MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU
HAKKINDA KANUN
Kanun No. 5718 Kabul
Tarihi: 27/11/2007
BİRİNCİ KISIM
Milletlerarası Özel Hukuk
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
Kapsam
MADDE
1 – (1) Yabancılık unsuru taşıyan
özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, Türk
mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, yabancı kararların tanınması ve tenfizi bu Kanunla düzenlenmiştir.
(2) Türkiye Cumhuriyetinin
taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklıdır.
Yabancı hukukun uygulanması
MADDE
2 – (1) Hâkim, Türk kanunlar
ihtilâfı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen uygular. Hâkim, yetkili yabancı hukukun
muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir.
(2) Yabancı hukukun olaya
ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde, Türk hukuku
uygulanır.
(3) Uygulanacak yabancı hukukun
kanunlar ihtilâfı kurallarının başka bir hukuku yetkili kılması, sadece
kişinin hukuku ve aile hukukuna ilişkin ihtilâflarda dikkate alınır ve bu
hukukun maddî hukuk hükümleri uygulanır.
(4) Uygulanacak hukuku seçme
imkânı verilen hâllerde, taraflarca aksi açıkça kararlaştırılmadıkça
seçilen hukukun maddî hukuk hükümleri uygulanır.
(5) Hukuku uygulanacak devlet
iki veya daha çok bölgesel birime ve bu birimler de değişik hukuk
düzenlerine sahipse, hangi bölge hukukunun uygulanacağı o devletin hukukuna
göre belirlenir. O devlet hukukunda belirleyici bir hükmün yokluğu hâlinde
ihtilâfla en sıkı ilişkili bölge hukuku uygulanır.
Değişken
ihtilâflar
MADDE
3 – (1) Yetkili hukukun
vatandaşlık, yerleşim yeri veya mutad mesken
esaslarına göre tayin edildiği hâllerde, aksine hüküm olmadıkça, dava
tarihindeki vatandaşlık, yerleşim yeri veya mutad
mesken esas alınır.
Vatandaşlık
esasına göre yetkili hukuk
MADDE
4 – (1) Bu Kanun hükümleri
uyarınca yetkili olan hukukun vatandaşlık esasına göre tayin edildiği
hâllerde, bu Kanunda aksi öngörülmedikçe;
a) Vatansızlar ve mülteciler
hakkında yerleşim yeri, bulunmadığı hâllerde mutad
mesken, o da yok ise dava tarihinde bulunduğu ülke hukuku,
b) Birden fazla devlet
vatandaşlığına sahip olanlar hakkında, bunların aynı zamanda Türk vatandaşı
olmaları hâlinde Türk hukuku,
c) Birden fazla devlet
vatandaşlığına sahip olup, aynı zamanda Türk vatandaşı olmayanlar hakkında,
daha sıkı ilişki hâlinde bulundukları devlet hukuku,
uygulanır.
Kamu
düzenine aykırılık
MADDE
5 – (1) Yetkili yabancı hukukun
belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı
olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku
uygulanır.
Türk
hukukunun doğrudan uygulanan kuralları
MADDE
6 – (1) Yetkili yabancı hukukun
uygulandığı durumlarda, düzenleme amacı ve uygulama alanı bakımından Türk
hukukunun doğrudan uygulanan kurallarının kapsamına giren hâllerde o kural
uygulanır.
Hukukî
işlemlerde şekil
MADDE
7 – (1) Hukukî işlemler,
yapıldıkları ülke hukukunun veya o hukukî işlemin esası hakkında yetkili
olan hukukun maddî hukuk hükümlerinin öngördüğü şekle uygun olarak
yapılabilir.
Zamanaşımı
MADDE
8 – (1) Zamanaşımı, hukukî işlem
ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Kanunlar İhtilâfı Kuralları
Ehliyet
MADDE
9 – (1) Hak ve fiil ehliyeti
ilgilinin millî hukukuna tâbidir.
(2) Millî hukukuna göre
ehliyetsiz olan bir kişi, işlemin yapıldığı ülke hukukuna göre ehil ise
yaptığı hukukî işlemle bağlıdır. Aile ve miras hukuku ile başka bir
ülkedeki taşınmazlar üzerindeki aynî haklara ilişkin işlemler bu hükmün
dışındadır.
(3) Kişinin millî hukukuna göre
kazandığı erginlik, vatandaşlığının değişmesi ile sona ermez.
(4) Tüzel kişilerin veya kişi
veya mal topluluklarının hak ve fiil ehliyetleri, statülerindeki idare
merkezi hukukuna tâbidir. Ancak fiilî idare merkezinin Türkiye'de olması
hâlinde Türk hukuku uygulanabilir.
(5) Statüsü bulunmayan tüzel
kişiler ile tüzel kişiliği bulunmayan kişi veya mal topluluklarının
ehliyeti, fiilî idare merkezi hukukuna tâbidir.
Vesâyet, kısıtlılık ve kayyımlık
MADDE
10 – (1) Vesâyet
veya kısıtlılık kararı verilmesi veya sona erdirilmesi sebepleri, hakkında
vesâyet veya kısıtlılık kararının verilmesi veya sona erdirilmesi istenen
kişinin millî hukukuna tâbidir.
(2) Yabancının millî hukukuna
göre vesâyet veya kısıtlılık kararı verilmesi
mümkün olmayan hâllerde bu kişinin mutad meskeni
Türkiye'de ise Türk hukukuna göre vesâyet veya kısıtlılık kararı
verilebilir veya kaldırılabilir. Kişinin zorunlu olarak Türkiye’de
bulunduğu hâllerde de Türk hukuku uygulanır.
(3) Vesâyet
veya kısıtlılık kararı verilmesi veya sona erdirilmesi sebepleri dışında kalan
bütün kısıtlılık veya vesâyete ilişkin hususlar ve kayyımlık Türk hukukuna
tâbidir.
Gaiplik
veya ölmüş sayılma
MADDE
11 – (1) Gaiplik veya ölmüş
sayılma kararı, hakkında karar verilecek kişinin millî hukukuna tâbidir.
Millî hukukuna göre hakkında gaiplik veya ölmüş sayılma kararı verilemeyen
kişinin mallarının Türkiye'de bulunması veya eşinin veya mirasçılardan
birinin Türk vatandaşı olması hâlinde, Türk hukukuna göre gaiplik veya
ölmüş sayılma kararı verilir.
Nişanlılık
MADDE
12 – (1) Nişanlanma ehliyeti ve
şartları taraflardan her birinin nişanlanma anındaki millî hukukuna
tâbidir.
(2) Nişanlılığın hükümlerine ve
sonuçlarına müşterek millî hukuk, taraflar ayrı vatandaşlıkta iseler Türk
hukuku uygulanır.
Evlilik
ve genel hükümleri
MADDE
13 – (1) Evlenme ehliyeti ve
şartları, taraflardan her birinin evlenme anındaki millî hukukuna tâbidir.
(2) Evliliğin şekline yapıldığı
ülke hukuku uygulanır.
(3) Evliliğin genel hükümleri,
eşlerin müşterek millî hukukuna tâbidir. Tarafların ayrı vatandaşlıkta
olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukuku,
bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanır.
Boşanma
ve ayrılık
MADDE
14 – (1) Boşanma ve ayrılık
sebepleri ve hükümleri, eşlerin müşterek millî hukukuna tâbidir. Tarafların
ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad
mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanır.
(2) Boşanmış eşler arasındaki
nafaka talepleri hakkında birinci fıkra hükmü uygulanır. Bu hüküm ayrılık
ve evlenmenin butlanı hâlinde de geçerlidir.
(3) Boşanmada velâyet ve velâyete
ilişkin sorunlar da birinci fıkra hükmüne tâbidir.
(4) Geçici tedbir taleplerine
Türk hukuku uygulanır.
Evlilik
malları
MADDE
15 – (1) Evlilik malları hakkında
eşler evlenme anındaki mutad mesken veya millî
hukuklarından birini açık olarak seçebilirler; böyle bir seçimin yapılmamış
olması hâlinde evlilik malları hakkında eşlerin evlenme anındaki müşterek
millî hukuku, bulunmaması hâlinde evlenme anındaki müşterek mutad mesken hukuku, bunun da bulunmaması hâlinde Türk
hukuku uygulanır.
(2) Malların tasfiyesinde,
taşınmazlar için bulundukları ülke hukuku uygulanır.
(3) Evlenmeden sonra yeni bir
müşterek hukuka sahip olan eşler, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak
üzere, bu yeni hukuka tâbi olabilirler.
Soybağının kurulması
MADDE
16 – (1) Soybağının
kuruluşu, çocuğun doğum anındaki millî hukukuna, kurulamaması hâlinde
çocuğun mutad meskeni hukukuna tâbidir. Soybağı bu hukuklara göre kurulamıyorsa, ananın veya
babanın, çocuğun doğumu anındaki millî hukuklarına, bunlara göre
kurulamaması hâlinde ana ve babanın, çocuğun doğumu anındaki müşterek mutad mesken hukukuna, buna göre de kurulamıyorsa
çocuğun doğum yeri hukukuna tâbi olarak kurulur.
(2) Soybağı
hangi hukuka göre kurulmuşsa iptali de o hukuka tâbidir.
Soybağının hükümleri
MADDE
17 – (1) Soybağının
hükümleri, soybağını kuran hukuka tâbidir. Ancak
ana, baba ve çocuğun müşterek millî hukuku bulunuyorsa, soybağının
hükümlerine o hukuk, bulunmadığı takdirde müşterek mutad
mesken hukuku uygulanır.
Evlât
edinme
MADDE
18 – (1) Evlât edinme ehliyeti ve
şartları, taraflardan her birinin evlât edinme anındaki millî hukukuna
tâbidir.
(2) Evlât edinmeye ve
edinilmeye diğer eşin rızası konusunda eşlerin millî hukukları birlikte
uygulanır.
(3) Evlât edinmenin hükümleri
evlât edinenin millî hukukuna, eşlerin birlikte evlât edinmesi hâlinde ise
evlenmenin genel hükümlerini düzenleyen hukuka tâbidir.
Nafaka
MADDE
19 – (1) Nafaka talepleri, nafaka
alacaklısının mutad meskeni hukukuna tâbidir.
Miras
MADDE
20 – (1) Miras ölenin millî
hukukuna tâbidir. Türkiye'de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku
uygulanır.
(2) Mirasın açılması
sebeplerine, iktisabına ve taksimine ilişkin hükümler terekenin bulunduğu
ülke hukukuna tâbidir.
(3) Türkiye'de bulunan
mirasçısız tereke Devlete kalır.
(4) Ölüme bağlı tasarrufun
şekline 7 nci madde hükmü uygulanır. Ölenin millî
hukukuna uygun şekilde yapılan ölüme bağlı tasarruflar da geçerlidir.
(5) Ölüme bağlı tasarruf
ehliyeti, tasarrufta bulunanın, tasarrufun yapıldığı andaki millî hukukuna
tâbidir.
Aynî
haklar
MADDE
21 – (1) Taşınırlar ve taşınmazlar
üzerindeki mülkiyet hakkı ve diğer aynî haklar, işlem anında malların
bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(2) Taşınmakta olan mallar
üzerindeki aynî haklara varma yeri hukuku uygulanır.
(3) Yer değişikliği hâlinde henüz
kazanılmamış aynî haklar malın son bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Taşınmazlar üzerindeki aynî
haklara ilişkin hukukî işlemlere şekil yönünden bu malların bulundukları
ülke hukuku uygulanır.
Taşıma
araçları
MADDE
22 – (1) Hava, deniz ve raylı
taşıma araçları üzerindeki aynî haklar, menşe ülke hukukuna tâbidir.
(2) Menşe ülke, hava ve deniz
taşıma araçlarında aynî hakların tescil edildiği sicil yeri, deniz taşıma
araçlarında bu sicil yeri yoksa bağlama limanı, raylı taşıma araçlarında
ruhsat yeridir.
Fikrî
mülkiyete ilişkin haklara uygulanacak hukuk
MADDE
23 – (1) Fikrî mülkiyete ilişkin
haklar, hangi ülkenin hukukuna göre koruma talep ediliyorsa o hukuka
tâbidir.
(2) Taraflar, fikrî mülkiyet
hakkının ihlâlinden doğan talepler hakkında, ihlâlden sonra mahkemenin
hukukunun uygulanmasını kararlaştırabilirler.
Sözleşmeden
doğan borç ilişkilerinde uygulanacak hukuk
MADDE
24 – (1) Sözleşmeden doğan borç
ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tâbidir. Sözleşme
hükümlerinden veya hâlin şartlarından tereddüde yer vermeyecek biçimde
anlaşılabilen hukuk seçimi de geçerlidir.
(2) Taraflar, seçilen hukukun
sözleşmenin tamamına veya bir kısmına uygulanacağını kararlaştırabilirler.
(3) Hukuk seçimi taraflarca her
zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki
hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili
olarak geçerlidir.
(4) Tarafların hukuk seçimi
yapmamış olmaları hâlinde sözleşmeden doğan ilişkiye, o sözleşmeyle en sıkı
ilişkili olan hukuk uygulanır. Bu hukuk, karakteristik edim borçlusunun,
sözleşmenin kuruluşu sırasındaki mutad meskeni
hukuku, ticarî veya meslekî faaliyetler gereği kurulan sözleşmelerde
karakteristik edim borçlusunun işyeri, bulunmadığı takdirde yerleşim yeri
hukuku, karakteristik edim borçlusunun birden çok işyeri varsa söz konusu
sözleşmeyle en sıkı ilişki içinde bulunan işyeri hukuku olarak kabul
edilir. Ancak hâlin bütün şartlarına göre sözleşmeyle daha sıkı ilişkili
bir hukukun bulunması hâlinde sözleşme, bu hukuka tâbi olur.
Taşınmazlara
ilişkin sözleşmeler
MADDE
25 – (1) Taşınmazlara veya onların
kullanımına ilişkin sözleşmeler taşınmazın bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
Tüketici
sözleşmeleri
MADDE
26 – (1) Meslekî veya ticarî
olmayan amaçla mal veya hizmet ya da kredi sağlanmasına yönelik tüketici
sözleşmeleri, tüketicinin mutad meskeni hukukunun
emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak
kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi
yapmamış olması hâlinde, tüketicinin mutad
meskeni hukuku uygulanır. Tüketicinin mutad
meskeni hukukunun uygulanabilmesi için;
a) Sözleşme, tüketicinin mutad meskeninin bulunduğu ülkede, ona gönderilen özel
bir davet üzerine veya ilân sonucunda kurulmuş ve sözleşmenin kurulması
için tüketici tarafından yapılması gerekli hukukî fiiller bu ülkede
yapılmış veya
b) Diğer taraf veya onun
temsilcisi, tüketicinin siparişini bu ülkede almış veya
c) İlişkinin bir satım
sözleşmesi olması hâlinde, satıcı tüketiciyi satın almaya ikna etmek
amacıyla bir gezi düzenlemiş ve tüketici de bu gezi ile bulunduğu ülkeden
başka ülkeye gidip siparişini orada vermiş,
olmalıdır.
(3) İkinci fıkradaki şartlar
altında yapılan tüketici sözleşmelerinin şekline, tüketicinin mutad meskeni hukuku uygulanır.
(4) Bu madde, paket turlar
hariç, taşıma sözleşmeleri ve tüketiciye hizmetin onun mutad
meskeninin bulunduğu ülkeden başka bir ülkede sağlanması zorunlu olan
sözleşmelere uygulanmaz.
İş
sözleşmeleri
MADDE
27 – (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca
sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri
hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi
yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin
işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir
ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak
birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin
bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün
şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması
hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk
uygulanabilir.
Fikrî
mülkiyet haklarına ilişkin sözleşmeler
MADDE
28 – (1) Fikrî mülkiyet haklarına
ilişkin sözleşmeler, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi
yapmamış olmaları hâlinde sözleşmeden doğan ilişkiye, fikrî mülkiyet
hakkını veya onun kullanımını devreden tarafın sözleşmenin kuruluşu
sırasındaki işyeri, bulunmadığı takdirde, mutad
meskeni hukuku uygulanır. Ancak hâlin bütün şartlarına göre sözleşmeyle
daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşme bu hukuka tâbi
olur.
(3) İşçinin, işi kapsamında ve
işinin ifası sırasında meydana getirdiği fikrî ürünler üzerindeki fikrî
mülkiyet haklarıyla ilgili işçi ve işveren arasındaki sözleşmelere, iş
sözleşmesinin tâbi olduğu hukuk uygulanır.
Eşyanın
taşınmasına ilişkin sözleşmeler
MADDE
29 – (1) Eşyanın taşınmasına
ilişkin sözleşmeler tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi
yapmamış olmaları hâlinde, sözleşmenin kuruluşu sırasında taşıyıcının esas
işyerinin bulunduğu ülke aynı zamanda yüklemenin veya boşaltmanın yapıldığı
ülke veya gönderenin esas işyerinin bulunduğu ülke ise bu ülkenin
sözleşmeyle en sıkı ilişkili olduğu kabul edilir ve sözleşmeye bu ülkenin
hukuku uygulanır. Tek seferlik çarter
sözleşmeleri ve esas konusu eşya taşıma olan diğer sözleşmeler de bu madde
hükümlerine tâbidir.
(3) Hâlin bütün şartlarına göre
eşyanın taşınmasına ilişkin sözleşmeyle daha sıkı ilişkili bir hukukun
bulunması hâlinde sözleşmeye bu hukuk uygulanır.
Temsil
yetkisi
MADDE
30 – (1) Temsilci ile temsil
olunan arasındaki hukukî ilişkiden doğan temsil yetkisi, aralarındaki
sözleşmeden doğan ilişkiye uygulanan hukuka tâbidir.
(2) Temsilcinin bir fiilinin,
temsil olunanı üçüncü kişiye karşı taahhüt altına sokabilmesi için aranan
şartlara temsilcinin işyeri hukuku uygulanır. Temsilcinin işyeri
bulunmadığı veya üçüncü kişi tarafından bilinemediği veya yetkinin işyeri
dışında kullanıldığı durumlarda temsil yetkisi, yetkinin fiilen
kullanıldığı ülke hukukuna tâbidir. Yetkisiz temsilde, temsilci ile üçüncü
kişi arasındaki ilişkiye de bu fıkra hükmü uygulanır.
(3) Temsilci ile temsil olunan
arasında hizmet ilişkisi varsa ve temsilcinin bağımsız bir işyeri yoksa
temsil yetkisi, temsil olunanın işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
Doğrudan
uygulanan kurallar
MADDE
31 – (1) Sözleşmeden doğan
ilişkinin tâbi olduğu hukuk uygulanırken, sözleşmeyle sıkı ilişkili olduğu
takdirde üçüncü bir devletin hukukunun doğrudan uygulanan kurallarına etki
tanınabilir. Söz konusu kurallara etki tanımak ve uygulayıp uygulamamak
konusunda bu kuralların amacı, niteliği, muhtevası ve sonuçları dikkate
alınır.
Sözleşmeden
doğan ilişkinin varlığı ve maddî geçerliliği
MADDE
32 – (1) Sözleşmeden doğan
ilişkinin veya bir hükmünün varlığı ve maddî geçerliliği, sözleşmenin
geçerli olması hâlinde hangi hukuk uygulanacaksa o hukuka tâbidir.
(2) Taraflardan birinin
davranışına hüküm tanımanın, uygulanacak hukuka tâbi kılınmasının
hakkaniyete uygun olmayacağı hâlin şartlarından anlaşılırsa, irade
beyanının varlığına, rızası olmadığını iddia eden tarafın mutad meskeninin bulunduğu ülke hukuku uygulanır.
İfanın
gerçekleştirilme biçimi ve tedbirler
MADDE
33 – (1) İfa sırasında
gerçekleştirilen fiil ve işlemler ile malların korunmasına ilişkin
tedbirler konusunda bu işlem veya fiillerin yapıldığı veya tedbirin
alındığı ülke hukuku dikkate alınır.
Haksız
fiiller
MADDE
34 – (1) Haksız fiilden doğan
borçlar haksız fiilin işlendiği ülke hukukuna tâbidir.
(2) Haksız fiilin işlendiği yer
ile zararın meydana geldiği yerin farklı ülkelerde olması hâlinde, zararın
meydana geldiği ülke hukuku uygulanır.
(3) Haksız fiilden doğan borç
ilişkisinin başka bir ülke ile daha sıkı ilişkili olması hâlinde bu ülke
hukuku uygulanır.
(4) Haksız fiile veya sigorta
sözleşmesine uygulanan hukuk imkân veriyorsa, zarar gören, talebini
doğrudan doğruya sorumlunun sigortacısına karşı ileri sürebilir.
(5) Taraflar, haksız fiilin
meydana gelmesinden sonra uygulanacak hukuku açık olarak seçebilirler.
Kişilik
haklarının ihlâlinde sorumluluk
MADDE
35 – (1) Kişilik haklarının,
basın, radyo, televizyon gibi medya yoluyla, internet veya diğer kitle
iletişim araçları ile ihlâlinden doğan taleplere, zarar görenin seçimine
göre;
a) Zarar veren, zararın bu
ülkede meydana geleceğini bilecek durumda ise zarar görenin mutad meskeni hukuku,
b) Zarar verenin işyeri veya mutad meskeninin bulunduğu ülke hukuku veya
c) Zarar veren, zararın bu
ülkede meydana geleceğini bilecek durumda ise zararın meydana geldiği ülke
hukuku,
uygulanır.
(2) Kişilik haklarının
ihlâlinde cevap hakkı, süreli yayınlarda, münhasıran baskının yapıldığı ya
da programın yayınlandığı ülke hukukuna tâbidir.
(3) Maddenin birinci fıkrası,
kişisel verilerin işlenmesi veya kişisel veriler hakkında bilgi alma
hakkının sınırlandırılması yolu ile kişiliğin ihlâl edilmesinden doğan
taleplere de uygulanır.
İmalâtçının
sözleşme dışı sorumluluğu
MADDE
36 – (1) İmal edilen şeylerin
sebep olduğu zarardan doğan sorumluluğa, zarar görenin seçimine göre, zarar
verenin mutad meskeni veya işyeri hukuku ya da
imal edilen şeyin iktisap edildiği ülke hukuku uygulanır. İktisap yeri
hukukunun uygulanabilmesi için zarar verenin, mamulün o ülkeye rızası
dışında sokulduğunu ispat edememiş olması gerekir.
Haksız
rekabet
MADDE
37 – (1) Haksız rekabetten doğan
talepler, haksız rekabet sebebiyle piyasası doğrudan etkilenen ülke
hukukuna tâbidir.
(2) Haksız rekabet sonucunda
zarar görenin münhasıran işletmesine ilişkin menfaatleri ihlâl edilmişse,
söz konusu işletmenin işyerinin bulunduğu ülke hukuku uygulanır.
Rekabetin
engellenmesi
MADDE
38 – (1) Rekabetin
engellenmesinden doğan talepler, bu engellemeden doğrudan etkilenen
piyasanın bulunduğu ülkenin hukukuna tâbidir.
(2) Türkiye’de rekabetin
engellenmesine yabancı hukuk uygulanan hâllerde, Türk hukuku uygulansaydı
verilecek tazminattan daha fazla tazminata hükmedilemez.
Sebepsiz
zenginleşme
MADDE
39 – (1) Sebepsiz zenginleşmeden
doğan talepler, zenginleşmeye sebep olan mevcut veya mevcut olduğu iddia
edilen hukukî ilişkiye uygulanan hukuka tâbidir. Diğer hâllerde sebepsiz
zenginleşmeye, zenginleşmenin gerçekleştiği ülke hukuku uygulanır.
(2) Taraflar, sebepsiz
zenginleşmenin meydana gelmesinden sonra, uygulanacak hukuku açık olarak
seçebilirler.
İKİNCİ
KISIM
Milletlerarası Usul Hukuku
BİRİNCİ BÖLÜM
Türk Mahkemelerinin Milletlerarası
Yetkisi
Milletlerarası
yetki
MADDE
40 – (1) Türk mahkemelerinin
milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin
eder.
Türklerin
kişi hâllerine ilişkin davalar
MADDE
41 – (1) Türk vatandaşlarının kişi
hâllerine ilişkin davaları, yabancı ülke mahkemelerinde açılmadığı veya açılamadığı
takdirde Türkiye’de yer itibariyle yetkili mahkemede, bulunmaması hâlinde
ilgilinin sâkin olduğu yer, Türkiye’de sâkin
değilse Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı
takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür.
Yabancıların
kişi hâllerine ilişkin bazı davalar
MADDE
42 – (1) Türkiye'de yerleşim yeri
bulunmayan yabancı hakkında vesâyet, kayyımlık,
kısıtlılık, gaiplik ve ölmüş sayılma kararları ilgilinin Türkiye'de sâkin
olduğu yer, sâkin değilse mallarının bulunduğu yer mahkemesince verilir.
Miras
davaları
MADDE
43 – (1) Mirasa ilişkin davalar
ölenin Türkiye'deki son yerleşim yeri mahkemesinde, son yerleşim yerinin
Türkiye'de olmaması hâlinde terekeye dâhil malların bulunduğu yer
mahkemesinde görülür.
İş
sözleşmesi ve iş ilişkisi davaları
MADDE
44 – (1) Bireysel iş
sözleşmesinden veya iş ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda işçinin işini mutaden yaptığı işyerinin Türkiye’de bulunduğu yer
mahkemesi yetkilidir. İşçinin, işverene karşı açtığı davalarda işverenin
yerleşim yeri, işçinin yerleşim yeri veya mutad
meskeninin bulunduğu Türk mahkemeleri de yetkilidir.
Tüketici
sözleşmesine ilişkin davalar
MADDE
45 – (1) 26 ncı
maddede tanımlanan tüketici sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda,
tüketicinin seçimine göre, tüketicinin yerleşim yeri veya mutad meskeni ya da karşı tarafın işyeri, yerleşim yeri
veya mutad meskeninin bulunduğu Türk mahkemeleri yetkilidir.
(2) Birinci fıkra uyarınca
yapılan tüketici sözleşmeleri hakkında tüketiciye karşı açılacak davalarda
yetkili mahkeme, tüketicinin Türkiye’deki mutad
meskeni mahkemesidir.
Sigorta
sözleşmesine ilişkin davalar
MADDE
46 – (1) Sigorta sözleşmesinden
doğan uyuşmazlıklarda, sigortacının esas işyeri veya sigorta sözleşmesini
yapan şubesinin ya da acentasının Türkiye’de
bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Ancak sigorta ettirene, sigortalıya
veya lehdara karşı açılacak davalarda yetkili
mahkeme, onların Türkiye’deki yerleşim yeri veya mutad
meskeni mahkemesidir.
Yetki
anlaşması ve sınırları
MADDE
47 – (1) Yer itibariyle yetkinin
münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, taraflar,
aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan
uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda
anlaşabilirler. Anlaşma, yazılı delille ispat edilmesi hâlinde geçerli
olur. Dava, ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk
mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması hâlinde yetkili Türk
mahkemesinde görülür.
(2) 44, 45 ve 46 ncı maddelerde belirlenen mahkemelerin yetkisi
tarafların anlaşmasıyla bertaraf edilemez.
Teminat
MADDE
48 – (1) Türk mahkemesinde dava
açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel
kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak
üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.
(2) Mahkeme, dava açanı, davaya
katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf
tutar.
Yabancı
devletin yargı muafiyetinden yararlanamayacağı hâller
MADDE
49 – (1) Yabancı devlete, özel
hukuk ilişkilerinden doğan hukukî uyuşmazlıklarda yargı muafiyeti tanınmaz.
(2) Bu gibi uyuşmazlıklarda
yabancı devletin diplomatik temsilcilerine tebligat yapılabilir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının
Tenfizi ve Tanınması
Tenfiz kararı
MADDE
50 – (1) Yabancı mahkemelerden
hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre
kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk
mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine
bağlıdır.
(2) Yabancı mahkemelerin ceza
ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.
Görev
ve yetki
MADDE
51 – (1) Tenfiz
kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.
(2) Bu kararlar kendisine karşı
tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim
yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden,
Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara,
İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.
Tenfiz istemi
MADDE
52 – (1) Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz
istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek
eklenir. Dilekçede aşağıdaki hususlar yer alır:
a) Tenfiz
isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.
b) Tenfiz
konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı
ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti.
c) Tenfiz,
hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu.
Dilekçeye
eklenecek belgeler
MADDE
53 – (1) Tenfiz
dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir:
a) Yabancı mahkeme ilâmının o
ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı
tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.
b) İlâmın kesinleştiğini
gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış
tercümesi.
Tenfiz şartları
MADDE
54 – (1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:
a) Türkiye Cumhuriyeti ile
ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma
yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî
uygulamanın bulunması.
b) İlâmın, Türk mahkemelerinin
münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının
itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir
ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince
verilmiş olmaması.
c) Hükmün kamu düzenine açıkça
aykırı bulunmaması.
ç) O yer kanunları uyarınca,
kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü
veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede
temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya
yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine
dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine
itiraz etmemiş olması.
Tebliğ
ve itiraz
MADDE
55 – (1) Tenfiz
istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ
edilir. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması ve tenfizi
de aynı hükme tâbidir. Hasımsız ihtilâfsız kaza kararlarında tebliğ hükmü
uygulanmaz. İstem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek
karara bağlanır.
(2) Karşı taraf ancak bu bölüm
hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını
veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut
yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek
itiraz edebilir.
Karar
MADDE
56 – (1) Mahkemece ilâmın kısmen
veya tamamen tenfizine veya istemin reddine karar
verilebilir. Bu karar yabancı mahkeme ilâmının altına yazılır ve hâkim
tarafından mühürlenip imzalanır.
Yerine
getirme ve temyiz yolu
MADDE
57 – (1) Tenfizine
karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmlar gibi
icra olunur.
(2) Tenfiz
isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizi genel
hükümlere tâbidir. Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.
Tanıma
MADDE
58 – (1) Yabancı mahkeme ilâmının
kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine
bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi
uygulanmaz.
(2) İhtilâfsız kaza
kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir.
(3) Yabancı mahkeme ilâmına
dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul
uygulanır.
Kesin
hüküm ve kesin delil etkisi
MADDE
59 – (1) Yabancı ilâmın kesin
hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan
itibaren hüküm ifade eder.
Yabancı
hakem kararlarının tenfizi
MADDE
60 – (1) Kesinleşmiş ve icra
kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem
kararları tenfiz edilebilir.
(2) Yabancı hakem kararlarının tenfizi, tarafların yazılı olarak kararlaştırdıkları
yer asliye mahkemesinden dilekçeyle istenir. Taraflar arasında böyle bir
anlaşma olmadığı takdirde, aleyhine karar verilen tarafın Türkiye'deki
yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu, bu da yoksa
icraya konu teşkil edebilecek malların bulunduğu yer mahkemesi yetkili
sayılır.
Dilekçe
ve inceleme usulü
MADDE
61 – (1) Yabancı bir hakem
kararının tenfizini isteyen taraf, dilekçesine
aşağıda yazılı belgeleri, karşı tarafın sayısı kadar örnekleriyle birlikte
ekler:
a) Tahkim sözleşmesi veya
şartının, aslı yahut usulüne göre onanmış örneği.
b) Hakem kararının usulen
kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık
kazanmış aslı veya usulüne göre onanmış örneği.
c) (a) ve (b) bentlerinde
sayılan belgelerin tercüme edilmiş ve usulen onanmış örnekleri.
(2) Mahkemece hakem kararlarının
tenfizinde 55 inci, 56 ncı
ve 57 nci madde hükümleri kıyas yoluyla
uygulanır.
Ret
sebepleri
MADDE
62 – (1) Mahkeme,
a) Tahkim sözleşmesi yapılmamış
veya esas sözleşmeye tahkim şartı konulmamış ise,
b) Hakem kararı genel ahlâka
veya kamu düzenine aykırı ise,
c) Hakem kararına konu olan
uyuşmazlığın Türk kanunlarına göre tahkim yoluyla çözümü mümkün değilse,
ç) Taraflardan biri hakemler
önünde usulüne göre temsil edilmemiş ve yapılan işlemleri sonradan açıkça
kabul etmemiş ise,
d) Hakkında hakem kararının tenfizi istenen taraf, hakem seçiminden usulen haberdar
edilmemiş yahut iddia ve savunma imkânından yoksun bırakılmış ise,
e) Tahkim sözleşmesi veya şartı
taraflarca tâbi kılındığı kanuna, bu konuda bir anlaşma yoksa hakem
hükmünün verildiği ülke hukukuna göre hükümsüz ise,
f) Hakemlerin seçimi veya
hakemlerin uyguladıkları usul, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma
yok ise hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna aykırı ise,
g) Hakem kararı, hakem
sözleşmesinde veya şartında yer almayan bir hususa ilişkin ise veya
sözleşme veya şartın sınırlarını aşıyor ise bu kısım hakkında,
h) Hakem kararı tâbi olduğu
veya verildiği ülke hukuku hükümlerine veya tâbi olduğu usule göre
kesinleşmemiş yahut icra kabiliyeti veya bağlayıcılık kazanmamış veya
verildiği yerin yetkili mercii tarafından iptal edilmiş ise,
yabancı
hakem kararının tenfizi istemini reddeder.
(2) Birinci fıkranın (ç), (d),
(e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yazılı hususların ispat yükü, hakkında tenfiz istenen tarafa aittir.
Yabancı
hakem kararlarının tanınması
MADDE
63 – (1) Yabancı hakem
kararlarının tanınması da tenfizine ilişkin
hükümlere tâbidir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Son Hükümler
Yürürlükten
kaldırılan hükümler
MADDE
64 – (1) 20/5/1982
tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında
Kanun,
(2) 29/6/1956
tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 866 ncı
maddesinin ikinci fıkrası,
(3) 5/12/1951
tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 88 inci maddesi,
yürürlükten
kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE
65 – (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE
66 – (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
11/12/2007
|