Anayasa
Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı :
2005/83 Karar Sayısı :
2008/110 Karar Günü :
29.5.2008 İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Konya 1. İdare Mahkemesi İTİRAZIN KONUSU: 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu’nun 104. maddesinin “39
uncu maddenin yetersizlik ve disiplin sebepleri hariç olmak üzere (e) … fıkralariyle …
gösterilenler, kurumlarda emeklilik hakkı tanınan vazifelerde
çalıştırılamazlar” bölümünün, Anayasa’nın 2.,
10., 70., 154., 155., 156. ve 157. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir. I - OLAY Subay iken ticaret yapmak suçundan
Askeri Ceza Kanununa Müzeyyel Kanun’un 1/A maddesi
gereğince mahkum olup, Türk Silahlı Kuvvetlerinden
ihraç edilmesine karar verildikten sonra 5434 sayılı Yasa’nın 104. maddesi
gereğince görevine son verilme işlemine karşı açılan davada Anayasa’ya
aykırılık savını ciddi bulan Mahkeme, itiraz konusu kuralın iptali için
başvurmuştur. II - İTİRAZIN GEREKÇESİ Başvuru kararının gerekçe bölümü
şöyledir: “1-) ANAYASANIN 2. MADDESİ YÖNÜNDEN: Anayasanın 2.
maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet
anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı,
başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir
hukuk Devletidir” hükmüne yer verilmektedir. Hukuk Devleti, İnsan Haklarına
saygılı ve bu hakları koruyucu, adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam
ettirmekle kendisini yükümlü sayan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine
bağlı olan devlettir. Hukuk devleti ilkesi gereği, devletin tüm organlarının
(yasama organı da dahil), hukuk kuralları ile
öncelikle kendisini bağlı sayan bir devlettir. Bu bağlamda yasa koyucunun
yasal düzenlemeler yaparkenki takdiri sınırsız ve keyfi olmayıp, hukuk
devleti ilkeleriyle sınırlıdır. Bu duruma
göre yasa koyucunun, hizmet gereklerini göz önüne alarak askeri personelle
ilgili olarak diğer memurlardan daha sıkı-katı kurallar koyabileceği ancak bu
aykırılığın sadece askeri hizmeti ilgilendiren durumlarla sınırlı olması
gerektiği kuşkusuzdur. Oysa dava konusu ihtilafta, ticaret yasağı yapan
davacının silahlı kuvvetlerden ihracı bu bağlamda değerlendirilse de anılan
kurumdan ihraç edildikten sonraki özel veya mesleki hayatının yine sıkı-katı
bir şekilde diğer kamu görevlilerinden farklı engelleyici tarzda düzenlenmesi
hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Çünkü davacı askeri personel için
gerekli kurallara uygun davranmamanın bedelini aldığı yargısal ceza (hapis)
ve ihraç kararıyla zaten fazlasıyla ödemiştir. Artık bu aşamadan sonra her
Türk vatandaşı gibi kamu görevine girmek, mesleğini icra etmek istemektedir.
Tam bu aşamada diğer kamu görevlileri için konulmayan bir şartın davacı önüne
konulması kamu yararı-hizmet gerekleri ve de hukuk devleti ilkesi ile
bağdaşmaz. Bu sebeple 5434 sayılı Yasanın 104. maddesinin yukarıda anılan kısmının
Anayasanın 2. maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir. 2-)
ANAYASANIN 10. MADDESİ YÖNÜNDEN: Anayasanın 10. maddesinde “Herkes dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye,
aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet Organları ve idare
makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak
hareket etmek zorundadırlar” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre yasa koyucu
düzenleme yaparken, hizmet gerekleri, görevin özelliği için zorunlu olanlar
dışında farklı koşullar getiremez. Nitekim dava konusu ihtilafta, davacı,
askerlikten ihraç edilerek, askerlik hizmetinin gereklerine uymamanın
bedelini ödemiştir. Bu aşamadan sonra, askerlik hizmeti dışındaki tüm kamusal
hak ve sorumluluklar yönünden diğer vatandaşlar ve kamu görevlilerinden farkı
yoktur. Nitekim daha önce görevden ayrılıp yeniden bir kamu görevine girmek
isteyen, bir memurdan ne isteniyorsa davacıdan da aynı şeylerin istenmesi
veya aynı engellerin geçerli olması gerekir. Çünkü yeni talep edilen kamu
görevinin askerlikle ilgisi olmadığından davacının askerlikten ihracı tek
başına bu göreve girmesine engel olmamalıdır. Aksi takdirde Anayasanın 10.
maddesine aykırı davranılmış olacağı düşünülmektedir. 3-)
ANAYASANIN 70. MADDESİ YÖNÜNDEN: Anayasanın 70. maddesinde “Her Türk kamu
hizmetlerine girmek hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği
niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” hükmü düzenlenmektedir. Buna
göre, yukarıda da bahsedildiği üzere, kamu hizmetine alınırken, hizmet
gereklerine göre farklı koşullar getirilebileceği kuşkusuz olmakla birlikte
aynı hizmet gurubu için talep edenlere göre farklılık getirilemez. Anayasa
hükmünün 1. fıkrasında da belirtildiği üzere kamu hizmetine girme Anayasal
bir haktır. Dolayısıyla bu hakkın kullanılması, hizmet gerekleri dışında
hiçbir kıstasa göre sınırlandırılamaz. Nitekim davacının askerlik ve askeri
hizmet koşullarıyla artık ilgisi kalmamıştır. Cezasıyla, bedeliyle askeri
personel olma konumunu kapatmıştır. Bu aşamadan sonra bir uzman doktor olarak
bir kamu hastanesinde hizmetle mesleğini icra etmek istemektedir. Bu konu
davacı yönünden Anayasanın verdiği “kamu hizmetine girme hakkının”
kullanılmasından ibarettir. Yapmak istediği hizmet, askerlik dışında sivil
hayata dönük doktorluk hizmeti olup, bu hizmetin gerektirdiği tüm koşuların
davacıda mevcut olduğu da taraflar arasında ihtilafsızdır. Sadece davacının
askerlikten ihraç edilmiş olması bu hizmete engel sayılmıştır. Bu sebeple Anayasa hükmü hilafına davacı
hakkında “görevin gerektirdiği niteliklerden başka” sebeplerle ayrım
yapılmıştır. Bu sebeple, işlem dayanağı olan yasa maddesinin Anayasanın 70.
maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir. 4-)
ANAYASANIN 154-155-156 ve 157. MADDELERİ YÖNÜNDEN: Anayasanın 154-155-156 ve
157. maddelerinde yüksek mahkemeler düzenlenerek, Türk Yargı sisteminin genel
şekli belirlenmiştir. Buna göre Türk Yargı sistemi, Adli Yargı, İdari
Yargı, Askeri Yargı şeklinde 3 ana kola ayrılmış olup, ihtilaflar da
niteliklerine göre bu yargı kollarına yönlendirilmiştir. Anayasanın yaptığı
ayrım tamamiyle işin niteliğine göre teknik bir
ayrım olup hiyerarşik bir sınıflandırma yapılmamıştır. Bu sebeple daha alt
düzenlemelerde, bu yargı kollarından birisinin diğerlerine üstün veya önceliğini
ifade eden kurallara yer verilemez. Dolayısıyla anılan yargı yerlerince verilen
kararların hak kısıtlama yönünden doğurduğu neticede aynı olmak zorundadır.
Örneğin kamu hizmetine girmede kriterler
belirlenirken, bir ceza yargısı kararı söz konusu ise, sivil veya askeri ceza
yargısı tarafından verilen kararlar arasında etki farkı olmamalıdır. Yine tek
ayrım işin niteliğinden kaynaklanabilir. Örneğin askeri hizmete girmek
isteniliyorsa elbette “önceden var olan askeri suçlar ve de askeri mahkeme
kararları burada elbette farklı değerlendirilebilir. Ancak talep edilen
hizmet genel ve sivil hata tıp mesleğiyle ilgili bir hizmet ise burada aranan
koşullar arasına askeri yargı kararlarına öncelik ve ağırlık veren bir koşul
konulamaz. Aksi takdirde
yukarıda anılan Anayasa
hükümleriyle ortaya konulan
Türk Yargı Sistematiğine
aykırı hareket edilmiş olur. SONUÇ: Davacının görevine son verilmesi işleminin 5434 sayılı
Yasanın 104. maddesine dayandırıldığı, işlemin yargısal denetiminde bu hükmün
doğrudan uygulanacak hüküm olduğu, ancak yasa hükmünün (kararda belirtilen
bölümünün) yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasanın 2-10-70-154-155-156 ve
157. maddesine aykırı olduğu, gerek davacının iddiaları ciddi bulunarak
gerekse resen tespit edilerek Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna
varılmıştır.” III - YASA METİNLERİ A - İtiraz Konusu Yasa Kuralı 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu’nun itiraz konusu bölümün de yer aldığı 104. maddesi
şöyledir: “MADDE
104 – 39 uncu maddenin yetersizlik
ve disiplin sebepleri hariç olmak üzere (e) ve (f) fıkralariyle 92 nci maddede gösterilenler,
kurumlarda emeklilik hakkı tanınan vazifelerde çalıştırılamazlar.” B
- İlgili Yasa Kuralları 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu’nun 39. maddesinin (e) ve (f) fıkraları ile 92. maddesi
şöyledir: “MADDE
39 - Emekli aylığı aşağıdaki hallerde bağlanır: … e) Subay ve askeri memurlarla, gedikli
subay ve gedikli erbaşların ahlâk noktasından hüküm ile veya yetersizlik veya
disiplin sebeplerinden dolayı sicilleri üzerine veyahut askerî mahkemelerce
verilecek kararlar üzerine kurumlarınca resen; f) (e) fıkrasında yazılı olanlar
dışındakiler ahlâk ve yetersizlik sebeplerinden dolayı tüzüğüne göre
sicilleri üzerine kurumlarınca resen; ….” “MADDE
92 - İştirakçilerden Türk vatandaşlığından çıkarılan, Türk vatandaşlığını
bırakan, yabancı memleket uyruğuna girenlerin (Türk vatandaşlığını muhafaza
edenler hariç) bu Kanunla tanınan her çeşit hakları düşer. Aylık almakta iken veya aylık bağlama
hakkı doğmadan önce, tanınan her çeşit hakları bu madde uyarınca düşenler, bu
durumlarının ortadan kalkması halinde, Sandığa yazılı olarak yapacakları
müracaatları takip eden aybaşından itibaren ve bu Kanunda öngörülen diğer
şartları da taşımaları kaydıyla bu haklardan yeniden yararlandırılırlar. Yukarıdaki hükümler 88 inci madde
kapsamına girenlerle, dul ve yetimleri hakkında da uygulanır” C - Dayanılan Anayasa Kuralları Başvuru kararında, Anayasa’nın 2.,
10., 70., 154., 155., 156. ve 157. maddelerine dayanılmıştır. IV - İLK İNCELEME Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca,
Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Tülay
TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Cafer ŞAT, A. Necmi ÖZLER, Ali GÜZEL ve Serdar ÖZGÜLDÜR’ün
katılımlarıyla 22.7.2005 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir. V - ESASIN İNCELENMESİ A
- Sınırlama Sorunu Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine
göre, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna
başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile
sınırlıdır. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya
çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz
yönde etki yapacak nitelikteki kurallardır. Mahkemede bakılmakta olan davaya konu
idari işlem, 5434 sayılı Yasa’nın 104. maddesine göre “askeri mahkemelerce verilecek kararlar üzerine” Türk Silahlı
Kuvvetlerinden re’sen emekli edilenlerin tekrar
göreve alınmalarının mümkün olmadığına ilişkindir. İptali istenilen bölümdeki
ibareler, iptal istemi dışında tutulan 39. maddenin (f) fıkrası ve 92. madde
için de geçerlidir. Diğer yandan, 39. maddenin (e) fıkrasında askeri
mahkemelerce verilen kararlar dışındaki sebeplerden de söz edilmiştir. Bu
nedenlerle, kuraldaki incelemenin “askerî
mahkemelerce verilecek kararlar” yönünden “…(e)…” ibaresiyle
sınırlı olarak yapılmasına oybirliğiyle karar verilmiştir. B
- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu Başvuru kararı
ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan
Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Başvuru
kararında itiraz konusu kuralın, asker olarak görevliyken ticaret yapmak
suçundan dolayı askeri mahkeme kararıyla ihraç edilen kişinin mesleki hayatı
engellendiğinden hukuk devleti ilkesine, ihraçtan sonraki aşamada, askerlik
hizmeti dışındaki tüm kamusal hak ve sorumlulukları yönünden diğer kişi ve
kamu görevlileri arasında bir fark olmadığı halde aksi öngörüldüğünden
eşitlik ilkesine, kamuda yeniden çalışmaya engel olunduğundan ve ayrıca
askeri mahkeme kararlarına farklı anlamlar yüklendiğinden Anayasa’nın 2., 10., 70., 154., 155., 156. ve 157. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür. İtiraz konusu
kuralda, 5434 sayılı Yasa’nın 39.
maddesinin yetersizlik ve disiplin sebepleri hariç olmak üzere (e) bendinde
gösterilenlerin kurumlarda emeklilik
hakkı tanınan görevlerde çalıştırılamaması öngörülmektedir. Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye
Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti, eylem
ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan
devlettir. Anayasa’nın
70. maddesinde “Her Türk, kamu
hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği
niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.” denilmiştir. 5434 sayılı Yasa’nın 39. maddesinin (e) fıkrasında sayılanlardan Türk
Silahlı Kuvvetlerinden askeri mahkemelerce verilecek kararlardaki ihraç fer’i
cezası nedeniyle uzaklaştırılanların kamuda emeklilik hakkı tanınan yerlerde
çalıştırılamamalarının, askeri hizmetin gereği olan disiplinin sağlanması ve
bu hizmetteki istihdamdan beklenen faydanın elde edilmesi amacıyla
öngörüldüğü ve düzenlemenin yasa koyucunun takdir alanı içerisinde olduğu
kuşkusuzdur. Ayrıca, askeri mahkeme kararı ile ihraç edilen bir kişinin Bağ-Kur veya
SSK’ya bağlı olarak çalışma hayatını sürdürmesine bir engel de
bulunmamaktadır. Askeri mahkeme
kararıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen bir kişinin Emekli
Sandığına tabi kurumlarda yeniden göreve alınamaması, Anayasa’nın 70.
maddesinde belirtilen hizmete almada görevin gerektirdiği nitelikler kapsamında
görüldüğünden Anayasa’nın bu maddesine aykırılıktan söz edilemez. Anayasa’nın
10. maddesinde yer verilen “yasa önünde eşitlik ilkesi” hukuksal durumları
aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik
öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin
yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım
yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda
bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında
eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden
aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler,
kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları
gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı
kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez. Devlet
memurluğuna girmek isteyen bir kişi ile askeri mahkeme kararıyla Türk Silahlı
Kuvvetlerinden ihraç edildikten sonra tekrar Devlet memurluğuna girmek
isteyen kişinin hukuksal konumları aynı olmadığından, bunlar arasında eşitlik
karşılaştırılması yapılamaz. Açıklanan
nedenlerle itiraz konusu kuraldaki “askerî mahkemelerce verilecek kararlar” yönünden “(e)” ibaresi Anayasa’nın 2., 10. ve 70. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin
reddi gerekir. Kuralın,
Anayasa’nın 154., 155., 156. ve 157. maddeleriyle
ilgisi görülmemiştir. VI - SONUÇ 8.6.1949
günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 104.
maddesinin “askerî mahkemelerce verilecek kararlar” yönünden “…(e)…” ibaresinin Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 29.5.2008 gününde OYBİRLİĞİYLE karar
verildi.
|