Başbakanlık

Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Yayımlanır

 Kuruluş : 7 Ekim 1920

28 Şubat 2004

CUMARTESİ

Sayı : 25387

 

Å ÖNCEKİ

SONRAKİ

Æ

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

Atama Kararları

— Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı ile Devlet, Milli Eğitim, Bayındırlık ve İskan, Sağlık, Ulaştırma, Tarım ve Köyişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Sanayi ve Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm, Çevre ve Orman Bakanlığına Ait Atama Kararları

Yönetmelikler

— Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik

— Yüzdelerden Toplanan Paraların İşçilere Dağıtılması Hakkında Yönetmelik

Tebliğler

— Katma Değer Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 91)

— Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 328)

— Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 329)

— Tarım ve Köyişleri Bakanlığına Tahsisli Olan Bazı Yerler ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Müteşebbislere Tahsisinde ve Değerlendirilmesinde Uygulanacak Esas ve Usullere İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ

— Oyuncaklar Konusunda Faaliyet Gösterecek Onaylanmış Kuruluşlara Dair Tebliğ

— Damızlık Harici Canlı Hayvanlar ile Hayvan Maddelerinin İthalatında Kontrol Belgesi Düzenlenmesi İçin Aranacak Belgeler Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (No: 2004/8)

— 2000/467 Sayılı Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararının 2003/16 Sayılı Uygulama Esasları Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2004/7)

— Çevre ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Hizmetlerine İlişkin Özel Ödeneğin Kullanımına Ait Esas ve Usuller

— İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No:  2004/5)

— Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa Satış ve Ödünç Alma ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: V, No: 78)

— Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Mali Tabloların Düzeltilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: XI, No: 26)

Kurul Kararları

— Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna Ait 301/1 Sayılı Karar

— Basın İlân Kurumu Teşkiline Dair 195 Sayılı Kanun Uyarınca Yayınlanacak İlân ve Reklâmlar ile Bunları Yayınlayacak Mevkuteler Hakkında 15/2/1977 Tarihli ve 67 Sayılı Genel Kurul Kararının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Genel Kurul Kararı (No: 165)

YARGI BÖLÜMÜ

Anayasa Mahkemesi Kararı

— Anayasa Mahkemesinin E: 2003/67 (5434 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapan 4919 Sayılı Kanun ile İlgili), K: 2003/88 Sayılı Kararı

Yargıtay Kararı

— Yargıtay 2. Hukuk Dairesine Ait Karar


YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

Atama Kararları

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığından:

Karar Sayısı : 2004/5618

1 — Vakıflar Genel Müdürlüğünde açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3000 ek göstergeli Şanlıurfa Vakıflar Bölge Müdürlüğüne, Arif ÇELİK’in atanması, 657 sayılı Kanunun 74 üncü maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                                       M. A. ŞAHİN

              Başbakan                              Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

—— • ——

Devlet Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5585

1 — Türkiye İhracat Kredi Bankası (Eximbank)A.Ş. Genel Müdürlüğüne H. Ahmet KILIÇOĞLU’nun yeniden atanması, 4389 sayılı Bankalar Kanununun 9 uncu maddesi ile 87/11914 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Esaslar’ın 19 uncu maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Devlet Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                                     K. TÜZMEN

           Başbakan                                                     Devlet Bakanı

—— • ——

Devlet Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5624

1 — Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Cahit YERCİ’nin başka bir göreve atanmak üzere bu görevinden alınması, 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Devlet Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                                    K. TÜZMEN

          Başbakan                                                     Devlet Bakanı

—— • ——

Millî Eğitim Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5590

1 — Ağrı Millî Eğitim Müdürü Turgut KOÇAK’ın başka bir göreve atanmak üzere bu görevinden alınması, 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Millî Eğitim Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                              Doç.Dr. H. ÇELİK

                   Başbakan                                       Millî Eğitim Bakanı

—— • ——

Bayındırlık ve İskan Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5594

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3600 ek göstergeli Yapı İşleri Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcılığına, Osman ESENGÜN’ün atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 68/B, 71 ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2 — Bu Kararı Bayındırlık ve İskan Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                               Z. ERGEZEN

                Başbakan                                 Bayındırlık ve İskan Bakanı

—— • ——

Bayındırlık ve İskan Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5595

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3600 ek göstergeli Başmüfettişliğe, Müfettiş İbrahim KÜÇÜKER’in atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 68/B ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Bayındırlık ve İskan Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                               Z. ERGEZEN

                Başbakan                                 Bayındırlık ve İskan Bakanı

—— • ——

Bayındırlık ve İskan Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5596

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3000 ek göstergeli Diyarbakır Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne Kenan ŞENGÜL’ün atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 68/B, 71 ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Bayındırlık ve İskan Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                               Z. ERGEZEN

                Başbakan                                 Bayındırlık ve İskan Bakanı

—— • ——

Bayındırlık ve İskan Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5597

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3000 ek göstergeli Manisa Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne, Nusret İŞBİLİR’in atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 76 ncı maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Bayındırlık ve İskan Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                               Z. ERGEZEN

                Başbakan                                 Bayındırlık ve İskan Bakanı

—— • ——

Sağlık Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5598

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve 3600 ek göstergeli Bakanlık Müşavirliğine, Uzm.Dr. Hakkı Selçuk BEKAR’ın atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 59 uncu maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Sağlık Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                      Prof. Dr. R. AKDAĞ

             Başbakan                                            Sağlık Bakanı

—— • ——

Sağlık Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5621

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve 3600 ek göstergeli Bakanlık Müşavirliğine, Uzm.Dr. Bekir KESKİNKILIÇ’ın atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 59, 71 ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Sağlık Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                      Prof. Dr. R. AKDAĞ

             Başbakan                                            Sağlık Bakanı

—— • ——

Ulaştırma Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5600

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3600 ek göstergeli Mersin Ulaştırma Bölge Müdürlüğüne Mustafa Celal TÜMER’in atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 76 ncı maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Ulaştırma Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                       B. YILDIRIM

              Başbakan                                Ulaştırma Bakanı

—— • ——

Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5602

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3600 ek göstergeli Bakanlık Müşavirliğine, Yavuz KOCA’nın atanması, 657 sayılı Kanunun 59 ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                         S. GÜÇLÜ

              Başbakan                           Tarım ve Köyişleri Bakanı

—— • ——

Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5604

1 — Açık bulunan Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu Üyeliğine, Müsteşar Yardımcısı Mehmet ÇAĞIL’ın atanması, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ve 8 inci maddeleri gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                         S. GÜÇLÜ

              Başbakan                           Tarım ve Köyişleri Bakanı

—— • ——

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5605

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 6400 ek göstergeli Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sağlık İşleri Genel Müdürlüğüne, Prof. Dr. Servet Rüştü KARAHAN’ın atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 76 ncı maddesi ile 4958 sayılı Kanunun 18 inci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                          M. BAŞESGİOĞLU

               Başbakan                       Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

—— • ——

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5608

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3600 ek göstergeli Bakanlık Müşavirliğine, Halil İbrahim HALICI’nın atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 59 ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                          M. BAŞESGİOĞLU

               Başbakan                       Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

—— • ——

Sanayi ve Ticaret Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5609

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3600 ek göstergeli Küçük Sanatlar ve Sanayi Bölgeleri ve Siteleri Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcılığına Osman Zeki ARICI’nın atanması; 657 sayılı Kanunun 71 ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Sanayi ve Ticaret Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                            A. COŞKUN

                 Başbakan                              Sanayi ve Ticaret Bakanı

—— • ——

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5610

1 — Açık bulunan Türkiye Elektromekanik Sanayii A.Ş. Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanlığına aynı yer Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Osman KADAKAL’ın atanması,

2477 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                           Dr. M. H.GÜLER

            Başbakan                             Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı

—— • ——

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5612

1 — Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünde açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3000 ek göstergeli Batı Karadeniz (Zonguldak) Bölge Müdürlüğüne İsmail CEBECİ’nin atanması,

657 sayılı Kanunun 68/B, 71 ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

 

Recep Tayyip ERDOĞAN                           Dr. M. H.GÜLER

            Başbakan                             Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı

—— • ——

Kültür ve Turizm Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5613

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3000 ek göstergeli Elazığ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne, Tahsin ÖZTÜRK’ün atanması, 657 sayılı Kanunun değişik 76 ncı maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Kültür ve Turizm Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                       E. MUMCU

            Başbakan                             Kültür ve Turizm Bakanı

—— • ——

Çevre ve Orman Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5614

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3000 ek göstergeli Batman İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne, İbrahim ULUSOY’un atanması, 657 sayılı Kanunun 71 ve 74 üncü maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Çevre ve Orman Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                              O. PEPE

               Başbakan                            Çevre ve Orman Bakanı

—— • ——

Çevre ve Orman Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5615

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3000 ek göstergeli Bursa İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne, Muhammet Müfit AYDIN’ın atanması, 657 sayılı Kanunun 76 ncı maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Çevre ve Orman Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                        O. PEPE

             Başbakan                           Çevre ve Orman Bakanı

—— • ——

Çevre ve Orman Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5616

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3000 ek göstergeli Kilis İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne, İbrahim METİN’in atanması, 657 sayılı Kanunun 76 ncı maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Çevre ve Orman Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                        O. PEPE

             Başbakan                           Çevre ve Orman Bakanı

—— • ——

Çevre ve Orman Bakanlığından:

Karar Sayısı : 2004/5617

1 — Açık bulunan 1 inci derece kadrolu ve + 3000 ek göstergeli Yalova İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne, Yusuf Vedat ALTINEL’in atanması, 657 sayılı Kanunun 76 ncı maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince uygun görülmüştür.

2— Bu Kararı Çevre ve Orman Bakanı yürütür.

27 Şubat 2004

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

Recep Tayyip ERDOĞAN                        O. PEPE

             Başbakan                           Çevre ve Orman Bakanı

Sayfa Başı


Yönetmelikler

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından :

Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden

Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak

Amaç

Madde 1 — Bu Yönetmeliğin amacı, 4857 sayılı İş Kanununun uygulanması bakımından, hangi işlerin sanayi, ticaret, tarım ve orman işlerinden sayılacağını belirlemektir.

Kapsam

Madde 2 — Bu Yönetmelik, 4857 sayılı İş Kanununun uygulanması bakımından, sanayi, ticaret, tarım ve orman işlerinden sayılan işleri kapsar.

Dayanak

Madde 3 — Bu Yönetmelik, 10/6/2003 tarihli ve 25134 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 111 inci maddesinin birinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

İKİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Sanayi, ticaret, tarım ve orman işleri

Madde 4 — 4857 sayılı İş Kanununun uygulanması bakımından sanayi, ticaret, tarım ve orman işlerinden sayılan işler, ekli listede gösterilmiştir.

Kapsam belirleme

Madde 5 — Ekli liste dışında kalan bir işin sanayi, ticaret, tarım ve orman işlerinin hangisinden sayılacağı konusunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilidir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Yürürlük ve Yürütme

Yürürlük

Madde 6 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 7 — Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.

SANAYİ, TİCARET, TARIM VE ORMAN İŞLERİ LİSTESİ

 

A) Sanayiden Sayılan İşler

 

1. Ham, yarı mamul ve mamul maddelerin işlenmesi, temizlenmesi, şeklinin değiştirilmesi, süslenmesi, satış için hazırlanması işleri,

2. Her türlü madenleri ve endüstriyel hammaddeleri arama ve topraktan çıkarma işleri (Yardımcı ve tamamlayıcı işler dahil),

3. Madencilikten bağımsız maden ve cüruf ayıklama ve temizleme işleri,

4. Mermer vb. kesilip parlatılabilen taş ocaklarında yapılan işler,

5. Taş, kil, kum ve kireç ocaklarında yapılan işler (Taş çıkarma, kırma, kesme işleri dahil),

6. Kaya tuzu üretimi ile deniz ve göllerden tuz üretimi işleri,

7. Petrol ve doğalgaz arama işleri,

8. Petrol ve doğalgaz kuyularının açılması işleri,

9. Petrol ve doğalgaz kuyularının ve tabakalarının veya bitümlü kumların işletilmesi işleri,

10. Petrol ve doğalgazın boru hatları ve karayolu ile taşınması işleri,

11. Petrol ürünlerinin sıvılaştırılmış petrol gazı (SPG) dahil depolanması, taşınması, dolum ve dağıtımı (akaryakıt ve SPG istasyonları dahil) işleri,

12. Her türlü canlı hayvanın kesilmesi, et ve et ürünlerinin üretilmesi işleri,

13. Süt ve süt ürünlerinin üretilmesi işleri,

14. Meyve ve sebze işlenmesi, konserveciliği, kurutmacılığı, sirke, turşu, salça, reçel, marmelat, meyve ve sebze suları imali işleri,

15. Balık ve diğer su ürünlerinin konserveciliği, tütsülenmesi ve kurutulması işleri,

16. Gıda maddelerinin temizlenmesi, ayıklanması ve öğütülmesi işleri,

17. Yem sanayii işleri,

18. Fırıncılık, pastacılık, bisküvi ve diğer hamur işleri,

19. Makarna, şehriye ve benzeri yiyecek maddeleri imali işleri,

20. Yemek fabrikalarındaki üretim işleri,

21. Şeker sanayii işleri,

22. Kakao ve çikolata imali işleri,

23. Nişasta, dekstrin ve glikoz imali işleri,

24. Şekerlemeler ve diğer şekerli maddeler ile sakız imali işleri,

25. Çay sanayii işleri,

26. Çeşitli kuru yemişlerin hazırlanması işleri,

27. Buz fabrikalarındaki işler,

28. Soğuk hava tesislerindeki işler,

29. Bitkisel yağların tasfiyesi ve çeşitli işlemlere tabi tutulması işleri,

30. Başka yerde tasnif edilmemiş gıda maddelerinin imali ve çeşitli işlemlere tabi tutulması işleri,

31. Alkollü içkiler imali işleri,

32. Alkolsüz içkiler imali (su, maden suyu ve soda dahil) işleri,

33. Tütün ve tütün ürünleri sanayiinde yapılan işler,

34. Çırçır fabrikaları işleri,

35. Her çeşit iplik imali, dokuma sanayii, iplik büküm ve sarım işleri,

36. Apre, boya, yazma ve basmacılık işleri,

37. Halı ve kilim sanayii işleri,

38. Örme sanayii işleri,

39. İp, halat, sicim ve benzerleri sanayii işleri,

40. Her çeşit ayakkabı imalatı işleri,

41. Giyecek ve tuhafiye eşyası imalatı işleri,

42. Mensucattan hazır eşya imalatı işleri,

43. Ağacın mekanik işlenmesi işleri,

44. Ağaç, saz ve mantardan eşya imalatı işleri,

45. Her çeşit malzeme ile yapılan mobilya sanayii işleri,

46. Döşemecilik işleri,

47. Kağıt hamuru, kağıt ve mukavva imalatı işleri,

48. Kağıt hamurundan kağıt ve mukavvadan eşya imali işleri,

49. Basımevlerinde yapılan işler,

50. Matbaacılık, yayıncılık ve bunlarla ilgili sanayi işleri,

51. Ciltçilik, klişecilik ve diğer baskı işleri,

52. Deri işleme sanayii işleri,

53. Kürk işleme ve boyama sanayii işleri,

54. Kauçuk sanayii işleri,

55. Sanayide kullanılan esas kimya maddeleri ve suni gübreler imali işleri,

56. Tenvir fişekleri, çocuk tabanca mantarı imalatı işleri,

57. Mühimmat ve patlayıcı maddeler imalatı ve depolama işleri,

58. Tuzlar, asitler, bazlar ve alkoller gibi kimyasal maddelerin imali işleri,

59. Suni ipek ve diğer sentetik elyaf ile plastik maddelerin imali işleri,

60. Sanayie ait bitkisel ve hayvansal yağların üretimi işleri,

61. Boya, vernik, cila, çözücü ve yapıştırıcı imali işleri,

62. Başka yerde tasnif edilmemiş kimyasal maddelerin imalatı işleri,

63. Petrol ve kömürden elde edilen muhtelif ürünlerin imali işleri,

64. Pişmiş topraktan inşaat malzemesi imalatı işleri,

65. Cam sanayii işleri,

66. Porselen, fayans ve seramik sanayii işleri,

67. Çimento ve hazır beton sanayii işleri,

68. Çimento ve betondan eşya ve inşaat malzemesi imalatı işleri,

69. Alçı taşı ocaklarından ayrı olarak işletilen alçı tozu ve alçıdan eşya imali işleri,

70. Taş ocaklarından ayrı olarak işletilen kireç ocakları ve kireç imali işleri,

71. Taş ve grafitten eşya imali işleri,

72. Asbest üretimi ve asbestli malzeme imali işleri,

73. Zımpara taşı ve kağıdı imali işleri,

74. Demir - çelik ve diğer metallerin imalat sanayii işleri,

75. Metal dışı maddelerin imalatı işleri,

76. Metalden mamul eşya sanayi işleri,

77. Metaller dışındaki maddelerden diğer imalat işleri,

78. Makine imalatı ve tamiratı işleri,

79. Deniz nakil vasıtalarının inşası, tamiratı, sökümü ve batıkların çıkarılması işleri,

80. Demiryolu nakil vasıtaları ve malzemesi imali ve tamiratı işleri,

81. Motorlu araçlar imalatı ve tamiratı işleri,

82. Motosiklet ve bisiklet imalatı işleri,

83. Hava taşıtları imal ve tamiratı işleri,

84. Taşımacılıkta kullanılan diğer araç ve malzemelerin imalatı işleri,

85. Mesleki, fenni ve hassas aletlerin imali ve tamiratı işleri,

86. Fotoğraf makineleri, optik alet ve malzemesi imalatı işleri,

87. Saat imalatı işleri,

88. Mücevherat ve kuyumculuk imalat işleri,

89. Müzik aletleri imalatı işleri,

90. Başka yerde tasnif edilmemiş imalata yönelik diğer işler,

91. Her türlü yapı işleri (Yer üstü ve yer altında, su üstü ve su altında yapılan bina, set, baraj, yol, demiryolu, havai hat, tünel, metro, köprü, çelik yapı ve montajı, iskele, liman, dalgakıran, kanalizasyon, lağım, kuyu, kanal, duvar ve benzeri inşaat, onarım, düzeltme, değiştirme, söküm ve yıkım işleri ve bunlara yardımcı her türlü endüstriyel yapım işleri, her türlü prefabrik yapı elemanlarının üretimi ve işleri, sondaj, toprak kazı, yarma ve doldurma işleri, elektrik, sıhhi tesisat ve kalorifer-gaz tesisatı kurma işleri, dülgerlik, marangozluk, sıva, badana ve boya işleri, bu işlerde kullanılan sabit ve hareketli makine ve tesislerin kullanılması),

92. Bataklık kurutma, göl ve akarsu ıslah işleri,

93. Telefon, telgraf, telsiz, radyo ve televizyon kurma işleri,

94. Tarım ve orman işyeri ve işletmelerindeki yapı işleri,

95. Elektrik ve her çeşit muharrik kuvvetleri elde etme, değiştirme, taşıma, kurma ve dağıtma işleri,

96. Havagazı üretimi, havagazı ve doğalgazın dağıtım işleri,

97. Isıtma ve enerji maksadıyla buhar üretim ve dağıtım işleri,

98. Suların toplanma, tasfiye, tevzii, arıtım ve su şebekelerinin işletilmesi ve aynı işletme tarafından yapılan bakım ve tamir işleri,

99. Çöp ve kanalizasyon hizmetleri işleri,

100. Ham, yarı, tam yapılmış maddelerin istasyon, antrepo, iskele, liman ve hava alanında yükleme, boşaltma ve depolanması işleri.

 

B) Ticaretten Sayılan İşler

 

1. Ham, yarı ve tam yapılmış her tür bitkisel, hayvansal veya endüstriyel ürün ve malların alım ve satım işleri,

2. Bilgi ve teknolojisi alımı ve satımı işleri (mühendislik, müşavirlik vb),

3. Hukuki hizmetler,

4. Fotoğrafçılık işleri,

5. Kuaför, berber ve güzellik salonlarında yapılan işler,

6. Depoculuk, ambarcılık, antrepoculuk ve benzeri işler,

7. Su ürünleri üreticileri ile ilgili işler,

8. Lokanta, kafeterya, aşevleri ve diğer yeme-içme mekanlarında yapılan işler,

9. Otel, pansiyon, kamp, yurt ve misafirhane gibi konaklama tesislerinde yapılan işler,

10. Haberleşme hizmetleri,

11. Bankacılık ve finans sektörü ile ilgili diğer işler,

12. Sigortacılık işleri,

13. Komisyonculuk işleri,

14. Emlakçılık işleri,

15. Makine ve ekipmanların kiralanması ve finansal kiralama işleri,

16. Başka yerde sınıflandırılmamış sosyal hizmetler,

17. Sağlık hizmetleri,

18. Eğitim hizmetleri,

19. Bilimsel araştırma merkezleri ve laboratuvarlarda yapılan işler,

20. Mesleki teşekküllerde yapılan işler,

21. Kültür ve eğlence hizmetleri,

22. Botanik ve hayvanat bahçeleri ve başka yerde sınıflandırılmamış kültürel faaliyet hizmetleri,

23. Müzecilik işleri,

24. Kütüphanecilik hizmetleri,

25. Temizlik işleri (bina temizliği, halı yıkama, oto yıkama, kuru temizleme, çamaşırhaneler gibi),

26. Teleferik işletmeciliği,

27. Taksi işletmeleri ve bununla ilgili hizmetler,

28. Terminaller, park yerleri ve garajlar gibi karayolu nakliyatını kolaylaştıran hizmetler,

29. Havaalanlarındaki yer hizmetleri,

30. Demiryolu nakliyatı işleri,

31. Karada, göl ve akarsularda taşıma işleri,

32. Başka yerde tasnif edilmemiş tamir işleri.

 

C) Tarım ve Orman İşleri

 

1. Her tür meyveli ve meyvesiz bitki, tohum, fide, fidan, sebze, tarla ürünleri, yem ve süs bitkilerinin üretimi, yetiştirilmesi, ıslahı ile ilgili her tür toprak işleri, ekim, dikim, aşı, budama, sulama, gübreleme, hasat, harman, devşirme, temizleme, hazırlama, ayırma işlemleri, hastalık ve zararlılarla mücadele, ortaklaşa ödeme usulü ile tarımsal sulama sistemlerinin işletilmesi, toprak ıslahı, çayır, mera toprak ve su korunması gibi işler,

2. Her tür iş ve gelir hayvanı üretme, yetiştirme, ıslah, bakım, güdü, terbiye, hastalık ve asalaklarıyla mücadele, kırkım, sağım ve ürünlerinin elde edilmesi, toplanması, muhafaza işleri,

3. 854 sayılı Deniz İş Kanunu hükümleri saklı kalmak koşulu ile su avcılığı, kara avcılığı ve bu yollardan elde edilen ürünlerin saklanması, taşınması işleri,

4. Fidanlık ve ormanlık yetiştirme, doğal ve yapay tensil, fidan ve ağaç dikim, sulama, bakım ve ıslahı, koruma, yangın ve zararlılarla mücadele, tohum toplama, ormancılık araştırma, amenajman, silvikültür, orman ürünlerinin üretilmesi, orman işletme işyeri sahası içerisinde depolara taşıma, sınıflandırma, istifleme, düzenleme, milli parkların düzenlenmesi, bakımı, korunması ve geliştirilmesi işleri.

—— • ——

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından :

Yüzdelerden Toplanan Paraların İşçilere

Dağıtılması Hakkında Yönetmelik

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Dayanak

Amaç

Madde 1 — Bu Yönetmelik, 4857 sayılı İş Kanununun 51 inci maddesi gereğince, yüzdelerden toplanan paraların, işyerinde çalışan tüm işçilere, yapılan işlerin niteliğine göre, hangi esaslar ve oranlar çerçevesinde dağıtılacağını göstermek amacıyla hazırlanmıştır.

Kapsam

Madde 2 — Oteller, lokantalar, eğlence yerleri ve benzeri yerler ile içki verilen ve hemen orada yenilip içilmesi için çeşitli yiyecek satan yerlerden "yüzde" usulünün uygulandığı müesseseler, bu Yönetmelik hükümlerine tabidir.

Dayanak

Madde 3 — Bu Yönetmelik, 10/6/2003 tarihli ve 25134 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 51 inci maddesine dayanılarak çıkarılmıştır.

İKİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Yüzdelerin toplanması ve ödenmesi

Madde 4 — İkinci maddede belirtilen işyerlerinde, işveren tarafından servis karşılığı veya başka isimlerle müşterilerin hesap pusulalarına "yüzde" eklenerek veya ayrı şekillerde alınan paralarla, kendi isteği ile müşteri tarafından işverene bırakılan veya işverenin kontrolü altında bir araya toplanan paraları, işveren, işyerinde çalışan tüm işçilere eksiksiz olarak ödemek zorundadır.

Yüzdelerin dağıtılmasına ilişkin esaslar

Madde 5 — Yüzdelerin dağıtımında, işyerindeki tüm servislerden elde edilen yüzdelerin toplamı ile işçilerin fiilen yaptıkları işler esas alınır.

İşyerinde çalışan her işçi, toplanan yüzdelerden, fiilen çalıştığı gün sayısına ve elde ettiği puana göre yararlanır.

İşçinin yaptığı işler, puan cetvelinde birden çok gruba giriyorsa, sadece puanı yüksek olan iş esas alınır.

Fazla çalışma yapan ve fazla sürelerle çalışan işçilerin, fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma saatlerine ait puanları, normal çalışma puanlarına eklenir.

Yüzdelerden ödenen fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışmanın zamsız karşılığı ile zamlı olarak ödenmesi gereken ücret arasındaki fark, işveren tarafından ödenir.

Düğün, çay, balo, ziyafet ve toplantı gibi ilave işlerden, servis karşılığı yüzde alındığı takdirde, bu işler için geçici olarak alınan işçilerin ücretleri, puan cetvelinde yer alan, yapılan iş ve görev unvanları dikkate alınarak hesaplanır. Ancak, bu tutar çalışılan süreye denk gelen asgari ücretin altında olamaz.

İlave işler için alınan işçiler, başka işlerde çalıştırılamaz.

Yüzdelerin belgelenmesi

Madde 6 — Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde, işveren, her hesap pusulasının genel toplamını gösteren belgeyi, toplu iş sözleşmesinin uygulandığı işyerlerinde sendika temsilcisine, diğer işyerlerinde bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde belirtilen seçilmiş işçi temsilcisine vermekle yükümlüdür. Bu belgenin şekil ve uygulama usulleri, iş sözleşmelerinde veya toplu iş sözleşmelerinde gösterilir. Bu belgeler ve belgelerin esas alındığı kayıtlar, beş yıl süreyle saklanır.

Puanların verilmesinde dikkate alınacak hususlar

Madde 7 — İşyerlerinde yapılan işlerin niteliğine göre, işçiler için tespit edilen puanlar, Yönetmelik ekindeki puan cetvelinde gruplar halinde gösterilmiştir.

İşçiler, dahil oldukları grubun alt sınırındaki puanla işe başlarlar. Bu cetvelde yer almayan işler ve unvanlar için, işçiye cetveldeki benzeri işlerden en yakın olanının puanı verilir.

İşyerinde aynı grupta geçen başarılı her üç yıllık hizmet için, bir puan eklenir. İşyerine yeni alınan işçilerin, meslekte geçirdikleri başarılı hizmet yıllarını belgelendirmeleri durumunda, bu hizmetleri de, aynı esaslara göre değerlendirilir. Ancak, bu şekilde bulunacak puanlar, o grubun üst sınırını geçemez. Bir üst gruba atanan işçi, eski grubundaki üst sınır puanına erişmiş ise, yeni grubun alt sınır puanının bir puan fazlasını alır.

Değerlendirilen hizmet sürelerine ilişkin belgeler, işyeri kayıtları arasında saklanmak zorundadır.

Değerlendirme kurulunun oluşturulması

Madde 8 — Hizmet süreleri ile başarı durumları, işyerlerinde oluşturulacak değerlendirme kurulu tarafından tespit edilir. Değerlendirme Kurulu; işveren veya temsilcisinin başkanlığında, sendika temsilcisi ve işveren vekili sıfatını taşımayan en kıdemli birim amirinden oluşur. İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi yoksa, tüm işçilerin katılımıyla, işçilerin kendi aralarında, gizli oy açık sayımla seçecekleri, işçi temsilcisi kurula katılır.

Bu işçi temsilcinin seçimi ile ilgili gerekli işlemler, işveren temsilcisi ile biri servis içi diğeri servis dışı olmak üzere, en kıdemli iki birim amiri tarafından yapılır. Seçim sonucu tutanakla belgelenir ve işyerinde ilan edilir. Temsilcinin herhangi bir nedenle iş sözleşmesinin sona ermesi halinde, aynı usulle yenisi seçilir.

Temsilci seçimine ilişkin belgeler, işyeri kayıtları arasında saklanır.

Çalışma tarzına göre dikkate alınacak puanlar

Madde 9 — Servislerde çalışan işçilerin, puan cetveline göre yaptıkları işin karşılığı olan puanlarının tamamı dikkate alınır.

Servis dışında çalışan işçiler için, işveren tarafından verilen günlük, haftalık veya aylık ücretlerine ilave olarak, yaptıkları işin karşılığında, puan cetvelinde gösterilen puanların, yüzde 25’i dikkate alınır.

Bu Yönetmelik kapsamına giren işyerlerinde, bölümlerin birinci derecedeki sorumlu müdürleri ile müdür yardımcıları ve bunların üzerlerindeki görevlilere, işveren tarafından verilen günlük, haftalık veya aylık ücretlerine ilave olarak, Yönetmeliğin 6 ncı maddesindeki esaslara göre, I. Grup içerisinde tespit edilecek puanın yüzde 5’i verilir.

İzin ve tatil ücretleri

Madde 10 — Servis dışında çalışan işçilerin hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile yıllık izin ücretleri karşılığı olarak işveren tarafından ödenecek paraların hesabında, bu işçilere yüzdelerden düşen paylar da dikkate alınır. Bu hesaplama yüzde ile çalışan işçiler için İş Kanununda öngörülen esaslara göre yapılır.

Saklı haklar

Madde 11 — Bu Yönetmelik hükümlerine göre, yüzdelerden pay verilmesi sebebi ile servis dışında çalışan işçilerin, ücret, sosyal yardım ve diğer haklarından eksiltme yapılamaz ve asgari ücret yüzde payı ile tamamlanamaz.

İlan yükümlülüğü

Madde 12 — İşverenler, yüzdelerden toplanan paraların dağıtılacağı işleri, unvanları, puanları ve oranlarını gösteren çizelgeyi işyerinde işçilerin kolayca görebilecekleri bir yerde ilan etmek zorundadır.

Yönetmeliğe aykırı hükümler

Madde 13 — İş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmelerine, bu Yönetmelikte öngörülen esaslara aykırı hükümler konulamaz.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Yürürlük ve Yürütme

Yürürlükten Kaldırılan Yönetmelik

Madde 14 — 21/12/1983 tarihli ve 18258 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yüzdelerden Toplanan Paraların İşçilere Dağıtılması Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

Madde 15 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 16 — Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.

 

PUAN CETVELİ

 

 

Gurup

Yapılan İşler-Görev Ünvanları

Alt Sınır Puanı

Üst Sınır Puanı

 

 

 

 

 

 

I

Başaşçı, Maitre D’Hotel,

 

 

 

 

Resepsiyon Şefi.

26

30

 

 

 

 

 

 

II

Başaşçı Yrd., Maitre D’Hotel Yrd.,

 

 

 

 

Resepsiyon Şef Yrd., Bölüm Şefleri,

 

 

 

 

Ön Kasa Şefi.

22

26

 

 

 

 

 

 

III

Bölüm Şef Yardımcıları, Çamaşırhane

 

 

 

 

Şefi, Resepsiyon ve Rezervasyon

 

 

 

 

Memurları, Aşçı, Şef Kasiyer,

 

 

 

 

Kaptan, Ön Kasiyer, Garson, Barmen,

 

 

 

 

Vale Fammet D. Chambr, Pastacı,

 

 

 

 

Tatlıcı, Soğukçu, Dönerci,

 

 

 

 

Bell Captain, Güvenlik Şefi, Kontrolör,

 

 

 

 

1. Sınıf Teknik Elemanlar, Baş Şoför,

 

 

 

 

Baş Terzi, Gece Teknisyeni

 

 

 

 

ve benzerlerinin yaptıkları işler.

18

22

 

 

 

 

 

 

IV

lüm Memurları, Kasiyer,

 

 

 

 

Güvenlik Görevlisi, Kapıcılar,

 

 

 

 

Kat ve Oda Temizlikçileri, Büfeci,

 

 

 

 

Aşçı Yrd., Garson Yrd., Fırıncı,

 

 

 

 

Sosyer, Kasap, 1. Sınıf Bulaşıkçı,

 

 

 

 

Kahveci ve Ekmekçi, Şef Silici,

 

 

 

 

Kapıcı Bellboy, Bellboy,

 

 

 

 

Hemşire, Santral Memuru, Puantör,

 

 

 

 

Kuru Temizleme ve Çamaşırhane

 

 

 

 

usta ve işçileri, Terziler, Şef Komi,

 

 

 

 

2. Sınıf Teknik Elemanlar, Şoförler,

 

 

 

 

Baş Bahçevan, Sauna, Nezaretçi,

 

 

 

 

Havuz ve spor sahası sorumluları ve

 

 

 

 

benzerlerinin yaptıkları işler.

14

18

 

 

 

 

 

 

V

Meydancı, Bagajcı, Haberci, Bulaşıkçı,

 

 

 

 

Komi, Bekçi, Bahçevan, İşletme

 

 

 

 

işçileri, Silici, Stajyerler ve benzerlerinin

 

 

 

 

yaptıkları işler.

10

14

 

Sayfa Başı


—— • ——

—— • ——

—— • ——

Maliye Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:

Tarım ve Köyişleri Bakanlığına Tahsisli Olan Bazı Yerler ile

Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Müteşebbislere Tahsisinde

ve Değerlendirilmesinde Uygulanacak Esas ve Usullere

İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına

Dair Tebliğ

MADDE 1 — 18/5/2002 tarihli ve 24759 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Tarım ve Köyişleri Bakanlığına Tahsisli Olan Bazı Yerler ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Müteşebbislere Tahsisinde ve Değerlendirilmesinde Uygulanacak Esas ve Usullere İlişkin Tebliğ"in 2 nci maddesinin 1 inci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki Tarım ve Köyişleri Bakanlığına tahsisli veya başka bir kamu kuruluşuna tahsisli olduğu halde fiilen Tarım ve Köyişleri Bakanlığının kullanımında bulunan araziler, üretme istasyonları, üretim laboratuvarları, araştırma enstitüleri ve su ürünü üretim sahaları ile tahsisli olmayan ancak, Maliye Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca uygun görülecek tarım arazilerinin kalkınma planlarının hedef ve ilkelerine uygun, projeye dayalı olarak yapılacak tarımsal yatırımlara tahsisleri ve değerlendirilmesi bu Tebliğ esaslarına göre yapılır."

MADDE 2 — Aynı Tebliğin 5 inci maddesinin 2 nci fıkrasına aşağıdaki cümle ilave edilmiştir.

"Ancak diğer kamu kuruluşlarına tahsisli olup, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca kullanılan taşınmazların ayrıca tahsisi yapılmaz."

MADDE 3 — Aynı Tebliğin 12 nci maddesinin dördüncü ve onuncu fıkrası yürürlükten kaldırılmış, altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Müteşebbis tarafından, kiralamaya veya irtifak hakkına konu taşınmazın üzerinde gerçekleştirilecek tesisin işletmeye geçmesinden sonra tesislerin işletilmesinden elde edilecek yıllık toplam hasılatın yüzde biri oranında pay ayrıca Hazineye ödenir. Ancak kalkınmada öncelikli yörelerde bu oran yüzde elli indirimli uygulanır."

MADDE 4 — Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 5 — Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı ile Tarım ve Köyişleri Bakanı birlikte yürütür.

—— • ——

Sağlık Bakanlığından:

Oyuncaklar Konusunda Faaliyet Gösterecek Onaylanmış

Kuruluşlara Dair Tebliğ

 

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak, Genel Esaslar ve Tanımlar

 

Amaç

Madde 1 — Bu Tebliğin amacı, Oyuncaklar Hakkında Yönetmelik (88/378/EEC) kapsamında faaliyet gösterecek uygunluk değerlendirme kuruluşlarının Sağlık Bakanlığınca Onaylanmış Kuruluş olarak görevlendirilmesinde esas alınacak kriterleri belirlemektir.

Kapsam

Madde 2 — Bu Tebliğ, Oyuncaklar Hakkında Yönetmelik kapsamında yer alan ürünlerin, Yönetmeliğe uygunluğunu ve güvenliğini değerlendirmek amacıyla Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirilecek onaylanmış kuruluşların değerlendirilmesinde esas alınacak temel kriterleri ve söz konusu kuruluşların başvuru ve değerlendirme esasları ile bu kuruluşların yükümlülüklerini kapsar.

Dayanak

Madde 3 — Bu Tebliğ, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ile 17/1/2002 tarih ve 24643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ile Onaylanmış Kuruluşlara Dair Yönetmeliğe ve 17/5/2002 tarih ve 24758 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Oyuncaklar Hakkında Yönetmeliğe dayanılarak hazırlanmıştır.

Genel Esaslar

Madde 4 — Oyuncaklar Hakkında Yönetmelik kapsamına giren ürünlerin uygunluk değerlendirmesi faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere, test, muayene ve/veya belgelendirme kuruluşları arasından 4703 sayılı Kanunda, söz konusu Yönetmelikte ve bu Tebliğde belirtilen esaslar çerçevesinde uygun görülen kuruluşlar, Sağlık Bakanlığı tarafından Onaylanmış Kuruluş olarak görevlendirilir.

Tanımlar

Madde 5 — Bu Tebliğ’de geçen;

a) Bakanlık: Sağlık Bakanlığı’nı,

b) Müsteşarlık: Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı’nı,

c) Komisyon: Avrupa Birliği Komisyonu’nu,

d) TÜRKAK: Türkiye Akreditasyon Kurumu’nu,

f) Uygunluk değerlendirme kuruluşu: Oyuncakların, ilgili teknik düzenlemeye uygunluğunun test edilmesi, muayene edilmesi ve/veya belgelendirilmesine ilişkin faaliyette bulunan kamu veya özel kuruluşunu,

g) Onaylanmış Kuruluş: Test, muayene ve/veya belgelendirme kuruluşları arasından, Oyuncaklar Hakkında Yönetmelik çerçevesinde uygunluk değerlendirme faaliyetinde bulunmak üzere, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’da, Oyuncaklar Hakkında Yönetmelik’te ve Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ile Onaylanmış Kuruluşlara Dair Yönetmelik’te belirtilen esaslar çerçevesinde yetkilendirilen kamu veya özel kuruluşu,

h) Yüklenici laboratuar: Uygunluk değerlendirme kuruluşunun belirli bir anlaşma çerçevesinde laboratuar hizmetleri satın aldığı kuruluşu,

ı) Uygunluk değerlendirmesi: Oyuncakların, Oyuncaklar Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygunluğunun test ve muayene edilmesine ve/veya belgelendirilmesine ilişkin her türlü faaliyeti,

ifade eder.

 

İKİNCİ BÖLÜM

Kriterler, Başvuru, Değerlendirme, Görevlendirme ve Yükümlülük

 

Kriterler

Madde 6 — Akredite olsun veya olmasın Bakanlıkça görevlendirilecek onaylanmış kuruluş; Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ile Onaylanmış Kuruluşlara Dair Yönetmeliğin hükümlerine, Oyuncaklar Hakkında Yönetmeliğin EK: III’ünde belirlenen kriterlere uygunluğu sağlamanın yanında aşağıdaki kriterlere de uymalıdır.

a) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde faaliyette bulunan bir tüzel kişilik olmalıdır. Bu hüküm, gerekli hallerde testlerin bir kısmının, yurtdışında yaptırılmasına engel teşkil etmez.

b) Başvuru kapsamında yer alan ürünler, parçaları ve malzemelerine ilişkin yeterli teknik bilgi ve donanıma sahip olunmalıdır.

c) İşin gereğine uygun nitelik ve nicelikte personel istihdam edilmelidir.

d) Mevzuatta yer alan uygunluk değerlendirme faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olunacak alt yapının oluşturulması ve bu faaliyetleri yürütebilecek bilgi ve beceriyi haiz personeli istihdam etmesi gerekir.

e) Başvuru konusunu teşkil eden Yönetmelik ve ilgili standartlar konusunda yeterli bilgiye sahip olunması gerekir.

f) Başvuru sahibinin Yönetmeliklere uyduğunu gösteren güncelleştirilmiş sorumlulukları, uygunluk değerlendirilmesi modüllerine ve belgelendirmek istediği ürün tiplerine uygun çalışma prosedürleri ve her bir değerlendirme elemanının sorumluluk alanının rasyonel tanımı gibi hususları içeren bir kalite el kitabına sahip olması gerekir.

g) Uygunluk değerlendirmesinde kullanılan modüllerden herhangi birinin sadece bir kısmını gerçekleştirmek üzere görevlendirilme yapılmaz.

h) Bazı testleri yüklenici laboratuara yaptırmak isterse, Kalite El Kitabıyla, yüklenici laboratuarın takip ettiği prosedürlerin uygunluğunun denetlenmesine ilişkin hususları da içerir.

ı) Sağlayacakları hizmet faaliyetleri neticesinde ortaya çıkacak her türlü zarar ve ziyanın tazmini için yeterli mesleki sorumluluk sigortasına sahip olduğunu göstermelidir.

i) Uygunluk değerlendirme işlemleri olan AT Tip incelemesi, kapsamında çalışmayı isteyen başvuru sahibinin uygunluğunun değerlendirilmesinde TS EN 450011 veya TS EN 45004 veya TS EN ISO/IEC 17025 standardı esas alınacaktır. TS EN 45004 standardı kapsamında onaylanmış kuruluş olmak isteyen başvuru sahipleri, bu standardın A Tipi kuruluşlar için belirlenen koşulları yerine getirmek zorundadır. Başvuruda bulunan kuruluş test hizmetlerini, kendi laboratuarını veya kendi gözetiminde üretici laboratuarını kullanarak veriyorsa, söz konusu laboratuarlar TS EN ISO/IEC 17025 in şartlarını sağlamalıdır. Eğer testler üretici veya yüklenici tarafından yapılacaksa, başvuru sahibi bu kuruluşların anılan standarda uygunluğunu taahhüt etmelidir. Ancak her iki durumda da akreditasyon zorunlu değildir.

Başvurular

Madde 7 — Başvuru sahibi, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne, müracaat konusuna giren ürünler, parçalar ve malzemelerin belirtildiği müracaat yazısı ve aşağıdaki bilgi ve belgeleri içeren bir dosya ile başvurur:

a) Kuruluşun adı adresi,

b) Ticaret sicil no (Ticaret Sicil Gazetesinin firma kuruluşu ile ilgili bir nüshası),

c) Kuruluş amacı, yetki ve sorumluluklar,

d) Yüklenici laboratuar/laboratuarlar tarafından yürütülen işlemlerin denetlenmesine ilişkin hususları da içeren bir kalite el kitabı,

e) Görevlendirilmek istediği uygunluk değerlendirmesi faaliyetlerine ilişkin tüm detaylar ve prosedürler (yazılı olarak),

f) Organizasyon şeması,

g) Ana test imkanlarını da gösterecek şekilde laboratuarların yerleşim planı,

h) Kurucu ve yetkililerin imza sirküleri,

ı) Müracaatın kapsamı (ilgili mevzuat, modüller, uygunluk değerlendirme işlemleri),

i) Gizlilik, bağımsızlık ve tarafsızlık taahhütnamesi,

j) Uygunluk değerlendirme kuruluşunun büyük bir kuruluşun parçası olması durumunda; danışmanlık hizmeti veren bölümü ile belgelendirme yapan bölümlerinin idari ve mali açıdan birbirinden bağımsız olduğunu gösteren belge,

k) Görev alan personelin gizlilik prensibine uygun davranacaklarına ve tarafsızlıklarına ilişkin taahhütnameleri,

l) Personelin, uzmanların ve denetçilerin listesi ve özgeçmişleri; kuruluş dışından uzman desteğinin alınması durumunda ayrıca bu uzman/uzmanların ve denetçilerin listesi ve konuyla ilgili yeterliliklerini gösteren belgeler,

m) Laboratuar hizmetleri hakkında detaylı bilgi (Başvuru kapsamında yapılacak deneylerin listesi ve bu deneylerden hangilerinin yüklenici laboratuar tarafından yapılacağının belirlenmesi),

n) Uygunluk değerlendirme kuruluşunun sahip olduğu makine, teçhizat ve test aletlerinin genel özelliklerini içeren liste ile birlikte bu cihazların düzenli kontrollerinin yapıldığına dair belgeler,

o) Yüklenici laboratuarların ve ekipmanların listesi ve bu laboratuarlarla yapılan anlaşma/anlaşmaların bir örneği,

ö) Mesleki sorumluluk sigortasının kapsamı ve parasal değerini gösterir belge,

p) Mali durumuna ilişkin bilgiler,

r) Sahip olduğu belgeler (Kalite belgeleri, Akreditasyon Sertifikası vb…)

s) Üreticinin denetlenmesinde kullanılan işlemleri tanımlayan ve yapılacak testlerin sıklığı gibi gerekli detayları içeren yazılı belge,

ş) Oyuncaklar Hakkındaki Yönetmeliğin temel gereklerine uygunluğun incelenmesi ve takibinde kullanılacak kontrol listesi,

t) Uygunluk değerlendirme kuruluşunun muayene talimat ve prosedürleri ile muayene ve sertifika örnek formları,

Değerlendirme

Madde 8 — TS EN 45000 standartlar serisinin ilgili standartlarına göre akreditasyon zorunluluk olmamakla birlikte Bakanlığın yapacağı değerlendirmelerde önemli bir tercih unsurudur. Ancak akreditasyon olmaması durumunda da, söz konusu standartlara uygunluk ispatlanmalıdır. Başvuru sahibinin yukarıda belirtilen kriterlere uygunluğu, Bakanlıkça bu konuda gerektiğinde görevlendirilen TÜRKAK tarafından değerlendirilerek Bakanlığa bir rapor halinde sunulur.

Başvuru sahibinin;

a) Görevlendirilmek istediği Oyuncaklar Hakkında Yönetmeliğin kapsamında yürüteceği uygunluk değerlendirme faaliyetine ilişkin olarak Avrupa Akreditasyon Birliği (EA) tarafından tanınan bir kuruluştan akredite edilmiş olması durumunda, detaylı bir inceleme yapılmaksızın sadece bir değerlendirme yapılması yeterli olacaktır,

b) Sahip olduğu akreditasyonun ilgili yönetmelik gereklerini tam olarak sağlamaması durumunda ise, yönetmeliğin gerektirdiği şartlar ayrıca aranacaktır,

c) Akreditasyon belgesi olmaması durumunda, söz konusu yönetmelik gereklerine uygunluğu değerlendirilir. Ancak bu değerlendirme, bir akreditasyon niteliği taşımaz. TÜRKAK tarafından yapılan değerlendirmelere yönelik tüm masraflar başvuru sahibince karşılanır.

Söz konusu kriterlerin herhangi bir kuruluş tarafından sağlanması ve TÜRKAK tarafından düzenlenen değerlendirme raporunun olumlu olması halinde, söz konusu kuruluşun Onaylanmış kuruluş olarak görevlendirilmesi Bakanlığın takdirindedir.

Görevlendirme

Madde 9 — Oyuncaklar Hakkında Yönetmelik kapsamına giren ürünlerin uygunluk değerlendirmesi faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere, test, muayene ve/veya belgelendirme kuruluşları arasından 4703 sayılı Kanunda, söz konusu Yönetmelikte bu Tebliğde belirtilen esaslar çerçevesinde uygun görülen kuruluşların başvuruları Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünce yukarıdaki esaslar, ve TÜRKAK’tan alınan değerlendirme raporu çerçevesinde değerlendirilerek sonuçlandırılır. Uygun bulunan başvuru sahibi ile Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü arasında bir Görevlendirme Sözleşmesi yapılır. Görevlendirmeye ilişkin hususlarla birlikte özellikle aşağıda belirtilen konular sözleşmede yer alır:

Başvuru sahibinin,

a) Gerek Türkiye gerekse Avrupa Birliği çapında koordinasyon faaliyetlerine katılması,

b) İlk denetimin bir yıl içerisinde, sonraki denetimlerin ise Bakanlığın talep ettiği zamanlarda yapılması veya TÜRKAK’a yaptırılması ve dört yılda bir olmak üzere de yeniden değerlendirmeye tabi tutulması,

c) Tüm üreticilerin uygunluk değerlendirmesi hizmetinden eşit koşullarda faydalanmasını sağlayacak gerekli tedbirleri alması,

d) Uygunluk değerlendirmesi hizmeti sunarken, piyasa koşullarını zorlayacak, üretim maliyetlerini ciddi oranda arttıracak ve üreticileri zor duruma düşürecek aşırı mali ve diğer şartlar öne sürmemesi gerekir.

Bakanlık görevlendirme sözleşmesinin ilgili taraflarca imzalanmasını takiben görevlendirdiği Onaylanmış Kuruluşu Müsteşarlık aracılığı ile Komisyona bildirir ve Komisyon tarafından verilen kimlik numarası ile birlikte Kuruluşun adını, faaliyet alanını Resmî Gazete’de yayımlar. Söz konusu kuruluş Resmî Gazete’de yayım tarihinden itibaren görevlendirilmiş sayılır ve faaliyetlerine bu tarihten itibaren başlar.

Onaylanmış Kuruluşların Yükümlülükleri

Madde 10 — Görevlendirilen onaylanmış kuruluşların yükümlülükleri, Görevlendirme Sözleşmesinde yer alan hususların haricinde aşağıdakileri de içerir:

a) Görevlendirildiği mevzuat ve uygunluk değerlendirme işlemleri kapsamında gerçekleştireceği uygunluk değerlendirmesi faaliyetlerini doğru, eksiksiz ve süreklilik arz edecek bir şekilde yerine getirmek,

b) Yapılan değerlendirme sonucunda uygun bulunan ürünlerin mevzuatta belirtilen usule uygun olarak uygunluk değerlendirme işlemlerini yapmak,

c) Yaptığı tüm işlemlere ve verdiği belgelere ilişkin gerekli tüm kayıtları tutmak ve bunları gerekli hallerde Bakanlığın incelemesine sunmak,

d) Belirlenen prosedürler ve yetkilerinin kapsamı içinde faaliyetlerini sürdürmelerini etkileyecek her türlü değişikliği Bakanlığa bildirmek,

Bakanlıkça onaylanmış kuruluş olarak görevlendirilen kuruluşun yerine getirmesi gereken kriter ve şartlara uymadığının tespit edilmesi halinde, Bakanlık yapmış olduğu görevlendirmeyi askıya alabilir veya iptal edebilir. Söz konusu kuruluşun görevlendirmesinin iptali, bu kuruluşun görevli olduğu süre boyunca yürüttüğü faaliyetlerden sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Yüklenici veya üretici laboratuarı kullanılması durumunda, nihai sorumluluk başvuruda bulunan uygunluk değerlendirme kuruluşuna aittir.

Başvuru sahibi gerçekleştireceği uygunluk değerlendirmesi faaliyetleri sonucunda herhangi bir ürüne ilişkin belgelendirme talebinin reddedilmesi veya ürüne ilişkin bir onayın verilmemesi veyahut önceden belgelendirilmiş bir ürünün belgesinin iptal edilmesi durumlarında ortaya çıkabilecek itiraz ve şikayetleri incelemek üzere gerekli tedbirleri almalıdır. Alınacak tedbirler aşağıdaki hususları içermelidir:

1) Onayın reddi veya geri çekilmesi kararının gerekçelerinin detaylı bir şekilde üretici veya yetkili temsilcisine bildirimi,

2) Mevcut hukuki haklar ile bu hakların kullanılmasına ilişkin sürelerin üretici veya yetkili temsilcisine bildirimi,

3) Üreticinin veya yetkili temsilcisinin karara itiraz edebilmesine izin vererek bu itirazın, bahse konu kararla önceden hiçbir ilişkisi bulunmayan ancak konu hakkında yeterli bilgi ve tecrübeye sahip, bağımsız hareket edebilen kişi veya kişilerce incelenmesinin temini,

4) Reddedilen veya geri çekilen onaylara ilişkin bilginin Bakanlığa bildirimi.

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Diğer Hükümler

 

Belgelerin ve Numaraların Kötüye Kullanımı

Madde 11 — Görevlendirilen onaylanmış kuruluş, kendisine ait kimlik kayıt numarası ile belgelerin ve işaretlerin yanlış kullanımı ile tüketiciyi yanıltıcı veya aldatıcı kullanımını engellemeye yönelik yöntemler ile kötüye kullanılması durumunda alınması gerekli tedbirleri Kalite El Kitabı’nda belirtir.

Yürürlük

Madde 12 — Bu Tebliğ, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 13 — Bu Tebliğ hükümlerini Sağlık Bakanı yürütür.

—— • ——

Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:

Damızlık Harici Canlı Hayvanlar ile Hayvan Maddelerinin İthalatında Kontrol Belgesi 

Düzenlenmesi İçin Aranacak Belgeler Hakkında Tebliğde 

Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ

(Tebliğ No:2004/8)

MADDE 1 — 22/9/2000 tarihli ve 24178 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2000/32 sayılı Damızlık Harici Canlı Hayvanlar ile Hayvan Maddelerinin İthalatında Kontrol Belgesi Düzenlenmesi İçin Aranacak Belgeler Hakkında Tebliğin 4 üncü maddesinin (h) ve (m) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"h) Orijinal Resmi Veteriner Sağlık Sertifikası (hayvan sağlık sertifikası, veteriner sertifikası): Canlı hayvan ve hayvan maddeleri ithalatında, ihracatçı ülke veteriner servisleri tarafından ihraç edilecek canlı hayvan ve hayvan maddelerinin yüklenmelerinden en fazla 2 (iki) gün önce yetkili bir resmi veteriner tarafından gerekli muayenelerden sonra doldurulup, imzalanıp, mühürlenecek olan ve geçerlilik süresi Bakanlıkça belirlenen belgedir.

m) Eşya: Canlı hayvan, hayvan maddesi ve hayvansal ürünlerdir."

MADDE 2 — Aynı Tebliğin 5 inci maddesinin (b), (d), (h) ve (i) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"b) Daktilo veya bilgisayarda usulüne uygun doldurulmuş, silintisiz, kazıntısız ithalatçı firma imza yetkilisi/yetkilileri tarafından ad/adları ve soyadı/soyadları yazıldıktan sonra imzalanmış 1 asıl, 2 suret kontrol belgesi.

d) 3 suret örnek ya da proforma veteriner sağlık sertifikası (formatı Bakanlıkça belirlenmiş ve/veya diğer ülkelerle üzerinde anlaşma sağlanmış veteriner sağlık sertifikaları bulunması halinde Kontrol Belgesi düzenlenmesi aşamasında bu belge aranmayabilir.)

h) At ithalatında 3 suret eşkal belgesi.

i) İbraz edilen örnek veya proforma veteriner sağlık sertifikası, orijin sertifikası, tüketilebilirlik belgesi ve her türlü diğer belgeleri ihracatçı ülke yetkili resmi makamlarınca onaylı orijinallerini ve orijinal faturayı Serbest Dolaşıma Giriş Rejimi, Dahilde İşleme Rejimi, Gümrük Kontrolü Altında İşleme Rejimi ve Geçici İthalat Rejimleri ile tespit edilen amaçlar doğrultusunda eşyanın ilgilisine teslimi sırasında Bakanlık ilgili İl veya Tahaffuzhane ve Gümrük Veteriner Müdürlüğüne ibraz edeceklerine ve ithalat aşamasında yapılan muayene, kontrol ve analizler sonucunda eşyanın Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara uygun olacağına dair ithalatçı firma imza yetkilisince imzalanmış noter tasdikli 1 suret taahhütname."

MADDE 3 — Aynı Tebliğin 5 inci Maddesinden sonra gelmek üzere 6 ncı madde eklenmiş, sonraki maddeler buna göre teselsül ettirilmiştir.

"Madde 6 — Aşağıdaki haller için düzenlenecek Kontrol Belgelerinde bu Tebliğ hükümleri uygulanmaz.

a) Ülkemize bağış niteliğinde gelen hayvan ve hayvan maddeleri,

b) Yarışma, fuar ve gösteri amaçlı gelen hayvan ve hayvan maddeleri,

c) Üniversitelerin ve diğer araştırma kurumlarının bilimsel araştırmalarda kullandığı hayvan ve hayvan maddeleri,

d) Ülkemizdeki yabancı temsilciliklerdeki görevli yabancı misyon şeflerine ait hayvanlar,

e) Üst düzey askeri ve mülki erkana hediye edilen hayvanlar,

f) Pikle ve/veya daha ileri koruma yöntemiyle işleme tabi tutulmuş deriler,"

Yürürlük

MADDE 4 — Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 5 — Bu Tebliği Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.

—— • ——

Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:

2000/467 Sayılı Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında

Bakanlar Kurulu Kararının 2003/16 Sayılı Uygulama

Esasları Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına

Dair Tebliğ

(Tebliğ No : 2004/7)

MADDE 1 — 8/6/2003 tarihli ve 25132 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "2000/467 sayılı Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararının Uygulama Esasları Tebliği"nin 3 üncü maddesinin (i) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"i) Üreticiler : Kamu kuruluşları hariç, tüzel kişiliğe sahip desteklemeden faydalanacak tarımsal kalkınma kooperatifleri, sulama kooperatifleri birlikleri ile tarımsal amaçlı kooperatifler ve üst kuruluşları ile şirketler ve gerçek kişileri,"

MADDE 2 — Aynı Tebliğin 5 inci maddesinin (c) bendinin 7 nci alt bendinin sekizinci paragrafı, aynı maddenin (d) bendinin birinci paragrafı, (e) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve (g) bendi çıkartılmış, diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.

"-Tapu sicilinde tescili bulunmayan mülkiyeti ihtilaflı tarım arazilerinde kadastro sırasında maliki belirlenmiş ise",

"Uygulama Esasları: Desteklenecek yem bitkileri ekilişleri, en az 5 dekar, en çok 5000 dekar olacaktır. Toplam yem bitkileri ekilişleri 5000 dekarı geçemez."

"e) Desteklenecek yem bitkileri: Yonca, korunga, fiğ, macar fiği, silajlık mısır, sorgum türleri, hayvan pancarı, yem şalgamı, tiritikale, tiritikale ile fiğ karışımı, tiritikale ile macar fiği karışımı yem bitkileri ekilişleri ve yapay mera bitkileri ekilişleri destekleme uygulamalarından yararlandırılır. Bakanlık, Üniversite veya Araştırma Kuruluşlarının görüşünü alarak, desteklenecek yem bitkileri cinslerinde yapılacak değişiklikleri belirler.

Bölgenin veya ilin ekolojik koşullarına uyum sağlamış, yoğun olarak ekilen ve kaliteli kaba yem olarak değerlendirilen yem bitkileri Üniversite veya Araştırma Kuruluşlarının görüşleri alınarak İl Müdürlüğü tarafından destekleme kapsamına alınır."

MADDE 3 — Aynı Tebliğin 6 ncı maddesinin (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir

"c) Tarımsal kalkınma kooperatiflerinin ortaklar mülkiyetinde yürüttüğü damızlık süt ve süt sığırcılığı projeleri hariç, kişi veya kuruluşlar en fazla 500 baş damızlık için desteklemeden yararlandırılır."

MADDE 4 — Aynı Tebliğin 9 uncu maddesinin (a), (b), (c) ve (d) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"a) Soykütüğü veya önsoykütüğü sisteminde kayıtlı yetiştiricilerin, sistemlerde kayıtlı saf kültür ırkı veya melezi hayvanlarından aynı ırktan boğanın sperması ile yapılan suni tohumlama sonucu 01.1.2004 tarihinden sonra doğan buzağılar ile yerli ırk ve melezi hayvanlarından yine 01.1.2004 tarihinden sonra doğan tüm buzağılar desteklemeden faydalanır."

"b) Soykütüğü ve önsoy kütüğüne ilk kez giren yetiştiricinin sisteme girdikten sonra işletmesinde doğan buzağılarına destekleme yapılır."

"c) Soykütüğüne kayıtlı sığırlardan suni tohumlama sonucu doğan buzağılara, 2004 yılı için 60.000.000 TL. destekleme ödemesi yapılır."

"d) Önsoykütüğüne kayıtlı sığırlardan suni tohumlama sonucu doğan buzağılara, 2004 yılı için 30.000.000 TL. destekleme ödemesi yapılır."

MADDE 5 — Aynı Tebliğin 9 uncu maddesinin (a), bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"a) Bakanlıkça üretim izni verilmiş işletmelerden o yıla ait üretim sezonu boyunca ana arı satın alarak kullanan üreticilere ana arı başına 2004 yılı için 5.000.000 TL doğrudan destekleme ödemesi yapılır. Desteklemeden yararlanacak arıcıların Arı Yetiştiricileri Birliği üyesi olması halinde bu destek ana arı başına 10.000.000.TL olarak ve Birlikler aracılığıyla Bankadan alındıktan sonra iki gün içinde üyelerine ödenir."

Yürürlük

MADDE 6 — Bu Tebliğ, 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 7 — Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.

—— • ——

Çevre ve Orman Bakanlığından:

Çevre ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu

Hizmetlerine İlişkin Özel Ödeneğin

Kullanımına Ait Esas ve Usuller

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç ve Kapsam

Madde 1 — Bu esas ve usuller, 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre orman alanını artırmak, biyolojik çeşitliliği geliştirmek ve bozulan orman ekosistemini yeniden oluşturmak üzere Genel Müdürlükçe veya gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak ağaçlandırma, erozyon kontrolü, mera ıslahı, rehabilitasyon, fidanlık, ağaç ıslahı, tohum ve fidan üretimi, enerji ormanı tesisi ve imar-ihya çalışmaları için özel ödenek kaydedilecek olan gelirlerin ve bu gelirlerden yapılacak harcamaların düzenlenmesine yönelik esas ve usulleri kapsamaktadır.

Dayanak

Madde 2 — Bu esas ve usuller, 4629 sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanunun Geçici Birinci maddesine ve 09/10/2003 tarih ve 25254 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ağaçlandırma Yönetmeliğine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

Madde 3 — Bu esas ve usullerde geçen;

Bakanlık : Çevre ve Orman Bakanlığını,

Bakan : Çevre ve Orman Bakanını,

Genel Müdürlük : Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüğünü,

İl Müdürlüğü : İl Çevre ve Orman Müdürlüğünü,

İl Müdürü : İl Çevre ve Orman Müdürünü,

İdare Süresi : Bir alanda ağaçlandırma, imar-ihya ve diğer usullerle tesis edilen ormandan, ağaç türüne ve amaca bağlı olarak son hasılanın çıkarılmasına kadar geçen süreyi,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Özel Ödenek ve Kullanımı

Özel Ödeneğin Gelirleri ve Takibi

Madde 4 — Bu esas ve usullere göre yürütülecek ağaçlandırma, erozyon kontrolü, mera ıslahı, rehabilitasyon, ağaç ıslahı, tohum ve fidan üretimi, fidanlık, enerji ormanı tesisi ve imar - ihya çalışmaları için kullanılacak özel ödeneğin gelirleri şunlardır.

a) Orman Genel Müdürlüğünün yıllık satış gelirlerinin yüzde beşi (% 5) oranına kadar Çevre ve Orman Bakanınca tespit edilecek miktar.

b) Orman Genel Müdürlüğünce yapılacak orman emvali satışlarından;

1- Tahsisen satılan yakacak odun ve köylü pazar satışlarından satış bedelinin yüzde biri (% 1),

2- Lif-yonga sanayinin ihtiyacı için tahsisen verilen lif-yonga odunları tahsis bedelinin yüzde ikisi (% 2),

3- Kamu kurum ve kuruluşlarına tahsisen verilen tomruk, direk, kağıtlık ve sanayi odunlarının tahsis bedelinin yüzde ikisi (% 2),

oranında alınacak paylar.

c) Orman Genel Müdürlüğü Döner Sermaye Yönetmeliği hükümlerine göre yapılan satışlardan;

1- Satış gelirlerinin yüzde altısı (%6) oranında,

2- Orman Genel Müdürlüğünce ödenen kurumlar vergisinin ayrıca yüzde ikisi (% 2) oranında,

3- Artırmalı orman emvali satışlarında, alıcıdan tahsil edilecek yüzde üçü (% 3) oranında,

alınacak paylar.

d) 6831 sayılı Orman Kanununun 52 nci maddesi hükmüne göre, özel orman alanlarında verilen yapılaşma izinlerinde, onaylı bina, yol ve tesis proje bedellerinin yüzde biri (% 1) oranında alınacak paylar.

e) 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri gereğince verilecek izin veya irtifak haklarına dayanılarak, Devlet ve diğer kamu tüzel kişileriyle özel ve tüzel kişilerce, kâr gayesi bulunmaksızın ve kamu yararına hizmetlerde kullanılmak üzere yapılacak tesislerin dışındaki her türlü tesisin proje toplam bedelinden orman sahasına isabet eden kısmının yüzde ikisi (% 2) oranında alınacak paylar.

f) Gerçek ve tüzel kişilerce ağaçlandırma ve erozyon kontrolu çalışmalarında kullanılmak üzere yapılan yardım ve bağışlar.

g) Hatıra ormanı kurulmasını talep eden gerçek ve tüzel kişilerce bu ormanların kurulması için gerekli giderleri karşılamak üzere yatırılan bedel.

h) Kredi geri dönüşünden elde edilen gelirler.

Yukarıda belirtilen gelirler, Genel Müdürlük ile Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası arasında yapılan ve yürürlükte olan protokol hükümleri çerçevesinde ilgili mevzuatında ve bu esas ve usullerde belirlenen sürelerde il müdürlüklerindeki banka şubelerine yatırılır. Yatırılan bu tutarlar Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının Atatürk Orman Çiftliği bürosunda mevcut "Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Gelirleri" hesabına bekletilmeden aktarılır. Aktarılan bu tutarlarla ilgili aylık banka hesap ekstreleri, il müdürlüklerince sonraki ayın ilk haftasında Genel Müdürlüğe intikal ettirilir. Genel Müdürlüğün hesabında biriken tutarlar Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Atatürk Orman Çiftliği bürosunca her ay sonunda Çevre ve Orman Bakanlığı Merkez Saymanlığı Müdürlüğünün Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası nezdindeki cari hesabına aktarılarak, tutarlara ilişkin bilgiler Atatürk Orman Çiftliği bürosu tarafından Genel Müdürlüğe bildirilir.

Söz konusu tutarlar, Çevre ve Orman Bakanlığı Merkez Saymanlık Müdürlüğünce Bu Esas ve Usuller kapsamında yer alan hizmetlerde kullanılmak üzere bir yandan Genel Bütçenin (B) cetveline özel gelir, diğer yandan Bakanlık Bütçesinde mevcut veya yeni açılacak tertiplere Maliye Bakanlığınca özel ödenek kaydedilir.

Bu suretle özel ödenek kaydedilen miktarlardan yılı içerisinde harcanmayan tutarları ertesi yıl bütçesine devren özel gelir ve ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

Orman Genel Müdürlüğü Döner Sermayeli kuruluşlarının ilgili saymanlıkları, il müdürlüklerindeki "Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Gelirleri" hesaplarına yatırılan nakitlere ait bildirimlerini aylık olarak il müdürlüklerine yaparlar.

Tesis, izin veya irtifak haklarına ait bedeller, hak sahibi tarafından en geç bir ay içinde il müdürlüğünün "Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Gelirleri" hesabına yatırılır. Aksi durumda tesis yapma izni verilmez. İzin verilmişse, izin veya irtifak hakkı tesis işlemi hükümsüz sayılır. Yapılan ödemelere ait dekontlar, işlemi yapan kuruluşa göre Orman Genel Müdürlüğünün ilgili Orman İşletme Müdürlüğüne veya Bakanlığın ilgili taşra kuruluşuna teslim edilir. Dekontun bir nüshası bu birimlerce il müdürlüğüne gönderilir.

Özel Ödeneğin Kullanımı

Madde 5 — Yukarda bahsedilen amaç doğrultusunda sağlanan özel ödenek;

a) Bakanlıkça yapılacak ve yaptırılacak ağaçlandırma, erozyon kontrolü, imar-ihya, mera ıslahı, rehabilitasyon, fidanlık, ağaç ıslahı, tohum ve fidan üretimi çalışmaları ile bu çalışmalarla ilgili etüt, planlama, projelendirme, tesis, bakım ve koruma giderleri,

b) Orman alanlarında, hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde, gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak veya yaptırılacak özel ağaçlandırma, fidanlık, imar-ihya ve enerji ormanı tesisi için verilecek krediler,

c) Kamu kurum ve kuruluşları, köy tüzel kişilikleri, belediyeler, tarımsal kalkınma kooperatifleri ve köye hizmet götürme birlikleri tarafından yapılacak özel ağaçlandırma, fidanlık, imar-ihya ve enerji ormanı uygulama projelerinin tanzimi için yapılacak giderler,

d) Hatıra ormanı kurulmak üzere şartlı bağışta bulunan gerçek ve tüzel kişiler adına yapılacak ağaçlandırma harcamaları,

için kullanılır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kredi İşlemleri, Mal ve Hizmet Alımları

Kredi Esasları

Madde 6 — 6831 sayılı Orman Kanununun 57 nci maddesine dayanılarak çıkarılan Ağaçlandırma Yönetmeliğindeki esaslara ve onaylı uygulama projesine göre gerçek ve tüzel kişilere; bozuk orman alanları ile orman içi açıklıklarda, Hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde asli veya odun dışı orman ürünü veren türlerle yapılacak ağaçlandırma, fidanlık, enerji ormanı tesisi ve imar-ihya çalışmaları için kredi verilebilir.

Tesis edilen fidanlıklarda; üretilecek fidanların en az yüzde yetmişinin (% 70) orman ağacı fidanı olması zorunludur.

Müracaat ve Kredi Tahsisi

Madde 7 — Orman ve Hazine arazilerinde Ağaçlandırma Yönetmeliğindeki esas ve usullere göre saha tahsis izni almış, projesi tasdik edilmiş ve yer teslimi yapılmış gerçek ve tüzel kişiler ile sahipli arazilerde projesinin tasdik edildiği bildirilenler, kredi tahsisi için ilgili il müdürlüklerine müracaat ederler.

İl müdürlükleri; saha tesliminin yapıldığı yıla ait Genel Müdürlük Birim Fiyatlarını esas alarak, hazırlayacakları Krediye Esas Yatırım Giderleri cetvellerini onayladıktan sonra, 30 gün içinde kredi müracaatı ile birlikte Genel Müdürlüğe gönderirler. Genel Müdürlükçe bu müracaatlar değerlendirilir, uygun görülenler için kredi tahsisi yapılır.

Kredi Borçlandırılması

Madde 8 — Kredi alacak köy tüzel kişileri, tarımsal kalkınma kooperatifleri, köye hizmet götürme birlikleri ile belediyeler adlarına düzenlenecek noter onaylı borç senedi veya gayrimenkul ipoteği, diğer gerçek ve tüzel kişiler ise iki muteber müşterek müteselsil kefil tarafından imzalanacak noter onaylı borç senedi veya gayrimenkul ipoteği karşılığında borçlandırılır.

Borç senedinde; kredinin amacına uygun olarak kullanılacağı, vadesi sonunda Bu Esas ve Usullere göre defaten ödeneceği ile kredinin iptali halinde kredinin verildiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte idareye ödeneceği hususlarının taahhüt edildiği belirtilir.

Her türlü borç senedi veya gayrimenkul ipoteğinin, kredi tahsisinin ilgiliye tebliğ tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde tanzim ettirilerek, ilgili il müdürlüğüne teslimi zorunludur.

Kredi Ödemeleri

Madde 9 — Gerekli şartları yerine getirenlere verilecek kredi tutarlarına ilişkin ödeme emirleri, Genel Müdürlüğün talebi üzerine Bakanlık Bütçe Dairesi Başkanlığı tarafından ilgili defterdarlık muhasebe müdürlüğü veya malmüdürlüklerine gönderilir. Taşradaki ilgili tahakkuk dairesince hazırlanarak ilgili saymanlığa intikal ettirilecek tahakkuk müzekkeresi ve verile emri ekine, il müdürlüğünce oluşturulacak komisyonca düzenlenen hakediş raporu, krediyi kullanacak gerçek ve tüzel kişilerin adı ve aktarmanın yapılacağı banka hesap numarasını belirtir ikinci derece ita amiri onayı bağlanmak suretiyle kredi tutarı ilgililerin banka hesabına aktarılır.

Kredilendirme ve Kredilerin Geri Dönüş Esasları

Madde 10 — Gerçek ve tüzel kişilere orman alanlarında, Hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde yapacakları ağaçlandırma, fidanlık, imar-ihya ve enerji ormanı tesisi çalışmaları için kredi tahsisi yapılır.

a) Gerçek ve tüzel kişiler tarafından, idare müddeti otuz yılı aşan asli orman ürünü veren türlerle saf veya karışık olarak yapılan ağaçlandırma çalışmalarında arazi hazırlığı, dikim, fidan bedeli, üç yıllık bakım, ahşap ihata kazığı ve dikenli tel tutarı kadar kredi verilir. Kredi tutarı, verildiği tarihi izleyen otuzuncu yılın Ekim ayında faizsiz olarak defaten tahsil edilir.

b) Gerçek ve tüzel kişilerce odun dışı orman ürünü veren türlerle veya hızlı gelişen orman ağacı türleri ile saf veya karışık olarak yapılacak ağaçlandırma çalışmalarında, arazi hazırlığı, dikim, fidan bedeli, ahşap ihata kazığı ve dikenli tel tutarı kadar kredi verilir.

Köy tüzel kişiliklerine verilen kredi, verildiği tarihi izleyen on beşinci yılın Ekim ayında faizsiz olarak defaten tahsil edilir.

Diğer gerçek ve tüzel kişilere verilen krediye; verildiği tarihten itibaren başlamak üzere, kredinin verildiği tarihteki Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının küçük ölçekli tarımsal işletme tanımına giren üreticilere uyguladığı kredi faizinin yedide biri oranında yıllık faiz uygulanır. Verilen krediyle birlikte on beş yıllık faiz tutarı, on beşinci yılın Ekim ayında defaten tahsil edilir.

c) Asli orman ürünü veren türler, odun dışı orman ürünü veren türler ve hızlı gelişen türlerin karışımı ile tesis edilecek ağaçlandırma çalışmalarında, (a) ve (b) bentlerinde belirtilen iş grupları itibariyle, Krediye Esas Yatırım Giderleri Cetveli ayrı ayrı düzenlenerek toplam tutar kadar kredi tahsis edilir. Kredi geri dönüşü (a) ve (b) maddelerindeki esaslara göre yapılır.

d) Karma orman tesisinde ana tür altında yetiştirilecek olan ikinci tür için kredi tahsisi yapılmaz.

e) Gerçek ve tüzel kişilerce yapılan imar-ihya ve enerji ormanı tesisinde boşlukların ağaçlandırma yolu ile doldurulması amacı ile arazi hazırlığı, canlandırma kesimi, ekim veya dikim, fidan veya tohum bedeli, ahşap ihata kazığı ve dikenli tel tutarı kadar kredi verilir.

Köy tüzel kişiliklerine verilen kredi, verildiği tarihi izleyen on beşinci yılın ekim ayında faizsiz olarak defaten tahsil edilir.

Diğer gerçek ve tüzel kişilere verilen krediye; verildiği tarihten itibaren başlamak üzere, kredinin verildiği tarihteki Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının küçük ölçekli tarımsal işletme tanımına giren üreticilere uyguladığı kredi faizinin yedide biri oranında yıllık faiz uygulanır. Verilen krediyle birlikte on beş yıllık faiz tutarı, on beşinci yılın Ekim ayında defaten tahsil edilir.

f) Gerçek ve tüzel kişilerce tesis edilecek olan fidanlıklar için tasdikli projesinde belirtilen fidanlık tesisi, ihatası, su kaynağı ve sulama tesisatının kurulması ve fidanlığın üç yıllık bakımı tutarı kadar kredi tahsisi yapılır.

Gerçek ve tüzel kişilere verilen kredi; verildiği tarihten itibaren başlamak üzere, kredinin verildiği tarihteki Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının küçük ölçekli tarımsal işletme tanımına giren üreticilere uyguladığı kredi faizinin yedide biri oranında yıllık faiz uygulanır. Verilen krediyle birlikte on yıllık faiz tutarı, onuncu yılın Ekim ayında defaten tahsil edilir.

Hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde kredili olarak yapılacak özel ağaçlandırma çalışmalarında sahanın yetişme muhiti şartları itibari ile asli orman ürünü veren türlerle ağaçlandırma yapmaya uygun olması halinde, sahanın en az yüzde ellisinde (%50) asli orman ürünü veren türlerin yetiştirilmesi zorunludur.

Tesis edilen özel ağaçlandırma ve fidanlığın; yangın, sel, heyelan rüzgar ve benzeri doğal afetler sonucu başarısız olması halinde verilen kredi, faizsiz olarak tahsil edilir.

Mal ve Hizmet Alımları

Madde 11 — Bu Esas ve Usuller çerçevesinde yapılacak mal ve hizmet alımları merkezde veya taşrada ilgili saymanlıklara gönderilecek ödeme emirleri tutarları ve genel hükümlere göre gerçekleştirilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Kredi Denetimi ve İptali

Kredi Takibi

Madde 12 — Kredi ödemesinde bulunulan proje uygulamalarının denetimi, takibi ve kontrolü yılda en az bir defa il çevre ve orman müdürlüğünce 3 teknik elemandan oluşturulan denetleme komisyonu tarafından yapılır. Genel Müdürlükçe belirlenen örnek dispozisyona göre düzenlenecek "uygulama izleme cetveli" her yıl sonunda Genel Müdürlüğe gönderilir.

Denetim komisyonu tarafından onaylı projesindeki teknik esaslara uygun hareket etmediği tespit edilenler, il müdürlüğünce yazılı olarak ikaz edilir. İkazın gereğinin idarece kabul edilebilir bir mazeret dışında altı aylık süre içinde yerine getirilmesi zorunludur.

Kredi İptali

Madde 13 — İl çevre ve orman müdürlüğünce;

a) Kredi tahsisi yapıldığının tebliğinden itibaren 30 gün içinde Bu Esas ve Usullerin 8 inci maddesinde belirtilmiş olan güvencelerden birini teslim etmeyen veya 30 gün içinde işe başlamayanlar,

b) Özel ağaçlandırma, özel fidanlık, özel imar-ihya veya özel enerji ormanı çalışmalarını onaylı projesinde ön görülen sürelerde ve teknik esaslara uygun olarak yapılmadıkları tespit edilerek ikaz edilenlerden bu ikazın gereklerini altı ay içinde yerine getirmeyenler,

c) Özel ağaçlandırma, özel fidanlık, özel imar-ihya veya özel enerji ormanı sahalarında taahhütnameye aykırı olarak amaç dışı kullanımda bulunduğu tespit edilenler,

yazılı olarak ikaz edilir.

İkazın gereklerini idarece kabul edilebilir bir mazeret dışında, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yerine getirmeyenlerin kredileri Genel Müdürlükçe iptal edilir.

Uygulama projesi ve saha tahsisi iptal edilenlerin kredileri herhangi bir bildirime gerek olmaksızın iptal edilir.

Kredi tahsis izni iptal edilenlere verilmiş olan krediler, verildiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere, toplam borç (ana para+ faiz) o gün cari olan "3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun" hükümlerine göre belirlenecek faizle tahsil edilerek Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasında açılmış olan "Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Gelirleri" hesabına aktarılır.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler ve İcra Takip İşleri

Çeşitli Hükümler

Madde 14 — Yürürlükten kaldırılan 24/3/2002 tarihli ve 24705 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usuller ile mülga Ağaçlandırma Fonu Yönetmeliği esaslarına dayanılarak kredi tahsisi yapılmış özel ağaçlandırma projelerinin kredi bakiyeleri, Bu Esas ve Usullere göre özel ödenek kaydedilen tutarlardan ödenir.

Bu Esas ve Usullerden önce kredi tahsisi veya ödemesi yapılmış olan gerçek ve tüzel kişilere, kredi tahsisinin yapıldığı tarihte yürürlükte olan mülga Ağaçlandırma Fonu Yönetmeliği veya mülga Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usullerinde belirtilen hükümler uygulanır.

İcra Takip İşleri

Madde 15 — Bu hesaptan ödenen kredilerle ilgili dava ve icra takipleri Maliye Bakanlığınca yürütülür.

Yürürlükten Kaldırılan Hükümler

Madde 16 — 24/3/2002 tarihli ve 24705 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usuller yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

Madde 17 — Bu Esas ve Usuller yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 18 — Bu Esas ve Usulleri Çevre ve Orman Bakanı ve Maliye Bakanı müştereken yürütür.

—— • ——

—— • ——

Sermaye Piyasası Kurulundan :

Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa Satış ve Ödünç

Alma ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliğde Değişiklik

Yapılmasına Dair Tebliğ

(Seri: V, No: 78)

MADDE 1 — 14/7/2003 tarihli ve 25168 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Seri: V, No: 65 Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa Satış ve Ödünç Alma ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliğin 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Sermaye piyasası aracı ödünç alma ve verme işlemleri; aracı kurumlar, bankalar ve Takasbank tarafından bu Tebliğde yer alan esaslar çerçevesinde Kuruldan ayrıca izin alınmaksızın gerçekleştirebilir. Sermaye piyasası aracı ödünç alma ve verme işlemleri için Takasbank bünyesinde oluşturulacak piyasaya kabul koşulları, işlem yapma kural ve biçimleri ile uygulanacak diğer hükümler Takasbank yönetim kurulunun önerisi üzerine Kurul onayı alınmak kaydıyla yönetmelikle belirlenir."

MADDE 2 — Aynı Tebliğin Seri: V, No: 74 sayılı Tebliğ ile değişik 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Kredili olarak alım yapılan bir şirket tarafından ihraç edilen hisse senedi tutarı, her bir müşteri için, 13 üncü madde kapsamında değerlemesi yapılacak olan kredili alım yapılan tutarının % 60’ını geçemez. Özkaynak olarak verilen hisse senetleri bu kapsamda değerlendirilmez. Kredili olarak alınan hisse senetlerinin cari değerindeki değişmeler sonucunda bir hisse senedinde % 60 oranı aşıldığı takdirde, aracı kurumlar bu durumun tespit edildiği gün itibarıyla, oranın bu fıkrada yer alan orana getirilmesi için müşteriye en seri iletişim aracı ile (faks, telefon, elektronik ortam ve benzeri) ulaşarak bildirimde bulunur ve teyit alırlar. Bildirimin müşteriye yapıldığı tarihten itibaren iki iş gününü geçmeyecek şekilde sermaye piyasası araçlarının kredili alım işlemi çerçeve sözleşmesinde belirlenen süre içerisinde tamamlanmaması halinde, aracı kurumun ayrıca bir ihbarname göndermesine gerek kalmaksızın kredi hesabını Tebliğe uygun hale getirecek işlemleri yaparlar."

MADDE 3 — Aynı Tebliğin 31 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Aracı kurumlar, kendi nam ve hesaplarına tuttukları sermaye piyasası araçları ile müşteriler veya portföy bulunduran diğer kişi ve kurumlar tarafından yetki verilmiş olması şartıyla, müşterilerin veya portföy bulunduran diğer kişi ve kurumların hesaplarında bulunan sermaye piyasası araçlarını her ödünç verme işleminden önce müşterinin yazılı veya herhangi bir iletişim aracı ile (faks, telefon, elektronik ortam ve benzeri) talimatını alarak başka kişi ve kuruluşlara ödünç verebilirler."

MADDE 4 — Aynı Tebliğin 35 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye üçüncü fıkra eklenmiştir.

"Üç ay içerisinde iki defadan daha fazla nakit ve sermaye piyasası aracı takas yükümlülüğünü ve/veya özkaynak tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmeyen müşteriler ilgili aracı kurum tarafından 2 iş günü içerisinde Borsaya bildirilir ve söz konusu müşterilerin kimlik bilgileri Borsa tarafından ilan edilir. Ancak temerrüd tarihi itibariyle 1 milyar Türk lirası ve altında kalan tutarlar veya müşterinin net varlığının % 5’ini geçmeyen tutarlar Borsaya bildirilmeyebilir. İşlem gününde emre konu nakit veya menkul kıymet tutarlarının hesaplarında bulunmaması veya emrin verildiği anda peşinen tevdi edilmemesi durumunda bu müşterilerin alım veya satım emirleri hiçbir aracı kurum tarafından Borsada ilan edildiği tarihten itibaren altı ay süre ile kabul edilmez."

"Birinci fıkrada yer alan tutar, Maliye Bakanlığınca ilan edilen yeniden değerleme katsayısı oranında her yıl artırılır."

MADDE 5 — Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 6 — Bu Tebliğ hükümlerini Sermaye Piyasası Kurulu yürütür.

—— • ——

Sermaye Piyasası Kurulundan:

Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Mali Tabloların Düzeltilmesine

İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik

Yapılmasına Dair Tebliğ

(Seri: XI, No: 26)

Madde 1 — 28/11/2001 tarihli ve 24597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Seri: XI, No: 20 sayılı Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Mali Tabloların Düzeltilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mali tablolarda özsermaye kalemleri kayıtlı değerleri üzerinden gösterilir. Bunların düzeltilmesi sonucunda oluşan farklar, toplu halde "Özsermaye Enflasyon Düzeltmesi Farkları" hesabında gösterilir."

Madde 2 — Aynı Tebliğin 36 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 36 — İşletmeler, Tebliğ hükümleri çerçevesinde düzeltme işlemine tabi tutulmuş mali tablolarda bulunan net dönem kârından, Kurulun muhasebe standartlarına ilişkin diğer düzenlemeleri çerçevesinde hazırlanmış mali tablolardaki net dönem kârı üzerinden Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ayrılması gereken yedek akçelerin toplamının düşülmesi suretiyle bulunan tutardan fazlasını kâr payı olarak dağıtamazlar. Enflasyona göre düzeltilmiş mali tablolarda bulunan net dönem kârının, diğer tablolardaki net dönem kârından daha az olması durumunda, kâr dağıtımı için daha az olan tutar esas alınır. Bu şekilde bulunan kârın daha sonraki yıllarda dağıtılmaya karar verilmesi durumunda da bunların tarihi değerleri dikkate alınır. Kurulun kâr dağıtımına ilişkin düzenlemeleri saklıdır."

Madde 3 — Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 4 — Bu Tebliğ hükümlerini Sermaye Piyasası Kurulu yürütür.

Sayfa Başı


Kurul Kararları

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan:

Kurul Kararı

 

Karar No: 301/1                                                                                                                Karar Tarihi: 23/02/2004

 

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 23/03/2004 tarihli toplantısında; "Perakende Satış Tarifesi Usul ve Esasları" belgesinin 1 inci maddesinin (F) bendinde adları sıralanan ve bu bendin (a) alt bendinde tanımlanan abone gruplarının "Hayır Kurumları, Dernekler, Vakıflar, Müzeler, Resmi Okullar, Resmi Yurtlar, Resmi Üniversite, Resmi Yüksek Okullar, Resmi Kurslar, Resmi Sağlık Kuruluşları" tamamına ve aynı bendin (b) alt bendinde tanımlanan "Spor Tesisleri" abonelerine kompanzasyon ve ölçü sistemlerini tesis etmeleri için 01/01/2005 tarihine kadar süre tanınarak, adı geçen abonelerin tabi olacağı reaktif enerji tarifesinin 01/01/2005 tarihi itibarıyla uygulanmasına,

Yine aynı maddenin (F) bendinin (c) alt bendinde tanımlanan "Kültür Balıkçılığı ve Kümes Hayvanları Çiftliği" abonelerine kompanzasyon ve ölçü sistemlerini tesis etmeleri için 01/07/2004 tarihine kadar süre tanınarak, bu abone grubunun tabi olacağı reaktif enerji tarifesinin 01/07/2004 tarihi itibarıyla uygulanmasına,

7 Ocak 2004 tarihli ve 25339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 274-281 sayılı Kurul Kararlarının 2004 Yılı Perakende Satış Tarifesinde yer alan "Resmi Üniversite, Resmi Yüksek Okullar, Resmi Sağlık Kuruluşları, Kültür Balıkçılığı ve Kümes Hayvanları Çiftliği" abonelerine reaktif enerji bedeli uygulamasının ertelenmesine,

karar verilmiştir.

—— • ——

Sayfa Başı


YARGI BÖLÜMÜ

Anayasa Mahkemesi Kararı

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

 

Esas Sayısı : 2003/67

Karar Sayısı : 2003/88

Karar Günü : 8.10.2003

 

İPTAL DAVASINI AÇAN : TBMM Anamuhalefet (Cumhuriyet Halk) Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Oğuz OYAN ve Mustafa ÖZYÜREK

İPTAL DAVASININ KONUSU : 8.7.2003 günlü, 4919 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un;

1) 1. maddesiyle değiştirilen, 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40. maddesinin birinci fıkrasının,

2) 2. maddesiyle, 5434 sayılı Kanuna eklenen Geçici 215. maddenin birinci fıkrasının,

Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 13., 48., 49. ve 60. maddelerine aykırılığı savıyla iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.

I- İPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ

“I. OLAY

Anayasa Mahkemesi, 08.05.2003 tarihinde 4839 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun emeklilik yaşını 65’ten 61’e düşüren hükümlerinin esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar vermiştir.

Hükümet, Anayasa Mahkemesinin bu kararı sonucunda 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı iştirakçilerinin zorunlu emeklilik yaş haddine ilişkin bir düzenleme kalmadığını ve kamu düzenini ihlâl edecek nitelikte bir hukuksal boşluk doğduğunu ileri sürerek yeni bir kanun tasarısı hazırlamıştır.

Anayasa Mahkemesinin, konuyla ilgili iptal davası hakkında vereceği kararın gerekçeleri görülmeden, bu gerekçelere göre yeni bir düzenleme yapma gereği duyulmadan hazırlanan bu tasarı, pek çok bakımdan hakkında iptal davası açılmış olan 4839 sayılı Kanuna benzemektedir.

Bu tasarıda da zorunlu emeklilik yaş haddi 61 olarak belirlenmiş; 61 yaşını dolduranlar ile 65 yaş arasında olanların, 3 aydan 6 aya kadar değişen süreyle, 61 yaşını doldurmalarına 1 ay ile 5 ay kalanların ise, 1 aydan 5 aya kadar değişen süreyle görevde kalabilmeleri öngörülmüştür.

Bu tasarı TBMM’de, 08.07.2003 tarihinde kabul edilmiş ve Cumhurbaşkanı’nca 4919 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” olarak 15.07.2003 tarihli ve 25169 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

4919 sayılı Kanunda Anayasa’ya aykırı hükümler yer almaktadır. Anayasa’ya aykırı olan bu hükümlerin iptali ve uygulanmaları durumunda giderilmesi olanaksız hukukî durum ve zararlar ortaya çıkacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması istemi ile Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açılmıştır.

Aşağıda önce, 4919 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun söz konusu dava çerçevesinde iptali istenen hükümlerine yer verildikten sonra, Anayasa’ya aykırılıklarının genel gerekçeleri ortaya konulmuş ve daha sonra da, iptali istenen hükümlerle ilgili olarak genel gerekçe dışındaki aykırılık gerekçeleri açıklanmıştır.

II. İPTALİ İSTENEN HÜKÜMLER

1) 4919 Sayılı Kanunun Çerçeve 1 inci Maddesinin Değiştirdiği 5434 Sayılı Kanunun 40 ıncı Maddesinin Birinci Fıkrası

4919 sayılı Kanunun çerçeve 1 inci maddesinin değiştirdiği 5434 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası aynen şöyledir:

“İştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi 61 yaşını doldurdukları tarihtir. 61 yaşını dolduranların açıktan ve naklen tayinleri yapılamaz. Ancak, personel kanunlarındaki yaş hadlerine ilişkin hükümler ile 43 üncü madde hükmü saklıdır.”

2) 4919 Sayılı Kanunun Çerçeve 2 inci Maddesinin 5434 Sayılı Kanuna Eklediği Geçici Madde 215 in Birinci Fıkrası

Geçici Madde 215’in birinci fıkrası aynen şöyledir:

“GEÇİCİ MADDE 215.- 40 ıncı madde kapsamında bulunan iştirakçilerden;
a) Bu Kanunun yayımı tarihinde;

1. 61 yaşını doldurmuş olup 62 yaşını doldurmamış olanlar Kanunun yayımı tarihinden itibaren 6 ay,

2. 62 yaşını doldurmuş olup 63 yaşını doldurmamış olanlar Kanunun yayımı tarihinden itibaren 5 ay,

3. 63 yaşını doldurmuş olup 64 yaşını doldurmamış olanlar Kanunun yayımı tarihinden itibaren 4 ay,

4. 64 yaşını doldurmuş olup 65 yaşını doldurmamış olanlar Kanunun yayımı
tarihinden itibaren 3 ay,

b) Bu Kanunun yayımı tarihinde 61 yaşını doldurmalarına;

1. 1 ay ve daha az süre kalanlar 61 yaşını doldurdukları tarihten itibaren 5 ay,

2. 1 aydan fazla 2 ay ve daha az süre kalanlar 61 yaşını doldurdukları tarihten
itibaren 4 ay,

3. 2 aydan fazla 3 ay ve daha az süre kalanlar 61 yaşını doldurdukları tarihten
itibaren 3 ay,

4. 3 aydan fazla 4 ay ve daha az süre kalanlar 61 yaşını doldurdukları tarihten
itibaren 2 ay,

5. 4 aydan fazla 5 ay ve daha az süre kalanlar 61 yaşını doldurdukları tarihten
itibaren 1 ay,

Süreyle ve 65 yaşını doldurdukları tarihi geçmemek üzere görevlerinde kalırlar.”

III. ANAYASA’YA AYKIRILIK İDDİALARININ GEREKÇESİ

1) Genel Olarak

Anayasa’nın 2 nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir hukuk devleti olduğu bildirilmiştir. Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa’nın bulunduğu bilincinde olan devlettir.

Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette, hukuk güvenliğinin sağlanması, hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur.

Bir hukuk devletinde kişinin hak ve özgürlüklerinin sınırları ve bunlar üzerinde yasakoyucuya tanınan sınırlandırma yetkisinin sınırlarının, kapsamının açık ve seçik bir biçimde hukuk kurallarıyla, özellikle anayasa ile belirlenmesi gerekir.

Anayasa’mızın 13 üncü maddesinde bu konu: “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” ilkeleri ile hükme bağlanmıştır.

Anayasa’nın 48 ve 49 uncu maddelerinde düzenlenen çalışma hak ve özgürlükleri ile Anayasanın 60 ıncı maddesinde düzenlenen sosyal güvenlik hakkının sınırlandırılmasında da bu hükme uyulması, hukuk devleti ilkesi kadar, Anayasa’nın 11 nci maddesinde yer alan Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesinin de gereğidir. Bu sınırlandırmalarda ve düzenlemelerde gözetilecek önde gelen hususlardan birisi de, Anayasa’nın 10 uncu maddesinde ifade edilmiş olan kanun önünde eşitliktir.

Anayasa’nın 5 inci maddesinde kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak, devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.

Herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu öngören Anayasa’nın 60 ıncı maddesinin gerekçesinde, sosyal güvenlik hakkının, çalışanların yarını ve güvencesi olduğu belirtilmiştir. Sosyal güvenlik, bireylere ekonomik güvence sağlayan, onu belli olası zararlara karşı koruma işlevini üstlenen, sosyal zararlara karşı ekonomik yönden güçlü kılmayı amaçlayan kurumlar bütünüdür. Sosyal güvenliğin sağlanması, çağdaş toplumlarda insanların geleceğini güvence altına almaya, gönencini, huzurunu ve mutluluğunu sağlamaya yönelik etkinliklerin en önemlilerindendir.

4919 sayılı Kanunun çerçeve 1 inci maddesinin değiştirdiği 5434 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası ile, çerçeve 2 nci maddesinin 5434 sayılı Kanuna eklediği Geçici Madde 215’in birinci fıkrasında getirilen hükümler Anayasanın yukarıda belirtilen 2 nci, 5 inci, 10 uncu, 11 inci, 13 üncü, 48 inci, 49 uncu ve 60 ıncı maddelerine açıkça aykırıdır.

2) 4919 Sayılı Kanunun Çerçeve 1 inci Maddesinin Değiştirdiği 5434 Sayılı Kanunun 40 ıncı Maddesinin Birinci Fıkrasının Anayasaya Aykırılığı

4919 sayılı Kanunun çerçeve 1 inci maddesinin değiştirdiği 5434 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında yapılan düzenleme ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı iştirakçilerinin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi, 61 yaşını doldurdukları tarih olarak belirlenmiştir.

Bu düzenleme Anayasa’nın pek çok maddesine açıkça aykırıdır.

Anayasa’nın 2 nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir hukuk devleti olduğu bildirilmiştir. Hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan devlettir.

Sosyal hukuk devleti, toplum ve çalışma yaşamında adalete ve eşitliğe dayalı bîr hukuk düzeni kurmak durumundadır. Böyle bir hukuk düzeni ise, her alanda olduğu gibi, sosyal güvenliğe ilişkin düzenlemelerde de, eşitlik, hukuk istikrarı, hukuk güvenliği ve kazanılmış hakların korunması ilkelerinin gözetilmesini zorunlu kılmaktadır.

Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette, hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur.

Yaşlılık, gerçekleşmesi yönünden diğer sosyal risklerden ayrı bir özelliğe sahiptir. Yasalarda emeklilik yaşının kesin olması nedeniyle, sigortalı, yarınını bu güvenlik içinde planlamaktadır. Sosyal devlet, sosyal adaletin, refahın ve güvenliğin gerçekleşmesini sağlayan devlettir. Sosyal güvenlik kuruluşları, çalışanların geleceğine ilişkin güvenini sağlamak durumundadır. Bu sağlanamadığı takdirde sosyal güvenlik kavramından da bahsedilemez. Bu nedenle, sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin hukuk devletinde olması gereken hukuk güvenliğini zedelemeyecek biçimde adil, makul ve ölçülü olması zorunludur.

Kişilerin koşulları kanunla belirlenmiş bir statüye, devlete ve hukukî istikrara güvenerek girmelerinden ve kamu görevlisi olmalarından sonra bu statüde kanunla makul nedeni olmayan ve ölçüsüz biçimde hakları kısıtlayıcı değişiklikler yapılması, hukuk güvenliğine, kazanılmış haklara ve dolayısı ile hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir. Bu tür düzenlemeleri yapan kanunların, ancak yayınlandıkları tarihten itibaren işe girecekler için uygulanması veya getirdikleri yeni statüye, kazanılmış hakları koruyacak makul, adil ve ölçülü bir geçiş sağlanması halinde, değinilen aykırılıklar giderilebilir.

Söz konusu 40 ıncı maddenin değiştirilen birinci fıkrasında ise, zorunlu emeklilik yaş sınırının halen çalışmakta olanları da kapsayacak biçimde ve yeterli bir kademeli geçiş olanağı sağlanmadan indirilmiş olması, aynı zamanda yapılan düzenlemenin makul, adil ve ölçülü olmaktan uzak bulunması, hukuk güvenliği, sosyal adalet, sosyal güvenlik ve dolayısı ile Anayasa’nın 2 nci maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır.

Anayasa’nın 5 inci maddesinde ise kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.

Herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu öngören Anayasa’nın 60 ıncı maddesinin gerekçesinde, sosyal güvenlik hakkının, çalışanların yarını ve güvencesi olduğu belirtilmiştir.

Devlet, sosyal güvenlik işlevini Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ - Kur gibi sosyal güvenlik kurumları aracılığı ile yerine getirmektedir. Kuşkusuz, sosyal güvenliği sağlamak için kurumsal yapılaştırmayı gerçekleştiren devlet; onu korumakla da yükümlüdür.

Devlet’in sosyal güvenlik sistemini ve kurumlarını koruma görevi, yasama organının kanunları kabul ederken, sosyal güvenlik kurumlarını güçlü bir malî yapıda tutmasını ve aktüeryal denge hesabını gözetmesini zorunlu kılmaktadır.

Anayasa Mahkemesinin E.1999/42, K.2001/41 sayılı kararında; “Türkiye’nin demografik yapısı konusunda veri olarak kabul edilen resmi belgelerde ortalama yaşam süresinin yükseldiği, buna karşın, sosyal güvenlik kurumlarına bağlı olarak çalışanların emeklilikleri için öngörülen yaş haddi ve prim ödeme gün sayısının düşürülmesinin kurumların finansman sorununun daha da büyümesine yol açtığı, sosyal güvenlik kuruluşlarının işlevlerini yerine getirebilmeleri için belirtilen olumsuzlukların ortadan kaldırılması amacı ile çalışanların emekli yaş haddi ve prim ödeme gün sayılarının belirli bir ölçü ve denge gözetilerek yükseltilmesinin sosyal güvenlik hakkını ortadan kaldıran veya onu kullanılamayacak ölçüde sınırlayan bir düzenleme olarak nitelendirilemeyeceği” hususlarına dikkat çekilerek; emeklilik yaş sınırının yükseltilmesinin Anayasaya uygun olduğuna karar verilmiştir.

4919 sayılı Kanun ise, Anayasa Mahkemesi kararında ifade edilen görüşlere ters bir yaklaşımla, bu kez de evvelce 65 olan zorunlu emeklilik yaş haddini 61’e indirmektedir. Bu düzenlemenin, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı’nın finansman sorununun daha da büyümesine yol açacağı, bu durumun ise, Anayasa’nın 65 inci maddesindeki Devlet’in sosyal güvenlik sistemini ve kurumlarını koruma görevi ile bağdaşmayacağı açıktır. Çünkü resmî istatistikler Türkiye’de nüfusun giderek yaşlanmakta olduğunu ve önümüzdeki yıllarda 60 yaş üstü nüfusun toplam nüfustaki payının yakın geçmişle karşılaştırılamayacak kadar yükseleceğini ortaya koymaktadır. Bunun sonucunda da, yaşlanan nüfusun sosyal güvenlik harcamalarına getireceği yük, zorunlu emeklilik yaş sınırının düşürülmesi ile daha da artacaktır. Böyle bir durumun, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı’nın aktüeryal dengelerini hızla bozacağı ortadadır.

Zorunlu emeklilik yaş sınırının makul, adil ve ölçülü bir kademeli geçiş sağlanmadan aniden düşürülmesinin, kamu yönetimindeki insan kaynağının yetiştirilmesi, hizmette aksama ve yönetim boşluğu olmaması amacıyla yürütülen plan ve programların kesintiye uğramasına neden olacağı da yadsınamaz.

Ülke yönetiminde görev ve sorumluluk üstlenmiş her meslek kesiminden deneyimli kamu görevlilerini söz konusu kanunla, daha erken emekli olmaya zorlamanın; ülkenin içinde bulunduğu iç ve dış koşullar, ülke çıkarları ve kamu hizmetlerinin gerekleri, dolayısı ile kamu yararı ile bağdaştırılması da olanaksızdır.

İktidar partisi yöneticilerinin yapmış olduğu bazı açıklamalar, bu düzenlemenin arkasında kamu yararından çok, iktidarın dünya görüşüyle uyumlu bir kadrolaşmayı gerçekleştirmek amacı bulunduğu kuşkusunun doğmasına yol açmaktadır.

Başbakan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Nisan 2003 tarihinde Ankara Sanayi Odası Genişletilmiş Meclis Toplantısında yaptığı konuşmada sarfettiği “Bizim şu anda düşündüğümüz, gerçekleştirebilirsek olması gereken; siyasi iktidar, üst bürokrasisi ile gelmeli, üst bürokrasisi ile gitmelidir. Olması gereken budur. Niye? Benim frekansım tutacak, ilkeleri paylaşacağız. Hangi iş yerinde bir yönetim, istemediği bir adamı, Allahaşkına barındırır? Vücut dilini yakalayabilecek, hani Anadolu tabiriyle leb demeden leblebiyi anlayacak yöneticiyi yanında bulundurur. Bunun dışındakini oraya sokmaz ...” sözleri de iktidarın bürokrasi ile ilgili emel ve düşüncelerini, bu tür kuşkuları doğrular biçimde ortaya koymaktadır.

Söz konusu düzenlemenin kamu yararı amacı ile bağdaştırılmasını engelleyen bir husus da; bu düzenlemede, tıpkı 5434 sayılı Kanunun değiştirilen 40 ıncı maddesinin (b) fıkrasında yapıldığı gibi, temininde güçlük çekilen meslek gruplarından gelenler örneğin tıp doktorları ve üniversite öğretim üyesi sıfatını taşımayan üniversite öğretim elemanları, bilgi ve deneyimine ihtiyaç duyulan örneğin büyükelçi ve daimi temsilci sıfatıyla görevde bulunmayan Dışişleri Bakanlığı ve diğer bakanlıkların üst düzey bürokratları, valiler, toplumsal yaşama katkıları asla yaşla ölçülemeyecek olan sanatçılarımız ve benzerleri için, zorunlu emeklilik yaş sınırını 61’den yukarıya çeken özel hükümler getirilmemesidir. Çünkü toplumun gereksinimini bugün bile karşılayamayacak sayıda az eleman bulunan bu tür meslek gruplarından gelenlerin erken emekliliğe sevk edilmesinden en büyük zararı toplum görecektir.

Diğer yandan iştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş sınırının 65’ten 61’e indirilmesi nedeniyle, Anayasamızın 48 ve 49 uncu maddesindeki çalışma hak ve özgürlüklerinin, Anayasanın 13 üncü maddesine aykırı bir biçimde sınırlandırıldığının da söylenmesi gerekmektedir. Bu düzenleme, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırıdır. Çağdaş demokrasilerde görülen zorunlu emeklilik yaş sınırının altında bir yaş sınırı belirlenerek, kişilerin çalışma hak ve özgürlüğü ölçüsüzce sınırlandırılmaktadır. Bu sınırlandırma, aynı zamanda, Anayasada söz konusu hak ve özgürlüklerle ilgili maddelerde gösterilen sınırlandırma nedenlerine de uygun değildir.

Ayrıca Anayasa’nın 13 üncü maddesi, hak ve özgürlüklerin ancak Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun biçimde sınırlanabileceğini ifade etmektedir.

Anayasa’da yer alan ilkelerden biri de “kanun önünde eşitlik”tir. Bu ilkenin düzenlendiği Anayasa’nın 10 uncu maddesinde; herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu ve hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı bildirilmektedir.

4919 sayılı Kanunla zorunlu emeklilik yaş sınırının 61’e indirilerek çağdaş demokrasilerde görülenlerden daha aşağı bir yaş sınırı belirlenmesi, bir yerde çalışma hak ve özgürlüklerinin, ölçüsüz bir yaşa dayalı ayırım anlayışıyla Anayasa’nın 10 uncu maddesine aykırı biçimde sınırlandırıldığını da göstermektedir.

Avrupa Birliği’nin 2000/78/EC sayı ve 27 Kasım 2000 tarihli Konsey direktifinin 25 sayılı paragrafında, iş yaşamındaki yaşa dayalı ayrımcılığın kaldırılmasının gerekliliği ifade edilirken; söz konusu direktifin 18 inci maddesinde de üye devletlere bu konuda 2003 yılı sonuna kadar önlem almak görevi verilmiştir.

Avrupa Birliği üyeleri bu direktifler doğrultusunda gerekli önlemleri almaya ve düzenlemeleri yapmaya başlamışlardır. Bu bağlamda zorunlu emeklilik yaş sınırı düşük olan kimi ülkelerde, örneğin İngiltere’de, bu sınırın yükseltilmesi yoluna gidilmektedir.

Bu gelişmeler, zorunlu emeklilik yaş sınırının indirilmesinin, çağdaş demokrasiler bakımından gerekli ve olumlu bir davranış olarak algılanmadığını da göstermektedir.

5434 sayılı Kanunun değiştirilen 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının, Anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı olması, Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerinin ve dolayısı ile Anayasa’nın 11 inci maddesinin de ihlâli sonucuna yol açmaktadır;

Yukarıda açıklanan nedenlerle, 4919 sayılı Kanunun çerçeve 1 inci maddesinin değiştirdiği 5434 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası, Anayasanın 2 ıncı maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesine; 5 inci maddesindeki devletin temel amaç ve görevlerine; 10 uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine; 11 inci maddesindeki Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine; 13 üncü maddesindeki “temel hak ve hürriyetlerin Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülüğe uygun olarak sınırlandırılabileceği” ilkesine; 48 inci maddedeki çalışma ve sözleşme hürriyetine; 49 uncu maddedeki çalışma hakkına ve 60 ıncı maddesindeki sosyal güvenlik hakkına aykırı olduğundan, iptali gerekmektedir.

3) 4919 Sayılı Kanunun Çerçeve 2 nci Maddesinin 5434 Sayılı Kanuna Eklediği Geçici Madde 215’in Birinci Fıkrasının Anayasaya Aykırılığı

Geçici Madde 215’in birinci fıkrasındaki düzenlemeye göre, 61 yaşını dolduranlar ile 65 yaş arasında olanlar, 3 aydan 6 aya kadar değişen süreyle; 61 yaşını doldurmalarına 1 ay ile 5 ay kalanlar ise, 1 aydan 5 aya kadar değişen süreyle görevde kalabileceklerdir.

Anayasa Mahkemesinin kimi hükümlerinin yürürlüğünü durdurduğu 4839 sayılı Kanundan farklı olarak 4919 sayılı Kanunda, emekli edilecekler için kademeli geçiş öngörülmüştür. Ancak öngörülen süreler makul, ölçülü ve adil değildir. Kademeli geçiş için öngörülen süreler fevkalade kısa tutulmuştur. Getirilen düzenlemeyle 61 yaşını dolduranlar ile 65 yaş arasında olanlar, 3 aydan 6 aya kadar değişen süreyle, 61 yaşını doldurmalarına 1 ay ile 5 ay kalanlar ise, 1 aydan 5 aya kadar değişen süreyle görevde kalabileceklerdir.

Anayasa’nın 2 nci maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan tüm işlem ve eylemlerinde hukuk kurallarına bağlı, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu hukukun temel ilkeleri ve Anayasa’nın bulunduğu bilincinden uzaklaşmayan devlettir.

Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur. Anayasa’nın 5 inci maddesinde ise kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu öngören Anayasa’nın 60 ıncı maddesinin gerekçesinde, sosyal güvenlik hakkının, çalışanların yarını ve güvencesi olduğu belirtilmiştir.

Diğer taraftan Sosyal güvenlik kuruluşları, çalışanların geleceğine ilişkin güvenini sağlamak durumundadır. Bu nedenle, sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin hukuk devletinde olması gereken hukuk güvenliğini zedelemeyecek biçimde adil, makul ve ölçülü olması zorunludur.

Bu gerçeklere karşın, söz konusu 4919 sayılı Kanunla 5434 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerle, zorunlu emeklilik yaşı aniden 65’den 61’e indirilmiş, hukuk güvenliği açısından makul ve ölçülü bir geçiş dönemi öngörülmemiş; halen görevde olanlar da yeni düzenlemenin kapsamına alınmıştır. Getirilen kademeli geçişe ilişkin süreler, herkesin makul bulacağı adil süreler değildir, 3 aydan 6 aya veya 1 aydan 5 aya kadar değişen sürelerle ölçülülüğün sağlanamayacağı açıktır.

Söz konusu fıkranın, makul ve ölçülü bir düzenleme getirmeyişi, Anayasa’nın 48 ve 49 uncu maddelerinde yer alan çalışma hakkının da, Anayasa’da yer almayan nedenlerle ve ölçüsüzce, Anayasa’nın 13 üncü maddesine aykırı olarak sınırlandırılması sonucunu doğurmuştur.

Getirilen düzenleme ile hukukî statüleri kanunla oluşturulan ve bu statü kurallarına güvenerek geleceklerini tasarlayan kamu görevlilerinin kazanılmış hakları, sosyal güvenlik beklentileri ve sosyal durumları zedelenmiştir. Böyle bir durumun sosyal bir hukuk devletinde olması gereken istikrar, kazanılmış haklara saygı, hukukî belirlilik ve hukuk güvenliği nitelikleriyle bağdaşmayacağı da açıktır. Kamu alanında, kamu görevlilerinin kamu görevlisi statüsüne girdikten sonra özlük haklarını kısıtlayan düzenlemelerin, ancak yürürlüğe girdikleri tarihten sonra işe gireceklere uygulanması, hukuk istikrarı ve hukuk güvenliğinin gereğidir. Ancak, 5434 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 215’in birinci fıkrasında halen çalışmakta olanlara da yeni yaş haddi uygulanmakta ve böylece hukuk güvenliğine, hukuk istikrarına, sosyal güvenliğe ve dolayısı ile Anayasa’nın 2 nci maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır.

1999 yılında 4447 sayılı Kanunun 26 ıncı maddesiyle 5434 sayılı Kanuna Geçici 205 ve 206 ncı maddeler eklenmiş ve kadın iştirakçilerden 20, erkek iştirakçilerden 25 fiili hizmet yılını dolduranlara istekleri üzerine emekli aylığı bağlanacağı hükme bağlandıktan sonra, emeklilik hizmet sürelerini doldurmaya 2 yıldan az kalan iştirakçilerle 10 yıldan az kalan iştirakçiler için 43 den 56 yaşına kadar değişen yaşları doldurmaları ve kadın iştirakçilerin 20, erkek iştirakçilerin 25 fiili hizmet sürelerini tamamlamaları halinde istekleri üzerine emekli aylığı bağlanacağı kuralı getirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi yapılan kademeli geçişe ilişkin bu düzenlemeyi makul, adil ve ölçülü görmeyerek, Anayasa’nın 2, 5 ve 60 ıncı maddelerine aykırı bulmuştur. (23.02.2001 tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı, E. 1999/42, K. 2001/41 )

Geçici Madde 215’de yapılan kademeli geçişe ilişkin düzenleme de, söz konusu iptal kararının dayandığı gerekçeler çerçevesinde makul, adil ve ölçülü olmadığından, Anayasa’nın 2, 5 ve 60 ıncı maddelerine aykırıdır.

Anayasa’nın çeşitli maddelerine aykırı bir düzenlemenin ise Anayasa’nın
üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ve bu ilkelerin yer aldığı Anayasa’nın 11. maddesi ile çelişeceği açıktır.

4919 sayılı Kanunun, çerçeve 2 nci maddesi ile 5434 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 215’in birinci fıkrası yukarıda açıklanan nedenlerle, Anayasanın 2 nci maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesine; 5 inci maddesindeki devletin temel amaç ve görevlerine; 11 inci maddesindeki Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine; 13 üncü maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ölçülülük ilkesi doğrultusunda ve bu hak ve özgürlüklerle ilgili maddelerde gösterilen nedenlerle sınırlandırılabileceği ilkesine”; çalışma hak ve özgürlüklerini düzenleyen Anayasa’nın 48 ve 49 uncu maddelerine ve 60 ıncı maddesindeki sosyal güvenlik haklarına aykırı olup, iptali gerekmektedir.

IV. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ

Anayasa Mahkemesinin 4869 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun emeklilik yaşını 65’ten 61’e düşüren hükümlerinin esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüklerinin durdurulmasına ilişkin kararı yayınlanana kadar, 61 yaşını doldurdukları için emekli edilen kamu görevlileri büyük mağduriyetlere uğramışlardır. Bunların mağduriyetleri, Anayasa Mahkemesi’nin yürürlüğü durdurma kararından sonra sona ermiştir.

08.07.2003 tarih ve 4919 sayılı Kanunun çerçeve 1 inci maddesinin değiştirdiği 5434 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin Anayasa’nın 2, 5, 10, 11, 13, 48, 49 ve 60 inci maddelerine açıkça aykırı olan birinci fıkrasının ve yine 4919 sayılı Kanunun çerçeve 2 nci maddesiyle 5434 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 215’in Anayasa’nın 2, 5, 11, 13, 48, 49 ve 60 ıncı maddelerine açıkça aykırı olan birinci fıkrasının, uygulanması da, yine ileride giderilmesi güç hatta olanaksız bir takım hukuki durum ve zararlara neden olabilecektir. Bu durum ve zararların oluşmasını engelleyebilmek ve kamu görevlilerini, görevlerinin son yıllarında hiç haketmedikleri sıkıntıları yaşamaktan kurtarabilmek için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar, söz konusu hükümlerin yürürlüklerinin durdurulması gerekmektedir.

V. SONUÇ VE İSTEM

Yukarıda açıklanan gerekçelerle:

1. 08.07.2003 tarih ve 4919 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un

a- Çerçeve 1 inci maddesinin değiştirdiği 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’nın 2, 5, 10,11,13, 48, 49 ve 60 ıncı maddelerine aykırı olduğu için iptaline

b- Çerçeve 2 nci maddesinin 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa eklediği Geçici Madde 215’in birinci fıkrasının, Anayasa’nın 2, 5, 11, 13, 48, 49 ve 60 ıncı maddelerine aykırı olduğu için iptaline,

2. 08.07.2003 tarih ve 4919 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un; çerçeve 1 inci maddesinin değiştirdiği 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa eklediği Geçici Madde 215’in birinci fıkrasının, açıkça Anayasa’ya aykırı olup uygulanmaları halinde giderilmesi hukukî zarar ve durumlar doğacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına,

karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz. 18.7.2003”

II- YASA METİNLERİ

A- İptali İstenilen Yasa Kuralları

8.7.2003 günlü, 4919 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un iptali istenilen kuralları da içeren 1. ve 2. maddeleri şöyledir:

1- “MADDE 1.- 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası ile (b) ve (d) fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

İştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi 61 yaşını doldurdukları tarihtir. 61 yaşını dolduranların açıktan ve naklen tayinleri yapılamaz. Ancak, personel kanunlarındaki yaş hadlerine ilişkin hükümler ile 43 üncü madde hükmü saklıdır.

b) .......

d).......

2- “MADDE 2.- 5434 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 215.- 40 ıncı madde kapsamında bulunan iştirakçilerden;

a) Bu Kanunun yayımı tarihinde;

1. 61 yaşını doldurmuş olup 62 yaşını doldurmamış olanlar Kanunun yayımı tarihinden itibaren 6 ay,

2. 62 yaşını doldurmuş olup 63 yaşını doldurmamış olanlar Kanunun yayımı tarihinden itibaren 5 ay,

3. 63 yaşını doldurmuş olup 64 yaşını doldurmamış olanlar Kanunun yayımı tarihinden itibaren 4 ay,

4. 64 yaşını doldurmuş olup 65 yaşını doldurmamış olanlar Kanunun yayımı tarihinden itibaren 3 ay,

b) Bu Kanunun yayımı tarihinde 61 yaşını doldurmalarına;

1. 1 ay ve daha az süre kalanlar 61 yaşını doldurdukları tarihten itibaren 5 ay,

2. 1 aydan fazla 2 ay ve daha az süre kalanlar 61 yaşını doldurdukları tarihten itibaren 4 ay,

3. 2 aydan fazla 3 ay ve daha az süre kalanlar 61 yaşını doldurdukları tarihten itibaren 3 ay,

4. 3 aydan fazla 4 ay ve daha az süre kalanlar 61 yaşını doldurdukları tarihten itibaren 2 ay,

5. 4 aydan fazla 5 ay ve daha az süre kalanlar 61 yaşını doldurdukları tarihten itibaren 1 ay,

Süreyle ve 65 yaşını doldurdukları tarihi geçmemek üzere görevlerinde kalırlar.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte makam tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde bulunanlardan, bu madde uyarınca emekliye sevk edilenler hakkında Ek 68 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen iki yıllık süre aranmaz.

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Dava dilekçesinde, iptali istenilen kuralların Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 13., 48., 49. ve 60. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

III- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Fulya KANTARCIOĞLU, Aysel PEKİNER Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN ve Fazıl SAĞLAM’ın katılımlarıyla 8.10.2003 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

IV- ESASIN İNCELENMESİ

Dava dosyası ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava dilekçesinde, sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin hukuk güvenliğini zedelemeyecek nitelikte olması gerektiği, kişilerin kanunla belirlenmiş bir statüye girdikten sonra statüde, haklı nedeni olmayan, makul bir geçiş öngörmeyen ölçüsüz kısıtlamalar yapılmasının hukuk güvenliğine ve kazanılmış hak ilkesine aykırı düştüğü, yeni kuralların ancak konuldukları tarihten sonra işe girecekler için uygulanması gerektiği, zorunlu emeklilik yaş sınırının düşürülmesinin Emekli Sandığının aktüeryal dengesini olumsuz etkileyeceği, temininde güçlük çekilen doktorlar, valiler, bürokratlar ve sanatçılar gibi çeşitli meslek mensuplarının emeklilik yaş sınırını düşürmenin kamu yararına olmayacağı, düzenlemenin siyasi amaçlı olduğu, uluslararası uygulamaların altında olan söz konusu yaş sınırı uygulamasının çalışma hak ve özgürlüğünü ölçüsüz bir şekilde sınırlandırdığı, emeklilik yaşının 61 olarak belirlenmesinin eşitlik ilkesini de ihlal ettiği savlarıyla Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 13., 48., 49. ve 60. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

İptali istenilen 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 40. maddesinin 8.7.2003 günlü, 4919 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değişik birinci fıkrasında, iştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş sınırının 61 yaşını doldurdukları tarih olduğu, 61 yaşını dolduranların açıktan ve naklen tayinlerinin yapılamayacağı, ancak, personel kanunlarındaki yaş sınırlarına ilişkin hükümler ile 5434 sayılı Kanun’un 43. madde hükmünün saklı olduğu öngörülmüş, aynı Kanun’a 4919 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen Geçici 215. maddenin birinci fıkrasında da, yeni yaş sınırının uygulanması bakımından 4919 sayılı Kanun’un yayımı tarihinde 61 ve daha yukarı yaşları doldurmuş olanlar ile 61 yaşını doldurmalarına kısa bir süre kalanlar yönünden kademeli bir geçiş sürecine yer verilmiştir.

Anayasa’nın 2. maddesinde, Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini gerçekleştiren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasa’nın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir. Bu bağlamda, hukuk devletinde yasakoyucu, yasaların yalnız Anayasa’ya değil, evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür.

Anayasa’nın 5. maddesinde de, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak, devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.

8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun emeklilik yaş hadlerini düzenleyen 40. maddesinin birinci fıkrasında, iştirakçilerin görevleriyle ilgilerinin kesilmesini gerektiren yaş sınırının 65 yaşını doldurdukları tarih olduğu belirtilmiş, diğer fıkralarında da hizmetlerin nitelik ve özelliklerine göre genel yaş sınırının üstünde ya da altında olan özel yaş sınırları öngörülmüştür. 40. maddede, 5434 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 1949 yılından bu yana çeşitli değişiklikler yapılmasına karşın, maddenin ilk şeklinde yer alan iştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren 65 yaş sınırı bu güne kadar korunmuştur.

Emeklilik için öngörülen 65 yaş sınırı ilk kez 16.3.2003 günlü, 4827 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilerek 61’e indirilmiş, ancak yapılan değişikliğin Cumhurbaşkanı tarafından veto edilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geri gönderilmesi üzerine çıkarılan 3.4.2003 günlü, 4839 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle yaş sınırı yeniden 61’e indirilmiştir. 4839 sayılı Kanun’un çeşitli maddelerinin iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemiyle açılan iptal davasında, Anayasa Mahkemesi’nin 8.5.2003 günlü, E.2003/31, K.2003/3 (Yürürlüğü Durdurma) sayılı kararıyla Kanun’un yaş sınırını 61’e indiren kuralını da içeren kimi maddelerinin yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu karardan sonra çıkarılan 8.7.2003 günlü, 4919 sayılı Kanun’un dava konusu 1. maddesiyle değiştirilen 5434 sayılı Yasa’nın 40. maddesiyle iştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddinin 61 yaşını doldurdukları tarih olduğu belirlenmiş, ikinci maddesiyle aynı Kanun’a eklenen Geçici 215. maddeyle de bu kanunun yayımı tarihinde 61 ve daha yukarı yaşları doldurmuş olanlar ile 61 yaşını doldurmasına kısa bir süre kalanlar için 1 ilâ 6 ay arasında değişen süreleri kapsayan geçiş dönemi öngörülmüştür. Kanun’un yaş sınırının 61’e indirilmesine ilişkin gerekçesinde, genç ve yetenekli kişilere yükselme olanağı sağlanması ve kamu yönetiminde etkinliğin artırılmasının amaçlandığı belirtilmiştir.

Ülkemizde ortalama yaşam süresinin uzamasına paralel olarak 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 39. maddesindeki “Kadın iştirakçilerden 20, erkek iştirakçilerden 25 fiili hizmet yılını dolduranların istekleri üzerine” emekli olabileceklerini öngören kural, 25.8.1999 günlü, 4447 sayılı Yasa ile değiştirilerek, isteğe bağlı emeklilik için 25 fiili hizmet yılını dolduran iştirakçilerden kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olma koşulu getirilmiştir. Bu düzenleme, yasakoyucunun isteğe bağlı emeklilikte bile yaş sınırını yükseltme eğiliminde olduğunu göstermektedir. Dava konusu kuralın getirilmesindeki amaç, gerekçesinde belirtildiği gibi, gerçekten genç ve yetenekli kişilere yükselme olanağı sağlanması ve kamu yönetiminde etkinliğin artırılması ise bu amaca, hukuk güvenliği ilkesini zedelemeden ve finansman sorunu ile karşı karşıya olduğu bilinen ilgili sosyal güvenlik kurumunun aktüeryal dengelerini bozmadan ulaşılması gerektiğinde duraksanamaz.

Öte yandan, 61 ilâ 65 yaş arasında olup, devlet bürokrasisinin üst kademelerinde yer alan ve kamu hizmetinin başarı ile sürdürülebilmesi için gerekli bilgi, birikim ve deneyime sahip çok sayıdaki kişinin görevine, hukuk güvenliğini sarsmayacak biçimde makûl ve ölçülü bir geçiş süreci öngörülmeksizin yasa ile son verilmesinin kamu hizmetinin görülmesini olumsuz yönde etkileyeceği açıktır.

Geçici 215. maddenin birinci fıkrasıyla yeni uygulamaya intibak için basamaklar saptanırken daha uzun bir zaman dilimi yerine 1 ilâ 6 ay arasında değişen kısa bir geçiş sürecinin benimsenmesi, kişilerin yarınlarından kaygı duymamaları, bu bağlamda istikrarlı bir çalışma yaşamı sürdürebilmeleri için gerekli olan hukuk güvenliği ilkesini sarsıcı niteliktedir.

Açıklanan nedenlerle dava konusu kurallar, hukuk güvenliği ile sosyal ve ekonomik hakları yaşama geçirmekle yükümlü sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığından Anayasa’nın 2. ve 5. maddelerine aykırıdır. İptalleri gerekir.

Bu maddelere aykırı görülerek iptal edilen kuraların, Anayasa’nın dava dilekçesinde belirtilen diğer maddeleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.

 Bu görüşlere, Aysel PEKİNER değişik, Fulya KANTARCIOĞLU ve Fazıl SAĞLAM ek gerekçe ile katılmışlar, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ ve Sacit ADALI ise davanın reddi gerektiği düşüncesiyle katılmamışlardır.

V- İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ

2949 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrasında, yasanın belirli kurallarının iptali, diğer kimi kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, bunların da Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.

4919 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle 5434 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 215. maddenin birinci fıkrasının iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan aynı maddenin ikinci fıkrasının da 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iptaline karar verilmesi gerekir.

VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ

8.7.2003 günlü, 4919 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un;

A- 1. maddesiyle değiştirilen 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrası, 65 yaşını doldurmayanlar yönünden,

B- 2. maddesiyle 5434 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 215. maddesi,

8.10.2003 günlü, E. 2003/67, K. 2003/88 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu kuralların, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, 8.10.2003 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

VII- SONUÇ

8.7.2003 günlü, 4919 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un;

A- 1. maddesiyle değiştirilen 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının 65 yaşını doldurmayanlar yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ ile Sacit ADALI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

B- 2. maddesiyle 5434 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 215. maddenin birinci fıkrasının, Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ ile Sacit ADALI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

C- 2. maddesiyle 5434 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 215. maddenin, birinci fıkrasının iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan ikinci fıkrasının da, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,

8.10.2003 gününde karar verildi.

 

Başkan

Mustafa BUMİN

Başkanvekili

Haşim KILIÇ

Üye

Sacit ADALI

 

Üye

Ali HÜNER

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

Üye

Aysel PEKİNER

 

Üye

Ertuğrul ERSOY

Üye

Tülay TUĞCU

Üye

Ahmet AKYALÇIN

 

Üye

Mehmet ERTEN

Üye

Fazıl SAĞLAM

 

 

Esas Sayısı   : 2003/67

Karar Sayısı : 2003/88

 

KARŞIOY YAZISI

 

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 40. maddesinin 4919 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değişik birinci fıkrasında, iştirakçilerin emekli yaş sınırının 61 yaşını doldurdukları tarih olduğu belirtilmiş, aynı Kanun’a eklenen Geçici 215. maddenin birinci fıkrasında da, Yasa’nın yayımlandığı tarihte 61 ve daha yukarı yaşları doldurmuş olanlarla 61 yaşını doldurmalarına kısa süre kalanlara emekli olmaları için kademeli bir geçiş süreci öngörülmüştür. Bu düzenlemeyle 61 yaşını dolduranlardan başlayarak 64 yaşını dolduranlara doğru 6 aydan 3 aya kadar uzanan kademeli geçiş yapılarak 65 yaş esasına göre zorunlu emeklilik yaşını doldurmalarına az süre kalanlar için az, çok süre kalanlar için daha fazla görevde kalma imkanı sağlanmıştır. Ayrıca 61 yaşını doldurmalarına çok az süre kalanlar için de en az 5 aylık görevde kalma olanağı tanınmıştır.

Çoğunluk kararında emekli yaşının 61’e indirilmesine ilişkin 40. maddenin değişik birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırılığı konusunda herhangi bir gerekçeye yer verilmemiş, kademeli geçiş süreci öngören Geçici 215. maddenin bu şekilde düzenlenmesinin, emekli yaşının 61’e indirilmesini Anayasa’ya aykırı hale getirdiği belirtilmiştir.

4919 sayılı Yasa ile getirilen sistem, emeklilik hakkını kazanmış, sosyal güvenlik yönünden herhangi bir sorunu olmayan 61 ilâ 65 yaş aralığında bulunan devlet memurlarına yönelik bir düzenlemedir. Bu konumda bulunanların kazanılmış herhangi bir hakları ihlâl edilmediği gibi sosyal güvenliklerini zedeleyen ya da engelleyen bir durum da sözkonusu değildir. 5434 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 215. maddede, 61 yaşını dolduran ya da doldurmalarına az bir zaman kalmış olanlara belirli geçiş süreleri öngörülerek aniden emekliye sevkedilmeleri önlenmiş ve bir hazırlık süreci olanağı tanınmıştır. Bu geçiş sürecinin kısa olduğu makûl ve ölçülü olmadığı gerekçesiyle hukuk güvenliğinin zedelendiğinden bahsedilemez. Devlet memurlarından 61 ilâ 65 yaş aralığında en fazla 4 yıllık süresi kalanlar için, Yasa’nın yayımından itibaren 6 aydan başlayıp 3 aya kadar verilen geçiş sürecinin makûl bir süre olduğu açıktır. Kişinin sosyal güvenliği ya da kazanılmış bir hakkı ihlâl edilmediğine göre, verilen sürenin hukuk güvenliğini sarsmadığı ve yasakoyucunun takdir alanı içindeki yetkisini kullandığı konusunda kuşku yoktur. Bu geçiş sürecinin neye göre saptanacağı ve hangi ölçütlerin kullanılacağı hususunda yasakoyucunun sahip olduğu takdir alanına müdahale, yerindelik denetimine giren Anayasa yargısına tanınmayan bir yetkinin kullanılması sonucunu doğurur.

Dava konusu kuraldaki kademelendirme, Yasa’nın amaç ve sonuçlarını sağlayacak ve zorunlu emekliliğin ortaya çıkarabileceği muhtemel sosyal ve ekonomik sorunları karşılayabilecek makûl bir süreyi öngördüğünden kuralın iptaline ilişkin çoğunluk kararına katılmıyoruz.

 

Başkan

Mustafa BUMİN

Başkanvekili

Haşim KILIÇ

Üye

Sacit ADALI

 

Esas Sayısı   : 2003/67

Karar Sayısı : 2003/88

EK GEREKÇE

 

Anayasa’nın 153. maddesinin son fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar” denilmektedir. Buna göre, Anayasa Mahkemesi kararları yayımlanmakla bağlayıcılık özelliği kazandığından, yasama organı aynı konuda düzenleme yaparken bu kararları etkisiz veya sonuçsuz bırakacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve iptal edilen kuralları yeniden yasalaştırmamak zorundadır. Anayasa Mahkemesi kararlarının sonuçları kadar gerekçelerinin de bağlayıcılığı tartışılamaz. Çünkü kararlar gerekçeleri ile bir bütünlük oluştururlar ve bu doğrultuda yasamanın da içinde yer aldığı devletin ve kişilerin etkinliklerinde yönlendirici ve belirleyici olurlar. Bu nedenle yasama organı iptal edilen yasaların yerine yeni düzenleme yaparken kararların gerekçelerini de gözönünde bulundurmakla yükümlüdür. Ancak yasakoyucu kimi zaman Anayasa Mahkemesi’nin bir kural hakkında yürürlüğün durdurulmasına karar vermesinin ya da iptal kararının duyulmasından sonra aynı konuda süratle düzenleme yapabilmektedir. Bu durum Anayasa’nın 153. maddesini işlemez hale getirdiğinden bu maddeye göre denetim yapılmasını engellemektedir. Oysa, Anayasa kuralının işlemez hale getirilmesi denetim olanağını ortadan kaldırdığı için ona uyulmamasından daha ağır bir Anayasa ihlâli oluşturur.

Açıklanan nedenlerle iptali istenen kuralın, yalnız Anayasa’nın kararda belirtilen maddelerine değil, 153. maddesine de aykırı olduğu görüşündeyim.

 

 

Üye                  

Fulya KANTARCIOĞLU

Esas Sayısı   : 2003/67

Karar Sayısı : 2003/88

 

DEĞİŞİK GEREKÇE

 

İptali istenilen 8.7.2003 günlü, 4919 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 40. maddesi birinci fıkrasında yer alan emeklilik için 65 yaş sınırı 61’e indirilmiş, Yasa’nın ikinci maddesiyle aynı Yasa’ya eklenen geçici 215. maddenin birinci fıkrası ile de yeni yaş sınırının uygulanması yönünde 4919 sayılı Kanun’un yayımı tarihinde 61 yaşını doldurmuş olanlar ile doldurmasına az bir süre kalanlar için 1 ile 6 ay arasında değişen sürelerle geçiş dönemi öngörülmüştür.

Anayasamızın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ile, yasaların üstünde yasakoyucunun da uymak zorunda olduğu evrensel ve üstün hukuk kurallarından ve Anayasa’nın içerdiği hukuksal ilkelerden ödün verilmeyen, her organın üzerinde hukukun mutlak egemenliğini sağlayan, insan hak ve özgürlüklerine saygı gösteren, bunları koruyup güçlendiren, hukukun üstünlüğü ilkesini koruyan, hiçbir eylem ve işlemi yargı denetiminin dışında kalmayan devlet amaçlanmıştır. Bu bağlamda hukuk devleti, her dilediğini yapamayan, kendini hukukla bağlı sayan ve tüm yetkilerinin sınırının hukuksal kurallarla belirlendiği Devlettir.

Devletin temel amaç ve görevlerinin sayıldığı Anayasa’nın 5. maddesi ile de; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu, temel hak ve özgürlüklerini sağlamak, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkelerinden ödün vermemek ve bireyin maddi ve manevi varlığının gelişmesi için tüm koşulları yerine getirmenin gerekli olduğu öngörülmüştür.

Kamu personeli statüsünde kamu hizmeti görevini yerine getiren bireylerin emeklilik dönemindeki sosyal güvencelerini düzenleyen 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasında, iştirakçilerin görevleriyle ilgilerinin kesilmesini gerektiren genel yaş sınırının 65 yaşını doldurdukları tarih olduğunu belirten kural yasanın yürürlüğe girdiği 1949 yılından bu yana ilk kez değiştirilerek iptali istenilen 8.7.2003 günlü, 4919 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile emeklilik yaş sınırını 61 olarak belirleyen kural yürürlüğe girmiştir.

Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesi zorunlu koşullardandır. Statü hukukuna ilişkin düzenlemelerde istikrar, belirlilik ve öngörülebilirlik göz önünde bulundurularak hukuki güvenlik sağlanır. Bireyin insan olarak varlığının korunmasını amaçlayan hukuk devletinde vatandaşların hukuk güvenliğinin sağlanması zorunludur.

Devlet açık ve belirgin hukuk kurallarını yürürlüğe koyarak bunları uyguladığı zaman hukuk güvenliği sağlanır. Yasalarda yapılan değişikliklerin toplumsal gerçeklerle uyumlu olması ve adaletli kurallar içermesi gerekir.

Türkiye’nin demografik yapısına ilişkin verilere göre ortalama yaşam süresinin yükseldiği resmi belgelerde belirtildiğinden Emekli Sandığı iştirakçilerinin emeklilik yaş sınırının 61’e düşürülmesi ülkemizdeki yaşam süresinin uzaması gerçeğiyle bağdaşmamaktadır. Kuşkusuz bu durum Emekli Sandığı’nın aktüeryal dengesini olumsuz yönde etkileyecektir.

Emekli Sandığı iştirakçilerinin 65 olarak uygulanan ve 50 yıldan fazla bir zaman süreci içinde personel hukukumuzda istikrar kazanan emeklilik yaş sınırının 61 olarak belirlenmesi ile emekli sandığı iştirakçilerimizin hukuksal güvenlik ve adaletli yaşam hakları zedelenmiştir.

Dava konusu kuralları bu nedenlerle Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesinin özündeki hukuk güvenliği ile 5. maddesinde belirtilen Devletin temel amaç ve görevlerine aykırı bulduğumdan açıklanan gerekçelerle iptalleri gerekir.

 

 

Üye           

Aysel PEKİNER

 

Esas Sayısı   : 2003/67

Karar Sayısı : 2003/88

 

EK GEREKÇE

 

 

5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 08.07.2003 günlü ve 4919 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 40. maddesinin birinci fıkrası ile geçici 215. maddesinin birinci fıkrasının iptaline ilişkin kararın gerekçesini ilke olarak doğru bulmakla birlikte, Anayasa’da hukuk devleti ve devletin temel amaç ve görevleri gibi genel nitelikteki hükümlere oranla daha özel ve olayla ilişkisi bakımından daha spesifik maddelerin bulunması halinde, denetimin öncelikle bu maddeler açısından yapılmasının ve gerektiği ölçüde genel hükümlerle bağlantı kurulmasının, daha doğru bir yöntem olacağı görüşündeyim.

Bu açıdan bakıldığında emeklilik yaşının 65 yerine 61 yaşın tamamlanması olarak belirlenmesini, çalışma hakkının ve onun kamu hizmeti alanında somutlaşmış bir biçimi olan kamu hizmetine girme hakkının bir sınırlaması olarak değerlendirmek gerekmektedir. Bu nedenle denetimin öncelikle Anayasa’nın 70. maddesinde öngörülen kamu hizmetine girme hakkı açısından yapılması gerekir. Bu maddenin birinci fıkrasında “Her Türk kamu hizmetine girme hakkına sahiptir.” denildikten sonra ikinci fıkrada: “Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım yapılamaz” kuralını getirilmektedir. Bu kural, anılan temel hakkın sınırlanmasında da sebep unsuru bakımından gözönünde tutulması gereken bir ölçüttür. Çünkü bu maddenin koruma alanı, yalnızca “kamu hizmetine girme” ve “hizmete alınma” ile sınırlı değildir. Aksi takdirde hizmete alınan kişinin her an işine son verilme olasılığı doğar ki bu da anılan temel hakkın koruyucu işlevini anlamsız kılacak derece daraltma sonucunu doğurur. Kaldı ki aksi düşünülse bile, daha genel bir nitelik taşıyan çalışma hakkının, kamu hizmeti yönünden aynı zamanda “hizmetin gereği” zorunlu kılmadıkça, o görevde kalma hakkını da kapsadığı ve bu anlamda bir çalışma güvencesi sağladığı kuşkusuzdur. Şu halde “görevin gerektirdiği nitelik” kamu hizmetine alınmada temel bir ölçüt olduğu gibi, kamu hizmetini sürdürme güvencesinin de temel ölçütüdür. Esasen kamu hizmetinin sürekliliği ilkesi de bunu gerektirir.

Buna göre, emeklilik yaş sınırının 65 yerine 61 olarak daraltılmış olması, “hizmetin gereği ve niteliği” zorunlu kılmadıkça, kamu hizmeti görevinde kalma hakkına yapılmış haksız bir müdahaledir. Yasanın gerekçesinde bu müdahale, genç ve yetenekli kişilere yükselme olanağının sağlanması ve kamu yönetiminde etkililiğin artırılması olarak açıklanmaktadır. Oysa, emeklilik yaş sınırı 50 yıldan fazla bir zaman süresi içinde 65 yaş olarak uygulanmış ve personel hukukumuzun yerleşmiş bir kuralı haline gelmiştir. Kamu hizmetinde çalışanlar, geleceklerini bu kurala bağlı olarak planlamış ve bilgi birikimlerini ve deneyimlerini devlet hizmetinde sürdürme yönündeki tercihlerini bu kurala güvenerek kullanmışlardır.

Öte yandan 65 yaş sınırının uygulandığı süre içinde ülkemizdeki ortalama yaşam süresi uzamış, buna paralel olarak da çalışma yaşamının kamu görevi dışında kalan alanlarında emeklilik yaşı, kadınlarda 50’den 58’e ve erkeklerde de 55’den 60’a çıkarılmıştır. Nitekim Anayasa Mahkememiz de 23.02.2001 gün ve E.1999/42 ve K.2001/41 sayılı kararında bu düzenlemeye ilişkin iptal istemini reddederken, Türkiye’de ortalama yaşam süresinin yükseldiğini, buna karşılık, sosyal güvenlik kurumlarına bağlı olarak çalışanların emeklilikleri için öngörülen yaş haddi ve prim ödeme gün sayısının düşürülmesinin Kurum’un finansman sorununu daha da büyüttüğünü, sosyal güvenlik kurumlarının çalışanların sosyal güvenlik haklarını karşılayamaz duruma geldiklerini, belirtmektedir. Türkiye’de genel eğilim emeklilik yaş hadlerini yükseltme yönünde iken, yıllardır süren bir uygulamanın birdenbire dört yıl geriye çekilmiş olmasını, hizmetin gerekli kıldığı bir önlem olarak değerlendirmek mümkün değildir.

Öte yandan 61 ve 65 yaşları arasındaki dönem, devlet memurluğunda üst kademelere yükselmiş bulunanların hizmet süreleriyle ilgilidir. Üst kademe yöneticiliğinde kamu hizmetinin başarı ile sürdürülmesi ise, belli bir bilgi ve deneyim birikimini gerektirir. Bu nitelik gözardı edilerek devlet bürokrasisinin üst kademelerinde görev alan önemli sayıdaki kişilerin görevlerine makul ve ölçülü bir geçiş süreci öngörmeksizin adeta bir anda yasa ile son vermek, kamu hizmetinin gerekleri ölçütüyle bağdaştırılamaz. 4919 sayılı Kanun ile 5434 sayılı Kanun’a eklenen ve 1-6 ay arasında değişen geçiş kademeleri öngören Geçici Madde 215/1, bu ölçütü karşılamaktan uzak bir düzenlemedir. Bu ölçüte uygunluk, ancak yukarda anılan kamu görevinin gerektirdiği bilgi ve deneyim birikiminin sürekliliğini korumaya elverişli zaman dilimleriyle sağlanabilir. Bu zaman dilimlerinin ayrıca hukuk güvenliğini sarsmayacak genişlikte tutulması da hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.

Öte yandan 5434 sayılı Kanun’un 40. maddesinin 4839 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki metninde “... hizmet müddetleri ne olursa olsun 61 yaşını dolduranlar hakkında da kurumlarınca yaş haddi uygulanabilir.” hükmü yer almıştı. İlgili kurumlar bu hükme dayanarak yukarda açıklanan aykırılıklar da söz konusu olmaksızın hizmetin gereği olarak gördükleri emekliye ayırma işlemlerini yapabilirlerdi. Ancak buna yönelik idari işlemin, kamu yararı ve hizmetin gereği yönünden haklı kılınmış bir nedene dayalı olup olmadığı yönünden yargısal denetime tabi olacağı da kuşkusuzdu. Ayrıca yasanın amacı gerçekten “genç ve yetenekli kişilere yükselme olanağının sağlanması ve kamu yönetiminde etkililiğin artırılması” ise, bu amacı çalışma ve kamu hizmetine girme haklarını ihlal etmeden, erken emekliye ayrılanlara özendirici avantajlar sağlamak suretiyle gönüllülük temelinde gerçekleştirmek “sosyal hukuk devleti” ilkesine daha uygun düşerdi. Hukuki açıdan açık bulunan bu yollara başvurmak yerine, yasa ile topluca kadro boşaltılmasına yol açacak bir düzenlemenin seçilmesi, ölçülülük ilkesine aykırı düştüğü gibi, idari yargının denetimini ortadan kaldırması bakımından Anayasa’nın 125. maddesinde öngörülen “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” kuralını da dolaylı bir biçimde ihlal sonucunu doğuracaktır.

Dava konusu maddelerin açıklanan gerekçelerle iptali gerektiği düşüncesiyle Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına bu ek gerekçe ile katılıyorum.

 

 

Üye          

Fazıl SAĞLAM

—— • ——

Yargıtay Kararı

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

Esas No   : 2004/58

Karar No : 2004/1114

İncelenen Kararın

 

Mahkemesi

: Pütürge A.H.

 

Tarihi

: 20.11.2001

 

Numarası

: 2001/47-92

 

Davacı

: Ali Cilvez

 

Davalı

: Pınar Cilvez

 

Dava Türü

: Boşanma

 

Temyiz Eden

: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacı Ali Cilvez vekilinin, davalı Pınar Cilvez aleyhine açtığı boşanma davasının, mahkemece taraf vekillerinin beyanı doğrultusunda kabul edildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Dava ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinin 134/3 maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıkları açıklamaz veya hakim, tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 150. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı ve davalı asil dinlenilmeksizin, taraf vekillerinin beyanı ile yetinilerek boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 29.01.2004

Sayfa Başı