazılı
olacakları; belirli paylara tanınan imtiyazlar; devir sınırlamaları.
e) Paradan başka sermaye olarak konan haklar ve
ayınlar; bunların değerleri; bunlara karşılık verilecek payların miktarı,
bir işletme ve ayın devir alınması söz konusu olduğu takdirde, bunların
bedeli ve şirketin kurulması için kurucular tarafından şirket hesabına
satın alınan malların ve hakların bedelleriyle, şirketin kurulmasında
hizmetleri görülenlere verilmesi gereken ücret, ödenek veya ödülün tutarı.
f) Kurucularla yönetim kurulu üyelerine ve diğer
kimselere şirket kârından sağlanacak menfaatler.
g) Yönetim kurulu üyelerinin sayıları, bunlardan
şirket adına imza koymaya yetkili olanlar.
h) Genel kurulların toplantıya nasıl
çağrılacakları; oy hakları.
ı) Şirket bir süre ile sınırlandırılmışsa, bu süre.
i) Şirkete ait ilanların nasıl yapılacağı.
j) Pay sahiplerinin taahhüt ettiği sermaye
paylarının türleri ve miktarları.
k) Şirketin hesap dönemi.
(3) İlk yönetim kurulu üyeleri esas sözleşme ile
atanır.
2. Emredici hükümler
MADDE 340-
(1) Esas sözleşme, bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden
ancak Kanunda buna açıkça izin verilmişse sapabilir. Diğer kanunların,
öngörülmesine izin verdiği tamamlayıcı esas sözleşme hükümleri o kanuna
özgülenmiş olarak hüküm doğururlar.
V -
Taahhüdün onaylanması
MADDE 341- (1)
Esas sermayeyi oluşturan payların tamamının, kurucular tarafından esas
sözleşmede taahhüt olunduğu, esas sözleşmenin altında yer alan bir noter
şerhi ile onaylanır.
VI -
Ayni sermaye
1. Ayni sermaye konulabilecek malvarlığı unsurları
MADDE 342-
(1) Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden
değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal
ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir.
Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş
alacaklar sermaye olamaz.
(2) 128 inci madde hükmü saklıdır.
2. Değer biçme
MADDE 343-
(1) Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere
ve ayınlara, şirket merkezinin
bulunacağı yerdeki asliye
ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce
değer biçilir. Değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut
olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğu;
sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342 nci
maddeye uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tam
değerleri; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi
gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı, tatmin edici gerekçelerle ve
hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır. Bu rapora kurucular, işlem
denetçisi ve menfaat sahipleri itiraz edebilir. Mahkemenin onayladığı
bilirkişi kararı kesindir.
VII - Pay bedellerinin ödenmesi
1. Nakdî sermaye
MADDE 344-
(1) Nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az yüzde
yirmibeşi tescilden önce, gerisi de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay
içinde ödenir. Payların çıkarma primlerinin tamamı tescilden önce ödenir.
(2) Sermaye Piyasası Kanununun pay bedellerinin
ödenmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.
2. Ödeme yeri
MADDE 345-
(1) Nakdî ödemeler, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık
Kanununa bağlı bir bankada, kurulmakta olan şirket adına açılacak özel bir
hesaba, sadece şirketin kullanabileceği şekilde yatırılır. Taahhüt edilen
payların, kanunda veya esas sözleşmede öngörülmüş bulunan ve kanunda yazılı
olandan daha yüksek olan tutarlarının ödendiği, ticaret siciline
yöneltilecek bir banka mektubu ile ispatlanır. Banka, bu tutarı, şirketin
tüzel kişilik kazandığını bildiren bir sicil müdürlüğü yazısının sunulması
üzerine, sadece şirkete öder.
(2) Şirket, 335 inci maddenin birinci fıkrasında
öngörülen noter onayı tarihinden itibaren, üç ay içinde tüzel kişilik
kazanamadığı takdirde, bu hususu doğrulayan bir sicil müdürlüğü yazısının
sunulması üzerine, bedeller banka tarafından sahiplerine geri verilir.
3. Halka arzedilecek paylar
MADDE 346-
(1) Esas sözleşmede taahhüt edilmiş olup da taahhüt sahiplerince,
şirketin tescilinden itibaren en geç iki ay içinde halka arzedileceği esas
sözleşmede belirtilmiş ve ayrıca garanti edilmiş bulunan nakdî payların karşılıkları
satıştan elde edilen gelirden ödenir. Pay senetlerinin halka
arzedilmesi sermaye piyasası mevzuatına göre
yapılır. Satış süresinin sonunda, payların itibarî değerlerinin,
varsa çıkarma priminin karşılığı şirkete, giderler düştükten sonra kalan
tutar ise, pay senetlerini halka arzeden pay sahiplerine ödenir.
(2) Halka arzedilip de süresinde satılmayan
payların bedellerinin tamamı, süresinde halka arzedilmeyen payların bedellerinin
ise, yüzde yirmibeşi iki aylık süreyi izleyen üç gün içinde ödenir.
VIII - Primli paylar
MADDE 347-
(1) İtibarî değerinden aşağı bedelle pay çıkarılamaz. Payların itibarî
değerinden yüksek bir bedelle çıkarılabilmeleri için esas sözleşmede hüküm
veya genel kurul kararı bulunmalıdır.
IX - Kurucu menfaatleri
MADDE 348-
(1) Şirketi kurdukları sırada harcadıkları emeğe karşılık olarak
kuruculara, para ve bedelsiz pay senedi vermek gibi şirket sermayesinin
azalması sonucunu doğurabilecek bir menfaat tanınamaz. Bu hükme aykırı esas
sözleşme hükümleri geçersizdir. Ancak, dağıtılabilir kârdan 519 uncu
maddenin birinci fıkrasında yazılı yedek akçe ile pay sahipleri için yüzde
beş kâr payı ayrıldıktan sonra kalanın en çok onda biri intifa
senetleri bağlamında kuruculara ödenir.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra kurulan
anonim şirketler, pay senetlerini halka arz etmeden önce kurucu intifa
senetlerini, herhangi bir bedel ödemeden iptal ederler; aksi hâlde intifa
senetleri kendiliğinden geçersiz sayılır.
(3) Dağıtılabilecek kâr mevcut ise şirket kârın
dağıtılmamasını kararlaştırmış olsa bile kurucu intifa sahipleri esas
sözleşmede öngörülen kâr paylarını alırlar.
X - Kurucular beyanı
MADDE 349-
(1) Kurucular tarafından, kuruluşa ilişkin bir beyan imzalanır. Beyan,
dürüst bir şekilde bilgi verme ilkesine göre, doğru ve eksiksiz olarak
hazırlanır. Beyanda, ayni sermaye konuluyor, bir ayın ya da işletme
devralınıyorsa, bunlara verilecek karşılığın uygunluğuna; bu tür sermayenin
ve devralmanın gerekliliğine, bunların şirkete olan yararlarına ilişkin
belgeli, gerekçeli ve kesin ifadeli açıklamalar yer alır. Ayrıca, şirket
tarafından iktisap edilen menkul kıymetlerle, bunların iktisap fiyatları,
söz konusu menkul kıymetleri çıkaranların son üç yıllık, gereğinde
konsolide finansal tablolarının değerlemelerine ve çözümlenmelerine ilişkin
bilgiler, şirketin yüklendiği önemli taahhütler, makina ve benzerleri
malların ve herhangi bir aktif değerin alımına ilişkin bağlantılar,
fiyatlar, komisyonlar ile her türlü borçlar, emsalleriyle
karşılaştırılarak, açıklanır.
(2) Ayrıca, kuruculara tanınan menfaatler
gerekçeleriyle beyanda yer alır. Kimlerin halka arz amacıyla ne miktarda
pay taahhüt ettiği, pay taahhüdünde bulunanların birbirleri ile ilişkileri;
bunlar bir şirketler topluluğuna dâhil bulunuyorlarsa, topluluk ile
ilişkileri, kuruluşu inceleyen işlem denetçisine ve diğer hizmet verenlere
ödenen ücretler, emsalleriyle karşılaştırma yapılarak, beyanda açıklanır.
XI - Halka arz taahhüdü
MADDE 350-
(1) 346 ncı madde uyarınca, halka arzedilmek üzere pay taahhüdünde
bulunulduğu takdirde, halka arz, kurucular, yönetim kurulu veya yetkili
herhangi bir organ tarafından onaylanmış kabul edilir.
XII - İşlem denetçisi raporu
MADDE 351-
(1) Şirketin kuruluşuna ilişkin denetleme raporu bir veya birkaç işlem
denetçisi tarafından verilir. İşlem denetçisi kuruluş raporunda,
payların tamamının taahhüt edildiğini; kanunda veya esas sözleşmede
öngörülmüş bulunan pay bedellerinin en az tutarlarının kanuna uygun olarak
bankaya yatırıldığını; buna ilişkin banka mektubunun kuruluş belgeleri
arasında yer aldığını; bu yükümlülüğün herhangi bir şekilde dolanıldığına
ilişkin bir belirti bulunmadığını; ayni sermaye ve devralınan ayınlar için
mahkemece atanan bilirkişilerce değerleme yapıldığını, mahkemece bir
kararla onaylanan raporun dosyaya sunulduğunu; kurucu menfaatlerinin kanuna
uygun olduğunu; kurucular beyanı ile ilgili açık bir uygunsuzluğun, aşırı
değerlemenin, işlemlerde görünür bir yolsuzluğun bulunmadığını ve diğer
kuruluş belgelerinin mevcut olduğunu, gerekli noter onaylarının ve
izinlerin alındığını gerekçeleriyle ve hesap verme ilkesinin gereklerine
uygun olarak açıklar.
XIII - Kuruluştan önce pay taahhüdünün devri
MADDE 352-
(1) Pay taahhüdünün, şirketin tescilinden önce devri, şirkete karşı
geçersizdir.
XIV - Fesih davası
MADDE 353-
(1) Anonim şirketin butlanına veya yokluğuna karar verilemez. Ancak,
şirketin kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek suretiyle,
alacaklıların, pay sahiplerinin veya kamunun menfaatleri önemli bir şekilde
tehlikeye düşürülmüş veya ihlal edilmiş olursa, yönetim kurulunun, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığının, ilgili alacaklının veya pay sahibinin istemi
üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince
şirketin feshine karar verilir. Mahkeme davanın açıldığı tarihte gerekli
önlemleri alır.
(2) Eksikliklerin giderilebilmesi, esas sözleşmeye
veya kanuna aykırı hususların düzeltilebilmesi için mahkeme süre verebilir.
(3) Dava dilekçesine deliller ile gerekli bütün
bilgiler eklenir. Yargılama aşamasında delil sunulamayacağı gibi bir davanın
beklenilmesi ve bilgi getirtmesi de mahkemeden istenemez. Ancak, somut
olayın haklı göstermesi hâlinde, mahkeme, kesin süreye bağlayarak,
davacının delil sunma ve bilgi getirtme istemini kabul edebilir. Dava,
acele işlere ilişkin usule tâbîdir.
(4) Davanın, şirketin tescil ve ilanından itibaren
üç aylık hak düşürücü süre içinde açılması şarttır.
(5) Davanın açıldığı ve kesinleşmiş olan mahkeme
kararı, mahkemenin bildirimi üzerine, derhâl ve resen ticaret siciline
tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur. Ayrıca, yönetim
kurulu, tescil ve ilanı yapılan hususu, tirajı ellibinin üzerinde olan ve
yurt düzeyinde dağıtımı yapılan en az bir gazetede ilan eder; internet
sitesine koyar.
XV - Şirketin tescili ve ilanı
MADDE 354-
(1) Şirket esas sözleşmesinin tamamı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
izniyle kurulacak olan anonim şirketlerde izin alınmasını, diğer
şirketlerde 335 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca
şirketin kuruluşunu izleyen otuz gün
içinde şirketin merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline
tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur. Tescil ve ilan
olunan esas sözleşmeye, aşağıda sayılanlar dışında, 36 ncı maddenin birinci
fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu hususlar şunlardır:
a) Esas sözleşmenin tarihi.
b) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi.
c) Şirketin, varsa süresi.
d) Şirketin sermayesi, ödenmesinin şekil ve
şartları ile payların itibarî değerleri, varsa imtiyazlar.
e) Pay senetlerinin türleri, hamiline veya nama
yazılı oldukları.
f) Şirketin nasıl temsil olunacağı.
g) Yönetim kurulu üyeleriyle şirketi temsile
yetkili kimselerin ad ve soyadları, unvanları, yerleşme yerleri ve vatandaşlıkları.
h) Şirketin yapacağı ilanların şekli; esas
sözleşmede buna ilişkin hüküm bulunduğu takdirde, yönetim kurulu kararlarının
pay sahiplerine nasıl bildirileceği.
(2) Şubeler, merkezin sicil kaydına gönderme
yapılarak bulundukları yer ticaret siciline tescil olunurlar.
(3) 343 üncü madde uyarınca verilen bilirkişi
raporu da tescil ve ilan edilir.
XVI - Tüzel kişiliğin kazanılması
MADDE 355-
(1) Şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
(2) Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar ve
taahhütlere girişenler, bu işlem ve taahhütlerden şahsen ve
müteselsilen sorumludurlar. Ancak, işlem ve
taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına yapıldığı açıkça
bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç aylık süre
içinde bu taahhütler şirket tarafından kabul olunmuşsa, yalnız şirket
sorumlu olur.
(3) Şirketçe kabul olunmadığı takdirde kuruluş giderleri
kurucular tarafından karşılanır. Bunların pay sahiplerine rücu hakları
yoktur.
C) Kanuna karşı hile
MADDE 356-
(1) Şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde bir işletme veya
aynın, sermayenin onda birini aşan bir bedel karşılığında devralınmasına
veya kiralanmasına ilişkin sözleşmeler, genel kurulca onaylanıp ticaret
siciline tescil edilmedikçe geçerli olmaz. Bu sözleşmelerin onaylanmasından
ve tescilinden önce, bunların ifası amacıyla yapılmış olan ödemeler dâhil,
her türlü tasarruf geçersizdir.
(2) Genel kurul kararını vermeden önce, yönetim
kurulunun istemi üzerine şirketin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesince
atanacak bilirkişi, şirket tarafından devralınacak ya da kiralanacak
işletme ve ayınlara değer biçer. Rapor resmî nitelik taşır.
(3) Toplantı ve karar nisabına 421 inci maddenin
üçüncü ve dördüncü fıkraları uygulanır.
(4) Sözleşme genel kurulun onay kararıyla birlikte
tescil ve ilan olunur.
(5) Şirketin işletme konusunu oluşturan veya cebrî
icra yoluyla iktisap edilen ayın ve işletmeler hakkında bu madde hükmü
uygulanmaz.
D) Temel ilkeler
I - Eşit işlem ilkesi
MADDE 357-
(1) Pay sahipleri eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulur.
II - Pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağı
MADDE 358-
(1) İştirak taahhüdünden doğan borç hariç, pay sahipleri şirkete
borçlanamaz. Meğerki, borç, şirketle, şirketin işletme konusu ve pay
sahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğmuş
olsun ve emsalleriyle aynı veya benzer şartlara tabi tutulsun.
İKİNCİ BÖLÜM
Yönetim Kurulu
A) Genel olarak
I - Atama ve seçim
1. Üyelerin sayısı ve nitelikleri
MADDE 359-
(1) Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul
tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu
bulunur. Temsile yetkili en az bir üyenin yerleşme yerinin Türkiye’de
bulunması ve Türk vatandaşı olması şarttır.
(2) Bir tüzel kişi yönetim kuruluna üye seçildiği
takdirde, tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi adına, tüzel kişi tarafından
belirlenen, sadece bir gerçek kişi de tescil ve ilan olunur;
ayrıca, tescil ve ilanın yapılmış olduğu, şirketin internet
sitesinde hemen açıklanır. Tüzel kişi adına sadece, bu tescil edilmiş
kişi toplantılara katılıp oy kullanabilir.
(3) Yönetim kurulu üyelerinin ve tüzel kişi adına
tescil edilecek gerçek kişinin tam ehliyetli olmaları şarttır. Yönetim
kurulu üyelerinin en az dörtte birinin yüksek öğrenim görmüş olması
zorunludur. Tek üyeli yönetim kurulunda bu zorunluluk aranmaz.
(4) Üyeliği sona erdiren sebepler seçilmeye de
engeldir.
2. Belirli grupların yönetim kurulunda temsil
edilmesi
MADDE 360-
(1) Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile, belirli pay gruplarına,
özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve
azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla,
yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri,
belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği esas
sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği
için aday önerme hakkı da tanınabilir. Genel kurul tarafından yönetim
kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa
mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi
zorunludur. Bu şekilde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık anonim
şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz. Bağımsız yönetim
kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır.
(2) Bu maddeye göre yönetim kurulunda temsil edilme
hakkı tanınan paylar imtiyazlı sayılır.
3. Sigorta
MADDE 361-
(1) Yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete
verebilecekleri zarar, şirket sermayesinin yüzde yirmibeşini aşan bir
bedelle sigorta ettirilmiş ve bu suretle şirket teminat altına
alınmışsa, bu husus halka açık şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun ve
ayrıca pay senetleri borsada işlem görüyorsa borsanın bülteninde duyurulur
ve kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınır.
4. Görev süresi
MADDE 362-
(1) Yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak
üzere seçilir. Esas sözleşmede aksine hüküm yoksa, aynı kişi yeniden
seçilebilir.
(2) 334 üncü madde hükmü saklıdır.
II - Üyeliğin boşalması
MADDE 363-
(1) 334 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, herhangi bir sebeple bir
üyelik boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni şartları haiz birini, geçici
olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu
yolla seçilen üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev
yapar ve onaylanması hâlinde selefinin süresini tamamlar.
(2) Yönetim kurulu üyelerinden birinin iflasına
karar verilir veya ehliyeti kısıtlanır ya da bir üye üyelik için gerekli
kanuni şartları yahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybederse, bu
kişinin üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona
erer.
III - Görevden alma
MADDE 364-
(1) Yönetim kurulu üyeleri, esas sözleşmeyle atanmış olsalar
dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa
bile haklı bir sebebin varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman
görevden alınabilirler. Yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişi, kendi adına
tescil edilmiş bulunan kişiyi her an değiştirebilir.
(2) 334 üncü madde hükmü ve görevden alınan
üyenin tazminat hakkı saklıdır.
B) Yönetim ve temsil
I - Genel olarak
1. Esas
MADDE 365-
(1) Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil
olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır.
2. Görev dağılımı
MADDE 366-
(1) Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı
zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede,
başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından
seçilmesi öngörülebilir.
(2) Yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek,
kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya
iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de
bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurabilir.
3. Yönetimin devri
MADDE 367-
(1) Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği
bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç
yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir.
Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan
görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve
bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay
sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya
koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir.
(2) Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun
tüm üyelerine aittir.
4. Ticari mümessil ve vekiller
MADDE 368-
(1) Yönetim kurulu, ticari mümessil ve ticari vekiller atayabilir.
5. Özen ve bağlılık yükümlülüğü
MADDE 369-
(1) Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini
tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini
dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.
(2) 203 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır.
II. Temsil yetkisi
1. Genel olarak
MADDE 370-
(1) Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden
oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna
aittir.
(2) Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir
veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir.
En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.
2. Kapsam ve sınırlar
MADDE 371-
(1) Temsile yetkili olanlar şirketin amacına ve işletme konusuna giren her
tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket
unvanını kullanabilirler. Kanuna ve esas sözleşmeye aykırı işlemler
dolayısıyla şirketin rücû hakkı saklıdır.
(2) Temsile yetkili olanların, üçüncü
kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar;
meğerki, üçüncü kişinin, işlemin işletme konusu dışında
bulunduğunu bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek
durumda bulunduğu ispat edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilan edilmiş
olması, bu hususun ispatı açısından, tek başına yeterli delil değildir.
(3) Temsil yetkisinin sınırlandırılması,
iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez; ancak, temsil yetkisinin
sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya birlikte
kullanılmasına ilişkin tescil ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir.
(4) Temsile yetkili kişiler tarafından
yapılan işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı olması,
iyiniyet sahibi üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete başvurmalarına
engel değildir.
(5) Temsile veya yönetime yetkili olanların,
görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumludur.
Şirketin rücû hakkı saklıdır.
(6) Sözleşmenin yapılması sırasında,
şirket tek pay sahibi tarafından ister temsil edilsin ister edilmesin, tek
pay sahipli anonim şirketlerde, bu pay sahibi ile şirket arasındaki
sözleşmenin geçerli olması sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.
Bu şart piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin
sözleşmelerde uygulanmaz.
3. İmza şekli
MADDE 372-
(1) Şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirketin unvanı altında
imza atarlar. 40 ıncı maddenin ikinci fıkrası hükmü saklıdır.
(2) Şirket tarafından düzenlenecek
belgelerde şirketin merkezi, sicile kayıtlı olduğu yer ve sicil numarası
gösterilir.
4. Tescil ve ilan
MADDE 373-
(1) Yönetim kurulu, temsile yetkili kişileri ve bunların temsil
şekillerini gösterir kararının noterce onaylanmış suretini, tescil ve ilan
edilmek üzere ticaret siciline verir.
(2) Temsil yetkisinin ticaret sicilinde
tescilinden sonra, ilgili kişilerin seçimine veya atanmalarına ilişkin
herhangi bir hukuki sakatlık, şirket tarafından üçüncü kişilere, ancak
sakatlığın bunlar tarafından bilindiğinin ispat edilmesi şartıyla ileri
sürülebilir.
III - Görevler ve yetkiler
1. Genel olarak
MADDE 374-
(1) Yönetim kurulu ve kendisine bırakılan alanda yönetim, kanun ve esas
sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında,
şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit
iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir.
2. Devredilemez görev ve yetkiler
MADDE 375-
(1) Yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri
şunlardır:
a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve bunlarla ilgili
talimatların verilmesi.
b) Şirket yönetim teşkilatının belirlenmesi.
c) Muhasebe, finans denetimi ve şirketin
yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulması.
d) Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza
yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları.
e) Yönetimle görevli kişilerin, özellikle
kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına
uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi.
f) Pay, yönetim kurulu karar ve genel kurul
toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve
kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması,
genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının
yürütülmesi.
g) Borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye
bildirimde bulunulması.
3. Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu
a) Çağrı ve bildirim yükümü
MADDE 376-
(1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının
yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu,
genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü
iyileştirici önlemleri sunar.
(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni
yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı
anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin
üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği
takdirde şirket kendiliğinden sona erer.
(3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu
şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin
devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden
bir ara bilanço çıkarttırıp denetçiye verir. Denetçi bu ara bilançoyu, en
çok yedi iş günü içinde inceler ve değerlendirmeleri ile önerilerini bir
rapor hâlinde yönetim kuruluna sunar. Önerilerde 378 inci maddede
düzenlenen erken teşhis komitesinin önerilerinin de dikkate alınması
şarttır. Rapordan, aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını
karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket
merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin
iflasını ister; meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin
açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki
şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm
alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul
etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve
geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği
mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye
bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru iflas bildirimi olarak kabul
olunur.
b) İflasın ertelenmesi
MADDE 377-
(1) Yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklı yeni nakit sermaye konulması
dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren bir iyileştirme
projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir. Bu hâlde
İcra ve İflas Kanununun 179 ilâ 179/b maddeleri uygulanır.
4. Riskin erken saptanması ve yönetimi
MADDE 378-
(1) Pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde, yönetim kurulu,
şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin
erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve
riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak
ve geliştirmekle yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite denetçinin gerekli
görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi hâlinde derhâl kurulur
ve ilk raporunu kurulmasını izleyen bir ayın sonunda verir.
(2) Komite, yönetim kuruluna her iki ayda bir
vereceği raporda durumu değerlendirir, varsa tehlikelere işaret eder,
çareleri gösterir. Rapor denetçiye de yollanır.
5. Şirketin kendi paylarını iktisap veya rehin
olarak kabul etmesi
a) Genel olarak
MADDE 379-
(1) Bir şirket kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda
birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak
iktisap ve rehin olarak kabul edemez. Bu hüküm, bir üçüncü kişinin kendi
adına, ancak şirket hesabına iktisap ya da rehin olarak kabul ettiği paylar
için de geçerlidir.
(2) Payların birinci fıkra hükmüne göre
iktisap veya rehin olarak kabul edilebilmesi için, genel kurulun yönetim kurulunu
yetkilendirmesi şarttır. En çok beş yıl için geçerli olacak bu yetkide,
iktisap veya rehin olarak kabul edilecek payların itibarî değer sayıları
belirtilerek toplam itibarî değerleriyle söz konusu edilecek paylara
ödenebilecek bedelin alt ve üst sınırı gösterilir. Her izin talebinde
yönetim kurulu kanuni şartların gerçekleştiğini belirtir.
(3) Birinci ve ikinci fıkralardaki şartlara
ek olarak, iktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra, kalan
şirket net aktifi, en az esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas
sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı
kadar olmalıdır.
(4) Yukarıdaki hükümler uyarınca, sadece,
bedellerinin tümü ödenmiş bulunan paylar iktisap edilebilir.
(5) Yukarıdaki fıkralarda yer alan hükümler,
ana şirketin paylarının yavru şirket tarafından iktisabı hâlinde de uygulanır.
Pay senetleri borsada işlem gören şirketler hakkında, Sermaye Piyasası
Kurulu şeffaflık ilkeleri ile fiyata ilişkin kurallar yönünden gerekli
düzenlemeleri yapar.
b) Kanuna karşı hile
MADDE 380-
(1) Paylarının iktisap edilmesi amacıyla, şirketin başka bir kişiyle
yaptığı, konusu avans, ödünç veya teminat verilmesi olan hukuki
işlemler batıldır. Bu butlan hükmü, kredi ve finans kurumlarının işletme
konuları içine giren işlemlere ve şirketin veya onun bağlı şirketlerinin
çalışanlarına, şirketin paylarını iktisap edebilmeleri için, avans, ödünç
ve teminat verilmesine ilişkin hukuki işlemlere uygulanmaz. Ancak, bu
istisnai işlemler, şirketin, kanuna ve esas sözleşmesine göre ayırmak
zorunda bulunduğu yedek akçeleri azaltıyor veya 519 uncu maddede düzenlenen
yedek akçelerin harcanmalarına ilişkin kuralları ihlal ediyor ve şirketin
520 nci maddede öngörülen yedek akçeyi ayırmasına imkân bırakmıyorsa,
geçersizdir.
(2) Ayrıca, şirket ile üçüncü kişi arasında
yapılmış bulunan ve bu kişiye, şirketin kendi paylarını; şirketin, şirkete
bağlı bir şirketin veya şirketin paylarının çoğunluğuna sahip olduğu
şirketin hesabına alma hakkı tanıyan ya da böyle bir yükümlülük öngören bir
düzenleme, eğer bu payları şirket alsaydı işlem 379 uncu maddeye aykırı
kabul edilecek idiyse batıldır.
c) Yakın ve ciddi bir kaybın önlenmesi
MADDE 381-
(1) Bir şirket, yakın ve ciddi bir kayıptan kaçınmak için gerekli
olduğu takdirde, kendi paylarını, 379 uncu maddeye göre genel kurulun
yetkilendirmeye ilişkin kararı olmadan da iktisap edebilir.
(2) Payların bu yolla iktisabı hâlinde yönetim
kurulu ilk genel kurula;
a) İktisabın sebep ve amacı,
b) İktisap edilen payların sayıları, itibarî
değerlerinin toplamı ve sermayenin ne kadarını temsil ettiği,
c) Bedeli ve ödeme şartları,
hakkında yazılı bilgi verir.
d) İstisnalar
MADDE 382-
(1) Bir şirket, 379 uncu madde hükümleri ile bağlı olmaksızın;
a) Esas veya çıkarılmış sermayesinin azaltılmasına
ilişkin 473 ilâ 475 inci madde hükümlerini uyguluyorsa,
b) Küllî halefiyet kuralının gereğiyse,
c) Bir kanuni satın alma yükümünden doğuyorsa,
d) Bedellerinin tümü ödenmiş olmak şartıyla ve
cebrî icradan, bir şirket alacağının tahsili amacına yönelikse,
e) Şirket, menkul kıymetler şirketiyse,
kendi paylarını iktisap edebilir.
e) İvazsız iktisap
MADDE 383-
(1) Bir şirket, bedellerinin tamamı ödenmiş olmak şartıyla, kendi
paylarını ivazsız iktisap edebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü, yavru şirket, ana şirketin
paylarını ivazsız iktisap ettiği takdirde de kıyas yoluyla uygulanır.
f) Elden çıkarma
MADDE 384-
(1) 382 nci maddenin (b) ilâ (d) bentleri ve 383 üncü madde hükümlerine
göre, iktisap edilen paylar, şirket için herhangi bir kayba yol açmadan
devirleri mümkün olur olmaz ve her hâlde iktisaplarından itibaren üç yıl
içinde elden çıkarılırlar; meğerki, şirketin ve yavru şirketin sahip
oldukları bu payların toplamı şirketin esas veya çıkarılmış sermayesinin
yüzde onunu aşmasın.
g) Aykırı iktisap hâlinde elden çıkarma
MADDE 385-
(1) 379 ilâ 381 inci maddelere aykırı bir şekilde iktisap edilen veya
rehin olarak alınan paylar, iktisapları veya rehin olarak kabulleri
tarihinden itibaren en geç altı ay içinde elden çıkarılır ya da
üzerlerindeki rehin kaldırılır.
h) Sermayenin azaltılması
MADDE 386-
(1) 384 ve 385 inci maddeler uyarınca elden çıkarılamayan paylar,
sermayenin azaltılması yoluyla hemen yok edilir.
ı) Saklı tutulan hükümler
MADDE 387-
(1) Şirketin kendi paylarını iktisap edebileceğine ilişkin diğer
kanunlardaki hükümler saklıdır.
i) Kendi paylarını taahhüt yasağı
MADDE 388-
(1) Şirket kendi paylarını taahhüt edemez.
(2) Üçüncü kişinin veya bir yavru şirketin
kendi adına fakat şirket hesabına şirketin payını taahhüt etmesi, şirketin
kendi payını taahhüt etmesi sayılır.
(3) Birinci ve ikinci fıkralara aykırı
hareket hâlinde, söz konusu payları, kuruluşta kurucular, sermaye
artırımlarında yönetim kurulu üyeleri taahhüt etmiş sayılır ve bunlar pay
bedellerinden sorumlu olurlar. Kanuna aykırı taahhütte herhangi bir
kusurları bulunmadığını ispat eden kurucular ve sermaye artırımlarında
yönetim kurulu üyeleri sorumluluktan kurtulurlar.
(4) Birinci ve üçüncü fıkra hükümleri ana
şirketin paylarını taahhüt eden yavru şirketlere kıyas yoluyla uygulanır.
Söz konusu paylar yavru şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından taahhüt
edilmiş kabul olunur. Üyeler pay bedellerinden sorumludur.
j) Hakların kullanılması
MADDE 389-
(1) Şirketin iktisap ettiği kendi payları ile yavru şirket
tarafından iktisap edilen ana şirketin payları, ana şirketin genel
kurulunun toplantı nisabının hesaplanmasında dikkate alınmaz. Bedelsiz
payların iktisabı hariç, şirketin devraldığı kendi payları hiçbir pay
sahipliği hakkı vermez. Yavru şirketin iktisap ettiği ana şirket paylarına
ait oy hakları ile buna bağlı haklar donar.
IV - Yönetim kurulu toplantıları
1. Kararlar
MADDE 390-
(1) Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı
takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve
kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural
yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.
(2) Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy
veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar.
(3) Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek
toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri
reddedilmiş sayılır.
(4) Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde
bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin
belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az
üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de
verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu
yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta
bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün
yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin
imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi
kararın geçerliliği için gereklidir.
(5) Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş
olmalarına bağlıdır.
2. Batıl kararlar
MADDE 391-
(1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti
mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya
sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez
nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan
ya da güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren
ve bu yetkilerin devrine ilişkin,
kararlar batıldır.
3. Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 392-
(1) Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri
hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir
üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya
belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından
incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden
veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra
hükmü uygulanır.
(2) Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim
kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve
komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de
reddedilemez; soruları cevapsız bırakılamaz.
(3) Her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu
toplantıları dışında, yönetim kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle
görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler
hakkında bilgi alabilir ve görevinin yerine getirilebilmesi için
gerekliyse, yönetim kurulu başkanından, şirket defterlerinin ve
dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir.
(4) Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen
bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün
içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi
reddetmesi hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip
karara bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir.
(5) Yönetim kurulu başkanı, kurulun
izni olmaksızın, yönetim kurulu toplantıları dışında bilgi alamaz, şirket
defter ve dosyalarını inceleyemez. Yönetim kurulu başkanının bu isteminin
reddedilmesi hâlinde başkan, dördüncü fıkraya göre mahkemeye başvurabilir.
(6) Yönetim kurulu üyesinin bu maddeden doğan
hakları kısıtlanamaz, kaldırılamaz. Esas sözleşme ve yönetim kurulu,
üyelerin bilgi alma ve inceleme haklarını genişletebilir.
(7) Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim
kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.
4. Müzakereye katılma yasağı
MADDE 393-
(1) Yönetim kurulu üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle
veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece
dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve
şirket dışı menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin
müzakerelere katılamaz. Bu yasak, yönetim kurulu üyesinin müzakereye
katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da uygulanır.
Tereddüt uyandıran hâllerde, kararı yönetim kurulu verir. Bu oylamaya da
ilgili üye katılamaz. Menfaat uyuşmazlığı yönetim kurulu tarafından
bilinmiyor olsa bile, ilgili üye bunu açıklamak ve yasağa uymak zorundadır.
(2) Bu hükümlere aykırı hareket eden yönetim kurulu
üyesi ve menfaat çatışması nesnel olarak varken ve biliniyorken ilgili
üyenin toplantıya katılmasına itiraz etmeyen üyeler ve söz konusu üyenin
toplantıya katılması yönünde karar alan yönetim kurulu üyeleri bu sebeple
şirketin uğradığı zararı tazminle yükümlüdürler.
(3) Müzakereye, yasak nedeniyle katılmamanın sebebi
ve ilgili işlemler yönetim kurulu kararına yazılır.
V- Yönetim kurulu üyelerinin mali hakları
MADDE 394-
(1) Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul
kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve
yıllık kârdan pay ödenebilir.
VI - Şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı
MADDE 395-
(1) Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi
veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan
işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada
bulunamaz.
(2) Yönetim kurulu üyesi, onun 393 üncü
maddede sayılan yakınları, kendisinin ve söz konusu yakınlarının ortağı
oldukları şahıs şirketleri ve en az yüzde yirmisine katıldıkları sermaye
şirketleri, şirkete nakit veya ayın borçlanamazlar. Bu kişiler için şirket
kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların
borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket
alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket
borçları için doğrudan takip edebilirler.
(3) 202 nci madde hükmü saklı kalmak şartıyla,
şirketler topluluğuna dâhil şirketler birbirlerine kefil olabilir ve
garanti verebilirler.
(4) Bankacılık Kanununun özel hükümleri saklıdır.
VII - Rekabet yasağı
MADDE 396-
(1) Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın,
şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya
başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir
şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı
harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya
tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü
kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu
dava etmekte serbesttir.
(2) Bu haklardan birinin seçilmesi birinci fıkra
hükmüne aykırı harekette bulunan üyenin dışındaki üyelere aittir.
(3) Bu haklar, söz konusu ticari işlemlerin
yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer
üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her hâlde bunların
gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar.
(4) Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarıyla
ilgili hükümler saklıdır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Denetleme
A) Genel olarak
MADDE 397-
(1) Anonim şirketin ve şirketler topluluğunun finansal tabloları
denetçi tarafından, uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu Türkiye
Denetim Standartlarına göre denetlenir. Yönetim kurulunun yıllık faaliyet
raporu içinde yer alan finansal bilgilerin, denetlenen finansal tablolar
ile tutarlı olup olmadığı ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığı da denetim
kapsamı içindedir.
(2) Denetçinin denetiminden geçmemiş finansal
tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu düzenlenmemiş
hükmündedir.
(3) Şirketin ve topluluğun finansal tabloları ile
yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporunun sunulmasından
sonra değiştirilmişse ve değişiklik denetleme raporlarını etkileyebilecek
nitelikteyse, finansal tablolar ile, birinci fıkra çerçevesinde yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporu yeniden denetlenir. Yeniden denetleme ve
bunun sonucu, raporda özel olarak açıklanır. Denetçi görüşünde de yeniden
denetlemeyi yansıtan uygun eklere yer verilir.
B) Konu ve kapsam
MADDE 398-
(1) Şirketin ve topluluğun finansal tabloları ile yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporunun denetimi; envanterin, muhasebenin ve Türkiye
Muhasebe Standartlarının öngördüğü ölçüde iç denetimin, bu Bölüm hükümleri
anlamında 378 inci madde uyarınca verilen raporların ve 397 nci maddenin
birinci fıkrası çerçevesinde yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun
denetimidir. Bu denetim, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kanuna ve esas
sözleşmenin finansal tablolara ilişkin hükümlerine uyulup uyulmadığının
incelenmesini de kapsar. Denetleme, geçici 2 nci ve geçici
3 üncü maddelerde öngörülen kurul ve kurumun
belirlendiği esaslar bağlamında, denetçilik mesleğinin gerekleriyle etiğine
uygun bir şekilde ve özenle gerçekleştirilir. Denetleme, şirketin ve
topluluğun, malvarlıksal ve finansal durumunun 515 inci madde anlamında
dürüst resim ilkesine uygun olarak yansıtılıp yansıtılmadığını,
yansıtılmamışsa sebeplerini, dürüstçe belirtecek şekilde yapılır.
(2) Denetim;
a) Şirketin finansal tablolarının ve 397 nci
maddenin birinci fıkrası ve 402 nci maddenin ikinci fıkrası çerçevesinde
yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun,
b) Topluluğun konsolide finansal tablolarının ve
397 nci maddenin birinci fıkrası ve 402 nci maddenin ikinci fıkrası
çerçevesinde yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun,
denetçinin denetleme sırasında elde ettiği
bilgilerle uyum içinde olup olmadığını belirtip açıklayacak şekilde
yapılır.
(3) Topluluğun finansal tablolarının denetiminden
sorumlu olan denetçi, topluluğun konsolide tablolarına alınan şirketlerin
finansal tablolarını, özellikle konsolidasyona bağlı uyarlamaları ve
mahsupları, birinci fıkra anlamında inceler; meğerki, konsolidasyona alınan
şirket, kanun gereği veya böyle bir gereklilik bulunmaksızın, bu Bölüm
hükümlerine uygun olarak denetlenmiş olsun. Bu istisna, merkezi yurt
dışında bulunan bir şirketin bu Kanunun öngördüğü denetimle eş değer bir
denetime tâbî tutulmuş olması hâlinde de geçerlidir.
(4) Denetçi, yönetim kurulunun şirketi tehdit eden
veya edebilecek nitelikteki riskleri zamanında teşhis edebilmek ve risk
yönetimini gerçekleştirebilmek için 378 inci maddede öngörülen
sistemi ve yetkili komiteyi kurup kurmadığını, böyle bir sistem varsa
bunun yapısı ile komitenin uygulamalarını açıklayan, ayrı bir rapor
düzenleyerek, denetim raporuyla birlikte, yönetim kuruluna sunar. Bu
raporun esasları geçici 2 nci ve geçici 3 üncü maddelerde öngörülen kurul
ve kurum tarafından belirlenir.
C) Denetçi
I - Seçim, görevden alma ve sözleşmenin feshi
MADDE 399-
(1) Denetçi, şirket genel kurulunca; topluluk denetçisi, ana şirketin
genel kurulunca seçilir. Denetçinin, her faaliyet dönemi ve her hâlde
görevini yerine getireceği faaliyet dönemi bitmeden seçilmesi şarttır.
Seçimden sonra, yönetim kurulu, gecikmeksizin denetleme görevini hangi
denetçiye verdiğini ticaret siciline tescil ettirir ve Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesi ile internet sitesinde ilan eder.
(2) Denetçiden denetleme görevi, sadece dördüncü
fıkrada öngörüldüğü şekilde ve başka bir denetçi atanmışsa geri alınabilir.
(3) Konsolidasyona dâhil olan ana şirketin finansal
tablolarını denetlemek için seçilen denetçi, başka bir denetçi seçilmediği
takdirde, topluluk finansal tablolarının da denetçisi kabul edilir.
(4) Şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesi;
a) Yönetim kurulunun,
b) Sermayenin yüzde onunu, halka açık şirketlerde
esas veya çıkarılmış sermayenin yüzde beşini oluşturan pay sahiplerinin,
istemi üzerine, ilgilileri ve seçilmiş denetçiyi
dinleyerek, seçilmiş denetçinin şahsına ilişkin haklı bir sebebin
gerektirmesi, özellikle de onun taraflı davrandığı yönünde bir kuşkunun
varlığı hâlinde, başka bir denetçi atayabilir.
(5) Görevden alma ve yeni denetçi atama davası,
denetçinin seçiminin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren
üç hafta içinde açılır. Azlığın bu davayı açabilmesi için, denetçinin
seçimine genel kurulda karşı oy vermiş, karşı oyunu tutanağa geçirtmiş ve
seçimin yapıldığı genel kurul toplantısı tarihinden itibaren geriye doğru
en az üç aydan beri, şirketin pay sahibi sıfatını taşıyor olması şarttır.
(6) Faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar denetçi
seçilememişse, denetçi, yönetim kurulunun, her yönetim kurulu üyesinin veya
herhangi bir pay sahibinin istemi üzerine, dördüncü fıkrada gösterilen mahkemece
atanır. Aynı hüküm, seçilen denetçinin görevi red veya sözleşmeyi
feshetmesi, görevlendirme kararının iptal olunması, butlanı veya denetçinin
kanuni sebeplerle veya diğer herhangi bir nedenle görevini yerine
getirememesi veya görevini yapmaktan engellenmesi hâllerinde de uygulanır.
Mahkemenin kararı kesindir.
(7) Denetçinin mahkeme tarafından atanması
durumunda, emsal dikkate alınarak, ücreti ile muhtemel giderler için
mahkeme veznesine yatırılması gereken ön ödeme mahkemece belirlenir.
Bunlara üç iş günü içinde itiraz edilebilir. Mahkeme kararı kesindir.
(8) Denetçi denetleme sözleşmesini, sadece haklı
bir sebep varsa veya kendisine karşı görevden alınma davası açılmışsa
feshedebilir. Görüş yazısının içeriğine ilişkin fikir ayrılıkları ile denetlemenin
şirketçe sınırlandırılmış olması veya görüş yazısı vermekten kaçınma haklı
sebep sayılamaz. Denetçinin sözleşmeyi feshi yazılı ve gerekçeli olmalıdır.
Denetçi fesih tarihine kadar elde ettiği sonuçları genel kurula sunmakla
yükümlüdür; bu sonuçlar 402 nci maddeye uygun bir rapor hâline getirilerek
genel kurula verilir.
(9) Denetçi altıncı fıkra hükmüne göre fesih
ihbarında bulunduğu takdirde, yönetim kurulu hemen, geçici bir denetçi
seçer ve fesih ihbarını genel kurulun bilgisine, seçtiği denetçiyi de aynı
kurulun onayına sunar.
II - Denetçi olabilecekler
MADDE 400-
(1) Denetçi, ancak ortakları, yeminli mali müşavir veya serbest
muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan bir bağımsız denetleme kuruluşu
olabilir. Orta ve küçük ölçekli anonim şirketler, bir veya birden fazla
yeminli mali müşaviri veya serbest muhasebeci mali müşaviri denetçi olarak
seçebilirler. Bağımsız denetleme kuruluşlarının kuruluş ve çalışma esasları
ile denetleme elemanlarının nitelikleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
tarafından hazırlanan, Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak bir
yönetmelikle düzenlenir. Aşağıdaki hâllerden birinin varlığında, yeminli
mâlî müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir, bağımsız denetleme kuruluşu
ve bunun ortaklarından biri ve bunların ortaklarının yanında çalışan veya
bu cümlede anılan kişilerin mesleği birlikte yaptıkları kişi veya kişiler,
ilgili şirkette denetçi olamaz. Şöyle ki, önceki cümlede sayılanlardan
biri;
a) Denetlenecek şirkette pay sahibiyse,
b) Denetlenecek şirketin yöneticisi veya çalışanıysa
veya denetçi olarak atanmasından önceki üç yıl içinde bu sıfatı taşımışsa,
c) Denetlenecek şirketle bağlantısı bulunan bir
tüzel kişinin, bir ticaret şirketinin veya bir ticari işletmenin kanuni
temsilcisi veya temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, yöneticisi veya sahibiyse
ya da bunlarda yüzde yirmiden fazla paya sahipse yahut denetlenecek
şirketin yönetim kurulu üyesinin veya bir yöneticisinin alt veya üst
soyundan biri, eşi veya üçüncü derece dâhil, üçüncü dereceye kadar kan veya
kayın hısmıysa,
d) Denetlenecek şirketle bağlantı hâlinde bulunan
veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip olan bir işletmede
çalışıyorsa veya denetçisi olacağı şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip
bir gerçek kişinin yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa,
e) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında
veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette
veya katkıda bulunmuşsa,
f) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında
veya finansal tablolarının çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya
katkıda bulunduğu için (e) bendine göre denetçi olamayacak gerçek veya
tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanuni temsilcisi,
temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da gerçek
kişi olarak bizzat kendisi ise,
g) (a) ilâ (f) bentlerinde yer alan şartları
taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa,
h) Son beş yıl içinde denetçiliğe ilişkin meslekî
faaliyetinden kaynaklanan gelirinin tamamının yüzde otuzundan fazlasını
denetlenecek şirkete veya ona yüzde yirmiden fazla pay ile iştirak etmiş
bulunan şirketlere verilen denetleme ve danışmanlık faaliyetinden elde
etmişse ve bunu cari yılda da elde etmesi bekleniyorsa,
denetçi olamaz; ancak, Türkiye Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği, katlanılması
güç bir durum ortaya çıkacaksa (h) bendindeki yasağın kaldırılması için
belli bir süreyle sınırlı olarak onay verebilir.
(2) Bir bağımsız denetleme kuruluşunun, bir
şirketin denetlenmesi için görevlendirdiği denetçi yedi yıl arka arkaya o
şirket için denetleme raporu vermişse, o denetçi en az iki yıl için
değiştirilir.
(3) Denetçi, denetleme yaptığı şirkete, vergi
danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya hizmet veremez,
bunu bir yavru şirketi aracılığıyla yapamaz.
(4) Bu madde hükümleri, 554 üncü maddede
öngörülen işlem denetçilerine de uygulanır. Kanunda veya esas sözleşmede
aksi öngörülmemişse, işlem denetçisi genel kurul tarafından atanır ve
görevden alınır.
D) İbraz yükümü ve bilgi alma hakkı
MADDE 401-
(1) Şirketin yönetim kurulu, finansal tabloları ve yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporunu düzenlettirip onaylayarak, gecikmeksizin,
denetçiye verir. Yönetim kurulu, şirketin defterlerinin, yazışmalarının,
belgelerinin, varlıklarının, borçlarının, kasasının, kıymetli evrakının,
envanterinin incelenerek denetlenebilmesi için denetçiye gerekli imkânları
sağlar.
(2) Denetçi ve denetleme konusu çerçevesinde işlem
denetçisi, yönetim kurulundan, kanuna uygun ve özenli bir denetim için
gerekli olan bütün bilgileri kendisine vermesini ve
dayanak oluşturabilecek belgeleri sunmasını ister. Yılsonu denetiminin
hazırlıkları için gerektiği takdirde, denetçi birinci fıkranın ikinci ve bu
fıkranın birinci cümlesinde öngörülen yetkileri finansal tabloların
çıkarılmasından önce de haizdir. Özenli bir denetim için gerekli olduğu
takdirde denetçi bu fıkranın birinci ve ikinci cümlelerinde yer alan
yetkileri yavru ve ana şirketler için de kullanabilir.
(3) Konsolide finansal tabloları çıkarttırmakla
yükümlü olan şirketin yönetim kurulu, konsolide finansal tabloları
denetleyecek denetçiye; topluluğun finansal tablolarını, topluluk yıllık
faaliyet raporunu, münferit şirketin finansal tablolarını,
şirketlerin yönetim kurullarının yıllık faaliyet raporlarını, bir denetim
yapılmış ise ana şirketin ve yavru şirketlerin denetim raporlarını vermek
zorundadır. Denetçi, birinci fıkranın birinci ve ikinci cümlelerinde
öngörülen yetkileri ana ve yavru şirketler yönünden de kullanabilir.
E) Denetim raporu
MADDE 402-
(1) Denetçi, yapılan denetimin türü, kapsamı, niteliği ve sonuçları
hakkında, gereken açıklıkta, anlaşılır, basit bir dille yazılmış ve geçmiş
yılla karşılaştırmalı olarak hazırlanmış, finansal tabloları konu alan bir
rapor düzenler.
(2) Bundan başka ayrı bir rapor hâlinde, yönetim
kurulunun, şirketin veya topluluğun durumu hakkındaki yıllık faaliyet
raporunda yer alan irdelemeleri, denetçi tarafından, finansal tablolar ile
tutarlılığı ve gerçeğe uygunluğu açısından değerlendirilir.
(3) Denetçi, değerlendirme yaparken
şirketin, denetliyorsa ana şirket ile topluluğun finansal tablolarını esas
alır. Raporda öncelikle, şirketin ve topluluğun finansal durumuna dair
yönetim kurulunun değerlendirmesi hakkında görüş açıklanır. Bu görüşte,
özellikle şirketin ve ana şirketin finansal tablolarının denetimi
bağlamında, şirketin ve topluluğun varlığını sürdürebilmesine ve
gelecekteki gelişmesine ilişkin analiz yanında, şirket yönetim kurulunun
raporu ile topluluk yıllık faaliyet raporu bu belgelerin verdiği olanak
ölçüsünde şirketin finansal durumu irdelenir.
(4) Denetim raporunun esas bölümünde;
a) Defter tutma düzeninin, finansal tabloların ve
topluluk finansal tablolarının, kanun ile esas sözleşmenin finansal
raporlamaya ilişkin hükümlerine uygun olup olmadığı,
b) Yönetim kurulunun denetçi tarafından denetim
kapsamında istenen açıklamaları yapıp yapmadığı ve belgeleri verip
vermediği,
açıkça ifade edilir.
(5) Ayrıca, finansal tablolar ile bunların
dayanağı olan defterlerin;
a) Öngörülen hesap planına uygun tutulup
tutulmadığı,
b) Türkiye Muhasebe Standartları çerçevesinde,
şirketin malvarlığı, finansal ve kârlılık durumunun resmini gerçeğe uygun
olarak ve dürüst bir şekilde yansıtıp yansıtmadığı,
belirtilir.
(6) Denetim çerçevesinde, 398 inci maddenin dördüncü
fıkrası uyarınca bir değerlendirme yapılmışsa, bunun sonucu ayrı bir
raporda gösterilir.
(7) Denetçi, raporunu imzalar ve yönetim kuruluna
sunar.
F) Görüş yazıları
MADDE 403-
(1) Denetçi, denetimin sonucunu görüş yazısında açıklar. Bu yazı,
geçici 3 üncü maddede öngörülen kurumun belirlediği esaslar çerçevesinde,
denetimin konusu, türü, niteliği ve kapsamı yanında denetçinin
değerlendirmelerini de içerir. Denetçi, olumlu görüş verdiği takdirde
yazısında, öncelikle 398 inci madde ve Türkiye Denetim Standartları
uyarınca yapılan denetimde, Türkiye Muhasebe Standartları ve diğer
gereklilikler bakımından herhangi bir aykırılığa rastlanmadığını; denetim
sırasında elde edilen bilgilerine göre, şirketin veya topluluğun finansal
tablolarının doğru olduğunu, malvarlığı ile finansal duruma ve kârlılığa
ilişkin resmin gerçeğe uygun bulunduğunu ve tabloların bunu dürüst bir
şekilde yansıttığını belirtir.
(2) Görüş yazısında, yönetim kurulunun finansal
tablolara ilişkin konular bakımından sorumluluğunu gerektirecek bir sebebin
mevcut olmadığına, varsa buna işaret edilir. Görüş geçici 3 üncü maddede
öngörülen kurumun belirlediği şekilde ve herkesin anlayabileceği bir dille
yazılır.
(3) Çekinceleri varsa denetçi, olumlu görüş
yazısını sınırlandırabilir veya olumsuz görüş verebilir. Sınırlandırılmış
olumlu görüş, finansal tabloların şirketin yetkili kurullarınca
düzeltilebilecek aykırılıklar içerdiği ve bu aykırılıkların
tablolarda açıklanmış sonuca etkilerinin kapsamlı ve büyük olmadığı
durumlarda verilir. Sınırlamanın konusu, kapsamı ve düzeltmenin nasıl
yapılabileceği sınırlandırılmış olumlu görüş yazısında açıkça gösterilir.
(4) Şirket defterlerinde, denetlemenin bu Bölüm
hükümlerine uygun bir şekilde yapılmasına ve sonuçlara varılmasına olanak
vermeyen ölçüde belirsizliklerin bulunması veya şirket tarafından
denetlenecek hususlarda önemli kısıtlamaların yapılması hâlinde denetçi,
bunları ispatlayabilecek delillere sahip olmasa bile, gerekçelerini
açıklayarak görüş vermekten kaçınabilir. Kaçınma olumsuz görüşün sonuçlarını
doğurur. Geçici 3 üncü maddede öngörülen kurum, kaçınmanın sebep ve usulü
ile buna dair gerekçenin esaslarını bir tebliğ ile düzenler.
(5) Olumsuz görüş yazılan veya görüş verilmesinden
kaçınılan durumlarda genel kurul, söz konusu finansal tablolara dayanarak,
özellikle açıklanan kâr veya zarar ile doğrudan veya dolaylı bir şekilde
ilgili olan bir karar alamaz. Bu hâllerde yönetim kurulu, görüş yazısının
kendisine teslimi tarihinden itibaren dört iş günü içinde, genel kurulu
toplantıya çağırır ve görevinden toplantı gününde geçerli olacak
şekilde istifa eder. Genel kurul yeni bir yönetim kurulu seçer. Yeni
yönetim kurulu altı ay içinde, kanuna, esas sözleşmeye ve
standartlara uygun finansal tablolar hazırlatır ve bunları denetleme
raporu ile birlikte genel kurula sunar. Sınırlı olumlu görüş verilen
hâllerde genel kurul, gerekli önlemleri ve düzeltmeleri de karara bağlar.
G) Denetçilerin sır saklamadan doğan sorumluluğu
MADDE 404-
(1) Denetçi, işlem denetçisi ve özel denetçi, bunların yardımcıları ve
bağımsız denetleme kuruluşunun denetleme yapmasına yardımcı olan
temsilcileri, denetimi dürüst ve tarafsız bir şekilde yapmak ve sır
saklamakla yükümlüdürler. Faaliyetleri sırasında öğrendikleri,
denetleme ile ilgili olan iş ve
işletme sırlarını izinsiz olarak kullanamazlar.
Kasten veya ihmal ile yükümlerini ihlal edenler şirkete ve zarar verdikleri
takdirde bağlı şirketlere karşı sorumludurlar. Zarar veren kişi birden
fazla ise sorumluluk müteselsildir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen yükümün yerine
getirilmesinde ihmali bulunan kişiler hakkında, verdikleri zarar sebebiyle,
her bir denetim için yüzbin Türk Lirasına, pay senetleri borsada işlem
gören anonim şirketlerde ise üçyüzbin Türk Lirasına kadar tazminata
hükmedilebilir. İhmalleriyle zarara sebebiyet veren kişilere ilişkin bu
sınırlama denetime birden çok kişinin katılmış veya birden çok sorumluluk
doğurucu eylemin gerçekleştirilmiş olması hâlinde uygulandığı gibi,
katılanlardan bazılarının kasıtlı hareket etmiş olmaları durumunda da geçerlidir.
(3) Denetçinin bir bağımsız denetleme kuruluşu
olması hâlinde sır saklama yükümü bu kurumun yönetim kurulunu ve üyelerini
ve çalışanlarını da kapsar.
(4) Bu hükümlerden doğan tazmin yükümü sözleşme ile
ne kaldırılabilir ne de daraltılabilir.
(5) Denetçinin bu maddeden doğan sorumluluğuna
ilişkin istemler rapor tarihinden başlayarak beş yılda zamanaşımına uğrar.
Ancak, fiil suç oluşturup da Türk Ceza Kanununa göre süresi daha uzun dava
zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır.
(6) Ceza mevzuatının, suç ihbarına ilişkin
hükümleri saklıdır.
H) Şirket ile denetçi arasındaki görüş ayrılıkları
MADDE 405-
(1) Şirket ile denetçi arasında şirketin ve topluluğun yılsonu
hesaplarına, finansal tablolarına ve yönetim kurulunun faaliyet raporuna
ilişkin, ilgili kanunun, idari tasarrufun veya esas sözleşme hükümlerinin
yorumu veya uygulanması konusunda doğan görüş ayrılıkları hakkında, yönetim
kurulunun veya denetçinin istemi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu
yerdeki asliye ticaret mahkemesi dosya üzerinden karar verir. Karar
kesindir.
(2) Dava giderlerinin borçlusu şirkettir.
I) Topluluk ilişkileri için özel denetçi denetimi
MADDE 406-
(1) a) Denetçi, şirketin hâkim şirketle veya topluluk şirketleriyle
ilişkileriyle ilgili olarak sınırlı olumlu görüş veya kaçınma yazısı
yazmışsa veya
b) Yönetim kurulu, şirketin topluluk
tarafından, bazı belirli hukuki işlemler veya uygulanan önlemler
dolayısıyla kayba uğratıldığını ve bunlar dolayısıyla denkleştirme
yapılmadığını açıklamışsa,
herhangi bir pay sahibinin istemi üzerine, şirketin
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi tarafından şirketin,
hâkim şirketle veya hâkim şirkete bağlı şirketlerden biriyle olan
ilişkisini incelemek üzere özel denetçi atanabilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Genel Kurul
A) Genel olarak
MADDE 407-
(1) Pay sahipleri şirket işlerine ilişkin haklarını genel
kurulda kullanırlar. Kanuni istisnalar saklıdır.
(2) Murahhas üyelerle en az bir yönetim kurulu
üyesinin genel kurul toplantısında hazır bulunmaları şarttır. Diğer yönetim
kurulu üyeleri genel kurul toplantısına katılabilirler. Denetçi ve
kendilerini ilgilendiren konularda işlem denetçisi genel kurulda hazır
bulunur. Üyeler ve denetçiler görüş bildirebilirler.
(3) 333 üncü madde gereğince belirlenen şirketlerin
genel kurul toplantılarında Sanayi ve Ticaret Bakanlığının temsilcisi de
yer alır. Diğer şirketlerde, hangi durumlarda Bakanlık temsilcisinin genel
kurulda bulunacağı ve genel kurul toplantıları için temsilcilerin
görevlendirilmelerine ilişkin usul ve esaslar ile bunların nitelik, görev
ve yetkileri ayrıca ücret tarifeleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca
çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. Bakanlık temsilcisinin toplantıya
katılma giderleri ve ücretleri ilgili şirket tarafından karşılanır.
B) Görev ve yetkileri
MADDE 408-
(1) Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan
hâllerde karar alır.
(2) Çeşitli hükümlerde öngörülmüş bulunan
devredilemez görevler ve yetkiler saklı kalmak üzere, genel kurula ait
aşağıdaki görevler ve yetkiler devredilemez:
a) Esas sözleşmenin değiştirilmesi.
b) Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri,
ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi,
ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları.
c) Kanunda öngörülen istisnalar dışında denetçinin
ve işlem denetçilerinin seçimi ile görevden alınmaları.
d) Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık
raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının
belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması
dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması.
e) Kanunda öngörülen istisnalar dışında şirketin
feshi.
f) Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı.
(3) Tek pay sahipli anonim şirketlerde bu
pay sahibi genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Tek pay sahibinin genel
kurul sıfatıyla alacağı kararların geçerlilik kazanabilmeleri için yazılı
olmaları şarttır.
C) Toplantılar
MADDE 409-
(1) Genel kurullar olağan ve olağanüstü toplanır. Olağan toplantı her
faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Bu toplantılarda,
organların seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun
yıllık raporuna, kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç
paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları
ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara
ilişkin müzakere yapılır, karar alınır.
(2) Gerektiği takdirde genel kurul olağanüstü
toplantıya çağrılır.
(3) Aksine esas sözleşmede hüküm bulunmadığı
takdirde genel kurul, şirket merkezinin bulunduğu yerde toplanır.
D) Çağrı
I - Yetki
1. Yetkili ve görevli organlar
MADDE 410-
(1) Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından
toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular
için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler.
(2) Yönetim kurulunun, devamlı olarak
toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut
olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu
toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.
2. Azlık
a) Genel olarak
MADDE 411-
(1) Sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini
oluşturan pay sahipleri, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici
sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya
genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları
gündeme koymasını isteyebilirler. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az
sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabilir.
(2) Gündeme madde konulması istemi, çağrı ilanının
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin
yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olmalıdır.
(3) Çağrı ve gündeme madde konulması istemi noter
aracılığıyla yapılır.
(4) Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde,
genel kurul en geç kırkbeş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya
çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahiplerince yapılır.
b) Mahkemenin izni
MADDE 412-
(1) Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına
ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi
iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin
başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilir. Mahkeme
toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve Kanun hükümleri uyarınca
çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar.
Kararında, kayyımın, görevlerini ve toplantı
için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir.
Zorunluluk olmadıkça mahkeme dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir.
Karar kesindir.
II - Gündem
MADDE 413-
(1) Gündem, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından belirlenir.
(2) Gündemde bulunmayan konular genel kurulda
müzakere edilemez ve karara bağlanamaz. Kanuni istisnalar saklıdır.
(3) Yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları
ve yenilerinin seçimi yılsonu finansal tablolarının müzakeresi maddesiyle
ilgili sayılır.
III - Çağrının şekli
1. Genel olarak
MADDE 414-
(1) Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde,
şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri
hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay
defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay
sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine,
toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli
taahhütlü mektupla bildirilir.
(2) Sermaye Piyasası Kanununun 11 inci maddesinin
altıncı fıkrası hükmü saklıdır.
2. Genel kurula katılmaya yetkili olan pay
sahipleri
MADDE 415-
(1) Genel kurul toplantısına, yönetim kurulu tarafından düzenlenen
“hazır bulunanlar listesi”nde adı bulunan pay sahipleri katılabilir.
(2) Hazır bulunanlar listesinde adı bulunan senede
bağlanmamış payların, ilmuhaberlerin nama yazılı payların sahipleri ve
Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca kayden izlenen pay sahipleri
veya anılanların temsilcileri genel kurula katılır. Gerçek kişilerin kimlik
göstermeleri, tüzel kişilerin temsilcilerinin vekâletname ibraz etmeleri
şarttır.
(3) Hamiline yazılı pay senedi sahipleri,
genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet
olduklarını ispatlayarak giriş kartı alırlar ve bu kartları ibraz ederek
genel kurul toplantısına katılabilirler. Ancak, giriş kartının
verilmesinden sonraki bir tarihte hamiline yazılı pay senedini devraldığını
ispatlayan pay sahipleri de genel kurula katılabilirler.
(4) Genel kurula katılma ve oy kullanma
hakkı, pay sahibinin payların sahibi olduğunu kanıtlayan belgeleri veya pay
senetlerini şirkete bir kredi kuruluşuna veya başka bir yere depo edilmesi
şartına bağlanamaz.
3. Çağrısız genel kurul
MADDE 416-
(1) Bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri
itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul
toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya
ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı
nisabı varolduğu sürece karar alabilirler.
(2) Çağrısız toplanan genel kurulda, gündeme
oybirliği ile madde eklenebilir; aksine esas sözleşme hükmü geçersizdir.
E) Toplantının yapılması
I - Hazır bulunanlar listesi
MADDE 417-
(1) Yönetim kurulu, Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca
genel kurula katılabilecek kayden izlenen payların sahiplerine ilişkin
listeyi, Merkezi Kayıt Kuruluşundan sağlayacağı “pay sahipleri çizelgesi”ne
göre düzenler.
(2) Yönetim kurulu, kayden izlenmeyen paylar ile
ilgili olarak genel kurula katılabilecekler listesini düzenlerken, senede
bağlanmamış bulunan veya nama yazılı olan paylar ile ilmühaber sahipleri
için pay defteri kayıtlarını, hamiline yazılı pay senedi sahipleri
bakımından da giriş kartı alanları dikkate alır.
(3) Bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre
düzenlenecek genel kurula katılabilecekler listesi, yönetim kurulu başkanı
tarafından imzalanır ve toplantıdan önce genel kurulun yapılacağı yerde bulundurulur.
Listede özellikle, pay sahiplerinin ad ve soyadları veya unvanları,
adresleri, sahip oldukları pay miktarı, payların itibarî değerleri,
grupları, şirketin esas sermayesi ile ödenmiş olan tutar veya çıkarılmış
sermaye toplantıya aslen ve temsil yoluya katılacakların imza yerleri
gösterilir.
(4) Genel kurula katılanların imzaladığı liste
“hazır bulunanlar listesi” adını alır.
(5) Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi
uyarınca kayden izlenen paylara ilişkin pay sahipleri çizelgesinin Merkezi
Kayıt Kuruluşundan sağlanmasının usul ve esasları, gereğinde genel kurul
toplantısının yapılacağı gün ile sınırlı olmak üzere payların devrinin
yasaklanması ve ilgili diğer konular Sermaye Piyasası Kurulu tarafından bir
tebliğ ile düzenlenir.
II - Toplantı ve karar nisabı
MADDE 418-
(1) Genel kurullar, bu Kanunda veya esas sözleşmede, aksine daha ağır
nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini
karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır.
Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda anılan
nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap
aranmaz.
(2) Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların
çoğunluğu ile verilir.
III - Toplantı başkanlığı ve iç yönerge
MADDE 419-
(1) Esas sözleşmede aksine herhangi bir düzenleme yoksa, toplantıyı,
genel kurul tarafından seçilen, pay sahibi sıfatını taşıması şart olmayan
bir başkan yönetir. Başkan tutanak yazmanı ile gerek görürse oy toplama
memurunu belirleyerek başkanlığı oluşturur. Gereğinde başkan yardımcısı da
seçilebilir.
(2) Anonim şirket yönetim kurulu, genel kurulun
çalışma esas ve usullerine ilişkin kuralları içeren, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı tarafından, asgari unsurları belirlenecek olan bir iç yönerge
hazırlar ve genel kurulun onayından sonra yürürlüğe koyar. Bu iç yönerge
tescil ve ilan edilir.
IV - Toplantının ertelenmesi
MADDE 420-
(1) Finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin
onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin
istemi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı
başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılır. Erteleme, 414 üncü maddenin
birinci fıkrasında yazılı olduğu şekilde pay sahiplerine ilanla bildirilir
ve internet sitesinde yayımlanır. İzleyen toplantı için genel
kurul, kanunda öngörülen usule uyularak toplantıya çağrılır.
(2) Azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra
finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi,
finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları
hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca
cevap verilmemiş olması şarttır.
V - Esas sözleşme değişikliklerinde toplantı ve
karar nisapları
MADDE 421-
(1) Kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde,
esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının
temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu
ile alınır. İlk toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği
takdirde, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci
toplantı için toplantı nisabı, şirket sermayesinin en az üçte birinin
toplantıda temsil edilmesidir. Bu fıkrada öngörülen nisapları düşüren veya
nispî çoğunluğu öngören esas sözleşme hükümleri geçersizdir.
(2) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları,
sermayenin tümünü oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin
oybirliğiyle alınır:
a) Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük
ve ikincil yükümlülük koyan kararlar.
b) Şirketin merkezinin yurt dışına taşınmasına
ilişkin kararlar.
(3) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları,
sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya
temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır:
a) Şirketin işletme konusunun tamamen
değiştirilmesi.
b) İmtiyazlı pay oluşturulması.
c) Nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması.
(4) İkinci ve üçüncü fıkralarda öngörülen nisaplara
ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisap
aranır.
(5) Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem
gören şirketlerde, aşağıdaki konularda karar alınabilmesi için, yapılacak
genel kurul toplantılarında, esas sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa, 418
inci maddedeki toplantı nisabı uygulanır:
a) Sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye
tavanının yükseltilmesine ilişkin esas sözleşme değişiklikleri.
b) Birleşmeye, bölünmeye ve tür değiştirmeye
ilişkin kararlar.
(6) İşletme konusunun tamamen değiştirilmesi veya
imtiyazlı pay oluşturulmasına ilişkin genel kurul kararına olumsuz oy
vermiş nama yazılı pay sahipleri, bu kararın Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde yayımlanmasından itibaren altı ay boyunca payların devredilebilirliği
hakkındaki kısıtlamalarla bağlı değildirler.
VI - Tutanak
MADDE 422-
(1) Tutanak, pay sahiplerini veya temsilcilerini, bunların sahip
oldukları payları, gruplarını, sayılarını, itibarî değerlerini, genel
kurulda sorulan soruları, verilen cevapları, alınan kararları, her karar
için kullanılan olumlu ve olumsuz oyların sayılarını içerir. Tutanak,
toplantı başkanlığı ve Bakanlık temsilcisi tarafından imzalanır; aksi hâlde
geçersizdir.
(2) Yönetim kurulu, tutanağın noterce onaylanmış
bir suretini derhâl ticaret sicili memurluğuna vermek ve bu tutanakta yer
alan tescil ve ilana tabi hususları tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür;
tutanak ayrıca hemen şirketin internet sitesine konulur.
VII - Kararların etkisi
MADDE 423-
(1) Genel kurul tarafından verilen kararlar toplantıda hazır bulunmayan
veya olumsuz oy veren pay sahipleri hakkında da geçerlidir.
VIII - Bilançonun onaylanmasına ilişkin karar
MADDE 424-
(1) Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine
açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve
denetçilerin ibrası sonucunu doğurur. Bununla beraber, bilançoda bazı
hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek
durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta
bilinçli hareket edilmişse onama ibra etkisini doğurmaz.
F) Pay sahibinin kişisel hakları
I - Genel kurula katılma
1. İlke
MADDE 425-
(1) Pay sahibi, paylarından doğan haklarını kullanmak için, genel
kurula kendisi katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi
de temsilcisi olarak genel kurula yollayabilir. Temsilcinin pay sahibi
olmasını öngören esas sözleşme hükmü geçersizdir.
2. Şirkete karşı yetkili olma
MADDE 426-
(1) Senede bağlanmamış paylardan, nama yazılı pay senetlerinden ve
ilmühaberlerden doğan pay sahipliği hakları, pay defterinde kayıtlı bulunan
pay sahibi veya pay sahibince, yazılı olarak yetkilendirilmiş kişi
tarafından kullanılır.
(2) Hamiline yazılı pay senedinin zilyedi
bulunduğunu ispat eden kimse, şirkete karşı pay sahipliğinden doğan hakları
kullanmaya yetkilidir.
3. Pay sahibinin temsili
a) Genel olarak
MADDE 427-
(1) Katılma haklarını temsilci olarak kullanan kişi, temsil edilenin
talimatına uyar. Talimata aykırılık, oyu geçersiz kılmaz. Temsil edilenin
temsilciye karşı hakları saklıdır.
(2) Hamiline yazılı pay senedini, rehin, hapis
hakkı, saklama sözleşmesi veya kullanım ödüncü sözleşmesi ve benzeri
sözleşmeler sebebiyle elde bulunduran kimse, pay sahipliği haklarını, ancak
pay sahibi tarafından özel bir yazılı belge ile yetkilendirilmişse
kullanabilir.
b) Organın temsilcisi, bağımsız temsilci ve
kurumsal temsilci
MADDE 428-
(1) Şirket, kendisiyle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunan bir
kişiyi, genel kurul toplantısında kendileri adına oy kullanıp ilgili diğer
işlemleri yapması için yetkili temsilcileri olarak atamaları amacıyla pay
sahiplerine tavsiye edecekse, bununla birlikte şirketten tamamen bağımsız
ve tarafsız bir diğer kişiyi de aynı görev için önermeye ve bu iki kişiyi
esas sözleşme hükmüne göre ilan edip şirketin internet sitesine koymaya
mecburdur.
(2) Bundan başka, yönetim kurulu, genel kurul
toplantısına çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
yayımlanacağı ve şirket internet sitesinde yer alacağı tarihten en az
kırkbeş gün önce, yapacağı bir ilan ve internet sitesine koyacağı
yönlendirilmiş bir mesajla, pay sahiplerini, önerdikleri kurumsal
temsilcilerin kimliklerini ve bunlara ulaşılabilecek adres ve elektronik
posta adresi ile telefon ve telefaks numaralarını en çok yedi gün içinde
şirkete bildirmeye çağırır. Aynı çağrıda kurumsal temsilciliğe istekli
olanların da şirkete başvurmaları istenir. Yönetim kurulu, bildirilen
kişileri, birinci fıkradaki kişilerle birlikte, genel kurul toplantısına
ilişkin çağrısında, adreslerini ve onlara ulaşma numaralarını da
belirterek, ilan eder ve internet sitesinde yayımlar. Bu fıkranın gerekleri
yerine getirilmeden, kurumsal temsilci olarak vekâlet toplanamaz.
(3)
Kurumsal temsilcilik, bir pay sahipliği girişimidir; meslek olarak ve ivaz
karşılığı yürütülemez. Kurumsal temsilci Türk Borçlar Kanununun 510 uncu
maddesini ileri sürerek temsil ettiği pay sahiplerinden herhangi bir
talepte bulunamaz.
(4) Bildirge, pay sahipleri tarafından kurumsal
temsilciye verilmiş talimat yerine geçer.
(5) Kusurlu olarak bildirgesine veya kanuna aykırı
hareket eden veya hileli işlemler yapan kurumsal temsilci bu fiil ve
kararlarının sonuçlarından Türk Borçlar Kanununun 506 ncı maddesinin
birinci ve ikinci fıkraları uyarınca sorumlu olur; sorumluluğu kaldıran
veya sınırlayan sözleşmeler geçersizdir.
(6) Bu maddenin birinci fıkrası uyarınca kendisine
temsil yetkisi verilenler ile pay sahibinin Türk Borçlar Kanununun temsile
ilişkin hükümleri uyarınca yetkilendirdiği temsilci 429 ilâ 431 inci madde
hükümlerine tabî değildir.
c) Tevdi eden temsilcisi
MADDE 429-
(1) Tevdi eden temsilcisi, kendisine tevdi edilmiş bulunan pay ve pay
senetlerinden doğan katılma ve oy haklarını tevdi eden adına kullanma
yetkisini haizse, nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda talimat almak
için, her genel kurul toplantısından önce, tevdi edene başvurmak
zorundadır.
(2) Zamanında istenmiş olup da talimat
alınamamışsa, tevdi edilen kişi, katılma ve oy haklarını, tevdi edenin
genel talimatı uyarınca kullanır; böyle bir talimatın yokluğu hâlinde oy,
yönetim kurulunun yaptığı öneriler yönünde verilir.
(3) Bu madde anlamında tevdi olunan kişiler, bağlı
olacakları esas ve usuller ve temsil belgesinin içeriği Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca bir yönetmelikle düzenlenir.
d) Bildirge
MADDE 430-
(1) 428 inci maddenin birinci ve ikinci fıkrasında öngörülen
temsilciler, temsil belgelerinin içeriğini ve oylarını hangi yönde
kullanacaklarını, radyo, televizyon, gazete veya diğer araçlarla ve
gerekçeleriyle birlikte açıklarlar.
e) Bildirim
MADDE 431-
(1) 428 inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen
temsilciler ile tevdi eden temsilcileri, kendileri tarafından temsil
olunacak payların sayılarını, çeşitlerini, itibarî değerlerini ve gruplarını
şirkete bildirirler. Bu bildirimde, Sermaye Piyasası Kanununun 10/A
maddesi uyarınca kayden izlenen paylarla ilgili olarak bu
Kanunun 417 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki tebliğ hükümleri de
uygulanır. Aksi hâlde, o genel kurulda alınan kararlar, genel kurula
yetkisiz katılmaya dair hükümler çerçevesinde iptal edilebilir.
(2) Toplantı başkanı bu bildirimleri
açıklar. Bir pay sahibinin istemine rağmen toplantı başkanı açıklamayı
yapmamışsa her pay sahibi şirkete karşı açacağı dava ile genel kurul kararlarının
iptalini isteyebilir.
4. Birden çok hak sahibi
MADDE 432-
(1) Bir pay, birden çok kişinin ortak mülkiyetindeyse, bunlar
içlerinden birini veya üçüncü bir kişiyi, genel kurulda paydan doğan
haklarını kullanması için temsilci olarak atayabilirler.
(2) Bir payın üzerinde intifa hakkı
bulunması hâlinde, aksi kararlaştırılmamışsa, oy hakkı, intifa hakkı sahibi
tarafından kullanılır. Ancak, intifa hakkı sahibi, pay sahibinin
menfaatlerini hakkaniyete uygun bir şekilde göz önünde tutarak hareket etmemiş
olması dolayısıyla pay sahibine karşı sorumludur.
II - Yetkisiz katılma
MADDE 433-
(1) Oy hakkının kullanılmasına ilişkin sınırlamaları dolanmak
veya herhangi bir şekilde etkisiz bırakmak amacıyla, payların veya pay
senetlerinin devri ya da pay senetlerinin başkasına verilmesi geçersizdir.
(2) Yetkisiz katılmalarla ilgili olarak her
pay sahibi, toplantı başkanlığına itirazda bulunabilir, itirazını ve
yönetim kuruluna da itirazda bulunmuş olduğunu tutanağa geçirtebilir.
III - Oy hakkı
1. İlke
MADDE 434-
(1) Pay sahipleri, oy haklarını genel kurulda, paylarının toplam
itibarî değeriyle orantılı olarak kullanır. 1527 nci maddenin beşinci
fıkrası hükmü saklıdır.
(2) Her pay sahibi sadece bir paya sahip
olsa da en az bir oy hakkını haizdir. Şu kadar ki, birden fazla paya sahip
olanlara tanınacak oy sayısı esas sözleşmeyle sınırlandırılabilir.
(3) Şirketin finansal durumunun düzeltilmesi
sırasında payların itibarî değerleri indirilmişse payların indiriminden
önceki itibarî değeri üzerinden tanınan oy hakkı korunabilir.
(4) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı halka açık
olmayan anonim şirketlerde birikimli oyu bir tebliğle düzenleyebilir.
2. Oy hakkının doğumu
MADDE 435-
(1) Oy hakkı, payın, kanunen veya esas sözleşmeyle belirlenmiş
bulunan en az miktarının ödenmesiyle doğar.
3. Oydan yoksunluk
MADDE 436-
(1) Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı
oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri
ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi
bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy
kullanamaz.
(2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde
görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra
edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy
haklarını kullanamaz.
IV - Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 437-
(1) Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun
kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce,
şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır
bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl
süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık
tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla
bilançonun bir suretini isteyebilir.
(2) Pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan,
şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları
hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde
şirketin bağlı şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve
dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay
sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir
konuda bilgi verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine,
aynı bilgi, gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir. Bu
hâlde yönetim kurulu bu maddenin üçüncü fıkrasına dayanamaz.
(3) Bilgi verilmesi, sadece, istenilen bilgi verildiği
takdirde şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket
menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir.
(4) Şirketin ticari defterleriyle yazışmalarının,
pay sahibinin sorusunu ilgilendiren kısımlarının incelenebilmesi için,
genel kurulun açık izni veya yönetim kurulunun bu hususta kararı gerekir.
İzin alındığı takdirde inceleme bir uzman aracılığıyla da yapılabilir.
(5) Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız
bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi
alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul
bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine
başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme
kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini
de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir.
(6) Bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle
ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve
sınırlandırılamaz.
V - Özel denetim isteme hakkı
1. Genel kurulun kabulü
MADDE 438-
(1) Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için
gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce
kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa
kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan
isteyebilir.
(2) Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her
bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.
2. Genel kurulun reddi
MADDE 439-
(1) Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin
en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan
pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk
Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer
asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir.
(2) Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket
organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini
zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları hâlinde özel
denetçi atanır.
3. Atama
MADDE 440-
(1) Mahkeme, şirketi ve istem sahiplerini dinledikten sonra kararını
verir.
(2) Mahkeme istemi yerinde görürse, istem
çerçevesinde inceleme konusunu belirleyerek bir veya birden fazla bağımsız
uzmanı görevlendirir. Mahkemenin kararı kesindir.
4. Görev
MADDE 441-
(1) Özel denetim, amaca yararlı bir süre içinde ve şirket işleri
gereksiz yere aksatılmaksızın yapılmalıdır.
(2) Yönetim kurulu, şirketin defterlerinin,
yazışmaları dâhil yazılarının, kasa, kıymetli evrak ve mallar başta olmak
üzere, varlıklarının incelenmesine izin verir.
(3) Kurucular, organlar, vekiller, çalışanlar,
kayyımlar ve tasfiye memurları önemli olgular konusunda özel denetçiye
bilgi vermekle yükümlüdür. Uyuşmazlık hâlinde kararı mahkeme verir.
Mahkemenin kararı kesindir.
(4) Özel denetçi, şirketin özel denetimin
sonuçlarına ilişkin görüşünü alır.
(5) Özel denetçi sır saklamakla yükümlüdür.
5. Rapor
MADDE 442-
(1) Özel denetçi, incelemenin sonucu hakkında, şirketin sırlarını da
koruyarak, mahkemeye ayrıntılı bir rapor verir.
(2) Mahkeme, raporu şirkete tebliğ eder ve
şirketin, raporun açıklanmasının şirket sırlarını veya şirketin korunmaya
değer diğer menfaatlerini zarara uğratıp uğratmayacağına ve bu sebeple
istem sahiplerine sunulmamasına ilişkin istemi hakkında karar verir.
(3) Mahkeme, şirket ve istem sahiplerine, açıklanan
rapor hakkında, değerlendirmeleri bildirmek ve ek soru sormak imkânını
tanır.
6. İşleme konulma ve açıklama
MADDE 443-
(1) Yönetim kurulu, raporu ve buna ilişkin değerlendirmeleri, ilk genel
kurula sunar.
(2) Her pay sahibi, genel kurul toplantısını
izleyen bir yıllık süre içinde şirketten raporun ve yönetim kurulunun
görüşünün bir suretinin verilmesini isteyebilir.
7. Giderler
MADDE 444-
(1) Mahkeme, özel denetçi atanmasını kabul etmişse, şirketçe ödenmesi
gereken avansı ve giderleri belirtir. Özel hâl ve şartların haklı
göstermesi hâlinde giderler kısmen veya tamamen istem sahiplerine yükletilebilir.
(2) Genel kurul özel denetçinin atanmasına karar
vermişse giderler şirkete ait olur.
G) Genel kurul kararlarının iptali
I - İptal sebepleri
MADDE 445-
(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme
hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul
kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası
açabilirler.
II - İptal davası açabilecek kişiler
MADDE 446-
(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu
muhalefetini tutanağa geçirten,
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın,
olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre
yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma
yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy
kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak
izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının
alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel
sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri,
iptal davası açabilir.
H) Butlan
MADDE 447-
(1) Genel kurulun, özellikle;
a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy,
dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını
sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme
haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya
sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan,
kararları batıldır.
I) Çeşitli hükümler
I - İlan, teminat ve kanun yolu
MADDE 448-
(1) Yönetim kurulu iptal veya butlan davasının açıldığını ve duruşma
gününü usulüne uygun olarak ilan eder ve şirketin internet sitesine koyar.
(2) İptal davasında üç aylık hak düşüren sürenin
sona ermesinden önce duruşmaya başlanamaz. Birden fazla iptal davası
açıldığı takdirde davalar birleştirilerek görülür.
(3) Mahkeme, şirketin istemi üzerine muhtemel
zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir.
Teminatın nitelik ve miktarını mahkeme belirler.
II - Kararın yürütülmesinin geri bırakılması
MADDE 449-
(1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı
takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava
konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.
III - Kararın etkisi
MADDE 450-
(1) Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme
kararı, kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder.
Yönetim kurulu bu kararın bir suretini derhâl ticaret siciline tescil
ettirmek ve internet sitesine koymak zorundadır.
IV - Kötüniyetle iptal ve butlan davası açanların
sorumluluğu
MADDE 451-
(1) Genel kurulun kararına karşı, kötüniyetle iptal veya butlan davası
açıldığı takdirde, davacılar bu sebeple şirketin uğradığı zararlardan
müteselsilen sorumludurlar.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Esas Sözleşmenin Değiştirilmesi
BİRİNCİ AYIRIM
Genel Olarak
A) İlke
MADDE 452-
(1) Genel kurul, aksine esas sözleşmede hüküm bulunmadığı takdirde,
kanunda öngörülen şartlara uyarak, esas sözleşmenin bütün hükümlerini
değiştirebilir; müktesep ve vazgeçilmez haklar saklıdır.
B) Usul
I - Sanayi ve Ticaret Bakanlığının izni ve genel
kurul kararı
MADDE 453-
(1) Genel kurul, esas sözleşmenin değiştirilmesi için toplantıya
çağrıldığı takdirde; 333 üncü madde uyarınca Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
izninin alınmasının gerekli olduğu şirketlerde izni alınmış, diğer
şirketlerde, yönetim kurulunca karara bağlanmış bulunan değişiklik
taslağının, değiştirilecek mevcut hükümlerle birlikte 414 üncü maddenin
birinci fıkrasının birinci cümlesinde belirtildiği şekilde ilanı gerekir.
Genel kurulun kararına 421 inci maddede öngörülen nisaplar uygulanır.
II - İmtiyazlı pay sahipleri özel kurulu
MADDE 454-
(1) Genel kurulun esas sözleşmenin değiştirilmesine, yönetim kuruluna
sermayenin arttırılması konusunda yetki
verilmesine dair kararıyla
yönetim kurulunun sermayenin arttırılmasına
ilişkin kararı imtiyazlı pay
sahiplerinin haklarını ihlal edecek nitelikte ise bu
karar anılan pay sahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda, aşağıdaki
hükümler uyarıca, alacakları bir kararla onanmadıkça uygulanamaz.
(2) Yönetim kurulu, en geç genel kurul kararının
ilan edildiği tarihten itibaren bir ay içinde özel kurulu toplantıya
çağırır. Aksi hâlde, her imtiyazlı pay sahibi yönetim kurulunun çağrı
süresinin son gününden başlamak üzere, onbeş gün içinde, bu kurulun
toplantıya çağrılmasını şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye
ticaret mahkemesinden isteyebilir.
(3) Özel kurul imtiyazlı payları temsil eden
sermayenin yüzde altmışının çoğunluğuyla toplanır ve toplantıda temsil
edilen payların çoğunluğuyla karar alır. İmtiyazlı pay sahiplerinin
haklarının ihlal edildiği sonucuna varılırsa karar gerekçeli bir tutanakla
belirtilir. Tutanağın on gün içinde şirket yönetim kuruluna teslimi
zorunludur. Tutanakla birlikte, genel kurul kararının onaylanmasına olumsuz
oy verenlerin, en az nisabı oluşturan sayıda imzalarını içeren liste ile bu
maddenin sekizinci fıkrası hükmü gereği açılabilecek dava için geçerli
olmak üzere ortak bir tebligat adresi de yönetim kuruluna verilir. Tutanak,
birlikte verilen bilgilerle beraber tescil ve Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan edilir. Bu hükümdeki şartlara uyulmadığı takdirde özel
kurul kararı alınmamış sayılır.
(4) Genel kurulda, imtiyazlı payların sahip veya
temsilcileri, esas sözleşmenin değiştirilmesine, üçüncü fıkrada öngörülen
toplantı ve karar nisabına uygun olarak olumlu oy vermişlerse ayrıca özel
toplantı yapılmaz.
(5) Çağrıya rağmen, süresi içinde özel kurul
toplanamazsa, genel kurul kararı onaylanmış sayılır.
(6) Özel kurul toplantısında, 407 nci maddenin
üçüncü fıkrası çerçevesinde, Bakanlık temsilcisi de hazır bulunur ve
tutanağı imzalar.
(7) Yönetim kurulu, özel kurulun onaylamama
kararı aleyhine, karar tarihinden itibaren bir ay içinde, genel kurulun söz
konusu kararının pay sahiplerinin haklarını ihlal etmediği gerekçesi ile,
bu kararın iptali ile genel kurul kararının tescili davasını, şirketin
merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açabilir.
(8) İptal davası, genel kurul kararının
onaylanmasına olumsuz oy kullananlara karşı yöneltilir.
III - Tescil
MADDE 455-
(1) Esas sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararı,
yönetim kurulu tarafından, şirket merkezinin ve şubelerinin bulunduğu yerin
ticaret siciline tescil edilir; ayrıca ilana bağlı hususlar ilan ettirilir;
tescil ve ilan edilen karar şirketin internet sitesine
konulur. Değiştirme kararı üçüncü kişilere karşı tescilden önce hüküm ifade
etmez.
İKİNCİ AYIRIM
Özel Değişiklikler
A) Sermayenin artırılması
I - Ortak hükümler
1. Genel olarak
MADDE 456-
(1) İç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdî
bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz. Sermayeye oranla
önemli sayılmayan tutarların ödenmemiş olması sermaye artırımını
engellemez.
(2) Artırıma, esas sermaye sisteminde 459 uncu
maddeye göre genel kurul; kayıtlı sermaye sisteminde, 460 ıncı madde
gereğince, yönetim kurulu karar verir. Esas sözleşmenin ilgili
hükümlerinin, gerekli olduğu hâllerde izni alınmış bulunan değişik şekli,
genel kurulda değiştirilerek kabul edilmişse, bunun Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca onaylanması şarttır.
(3) Artırım, genel kurul veya yönetim kurulu kararı
tarihinden itibaren üç ay içinde tescil edilemediği takdirde, genel kurul
veya yönetim kurulu kararı ve alınmışsa izin geçersiz hâle gelir ve 345
inci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.
(4) 353 ve 354 üncü maddeler ile 355 inci maddenin
birinci fıkrası tüm sermaye artırımı türlerine kıyas yoluyla uygulanır.
(5) Sermayenin artırılması kararının tesciline,
aşağıdaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, 455 inci madde uygulanır.
2. Yönetim kurulunun beyanı
MADDE 457-
(1) Yönetim kurulu tarafından sermaye artırımının türüne göre bir beyan
imzalanır. Beyan, bilgiyi açık, eksiksiz, doğru ve dürüst bir şekilde verme
ilkesine göre hazırlanır.
(2) Beyanda;
a) Nakdî sermaye konuluyorsa; artırılan kısmın
tamamen taahhüt edildiği, kanun veya esas sözleşme gereğince ödenmesi
gerekli tutarın ödendiği; ayni sermaye konuluyor veya bir ayın
devralınıyorsa bunlara verilecek karşılığın uygun olduğu ve 349 uncu
maddede yer alan hususların somut olayda mevcut bulunması hâlinde bunlara
ilişkin açıklamalar; devralınan ayni sermaye, aynın türü, değerlendirmenin
yöntemi, isabeti ve haklılığı; bir borcun takası söz konusu ise, bu borcun
varlığı, geçerliliği ve takas edilebilirliği; sermayeye dönüştürülen fonun
veya yedek akçenin serbestçe tasarruf olunabilirliği; gerekli organların ve
kurumların onaylarının alındığı; kanuni
ve idari gerekliliklerin
yerine getirildiği; rüçhan
hakları sınırlandırılmış veya kaldırılmışsa bunun sebepleri, miktarı
ve oranı; kullanılmayan rüçhan haklarının kimlere, niçin, ne fiyatla
verildiği hakkında belgeli ve gerekçeli açıklamalar yer alır.
b) İç kaynaklardan yapılan sermaye artırımının
hangi kaynaklardan karşılandığı, bu kaynakların gerçekliği ve şirket
malvarlığı içinde varoldukları konusunda garanti verilir.
c) Şartlı sermaye artırımının ve uygulamasının
kanuna uygunluğu belirtilir.
d) Sermaye artırımını inceleyen işlem denetçisi ile
hizmet sunanlara ve diğer kimselere ödenen ücretler, sağlanan menfaatler
hakkında, emsalleriyle karşılaştırma yapılarak, bilgi verilir.
3. Denetleme raporu
MADDE 458-
(1) Yönetim kurulunca atanmış bir işlem denetçisi tarafından verilen
sermaye artırımı raporunda, artırım işlemlerine ve yönetim kurulu beyanına
ilişkin inceleme ve denetlemelerin sonuçları açıkça gösterilir; Kanuna ve
Türkiye Muhasebe Standartlarına uygunluk veya aykırılık hususlarında görüş
açıklanır. Raporun içeriğine 351 inci madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
II - Sermaye taahhüdü yoluyla artırım
1. Esas sermaye sisteminde
MADDE 459-
(1) Artırılan sermayeyi temsil eden payların tamamı ya değişik esas
sözleşmede ya da iştirak taahhütnamelerinde taahhüt edilir.
(2) İştirak taahhüdü, yeni pay almaya ilişkin 461
inci madde çerçevesinde, kayıtsız, şartsız ve yazılı olarak yapılır.
İştirak taahhütnamesi, taahhütnamenin verilmesine sebep olan sermaye
artırımı belirtilerek; taahhüt edilen payların sayılarını, itibarî
değerlerini, cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarı, taahhütle bağlı
olunulan süreyi ve varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını
içerir.
(3) Bu tür sermaye artırımında nakdî sermaye
taahhüdüne 341 inci, ayni sermaye konulmasına 342 ve 343 üncü, bedellerin
ödenmesine 344 ve 345 inci, halka arz edilecek paylara 346 ncı, ihraç
edilecek paylara 347 nci madde kıyas yoluyla uygulanır.
2. Kayıtlı sermaye sisteminde
MADDE 460-
(1) Halka açık olmayan bir anonim şirkette, ilk veya
değiştirilmiş esas sözleşme ile, esas sözleşmede belirlenen kayıtlı sermaye
tavanına kadar sermayeyi artırma yetkisi, yönetim kuruluna tanındığı
takdirde, bu kurul, sermaye artırımını, bu Kanundaki hükümler çerçevesinde
ve esas sözleşmede öngörülen yetki sınırları içinde gerçekleştirebilir. Bu
yetki en çok beş yıl için tanınabilir.
(2) Sermayenin artırılabilmesi için, yönetim
kurulu, esas sözleşmenin sermayeye ilişkin hükümlerinin, 333 üncü madde
uyarınca gerekli olması hâlinde, Sanayi ve Ticaret Bakanlığından izni
alınmış şekillerini, sermayenin artırılmasına ilişkin kararını, imtiyazlı
paylara ve rüçhan haklarına ilişkin sınırlamaları, prime dair kayıtları ve
bunun uygulanması hakkındaki kuralları, esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde
ilan eder ve internet sitesinde yayımlar. Yönetim kurulu,
bu kararında; artırılan sermayenin
tutarını, çıkarılacak yeni payların itibarî
değerlerini, sayılarını, cinslerini, primli ve imtiyazlı olup
olmadıklarını, rüçhan hakkının sınırlandırılıp sınırlandırılmadığını,
kullanılma şartları ile süresini belirtir ve bu hususlarla kamuyu
aydınlatma ilkesi uyarınca gerekli olan diğer konularda bilgi verir.
(3) Çıkarılacak yeni payların taahhüdü, ödenmesi
gereken en az nakdî tutar, ayni sermaye konulması ve diğer konular hakkında
459 uncu madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(4) Yönetim kurulunun, imtiyazlı veya itibarî
değerinin üzerinde pay çıkarabilmesi ve pay sahiplerinin yeni pay alma
haklarını sınırlandırabilmesi için esas sözleşmeyle yetkilendirilmiş olması
şarttır.
(5) Yönetim kurulu kararları aleyhine, pay
sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, 445 inci maddede öngörülen sebeplerin
varlığı hâlinde kararın ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde iptal
davası açabilirler. Bu davaya 448 ilâ 451 inci maddeler kıyas yoluyla
uygulanır.
(6) Sermaye artırımının yukarıdaki hükümlere uygun
olarak gerçekleştirilmesinden sonra, çıkarılmış sermayeyi gösteren esas
sözleşmenin sermaye maddesinin yeni şekli, yönetim kurulunca tescil
ettirilir.
(7) Sermaye Piyasası Kanununun halka açık anonim
şirketlere ilişkin hükümleri saklıdır.
3. Rüçhan hakkı
MADDE 461-
(1) Her pay sahibi, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye
oranına göre, alma hakkını haizdir.
(2) Genel kurulun, sermayenin artırımına ilişkin
kararı ile pay sahibinin rüçhan hakkı, ancak haklı sebepler bulunduğu
takdirde ve en az esas sermayenin yüzde altmışının olumlu oyu ile
sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Özellikle, halka arz,
işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınması ve işçilerin
şirkete katılmaları haklı sebep kabul olunur. Rüçhan hakkının
sınırlandırılması ve kaldırılmasıyla, hiç kimse haklı görülmeyecek şekilde,
yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz. Nisaba ilişkin şart dışında bu
hüküm kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu kararına da uygulanır.
Yönetim kurulu, rüçhan hakkının sınırlandırılmasının veya kaldırılmasının
gerekçelerini; yeni payların primli ve primsiz çıkarılmasının sebeplerini;
primin nasıl hesaplandığını bir rapor ile açıklar. Bu rapor da tescil ve
ilan edilir.
(3) Yönetim kurulu yeni pay alma hakkının
kullanılabilmesinin esaslarını bir karar ile belirler ve bu kararda pay
sahiplerine en az onbeş gün süre verir. Karar tescil ve 35 inci maddedeki
gazete ile tirajı en az ellibin olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan bir
gazetede ilan olunur. Ayrıca şirketin internet sitesine konulur.
(4) Rüçhan hakkı devredilebilir.
(5) Şirket, rüçhan hakkı tanıdığı pay sahiplerinin,
bu haklarını kullanmalarını, nama yazılı payların devredilmelerinin esas
sözleşmeyle sınırlandırılmış olduğunu ileri sürerek engelleyemez.
III - İç kaynaklardan sermaye artırımı
MADDE 462-
(1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir
amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek
akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya
konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye
dönüştürülerek sermaye iç kaynaklardan artırılabilir.
(2) Sermayenin artırılan kısmını, iç kaynaklardan
karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten varolduğu, onaylanmış yıllık
bilanço ve işlem denetçisinin vereceği açık ve yazılı bir beyanla
doğrulanır. Bilanço tarihinin üzerinden altı
aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde, yeni bir
bilanço çıkarılması ve bunun işlem denetçisi tarafından onaylanmış olması
şarttır.
(3) Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin
verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden,
sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların
sermayeye dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin
taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım genel kurul veya
yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik
şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri
mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden
iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve
sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.
IV - Şarta bağlı sermaye artırımı
1. İlke
MADDE 463-
(1) Genel kurul, yeni çıkarılan tahviller veya benzeri borçlanma
araçları nedeniyle, şirketten veya topluluk şirketlerinden alacaklı
olanlara veya çalışanlara, esas sözleşmede değiştirme veya alım haklarını
kullanmak yoluyla yeni payları edinmek hakkı sağlamak suretiyle,
sermayenin şarta bağlı artırılmasına karar verebilir.
(2) Sermaye, değiştirme veya alım hakkı
kullanıldığı ve sermaye borcu takas veya ödeme yoluyla yerine getirildiği
anda ve ölçüde kendiliğinden artar.
2. Sınırlar
MADDE 464-
(1) Şartlı olarak artırılan sermayenin toplam itibarî değeri sermayenin
yarısını aşamaz.
(2) Yapılan ödeme, en az, nominal değere eşit
olmalıdır.
3. Esas sözleşmedeki dayanak
MADDE 465-
(1) Esas sözleşme;
a) Şarta bağlı sermaye artırımının itibarî
değerini,
b) Payların sayılarını, itibarî değerlerini,
türlerini,
c) Değiştirme veya alım hakkından yararlanabilecek
grupları,
d) Mevcut pay sahiplerinin rüçhan haklarının
kaldırılmış bulunduğunu ve bunun miktarını,
e) Belli pay gruplarına tanınacak imtiyazları,
f) Yeni nama yazılı payların devrine ilişkin
sınırlamaları,
içerir.
(2) Tahviller ve benzeri borçlanma araçlarına bağlı
değiştirme ve alım hakları içeren tahviller veya benzeri borçlanma
araçları, öncelikle pay sahiplerine önerilmiyorsa, esas sözleşme ayrıca;
a) Değiştirme veya alım haklarının kullanılma
şartlarını,
b) İhraç bedelinin hesaplanmasına ilişkin esasları,
da açıklar.
(3) Şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin esas
sözleşme hükmünün tescilinden önce tanınmış bulunan değiştirme ve alım
hakları batıldır.
4. Pay sahiplerinin korunması
MADDE 466-
(1) Şarta bağlı sermaye artırımında, tahvillere ve benzeri borçlanma araçlarına
bağlı olarak değiştirme ve alım hakları içeren senetler ihraç edildiği
takdirde, bunlar önce, mevcut payları oranında, pay sahiplerine
önerilir.
(2) Bu önerilmeye muhatap olma hakkı, haklı
sebeplerin varlığında kaldırılabilir veya sınırlandırılabilir.
(3) Şarta bağlı sermaye artırımı için gerekli olan
rüçhan ve önerilmeye muhatap olma haklarının kaldırılması veya
sınırlandırılmasından dolayı, hiç kimse haklı görülmeyecek bir şekilde
yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
5. Değiştirme veya alım hakkını haiz bulunan
kişilerin korunması
MADDE 467-
(1) Kendilerine nama yazılı payları iktisap etme hakkı tanınmış bulunan
değiştirme veya alım hakkını haiz alacaklılar veya çalışanlar, bu tür
payların devirlerinin sınırlandırılmış olduğu gerekçesiyle, söz konusu
hakları kullanmaktan engellenemezler; meğerki, bu husus, esas sözleşmede ve
izahnamede saklı tutulmuş olsun.
(2) Değiştirme veya alım hakları, sermaye artırımı
yapılması, yeni değiştirme veya alım hakları tanınması veya başka bir yolla
kayba uğratılamaz; meğerki, değiştirme fiyatı indirilmiş veya hak
sahiplerine uygun bir denkleştirme sağlanmış ya da aynı şekilde, pay
sahiplerinin hakları da kayba uğratılmış olsun.
6. Sermaye artırımının gerçekleştirilmesi
a) Hakların kullanılması, sermaye taahhüdü
MADDE 468-
(1) Değiştirme ve alım hakları, esas sözleşmenin şarta bağlı sermaye
artırımına ilişkin hükmüne gönderme yapan yazılı bir beyan ile kullanılır;
mevzuat, ihraç izahnamesinin yayımlanmasını gerekli gördüğü takdirde,
buna da göndermede bulunulur.
(2) Taahhüdün ifası, para yatırılması veya takas
yoluyla bir mevduat veya katılım bankası aracılığıyla gerçekleştirilir.
(3) Pay sahipliği hakları sermaye taahhüdünün ifası
ile doğar.
b) Uygunluğun doğrulanması
MADDE 469-
(1) Hesap döneminin kapanmasından sonra veya yönetim kurulunun
istemi üzerine daha önce, bir işlem denetçisi yeni payların ihracının
kanuna, esas sözleşmeye ve gereğinde ihraç izahnamesine uygun olup
olmadığını inceler.
(2) Uygunluk hâlinde işlem denetçisi bunu yazılı
olarak doğrular.
c) Esas sözleşmenin uygun duruma getirilmesi
MADDE 470-
(1) İşlem denetçisinin yazılı doğrulamasını aldıktan sonra, yönetim
kurulu, sermaye artırımı beyannamesinde, yeni çıkarılan payların sayısını,
itibarî değerini, türlerini, belirli gruplara tanınan imtiyazları
veya hesap döneminin sonundaki veya denetleme tarihindeki sermayenin
durumunu belirler. Yönetim kurulu esas sözleşmeyi mevcut duruma uyarlar.
(2) Yönetim kurulu beyannamede, denetleme
doğrulamasının kanunda öngörülen bilgileri içerdiğini tespit eder.
d) Ticaret siciline tescil
MADDE 471-
(1) Yönetim kurulu, hesap döneminin kapanmasından itibaren en geç üç ay
içinde, esas sözleşme değişikliğini ticaret siciline tescil ettirir;
sermaye artırımına ilişkin yönetim kurulu beyannamesi ile denetleme
doğrulamasını sicile tevdi eder.
7. Esas sözleşmeden çıkarma
MADDE 472-
(1) Değiştirme ve alım hakları sona erip bu husus işlem denetçisi
tarafından bir raporla doğrulanınca, yönetim kurulu, şarta bağlı sermaye
artırımına ilişkin hükmü esas sözleşmeden çıkarır. Yönetim kurulu
beyannamede, denetçinin raporunun gerekli kayıtları içerdiğini tespit eder.
Hüküm sicilde de silinir.
B) Esas sermayenin azaltılması
I - Karar
MADDE 473-
(1) Bir anonim şirket sermayesini azaltarak, azaltılan kısmın yerine
geçmek üzere bedelleri tamamen ödenecek yeni paylar çıkarmıyorsa, genel
kurul, esas sözleşmenin gerektiği şekilde değiştirilmesini karara bağlar.
Genel kurul toplantısına ilişkin çağrı ilanlarında, mektuplarda ve internet
sitesi bildiriminde, sermaye azaltılmasına gidilmesinin sebepleri ile
azaltmanın amacı ve azaltmanın ne şekilde yapılacağı ayrıntılı bir şekilde
ve hesap verme ilkelerine uygun olarak açıklanır. Ayrıca yönetim kurulu bu
husuları içeren bir raporu genel kurula sunar, genel kurulca onaylanmış
rapor tescil ve ilan edilir.
(2) İşlem denetçisinin raporuyla, sermayenin
azaltılmasına rağmen şirket alacaklılarının haklarını tamamen karşılayacak
miktarda aktifin şirkette varlığı belirlenmiş olmadıkça sermayenin
azaltılmasına karar verilmez.
(3) Genel kurulun kararına 421 inci maddenin üçüncü
fıkrasının birinci cümlesi uygulanır. Kararda işlem denetçisi raporunun
sonucu açıklanarak sermayenin azaltılmasının ne tarzda yapılacağı
gösterilir.
(4) Esas sermayenin azaltılması sebebiyle kayıtlara
göre doğacak defter kârı sadece payların yok edilmesinde kullanılabilir.
(5) Sermaye hiçbir suretle 332 nci madde ile
belirlenen en az tutardan aşağı indirilemez.
(6) Bu madde ile 474 ve 475 inci maddeler, kayıtlı
sermaye sisteminde çıkarılmış sermayenin azaltılmasına kıyas yoluyla
uygulanır.
II - Alacaklılara çağrı
MADDE 474-
(1) Genel kurul esas sermayenin azaltılmasına karar verdiği takdirde,
yönetim kurulu, bu kararı şirketin internet sitesine koyduktan başka, 35
inci maddede anılan gazetede ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü
şekilde, yedişer gün arayla, üç defa ilan eder. İlanda alacaklılara,
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki üçüncü ilandan itibaren iki ay içinde,
alacaklarını bildirerek bunların ödenmesini veya teminat altına alınmasını isteyebileceklerini
belirtir. Şirketçe bilinen alacaklılara ayrıca çağrı mektupları gönderilir.
(2) Sermaye, zararlar sonucunda bilançoda oluşan
bir açığı kapatmak amacıyla ve bu açıklar oranında azaltılacak olursa,
yönetim kurulunca alacaklıları çağırmaktan ve bunların haklarının
ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçilebilir.
III - Kararların yerine getirilmesi
MADDE 475-
(1) Sermaye, ancak alacaklılara verilen sürenin sona ermesinden ve
beyan edilen alacakların ödenmesinden veya teminat altına
alınmasından sonra azaltılabilir; aksi hâlde alacaklılar şirketin
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde sermayenin
azaltılması işleminin tescilinin ilan edilmesinden itibaren iki yıl içinde
sermayenin azaltılmasının iptali davası açabilirler. Teminatın yetersizliği
hâlinde de yargı yolu açıktır.
(2) Azaltma kararının uygulanabilmesi için, pay
senetleri miktarının, değiştirme veya damgalama yoluyla ya da diğer bir
şekilde azaltılmasının gerekli olduğu hâllerde bu husus için yapılan ihtara
rağmen geri verilmeyen pay senetleri şirketçe iptal edilebilir. Tebliğde
şirkete geri verilmeyen senetlerin iptal edilecekleri yazılır.
(3) Pay sahiplerinin, değiştirilmek üzere şirkete
geri verdikleri pay senetlerinin miktarı, karar gereğince değiştirmeye
yetmezse, bu senetler iptal olunarak bunların karşılığında verilmesi
gereken yeni senetler satılıp paylarına düşen miktar şirkette saklanır.
(4) Yukarıdaki fıkralarla, 473 ve 474 üncü maddelerde
yazılı şartlara uyulmuş olduğunu gösteren belgeler ibraz edilmedikçe esas
sermayenin azaltılmasına dair karar ve sermayenin gerçekten azaltılmış
olması olgusu ticaret siciline tescil olunamaz.
ALTINCI BÖLÜM
Pay ve Sermaye Koyma Borcu
BİRİNCİ AYIRIM
Pay
A) Genel hükümler
I - Asgari itibarî değer
MADDE 476-
(1) Payın itibarî değeri en az bir kuruştur. Bu değer ancak birer kuruş
ve katları olarak yükseltilebilir. Anılan itibarî değer Bakanlar Kurulunca
yüz katına kadar artırılabilir.
(2) Birinci fıkraya aykırı olarak çıkarılan
paylar geçersizdir; ancak, pay için yapılan ödemeden doğan haklar saklıdır.
Söz konusu payları ihraç edenler, zarar verdikleri kişilere karşı
müteselsilen sorumludur. Zamanaşımı hakkında 560 ıncı madde uygulanır.
(3) Zora giren şirketin finansal durumunun
iyileştirilmesi amacıyla payın itibarî değeri bir kuruştan fazla olduğu
takdirde bir kuruşa kadar indirilebilir.
II - Payların bölünememesi
MADDE 477-
(1) Pay şirkete karşı bölünemez. Bir payın birden fazla sahibi
bulunduğu takdirde, bunlar şirkete karşı haklarını ancak ortak bir temsilci
aracılığıyla kullanabilirler. Böyle bir temsilci atamadıkları takdirde,
şirketçe söz konusu payın maliklerinden birine yapılacak tebligat tümü
hakkında geçerli olur.
(2) Genel kurul, sermaye tutarı aynı kalmak
şartıyla, esas sözleşmeyi değiştirmek suretiyle, payları, asgari itibarî
değer hükmüne uyarak, itibarî değerleri daha küçük olan paylara bölmek veya
payları itibarî değerleri daha yüksek olan paylar hâlinde birleştirmek
yetkisini haizdir. Şu kadar ki, payların birleştirilebilmesi için her pay
sahibinin bu işleme onay vermesi gerekir. Kanunun 476 ncı maddesi saklıdır.
B) İmtiyazlı paylar
I - Tanım
MADDE 478-
(1) İlk esas sözleşme ile veya esas sözleşme değiştirilerek bazı
paylara imtiyaz tanınabilir.
(2) İmtiyaz; kâr payı, tasfiye payı, rüçhan
ve oy hakkı gibi haklarda, paya tanınan üstün bir hak veya kanunda
öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkıdır.
(3) 360 ıncı madde hükmü saklıdır.
II - Oyda imtiyazlı paylar
MADDE 479-
(1) Oyda imtiyaz, eşit itibarî değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı
verilerek tanınabilir.
(2) Bir paya en çok onbeş oy hakkı tanınabilir. Bu
sınırlama, kurumlaşmanın gerektirdiği veya haklı bir sebebin ispatlandığı
durumlarda uygulanmaz. Bu iki hâlde, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki
asliye ticaret mahkemesinin, kurumlaşma projesini veya haklı sebebi
inceleyip, bunlara bağlı olarak, sınırlamadan istisna edilme kararını
vermesi gerekir. Projede yapılacak her değişiklik mahkeme kararına
bağlıdır. Kurumsallaşmanın gerçekleşmeyeceğinin anlaşıldığı veya haklı
sebebin ortadan kalktığı hâllerde istisna etme kararı mahkeme tarafından
geri alınabilir.
(3) Oyda imtiyaz aşağıdaki kararlarda
kullanılamaz:
a) Esas sözleşme değişikliği.
b) İşlem denetçilerinin seçimi.
c) İbra ve sorumluluk davası açılması.
İKİNCİ AYIRIM
Pay Bedelini İfa Borcu ve İfa Etmemenin Sonuçları
A) İlke
MADDE 480-
(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, esas sözleşmeyle pay
sahibine, pay bedelini veya payın itibarî değerini aşan primi ifa dışında
borç yükletilemez.
(2) Kayıtlı sermaye sistemini kabul eden
anonim şirketlerde esas sözleşme ile yönetim kuruluna primli pay çıkarma
yetkisi tanınabilir.
(3) Pay sahipleri sermaye olarak şirkete
verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır.
(4) Pay devirlerinin şirketin onayına bağlı olduğu
hâllerde, esas sözleşmeyle pay sahiplerine sermaye taahhüdünden doğan
borçtan başka, belli zamanlarda tekrarlanan ve konusu para olmayan edimleri
yerine getirmek yükümlülüğü de yüklenebilir. Bu ikincil yükümlülüklerin
nitelik ve kapsamları pay senetlerinin veya ilmühaberlerin arkasına
yazılabilir.
B) Ödemeye çağrı
MADDE 481-
(1) Payların bedelleri, yönetim kurulu tarafından, esas
sözleşmede başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, pay sahiplerinden ilan
yoluyla istenir. İlanda, ödenmesi istenen sermaye borcunun oranı veya
tutarı ile ödeme tarihi ve ödemenin nereye yapılacağı açıkça belirtilir.
(2) İkincil yükümlülükler hakkında, esas
sözleşmede, sözleşme cezası da öngörülebilir.
C) Temerrüt
I - Sonuçları
MADDE 482-
(1) Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay sahibi,
ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.
(2) Ayrıca, yönetim kurulu, mütemerrit pay
sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan
haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını
almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye
yetkilidir. İptal edilen pay senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 35
inci maddede yazılı gazetede ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde
ilan olunur.
(3) Esas sözleşmeyle, pay sahipleri,
temerrüt hâlinde, sözleşme cezası ödemekle zorunlu tutulabilirler.
(4) Şirketin tazminat hakları saklıdır.
II - Iskat usulü
MADDE 483-
(1) Kanunun 482 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının
uygulanabilmesi için, yönetim kurulu tarafından, mütemerrit pay sahibine,
35 inci maddede yazılı gazete ile esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan
yoluyla şirketin internet sitesinde de yayımlanacak bir mesajla ihtarda
bulunulur. Bu ihtarda, mütemerrit pay sahibinin temerrüde konu
olan tutarı bir ay içinde ödemesi, aksi hâlde, ilgili paylara ilişkin
haklarından yoksun bırakılacağı ve sözleşme cezasının isteneceği
belirtilir.
(2) Nama yazılı pay senetlerinin sahiplerine
bu davet ve ihtar, ilan yerine, iadeli taahhütlü mektupla ve internet
sitesi mesajı ile yapılır. Bir aylık süre, mektubun alındığı tarihten
başlar.
(3) Mütemerrit pay sahibi, yeni pay
sahibinin ödemelerinden açık kalan tutar için şirkete karşı sorumludur.
(4) 501 inci madde hükmü saklıdır.
YEDİNCİ BÖLÜM
Menkul Kıymetler
BİRİNCİ AYIRIM
Pay senetleri
A) Ortak Hükümler
I - Türler
1. Şartlar
MADDE 484-
(1) Pay senetleri, hamiline veya nama yazılı olur.
(2) Bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar
için hamiline yazılı pay senetleri çıkarılamaz. Bu hükme aykırı olarak
çıkarılanlar geçersizdir. İyiniyet sahiplerinin tazminat hakları saklıdır.
2. Dönüştürme
MADDE 485-
(1) Esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, payın türü dönüştürme yolu ile
değiştirilebilir. Dönüştürme esas sözleşmenin değiştirilmesiyle yapılır.
Dönüştürmenin kanunen öngörüldüğü hâllerde yönetim kurulu gerekli kararı
alarak derhâl uygular ve bunun esas sözleşmeye yansıtılması girişimini
hemen başlatır.
(2) Nama yazılı pay senetlerinin hamiline
yazılı pay senetlerine dönüştürülebilmesi için payların bedellerinin
tamamen ödenmiş olması şarttır.
II - Pay senedi bastırılması
MADDE 486-
(1) Şirketin ve sermaye artırımının tescilinden önce çıkarılan paylar
geçersizdir; ancak, iştirak taahhüdünden doğan yükümlülükler
geçerliliklerini sürdürür.
(2) Paylar hamiline yazılı ise yönetim kurulu, pay
bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay
senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtır. Yönetim kurulunun hamiline
yazılı pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin kararı tescil ve ilan
edilir, ayrıca şirketin internet sitesine konulur. Pay senedi
bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabilir. İlmühaberlere kıyas yoluyla
nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Azlık istemde bulunursa nama yazılı pay
senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır.
(4) Tescilden önce pay senedi çıkaran kimse, bundan
doğan zararlardan sorumludur.
III - Pay senetlerinin şekli
MADDE 487-
(1) Pay senetlerinin; şirketin unvanını, sermaye tutarını, kuruluş
tarihini, bu tarihteki sermaye tutarını, çıkarılan pay senedinin tertibini,
bunun tescili tarihini, senedin türünü ve itibarî değerini, kaç payı
içerdiğini belirtmesi ve şirket adına imza etmeye yetkili olanlardan en az
ikisi tarafından imza edilmiş olması şarttır. Kapalı şirketlerde baskı
şeklinde imzanın delikli olması veya sahtekârlığı engelleyici diğer
güvenlik önlemlerinin uygulanması gerekir.
(2) Nama yazılı pay senetlerinin ayrıca;
sahiplerinin adı ve soyadını veya ticaret unvanını, yerleşim yerini,
pay senedi bedelinin ödenmiş olan miktarını da açıklaması gerekir. Bu
senetler şirketin pay defterine kaydolunur.
IV - Yıpranmış pay senetleri
MADDE 488-
(1) Bir pay senedi veya ilmühaber, tedavülü mümkün olmayacak
derecede yıpranmış veya bozulmuşsa ya da içeriği veya ayırt edici özellik
ve nitelikleri tereddüde yer bırakmayacak tarzda anlaşılamıyorsa, sahibi,
giderlerini peşin ödemek şartıyla, şirketten yeni bir senet veya ilmühaber
istemek hakkını haizdir.
B) Hamiline yazılı pay senetlerinin devri
MADDE 489-
(1) Hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler
hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade eder.
C) Nama yazılı payların ve pay senetlerinin
devrinde ilke
MADDE 490-
(1) Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı
paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler.
(2) Hukuki işlemle devir, ciro edilmiş nama
yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir.
D) Devrin sınırlandırılması
I - Kanuni sınırlama
MADDE 491-
(1) Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı
ile devrolunabilir; meğerki, devir, miras, mirasın paylaşımı, eşler
arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra yoluyla gerçekleşsin.
(2) Şirket, sadece, devralanın ödeme
yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe istenen teminat verilmemişse
onay vermeyi reddedebilir.
II - Esas sözleşmeyle sınırlama
1. İlkeler
MADDE 492-
(1) Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla
devredilebileceğini öngörebilir.
(2) Bu sınırlama intifa hakkı kurulurken de
geçerlidir.
(3) Şirket tasfiyeye girmişse
devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer.
2. Borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylar
a) Red sebepleri
MADDE 493-
(1) Şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek
veya devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek değeriyle, kendi veya
diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini
reddedebilir.
(2) Pay sahipleri çevresinin bileşimine
ilişkin esas sözleşme hükümleri, şirketin işletme konusu veya işletmenin
ekonomik bağımsızlığı yönünden onayın reddini haklı gösteriyorsa, önemli
sebep oluşturur.
(3) Bundan başka, devralan, payları kendi
adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse şirket, devrin pay
defterine kaydını reddedebilir.
(4) Paylar; miras, mirasın paylaşımı, eşler
arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap
edilmişlerse, şirket, payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek
değeri ile devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi reddedebilir.
(5) Devralan, paylarının gerçek değerinin
belirlenmesini, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinden isteyebilir; bu hâlde mahkeme şirketin karar tarihine en
yakın tarihteki değerini esas alır. Değerleme giderlerini şirket karşılar.
(6) Devralan, gerçek değeri öğrendiği
tarihten itibaren bir ay içinde bu fiyatı reddetmezse, şirketin devralma
önerisini kabul etmiş sayılır.
(7) Esas sözleşme devredilebilirlik
şartlarını ağırlaştıramaz.
b) Hükümleri
MADDE 494-
(1) Devir için gerekli olan onay verilmediği sürece, payların mülkiyeti
ve paylara bağlı tüm haklar devredende kalır.
(2) Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler
arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri
hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin
haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak
şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.
(3) Şirket, onaylamaya ilişkin istemi,
aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret
haksızsa, onay verilmiş sayılır.
3. Borsaya kote edilmiş nama yazılı paylar
a) Red sebepleri
MADDE 495-
(1) Şirket, borsada kote edilmiş nama yazılı payları iktisap eden bir
kimseyi, pay sahibi olarak tanımayı, ancak esas sözleşme, iktisap
edilebilecek nama yazılı paylar ile ilgili olarak iktisap edenin pay sahibi
olarak tanınacağı, sermayeyi esas alan ve yüzde ile ifade edilen bir
iktisap üst sınırı öngörmüş ve bu üst sınır aşılmışsa reddedebilir.
(2) Ayrıca istemde bulunmasına rağmen
devralan, payları kendi ad ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse,
şirket, payların pay defterine kaydını reddedebilir.
(3) Borsaya kote nama yazılı payların miras,
mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra
yoluyla iktisap edilmeleri hâllerinde, devralanın pay sahibi sıfatını
alması reddedilemez.
b) Bildirme yükümü
MADDE 496-
(1) Borsaya kote edilmiş nama yazılı payların borsada satılmaları
hâlinde, Merkezî Kayıt Kuruluşu, Sermaye Piyasası Kurulunun düzenlemelerine
uygun olarak devredenin kimliğini ve satılan payların sayısını şirkete
bildirir veya şirketin bu bilgilere teknik erişimini sağlar.
c) Hakların geçişi
MADDE 497-
(1) Borsaya kote nama yazılı paylar borsada iktisap edildikleri
takdirde, paylardan kaynaklanan haklar payların devri ile
birlikte devralana geçer. Borsaya kote nama yazılı payların, borsa dışında
iktisap edilmeleri hâlinde, söz konusu haklar, pay sahipliği sıfatının
şirket tarafından tanınması için, devralanın şirkete başvuruda bulunmasıyla
devralana geçer.
(2) Devralan, şirket tarafından tanınıncaya kadar,
paylardan doğan, genel kurula katılma ve oy hakkını ve oy hakkına bağlı
diğer hakları kullanamaz. Tüm diğer pay sahipliği haklarının, özellikle
rüçhan hakkının kullanılmasında, iktisap eden herhangi bir sınırlamaya tabi
değildir.
(3) Şirket tarafından henüz tanınmamış
bulunan devralanlar, hakların geçmesinden sonra, oy hakkından yoksun pay
sahibi olarak pay defterine yazılır. Söz konusu paylar genel kurulda temsil
edilemez.
(4) Red hukuka aykırı ise şirket, mahkeme
kararının kesinleşme tarihinden itibaren, oy hakkını ve buna bağlı hakları
tanır. Şirket, kendisine herhangi bir kusurun yükletilemeyeceğini ispat
edemediği takdirde, devralanın red nedeniyle uğradığı zararı gidermekle
yükümlüdür.
d) Red süresi
MADDE 498-
(1) Şirket, devralanın, pay sahibi olarak tanınması istemini, istemi
aldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde reddetmezse devralan, pay sahibi
olarak tanınmış sayılır.
III - Pay defteri
1. Kayıt
MADDE 499-
(1) Şirket, senede bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi
sahipleriyle, intifa hakkı sahiplerini, ad, soyad, unvan ve adresleriyle,
pay defterine kaydeder.
(2) Payın usulüne uygun olarak devredildiği
veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu ispat edilmediği sürece, devralan ve
intifa hakkı sahibi pay defterine yazılamaz.
(3) Şirket, kaydın yapıldığını pay senedine
işaret eder.
(4) Şirketle ilişkilerde, sadece pay defterinde
kayıtlı bulunan kimse pay sahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul
edilir.
(5) Merkezî Kayıt Kuruluşu tarafından kayden
takibi yapılan nama yazılı paylara ilişkin Sermaye Piyasası Kanunu
hükümleri ile ilgili diğer düzenlemeler saklıdır.
2. Kaydın silinmesi
MADDE 500-
(1) Şirket, iktisap edenin yanlış beyanı sonucu pay defterine yapılan
kaydı, ilgililerin görüşlerini alarak silebilir. Söz konusu kişilere,
silinmeye ilişkin yazılı bilgi derhâl verilir.
3. Bedellerinin tamamı ödenmemiş nama yazılı paylar
MADDE 501-
(1) Bedeli tamamen ödenmemiş bulunan nama yazılı bir payı iktisap eden
kimse, pay defterine kaydedilmekle şirkete karşı geri kalan pay bedelini
ödemekle yükümlü olur.
(2) Şirketin kurulması veya esas sermayenin
artırılması sırasında iştirak taahhüdünde bulunan kimse, payını başkasına
devrettiği takdirde, bedelin henüz ödenmemiş olan kısmı kendisinden
istenemez; meğerki, şirketin kuruluşu veya esas sermayenin artırılması
tarihinden itibaren iki yıl içinde şirket iflas etmiş ve payı iktisap eden
kimse paydan doğan haklardan yoksun bırakılmış olsun.
(3) Payını devreden kimse ikinci fıkra
hükmüne tabi değilse, iktisap edenin pay defterine kaydedilmesiyle
borçlarından kurtulmuş olur.
İKİNCİ AYIRIM
İntifa Senetleri
A) Çıkarılması
MADDE 502-
(1) Genel kurul, esas sözleşme uyarınca veya esas sözleşmeyi
değiştirerek, bedeli kanuna uygun olarak yok edilen payların sahipleri,
alacaklılar veya bunlara benzer bir sebeple şirketle ilgili olanlar lehine
intifa senetleri çıkarılmasına karar verebilir. Bu senetlere 348 inci madde
uygulanır.
(2) Kurucular için çıkarılanlar da dâhil
olmak üzere, intifa senetleri emre ve hamiline yazılı olabilir.
B) Hükümleri
MADDE 503-
(1) İntifa senedi sahiplerine pay sahipliği hakları verilemez; ancak,
bu kişilere, net kâra, tasfiye sonucunda kalan tutara katılma veya yeni
çıkarılacak payları alma hakları tanınabilir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Borçlanma Senetleriyle Alma ve Değiştirme Hakkını
İçeren Menkul Kıymetler
A) Genel kurul kararıyla
MADDE 504-
(1) Her çeşidi ile tahviller, finansman bonoları, varlığa dayalı
senetler, iskonto esası üzerine düzenlenenler de dâhil, diğer borçlanma
senetleri, alma ve değiştirme hakkını haiz senetler ile her
çeşit menkul kıymetler, aksi kanunlarda öngörülmedikçe, ancak
genel kurul kararı ile çıkarılabilirler. Genel kurul bu kararı, kanunlarda
farklı bir düzenleme yoksa, 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları
hükümlerine göre verir. Esas sözleşme farklı bir nisap öngörebilir. Genel
kurul kararının çıkarılacak menkul kıymete ilişkin, gerekli bütün hüküm ve
şartları içermesi gerekir. Genel kurul kararını yönetim kurulu yerine
getirir. Bu hükme tabi menkul kıymetler hamiline veya emre yazılı ve
itibarî değerli olabilir. İtibarî değer genel kurul ve yetkilendirilmiş
olması hâlinde yönetim kurulunca belirlenir. Borçlanma senetlerinin
bedellerinin nakit olması ve teslimi anında tamamen ödenmesi şarttır.
B) Yönetim kurulu kararıyla
MADDE 505-
(1) Aksi kanunda öngörülmemişse, genel kurul herhangi bir menkul
kıymetin çıkarılmasını ve hükümleriyle şartlarını
saptamak ve bununla ilgili işlem denetçisi seçmek yetkisini, en
çok onbeş ay için yönetim kuruluna bırakabilir. 421 inci maddenin üçüncü ve
dördüncü fıkra hükümleri yetkilendirme kararına da uygulanır.
C) Sınır
MADDE 506-
(1) 504 ve 505 inci madde hükümlerine bağlı borçlanma senetlerinin
toplam tutarı, sermaye ile bilançoda yer alan yedek akçelerin toplamını
aşamaz; kanunların bilançoya konulmasına izin verdiği yeniden değerleme
fonları da toplama katılır. Kanunlardaki istisnalar saklıdır.
(2) Sermaye Piyasası Kanunu ile ilgili mevzuat
hükümleri saklıdır.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Kâr, Kazanç ve Tasfiye Payı
A) Kâr ve tasfiye payı hakkı
I - Genel olarak
MADDE 507-
(1) Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay
sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış net dönem kârına, payı oranında
katılma hakkını haizdir. Şirketin sona ermesi hâlinde her pay sahibi, esas
sözleşmede sona eren şirketin mal varlığının kullanılmasına ilişkin, başka
bir hüküm bulunmadığı takdirde, tasfiye sonucunda kalan tutara payı
oranında katılır.
(2) Esas sözleşmede payların bazı türlerine
tanınan imtiyaz haklarıyla özel menfaatler saklıdır.
(3) Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat
hükümleri saklıdır.
II - Hesaplama biçimi
MADDE 508-
(1) Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kâr ve tasfiye payı pay
sahibinin sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak
hesap edilir.
(2) Yıllık kâr, yıllık bilançoya göre belirlenir.
B) Kâr payı, hazırlık dönemi faizi ve kazanç payı
I - Kâr payı
MADDE 509-
(1) Sermaye için faiz ödenemez.
(2) Kâr payı ancak net dönem kârından ve
serbest yedek akçelerden dağıtılabilir.
(3) Kâr payı avansı, Sermaye Piyasası
Kanununa tabi olmayan şirketlerde, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bir
tebliği ile düzenlenir.
II - Hazırlık dönemi faizi
MADDE 510-
(1) İşletmenin tam bir şekilde faaliyete başlamasına kadar geçecek
hazırlık dönemi için pay sahiplerine, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun
olmak koşuluyla, özellikli varlık niteliğindeki yatırımların maliyetine
yüklenmek üzere, belirli bir faiz ödenmesi esas sözleşmede öngörülebilir ve
bu dönemle sınırlı olmak üzere, faiz ödemelerinin en geç ne zamana kadar
süreceği belirtilir.
(2) İşletme yeni paylar çıkarılarak
genişletilecek olursa, sermayenin artırılmasına dair olan kararda, yeni pay
sahiplerine, özellikli varlık niteliğindeki yatırımların maliyetine
yüklenmek üzere, belirli bir süreyle en geç yeni yatırımın işletmeye
alındığı güne kadar faiz ödenmesi kabul olunabilir.
III - Kazanç payları
MADDE 511-
(1) Yönetim kurulu üyelerine kazanç payları, sadece net kârdan ve ancak
kanuni yedek akçe için belirli ayrım yapıldıktan ve pay sahiplerine ödenmiş
sermayenin yüzde beşi oranında veya esas sözleşmede öngörülen daha yüksek
bir oranda kâr payı dağıtıldıktan sonra verilebilir.
C) Geri alma hakkı
I - Kötüniyet hâlinde
MADDE 512-
(1) Haksız yere ve kötüniyetle kâr payı veya hazırlık dönemi faizi alan
pay sahipleri, bunları geri vermekle yükümlüdür. Yönetim kurulu üyelerinin
kazanç payları hakkında da aynı hüküm uygulanır.
(2) Geri alma hakkı, paranın alındığı
tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
II - Şirketin iflası hâlinde
MADDE 513-
(1) Şirketin iflası hâlinde, yönetim kurulu üyeleri şirket
alacaklılarına karşı, iflasın açılmasından önceki son üç yıl içinde kazanç
payı veya başka bir ad altında hizmetlerine karşılık olarak aldıkları ve
fakat uygun ücreti aşan ve bilanço uygun bir ücret miktarına göre tedbirli
bir tarzda düzenlenmiş olsaydı ödenmemesi gereken paraları geri
vermekle yükümlüdürler.
(2) Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümler
gereğince alınması mümkün olmayan paraların geri verilmesi yükümlülüğü
yoktur.
(3) Mahkeme, hâlin bütün gereklerini göz önünde
bulundurarak takdir hakkını kullanır.
DOKUZUNCU BÖLÜM
Şirketin Finansal Tabloları, Yedek Akçeler
A) Anonim şirketlerin finansal tabloları ve yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporu
I - Hazırlama yükümü
MADDE 514-
(1) Yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait, Türkiye Muhasebe
Standartlarında öngörülmüş bulunan finansal tablolarını, eklerini ve
yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap
döneminin ilk üç ayı içinde hazırlar ve genel kurula sunar.
II - Dürüst resim ilkesi
MADDE 515-
(1) Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe
Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve
yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam,
anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine
uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve
aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır.
III - Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu
MADDE 516-
(1) Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, şirketin, o yıla ait
faaliyetlerinin akışı ile her yönüyle finansal durumunu, doğru, eksiksiz,
dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtır. Bu raporda
finansal durum, finansal tablolara göre değerlendirilir. Raporda ayrıca,
şirketin gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere de açıkça işaret
olunur. Bu konulara ilişkin yönetim kurulunun değerlendirmesi de raporda
yer alır.
(2) Yönetim kurulunun faaliyet raporu ayrıca
aşağıdaki hususları da içermelidir:
a) Faaliyet yılının sona ermesinden sonra şirkette
meydana gelen ve özel önem taşıyan olaylar.
b) Şirketin araştırma ve geliştirme çalışmaları.
c) Yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey
yöneticilere ödenen ücret, prim, ikramiye gibi mali menfaatler, ödenekler,
yolculuk, konaklama ve temsil giderleri, ayni ve nakdî imkânlar, sigortalar
ve benzeri teminatlar.
(3) Hem anonim şirketler hem de şirketler topluluğu
bakımından, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun zorunlu asgari
içeriği, ayrıntılı olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından bir
yönetmelikle düzenlenir.
B) Şirketler topluluğunun finansal tabloları ve
yıllık faaliyet raporu
I - Uygulanacak muhasebe standartları
MADDE 517-
(1) Konsolide finansal tabloları hazırlamakla yükümlü işletmeler ile
konsolidasyon kapsamına giren işletmelerin belirlenmesinde ve ilgili diğer
konularda Türkiye Muhasebe Standartları geçerlidir.
(2) Konsolide finansal tablolar 515 inci maddede
öngörülen esas ve ilkelere göre çıkarılır.
II – Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu
MADDE 518-
(1) Topluluğa ilişkin yıllık faaliyet raporu ana şirketin
yönetim kurulu tarafından 516 ncı maddeye göre düzenlenir.
C) Yedek akçeler
I - Kanuni yedek akçe
1. Genel kanuni yedek akçe
MADDE 519-
(1) Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine
ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır.
(2) Birinci fıkradaki sınıra ulaşıldıktan sonra da;
a) Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan
primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler
için kullanılmamış bulunan kısmı,
b) Iskat sebebiyle iptal edilen pay senetlerinin
bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine verilecek yeni
senetlerin çıkarılma giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı,
c) Pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı
ödendikten sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın
yüzde onu,
genel kanuni yedek akçeye eklenir.
(3) Genel kanuni yedek akçe sermayenin veya
çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların
kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye
veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli
önlemler alınması için kullanılabilir.
(4) İkinci fıkranın (c) bendi ve üçüncü fıkra
hükümleri, başlıca amacı başka işletmelere katılmaktan ibaret olan holding
şirketler hakkında uygulanmaz.
(5) Özel kanunlara tabi olan anonim şirketlerin
yedek akçelerine ilişkin hükümler saklıdır.
2. Şirketin iktisap ettiği kendi pay senetleri için
ayrılan yedek akçe ve yeniden değerleme fonları
MADDE 520-
(1) Şirket, iktisap ettiği kendi payları için iktisap
değerlerini karşılayan tutarda yedek akçe ayırır. Bu yedek akçeler, anılan
paylar devredildikleri veya yok edildikleri takdirde iktisap değerlerini
karşılayan tutarda çözülebilirler.
(2) Yeniden değerleme fonu ile ilgili mevzuat uyarınca
pasifte yer alan diğer fonlar, sermayeye dönüştürüldükleri ve yeniden
değerlendirilen aktifler amorti edildikleri veya devredildikleri takdirde
çözülebilirler.
II - Şirketin isteği ile ayırdığı yedek akçe
1. Genel olarak
MADDE 521-
(1) Yedek akçeye yıllık kârın yüzde beşinden fazla bir tutarın
ayrılacağı ve yedek akçenin ödenmiş sermayenin yüzde yirmisini aşabileceği
hakkında esas sözleşmeye hüküm konabilir. Esas sözleşme ile başka yedek
akçe ayrılması da öngörülebilir ve bunların özgülenme amacıyla harcanma
yolları ve şartları belirlenebilir.
2. Çalışanlar ve işçiler lehine yardım akçesi
MADDE 522-
(1) Esas sözleşmede şirketin yöneticileri, çalışanları ve
işçileri için yardım kuruluşları kurulması veya bunların sürdürülebilmesi
amacıyla veya bu amacı taşıyan kamu tüzel kişilerine verilmek üzere yedek
akçe ayrılabilir.
(2) Yardım amacına özgülenen yedek akçelerin ve
diğer malların şirketten ayrılması suretiyle bir vakıf veya kooperatif
kurulması zorunludur. Vakıf senedinde, vakıf malvarlığının şirkete karşı
bir alacaktan ibaret olacağı da öngörülebilir.
(3) Şirketin bu amaca özgülediği yedek akçeden
başka, yöneticilerden, çalışanlardan ve işçilerden aidat alınmışsa, iş
ilişkisinin sonunda, vakıf senedine göre yapılan ayrımdan yararlanamadıkları
takdirde çalışanlara ve işçilere hiç değilse ödedikleri tutarlar ödeme
tarihinden itibaren kanuni faiziyle birlikte geri verilir.
III - Kâr payı ile yedek akçeler arasında ilgi
MADDE 523-
(1) Kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek
akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez.
(2) Genel kurul;
a) Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için
gerekliyse,
b) Bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate
alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı
dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa,
Kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka
yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir.
(3) Esas sözleşmede hüküm bulunmasa bile, genel
kurul, şirketin işçileri için yardım sandıkları ve diğer yardım örgütleri
kurulması veya bunların sürdürülebilmesi amacıyla veya diğer yardım ve
hayır amaçlarına hizmet etmek üzere, bilanço kârından yedek akçe
ayırabilir.
D) Çeşitli hükümler
I - İlan
MADDE 524-
(1) Anonim şirketin ve topluluğun finansal tablolarını düzenlemekle
yükümlü ana şirketin yönetim kurulu, bilanço gününden itibaren altı ay
içinde; finansal tabloları, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, kâr
dağıtımına ilişkin genel kurul kararını, denetçinin 403 üncü madde uyarınca
verdiği görüşü ve genel kurulun buna ilişkin kararını, Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesinde ilan ettirir ve şirketin internet sitesine koyar.
Bu belgelerin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına verilmesine ilişkin hükümler
saklıdır.
II - Yabancı şirketlerin Türkiye şubeleri
MADDE 525-
(1) Merkezleri Türkiye dışında bulunan şirketlerin Türkiye
şubelerinin müdürleri, şubeye özgü finansal tablolarının ayrıntılı
şekliyle, şubesi oldukları şirketin ve varsa bu şirketin dâhil bulunduğu
topluluğun, yılsonu tablolarının özetlerini ve yıllık raporlarını merkezin
tabi olduğu hukuka göre gerekli olan onaylanmalarından itibaren altı ay
içinde 524 üncü madde hükmü uyarınca Türkiye’de yayımlarlar.
III - Özet finansal tabloları
MADDE 526-
(1) Küçük ölçekteki şirketler ile merkezleri yurt dışında bulunan
şirketlerin Türkiye’deki şubelerinin yayımlayacakları özet finansal
tablolarının içeriği Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından
belirlenir.
IV - Sır saklama yükümü
MADDE 527-
(1) 404 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, görevi
dolayısıyla incelemesine sunulan defter ve belgeleri inceleyenlerin, elde
ettikleri veya verilen bilgilerden öğrendikleri iş ve işletme sırlarını
açıklamaları yasaktır. Aksi hâlde şirketin maddi ve manevi zararını tazmin
ederler.
(2) Ceza mevzuatının, suç ihbarına ilişkin
hükümleri saklıdır.
E) Özel hükümler
MADDE 528-
(1) Bankalar ile diğer kredi kurumlarının, finansal kiralama ve
faktöring gibi finansal şirketlerin, sigorta ve reasürans şirketlerinin,
Sermaye Piyasası Kanunu kapsamındaki tüm kurumların ve kooperatiflerin
finansal tabloları ile konsolide finansal tablolarına ilişkin özel hükümler
saklıdır.
(2) Özel kanunlarda ve Türkiye Muhasebe
Standartları Kurulunca onaylanmış bulunan finansal tablolara ilişkin idari
düzenlemelerde öngörülmemiş bulunan hususlarda bu Kanun hükümleri ile bu
Kanunda gönderme yapılan Türkiye Muhasebe Standartları uygulanır.
ONUNCU BÖLÜM
Sona Erme ve Tasfiye
A) Sona erme
I - Sona erme sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 529-
(1) Anonim şirket;
a) Sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam
etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen
sürenin sona ermesiyle,
b) İşletme konusunun gerçekleşmesiyle veya
gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle,
c) Esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona
erme sebebinin gerçekleşmesiyle,
d) 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına
uygun olarak alınan genel kurul kararıyla,
e) İflasına karar verilmesiyle,
f) Kanunlarda öngörülen diğer hâllerde,
sona erer.
2. Özel hâller
a) Organların eksikliği
MADDE 530-
(1) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan
organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay
sahipleri, şirket alacaklıları veya Sanayi ve Ticaret Bakanlığının istemi
üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi,
yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle
getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse,
mahkeme şirketin feshine karar verir.
(2) Dava açıldığında mahkeme, taraflardan
birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
b) Haklı sebeplerle fesih
MADDE 531-
(1) Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve
halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri,
şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin
feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay
sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek
değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya
duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilan
MADDE 532-
(1) Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten
ileri gelmişse, yönetim kurulunca ticaret siciline tescil ve ilan
ettirilir.
2. Sonuçlar
MADDE 533-
(1) Sona eren şirket tasfiye hâline girer; Kanundaki istisnalar
saklıdır.
(2) Tasfiye hâlindeki şirket, pay
sahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel
kişiliğini korur ve ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş
olarak kullanır. Bu hâlde organlarının yetkileri tasfiye amacıyla
sınırlıdır.
III - İflas hâlinde tasfiye
MADDE 534-
(1) İflas hâlinde tasfiye, iflas idaresi tarafından İcra ve İflas
Kanunu hükümlerine göre yapılır. Şirket organları temsil yetkilerini, ancak
şirketin iflas idaresi tarafından temsil edilmediği hususlar için korurlar.
IV - Şirket organlarının durumu
MADDE 535-
(1) Şirket tasfiye hâline girince, organların görev ve yetkileri,
tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği
tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir.
(2) Tasfiye işlerinin gereklerinden olan
hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfiye memurları
tarafından toplantıya çağrılır.
B) Tasfiye
I - Tasfiye memurları
1. Atama
MADDE 536-
(1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye
memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır.
Tasfiye memurları pay sahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir.
Tasfiye ile görevlendirilenler esas sözleşmede veya atama kararında aksi
öngörülmemişse olağan ücrete hak kazanırlar.
(2) Yönetim kurulu, tasfiye memurlarını
ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye işlerinin yönetim
kurulunca yapılması hâlinde de bu hüküm uygulanır.
(3) Şirketin feshine mahkemenin karar
verdiği hâllerde tasfiye memuru mahkemece atanır.
(4) Temsile yetkili tasfiye memurlarından en
az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması
şarttır.
2. Görevden alma
MADDE 537-
(1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye
memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul
tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir.
(2) Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve
haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden
alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye
memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.
(3) Şirketi temsile yetkili tasfiye
memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı değilse ve hiçbirinin Türkiye’de
yerleşim yeri bulunmuyorsa, mahkeme pay sahiplerinden veya alacaklılardan
birinin veya Sanayi ve Ticaret Bakanlığının istemiyle, söz konusu şarta
uygun birini tasfiye memuru olarak atar.
3. Aktifleri satma yetkisi
MADDE 538-
(1) Genel kurul aksini kararlaştırmamışsa, tasfiye memurları
şirketin aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler.
(2) Önemli miktarda aktiflerin toptan
satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir. Bu karar hakkında 421
inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları uygulanır.
4. Yetkilerin sınırlandırılması ve genişletilmesi
MADDE 539-
(1) Tasfiye memurlarına Kanunla tanınmış yetkiler devredilemez;
ancak, belirli uygulama işlemlerinin yapılabilmesi için, tasfiye
memurlarından biri diğerine veya üçüncü bir kişiye temsil yetkisi
verebilir.
(2) Tasfiye memurlarının üçüncü kişilerle
tasfiye amacı dışında yaptığı işlemler şirketi bağlar; meğerki, üçüncü
kişinin işlemin tasfiye amacının dışında olduğunu bildiği veya hâlin
gereğinden bilmemesinin mümkün olamayacağı ispat edilsin. Tasfiyenin sadece
tescil ve ilan edilmesi, bu hususun ispatı için yeterli delil değildir.
(3) Tasfiye memurları birden fazla ise, aksi
genel kurul kararında veya esas sözleşmede öngörülmemişse, şirketin
bağlanabilmesi için imzaya yetkili iki
tasfiye memurunun şirket unvanı altında imza atması gereklidir.
Tasfiye hâlindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış
ilişkide tasfiye memurları temsil eder.
(4) Tasfiye memurunun görevini yerine
getirdiği sırada işlediği haksız fiilden şirket de sorumludur.
II - Tasfiye işleri
1. İlk envanter ve bilanço
MADDE 540-
(1) Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin
başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket mallarına değer
biçmek için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile
finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel
kurulun onayına sunarlar.
(2) Envanter ve bilançonun onaylanmasından
sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile
belgelerine ve defterlerine el koyarlar.
2. Alacaklıların çağrılması ve korunması
MADDE 541-
(1) Alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden
anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer
alacaklılar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin internet
sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta
arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda
bilgilendirilirler ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye
çağrılırlar.
(2) Alacaklı oldukları bilinenler,
bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının tutarı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca belirlenecek bir bankaya depo edilir.
(3) Şirketin, henüz muaccel olmayan veya
hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere
depo edilir; meğerki, bu gibi borçlar yeterli bir şekilde teminat altına
alınmış veya şirket varlığının pay sahipleri arasında paylaşımı bu
borçların ödenmesi şartına bağlanmış olsun.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı hükümlere
aykırı hareket eden tasfiye memurları haksız olarak ödedikleri paralardan
dolayı 553 üncü madde uyarınca sorumludur.
3. Diğer tasfiye işleri
MADDE 542-
(1) Tasfiye memurları;
a) Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak,
gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek,
aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan
ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket
varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler.
b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem
yapamazlar.
c) Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu
takdirde durumu derhâl şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesine bildirirler; mahkeme iflasın açılmasına karar verir.
d) Tasfiyenin uzun sürmesi hâlinde, her yıl sonu
için tasfiyeye ilişkin finansal tabloları ve tasfiye sonunda da kesin
bilançoyu düzenleyerek genel kurula sunarlar.
e) Şirketin bütün mal ve haklarının korunması için
düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri alır ve
tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede bitirirler.
f) Tasfiye işlemlerinin düzenli yürütülmesi ve
güvenliği için gereken defterleri tutarlar.
g) Tasfiye sırasında elde edilen paralardan
şirketin süregelen harcamaları için gerekli olan para dışında kalan
paraları, bir bankaya şirket adına yatırırlar.
h) Vadesi gelmemiş borçları, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto
ederek derhâl öderler. Alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadır. Kanun
gereği iskonto edilmesi mümkün olmayan alacaklar bu hükümden müstesnadır.
i) Pay sahiplerine tasfiye işlerinin durumu
hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bu konuda imzalı belge verirler.
4. Tasfiye sonucu dağıtma
MADDE 543-
(1) Tasfiye hâlinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay
bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi
kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve
imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı
hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır.
(2) Alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı
tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kalan varlık dağıtılamaz. Şu kadar
ki, hâl ve duruma göre alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı
takdirde mahkeme bir yıl geçmeden de dağıtmaya izin verebilir.
(3) Esas sözleşme ve genel kurul kararında
aksine hüküm bulunmadıkça, dağıtma para olarak yapılır.
5. Defterlerin saklanması
MADDE 544-
(1) Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da
dâhil, belgeler 82 nci madde uyarınca saklanır.
III - Şirket unvanının sicilden silinmesi
MADDE 545-
(1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının
sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden
istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir.
IV - Uygulanacak diğer hükümler
MADDE 546-
(1) Pay sahipleri ile tasfiye memuru veya memurları arasındaki
uyuşmazlıkların çözümü basit yargılama usulüne tabidir. Mahkeme, gerekli
görürse tasfiye memurlarıyla ilgili pay sahiplerini dinleyerek, kararını
otuz gün içinde verir.
(2) Tasfiye memurlarının sorumluluğu
hakkında 553 üncü madde hükmü uygulanır.
(3) Tasfiyeye ilişkin genel kurul kararları
418 inci madde uyarınca alınır.
C) Ek tasfiye
MADDE 547-
(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin
yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları,
yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek
işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini
isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat
getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu
işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya
birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.
D) Tasfiyeden dönülmesi
MADDE 548-
(1) Şirket sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona
ermiş ise, pay sahipleri arasında şirket malvarlığının dağıtımına
başlanılmış olmadıkça, genel kurul şirketin devam etmesini
kararlaştırabilir. Devam kararının sermayenin en az yüzde altmışının oyu
ile alınması gerekir. Esas sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve başkaca
önlemler öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararını
tasfiye memuru tescil ve ilan ettirir.
(2) Şirket, iflasın açılmasıyla sona ermiş
olmasına rağmen iflas kaldırılmışsa veya iflas, konkordatonun
uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam eder.
(3) Tasfiye memuru iflasın kaldırıldığına
ilişkin kararı ticaret siciline tescil ettirir. Tescil istemine, pay
bedellerinin ve tasfiye paylarının pay sahipleri arasında dağıtılmasına
başlanmadığına ilişkin belge de eklenir.
ONBİRİNCİ BÖLÜM
Hukuki Sorumluluk
A) Sorumluluk hâlleri
I - Belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması
MADDE 549-
(1) Şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması
ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi
işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve
garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin
saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan,
belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı
hâlinde bunlara katılanlar sorumludur.
II - Sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme
yetersizliğinin bilinmesi
MADDE 550-
(1) Sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun
veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya
ödenmiş gibi gösterenler ile kusurlu olmaları şartıyla, şirket yetkilileri,
bu payları üstlenmiş kabul edilirler ve payların karşılıkları ile zararı
faiziyle birlikte müteselsilen öderler.
(2) Sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin
bulunmadığını bilen ve buna onay verenler, söz konusu borcun ödenmemesinden
doğan zarardan sorumludurlar.
III - Değer biçilmesinde yolsuzluk
MADDE 551-
(1) Ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların
değerlemesinde emsaline oranla yüksek fiyat
biçenler, işletme ve aynın
niteliğini veya durumunu farklı gösterenler ya da başka
bir şekilde yolsuzluk yapanlar, bundan doğan zarardan sorumludur.
IV - Halktan para toplamak
MADDE 552-
(1) Bir anonim veya başka bir şirket kurmak, şirketin
sermayesini artırmak amacıyla veya vaadiyle halktan para toplanabilmesi
için Sermaye Piyasası Kurulundan izin alınır. Bu iznin esas ve usulleri
Sermaye Piyasası Kurulu tarafından düzenlenir. Sermaye Piyasası Kurulu,
izinsiz para toplanması girişiminin ve başlanmışsa para toplanmasının
tedbiren, hemen durdurulmasını, toplanan paraların koruma altına
alınmasını, gerekli diğer önlemlerin uygulanmasını, gereğinde kayyım
atanmasını, Ankara Asliye Ticaret mahkemesinden de isteyebilir. Sermaye
Piyasası Kurulunun istemi için teminat istenemez. Bu hükme aykırı olarak
para toplayanlar ve fiilden haberli olan kurumlar ile ilgili şirketin
yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve girişimcileri toplanan
paranın derhâl Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenen bir mevduat veya
katılım bankasına yatırılmasından müteselsilen sorumludurlar. Alınan tedbir
veya hacizden itibaren altı ay içinde aynı mahkemede dava açılır.
(2) İznin varlığı hâlinde, toplanan
tutarlar, izin tarihinden itibaren altı ay içinde öngörülen amaca uygun
olarak kullanılmadığı veya ciddi bir şekilde kullanılmaya başlanılmadığı
takdirde birinci fıkra hükmü uygulanır. Mahkeme süreyi uzatabilir.
(3) Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri
saklıdır.
V - Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin,
yöneticilerin ve tasfiye
memurlarının sorumluluğu
MADDE 553-
(1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye
memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal
ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça, hem şirkete
hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan
sorumludurlar.
(2) Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir
görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya
kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede
özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve
kararlarından sorumlu olmazlar.
(3) Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna
veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu
tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe
gösterilerek geçersiz kılınamaz.
VI - Denetçinin ve işlem denetçilerinin sorumluluğu
MADDE 554-
(1) Şirketin ve şirketler topluluğunun yılsonu ve konsolide finansal
tablolarını, raporlarını, hesaplarını denetleyen denetçi; şirketin
kuruluşunu, sermaye artırımını, azaltılmasını, birleşmeyi, bölünmeyi, tür
değiştirmeyi, menkul kıymet ihracını veya herhangi bir diğer şirket işlem
ve kararını denetleyen işlem denetçisi ve özel denetçiler; kanuni
görevlerinin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri takdirde, hem
şirkete hem de pay sahipleri ile şirket alacaklılarına karşı verdikleri
zarar dolayısıyla sorumludur. Kusuru iddia eden ispatlar.
B) Şirketin zararı
I - Genel olarak
MADDE 555-
(1) Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay
sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini
isteyebilirler.
(2) Pay sahibinin açtığı davayı hukuki ve
maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle
avukatlık ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı
pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır.
II - İflas hâlinde
MADDE 556-
(1) Zarara uğrayan şirketin iflası hâlinde, tazminatın şirkete
ödenmesini isteme hakkını şirket alacaklıları da haizdir. Ancak, pay
sahiplerinin ve şirket alacaklılarının istemleri önce iflas idaresince
ileri sürülür.
(2) İflas idaresi birinci fıkrada öngörülen
davayı açmadığı takdirde, her pay sahibi veya şirket alacaklısı mezkûr
davayı ikame edebilir. Elde edilen hasıla, İcra ve İflas Kanunu hükümlerine
göre, önce dava açan alacaklıların alacaklarının ödenmesine tahsis olunur;
bakiye, sermaye payları oranında davacı pay sahiplerine ödenir; artan iflas
masasına verilir.
(3) Şirketin istemlerini |