|
Danıştay
İkinci Daire Başkanlığından:
Esas No: 2012/3022
Karar No: 2012/4332
Kanun Yararına Temyiz
İsteminde Bulunan : Danıştay
Başsavcılığı - Ankara
Davacı :
Nihat Sofuoğlu
Vekili : Av.
Muhsin Özkale
İnönü Cad. Günep
Plaza Kat:1 No:102 - Adana
Davalı :
Seyhan Kaymakamlığı - Seyhan / Adana
İsteğin Özeti : Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin
22.11.2011 günlü, E:2011/4161, K:2011/4803 sayılı kararının, Danıştay
Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51.
maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Nafi Alantar
Düşüncesi :
Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Adana
Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak
üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı :
Turgut Candan
Düşüncesi : Ağrı
İli, Merkez Hayrettin Atmaca Anadolu Lisesi'nde 657 sayılı Yasa'nın 4/B
maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak görev yapmakla iken eş
durumu nedeniyle Adana İli, Seyhan İlçesi, Toros
İlköğretim Okulu'na atanan davacının, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun
ödenmesi istemiyle, 24.2.2011 tarihinde, yaptığı başvurusunun reddine
ilişkin işlemin iptali ile davacının yoksun kaldığı sürekli görev
yolluğunun başvuru dilekçesinin idare kayıtlarına girdiği tarihten itibaren
işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi yolunda verilen Adana
İkinci İdare Mahkemesinin 29.6.2011 gün ve E:2011/820, K:2011/1289 sayılı
tek hakimli kararının kaldırılarak, davanın
süreaşımı nedeniyle reddine ilişkin Adana Bölge İdare Mahkemesinin
22.11.2011 gün ve E:2011/4161, K:2011/4803 sayılı kararının yürürlükteki
hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı Nihat SOFUOĞLU vekili
tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine dava dosyası da
getirtilerek konu incelendi:
2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde, "niteliği
bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden"
kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci
maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı
süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün
olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin, haklarında
idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari
makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse
isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten
itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi
mahkemelerine dava açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer
tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst
makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde
istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini
durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş
sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava
açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar
geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Mülga 1050 sayılı Muhasebei
Umumiye Kanunu'nun 93'üncü maddesinin birinci tümcesi, "Taallük ettiği senei
maliyenin hitamı tarihinden itibaren beş sene zarfında ashabı tarafından
meşru bir mazerete müstenit olmaksızın tahriren talep ve takip
olunamamaktan veya evrakı ibraz edilmemekten dolayı tediye olunamayan düyun
müruru zamana uğrıyarak Devlet menfaatine sakıt
olur" hükmünü içermekte iken, bu Kanunu yürürlükten kaldıran
30.12.2003 tarih ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun
"Ödenemeyen giderler ve bütçeleştirilmiş borçlar" başlıklı değişik
34'üncü maddesinin üçüncü fıkrasında," İlgili olduğu mali yılın
sonundan başlayarak beş yıl içinde alacaklıları tarafından geçerli bir
mazerete dayanmaksızın, yazılı talep edilmediğinde veya belgeleri
verilmediğinden dolayı ödenemeyen borçlar zamanaşımına uğrayarak kamu
idareleri lehine düşer." hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması
nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddi üzerine
açılan davada, davacının 17.12.2010 tarih ve 75347 sayılı işlemle atandığı
okulda göreve başladığı 30.12.2010 tarihinde, 6245 sayılı Kanunun 59'uncu
maddesi uyarınca kendisine yolluk ödenmediğini öğrendiğinin kabulü
gerektiği, bu tarihten 56 gün sonra 24.2.2011 tarihinde idarenin
kayıtlarına giren 17.2.2011 tarihli dilekçeyle yaptığı müracaatın 17.3.2011
tarihli dava konusu işlemle reddedilerek bu işlemin davacıya 25.3.2011
tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, 2577 sayılı Kanunun ilgili hükümleri
uyarınca başvuruya kadar geçen 56 günlük sürenin 60 günlük dava açma
süresinden çıkarılmasıyla kalan dört gün içinde ve en son 29.3.2011
tarihinde dava açması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 18.4.2011
tarihinde kayda giren dilekçeyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle
esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, süre aşımı yönünden
reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının atanmasına ilişkin işlemde atamanın yolluksuz
olduğuna dair herhangi bir ibarenin mevcut olmaması karşısında; yolluk
ödenmesi talebiyle sonradan yapılan başvurunun, 2577 sayılı Kanun'un
10'uncu maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğini taşıması
sebebiyle; olayda idari dava açma süresinin de bu maddeye göre hesaplanması
gerekirken davacının göreve başladığı tarihin dava açma süresi için
başlangıç olarak alınması isabetli değildir.
Ayrıca; belirtilen kanun hükümleri ile diğer bilgi ve
belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, beş yıllık zamanaşımı süresi
alacağın doğduğu mali yılın bitiminden itibaren başlayacağı ve davacının,
naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresinin de
bulunmadığı hususları gözönüne alındığında; bu
işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru üzerine
2577 sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca kurulan işlemin iptali istemiyle
açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu
nedenlerle, Adana Bölge İdare Mahkemesinin, aksi yolda verilen ve
yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 22.11.2011
gün ve E:2011/4161, K:2011/4803 sayılı kararının 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kamu yararına
bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm
veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava;
Ağrı İli, Merkez Hayrettin Atmaca Anadolu Lisesi'nde 657 sayılı Yasa'nın
4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde İngilizce Öğretmeni olarak görev
yapmakla iken, sağlık özrü nedeniyle Adana İli, Seyhan İlçesi, Toros İlköğretim Okulu'na atanan davacının, bu atama
nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 17.02.2011 tarihinde
yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal
faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Adana 1. İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 29.06.2011 günlü, E:2011/820,
K:2011/1289 sayılı kararla; Ağrı İli, Merkez Hayrettin
Atmaca Anadolu Lisesi'nde 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca
sözleşmeli statüde İngilizce Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, sağlık
özrü nedeniyle Adana İli, Seyhan İlçesi, Toros İlköğretim
Okulu'na atanan davacı, yeni görev yerine 30.12.2010 tarihinde başlamasına
müteakip 17.02.2011 tarihli dilekçesi ile sürekli görev yolluğunu istediği,
bu istemi 7/15754 sayılı Esaslar'ın 4. maddesi
uyarınca sözleşmeli personele sürekli görev yolluğunun ödenmesinin mümkün
olmadığından bahisle Seyhan Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nce
reddedilmiş ise de, söz konusu Esaslar'ın 4.
maddesinin, Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994
sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulduğu, bu durumda, verilmiş bir
yürütmenin durdurulması kararı ile hukuka aykırılığı tespit edilmiş bir
işleme dayalı olarak yeni işlemler kurulması kabul edilemeyeceğinden,
yürütmesi durdurulan düzenlemeye dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka
ve mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline,
davacının yoksun kaldığı sürekli görev yolluğunun 17.12.2010 tarihli
başvuru dilekçesinin idare kayıtlarına girdiği tarihten itibaren işleyecek
yasal faiziyle birlikte tazminine hükmedilmiş;
yapılan itiraz üzerine davaya bakan Adana
Bölge İdare Mahkemesi'nin 22.11.2011 günlü, E:2011/4161, K:2011/4803 sayılı
kararıyla da; dosyanın incelenmesinden 17.12.2010 tarihli onayla atanan
davacının atandığı yerde göreve başladığı 30.12.2010 tarihinde 6245 sayılı
Kanun'un 59. maddesi uyarınca kendisine yolluk ödenmediğini öğrendiği son
tarih olarak kabulü gerektiği, bu tarihten 56 gün sonra 24.02.2011
tarihinde idarenin kayıtlarına giren 17.02.2011 tarihli dilekçeyle yaptığı
müracaatın, 17.03.2011 tarihli dava konusu işlemle reddi üzerine, 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca başvuruya
kadar geçen 56 günlük sürenin 60 günlük dava açma süresinden çıkarılmasıyla
kalan 4 gün içinde ve en son 29.03.2011 tarihinde dava açması gerekirken bu
süre geçirilerek 18.04.2011 tarihinde kayda giren dilekçeyle bu davanın
açıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle Adana 1. İdare Mahkemesi Hakimi
tarafından verilen 29.06.2011 günlü, E:2011/820, K:2011/1289 sayılı kararı
kaldırarak, 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca süre
aşımı sebebiyle davanın reddine hükmedilmiş
ve söz konusu bu karar kesinleşmiştir.
Adana Bölge İdare
Mahkemesi'nin 22.11.2011 günlü, E:2011/4161, K:2011/4803 sayılı kararının hukuka aykırı
olduğu belirtilerek kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine
Danıştay Başsavcılığı "yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
eden" sözkonusu kararın, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını
istemektedir.
2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51.
maddesinde, "1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari
ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece
mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan
kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden
başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2.
Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu
bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının
hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3.
Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de
yayımlanır." hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci
maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı
süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün
olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı
tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde,
ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin
yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir
cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün
bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a,
idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11'inci maddesinde de,
ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması,
geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst
makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma
süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari
dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse
isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve
başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer
verilmiştir.
Yolluk
ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle
atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte,
yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın
doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna
bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil
veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin
"yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi
suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan
kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen asıl işlemle birlikte tesis edilmiş
bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani yolluklu veya yolluksuz
ibaresinin işlemde yer alması halinde dava açma süresi, yolluksuz ibaresi
yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip
ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış
olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde
öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak
açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Ağrı İli, Merkez Hayrettin
Atmaca Anadolu Lisesi'nde 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca
sözleşmeli statüde İngilizce Öğretmeni olarak görev yapmakla iken, sağlık
özrü nedeniyle 17.12.2010
tarihli işlemle Adana İli, Seyhan İlçesi, Toros
İlköğretim Okulu'na atanarak yeni görev yerine 30.12.2010 tarihinde
başlayan davacının, bu atama işleminden dolayı alamadığı sürekli görev
yolluğunun ödenmesi için Toros İlköğretim Okulu
Müdürlüğü'ne yaptığı 17.02.2011 tarihli başvurusunun Seyhan Kaymakamlığı,
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 17.03.2011 tarih ve 10471 sayılı işlemi ile
reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce, 17.12.2010
tarihli onayla atanan davacının atandığı yerde göreve başladığı 30.12.2010
tarihinin, 6245 sayılı Kanun'un 59. maddesi uyarınca kendisine yolluk
ödenmediğini öğrendiği son tarih olarak kabulünün gerekmekte olduğu
belirtilerek ve yapılan hesaplama sonucu, dava süre aşımı yönünden
reddedilmiş ise de, dava konusu olayda başvuru öncesinde davacıya tebliğ
edilmek suretiyle kendisine yolluk verilmeyeceğine ilişkin bir işlemin
mevcut olmaması karşısında; yolluk ödenmesi talebiyle sonradan yapılan
başvuru, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru
niteliğini taşıdığından, bu konuda çıkan uyuşmazlıkta atandığı yerde göreve
başlama tarihinin dava açma süresi için başlangıç olarak alınmasına hukuken
olanak bulunmamaktadır.
Öte
yandan, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 59. maddesinde belirtilen bir aylık
süre, dava süresi olmayıp, verilen avansın kapatılması amacına yönelik bir
beyanname verme süresi olarak düzenlenmiş olduğundan, dava açma süresinin
hesabında dikkate alınmaması gerekmektedir.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin
yasal dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli personele geçici görev
yolluğu dışında harcırah ödenemez." ibaresi ile buna paralel
olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı
Genelgesi'nin 11. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli
öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir." ibaresinin
Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla
yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum
karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman
başvurabileceği de açıktır.
Bu
nedenle, Adana Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı
sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 22.11.2011 günlü, E:2011/4161,
K:2011/4803 sayılı kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle;
Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen 22.11.2011 günlü,
E:2011/4161, K:2011/4803 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak
üzere kanun yararına bozulmasına;
kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Seyhan Kaymakamlığı ile
davacıya gönderilmesine ve bu
kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasına,
21.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
—— • ——
Danıştay
İkinci Daire Başkanlığından :
Esas No : 2011/10774
Karar No : 2012/4356
Kanun Yararına Temyiz
İsteminde Bulunan : Danıştay
Başsavcılığı - Ankara
Davacı :
Nihal Bayrak Kiradi
Vekili : Av.
Muhsin Özkale
İnönü Cad. Günep
Plaza Kat:1 No:102 - Adana
Davalı :
Karataş Kaymakamlığı - Karataş / Adana
İsteğin Özeti : Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin
26.07.2011 günlü, E:2011/3506, K:2011/3508 sayılı kararının, Danıştay
Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51.
maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Nafi Alantar
Düşüncesi :
Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Adana
Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak
üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı :
Turgut Candan
Düşüncesi : Muş
İli, Varto İlçesi, Leylek İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi
uyarınca sözleşmeli statüde sınıf öğretmeni olarak görev yapmakla iken eş
durumu nedeniyle Adana İli, Karataş İlçesi, Bahçe Hamit Buğa
İlköğretim Okulu'na atanan davacının, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun
ödenmesi istemiyle 17.3.2011 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin
işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi
istemiyle açılan davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen Adana
Birinci İdare Mahkemesinin 17.5.2011 gün ve E:2011/848, K:2011/772 sayılı
tek hakimli kararının onanmasına ilişkin Adana Bölge
İdare Mahkemesinin 26.7.2011 gün ve E:2011/3506, K:2011/3508 sayılı
kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı Nihal
Bayrak KİRADİ tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine dava
dosyası da getirtilerek konu incelendi:
2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde, "niteliği
bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden"
kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci
maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı
süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün
olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin, haklarında
idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari
makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse
isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten
itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi
mahkemelerine dava açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer
tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst
makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde
istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini
durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş
sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava
açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar
geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması
nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine
açılan davada, davacının 7.8.2009 tarihli işlemle atandığı okulda göreve
başladığı 20.08.2009 tarihinden itibaren bir ay içinde harcırahının
ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin dava açması ya da 2577
sayılı Kanun'un 11'inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu
süre geçirildikten çok sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun
verilmesi istemiyle idareye yapılan 17.3.2011 tarihli başvurunun reddine ilişkin
işlemin iptali istemiyle 21.4.2011 tarihinde açılan davanın süre aşımı
nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, süre aşımı
yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6245
sayılı Harcırah Kanununun 59'uncu maddesinde belirtilen bir aylık süre,
dava süresi olmayıp, verilen avansın kapatılması amacına yönelik bir
beyanname verme süresi olarak düzenlenmiş olduğundan, davacının atandığı
yerde göreve başladığı 20.8.2009 tarihinden itibaren bir ay içinde
harcırahın ödenmemesinin zımni ret şeklinde yorumlanması olanağı
bulunmamaktadır.
Öte
yandan; davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz"
ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi
için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi kapsamında olup,
bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın
süresinde olduğu açıktır.
Bu
nedenle, Adana Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı
sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 26.7.2011 gün ve E:2011/3506, K:2011/3508
sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci
maddesi uyarınca, kamu yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm
veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Muş
İli, Varto İlçesi, Leylek İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B
maddesi uyarınca sözleşmeli statüde sınıf öğretmeni olarak görev yapmakla
iken eş durumu nedeniyle Adana İli, Karataş İlçesi, Bahçe Hamit Buğa İlköğretim Okulu'na atanan davacının, bu atama nedeniyle
verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 17.03.2011 tarihinde yaptığı
başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle
birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Adana 1. İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 17.05.2011 günlü, E:2011/848,
K:2011/772 sayılı kararla; Muş İli, Varto İlçesi, Leylek İlköğretim
Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde sınıf
öğretmeni olarak görev yapmakla iken, eş durumu nedeniyle Adana İli,
Karataş İlçesi, Bahçe Hamit Buğa İlköğretim
Okulu'na 07.08.2009 günlü işlemle atanarak göreve başladığı 20.08.2009
tarihinden itibaren bir ay içinde harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli
görev yolluğuna ilişkin olarak dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11.
maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok
sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle
idareye yapılan 17.03.2011 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin
iptali istemiyle 21.04.2011 tarihinde açılan davanın, süre aşımı nedeniyle
esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3-e ve 15/1-b maddesi gereğince süre aşımı
yönünden reddine hükmedilmiş, itiraz üzerine davaya bakan Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin
26.07.2011 günlü, E:2011/3506, K:2011/3508 sayılı kararıyla da, söz
konusu karar onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Adana Bölge İdare
Mahkemesi'nin 26.07.2011 günlü, E:2011/3506, K:2011/3508 sayılı
kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına bozulmasının
istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcılığı "yürürlükteki hukuka aykırı
bir sonucu ifade eden" sözkonusu kararın,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun
yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51.
maddesinde, "1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari
ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece
mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan
kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden
başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2.
Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu
bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının
hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3.
Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de
yayımlanır." hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci
maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı
süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün
olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı
tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde,
ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin
yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir
cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün
bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a,
idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11'inci maddesinde de,
ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması,
geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst
makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma
süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari
dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse
isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve
başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer
verilmiştir.
Yolluk
ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle
atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte,
yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın
doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna
bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil
veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin
"yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi
suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan
kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen asıl işlemle birlikte tesis edilmiş
bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani yolluklu veya yolluksuz
ibaresinin işlemde yer alması halinde dava açma süresi, yolluksuz ibaresi
yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip
ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış
olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde
öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak
açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Muş İli, Varto İlçesi, Leylek
İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli
statüde sınıf öğretmeni olarak görev yapmakla iken eş durumu nedeniyle
07.08.2009 tarihli işlemle Adana İli, Karataş İlçesi, Bahçe Hamit Buğa İlköğretim Okulu'na atanarak yeni görev yerine 20.08.2009
tarihinde başlayan davacının, bu atama işleminden dolayı alamadığı sürekli
görev yolluğunun ödenmesi için Bahçe Hamit Buğa
İlköğretim Okulu Müdürlüğü'ne yaptığı 17.03.2011 tarihli başvurusunun
Karataş İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 24.03.2011 tarih ve 998 sayılı
işlemi ile reddi üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce onanan
Mahkeme kararında davacının atandığı okulda göreve başladığı 20.08.2009
tarihinden itibaren bir ay içinde harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli
görev yolluğuna ilişkin dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi
uyarınca idareye başvurması gerektiği belirtilerek bu süreçten çok sonra
yapılan başvurunun süresinde olamayacağı gerekçe alınarak dava süre aşımı
yönünden reddedilmiş ise de, dava konusu olayda başvuru öncesinde davacıya
tebliğ edilmek suretiyle kendisine yolluk verilmeyeceğine ilişkin bir
işlemin mevcut olmaması karşısında; yolluk ödenmesi talebiyle sonradan
yapılan başvuru, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir
başvuru niteliğini taşıdığından, bu konuda çıkan uyuşmazlıkta atandığı
yerde göreve başlama tarihinin dava açma süresi için başlangıç olarak
alınmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Öte
yandan, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 59. maddesinde belirtilen bir aylık
süre, dava süresi olmayıp, verilen avansın kapatılması amacına yönelik bir
beyanname verme süresi olarak düzenlenmiş olduğundan, dava açma süresinin
hesabında dikkate alınmaması gerekmektedir.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin
yasal dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli personele geçici görev
yolluğu dışında harcırah ödenemez." ibaresi ile buna paralel
olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı
Genelgesi'nin 11. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli
öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir." ibaresinin
Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla
yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum
karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman
başvurabileceği de açıktır.
Bu
nedenle, Adana Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı
sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 26.07.2011 günlü, E:2011/3506,
K:2011/3508 sayılı kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle;
Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen 26.07.2011 günlü,
E:2011/3506, K:2011/3508 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak
üzere kanun yararına bozulmasına;
kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Karataş Kaymakamlığı ile
davacıya gönderilmesine ve bu
kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasına,
21.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|