Başbakanlık

Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Yayımlanır

 Kuruluş : 7 Ekim 1920

23 Ekim 2004

CUMARTESİ

Sayı : 25622

 

Å ÖNCEKİ

SONRAKİ

Æ

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

Bakanlığa Vekâlet Etme İşlemi

— Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı Beşir ATALAY’ın Vekâlet Etmesine Dair Tezkere

Atama Kararları

— Kültür ve Turizm ile Çevre ve Orman Bakanlıklarına Ait Atama Kararları

Sınır Tespit Kararları

— Sınır Tespitine Dair Üç Adet Karar

Yönetmelikler

— Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

— Kültür ve Turizm Uzman ve Uzman Yardımcılığı Sınav, Atanma, Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

— Çevre ve Ormancılık Şûrası Yönetmeliği

Tebliğler

— Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararında Değişiklik Yapılmasına Dair Karara Ait Uygulama Tebliği (No: 2004/37)

— Şarap Üretimi ve Piyasaya Arzı İle İlgili Tebliğ

— İnternet, Televizyon, Faks ve Telefon Gibi Elektronik Ticaret Araçları Kullanılarak Yapılan Tütün Mamulleri ve Alkollü İçki Satışlarına Dair Tebliğ

YARGI BÖLÜMÜ

Anayasa Mahkemesi Kararı

— Anayasa Mahkemesinin E: 2003/12 (1072 Sayılı Kanun ile İlgili), K: 2004/69 Sayılı Kararı


YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

Bakanlığa Vekâlet Etme İşlemi

T.C.

 

BAŞBAKANLIK

22 Ekim 2004

B.02.0.PPG.0.12-305-14406

 

 

CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA

Görüşmelerde bulunmak üzere; 23 Ekim 2004 tarihinden itibaren Fransa, Hollanda, Çek Cumhuriyeti ve Almanya Federal Cumhuriyeti’ne gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün dönüşüne kadar Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı Beşir Atalay’ın vekalet etmesini yüksek tasviplerine saygıyla arz ederim.

Recep Tayyip ERDOĞAN

Başbakan          

—————

T.C.

 

CUMHURBAŞKANLIĞI

22 Ekim 2004

B.01.0.KKB.01-06-293-2004-1107

 

 

BAŞBAKANLIĞA

İLGİ : 22 Ekim 2004 gün ve B.02.0.PPG.0.12-305-14406 sayılı yazınız.

Görüşmelerde bulunmak üzere, 23 Ekim 2004 tarihinden itibaren Fransa, Hollanda, Çek Cumhuriyeti ve Almanya Federal Cumhuriyeti’ne gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL’ün dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı Beşir ATALAY’ın vekâlet etmesi uygundur.

Bilgilerini rica ederim.

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Sayfa Başı


Atama Kararları

Kültür ve Turizm Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/6478

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3600 ek göstergeli Bakanlık Müşavirliğine, Ali AĞBAL’ın atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 59 ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Kültür ve Turizm Bakanı yürütür.

22 Ekim 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                     E. MUMCU

          Başbakan                            Kültür ve Turizm Bakanı

—— • ——

Kültür ve Turizm Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/6479

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3600 ek göstergeli Bakanlık Müşavirliğine, Hacı Kahraman EROL’un atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 59 ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Kültür ve Turizm Bakanı yürütür.

22 Ekim 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                    E. MUMCU

               Başbakan                      Kültür ve Turizm Bakanı

—— • ——

Çevre ve Orman Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/6486

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu + 3000 ek göstergeli Diyarbakır İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne Murat HASPOLATLI’nın atanması, 657 sayılı Kanunun 68/B, 71 ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Çevre ve Orman Bakanı yürütür.

22 Ekim 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                      O. PEPE

           Başbakan                          Çevre ve Orman Bakanı

Sayfa Başı


Sınır Tespit Kararları

İçişleri Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/6497

1 — Giresun İli Tirebolu İlçesi Merkez Bucağına bağlı Oyraca Köyünün, aynı ilin Doğankent İlçesi Merkez Bucağına bağlanması; 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 2 nci maddesinin (B) ve (D) fıkralarına göre uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı İçişleri Bakanı yürütür.

22 Ekim 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                      A. AKSU

             Başbakan                                İçişleri Bakanı

—— • ——

İçişleri Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/6498

1 — Diyarbakır İli Lice İlçesi Merkez Bucağına bağlı Ecemiş Köyü ile Bingöl İli Genç İlçesi Yayla Bucak Merkezi arasında kalan iki il arası sınırın, özel krokisinde de gösterildiği üzere,

“1723 rakımlı Kapantaşı Tepesinden başlayarak, buradan güneydoğuda bulunan Sırt (Hılaçin) Tepesine çekilen düz hat, buradan güneydoğuda bulunan Kuru Tepeye çekilen düz hat, buradan güneydoğuda bulunan 1376 rakımlı Beylan Tepesine çekilen düz hat, buradan güneydoğuda bulunan Gor (Kabristan) Tepesine çekilen düz hat, buradan da güneydoğudaki Kıllıtopan Yaylasının güneyinde bulunan ve mahallen Kıllıtapan Tepesi denilen rakımsız ve isimsiz tepede son bulan düz hat” olarak belirlenmesi,

5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 2. maddesinin (B) ve (D) fıkralarına göre uygun görülmüştür.

2 — Tarafların karşı taraf sınırı içinde kalan genel ve özel hakları saklıdır.

3— Bu Kararı İçişleri Bakanı yürütür.

22 Ekim 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                      A. AKSU

             Başbakan                                İçişleri Bakanı

—— • ——

İçişleri Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/6499

1 — Karaman İli Merkez İlçesi Yeşildere Bucağına bağlı Taşkale Belediyesi ile Mersin İli Silifke İlçesi Kırobası Bucağına bağlı Sarıaydın ve Ayaştürkmenli Köyleri ile aynı ilçenin Merkez Bucağına bağlı Narlıkuyu Belediyesi (Boynuinceli) arasında kalan iki il arası sınırın, özel krokisinde de gösterildiği üzere,

“1883 rakımlı isimsiz tepeden başlayarak buradan kuzeydoğuda bulunan 2043 rakımlı tepeye çekilen düz hat, buradan 2043 rakımlı tepeden güneydeki 1981 rakımlı İbrahim Çobanı Tepesine çekilen düz hat ile doğuda bulunan Gıcagediği Tepesinden batıda bulunan 1891 rakımlı isimsiz tepeye çekilen hattın kesiştiği ve beton kazıkla sabitleştirilen noktaya çekilen düz hat, buradan doğudaki Gıcagediğinde son bulan hat” olarak belirlenmesi,

5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 2. maddesinin (B) ve (D) fıkralarına göre uygun görülmüştür.

2 — Tarafların karşı taraf sınırı içinde kalan genel ve özel hakları saklıdır.

3— Bu Kararı İçişleri Bakanı yürütür.

22 Ekim 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                      A. AKSU

             Başbakan                                İçişleri Bakanı

Sayfa Başı


Yönetmelikler

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:

Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde Değişiklik

Yapılmasına Dair Yönetmelik

 

MADDE 1 — 16/6/2004 tarihli ve 25494 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinin 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 4 — 16 yaşını doldurmamış genç işçilerin ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasaktır.

EK-1 deki çizelgede, karşısında (K) harfi bulunmayan işlerde kadınlar ve (Gİ) harfleri bulunmayan işlerde de 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçiler çalıştırılamaz.

Ancak; ihtisas ve meslek öğrenimi veren okulları bitirip bu işi meslek edinmiş kadınlar ihtisas ve mesleklerine uygun ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabilir.

İhtisas ve meslek öğrenimi veren okulları bitirip bu konudaki işi meslek edinmiş 16 yaşını doldurmuş genç işçiler ise, sağlığı, güvenliği ve ahlâkının tam olarak güvenceye alınması şartıyla ihtisas ve mesleklerine uygun ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabilir.

İlgili Bakanlıklarca yeterliliği kabul edilen kursları bitirip, o işi meslek edinmiş olan kadınlar ile 16 yaşını doldurmuş genç işçiler EK-1’deki çizelgede 36 ncı sırasından 66 ncı sırasına kadar (66 dahil) belirtilen işlerde çalıştırılabilir.

EK-1 deki çizelgede karşısında (Gİ) harfleri bulunan işlerde genç işçi çalıştırılması halinde, 6/4/2004 tarihli ve 25425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri göz önünde bulundurulur."

Yürürlük

MADDE 2 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 3 — Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.

—— • ——

Kültür ve Turizm Bakanlığından:

Kültür ve Turizm Uzman ve Uzman Yardımcılığı Sınav, Atanma,

Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik

Yapılmasına Dair Yönetmelik

 

MADDE 1 — 8/5/2004 tarihli ve 25456 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kültür ve Turizm Uzman ve Uzman Yardımcılığı Sınav, Atanma, Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"e) Yarışma Sınavı: Kültür ve Turizm uzman yardımcılığı için yapılan yazılı, sözlü ya da yazılı ve sözlü sınavı,"

MADDE 2 — Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 6 — Uzman Yardımcılığı yarışma sınavları kadro ve ihtiyaç durumuna göre, 18/3/2002 tarihli ve 2002/3975 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik hükümleri çerçevesinde Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonuçlarına göre sınav ilanında belirtilen asgari taban puan esas alınarak, atama izni alınmış kadro kontenjanının yirmi katından fazla olmamak üzere Bakanlıkça belirlenen sayıda aday arasından;

a) Yazılı, sözlü ya da yazılı ve sözlü sınav uygulanmak,

b) Yabancı dil alanında Bakanlıkça yapılan, uzman kurum veya kuruluşa yaptırılan ya da Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında (KPDS), en az 70 ve üzerinde puan alan adaylara sözlü sınav uygulanmak,

şeklinde yapılabilir."

MADDE 3 — Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 8 — Atama yapılacak kadroların; Bakanlıkça belirlenen derece ve sayıları, öğrenim dalları ve kontenjanları, KPSS puan türleri, asgari taban puan ve puan sıralamasına göre kaç adayın çağırılacağı, yarışma sınavına katılacaklarda aranan genel ve özel şartlar, başvuru tarihi, yeri, şekli ve istenecek belgeler, yarışma sınavının; yeri, şekli, tarihi, sınav konuları ile ağırlık puanları ve diğer hususlar son başvuru tarihinden en az on gün önce Resmi Gazete’de ve Türkiye genelinde yayımlanan tirajı en yüksek iki gazetede ilan verilmek suretiyle duyurulur.

Yarışma sınavına, öğrenim dalları itibariyle alınacak uzman yardımcısı sayısı kadar başvurunun olmaması halinde kadro ve ihtiyaç durumuna göre öğrenim dalları arasındaki sayısal belirleme ve değişiklik yapma yetkisi Bakanlığa aittir."

MADDE 4 — Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yukarıda sayılan ve sınav ilanı ile istenebilecek diğer belgelerin Bakanlık Personel Dairesi Başkanlığına son başvuru tarihi mesai saati bitimine kadar elden teslim edilmesi gerekir. Ayrıca, fotoğraflı sınav giriş belgesinin adaylarca şahsen teslim alınması gerekmektedir."

MADDE 5 — Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 13 — Sınav Kurulu; Müsteşar veya Müsteşar Yardımcılarından birinin başkanlığında, Kurum Personeli arasından belirlenecek, başkan dahil yedi üyeden oluşur. Bunlar arasından üç kişi daha sınav kurulu yedek üyesi olarak belirlenir. İhtiyaç duyulması halinde üniversite öğretim üyeleri arasından en fazla iki kişi sınav kurulu asil üyesi olarak görevlendirilebilir.

Sınav Kurulu asil ve yedek üyelerini belirlemeye Bakanlık Makamı yetkilidir."

MADDE 6 — Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yazılı sınavda Bakanlığın görev alanına giren öğrenim dallarına ilişkin mesleki bilginin alt konuları ayrı ayrı tespit edilir."

"Yazılı sınav konularının ağırlık puanları sınav ilanında belirtilir."

MADDE 7 — Aynı Yönetmeliğin 21 inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"Sadece sözlü sınav yapılması durumunda; adayların başarılı sayılabilmeleri için yabancı dilden en az 70 puan, diğer konuların her birinden en az 50 almak kaydıyla ortalama 70 ve daha yukarı puan almaları şarttır.

Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi çerçevesinde sözlü sınav yapılması durumunda; adayların başarılı sayılabilmeleri için konuların her birinden en az 50 almak kaydıyla ortalama 70 ve daha yukarı puan almaları şarttır."

MADDE 8 — Aynı Yönetmeliğin 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 22 — Yarışma Sınavı Başarı notu;

a) Sadece yazılı sınav yapılması durumunda, yazılı sınav notundan,

b) Sadece sözlü sınav yapılması durumunda, sözlü sınav notundan,

c) Yazılı ve sözlü sınav yapılması durumunda, yazılı ve sözlü sınav notunun aritmetik ortalamasından,

d) Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi çerçevesinde sınav yapılması durumunda; yabancı dil sınav puanı ile sözlü sınav puanının toplamının yarısından,

oluşur.

Yarışma Sınavında en az yetmiş ve üzerinde puan alanlar başarılı sayılır.

Sınav Kurulu, öğrenim dalları itibariyle Yarışma Sınavı başarı listesini ve uzman yardımcısı aday listesini sözlü sınavın bittiği tarihi takip eden 5 iş günü içinde Bakanlık Makamına teslim eder. Onaylanan liste, Merkez binada asılmak ve Bakanlık internet sitesinde yayınlanmak suretiyle duyurulur. Yarışma sınavını kazanan uzman yardımcısı adaylara ayrıca yazılı tebligat yapılır.

Yarışma sınavında öğrenim dalları itibariyle alınacak uzman yardımcısı sayısı kadar adayın başarılı olamaması halinde, kadro ve ihtiyaç durumuna göre öğrenim dalları arasındaki sayısal belirleme ve değişiklik yapma yetkisi Bakanlığa aittir."

MADDE 9 — Aynı Yönetmeliğin 16, 17 ve 34 üncü maddelerinde yer alan "alan bilgisi" ibareleri "mesleki bilgi" olarak değiştirilmiştir.

Yürürlük

MADDE 10 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 11— Bu Yönetmelik hükümlerini Kültür ve Turizm Bakanı yürütür.

—— • ——

Çevre ve Orman Bakanlığından:

Çevre ve Ormancılık Şurası Yönetmeliği

 

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

 

Amaç

Madde 1 — Bu Yönetmeliğin amacı, Çevre ve Ormancılık Şûrasının oluşumu, çalışma usul ve esasları ile işleyişini düzenlemektir.

Kapsam

Madde 2 — Bu Yönetmelik, Şûranın oluşumu, görevleri, gündemi, komisyonları ile toplantılarına ilişkin hükümleri kapsar.

Dayanak

Madde 3 — Bu Yönetmelik, 1/5/2003 tarihli ve 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 29 uncu maddesi gereğince hazırlanmıştır.

Tanımlar

Madde 4 — Bu Yönetmelikte geçen;

 

Bakanlık

: Çevre ve Orman Bakanlığını,

 

Bakan

: Çevre ve Orman Bakanını,

 

Şûra

: Çevre ve Ormancılık Şûrasını,

 

Müsteşar

: Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarını,

 

Sekreterya

: Çevre ve Ormancılık Şûrası Sekreteryasını,

 

Yürütme Kurulu

: Şûra hazırlık çalışmalarını yürütecek kurulu

 

ifade eder.

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

Şûranın Hedefleri, Oluşumu ve Üyeleri

 

Şûranın Hedefleri

Madde 5 — Şûranın hedefleri şunlardır;

a) Çevre ve ormancılıkla ilgili temel hedef, amaç ve stratejilerin geliştirilmesine yönelik önerilerde bulunmak,

b) Çevresel değerlerin, ormanların, av kaynaklarının ve biyolojik çeşitliliğin korunması, işletilmesi ve geliştirilmesine yönelik ulusal ve uluslararası gelişmeleri de dikkate alarak önerilerde bulunmak,

c) Orman ve halk arasındaki ilişkiler ile, orman içinde ve bitişiğinde yaşayan köylülerin kalkındırılmasına ilişkin önerilerde bulunmak,

d) Çevrenin, ormanların, yaban hayatı ve biyolojik çeşitliliğin korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi, erozyonun ve çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla bilimsel ve teknolojik araştırma ve geliştirme çalışmalarının desteklenmesi ve kurumsallaştırılmasına yönelik önerilerde bulunmak, bu konularda alınacak önlemleri belirlemek,

e) Ülkenin atık yönetimi ve atıkların bertarafı ile ilgili önerilerde bulunmak,

f) Ülkede çevresel kirlenmenin mevcut olduğu ya da olması muhtemel yerlerle ilgili sorunların giderilmesine ilişkin önerilerde bulunmak,

g) Çevre, ormancılık, doğa koruma ve yaban hayatı konularında faaliyet gösteren kamu kurumları, özel kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları arasında eşgüdüm ve işbirliğini sağlayıcı önerilerde bulunmak, bu konuda alınacak önlemleri belirlemek,

h) Çevre ve ormancılıkla ilgili mevzuatın geliştirilmesine ilişkin önerilerde bulunmak,

i) Çevre ve ormancılıkla ilgili konularda bilinçli ve katılımcı kamuoyu oluşturulmasını gerçekleştirmeye yönelik önerilerde bulunmak,

j) Ormanların işletilmesi ve orman ürünleri talebinin karşılanması hususunda, yeni gelişmelere yönelik öneriler geliştirmek,

k) Milli parkların ve av yaban hayatının geliştirilmesi, korunması ve yönetilmesi ile benzeri ormancılık konularında prensip ve politikalar belirlemek, karşılaşılan güçlükler ve bunların çözümü için öneriler geliştirmek.

Şûranın Oluşumu

Madde 6 — Şûra istişari bir organdır. Dört yılda bir toplanır. Bakan tarafından gerekli gördüğü hallerde daha erken de toplanabilir.

Şûraya Bakan başkanlık eder. Bakanın katılamadığı durumlarda Şûra toplantıları Müsteşarın başkanlığında yapılır. Şûra Bakanlıkça belirlenen üyelerden oluşur.

Üyeler

Madde 7 — Şûra üyeleri; Bakanlık faaliyetleri ile ilgili bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey temsilcileri, üniversiteler, meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluş temsilcileri, çevre ve ormancılık alanlarında çalışmaları ile tanınmış uzman ve yöneticiler, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı kuruluşlardan Şûra gündemine göre belirlenecek yönetici ve ilgili personelden oluşur.

Şûranın üye sayısı her ne şekilde olursa olsun üçyüz kişiyi geçemez ve Şûra üyelerinin belirlenmesinde, katılımcı kesimler arasında dengeli bir dağılım gözetilir.

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Şûra Organları ve Görevleri

 

Şûra Yürütme Kurulu

Madde 8 — Şûra yürütme kurulu, Bakanın görevlendireceği iki müsteşar yardımcısı, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı ile Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanından oluşur.

Yürütme kurulunun başkanlığını, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığından sorumlu müsteşar yardımcısı yürütür.

Şûra Yürütme Kurulunun Görevleri

Madde 9 — Şûra yürütme kurulunun görevleri;

a) Şûra tarih ve gündemini belirlemek,

b) Şûra çalışmalarına esas teşkil edecek konuları belirlemek,

c) Tespit edilen konularla ilgili çalışma belgelerini hazırlamak üzere çalışma gruplarını oluşturmak,

d) Şûra çalışmalarının yürütülmesine yönelik tedbirler almaktır.

Şûra Sekreteryası

Madde 10 — Şûra sekreteryası; Bakan tarafından Bakanlık personeli arasından görevlendirilen, yeterli sayıda personelden oluşur.

Şûra Sekreteryasının Görevleri

Madde 11 — Şûra Sekreteryasının görevleri;

a) Şûra yürütme kurulunca belirlenen, Şûra tarihi ve gündemini Bakanın onayına sunmak,

b) Şûrada görüşülecek konuların belirlenmesi ile çalışma gruplarının oluşturulmasına ve çalışmalarının yürütülmesine yardımcı olmak,

c) Şûra tarih ve gündemini üyelere göndermek ve Şûra üyelerinden gündemde bulunan çalışma konuları ile ilgili tebliğ hazırlanmasını talep etmek, gelen tebliğleri çalışma gruplarına iletmek,

d) Çalışma gruplarınca hazırlanan çalışma belgesini, Şûra tarihinden en az bir ay önce Şûra üyelerine göndermek,

e) Çalışma grupları arasında koordinasyonu sağlamak,

f) Şûra kararlarını, Şûra üyelerine ve ilgili yerlere göndermek,

g) Şûranın düzenli ve verimli çalışması için gerekli diğer işleri yapmaktır.

Çalışma Gruplarının Oluşturulması

Madde 12 — Şûra gündemindeki konularla ilgili çalışma belgesini hazırlamak üzere Şûra yürütme kurulu tarafından her gündem konusu için bir çalışma grubu oluşturulur.

Çalışma grubu üyeleri, konusunda uzman en az beş kişiden oluşur.

Çalışma Gruplarının Çalışma Esasları

Madde 13 — Çalışma grupları;

a) İlk toplantılarında başkan, bir başkan yardımcısı ve üç raportör seçer. Gerekli gördükleri hallerde alt çalışma grupları kurabilir,

b) Belirleyecekleri çalışma programı çerçevesinde, kendiliğinden toplanarak doksan günü aşmayacak şekilde çalışmalarını tamamlar. Çalışma belgesini hazırlayarak çalışma grubu üyelerine imzalattırıp sekreteryaya teslim eder,

c) Toplantı kararlarını oy çokluğu ile alır, oyların eşitliği halinde başkanın oyu iki oy sayılır. Alınan kararlar üyelerce imzalanmış bir tutanakla tespit edilir.

 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Şûra Çalışma Usul ve Esasları, Sonuç Bildirgesi ve Kararların Yayımlanması

 

Şûra Çalışma Usul ve Esasları

Madde 14 —

a) Şûranın açılışı Bakanın başkanlığında yapılır. Şûra üyeleri; başkana yardımcı olmak üzere tabiî üyeler arasından biri Bakanlık mensubu olmak üzere, iki başkan vekili ile üç raportör seçerek başkanlık divanını oluşturur,

b) Başkanlık Divanınca, gündemdeki konularla ilgili olarak üyeler arasından on kişiden az olmamak üzere çalışma komisyonları oluşturulur. Çalışma Komisyonları;

1) İlk toplantıda üyeleri arasından açık oy ve oy çokluğu esasına göre bir başkan, bir başkan yardımcısı ve iki raportör seçer,

2) Kendi konuları ile ilgili çalışmalar yaparak rapor hazırlar. Hazırlanan rapor başkan, başkan yardımcısı ve raportörler tarafından imzalanır ve Şûra başkanlık divanına sunulur,

3) Raporda yer alan kararlar oy çokluğu ile alınarak tutanağa bağlanır,

4) Hazırlanan raporlar çalışma komisyonu başkanınca veya seçilen bir sözcü tarafından Şûraya sunulur.

c) Şûra toplantıları her biri üç saatlik bölümlerden oluşan oturumlar halinde yapılır. Oturumlarda söz almak isteyen üyeler taleplerini başkanlık divanına ad bildirmek suretiyle iletirler ve başkanlık divanı söz almak isteyen her üyenin görüşünü belirtmesini sağlayacak şekilde konuşma sürelerini belirler,

d) Oturumlarda görüşülen konulara ilişkin olarak en az üç üye tarafından imzalanmak suretiyle önerge verilebilir. Verilen her önerge ayrı ayrı divan başkanlığınca okutulur ve Şûra üyelerinin oyuna sunulur. Oylama sonucunda kabul edilen önergeler kararlara dahil edilir,

e) Oturumlarda görüşülecek komisyon raporları başkanlık divanınca okutulur ve söz verilen üyelerin tümünün görüşünü belirtmesinin ardından başkanlık divanınca birisi leyhte, diğeri ise aleyhte olmak üzere iki üyeye daha söz verilerek komisyon raporu üzerindeki görüşmeler tamamlanır ve oylama yapılır. Komisyon raporlarına ilişkin olarak yapılan oylamada her üye kabul veya red şeklinde oy kullanır, çekimser oy kullanılmaz. Komisyon raporları oylama sonucuna göre kabul ya da reddedilerek Şûra kararına dönüştürülür. Şûra, katılan üyelerin oy çokluğu ile karar alır. Oyların eşitliği halinde Şûra başkanının oyu iki oy sayılır.

Şûra Sonuç Bildirgesi

Madde 15 — Şûra çalışmalarının tamamlanmasının ardından çalışmaları değerlendiren bir sonuç bildirgesi hazırlanır ve Bakan tarafından kamuoyuna açıklanır. Kararlardan hangilerinin yürürlüğe gireceği Bakan Onayı ile kesinleşir. Bakanlığı doğrudan ilgilendiren Şûra kararları önem ve önceliğine göre uygulama programlarına konulur. Diğer bakanlıklar ile ilgili hususların uygulama programlarına alınması için, ilgili bakanlıklara önerilerde bulunulur.

Tebliğler

Madde 16 — Şûra çalışmalarında değerlendirilmek üzere sekreteryaya gönderilen bilimsel tebliğler, başkanlık divanınca uygun görülen oturumlarda Şûra üyelerine sunulur ve üzerinde tartışma yapılabilir.

Tebliğler, üzerinde yapılan tartışmaları da içerecek şekilde Bakanlık tarafından yayımlanır.

Şûra Kararlarının Yayımlanması

Madde 17 — Şûra kararları, Şûra toplantılarının bitimini takip eden üç ay içinde Bakanlık tarafından yayımlanır ve ilgili kişi ve kuruluşlara gönderilir.

Yayımlanan kararlara ilişkin uygulamaların izlenmesi amacıyla sekreterya tarafından ilgili kuruluşların görüşleri de alınarak eylem planı hazırlanır. Bakanın onayından sonra uygulanmak üzere, ilgili birimlere gönderilir ve uygulamalar Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığınca takip edilir.

 

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

 

Yürürlükten Kaldırılan Hükümler

Madde 18 — Bu Yönetmelik ile 14/11/1992 tarihli ve 21405 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ormancılık Şûrası Yönetmeliği ve 4/7/2001 tarihli ve 24452 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevre Şûrası Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

Madde 19 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 20 — Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Orman Bakanı yürütür.

Sayfa Başı


Tebliğler

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığından:

Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu

Kararında Değişiklik Yapılmasına Dair

Karara Ait Uygulama Tebliği

(Tebliğ No: 2004/37)

MADDE 1 — 22/5/2004 tarihinde 25469 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2004/21 sayılı Uygulama Tebliğinin hukuki dayanak başlıklı 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 3 — Bu Tebliğ, 23/3/2000 tarih ve 2000/467 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında değişiklik yapan 2004/7863 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden hazırlanmıştır."

MADDE 2 — Aynı Tebliğin 6 ncı maddesinin (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"d - Teşvik primi, karkasın tartılması sonucu bu kilograma isabet eden miktara ödenir.

Ödenecek olan bu miktar 500.000 TL/Kg' dır."

MADDE 3 — Aynı Tebliğin 6 ncı maddesine (j) bendi eklenmiştir.

"j-Yetiştiricilerin kestireceği hayvanları en az altmış gün süre ile kendi adlarına kayıtlı işletmelerinde bulundurmaları gerekmektedir."

MADDE 4 — Aynı Tebliğin 7 nci maddesine (c) bendi eklenmiştir.

"c - Yetiştiriciler, kesime getirdikleri hayvanları kendi adlarına kayıtlı işletmelerinde altmış günden az bulundurmuş iseler bu yetiştiricilere teşvik primi ödenmez."

Yürürlük

MADDE 5 — Bu Tebliğ 30/9/2004 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 6 — Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı ile Hâzine Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Devlet Bakanı birlikte yürütür.

—— • ——

Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumundan:

Şarap Üretimi ve Piyasaya Arzı İle İlgili Tebliğ

Madde 1 — Bu Tebliğ; 26/9/2002 tarihli ve 24888 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Alkol ve Alkollü İçki Tesislerinin Haiz Olmaları Gereken Teknik Şartlar, Kurulmaları, İşletilmeleri ve Denetlenmelerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (Üretim Yönetmeliği) ve 6/6/2003 tarihli ve 25130 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (Ticaret Yönetmeliği) hükümlerine dayanılarak, şarap üretimi ve piyasaya arzına ilişkin özel durumları ve uygulamaya ilişkin hususları düzenlemek amacıyla hazırlanmıştır.

Madde 2 — Şarap sektörüne yeni girecek firmalar için;

Şarap üretimine ilişkin "Tesis Kurma İzni" ve "Üretim İzni", Üretim Yönetmeliğinin 15/L maddesinde kayıtlı üretim proses aşamalarının bir tesiste veya bir merkeze bağlı birden fazla yerde kurulu olan tesislerde gerçekleştirilmesi koşulu ile verilir.

"Ham şarap üretimi ve depolaması" ile "şarap depolaması ve dolumu" proses aşamalarının birden fazla gerçek veya tüzel kişiye ait olması durumunda, "Tesis Kurma İzni" ve "Üretim İzni", ilgili mevzuatta bulunan piyasa güvenliği ve gıda güvenliği mükellefiyetleri bakımından, tarafların kendi aralarındaki sorumluluklarını tanımlayan bir aktin taraflar arasında imzalanmış olması koşulu ile verilir. Bu izinler, piyasaya arz aşamasını üstlenen gerçek veya tüzel kişinin adına düzenlenir ve akte bağlı diğer firma veya firmaların (akdi üretici) ticaret unvanları belge üzerinde belirtilir.

Kurum mevzuatında yer alan izin bedelleri, adına izin ihdas edilen gerçek veya tüzel kişilerden tahsil edilir.

Dağıtım Yetki Belgesi, adına üretim izni düzenlenen ve ürünün piyasaya arz aşamasını üstlenen gerçek veya tüzel kişi adına düzenlenir.

Mevzuatta yer alan mükellefiyet ve sorumluluklar, adına izin ve dağıtım yetki belgesi düzenlenen firmalara aittir.

Madde 3 — Üretim Yönetmeliği'nin yayımlandığı tarihte şarap sektöründe faaliyette bulunan ve sadece "ham şarap üretimi ve depolaması" yapan firmalar ile üretim izni güncellemesi sürecinde Kurumca "Sınırlı Üretim İzni" verilen firmaların en geç 31/12/2004 tarihine kadar, bu Tebliğin 2 nci maddesinde tanımlandığı şekilde adına "Üretim İzni" düzenlenmiş ya da düzenlenebilecek bir firma veya daha önceden üretim izni verilen firma ile ortaklık veya anlaşma ihdas ederek akdi üretici olmak veya üretim izni alacak şekilde tesisini tamamlamak suretiyle Kurum mevzuatına uyum sağlamaları zorunludur. 1/1/2005 tarihinden itibaren sınırlı üretim izinleri iptal edilmiş sayılır.

Madde 4 — Üretim izni sahibi firmaların, bu Tebliğin 2 nci ve 3 üncü maddeleri çerçevesinde kapasite artırımına gitmeleri halinde, konu proje tadilat izni kapsamında değerlendirilir.

Akit içeriği veya akte konu miktarın değişmesi halinde, aktin yenilenmesi ve yenilenen aktin Kuruma ibrazı gerekir.

Madde 5 — Bu Tebliğin 2 nci ve 3 üncü maddeleri çerçevesinde akdi üretici olan firmalar, her yıl kampanyaya girmeden önce ve kampanya bitiminde Kuruma, yıllık satış, kampanyaya devreden stok ve kampanyadaki üzüm alım ve şarap üretim miktarları ile ilgili bildirimde bulunmak zorundadır.

Madde 6 — Ürün ıslahı amacıyla, şarap üretim izni sahibi firmalar arasında, Kurumdan yazılı izin almak ve ürün ıslahının gerektirdiği miktarı geçmemek kaydı ile, ham şarap alım satımı yapılabilir.

Madde 7 — Akdi üreticiler ve şarap üretim izni sahibi firmalar, üzüm cibresi, üzüm şırası, şarap tortusu ve piyasaya arz edilecek şarap üretiminde ıslah edilerek kullanılması mümkün görülmeyen ham şarap gibi üretim prosesinin yan ürünlerinin ve atıklarının satışını yapabilirler. Bu satışlara ilişkin her türlü kaydın, girdi/çıktı dengesinin kurulmasına imkan verecek şekilde eksiksiz olarak tutulması ve Kurum denetimlerinde ibraz edilmesi gerekir.

Madde 8 — Şarap üretim izni sahibi firmalar tarafından başka firmalar adına yapılacak şarap üretimi, şarabın özel günlerde kullanılmak üzere sınırlı miktarda hazırlanması veya açık içki satışı yapılan yerlerde tüketime sunulmak şartıyla o yerin ticaret unvanını taşıyacak şekilde hazırlanması hallerinde mümkündür. Bu durumda, şarap etiketi üzerinde üretim izni sahibi firmanın ticaret unvanının bulunması zorunludur.

Madde 9 — Ticaret Yönetmeliği uyarınca aylık satış raporlarının düzenlenmesi ve satış belgesi hizmet bedellerinin ödenmesi dağıtım yetki belgesi sahibi üretici firma yükümlülüğündedir. Firma aylık satış raporunda, kendi ürünlerinin yanı sıra, bu Tebliğin 8 inci maddesi uyarınca yapılan satış miktarını ve adına üretim yapılan firmanın ticaret unvanını da bildirmek zorundadır.

Madde 10 — Ürettiği şarabın tümünü üretim mahallinde açık olarak doğrudan tüketiciye arz eden gerçek ve tüzel kişilere "Üretim İzni" verilirken, aynı zamanda açık içki satışına ilişkin mevzuat uyarınca gerekli izinlerin alınmış olması koşulu aranır.

Madde 11 — Şarap kökenli alkollü içkilerin hazırlanmasında ihtiyaç duyulabilecek üzüm distilatı, Kurumdan yazılı izin almak ve ürün imalatının gerektirdiği miktarda olmak koşulu ile, "Rakı", "Kanyak" ve "Brendi" kategorilerinde Kurum'dan üretim izni almış olan firmalardan temin edilebilir.

Madde 12 — Bu Tebliğ hükümlerinin ihlali halinde, Kurum tarafından, Üretim ve Ticaret Yönetmelikleri ile düzenlenen idari yaptırımlar uygulanacağı gibi; ayrıca ilgililer hakkında 4250 ve 4733 sayılı Kanunlar ve diğer ilgili mevzuat hükümleri uyarınca işlem yapılır.

Madde 13 — Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 14 — Bu Tebliğ hükümlerini Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür.

—— • ——

Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumundan:

İnternet, Televizyon, Faks ve Telefon Gibi Elektronik

Ticaret Araçları Kullanılarak Yapılan Tütün

Mamulleri ve Alkollü İçki Satışlarına

Dair Tebliğ

Madde 1 — Bu Tebliğ, 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ile bu Kanunlara dayanılarak çıkarılan ve 31/12/2002 tarihli, 24980 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı ile Satış Belgelerine İlişkin Yönetmelik" hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Madde 2 — Her türlü tütün mamulü ve alkollü içkinin perakende satışının bu Tebliğin 1 inci maddesinde belirtilen Yönetmelik çerçevesinde Kurumdan satış belgesi almış olanlar tarafından, satış belgelerinde yazılı işyerlerinde doğrudan tüketicilere yapılması gerekmektedir.

Bu işyerlerinden veya sanal bir işyerinden internet, televizyon, faks ve telefon gibi elektronik ticaret araçları kullanılarak her türlü tütün mamulü ve alkollü içki satışı ile satılan ürünün kapıda teslim edilmesi şeklindeki uygulamalar ilgili mevzuat uyarınca mümkün bulunmamaktadır.

Madde 3 — Bu Tebliğin 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen şekilde tütün mamulü ve alkollü içki satışı yapmakta olanlar, bu Tebliğin yayımından itibaren 30 gün içerisinde, bu tür satışlarını sona erdirecek düzenlemeleri yaparak mevcut uygulamalarına son vermek zorundadırlar.

Madde 4 — Bu Tebliğ hükümlerine uymayanlara, ilgili mevzuat uyarınca adli ve idari yaptırımlar uygulanır.

Madde 5 — Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 6 — Bu Tebliğ hükümlerini Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür.

Sayfa Başı


YARGI BÖLÜMÜ

Anayasa Mahkemesi Kararı

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

 

Esas Sayısı : 2003/12

Karar Sayısı : 2004/69

Karar Günü : 16.6.2004

 

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR :

Kartal 3. Sulh Ceza Mahkemesi            Esas:2003/12

Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi        Esas:2004/40

İTİRAZIN KONUSU : 13.12.1968 günlü, 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makineleri Hakkında Kanun’un 2. maddesinin üçüncü fıkrasının, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I- OLAY

Sanık tarafından çalıştırılan internet kafede langırt denilen oyun masası bulunduğunun tespit edilmesi üzerine 1072 sayılı Kanuna muhalefet suçundan açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırılığı savının ciddi olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.

II- İTİRAZIN GEREKÇESİ

İtiraz yoluna başvuran Mahkemelerden:

1- Kartal 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 10.7.2002 günlü, 2002/699 Esas sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

Kartal Cumhuriyet Başsavcılığının 24.5.2002 tarih ve 2002/14585 hz.2002/4744 esas 2002/1735 iddianame sayılı iddianamesiyle; sanık Özbir Günaydın hakkında, çalıştırdığı yerde langırt tabir edilen oyun oynattığı iddiasıyla, eylemine uyan 1072 sayılı Yasanın 2. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

Sanığın nüfus ve adli sicil kaydı getirtilmiş, usulünce savunması alınmıştır. Dosya karar aşamasına gelmiştir.

Sanığa yüklenen suç ve bu suçun yasal unsurları, 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve benzeri oyun alet ve makinaları hakkındaki Kanunun 1. maddesinde düzenlenmiştir. Yasanın 2. maddesinin 1. fıkrası ceza yaptırımını düzenlemiştir. 1 yıldan aşağı olmamak üzere hapis ve 1.000 liradan 5.000 liraya kadar ağır para cezası.

Yasanın, iptali istenen 2. maddesinin 3. fıkrasıdır: “Bu suçlardan mahkum olanların cezaları tecil edilemez.”

Bu hüküm, Anayasanın, “hukuk devleti” ilkesini düzenleyen 2. maddesi ile, “eşitlik” ilkesini düzenleyen 10. maddesine aykırıdır. Bu nedenle Anayasanın 152. maddesi yoluyla iptali talep edilmektedir.

Cezaların ertelenmesi (tecili) kurumu 16.7.1965 tarihinde yürürlüğe giren 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hafif para veya bir yıla kadar ağır hapis veya iki yıla kadar hapis veya hafif hapis cezalarından biriyle mahkum olan kimsenin bu cezası, maddedeki diğer koşulların da varlığı halinde ertelenebilir. Maddede, suçlar bakımından bir ayrım gözetilmemiştir.

Sonradan yürürlüğe giren 1072 sayılı Yasada yer alan suçlar bakımından, bu suçları işleyen sanıklar yönünden, iptali istenen hüküm nedeniyle cezaların ertelenmesi (tecili) olanağı ortadan kaldırılmış, bu suçlar bakımından tecil yasaklanmıştır.

Böylece, ceza niteliği ve miktarı bakımından erteleme kapsamında kalsa bile, 1072 sayılı Yasaya aykırı davrananların, suç türü bakımından cezaları ertelenemeyecektir. Sonuç olarak, 1072 sayılı Yasada düzenlenen suçlar ve sanıklar bakımından ayrım gözetildiği açıktır. Bu ayrımı gerektirecek adil, hakkaniyete uygun, objektif ve hukuksal bir gerekçe de bulunmamaktadır.

Anayasa’nın 2. maddesi, Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu, 10. maddesi ise, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu düzenlemektedir.

Hukuk devleti kavramı, herşeyin yasalarla düzenlenmesi gerektiğini içermesinin yanında; yasaların da, genel, adil, objektif, eşit koşullardaki kişilere aynı kuralın uygulanmasını gerektirecek içerikte olmasını da içerir. İptali istenen hükmün hukuk devleti ilkesine uymadığı açıktır. Aynı gerekçe ve sonuç, iptali istenen hükmün, Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık bakımından da geçerlidir.

Açıklanan bu gerekçelerle 1072 sayılı Yasanın 2. maddesinin üçüncü fıkrasındaki hükmün, Anayasanın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu kanaatine varan mahkememiz, hükmün iptalini, Anayasanın 152. maddesi uyarınca Yüksek Mahkemenizden talep etmektedir.

2- Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 27.05.2004 günlü, 2004/128 Esas sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir :

“Suç tarihinde polis memurlarınca yapılan kontrol sırasında, sanık Ramazan Hancı’nın umuma açık Posta Caddesi 29 No’lu İşhanı koridorunda emanete kayıtlı sigara makinasını bir sandalyeye monte edip, baht ve talih oyunu oynattığı esnada yakalandığı,

Sanığın duruşmada alınan savunmasında müsnet suçlamayı kabul ettiğini ve işhanı koridorunda emanete kayıtlı sigara makinasını sandalyeye monte edip, talih oyunu oynattığı sırada yakalandığını kabul eden sanığın incelenen nüfus ve sabıka kaydında sanığın 1980 doğumlu olduğu ve sabıkasız bulunduğu saptanmıştır.

Yine sanığın son duruşmadaki beyanına göre halen işçi olarak çalıştığını beyan etmiştir.

Sanığın suçlandığı 1072 Sayılı Yasanın 2. maddesine göre sanığın eyleminin cezası l yıldan aşağı olmamak üzere hapis ve suç tarihi itibariyle 346.783.000-lira Ağır Para Cezasının öngörüldüğü maddenin son fıkrasında bu suçlardan mahkum olanların cezaları tecil edilmez, hükmü yer almaktadır,

Mahkememizce yemin zaptıyla bilirkişilere yeminleri yaptırılarak, emanetteki makina üzerinde inceleme yapan üçlü bilirkişinin raporunda sonuç olarak sanığın kullandığı makinanın faal durumda ve elle kumanda edilebilen otomatik talihe bağlı ve 1072 Sayılı Yasa kapsamında yer alan makina olduğu tespit edilmiştir.

Böylece sanığın eyleminin subut bulduğu ve verilecek cezanın kişiselleştirilmesi olayında sanığın cezasının yasal olarak -tecilinin mümkün olmadığı 1072 Sayılı Yasanın 2. maddesinin son fıkrasındaki amir hükmü gereğidir.

Halbuki memleketimizde sayısal loto, milli piyango gibi baht oyunları serbest olup, ayrıca Ceza Kanunumuzun 567. maddesinde öngörülen kumar oynatma cezasının dahi tecili mümkündür.

Yine yasalarımıza göre kamu vicdanını dava konusu suçtan daha fazla rahatsız eden suçların cezasının dahi tecili mümkündür. Örneğin 10 milyonlarca dolar yolsuzluğa konu görevi kötüye kullanma suçu (Türk Ceza Kanunu’nun 240. maddesi), hayati tehlike geçirecek şekilde yaralama suçu (Türk Ceza Kanununun 456/2. maddesi), hırsızlık suçları, görevi ihmal suçları ve hatta dolandırıcılık suçlarının cezaları dahi tecil edilebilirken talihe bağlı makina bulundurmaktan yargılanan sanığın cezasının 1072 Sayılı Yasa’nın 2. maddesinde yer alan hüküm nedeniyle cezasının ertelenememesi Anayasamızda ifadesini bulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hukuk devleti olduğuna dair ilkesine açıkça aykırıdır, çünkü Anayasamızın 2. maddesinde, Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti., insan haklarına dayanan, hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı tutum ve durumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasakoyucunun bozamayacağı temel hukuk İlkeleri ve Anayasa’nın bulunduğu bilincinde olan devlettir. Bu nedenle 1072 Sayılı Yasa’nın 2. maddesinin son fıkrası olan “bu suçlardan mahkum olanların cezaları tecil edilmez” hükmü Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu, bu nedenle iptali gerektiği hakimliğimizce saptanmıştır.

Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de Türkiye’yle ilgili birçok kararında ceza ile suç arasında kabul edilebilir orantılılığın bulunmasını aramaktadır. Olayımızdaki sanığın eylemiyle, yani sanığın suçuyla yasa maddesinin öngördüğü ceza arasında makul kabul edilebilir bir orantılılık da yoktur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,

1- 1072 Sayılı Yasa’nın 2. maddesinin son fıkrasında yer alan “Bu suçlardan mahkum olanların cezaları tecil edilmez” hükmünün Anayasa’nın 2. maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğundan iptali için Anayasa Mahkemesi’ne BAŞVURULMASINA

2- Anayasa Mahkemesi bu konuda karar verinceye kadar, itiraz
davasının GERİ BIRAKILMASINA,

3- Dava dosyası içindeki tüm belgelerin onanmış suretlerinin
kararla birlikte Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine,

Karar verildi.”

III- YASA METİNLERİ

A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı

13.12.1968 günlü 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzerleri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun itiraz konusu üçüncü fıkrayı da içeren 2. maddesi şöyledir:

“MADDE 2- Bu kanuna aykırı hareket edenler bir yıldan aşağı olmamak üzere hapis ve 1.000 liradan 5.000 liraya kadar ağır para cezasına mahkûm edilirler. Tekerrürü halinde cezalar bir misli artırılır.

Ele geçirilen alet, makina ve bunların çalıştırılmasına yarayan tesisat ve paralar zapt ve müsadere edilir. Bu gibi oyun oynanan yerler bir daha açılmamak üzere kapatılır.

Bu suçlardan mahkûm olanların cezaları tecil edilmez.”

B- İlgili Yasa Kuralları

1- 1072 sayılı Kanun’un 1. maddesinin yasakları içeren birinci fıkrası şöyledir:

“Türk Ceza Kanununun 567. maddesinin kapsamı dışında kalsa bile umuma mahsus veya umuma açık yerlerde her ne ad altında olursa olsun kazanç kasdı ile oynanmasa dahi, rulet, tilt, langırt ve benzeri baht veya maharet isteyen otomatik, yan otomatik, el veya ayakla kullanılan oyun alet ve makineleri ile benzerlerini bulundurmak veya yurda sokmak yahut imal etmek yasaktır.”

2- 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 6. maddesi ise şöyledir:

“MADDE 6 - (Değişik: 1712 - 3.5.1973) (Değişik 1. ve 2. Fıkra: 3506 - 7.12.1988) Adliye mahkemelerince para cezasından başka bir ceza ile mahkûm olmayan kimse, işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hafif para veya bir yıla kadar (bir yıl dahil) ağır hapis veya iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis veya hafif hapis cezalarından biriyle mahkûm olur ve geçmişteki hali ve suç işleme hususunda eğilimine göre cezanın ertelenmesi ileride suç işlemekten çekinmesine sebep olacağı hakkında mahkemece kanaat edinilirse, bu cezanın ertelenmesine hükmolunabilir. Bu halde ertelemenin sebebi hükümde yazılır.

Suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış olanlar ile 65 yaşını ikmal etmiş bulunanların mahkûm oldukları ağır hapis cezası iki yıldan, hapis veya hafif hapis cezası üç yıldan fazla olmadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanabilir.

Bazı suçlara ilişkin cezalar ile askerî suçlar ve disiplin suçlarına ilişkin cezaların ertelenemeyeceğine dair özel kanun hükümleri saklıdır.”

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Başvuru kararında itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

IV- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Aysel PEKİNER, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Enis TUNGA ve Mehmet ERTEN’in katılımlarıyla 19.2.2003 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kural, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A- Birleştirme Kararı

13.12.1968 günlü, 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makineleri Hakkında Kanun’un 2. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin Esas: 2004/40 sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle Esas: 2003/12 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin 2003/12 esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu

Başvuru kararında, 16.7.1965 günlü, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 6. maddesi ile işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hafif para veya bir yıla kadar ağır hapis veya iki yıla kadar hapis veya hafif hapis cezalarından biriyle mahkum olan kimsenin bu cezasının maddedeki diğer koşulların da bulunması halinde ertelenebileceği, Yasada suçlar bakımından herhangi bir ayırım gözetilmediği, ancak sonradan yürürlüğe giren 1072 sayılı Yasada yer alan suçlar için cezaların ertelenmesi olanağının kaldırıldığı, cezanın niteliği ve süresi erteleme kapsamında kalsa bile, 1072 sayılı Yasaya aykırı davrananların cezalarının ertelenemeyeceği, Yasada düzenlenen suçlar ve sanıklar bakımından ayrıcalık yapıldığının açık olduğu, bu ayrıcalığı gerektiren, adil, hakkaniyete uygun objektif bir hukuksal neden bulunmadığı, Anayasanın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin, yasaların adil, objektif, eşit koşullardaki kişilere aynı kuralların uygulanmasını gerektirdiği, açıklanan sebeplerle itiraz konusu yasa hükmünün hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu, aynı gerekçenin Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi için de geçerli bulunduğu belirtilerek iptal edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, bu Yasaya aykırı hareket edenler için cezalar öngörülmekte, itiraz konusu üçüncü fıkrasında da, bu suçlardan mahkum olanların cezalarının tecil edilemeyeceği belirtilmektedir.

Anayasa’nın 2. maddesinde, Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan haklarına dayanan, hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, kişilere hukuk güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı tutum ve durumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasakoyucunun bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğunun bilincinde olan devlettir.

Hangi eylemlerin suç sayılacağı ve bu eylemleri işleyenlere ne tür ve miktarda ceza verileceği yasakoyucunun belirleyeceği bir alandır. İnfaz hukukunun maddi ceza hukukunu tamamlayan ve onun ayrılmaz parçası olduğu gözetildiğinde, hangi cezalara erteleme olanağının sağlanacağı veya sağlanmayacağı konusunun yasakoyucunun takdir yetkisi içinde olduğunun kabulü gerekir.

647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 6. maddesinde para cezasından başka bir cezaya çarptırılmamış olan kişilerin, maddede belirtilen sınırlar içinde kalmak koşuluyla bu cezalarının ertelenebileceği hükme bağlanmakta ve erteleme, mahkum olan kişinin ilerde suç işlemekten çekineceği yolunda kanaat vermesi koşuluna bağlı olarak, hâkimin takdirine bırakılmaktadır. Buna göre erteleme, mahkûm için bir hak değil, ancak pişmanlık duyguları ile bir daha suç işlemeyeceği kanaatini uyandıracak tutum ve davranışı ile hâkimden, cezasının ertelenmesini isteme olanağıdır. Ertelemenin hükümlü için yasal bir hak olmayıp, bir lütuf ve atıfet, toplum bakımından da yararlı bir uygulama olduğu kabul edilmektedir. Ancak, suçun ağırlığı genellikle toplumdaki olumsuz sonuçları ile yarattığı endişe ve huzursuzlukla orantılı bulunduğuna göre, suçu, cezayı ve ertelemeyi takdir ve tayin etmek yasama meclisinin yetkisindedir. Toplumda değişen koşulların gereği suçun, sınırlarının genişletilmesi ve cezalarının artırılıp erteleme dışı bırakılması da doğaldır. Bu nedenle, cezası erteleme dışı bırakılan suçlarla diğerlerinin doğurduğu sonuçların aynı olduğu kabul edilemeyeceği gibi, onlara verilen cezalarla korunmak istenen hukuki yararın da farklı olduğu açıktır. Bu durumda, getirilen kuralın adil olmadığı ileri sürülemeyeceğinden hukuk devleti ilkesine de aykırılığı, söz konusu değildir.

Anayasa’nın 10. maddesinde, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmektedir. Bu yasak, birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme, eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa’nın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kuralları bağlı tutulursa Anayasa’nın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında, değişik uygulamalar yapılamaz.

Cezaların ertelenmesi ve kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına veya aynen iade ve tazmine ya da fail lehine başka türde önlemlere dönüştürülmesi kurumu, çağdaş ceza hukukunun getirdiği insancıl yaptırımlardan biridir. Bu kurumun uygulanma koşulları, sınırları ve kapsamı, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4. ve 6. maddelerinde belirlenmiştir.

Yasakoyucu, suçlar için değişik cezalar öngörürken bu suçlara verilecek cezalardan beklenen hukuksal yararı göz önünde bulundurmaktadır. Çeşitli suçları işleyenler aynı hukuksal durumda bulunmadıklarından bunlara aynı ceza verilemez. Bu bağlamda kimi suçlar için verilen cezaların da tecil edilememesi veya para cezasına çevrilememesi bu cezalara çarptırılanların aynı konumda bulunmamalarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle itiraz konusu düzenleme Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırı değildir.

İptal isteminin reddi gerekir.

Cafer ŞAT ve Fazıl SAĞLAM bu görüşe katılmamışlardır.

VI- SONUÇ

13.12.1968 günlü, 1072 sayılı “Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanun”un 2. maddesinin üçüncü fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Cafer ŞAT ile Fazıl SAĞLAM’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 16.6.2004 gününde karar verildi.

 

Başkan

Mustafa BUMİN

Başkanvekili

Haşim KILIÇ

Üye

Sacit ADALI

 

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

Üye

Ertuğrul ERSOY

Üye

Tülay TUĞCU

 

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mehmet ERTEN

Üye

Cafer ŞAT

 

Üye

Fazıl SAĞLAM

Üye

A. Necmi ÖZLER

 

Esas Sayısı : 2003/12

Karar Sayısı : 2004/69

KARŞIOY YAZISI

 

I. İtiraz konusu kural 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makineleri Hakkında Kanun’un 2. maddesinde öngörülen cezanın tecilini yasaklayan hükümle ilgilidir.

Adı geçen Yasanın 1. maddesinde, “ ... umuma mahsus veya umuma açık yerlerde her ne ad altında olursa olsun kazanç kasdiyle oynanmasa dahi rulet, tilt, langırt ve benzeri baht ve talihe bağlı veya maharet istiyen, otomatik, yarı otomatik el veya ayakla kullanılan oyun alet veya makinaları ile benzerlerini bulundurmak veya çalıştırmak veya yurda sokmak yahut imal etmek” yasaklanmakta, bu yasanın uygulanmasında “spor kulüpleri, gençlik teşekkülleri ve dernekler” umuma açık yer sayılmaktadır. Maddede tanımlanan eylemin Türk Ceza Kanunu’nun 567. maddesi anlamında kumar oynatma amacıyla yapılmış olması da şart değildir.

Yasanın 2. maddesi ise yukarda yazılı yasağa aykırı hareket edenlerin bir yıldan aşağı olmamak üzere hapis ve 1.000 liradan 5.000 liraya kadar ağır para cezasına mahkûm edilmesini, tekerrürü halinde cezaların bir misli artırılmasını (m.2, f. 1), ele geçirilen alet, makina ve bunların çalıştırılmasına yarayan tesisat ve paralar zapt ve müsadere edilmesini, bu gibi oyun oynanan yerlerin bir daha açılmamak üzere kapatılmasını (m.2, f. 2) öngörmektedir. Aynı maddenin itiraz konusu üçüncü fıkrası ise, bu suçlardan mahkûm olanların cezalarının, tecil edilemeyeceğini hükme bağlamaktadır. İtiraz yoluna başvuran mahkeme yalnızca bu kuralı Anayasa’ya aykırı bulmaktadır.

Çoğunluk kararında belirtildiği şekilde ertelemenin hükümlü için yasal bir hak olmadığı, erteleme yapılamayacak olan suçları belirlemenin ilke olarak yasakoyucunun takdir alanı içinde kaldığı doğrudur. Ancak, erteleme kurumunun varlığı ceza hukuku sisteminde asıl olup, cezalandırmada suçlunun ıslahı ve topluma kazandırılması ve cezanın şahsileştirilmesi amaçlarının zorunlu bir parçasıdır. Bu nedenle de belli suçların erteleme dışı bırakılması, istisnai nitelikte olup, erteleme olanağı bulunan suçlara oranla makul ve ölçülü bir nedene dayanması, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Aynı nedenle Anayasa Mahkemesi’nin önceki kararlarında belli suçların erteleme dışı bırakılmasını yasa koyucunun takdir alanı içinde görmesi, o davada denetlenen kuralla sınırlı olup, anılan sorunun her bir kuralın somut içeriği, kapsamı ve yer aldığı kurallar bütünü ve düzenlediği olgu göz önünde tutularak değerlendirilmesi zorunludur.

Bu açıdan bakıldığında, “rulet, tilt, langırt ve benzeri baht ve talihe bağlı veya maharet istiyen, otomatik, yarı otomatik el veya ayakla kullanılan oyun alet veya makinaları ile benzerlerini bulundurmak veya çalıştırmak veya yurda sokmak yahut imal etmek” suçuna yukarda anılan yaptırımların, erteleme olanağı tanınmaksızın bağlanması, yasanın çıktığı dönem bakımından gençliğin korunması yönünden zorunlu görülmüş olabilir; ancak günümüzde bu aletlerin gençler arasında aynı yoğun ilgiyi görmesi ve dolayısıyla aynı sosyal sorunları yaratması olası değildir. Gelişen bilgisayar teknolojinde çok daha cazip olanakların varlığı karşısında, itiraz konusu kuralın bağlı olduğu suçun tanımında yer alan aletlerinin artık antika değeri dışında toplumsal bir öneminin kalmadığı söylenebilir. Hukuk böyle bir gelişmeye gözlerini kapayamaz. Çünkü her hukuk kuralı, düzenlediği nesnel yaşam ilişkilerinin belli bir kesitini norm alanı olarak seçer ve metni aynı kalsa bile bu alandaki gelişmelerle birlikte yeni içerik ve anlamlar kazanır. Bu nedenle altmışlı yıllarda sosyal bir sorun oluşturması nedeniyle gençliği koruma amacıyla konulmuş bulunan bir ceza düzenlemesi, o dönem açısından anayasal bir sorun oluşturmasa bile, değişen koşullarda gerek hukuk devleti ve gerekse sınırladığı temel hak ve özgürlükler bakımından ölçüsüz bir düzenleme niteliği kazanabilir. Aksi takdirde örneğin altmışlı yıllarda Anayasa Mahkemesi’nin anayasaya aykırı bulmadığı erkek ve kadının zinasına ilişkin suçların, doksanlı yıllarda iptali mümkün olamazdı.

Açıklanan çerçevede itiraz konusu kuralın bağlı olduğu ceza normu, davada ihtilaf konusu olmasa bile erteleme yasağına ilişkin anayasal sorunun değerlendirilmesinde göz önünde tutulması gerekir. Çünkü burada her iki kural da anayasaya uygunluk denetimi bakımından birbirinden ayrılmaz bir bütünlük içindedir. Erteleme yasağının anayasaya uygun olup olmadığı, ancak bu yasağın bağlı olduğu ceza normu ile somut bir değerlendirilmeye konu olabilir. Bu açıdan iki nokta önem kazanmaktadır.

- Ceza normunun gönderme yaptığı Türk Ceza Kanunu’nun 567. maddesinde umuma açık yerlerde kumar oynatma için bir aydan altı aya kadar hapis cezası öngörülmektedir. Kumar oynatmaya altı aya kadar hafif hapis cezası verilirken, kumar oynatmaksızın oyun ağırlıklı bir aletin “bulundurulması, çalıştırılması, yurda sokulması ya da yahut imal edilmesine” en az bir yıl hapis cezasının öngörülmesi, bugünkü koşullarda başlıbaşına bir oransızlık arzetmektedir.

- Bu oransızlık kumar oynatma suçuna ilişkin cezanın ertelenebilmesine karşılık itiraz konusu kurala esas teşkil eden cezanın ertelenememesi yönünden daha büyük bir boyut kazanmaktadır.

Ayrıca bilgisayarlarda ve bilgisayarların kullanıldığı umuma açık yerlerde (İnternet-Kafelerde) oynanabilecek oyunların içerik ve kullanım yönünden 1072 sayılı Yasa’nın yasakladıklarından çok daha cazip ve etkili olması, 1072 sayılı Yasa’nın koruma iddiasında olduğu değeri, bugün büsbütün anlamsız kılan bir gelişme olarak gözükmektedir. Buna bağlı olarak bilgisayarda oyun kullanımı yönünden 1072 sayılı Yasa’nın öngördüğü yaptırımların söz konusu olmaması, itiraz konusu kuraldaki ölçüsüzlüğü açıkça ortaya koyan bir başka göstergedir. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki ölçülülük ilkesi, yalnızca temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasında uyulması gereken bir ilke olmayıp, hukuk devletini de somutlaştıran bir ilkedir. İtiraz konusu kural, açıklanan özellikleriyle hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir.

II. Ancak itiraz konusu kural, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması açısından da anayasal sorun içermektedir. Anayasa’nın 38. maddesinde öngörülen suç ve cezalara ilişkin esaslar, Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi özgürlüğü ve güvenliği”ni somutlaştıran kurallardır. Ayrıca itiraz konusu kuralın bağlı olduğu suç tanımında yer alan alanlarda özel girişim özgürlüğünün sınırlanmış olduğu da kuşkusuzdur. Bu nedenle Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk ilkeleri itiraz konusu kural bakımından da geçerlidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne koşut olarak çoğu zaman her iki ilkeyi de bir arada kullanmakta ve meşru bir nedene dayansa bile yasal sınırlamanın “demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliği taşımasını” aramaktadır. Bu ilkeler bizim Anayasamızda temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel bir koruma maddesi içinde yer aldığına göre, AİHM’nin bu yaklaşımının, temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı tüm yasal düzenlemelerde gözönünde tutulması, insan hakları kavramının evrensel niteliğine de uygun düşer. İtiraz konusu kural, yukarda açıklanan koşullar çerçevesinde demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerden sayılamaz. Bunun en açık kanıtı da Avrupa ülkelerinde benzer katılıkta ve ağırlıkta bir yasağın mevcut olmamasıdır. Bugünkü koşullar altında bunun Türkiye için farklı bir biçimde değerlendirilmesini haklı kılacak inandırıcı bir neden de mevcut değildir.

Yukarda anılan özellikler ve hukuksal nedenler gözetilerek itiraz konusu kuralın iptali gerekirken, anılan kuralı yasa koyucunun takdir alanı içinde sayan çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Üye

Cafer ŞAT

Üye

Fazıl SAĞLAM

Sayfa Başı