|
KANUN KURUMLAR VERGİSİ KANUNU Kanun No. 5520 Kabul Tarihi : 13/6/2006 BİRİNCİ
KISIM Mükellefiyet BİRİNCİ
BÖLÜM Konu ve
Mükellefler Verginin
konusu MADDE 1- (1) Aşağıda sayılan kurumların kazançları, kurumlar
vergisine tâbidir: a) Sermaye şirketleri. b) Kooperatifler. c) İktisadî kamu kuruluşları. ç) Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler. d) İş ortaklıkları. (2) Kurum kazancı, gelir vergisinin konusuna giren
gelir unsurlarından oluşur. Mükellefler MADDE 2- (1) Sermaye şirketleri: 29/6/1956 tarihli ve 6762
sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler
ile benzer nitelikteki yabancı kurumlar sermaye şirketidir. Bu Kanunun
uygulanmasında, Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tâbi
fonlar ile bu fonlara benzer yabancı fonlar sermaye şirketi sayılır. (2) Kooperatifler: 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı
Kooperatifler Kanununa veya özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile
benzer nitelikteki yabancı kooperatifleri ifade eder. (3) İktisadî kamu kuruluşları: Devlete, il özel
idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya
bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar
dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler iktisadî kamu kuruluşudur. (4) Yabancı devletlere, yabancı kamu idare ve
kuruluşlarına ait veya bağlı olup, bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları
dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler, iktisadî kamu kuruluşu gibi
değerlendirilir. (5) Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler:
Dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve bu
maddenin birinci ve ikinci fıkraları dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî
işletmeler ile benzer nitelikteki yabancı işletmeler, dernek veya vakıfların iktisadî
işletmeleridir. Bu Kanunun uygulanmasında sendikalar dernek; cemaatler ise
vakıf sayılır. (6) İktisadî
kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmelerin kazanç
amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında
bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve
kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmaması
mükellefiyetlerini etkilemez. Mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti
karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına
tahsis edilmesi bunların iktisadî niteliğini değiştirmez. (7) İş ortaklıkları: Yukarıdaki fıkralarda yazılı
kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya
da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek
ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde
mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklıklarıdır. Bunların
tüzel kişiliklerinin olmaması mükellefiyetlerini etkilemez. Tam ve dar
mükellefiyet MADDE 3- (1) Tam mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde
sayılı kurumlardan kanunî veya iş merkezi Türkiye'de bulunanlar, gerek
Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı
üzerinden vergilendirilirler. (2) Dar mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde
sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de
bulunmayanlar, sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden
vergilendirilirler. (3) Dar mükellefiyette kurum kazancı, aşağıdaki
kazanç ve iratlardan oluşur: a) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
hükümlerine uygun Türkiye'de iş yeri olan veya daimî temsilci bulunduran
yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla
yapılan işlerden elde edilen ticarî kazançlar (Bu şartları taşısalar bile
kurumların ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları malları Türkiye'de
satmaksızın yabancı ülkelere göndermelerinden doğan kazançlar, Türkiye'de
elde edilmiş sayılmaz. Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının ya da her ikisinin Türkiye'de olması veya satış
sözleşmesinin Türkiye'de yapılmasıdır.). b) Türkiye'de bulunan ziraî işletmeden elde edilen
kazançlar. c) Türkiye'de elde edilen serbest meslek kazançları. ç) Taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye'de
kiralanmasından elde edilen iratlar. d) Türkiye'de elde edilen menkul sermaye iratları. e) Türkiye'de elde edilen diğer kazanç ve iratlar. (4) Bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile
gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimî temsilci
bulundurulması konularında, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun ilgili hükümleri uygulanır. (5) Kanunî merkez: Vergiye tâbi kurumların kuruluş
kanunlarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen
merkezdir. (6) İş merkezi: İş bakımından işlemlerin fiilen
toplandığı ve yönetildiği merkezdir. İKİNCİ BÖLÜM Muafiyet ve İstisnalar Muafiyetler MADDE 4- (1) Aşağıda sayılan kurumlar, kurumlar vergisinden
muaftır: a) Kamu idare ve kuruluşları tarafından tarım ve
hayvancılığı, bilimi, fennî ve güzel sanatları öğretmek, yaymak, geliştirmek
ve teşvik etmek amacıyla işletilen okullar, okul atölyeleri, konservatuvarlar, kütüphaneler, tiyatrolar, müzeler,
sergiler, numune fidanlıkları, tohum ve hayvan geliştirme ve üretme
istasyonları, yarış yerleri, kitap, gazete, dergi yayınevleri ve benzeri
kuruluşlar. b) Kamu idare ve kuruluşları tarafından genel insan
ve hayvan sağlığını korumak ve tedavi amacıyla işletilen hastane, klinik,
dispanser, sanatoryum, huzurevi, çocuk bakımevi, hayvan hastanesi ve
dispanseri, hayvan bakımevi, veteriner bakteriyoloji, seroloji,
distofajin kuruluşları ve benzeri kuruluşlar. c) Kamu idare ve kuruluşları tarafından sosyal
amaçlarla işletilen şefkat, rehin ve yardım sandıkları, sosyal yardım
kurumları, yoksul aşevleri, ceza ve infaz kurumları ile tutukevlerine ait işyurtları, darülaceze atölyeleri, öğrenci yurtları,
pansiyonları ve benzeri kuruluşlar. ç) Kamu idare ve kuruluşları tarafından yetkili idarî
makamların izniyle açılan yerel, ulusal veya uluslararası nitelikteki
sergiler, fuarlar ve panayırlar. d) Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait
olup sadece kamu görevlilerine hizmet veren, kâr amacı gütmeyen ve üçüncü
kişilere kiralanmayan kreş ve konukevleri ile askerî kışlalardaki kantinler. e) Kanunla kurulan emekli ve yardım sandıkları ile
sosyal güvenlik kurumları. f) Yaptıkları iş veya hizmet karşılığında resim ve
harç alan kamu kuruluşları. g) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Özelleştirme
Fonu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Milli Piyango İdaresi Genel
Müdürlüğü. h) Kuruluşlarındaki amaca uygun işlerle sınırlı olmak
şartıyla, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü ile askerî fabrika ve
atölyeler. ı) İl özel idareleri, belediyeler ve köyler ile
bunların oluşturdukları birlikler veya bunlara bağlı kuruluşlar tarafından
işletilen; 1) Kanal, boru ve benzeri yollarla dağıtım yapan su
işletmeleri, 2) Belediye sınırları içinde faaliyette bulunan yolcu
taşıma işletmeleri, 3) Kesim, taşıma ve muhafaza işleriyle sınırlı olmak üzere
mezbahalar. i) Köyler veya köy birlikleri tarafından köylünün
genel ve ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla işletilen hamam,
çamaşırhane, değirmen, soğuk hava deposu ve bağlı oldukları il sınırı içinde
faaliyette bulunmaları şartıyla yolcu taşıma işletmeleri ile köylere veya köy
birliklerine ait tarım işletmeleri. j) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk spor
federasyonlarına tescil edilmiş spor kulüplerinin idman ve spor
faaliyetlerinde bulunan iktisadî işletmeleri ile sadece idman ve spor faaliyetlerinde
bulunan anonim şirketler. k) Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak
üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim
kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin
ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı
kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir
hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.)
ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt
ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve
denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen
gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre
bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla
işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile
arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı
kooperatifleri. l) Yabancı ülkeler veya uluslararası finans
kuruluşları ile yapılan malî ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde
yalnızca küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi teminatı sağlamak üzere
kurulmuş olup, bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları teminat
sorumluluk fonlarına ekleyen ve sahip oldukları fonları ortaklarına
dağıtmaksızın küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi sağlayan banka ve
kuruluşlara yatıran kurumlar. m) Münhasıran bilimsel araştırma ve geliştirme
faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlar (Bunların vergi muafiyetinden
yararlanmasına ve muafiyetlerinin kaybedilmesine ilişkin şartlar Maliye
Bakanlığınca belirlenir.). n) Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi
sitelerinin alt yapılarını hazırlamak ve buralarda faaliyette bulunanların;
arsa, elektrik, gaz, buhar ve su gibi ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla
kamu kurumları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile gerçek ve
tüzel kişilerce birlikte oluşturulan ve kazancının tamamını bu yerlerin ortak
ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanan iktisadî işletmeler. (2) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûller Maliye
Bakanlığınca belirlenir. İstisnalar MADDE 5- (1) Aşağıda belirtilen kazançlar, kurumlar
vergisinden müstesnadır: a) Kurumların; 1) Tam mükellefiyete tâbi başka bir kurumun sermayesine
katılmaları nedeniyle elde ettikleri kazançlar (Fonların katılma belgeleri
ile yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kâr payları
hariç), 2) Tam mükellefiyete tâbi başka bir kurumun kârına
katılma imkânı veren kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde
ettikleri kâr payları. b) Kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan anonim
ve limited şirket niteliğindeki şirketlerin
sermayesine iştirak eden kurumların, bu iştiraklerinden elde ettikleri
aşağıdaki şartları taşıyan iştirak kazançları; 1) İştirak payını elinde tutan şirketin, yurt dışı
iştirakin ödenmiş sermayesinin en az % 10'una sahip olması, 2) Kazancın elde edildiği tarih itibarıyla iştirak
payının kesintisiz olarak en az bir yıl süreyle elde tutulması (Rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle veya yurt dışı
iştirakin iç kaynaklarından yapılan sermaye artırımları nedeniyle elde edilen
iştirak payları için sahip olunan eski iştirak paylarının elde edilme tarihi
esas alınır.), 3) Yurt dışı iştirak kazancının kâr payı dağıtımına
kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil iştirak edilen kurumun
faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az % 15 oranında gelir
ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması; iştirak edilen
şirketin esas faaliyet konusunun, finansal kiralama
dahil finansman temini veya sigorta hizmetlerinin sunulması ya da menkul kıymet yatırımı olması durumunda, iştirak
edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az
Türkiye'de uygulanan kurumlar vergisi oranında gelir ve kurumlar vergisi
benzeri toplam vergi yükü taşıması, 4) İştirak kazancının, elde edildiği hesap dönemine
ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar
Türkiye'ye transfer edilmesi. Yurt dışındaki inşaat, onarım, montaj işleri ve
teknik hizmetlerin yapılabilmesi için ilgili ülke mevzuatına göre ayrı bir
şirket kurulmasının zorunlu olduğu durumlarda, özel amaç için kurulduğunun
ana sözleşmelerinde belirtilmesi ve fiilen bu amaç dışında faaliyetinin
bulunmaması şartıyla, söz konusu şirketlere iştirak edilmesinden elde edilen
kazançlar için bu bentte belirtilen şartlar aranmaz. Bu bent uyarınca vergi yükü, kanunî veya iş
merkezinin bulunduğu ülkede ilgili dönemde tahakkuk eden ve kâr payı
dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil olmak üzere
toplam gelir ve kurumlar vergisi benzeri verginin, bu dönemde elde edilen
toplam dağıtılabilir kurum kazancı ile tahakkuk eden gelir ve kurumlar
vergisi toplamına oranlanması suretiyle tespit edilir. c) Kazancın elde edildiği tarih itibarıyla aralıksız
en az bir yıl süreyle nakit varlıklar dışında kalan aktif toplamının % 75
veya daha fazlası, kanunî veya iş merkezi Türkiye'de bulunmayan anonim veya limited şirket niteliğindeki şirketlerin her birinin
sermayesine en az % 10 oranında iştirakten oluşan tam mükellefiyete tâbi
anonim şirketlerin, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan yurt dışı
iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kurum kazançları. ç) Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini
artırdıkları sırada çıkardıkları payların bedelinin itibarî değeri aşan
kısmı. d) Türkiye'de kurulu; 1) Menkul kıymetler yatırım fonları veya
ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları, 2) Portföyü Türkiye'de kurulu borsalarda işlem gören
altın ve kıymetli madenlere dayalı yatırım fonları veya ortaklıklarının
portföy işletmeciliğinden doğan kazançları, 3) Girişim sermayesi yatırım fonları veya
ortaklıklarının kazançları, 4) Gayrimenkul yatırım fonları veya ortaklıklarının
kazançları, 5) Emeklilik yatırım fonlarının kazançları, 6) Konut finansmanı fonları ile varlık finansmanı
fonlarının kazançları. e) Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde
yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları
kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan
haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmı. Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve
satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen
beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak
satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna
kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline
isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye
ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya
işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca
ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında
tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış
sayılır. Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir
ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır. Bedelsiz olarak veya rüçhan
hakkı kullanılmak suretiyle itibarî değeriyle elde edilen hisse senetlerinin
elde edilme tarihi olarak, sahip olunan eski hisse senetlerinin elde edilme
tarihi esas alınır. Devir veya bölünme suretiyle devralınan taşınmazlar,
iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının satışında iki yıllık sürenin hesabında,
devir olunan veya bölünen kurumda geçen süreler de dikkate alınır. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve
kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları
değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır. f) Bankalara borçları nedeniyle kanunî takibe alınmış
veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna borçlu durumda olan kurumlar ile
bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip oldukları taşınmazlar,
iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının, bu borçlara karşılık bankalara veya bu
Fona devrinden sağlanan hasılatın bu borçların tasfiyesinde kullanılan
kısmına isabet eden kazançların tamamı ile bankaların bu şekilde elde
ettikleri söz konusu kıymetlerin satışından doğan kazançların %75'lik kısmı. g) Kurumların yurt dışında bulunan iş yerleri veya
daimî temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri aşağıdaki şartları taşıyan
kurum kazançları; 1) Bu kazançların, doğduğu ülke vergi kanunları uyarınca
en az % 15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü
taşıması, 2) Kazançların elde edildiği hesap dönemine ilişkin
yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar
Türkiye'ye transfer edilmiş olması, 3) Ana faaliyet konusu, finansal
kiralama dahil finansman temini, sigorta hizmetlerinin sunulması veya menkul
kıymet yatırımı olan kurumlarda, bu kazançların doğduğu ülke vergi kanunları
uyarınca en az Türkiye'de uygulanan kurumlar vergisi oranında gelir ve
kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması. Bu bent uyarınca toplam vergi yükü, birinci fıkranın
(b) bendindeki tanıma göre tespit edilir. h) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri
ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye'de genel sonuç hesaplarına intikal
ettirilen kazançlar. ı) Okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve
orta öğretim özel okulları ile Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan
vakıflara veya kamu yararına çalışan derneklere bağlı rehabilitasyon
merkezlerinin işletilmesinden, ilgili Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle
Maliye Bakanlığının belirleyeceği usûller çerçevesinde beş hesap dönemi
itibarıyla elde edilen kazançlar (İstisna, belirtilen okulların ve
rehabilitasyon merkezlerinin faaliyete geçtiği
hesap döneminden itibaren başlar.). i) Kooperatif ortaklarının yönetim gideri karşılığı
olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak iade edilen kısımlar ile aşağıda
belirtilen kooperatiflerin ortakları için; 1) Tüketim kooperatiflerinde, ortakların kişisel ve
ailevî gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için satın aldıkları malların
değerine, 2) Üretim kooperatiflerinde, ortakların üreterek
kooperatife sattıkları veya kooperatiften üretim faaliyetinde kullanmak üzere
satın aldıkları malların değerine, 3) Kredi kooperatiflerinde, ortakların kullandıkları
kredilere, göre hesapladıkları risturnlar. Bu risturnların ortaklara
dağıtımı, kâr dağıtımı sayılmaz. Risturnun nakden
veya aynı değerde mal ile ödenmesi istisnanın uygulanmasına engel değildir. Ortaklardan başka kimselerle yapılan işlemlerden
doğan kazançlar ile ortaklarla ortaklık statüsü dışında yapılan işlemlerden
doğan kazançlar hakkında risturnlara ilişkin
istisna hükmü uygulanmaz. Bunların genel kazançtan ayrılmasında, ortaklarla
yapılan iş hacminin genel iş hacmine olan oranı esas alınır. (2) Bu maddedeki istisnaların uygulanmasına ilişkin
usûlleri tespit etmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. (3) İştirak
hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların
kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya
istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum
kazancından indirilmesi kabul edilmez. İKİNCİ KISIM Tam Mükellefiyet Esasında Verginin
Tarhı ve Ödenmesi BİRİNCİ BÖLÜM Matrahın Tayini Safî kurum
kazancı MADDE 6- (1) Kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi
içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanır. (2) Safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi
Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır. Ziraî faaliyetle
uğraşan kurumların bu faaliyetinden doğan kazançlarının tespitinde, Gelir
Vergisi Kanununun 59 uncu maddesinin
son fıkra hükmü de dikkate alınır. Kontrol
edilen yabancı kurum kazancı MADDE 7- (1) Tam mükellef gerçek kişi ve kurumların doğrudan
veya dolaylı olarak ayrı ayrı ya
da birlikte sermayesinin, kâr payının veya oy kullanma hakkının en az %
50'sine sahip olmak suretiyle kontrol ettikleri yurt dışı iştiraklerinin
kurum kazançları, dağıtılsın veya dağıtılmasın aşağıdaki şartların birlikte
gerçekleşmesi halinde, Türkiye'de kurumlar vergisine tâbidir: a) İştirakin toplam gayrisafî
hasılatının % 25 veya fazlasının
faaliyet ile orantılı sermaye, organizasyon ve eleman istihdamı suretiyle
yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr
payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli
gelirlerden oluşması. b) Yurt dışındaki iştirakin ticarî bilânço kârı
üzerinden % 10'dan az oranda gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü
taşıması. c) Yurt dışında kurulu iştirakin ilgili yıldaki
toplam gayrisafî hasılatının 100.000 YTL karşılığı
yabancı parayı geçmesi. (2) Birinci fıkrada yer alan toplam vergi yükü,
Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendindeki tanıma göre
tespit edilir. (3) Kontrol oranı olarak, ilgili hesap dönemi içinde
herhangi bir tarihte sahip olunan en yüksek oran dikkate alınır. (4) Birinci fıkradaki şartların gerçekleşmesi
durumunda yurt dışında kurulu iştirakin elde etmiş olduğu kâr, yurt dışı iştirakin
hesap döneminin kapandığı ayı içeren hesap dönemi itibarıyla tam mükellef
kurumların, kurumlar vergisi matrahına hisseleri oranında dahil edilir. (5) Bu maddeye
göre Türkiye'de vergilenmiş kazancın yurt dışındaki kurum tarafından sonradan
dağıtılması durumunda, elde edilen kâr paylarının vergilenmemiş kısmı
kurumlar vergisine tâbi tutulur. İndirilecek
giderler MADDE 8- (1) Ticarî kazanç gibi hesaplanan kurum kazancının
tespitinde, mükellefler aşağıdaki giderleri de ayrıca hasılattan
indirebilirler: a) Menkul kıymet ihraç giderleri. b) Kuruluş ve örgütlenme giderleri. c) Genel kurul toplantıları için yapılan giderler ile
birleşme, devir, bölünme, fesih ve tasfiye giderleri. ç) Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde
komandite ortağın kâr payı. d) Katılım bankalarınca katılma hesabı karşılığında
ödenen kâr payları. e) Sigorta ve reasürans şirketlerinde bilânço gününde
hükmü devam eden sigorta sözleşmelerine ait olup, aşağıda belirtilen teknik
karşılıklar; 1) Muallak hasar ve tazminat karşılıkları; tahakkuk
etmiş ve hesaben tespit edilmiş hasar ve tazminat
bedelleri veya bu hesap yapılmamışsa hasar ve tazminatın ve bunlarla ilgili
tüm masrafların tahmini değerleri ile gerçekleşmiş, ancak rapor edilmemiş
hasar ve tazminat bedelleri ve bunlara ilişkin masraflardan, reasürör payı düşüldükten sonra kalan tutar ile saklama
payına isabet eden muallak hasar karşılığı yeterlilik farklarından oluşur. 2) Kazanılmamış prim karşılıkları; yürürlükte bulunan
sigorta sözleşmeleri için tahakkuk etmiş primlerden, komisyonlar düşüldükten
sonra kalan tutarın gün esasına göre bilânço gününden sonraya sarkan
kısmından, aynı esasa göre hesaplanan reasürör
payının düşülmesinden sonra kalan tutardır. Ancak bu tutar, nakliyat emtia
sigortalarında, yıllık primin komisyon düşüldükten sonraki tutarından
şirketlerin kendi saklama paylarında kalanının % 25'ini geçemez.
Kazanılmamış prim karşılığının gün esasına göre hesaplanması mümkün olmayan
reasürans ve retrosesyon işlemlerinde 1/8 yöntemi
uygulanabilir. 3) Hayat sigortalarında matematik karşılıklar, her
sözleşme üzerinden ayrı ayrı hesaplanır.
Karşılıkların, gelirleri vergiden istisna edilmiş olan menkul kıymetlere
yatırılan kısmına ait faiz ve kâr payları, giderler arasında gösterilemez. 4) Deprem hasar karşılıkları; yangın ve mühendislik
sigorta branşlarında verilen deprem teminatı karşılığında alınan ve
şirketlerin kendi saklama paylarında kalan primlerin 21/12/1959 tarihli ve
7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 25 inci maddesi uyarınca hesaplanan
kısmı ile önceki hesap dönemlerinde ayrılan karşılıkların yatırıldığı
fonların gelirleri toplamından oluşur. Deprem hasar karşılığı hesabına
intikal ettirilen primler, bu Kanunun uygulamasında kazanılmamış prim
karşılığı hesaplamasına konu edilmez. 5) Bir bilânço döneminde ayrılan sigorta teknik
karşılıkları, ertesi bilânço döneminde aynen kâra eklenir. Zarar
mahsubu MADDE 9- (1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar
vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı
gösterilmek şartıyla aşağıda belirtilen zararlar indirim konusu yapılır: a) Beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş
yılların beyannamelerinde yer alan zararlar. Kanunun 20 nci maddesinin
birinci fıkrası çerçevesinde devralınan kurumların devir tarihi itibarıyla öz
sermaye tutarını geçmeyen zararları ile 20 nci maddenin ikinci fıkrası kapsamında gerçekleştirilen
tam bölünme işlemi sonucu bölünen kurumdaki öz sermayesinin devralınan
tutarını geçmeyen ve devralınan kıymetle orantılı
zararların indirilmesinde aşağıdaki şartlar ayrıca aranır: 1) Son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi
beyannamelerinin kanunî süresinde verilmiş olması. 2) Devralınan kurumun faaliyetine devir veya
bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl süreyle
devam edilmesi. Bu şartların ihlâli halinde, zarar mahsupları
nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler için vergi ziyaı doğmuş sayılır. b) Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere, beş yıldan fazla nakledilmemek
şartıyla yurt dışı faaliyetlerden doğan zararlar; 1) Faaliyette bulunulan ülkenin vergi kanunlarına
göre beyan edilen vergi matrahlarının zarar dahil, her yıl o ülke mevzuatına
göre denetim yetkisi verilen kuruluşlarca rapora bağlanması, 2) Bu raporun aslı ile tercüme edilmiş bir örneğinin
Türkiye'deki ilgili vergi dairesine ibrazı, halinde indirim konusu yapılır. Denetim kuruluşlarınca hazırlanacak raporun ekinde
yer alan vergi beyanlarının, bilânço ve gelir tablosunun, o ülkedeki yetkili
malî makamlarca onaylanması zorunludur. Faaliyette bulunulan ülkede denetim
kuruluşu olmaması halinde, her yıla ait vergi beyannamesinin, o ülke yetkili
makamlarından alınan birer örneğinin mahallindeki Türk elçilik ve
konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı
mahiyetteki temsilcilerine onaylatılarak, aslının ve tercüme edilmiş bir
örneğinin ilgili vergi dairesine ibrazı yeterlidir. Türkiye'de indirim konusu yapılan yurt dışı zararın,
ilgili ülkede de mahsup edilmesi veya gider yazılması halinde, Türkiye'deki
beyannameye dahil edilecek yurt dışı kazanç, mahsup veya gider yazılmadan
önceki tutardır. (2) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûlleri
belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Diğer
indirimler MADDE 10- (1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar
vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından
sırasıyla aşağıdaki indirimler yapılır: a) Mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde
gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik
araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının % 40'ı oranında hesaplanacak
"Ar-Ge indirimi". Araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile doğrudan
ilişkili olmayan giderlerden ve tamamen araştırma ve geliştirme
faaliyetlerinde kullanılmayan amortismana tâbi iktisadî kıymetler için
hesaplanan amortisman tutarlarından verilen paylar üzerinden Ar-Ge indirimi hesaplanmaz. Matrahın yetersiz olması
nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu yapılamayan tutar, sonraki hesap
dönemlerine devreder. Ar-Ge indiriminden
yararlanılacak harcamaların kapsamını ve uygulamadan yararlanılabilmesi için
gerekli belgeler ile usûlleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. b) 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 17/6/1992 tarihli
ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının sözü edilen kanunlar uyarınca
tespit edilen amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için %
50'si. c) Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel
idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti
tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma
ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında
yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5'ine
kadar olan kısmı. ç) (c) bendinde sayılan kamu kurum ve kuruluşlarına
bağışlanan okul, sağlık tesisi, 100 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 50
yatak) kapasitesinden az olmamak kaydıyla öğrenci yurdu ile çocuk yuvası,
yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi inşası
dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara
yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini
devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve
yardımların tamamı. d) Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel
idareleri, belediyeler ve köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan
vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve
geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan veya
Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen ya da
desteklenmesi uygun görülen; 1) Kültür ve sanat faaliyetlerine ilişkin ticarî
olmayan ulusal veya uluslararası organizasyonların gerçekleştirilmesine, 2) Ülkemizin uygarlık birikiminin kültürü, sanatı,
tarihi, edebiyatı, mimarîsi ve somut olmayan kültürel mirası ile ilgili veya
ülke tanıtımına yönelik kitap, katalog, broşür, film, kaset, CD ve DVD gibi
manyetik, elektronik ve bilişim teknolojisi yoluyla üretilenler de dahil
olmak üzere görsel, işitsel veya basılı materyallerin hazırlanması, bunlarla
ilgili derleme ve araştırmaların yayınlanması, yurt içinde ve yurt dışında dağıtımı
ve tanıtımının sağlanmasına, 3) Yazma ve nadir eserlerin korunması ve elektronik
ortama aktarılması ile bu eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna
kazandırılmasına, 4) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz kültür varlıklarının bakımı,
onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon, restitüsyon projeleri yapılması ve nakil işlerine, 5) Kurtarma kazıları, bilimsel kazı çalışmaları ve
yüzey araştırmalarına, 6) Yurt dışındaki taşınmaz Türk kültür varlıklarının
yerinde korunması veya ülkemize ait kültür varlıklarının Türkiye'ye
getirilmesi çalışmalarına, 7) Kültür envanterinin oluşturulması çalışmalarına, 8) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
kapsamındaki taşınır kültür varlıkları ile güzel sanatlar, çağdaş ve
geleneksel el sanatları alanlarındaki ürün ve eserlerin Kültür ve Turizm
Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılması ve güvenliklerinin sağlanmasına, 9) Somut olmayan kültürel miras, güzel sanatlar,
sinema, çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki üretim ve faaliyetler
ile bu alanlarda araştırma, eğitim veya uygulama merkezleri, atölye, stüdyo
ve film platosu kurulması, bakım ve onarımı, her türlü araç ve teçhizatının
tedariki ile film yapımına, 10) Kütüphane, müze, sanat galerisi ve kültür merkezi
ile sinema, tiyatro, opera, bale ve konser gibi kültür ve sanat
faaliyetlerinin sergilendiği tesislerin yapımı, onarımı veya modernizasyon
çalışmalarına, ilişkin harcamalar ile makbuz karşılığı yapılan bağış
ve yardımların % 100'ü. Bakanlar Kurulu, bölgeler ve faaliyet türleri
itibarıyla bu oranı, yarısına kadar indirmeye veya kanunî seviyesine kadar
getirmeye yetkilidir. e) Bakanlar Kurulunca yardım kararı alınan doğal
afetler dolayısıyla Başbakanlık aracılığı ile makbuz karşılığı yapılan aynî
ve nakdî bağışların tamamı. (2) Bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde,
bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli
veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre
takdir komisyonlarınca tespit edilecek değeri esas alınır. (3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûlleri
belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Kabul
edilmeyen indirimler MADDE 11- (1) Kurum kazancının tespitinde aşağıdaki indirimlerin
yapılması kabul edilmez: a) Öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan
faizler. b) Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan
faiz, kur farkları ve benzeri giderler. c) Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak
dağıtılan kazançlar. ç) Her ne şekilde ve ne isimle olursa olsun ayrılan
yedek akçeler (Türk Ticaret Kanununa, kurumların kuruluş kanunlarına,
tüzüklerine, ana statülerine veya sözleşmelerine göre safî kazançlardan ayırdıkları tüm yedek akçeler ile Bankacılık Kanununa
göre bankaların ayırdıkları genel karşılıklar
dahil). d) Bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her
türlü para cezaları, vergi cezaları, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar,
gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen
gecikme faizleri. e) Kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye
dayanılarak tespit edilen hadler saklı kalmak kaydıyla, menkul kıymetlerin
itibarî değerlerinin altında ihracından doğan zararlar ile bu menkul
kıymetlere ilişkin olarak ödenen komisyonlar ve benzeri her türlü giderler. f) Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı
olan; yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz taşıtları ile uçak,
helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili
olmayanların giderleri ve amortismanları. g) Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan
tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının,
yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve manevî zarar
tazminat giderleri. h) Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve
televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen
tazminat giderleri. ı) Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve
tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin % 50'si. Bakanlar Kurulu bu
oranı % 100'e kadar artırmaya veya sıfıra kadar indirmeye yetkilidir. Örtülü
sermaye MADDE 12- (1) Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla
ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede
kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz
sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye
sayılır. (2) Yukarıda belirtilen karşılaştırma sırasında,
sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden kredi şirketlerinden yapılan
borçlanmalar hariç olmak üzere, ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette
bulunan ve ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan banka veya benzeri kredi
kurumlarından yapılan borçlanmalar % 50 oranında dikkate alınır. (3) Bu
maddenin uygulanmasında; a) Ortakla ilişkili kişi, ortağın doğrudan veya
dolaylı olarak en az % 10 oranında ortağı olduğu veya en az bu oranda oy veya
kâr payı hakkına sahip olduğu bir kurumu ya da
doğrudan veya dolaylı olarak, ortağın veya ortakla ilişkili bu kurumun
sermayesinin, oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerinin en az % 10'unu
elinde bulunduran bir gerçek kişi veya kurumu, b) Öz sermaye, kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca
tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermayesini, ifade eder. (4) Kurumların İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında
işlem gören hisselerinin edinilmesi durumunda, söz konusu hisse nedeniyle
ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılanlardan temin edilen borçlanmalarda en
az % 10 ortaklık payı aranır. (5) Yukarıda belirtilen oranlar, borç veren ortaklar
ve ortakların ilişkide bulunduğu kişiler için topluca dikkate alınır. (6) Aşağıda sayılan borçlanmalar örtülü sermaye
sayılmaz: a) Kurumların ortaklarının veya ortaklarla ilişkili
kişilerin sağladığı gayrinakdî teminatlar
karşılığında üçüncü kişilerden yapılan borçlanmalar. b) Kurumların iştiraklerinin, ortaklarının veya
ortaklarla ilişkili kişilerin, banka ve finans kurumlarından ya da sermaye piyasalarından temin ederek aynı şartlarla
kısmen veya tamamen kullandırdığı borçlanmalar. c) 5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre faaliyette
bulunan bankalar tarafından yapılan borçlanmalar. ç) 3226 sayılı Finansal
Kiralama Kanunu kapsamında faaliyet gösteren finansal
kiralama şirketleri, 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname kapsamında faaliyet gösteren finansman ve faktoring şirketleri ile ipotek finansman kuruluşlarının
bu faaliyetleriyle ilgili olarak ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan
bankalardan yaptıkları borçlanmalar. (7) Örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve
benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi
kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap
döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için
ana merkeze aktarılan tutar sayılır. Daha önce yapılan vergilendirme
işlemleri, tam mükellef kurumlar nezdinde yapılacak
düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin kur farklarını da kapsayacak şekilde,
taraf olan mükellefler nezdinde buna göre
düzeltilir. Şu kadar ki, bu düzeltmenin yapılması için örtülü sermaye
kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması
şarttır. Transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı MADDE 13- (1) Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk
ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya
hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç
tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış
sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme
işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri
ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir. (2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları,
kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile
idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak
bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu
gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya
eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın
hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi
sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı
düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi
hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen
ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili
kişilerle yapılmış sayılır. (3) Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle
yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında
uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması
durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder. Emsallere
uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin
hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgelerin ispat edici kâğıtlar olarak
saklanması zorunludur. (4) Kurumlar, ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde
uygulayacağı fiyat veya bedelleri, aşağıdaki yöntemlerden işlemin mahiyetine
en uygun olanını kullanarak tespit eder: a) Karşılaştırılabilir fiyat yöntemi: Bir mükellefin
uygulayacağı emsallere uygun satış fiyatının, karşılaştırılabilir mal veya
hizmet alım ya da satımında bulunan ve aralarında
herhangi bir şekilde ilişki bulunmayan gerçek veya tüzel kişilerin
birbirleriyle yaptıkları işlemlerde uygulayacağı piyasa fiyatı ile
karşılaştırılarak tespit edilmesini ifade eder. b) Maliyet artı yöntemi: Emsallere uygun fiyatın, ilgili
mal veya hizmet maliyetlerinin makul bir brüt kâr oranı kadar artırılması
suretiyle hesaplanmasını ifade eder. c) Yeniden satış fiyatı yöntemi: Emsallere uygun
fiyatın, işlem konusu mal veya hizmetlerin aralarında herhangi bir şekilde
ilişki bulunmayan gerçek veya tüzel kişilere yeniden satılması halinde
uygulanacak fiyattan, makul bir brüt satış kârı düşülerek hesaplanmasını
ifade eder. ç) Emsallere uygun fiyata yukarıdaki yöntemlerden
herhangi birisi ile ulaşma olanağı yoksa mükellef, işlemlerin mahiyetine
uygun olarak kendi belirleyeceği diğer yöntemleri kullanabilir. (5) İlişkili
kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da
satımında uygulanacak fiyat veya bedelin tespitine ilişkin yöntemler,
mükellefin talebi üzerine Maliye Bakanlığı ile anlaşılarak belirlenebilir. Bu
şekilde belirlenen yöntem, üç yılı aşmamak üzere anlaşmada tespit edilen süre
ve şartlar dahilinde kesinlik taşır. (6) Tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması
yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının
uygulamasında, bu maddedeki şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü
itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze
aktarılan tutar sayılır. Daha önce yapılan vergilendirme işlemleri, taraf
olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilir. Şu
kadar ki, bu düzeltmenin yapılması için örtülü kazanç dağıtan kurum adına
tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şarttır. (7) Transfer fiyatlandırması ile ilgili usûller
Bakanlar Kurulunca belirlenir. İKİNCİ BÖLÜM Beyan Beyan esası
MADDE 14- (1) Kurumlar vergisi, mükellefin veya vergi
sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur. Beyanname, ilgili bulunduğu hesap
döneminin sonuçlarını içerir. (2) Her mükellef vergiye tâbi kazancının tamamı için
bir beyanname verir. Ancak, tüzel kişiliği bulunmayan iktisadî kamu
kuruluşları ile dernek ve vakıflara ait iktisadî işletmelerden her biri için,
bunların bağlı olduğu kamu tüzel kişileri ile dernek ve vakıflar tarafından
ayrı beyanname verilir. (3) Kurumlar vergisi beyannamesi, hesap döneminin
kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci
günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilir. (4) Mükelleflerin şubeleri, ajansları, alım-satım
büro ve mağazaları, imalâthaneleri veya kendilerine bağlı diğer iş yerleri
için, bunların bağımsız muhasebeleri ve ayrılmış sermayeleri olsa dahi ayrı
beyanname verilmez. (5) Kooperatiflerin gelirlerinin vergi kesintisine
tâbi tutulan taşınmaz kira gelirlerinden ibaret olması halinde, bu gelirler
için beyanname verilmez. (6) Mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi, kurumun
kanunî veya iş merkezinin bulunduğu yerin vergi dairesidir. (7) Maliye Bakanlığı, mükelleflerin bağlı oldukları
vergi dairelerini, kanunî veya iş merkezlerine bakmaksızın belirlemeye
yetkilidir. (8) Beyannamelerin şekil, içerik ve ekleri Maliye
Bakanlığınca belirlenir. Mükellefler beyanlarını bu beyanname ile yapmak veya
bu beyannamelerde yazılı bilgilere uygun olarak bildirmek zorundadır. Vergi
kesintisi MADDE 15- (1) Kamu idare ve kuruluşları, iktisadî kamu
kuruluşları, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler,
vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım
fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve
serbest meslek erbabı, ziraî kazançlarını bilânço veya ziraî işletme hesabı
esasına göre tespit eden çiftçiler; kurumlara avanslar da dahil olmak üzere
nakden veya hesaben yaptıkları aşağıdaki ödemeler
üzerinden istihkak sahiplerinin kurumlar vergisine mahsuben % 15 oranında
kesinti yapmak zorundadırlar: a) Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre
birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan
kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş
ödemeleri. b) Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması
karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri. c) Her nevi tahvil (ipotek finansmanı kuruluşları ve
konut finansmanı kuruluşları tarafından ihraç edilen ipotekli sermaye
piyasası araçları, varlık teminatlı menkul kıymetler dahil) ve Hazine bonosu
faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul
kıymetlerden sağlanan gelirler (Döviz cinsinden yahut dövize, altına veya
başka bir değere endeksli menkul kıymetlerin itfası sırasında oluşan değer
artışları kesintiye tâbi tutulmaz.). ç) Mevduat faizleri. d) Katılım bankaları tarafından katılma hesabı
karşılığında ödenen kâr payları. e) Kâr ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen
kâr payları. f) Birinci fıkranın (c) bendinde yer alan menkul kıymetlerin
geri alım veya satım taahhüdü ile elde edilmesi veya elden çıkarılmasından
sağlanan gelirler. (2) Vergiden muaf olan kurumlara dağıtılan (Kârın
sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) Gelir Vergisi Kanununun 75 inci
maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerindeki kâr
payları üzerinden, bu maddenin üçüncü fıkrası uyarınca vergi kesintisine tâbi
tutulan kazançlar hariç olmak üzere % 15 oranında vergi kesintisi yapılır. (3) Emeklilik yatırım fonlarının kazançları hariç
olmak üzere, Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yazılı
kazançlardan, dağıtılsın veya dağıtılmasın, kurum bünyesinde % 15 oranında
vergi kesintisi yapılır. (4) Bakanlar Kurulu, bu maddede belirtilen vergi
kesintisi oranlarını, her bir ödeme ve gelir için ayrı ayrı
sıfıra kadar indirmeye, kurumlar vergisi oranına kadar yükseltmeye ve aynı
sınırlar dahilinde üçüncü fıkrada belirtilen kazançlar için fon veya ortaklık
türlerine göre ya da portföylerindeki varlıkların
nitelik ve dağılımına göre farklılaştırmaya yetkilidir. (5) Bu madde
gereğince vergi kesintisi yapmak zorunda olanlar, bu vergileri ödeme veya
tahakkukun yapıldığı yer itibarıyla bağlı oldukları vergi dairesine,
vergilendirme dönemini izleyen ayın yirminci günü akşamına kadar muhtasar beyanname
ile bildirmeye mecburdurlar. Gelir Vergisi Kanununda belirlenen usûl ve
esaslar, bu maddeye göre verilecek muhtasar beyannameler hakkında da
uygulanır. Şu kadar ki, bu maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan kesinti,
kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği döneme ait muhtasar beyanname ile
beyan edilir. (6) Bu maddede geçen hesaben
ödeme deyimi, kesintiye tâbi kazanç ve iratları ödeyenleri hak sahiplerine
karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder. (7) Yapılacak vergi kesintisinde kazanç ve iratlar gayrisafî tutarları üzerinden dikkate alınır. Kesilmesi
gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde vergi
kesintisi, ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı
üzerinden hesaplanır. (8) Bu maddede belirtilen ödemelerden yapılan vergi
kesintisi, kesinti yapanların kayıt ve hesaplarında ayrıca gösterilir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Verginin Tarhı Vergilendirme
dönemi ve tarhiyat MADDE 16- (1) Kurumlar vergisinde vergilendirme dönemi, hesap
dönemidir. Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerin vergilendirme
dönemi ise özel hesap dönemleridir. (2) Kesinti suretiyle ödenen vergilerde, istihkak
sahiplerince ayrıca yıllık beyanname verilmeyen hallerde, vergi kesintisinin
ilgili bulunduğu dönemler vergilendirme dönemi sayılır. (3) Kurumlar vergisi, beyannamenin verildiği vergi
dairesince tarh olunur. (4) Kurumlar vergisi, bu Kanuna göre mükellef
olanların tüzel kişiliği adına; iktisadî kamu kuruluşları ile derneklere ve
vakıflara ait iktisadî işletmelerden tüzel kişiliği haiz olmayanlar için
bağlı oldukları kamu tüzel kişileri ya da dernek
veya vakıf adına; fonlarda fonun kurucusu adına; iş ortaklıklarında ise
verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak
üzere yönetici ortak veya ortaklardan herhangi birisi adına tarh olunur. (5) Kurumlar vergisi, bağlı olunan vergi dairesine
beyannamenin verildiği günde, beyanname posta ile gönderilmişse, vergiyi tarh
edecek daireye geldiği tarihi izleyen üç gün içinde tarh edilir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Tasfiye, Birleşme, Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi Tasfiye MADDE 17- (1) Tasfiye dönemi: Her ne sebeple olursa olsun,
tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine
tasfiye dönemi geçerli olur. a) Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel
kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil
edildiği tarihte sona erer. Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna
kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona
erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar
olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır. b) Tasfiyenin başladığı takvim yılı içinde sona
ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiyeye girdiği tarihten başlar ve
tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam eder. c) Tasfiyenin zararla kapanması halinde tasfiye
sonucu, önceki tasfiye dönemlerine doğru düzeltilir ve anılan dönemlerde
fazla ödenen vergi mükellefe iade edilir. ç) Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh
zamanaşımı, tasfiyenin sona erdiği dönemi izleyen yıldan itibaren başlar. d) Tasfiyeden vazgeçilmesi halinde, kurum hakkında
tasfiye hükümleri uygulanmaz. Böyle bir durumda, tasfiyeden vazgeçme kararı,
bu kararın alındığı dönemin başından itibaren geçerli olur. Tasfiyeden vazgeçme
kararının alındığı tarihe kadar verilen tasfiye dönemi beyannameleri, normal
faaliyet beyannamelerinin yerine geçer. Tasfiyesinden vazgeçilen kurumun
geçici vergiyle ilgili yükümlülükleri, tasfiyeden vazgeçilmesine ilişkin
kararın alındığı tarihi kapsayan geçici vergilendirme dönemi başından
itibaren başlar. (2) Tasfiye beyannameleri: Tasfiye beyannameleri,
tasfiye memurları tarafından tasfiye dönemlerinin sonundan itibaren Kanunun
14 üncü maddesinde yazılı sürelerde; tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin
tasfiye beyannamesi ise tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün
içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilir. (3) Bu madde gereğince verilecek olan beyannamelere,
bilânço ve gelir tablosu ile tasfiye bilânçosuna göre ortaklara dağıtılan
paralar ve diğer değerlerin ayrıntılı bir listesi eklenir. (4) Tasfiye kârı: Tasfiye halindeki kurumların vergi
matrahı tasfiye kârıdır. Tasfiye kârı, tasfiye döneminin sonundaki servet
değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu
farktır. a) Tasfiye kârı hesaplanırken; 1) Ortaklara veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında
avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemeler tasfiyenin
sonundaki servet değerine, 2) Mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya sahipleri
tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden
istisna edilmiş olan kazanç ve iratlar tasfiye döneminin başındaki servet
değerine, eklenir. b) Hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan, satılan,
devredilen veya kurum sahibine iade olunan iktisadî kıymetlerin değerleri,
Kanunun 13 üncü maddesine göre ve dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin
yapıldığı gün itibarıyla belirlenir. c) Bu maddeye göre tasfiye kârının hesaplanması
sırasında, Kanunun 8, 9, 10 ve 11 inci madde hükümleri de ayrıca dikkate
alınır. (5) Servet değeri: Tasfiye döneminin başındaki ve
sonundaki servet değeri, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki
bilânçosunda görülen öz sermayesidir. Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde
izleyen tasfiye dönemlerinin başındaki servet değeri, bir önceki dönemin son
bilânçosunda görülen servet değeridir. (6) Aşağıda belirtilenler dışında kalan her çeşit
karşılıklar ile dağıtılmamış kazançlar bu sermayeye dahildir: a) Vergi kanunlarına göre ayrılmış olan her türlü
amortismanlar ve karşılıklar ile sigorta şirketlerinin teknik karşılıkları. b) Hissedar veya sahip olmayan kimselere dağıtılacak
olan kazanç kısmı. (7) Tasfiye memurlarının sorumluluğu: Tasfiye
memurları, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre
hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar
için, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 207 nci maddesine uygun bir karşılık ayırmadan
aynı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü sırasında
yazılı alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamazlar. Aksi takdirde
bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumlu olurlar. a) Yukarıda belirtilen vergiler ile sekizinci fıkra
uyarınca tasfiye işlemlerinin incelenmesi sonucu tarh edilecek vergilerin
asılları ve zamları, tasfiye sırasında dağıtım, devir, iade veya satış gibi
yollarla kendisine bir iktisadî kıymet aktarılan ya
da tasfiye kalanı üzerinden kendisine paylaştırma yapılan ortaklardan da
aranabilir. Ortaklardan tahsil edilmiş olan vergi asılları için ayrıca
tasfiye memurlarına başvurulmaz. b) Tasfiye memurları, bu madde gereğince ödedikleri
vergilerin asıllarından dolayı, yukarıda belirtilen yollarla kendisine bir
iktisadî kıymet aktarılan veya tasfiye kalanından pay alan ortaklara ya da ortakların aldıkları bu değerler vergileri
karşılamaya yetmezse İcra ve İflas Kanununun 207 nci
maddesine uygun oranlar dahilinde aynı Kanunun 206 ncı
maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklarını tamamen veya kısmen tahsil
eden alacaklılara rücu edebilirler. (8) Tasfiye
işlemlerinin incelenmesi: Tasfiye beyannamesinin verilmesiyle birlikte
tasfiye memurları, işlemlerinin vergi kanunları yönünden incelenmesini bir
dilekçe ile isterler. Dilekçenin verilmesinden itibaren en geç üç ay içinde
vergi incelemelerine başlanarak aralıksız devam edilir. Vergi incelemesinin
bitmesini izleyen otuz gün içinde vergi dairesi sonucu tasfiye memurlarına
yazı ile bildirir. Buna göre kurumdan aranan vergilerin sonucu alınıncaya
kadar tasfiye memurlarının, yedinci fıkrada yazılı sorumluluğu devam eder. (9) Maliye Bakanlığı, mükelleflerin hukukî
statülerini, faaliyet gösterdikleri alanları ve tasfiyeye giriş tarihindeki
aktif büyüklüklerini dikkate almak suretiyle tasfiye işlemlerine yönelik
inceleme yaptırmamaya yetkilidir. Birleşme MADDE 18- (1) Bir veya birkaç kurumun diğer bir kurumla
birleşmesi, birleşme nedeniyle infisah eden kurumlar bakımından tasfiye
hükmündedir. Ancak, birleşmede tasfiye kârı yerine birleşme kârı vergiye
matrah olur. (2) Tasfiye kârının tespiti hakkındaki hükümler,
birleşme kârının tespitinde de geçerlidir. Şu kadar ki, münfesih kurumun veya
kurumların ortaklarına ya da sahiplerine birleşilen kurum tarafından doğrudan doğruya veya dolaylı
olarak verilen değerler, kurumun tasfiyesi halinde ortaklara dağıtılan
değerler yerine geçer. Birleşilen kurumdan alınan
değerler Vergi Usul Kanununda yazılı esaslara göre değerlenir. (3) Kanunun 17 nci
maddesine göre tasfiye memurlarına düşen sorumluluk ve ödevler, birleşme
halinde birleşilen kuruma ait olur. Devir,
bölünme ve hisse değişimi MADDE 19- (1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar
dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir: a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye'de
bulunması. b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço
değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün
halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi. (2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür
değiştirmeleri de devir hükmündedir. (3) Aşağıdaki işlemler bölünme veya hisse değişimi
hükmündedir: a) Tam bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin
tasfiyesiz olarak infisah etmek suretiyle bütün mal varlığını, alacaklarını
ve borçlarını kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak iki veya
daha fazla tam mükellef sermaye şirketine devretmesi ve karşılığında
devredilen sermaye şirketinin ortaklarına devralan sermaye şirketinin
sermayesini temsil eden iştirak hisseleri verilmesi, bu Kanunun
uygulanmasında tam bölünme hükmündedir. Devredilen şirketin ortaklarına
verilecek iştirak hisselerinin itibarî değerinin % 10'una kadarlık
kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin bölünme sayılmasına engel değildir. b) Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin
veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye'deki iş yeri
veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam
yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da
sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı
değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam
mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî
bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde,
işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve
pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen
varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette
kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz
ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin
hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen
taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur. c) Hisse değişimi: Tam mükellef bir sermaye
şirketinin, diğer bir sermaye şirketinin hisselerini, bu şirketin yönetimini
ve hisse çoğunluğunu elde edecek şekilde devralması ve karşılığında bu
şirketin hisselerini devreden ortaklarına kendi şirketinin sermayesini temsil
eden iştirak hisselerini vermesi, bu Kanunun uygulanmasında hisse değişimi
hükmündedir. Hisseleri devralınan şirketin ortaklarına verilecek iştirak
hisselerinin itibari değerinin %10'una kadarlık
kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin hisse değişimi sayılmasına engel
değildir. (4) Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde aktifi ve
pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte devrolunur. (5) Maliye Bakanlığı devir, bölünme ve hisse değişimi
işlemleri ile ilgili usûlleri belirlemeye yetkilidir. Devir,
bölünme ve hisse değişimi hallerinde vergilendirme MADDE 20- (1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu
takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar
vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez: a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının
Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum; 1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve
müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi
ile, 2)
Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi
beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması
halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak
hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar
vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği
tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi
dairesine verirler. b) Birleşilen kurum,
münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve
diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle
verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir
taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir. (2) Kanunun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a)
bendine göre gerçekleştirilen bölünmelerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu
takdirde bölünme suretiyle münfesih kurumun sadece bölünme tarihine kadar
elde ettiği kazançlar vergilendirilir; bölünmeden doğan kârlar ise
hesaplanmaz ve vergilendirilmez: a) Şirket yetkili kurulunun bölünmeye ilişkin
kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, bölünme tarihidir. Bölünen
kurum ile bu kurumun varlıklarını devralan kurumlar, 1) Bölünme tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve
müştereken imzalayacakları bölünen kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi
ile, 2) Bölünme işleminin hesap döneminin kapandığı aydan
kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre
içerisinde yapılması halinde, bölünen kurumun önceki hesap dönemine ilişkin
olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları bölünen kuruma ait
kurumlar vergisi beyannamesini, bölünmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği
tarihten itibaren otuz gün içinde bölünen kurumun bağlı olduğu vergi
dairesine verirler. b) Bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumlar,
bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi
borçlarından müteselsilen sorumlu olacaklarını ve
diğer ödevlerini yerine getireceklerini, bölünen kurumun bölünme nedeniyle
verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesine ekleyecekleri bir taahhütname
ile taahhüt ederler. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta bölünen kurum
ile bu kurumun varlıklarını devralan kurumlardan teminat isteyebilir. (3) Bu Kanunun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının
(b) ve (c) bentlerinde belirtilen işlemlerden doğan kârlar hesaplanmaz ve
vergilendirilmez. 19 uncu maddenin üçüncü fıkrasının (b) bendine göre
gerçekleştirilen kısmî bölünme işlemlerinde, bölünen kurumun bölünme tarihine
kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından bölünen kurumun
varlıklarını devralan kurumlar, devraldıkları varlıkların emsal bedeli ile
sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olurlar. BEŞİNCİ BÖLÜM Verginin Ödenmesi Ödeme
süresi MADDE 21- (1) Kurumlar vergisi, beyannamenin verildiği ayın
sonuna kadar ödenir. (2) Tasfiye ve birleşme halinde, tasfiye edilen veya
birleşen kurumlar adına tasfiye veya birleşme kârı üzerinden tarh olunan
vergiler, tasfiye veya birleşme nedeniyle infisah eden kuruma ait kurumlar
vergisi beyannamesinin verilme süresi içinde ödenir. Tasfiye edilen veya
birleşen kurumların bu Kanuna göre tahakkuk etmiş olup, henüz vadeleri
gelmemiş bulunan vergileri de aynı süre içinde ödenir. (3) Kanunun 20 nci
maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre gerçekleştirilen devir ve
bölünmelerde münfesih kurum adına tahakkuk eden vergilerden; a) Bu fıkraların (a) bentlerinin (1) numaralı alt
bentlerine göre münfesih veya bölünen kurum adına tahakkuk edenler, devralan
veya birleşilen kurumun devir veya bölünmenin
gerçekleştiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin
verildiği ayın sonuna kadar, b) Diğer hallerde ise beyanname verme süresi
içerisinde, devralan veya birleşilen
kurumlarca ödenir. (4) Muhtasar beyanname ile bildirilen vergiler,
beyannamenin verildiği ayın yirmialtıncı günü
akşamına kadar ödenir. ÜÇÜNCÜ KISIM Dar Mükellefiyet Esasında Verginin Tarhı ve Ödenmesi BİRİNCİ BÖLÜM Matrahın Tayini Safî kurum
kazancı MADDE 22- (1) Dar mükellef kurumların iş yeri veya daimî
temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi
belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanır. (2) Dar mükellefiyete tâbi kurumların ticarî veya
ziraî kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi
Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümleri uygulanır.
Ancak, bu kazanç ve iratların Türkiye'de yapılmakta olan ticarî veya ziraî
faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancı bu maddenin birinci
fıkrasına göre tespit edilir. (3) Dar mükellefiyette kurum kazancının tespitinde,
ayrıca aşağıdaki indirimlerin yapılması kabul edilmez: a) Bu kurumlar hesabına yaptıkları alım-satımlar için
ana merkeze veya Türkiye dışındaki şubelere verilen faizler, komisyonlar ve
benzerleri. b) Türkiye'deki kurumun kazancının elde edilmesi ve
idamesi ile ilgili olan ve emsallere uygunluk ilkesi uyarınca belirlenecek
dağıtım anahtarlarına göre ayrılan paylar ile Türkiye'deki kurumun denetimi
için yabancı ülkelerden gönderilen yetkili kişilerin seyahat giderleri hariç
olmak üzere, ana merkezin veya Türkiye dışındaki şubelerin genel yönetim
giderlerine veya zararlarına katılmak üzere ayrılan paylar. (4) Dar mükellef kurumların işletmede kullandıkları
borçlanmalar için Kanunun 12 nci maddesinde yer
alan hükümlerin uygulanmasında, ortakla ilişkili kişinin tespiti açısından
sermaye veya oy hakkı şartı aranmaz. (5) Kanunun tasfiyeye ilişkin hükümleri ile 19 uncu
maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi aynı şartlarla dar mükellef kurumlar
hakkında da uygulanır. Şu kadar ki, devralan kurum tarafından devralınan
değerlere karşılık olarak verilen iştirak hisseleri, Türkiye'deki iş yeri
veya daimî temsilcinin aktifine kaydedilir. Yabancı
ulaştırma kurumlarında kurum kazancının tespiti MADDE 23- (1) Yabancı ulaştırma kurumlarının vergiye matrah
olacak kurum kazancı, hasılata ortalama emsal oranlarının uygulanması
suretiyle hesaplanır. (2) Ortalama emsal oranları, Türkiye'de daimî veya
arızî olarak çalışan bütün kurumlar için; a) Kara taşımacılığında % 12, b) Deniz taşımacılığında % 15, c) Hava taşımacılığında % 5, olarak uygulanır. (3) Ticarî ve arızî ticarî kazançları dar
mükellefiyet kapsamında vergilendirilen yabancı ulaştırma kurumlarının,
Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatı aşağıdaki unsurlardan oluşur: a) Türkiye sınırları içinde gerçekleşen kara
taşımacılığında, bilet bedeli ile birlikte alınan gider karşılıkları dahil
olmak üzere yolcu, yük ve bagaj taşıma ücreti olarak her ne adla olursa olsun
aldıkları tutarlar. b) Türkiye'deki yükleme limanlarından yabancı
ülkelerdeki varış limanlarına veya diğer bir kurumun gemisine aktarma yapılacak
yabancı limana kadar gerçekleşen deniz ve hava taşımacılığında, bilet bedeli
ile birlikte alınan gider karşılıkları dahil olmak üzere yolcu, yük ve bagaj
taşıma ücreti olarak her ne adla olursa olsun aldıkları tutarlar. c) Türkiye dışındaki taşımacılık faaliyeti için diğer
kurumlar hesabına Türkiye'de sattıkları yolcu ve bagaj biletleri ile
Türkiye'de yaptıkları navlun sözleşmeleri dolayısıyla kendilerine verilen
komisyonlar ve ücretler. İKİNCİ BÖLÜM Beyan Beyan esası
MADDE 24- (1) Kurumlar vergisi, mükellefin veya vergi
sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur. Beyanname, ilgili bulunduğu hesap
döneminin sonuçlarını içerir. (2) Her mükellef vergiye tâbi kazancının tamamı için
bir beyanname verir. (3) Mükelleflerin şubeleri, ajansları, alım-satım
büro ve mağazaları, imalâthaneleri veya kendilerine bağlı diğer iş yerleri
için, bunların bağımsız muhasebeleri ve ayrılmış sermayeleri olsa dahi ayrı
beyanname verilmez. Vergilendirme
dönemi ve beyan MADDE 25- (1) Yıllık beyan esasında vergilendirilen kurumların
vergilendirme dönemi, hesap dönemidir. Ancak, kendilerine özel hesap dönemi
tayin edilenlerin vergilendirme dönemi, özel hesap dönemleridir. (2) Kesinti suretiyle ödenen vergilerde, istihkak
sahiplerince ayrıca yıllık veya özel beyanname verilmeyen hallerde, vergi
kesintisinin ilgili bulunduğu dönemler, vergilendirme dönemi sayılır. (3) Kanunun 26 ncı maddesi
gereğince verilen beyannameler ile bildirilen kazançların
vergilendirilmesinde, vergilendirme dönemi yerine kazancın elde edilme tarihi
esas alınır. (4) Yıllık kurumlar vergisi beyannamesi, kurumun
Türkiye'deki iş yerinin veya daimî temsilcisinin bulunduğu yerin; Türkiye'de
iş yeri veya daimî temsilcisi olmadığı takdirde yabancı kuruma kazanç
sağlayanların bağlı olduğu yerin vergi dairesine verilir. (5) Beyanname, hesap döneminin kapandığı ayı izleyen
dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü
akşamına kadar, tarhiyatın muhatabının Türkiye'yi
terk etmesi halinde ise ülkeyi terk etmesinden önceki onbeş
gün içinde verilir. (6) Beyannamelerin şekil, içerik ve ekleri Maliye
Bakanlığınca belirlenir. Mükellefler beyanlarını bu beyanname ile yapmak veya
bu beyannamelerde yazılı bilgilere uygun olarak bildirmek zorundadır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Özel Beyan Özel beyan
zamanı tayin olunan gelirler MADDE 26- (1) Dar mükellefiyete tâbi olan yabancı kurumların
vergiye tâbi kazancının Gelir Vergisi Kanununda yazılı diğer kazanç ve
iratlardan (telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri
gayrimaddî hakların satışı, devir ve temliki karşılığında
alınan bedeller hariç) ibaret bulunması halinde, yabancı kurum veya
Türkiye'de adına hareket eden kimse, bu kazançları elde edilme tarihinden
itibaren onbeş gün içinde Kanunun 27 nci maddesinde belirtilen vergi dairesine beyanname ile
bildirmek zorundadır. (2) Diğer
kazanç ve iratlara ilişkin olarak Türkiye'ye bizzat getirilen nakdî veya aynî
sermaye karşılığında elde edilen menkul kıymetler ile iştirak hisselerinin
elden çıkarılması sırasında oluşan kur farkı kazancına dair hükümler hariç olmak
üzere, Gelir Vergisi Kanununda yer alan vergilendirmeme hususundaki istisna,
kayıt, şart ve sürelere ait sınırlamalar dikkate alınmaz. Beyannamenin
verilme yeri MADDE 27- (1) Özel beyan zamanı tayin olunan gelirlerle
ilgili kurumlar vergisi beyannamesi; a) Taşınmazların elden çıkarılmasından doğan diğer
kazanç ve iratlarda taşınmazın bulunduğu, b) Taşınırların ve hakların elden çıkarılmasından
doğan diğer kazanç ve iratlarda mal ve hakların Türkiye'de elden çıkarıldığı,
c) Ticarî veya ziraî bir işletmenin faaliyetinin
durdurulması veya terk edilmesi karşılığında elde edilen diğer kazanç ve
iratlarda işletmenin bulunduğu, ç) Arızî olarak ticarî işlemlerin yapılmasından veya
bu nitelikteki işlemlere aracılıktan elde edilen kazançlar ile arızî olarak yapılan
serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edilen kazançlarda faaliyetin
yapıldığı, d) Arızî olarak Türkiye ile yabancı ülkeler arasında
yapılan taşımacılık faaliyetlerinden elde edilen kazançlarda yolcu veya yükün
taşıta alındığı, e) Zarar yazılan değersiz alacaklarla karşılık
ayrılan şüpheli alacakların tahsili dahil olmak üzere terk edilen işlerle
ilgili olarak sonradan elde edilen diğer kazanç ve iratlar ile ticarî, ziraî
veya meslekî bir faaliyete hiç girişilmemesi veya ihale, artırma ve eksiltmelere
iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen diğer kazanç ve iratlarda
ödemenin Türkiye'de yapıldığı, f) Diğer hallerde Maliye Bakanlığınca belirlenen, yerin vergi dairesine verilir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Verginin Tarhı ve Ödenmesi Tarhiyatın muhatabı, tarh zamanı ve tarh yeri MADDE 28- (1) Dar mükellefiyete tâbi yabancı kurumların
vergisi, bunlar hesabına Türkiye'deki müdür veya temsilcileri; müdür veya
temsilcileri mevcut değil ise kazanç ve iratları yabancı kuruma sağlayanlar
adına tarh olunur. (2) Kurumlar vergisi, beyannamenin vergi dairesine
verildiği günde, beyanname posta ile gönderilmişse vergiyi tarh edecek
daireye geldiği tarihi izleyen üç gün içinde beyannamenin verildiği veya
gönderildiği vergi dairesince tarh olunur. Ödeme
süresi MADDE 29- (1) Dar mükellefiyette kurumlar vergisi; a) Yıllık beyanname ile bildirilenlerde beyannamenin
verildiği ayın sonuna kadar, b) Muhtasar beyanname ile bildirilenlerde
beyannamenin verildiği ayın yirmialtıncı günü
akşamına kadar, c) Özel beyannameyle bildirilenler ile tarhiyatın muhatabının Türkiye'yi terk etmesi veya
tasfiye ve birleşme hallerinde verilecek beyannamelerde ise beyanname verme
süresi içinde, ödenir. BEŞİNCİ BÖLÜM Vergi Kesintisi ve Muhtasar Beyanname Dar mükellefiyette
vergi kesintisi MADDE 30- (1) Dar mükellefiyete tâbi kurumların aşağıdaki
kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak
üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk
ettirenler tarafından % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılır: a) Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre
birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan
kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş
ödemeleri. b) Serbest meslek kazançları. c) Gayrimenkul sermaye iratları. ç) Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde sayılanlar hariç olmak
üzere menkul sermaye iratları. (2) Ticarî veya ziraî kazanca dahil olup olmadığına
bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve
benzeri gayrimaddî hakların satışı, devir ve
temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen
veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden bu maddenin birinci fıkrasında
belirtilen kişilerce % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılır. (3) Tam mükellef kurumlar tarafından, Türkiye'de bir
iş yeri veya daimî temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler hariç olmak
üzere dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf olan dar
mükelleflere dağıtılan (Kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) ve
Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3)
numaralı bentlerinde sayılan kâr payları üzerinden bu Kanunun 15 inci
maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca vergi kesintisine tâbi tutulan kazançlar
hariç olmak üzere % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılır. (4) Kanunun 5
inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen kurumlar
vergisinden istisna edilen kazançlar ile (c) bendinde belirtilen şirketlerin
(b) bendindeki şartları taşıyan iştirak kazançlarından anonim veya limited şirket niteliğindeki dar mükellef kurumlara
dağıtılan kâr paylarından yapılacak kesinti oranı, bu maddenin üçüncü fıkrası
uyarınca uygulanan oranın yarısını aşamaz. (5) Türkiye'de iş yeri ve daimî temsilcisi bulunmayan
mükelleflerin, yetkili makamların izniyle açılan sergi ve panayırlarda
yaptıkları ticarî faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar üzerinden, kurum
bünyesinde % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılır. (6) Yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef
kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından,
hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze
aktardıkları tutar üzerinden, kurum bünyesinde % 15 oranında kurumlar vergisi
kesintisi yapılır. (7) Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin,
Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir
vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz
önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde
yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara (tam mükellef kurumların bu
nitelikteki ülkelerde bulunan iş yerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü
ödemeler üzerinden, bu ödemelerin verginin konusuna girip girmediğine veya
ödeme yapılan kurumun mükellef olup olmadığına bakılmaksızın % 30 oranında
vergi kesintisi yapılır. a) Emsaline uygun fiyatlarla satın alınan mal ve
iştirak hisseleri için yapılan ödemeler, emsaline uygun fiyatlarla deniz ve
hava ulaştırma araçlarının kiralanması için yapılan ödemeler ile yapılan işin
tamamlanabilmesi bakımından zorunluluk arz eden geçiş
ücreti, liman ücreti gibi ödemeler üzerinden yapılacak kesinti oranını; her
bir ödeme türü, faaliyet konusu ya da sektör
itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar
indirmeye veya kanunî seviyesine kadar getirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. b) Yurtdışındaki finans kuruluşlarından temin edilen
borçlanmalara ilişkin ana para, faiz ve kâr payı ödemeleri ile sigorta ve
reasürans ödemeleri üzerinden bu fıkra uyarınca vergi kesintisi yapılmaz. c) Bu fıkraya göre vergi kesintisine tâbi tutulan
ödemeler, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarına göre ayrıca vergi kesintisine
tâbi tutulmaz. (8) Bakanlar Kurulu yukarıdaki fıkralarda belirtilen
vergi kesintisi oranlarını, gelir unsurları veya faaliyet konuları itibarıyla
ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya
yukarıdaki fıkralarda belirtilen oranın bir katına kadar artırmaya
yetkilidir. (9) Bu maddeye
göre vergisi kesinti yoluyla alınan kazanç ve iratlar için Kanunun 24 veya 26
ncı maddelerine göre beyanname verilmesi veya bu
madde kapsamına girmeyen kazanç ve iratlar için verilecek beyannamelere söz
konusu kazanç ve iratların dahil edilmesi ihtiyaridir. Şu kadar ki, Gelir
Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (5), (7) ve (14)
numaralı bentlerinde yer alan menkul sermaye iratları ile fonların katılma
belgelerinden ve yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kâr
paylarının verilecek beyannamelere dahil edilmesi zorunludur. (10) Bu maddede geçen hesaben
ödeme deyimi, kesintiye tâbi kazanç ve iratları ödeyenleri hak sahiplerine
karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder. (11) Yapılacak vergi kesintisinde kazanç ve iratlar gayrisafi tutarları üzerinden dikkate alınır. Kesilmesi
gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde vergi
kesintisi, fiilen ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin
toplamı üzerinden hesaplanır. (12) Bu Kanuna göre vergi kesintisi yapanlar,
yaptıkları vergi kesintisini kayıt ve hesaplarında ayrıca gösterirler. Muhtasar
beyanname MADDE 31- Kanunun 30 uncu maddesi gereğince vergi kesintisi
yapmak zorunda olanlar, bu vergileri ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer
itibarıyla bağlı oldukları vergi dairesine muhtasar beyanname ile bildirmek
zorundadırlar. Muhtasar beyanname konusunda Gelir Vergisi Kanununda
belirlenen usûl ve esaslar, bu maddeye göre verilecek muhtasar beyannameler
hakkında da uygulanır. DÖRDÜNCÜ KISIM Ortak Hükümler ve Geçici Maddeler Kurumlar
vergisi ve geçici vergi oranı MADDE 32- (1) Kurumlar vergisi, kurum kazancı üzerinden % 20
oranında alınır. (2) Kurumlar vergisi mükelleflerince, (dar
mükellefiyete tâbi kurumlarda ticarî ve ziraî kazançlarla sınırlı olarak)
câri vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir
Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre ve câri dönemin kurumlar vergisi
oranında geçici vergi ödenir. Tam mükellef kurumlar için geçerli olan
esaslar, dar mükellef kurumlara da aynen uygulanır. (3) Bakanlar Kurulu, ikinci fıkrada yazılı geçici
vergi oranını 5 puana kadar indirmeye veya tekrar kanunî seviyesine kadar
getirmeye yetkilidir. (4) Kanunun 23 üncü maddesine göre vergilendirilen
yabancı ulaştırma kurumlarında vergi oranını karşılıklı olmak şartıyla,
ülkeler itibarıyla kara, deniz ve hava ulaştırma kurumları için ayrı ayrı veya topluca sıfıra kadar indirmeye veya bu maddede
yazılı oranın bir katını geçmemek üzere yeni bir
oran tespit etmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Yurt
dışında ödenen vergilerin mahsubu MADDE 33- (1) Yabancı ülkelerde elde edilerek Türkiye'de genel
sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançlardan mahallinde ödenen kurumlar
vergisi ve benzeri vergiler, Türkiye'de bu kazançlar üzerinden tarh olunan
kurumlar vergisinden indirilebilir. (2) Kanunun 7 nci
maddesinin uygulandığı hallerde, yurt dışındaki iştirakin ödemiş olduğu gelir
ve kurumlar vergisi benzeri vergiler, kontrol edilen yabancı şirketin
Türkiye'de vergilendirilecek kazancı üzerinden hesaplanan kurumlar
vergisinden mahsup edilebilir. (3) Tam mükellef kurumların doğrudan veya dolaylı
olarak sermayesi veya oy hakkının % 25'ine sahip olduğu yurt dışı
iştiraklerinden elde ettikleri kâr payları üzerinden Türkiye'de ödenecek
kurumlar vergisinden, iştiraklerin bulunduğu ülkelerdeki kâr payı dağıtımına
kaynak oluşturan kazançlar üzerinden ödenen gelir ve kurumlar vergisi benzeri
vergilerin kâr payı tutarına isabet eden kısmı mahsup edilebilir. Kazanca
ilave edilen kâr payı, bu kazançlar üzerinden yurt dışında ödenen gelir ve
kurumlar vergisi benzeri vergiler dahil edilmek suretiyle dikkate alınır. (4) Yurt dışı kazançlar üzerinden Türkiye'de tarh
olunacak vergilere mahsup edilebilecek tutar, hiç bir surette yurt dışında
elde edilen kazançlara Kanunun 32 nci maddesinde
belirtilen kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla
olamaz. Bu sınır dahilinde, ilgili bulunduğu kazancın Türkiye'de genel sonuç
hesaplarına intikal ettirildiği hesap döneminde tamamen veya kısmen
indirilemeyen vergiler, bu dönemi izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar
indirim konusu yapılabilir. (5) Geçici vergilendirme dönemi içinde yurt dışından
elde edilen gelirlerin bulunması halinde, bu gelirler üzerinden elde edildiği
ülkelerde kesinti veya diğer şekillerde ödenen vergiler, o dönem için
hesaplanan geçici vergi tutarından da mahsup edilebilir. İndirilecek tutar,
yurt dışında elde edilen kazançlara Kanunun 32 nci
maddesinde belirtilen geçici vergi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan
fazla olamaz. (6) Yabancı ülkelerde vergi ödendiği, yetkili
makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa
mahallinde Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri
tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik olunmadıkça, yabancı ülkede ödenen
vergiler Türkiye'de tarh olunan vergiden indirilemez. (7) Kurumlar vergisinden indirim konusu yapılan
vergilerin yabancı ülkelerde ödendiğini gösterir belgelerin, tarhiyat sırasında mükellef tarafından ibraz edilememesi
halinde, yabancı ülkede ödenen veya ödenecek olan vergi, Kanunun 32 nci maddesindeki kurumlar vergisi oranını aşmamak
şartıyla o ülkede geçerli olan oran üzerinden hesaplanır ve tarhiyatın bu suretle hesaplanan tutara isabet eden kısmı
ertelenir. İbraz edilmesi gereken belgeler, tarh tarihinden itibaren en geç
bir yıl içinde ilgili vergi dairesine ibraz edildiği takdirde, bu belgelerde
yazılı kesin tutara göre tarhiyat düzeltilir. (8) Mücbir sebepler
olmaksızın belgelerin bu süre zarfında ibraz edilmemesi veya bu belgelerin
ibrazından sonra ertelenen vergi tutarından daha düşük bir mahsup hakkı
olduğunun anlaşılması halinde, ertelenen vergiler için Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre gecikme zammı hesaplanır. (9) Bu madde hükmünün uygulanmasında, yabancı para
ile ödenen vergilere, bunların ilgili bulunduğu kazançların genel sonuç
hesaplarına intikali esnasındaki kur uygulanır. Yurt içinde
kesilen vergilerin mahsubu MADDE 34- (1) Beyannamede gösterilen kazançlardan, Kanunun 15
inci maddesinin birinci fıkrasına ve 30 uncu maddesinin birinci ve ikinci
fıkralarına göre kaynağında kesilmiş olan vergiler (hayat sigorta
şirketlerinde matematik karşılıkların yatırıma yönlendirilmesinden elde
edilen kazanç ve iratlar üzerinden yapılan kesintiler dahil), beyanname
üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilir. (2) Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre
vergi kesintisi yapılan kurum kazancından kâr payı alan kurumlar, aldıkları
kâr payının içerdiği kesintiyi mahsup edebilirler. Mahsup edilecek tutar, ele
geçen net kâr payının geçerli kesinti oranı kullanılarak brütleştirilmesi
suretiyle hesaplanır. (3) Kontrol edilen yabancı kurumlara yapılan ödemeler
üzerinden Kanunun 30 uncu maddesinin yedinci fıkrası uyarınca kesilen
vergiler, bu şirketin Türkiye'deki beyannameye dahil edilen kurum kazancı
üzerinden hesaplanacak kurumlar vergisinden mahsup edilebilir. Ancak mahsup
edilecek vergi, kontrol edilen yabancı kurumun bu ödemelerden kaynaklanan
kazancına isabet eden kurumlar vergisini aşamaz. (4) Geçici vergilendirme dönemi içinde elde edilen
gelirler üzerinden kesinti yoluyla ödenmiş vergilerin bulunması halinde bu
vergiler, o dönem için hesaplanan geçici vergi tutarından da mahsup
edilebilir. İlgili hesap dönemine ilişkin tahakkuk ettirilen geçici verginin
sadece ödenen kısmı yıllık kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan
kurumlar vergisinden mahsup edilir. (5) Bu maddede belirtilen sınırlar dahilinde mahsup
edilecek vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden fazla
olduğu takdirde, bu durum vergi dairesince mükellefe yazı ile bildirilir.
Aradaki fark, mükellefin söz konusu yazıyı tebellüğ tarihinden itibaren bir
yıl içinde başvurusu halinde kendisine iade olunur. Bir yıl içinde
başvurmayan mükelleflerin bu farktan doğan alacakları düşer. (6) Maliye Bakanlığı; iadeyi mahsuben veya nakden
yaptırmaya, inceleme raporuna, yeminli malî müşavir raporuna veya teminata
bağlamaya ve iade için aranılacak belgeleri belirlemeye yetkilidir. Bu yetki;
kazanç türlerine, iade şekillerine, geliri elde edenin veya ödemeyi yapanın
hukukî statüsüne göre ayrı ayrı kullanılabilir. (7) Mahsuben
iade işlemi, aranan tüm belgelerin tamamlanması şartıyla, yıllık kurumlar
vergisi beyannamesinin verildiği tarih itibarıyla yapılır. İkmalen veya re’sen yapılan tarhiyatlarda mahsup işlemi, mahsup talebine ilişkin
dilekçe ve eklerinin eksiksiz olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih
esas alınarak yapılır. Aranan belgelerin tamamlanması aşamasında yapılan
tahsilatlar yönünden düzeltme yapılmaz. (8) Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d)
bendinde belirtilen fon ve ortaklıklar, aynı bentte yer alan kazançların elde
edilmesi sırasında, Kanunun 15 inci maddesi uyarınca kendilerinden kesilen
vergileri, vergi kesintisi yapanlarca ilgili vergi dairesine ödenmiş olmak
şartıyla, Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre kurum bünyesinde
yapacakları vergi kesintisinden mahsup edebilirler. Mahsup edilemeyen kesinti
tutarı mükellefin başvurusu halinde red ve iade
edilir. Muafiyet,
istisna ve indirimlerin sınırı MADDE 35- (1) Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve
indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir. (2) Kurumlar vergisi ile ilgili muafiyet, istisna ve
indirimlere ilişkin hükümler, ancak bu Kanun, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi
Usul Kanununa hüküm eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle
düzenlenir. (3) Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır. Yürürlükten
kaldırılan hükümler MADDE 36- 3/6/1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır. GEÇİCİ
MADDE 1- (1) Bu Kanun uyarınca vergi
kesintisine tâbi tutulmuş kazanç ve iratlar üzerinden, Gelir Vergisi
Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca ayrıca kesinti yapılmaz. (2) Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi uyarınca vergi kesintisine tâbi tutulmuş
kazanç ve iratlar üzerinden, bu Kanun uyarınca ayrıca kesinti yapılmaz.
Anılan maddeye göre yapılan vergi kesintileri 34 üncü madde hükümleri
çerçevesinde kurumlar vergisinden mahsup edilebilir. Şu kadar ki; söz konusu
maddenin (2) ve (3) numaralı fıkraları kapsamında kesinti suretiyle ödenen
verginin, işlemden doğan kazancın tâbi olduğu vergi kesintisi oranıyla çarpımı
sonucu bulunacak tutarı aşan kısmı, yıllık beyannamede hesaplanan vergiden
mahsup edilmez. (3) Dar
mükellef kurumların Türkiye'deki iş yerlerine atfedilmeyen veya daimî
temsilcilerinin aracılığı olmaksızın elde edilen ve Gelir Vergisi Kanununun
geçici 67 nci maddesi kapsamında kesinti yapılmış
kazançları ile bu kurumların tam mükellef kurumlara ait olup İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasında işlem gören ve bir yıldan fazla süreyle elde tutulan
hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan ve geçici 67 nci maddenin (1) numaralı fıkrasının altıncı paragrafı
kapsamında vergi kesintisine tâbi tutulmayan kazançları ve bu kurumların
daimî temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri tamamı geçici 67 nci madde kapsamında vergi kesintisine tâbi tutulmuş
kazançları için yıllık veya özel beyanname verilmez. (4) Bu Kanunla tanınan yetkiler çerçevesinde Bakanlar
Kurulu tarafından yeni kararlar alınıncaya kadar, 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile 5422 sayılı Kanun kapsamında vergi oranlarına ve diğer hususlara
ilişkin olarak yayınlanan Bakanlar Kurulu kararlarında yer alan düzenlemeler,
bu Kanunda belirlenen yasal sınırları aşmamak üzere geçerliliğini korur. (5) Diğer kanunlarla 5422 sayılı Kanuna yapılmış olan
atıflar, ilgili olduğu maddeler itibarıyla bu Kanuna yapılmış sayılır. (6) Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilen
kurumların 2006 takvim yılı içinde biten hesap dönemlerine ait kazançların
vergilendirilmesinde; 1/1/2006 tarihinden önceki aylara % 30, sonraki aylara
ise % 20 oranının aritmetik ortalaması dikkate alınarak hesaplanan oran
uygulanır. Bu hesaplamada, oran kesirleri dikkate alınmaz. (7) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce bölünme
işlemine başlayan tam mükellef sermaye şirketleri ile aynı mahiyetteki
yabancı kurumlar, Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içerisinde kısmî
bölünme işlemini tamamlayarak Ticaret Sicili Gazetesinde tescil ettirmek ve
bölünme işleminin tarafları değişmemek kaydıyla 5422 sayılı Kanun
hükümlerinden faydalanabilirler. (8) 2006 yılının sonuna kadar bu Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı şartları sağlayamayan yapı
kooperatiflerinin muafiyeti 1/1/2006 tarihi itibarıyla sona ermiş sayılır. (9) Bu Kanunun yürürlüğünden önce kurumlar vergisine
ilişkin olarak başka kanunlarda yer alan muafiyet, istisna ve indirimler
bakımından 35 inci madde hükmü uygulanmaz. (10) Bu Kanunun yürürlüğünden önceki dönemler
itibarıyla 5422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (11) 1/1/2006 tarihinden sonraki geçici vergi
dönemlerinde % 30 oranına göre hesaplanan ve tahsil edilen geçici verginin
anılan dönemler için bu Kanuna göre hesaplanan tutarı aşan kısmı, müteakip
dönemler için hesaplanan geçici vergiden mahsup edilir. Yürürlük MADDE 37- (1) Bu Kanunun; a) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi
yayımı tarihinde, b) 7 nci maddesi 1/1/2006
tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak ve 1/1/2006 tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, c) 12 nci maddesi 1/1/2006
tarihinden sonraya sarkan ödünç işlemlerine de uygulanmak ve 1/1/2006
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, ç) 13 ve 35 inci maddeleri 1/1/2007 tarihinde, d) 32 nci maddesinin
birinci fıkrası, 1/1/2006 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme
dönemlerine uygulanmak ve 1/1/2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere
yayımı tarihinde, e) Diğer hükümleri 1/1/2006 tarihinden itibaren
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 38-
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 20/6/2006 |